0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Davaların Açılacağı Mahkeme

HMK Madde 47

(1) (Değişik: 1/4/2015-6644/3 md.) Devlet aleyhine açılan tazminat davası, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi hâkimlerinin fiil ve kararlarından dolayı, Yargıtay ilgili hukuk dairesinde; Yargıtay Başkan ve üyeleri ile kanunen onlarla aynı konumda olanların fiil ve kararlarından dolayı Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesinde ilk derece mahkemesi sıfatıyla görülür. Dava, bu dairenin Başkan ve üyelerinin fiil ve kararlarından dolayı ise yargılama Yargıtay Üçüncü Hukuk Dairesinde yapılır. Verilen kararların temyiz incelemesi Hukuk Genel Kurulunca yapılır. Temyiz incelemesine, kararı veren başkan ile üyeler katılamaz.

(2) Devletin sorumlu hâkime karşı açacağı rücu davası, tazminat davasını karara bağlamış olan mahkemede görülür.



HMK Madde 47 Gerekçesi

Maddede hâkimin kusurlu davranışları nedeniyle, açılacak tazminat ve rücu davasında, görevli ve yetkili mahkeme düzenlenmiştir.

Hâkimlerin sorumluluğu nedeniyle açılan tazminat davası, sıradan bir tazminat davası gibi değerlendirilmemelidir. O nedenle, gerek Devlet aleyhine açılan tazminat davasında, gerekse Devlet tarafından hâkime karşı açılabilecek rücu davasında, hâkimler için ayrıca bir teminat oluşturmak amacıyla, 1086 sayılı Kanunun 575 inci maddesinin, 5236 sayılı Kanunla değişik ikinci fıkrasındaki sistemden ayrılınmış, bu davalar için Yargıtayın görevli olması kabul edilmiştir. Buna göre, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi hâkimlerinin fiil ve kararlarından dolayı Devlet aleyhine açılan tazminat davası, dava konusuna göre karar temyiz edilse idi, temyiz incelemesi Yargıtayın hangi hukuk dairesinde yapılacak idiyse, o hukuk dairesinde; Yargıtay Başkan ve üyeleri ile kanunen onlarla aynı konumda olanların fiil ve davranışlarından dolayı açılacak tazminat davası da Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda açılacaktır.

Hükümde ayrıca, dava sonunda verilen kararların nerede temyiz edileceği de gösterilmiştir. Buna göre, Yargıtay ilgili hukuk dairesinin tazminat davası sonucunda vermiş olduğu kararlara ilişkin temyiz incelemesi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda; Hukuk Genel Kurulunun ilk derece mahkemesi sıfatıyla tazminat davası sonucunda vermiş olduğu kararlara ilişkin temyiz incelemesi ise Yargıtay Büyük Genel Kurulunda yapılacaktır.

Devlet, tazminatı öder ve sorumlu hâkime karşı rücu davası açarsa, bu davanın da, birinci fıkrada belirtildiği şekilde, asıl tazminat davasını karara bağlayan mahkemede görülmesi kabul edilmiştir. Bu düzenlemeler yargı bağımsızlığı ile de doğrudan doğruya ilgilidir. Ayrıca, bu mahkeme, tazminat davasını inceleyip, karara bağlayarak, uyuşmazlık hakkında zaten en iyi şekilde bilgi sahibi olmuş durumdadır. O nedenle, bu mahkeme, rücu davasını da kısa süre içinde gerçeğe uygun bir şekilde karara bağlayabilecektir.


HMK 47 (Davaların Açılacağı Mahkeme) Emsal Yargıtay Kararları


YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Esas: 2015/13-304 Karar: 2015/1093 Tarih: 27.03.2015

  • HMK 47. Madde

  • Davaların Açılacağı Mahkeme

…Davacılar vekili 23.5.2012 harç tarihli dava dilekçesinde; Ankara 19.Asliye Hukuk Mahkemesi’nde davacı Av. N. D.’in 2008/79 Esas numaralı davayla eldeki davanın davacıları olan muris N. A. aleyhine vekalet ücretinden kaynaklı açtığı itirazın iptali davasında ihbar olunan hakimin kesinleşen nihai karara göre 7.700,00 TL asıl alacak ile 3.080,00 TL inkar tazminatı olmak üzere toplam 10.780,00 TL alacağa karşılık sadece paraya konulan ihtiyati tedbirin bile fazlasıyla yeterken takibin yaklaşık 15 misli değerinde haksız ve teminatsız ihtiyati tedbir konularak müvekkilinin zarara uğradığını, asıl kararın Yargıtay 13.Hukuk Dairesince bozulması üzerine ihtiyati tedbirin kaldırılmasını yerel mahkemeden talep etmelerine rağmen haksız olarak tedbirin devamına karar verildiğini, bu davanın Yargıtay 13.Hukuk Dairesi’nce bozulması üzerine 2010/183 Esas numaralı dosyada işlem gören dava ve öncesi Ankara 14.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/11 Değişik İş Esaslı davada: N. A.’ün bankadaki parasına, Çankaya’daki oturduğu “çukurca mahallesi ada: parsel: …‘daki konutuyla yine memleketi olan Gümüşhane, kelkit, özen köyünde mevcut tüm gayrimenkullerine teminatsız bir şekilde ve Av. N. D.’in alacağının çok üstünde orantısız biçimde taşkın ihtiyati tedbir kararı verilerek ve sürdürülerek davacıların murisinin ( N. A.’ün ) zarara uğraması sebebiyle davalı aleyhine şimdilik 10.000 TL Maddi 10.000 TL Manevi tazminat davası açmıştır.

Davalı Maliye Bakanlığı 27.6.2012 tarihli cevap dilekçesinde davacının süresi içinde dava açmadığını, davanın zaman aşımına uğradığını, iddia edilen zarar sebebiyle bakanlığın sorumluluğu olmadığı ve ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanununun göre dayanılan sorumluluk nedenlerinin, delillerinin açıkça belirtilmesi gerektiği halde, sorumluluğu ispata yarayacak yeterli delil sunulmadığını, bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

İhbar edilen vekili tedbir kararının müvekkili tarafından verilmediğini, 1086 Sayılı Kanunun 573. maddesi şartlarının gerçekleşmediğini savunmuştur.

Eldeki davada tazminata konu olan yargılama işleminin esasını teşkil eden dava dosyasının incelenmesinde: Ankara 11.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1999/676 Esasında görülen N. A. aleyhine msb tarafından açılan tapu iptal ve tescil davasında Avukat N. D.’in N. A. vekili olarak görev yaptığı, aynı bakanlığa karşı açılan alacak davasıyla davanın birleştirildiği, iş bu davanın olumsuz sonuçlanması ve yargı yollarının tükenmesi üzerine süresi içinde AİHM’e başvurulduğu, 29.11.2007 tarihinde N. A.’e 145.000 Euro tazminat ödenmesine karar verildiği, MSB aleyhine açılan davanın davacı/davalısı olan N. A. vekili sıfatıyla oğluyla Avukat N. D. arasında 17.1.2000 tarihinde imzalanan avukatlık ücret sözleşmesiyle kamulaştırmasız el atma sebebiyle tazminat ve tapu iptali ve tescili davalarıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne müracaatla işlerini yürütmek için Türk mahkemelerinde veya AİHM’de belirlenecek bedelin %20’si üzerinden anlaştıkları, vekilin 30.1.2008 tarihinde azledildiği, azil üzerine avukatlık ücretinin tahsili için Ankara 16.İcra Müdürlüğünün 2008/2704 Sayılı dosyasıyla takibe geçildiği itiraz edilmesi üzerine açılan itirazın iptali davasında Ankara 19.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/79 Esas 2009/44 Karar sayılı kararıyla avukatın davasının kısmen kabul kısmen reddi ile 50.419,40 TL üzerinden takibin devamına karar verildiği, anılan kararın dairemizin 2009/4783 Esas-2009/11942 Karar sayılı ilamıyla davalı N. A. yararına bozulmasına karar verildiği, mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucunda bozmaya uyularak 2010/183-470 Ek sayılı karar ile bu kez 7.700,50 TL üzerinden takibin devamına karar verildiği, kısmen kabul kararı safahattan geçerek 12.2.2012 tarihinde kesinleştiği iş bu davanın da süresi içinde açıldığı anlaşılmıştır.

6100 Sayılı H.M.K.47. maddesinde “Davaların Açılacağı Mahkeme” başlığı altında yargısal faaliyetten dolayı devlet aleyhine açılacak davalarda görevli ve yetkili mahkeme belirlenmiş. Devlet aleyhine açılan tazminat davası, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi hakimlerinin fiil ve kararlarından dolayı ise Yargıtay ilgili hukuk dairesinde: Yargıtay Başkan ve üyeleriyle kanunen onlarla aynı konumda olanların fiil ve kararlarından dolayı açılacak ise, Yargıtay H.G.K.’nda açılacağı ve İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla görüleceği düzenlenmiştir.

Madde gerekçesinde de “ilk derece ve bölge adliye mahkemesi hakimlerinin fiil ve kararlarından dolayı devlet aleyhine açılan tazminat davası, dava konusuna göre temyiz edilse idi, temyiz incelemesi Yargıtay’ın hangi hukuk dairesinde yapılacak idiyse o hukuk dairesinde: Yargıtay Başkan ve üyeleriyle kanunen onlarla aynı konumda olanların fiil ve davranışlarından dolayı açılacak tazminat davasının da Yargıtay H.G.K.’nda açılacağı ifade edilmiştir.

Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre davanın ihbar edildiği Ankara … Asliye Hukuk Mahkemesi hakimi A.T.E.’ın 15.12.2014 tarihli HSYK kararıyla Yargıtay’a üye seçildiği, ve kazandığı yeni statü sebebiyle H.M.K.47. maddesi hükmü gereğince Yargıtay üyeleri aleyhine ancak Yargıtay H.G.K.nda hakimlerin hukuki sorumluğuna dayanılarak tazminat davası açılabileceği gözetilerek Dairemizin görevsizliğine dosyanın yüksek dereceli ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay H.G.K.na göndermek gerektiği kanaatine ulaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

Hüküm: Gerekçesi yukarda açıklandığı üzere:

1- )İhbar olunan Hakimin 15.12.2014 tarihli HSYK kararıyla Ankara Hakimliğinden Yargıtay Üyeliğine seçilmesi ve hukuken görevine başlaması sebebiyle H.M.K.nın 47. maddesi gereğince yüksek dereceli yargılama mercii olan Yargıtay H.G.K.nun görevli olması bundan sonraki işlemlerin mahkemesince yapılması gerektiğinden Dairemizin görevsizliğine, talep halinde dosyanın kesinleştikten sonra görevli ve yetkili Yargıtay H.G.K.na gönderilmesine,

2- )Yargılama giderlerinin görevli mahkemece takdirine,…”,

Dair oybirliğiyle verilen 16.12.2014 gün ve 2014/1-8 Sayılı kararın davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacılar vekilinin temyiz isteminin süresinde olduğunun anlaşılmasından ve dosyadaki tüm kağıtların okunmasından sonra gereği düşünüldü:

KARAR : Dava, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.

Davacılar vekili Av. M. B. B. 23.5.2012 harç tarihli dava dilekçesiyle: “… Ankara 19.Asliye Hukuk Mahkemesi’nde muris N. A. aleyhine vekalet ücretinden kaynaklı açılan itirazın iptali davasında ihbar olunan hakimin kesinleşen nihai karara göre 10.780,00 TL alacağa karşılık sadece paraya konulan ihtiyati tedbir bile fazlasıyla yeterken, takibin yaklaşık 15 misli değerinde haksız ve teminatsız ihtiyati tedbir konularak müvekkilinin zarara uğratıldığını, asıl kararın Yargıtay 13.Hukuk Dairesince bozulması üzerine ihtiyati tedbirin kaldırılmasının talep edilmesine rağmen haksız olarak tedbirin devamına karar verildiğini, murisin tüm gayrimenkullerine teminatsız bir şekilde alacağın çok üstünde orantısız biçimde taşkın ihtiyati tedbir kararı verilerek ve sürdürülerek davacıların murisinin ( N. A.’ün ) zarara uğratıldığını…” iddia ederek şimdilik 10.000 TL maddi 10.000 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı Maliye Hazinesi vekili ise 46. maddesindeki koşullar oluşmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Dairece ilk derece mahkemesi sıfatıyla yukarda başlık bölümüne alınan gerekçeyle görevsizlik kararı verilmiştir.

Dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.

SONUÇ : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile 13. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın yukarda açıklanan sebeplerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilamı harcı peşin alındığından başka harç alınmasına mahal olmadığına, 27.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Esas: 2014/6-678 Karar: 2014/989 Tarih: 03.12.2014

  • HMK 47. Madde

  • Davaların Açılacağı Mahkeme

“… Davacılar Marmaris 3. Asliye Hukuk Mahkemesine verdikleri dilekçelerinde; Kiraya veren davalı M. G.’in evinde kiracı olarak oturmakta iken, kiraya veren M. G.’in kira bedellerinin ödenmediği iddiasıyla aleyhlerine Marmaris 1. İcra Müdürlüğü’nün 2010/4595 esas sayılı dosyasında 30 gün ihtarlı takip yapması üzerine itiraz ettiklerini, itiraz üzerine kiraya veren davalı M. G.’in, Marmaris Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2010/685 esas sayılı dosyasında aleyhlerine itirazın iptali ve tahliye davası açtığını, davaya bakan diğer davalı Hakim G. D.’in 17.05.2011 günü ödeme emrinin tebliğinden itibaren 30 gün geçmeden dava açıldığı halde davayı kabul ederek itirazın iptali ve tahliyeye karar verdiğini, kararın temyizen incelemesi sırasında hatalı kararı alan davalı kiraya veren M. G.’in kararı icraya vermesi sonucu icra yoluyla tahliye edildiklerini, çocuklarıyla birlikte sokakta kaldıklarını, davalı hakimin kararının Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 26.12.2011 tarihli ilamıyla bozulduğunu, davalı hakimin hatalı karar vermesi, diğer davalının da hatalı kararı icra ettirmesi nedeniyle kendilerinin ve çocuklarının maddi ve manevi zarara uğradıklarının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 21.950 TL maddi 15.000 TL’den 30.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmişlerdir.

Marmaris 3. Asliye Hukuk Mahkemesi davalı G. D. hakkında açılan davayı, sıfatından dolayı tefrik ederek, 05.07.2012 tarih ve 2012/361 Esas ve 2012/382 karar sayılı kararı ile davalı G. D.’in hakim olması, sorumluluğuna ilişkin tazminat davalarının 6100 sayılı HMK.nın 47. maddesi Yargıtay ilgili dairesinde görüleceği gerekçesiyle davalı G. D. aleyhine açılan dava nedeniyle mahkemenin görevsizliğine dosyanın Yargıtay 4. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Dosya kendisine gönderilen Yargıtay 4. Hukuk Dairesi dava konusunun, kira borcu nedeniyle yapılan icra takibi nedeniyle itirazın iptali ve tahliye davasından kaynaklanması nedeniyle 09.06.2013 günlü görevsizlik kararı vererek dosyayı dairemize göndermiştir.

Dava dosyasının dairemize gelmesi üzerine öninceleme kapsamında dava dilekçesi ve görevsizlik kararları davalıya meşruhatlı davetiye ile tebliğ edilerek iki haftalık kesin süre içinde cevap ve delillerini bildirmesi istenmiş, davalı tebligata rağmen davaya cevap vermediği gibi delilde bildirmemiştir.

Davalının iki haftalık süre içinde cevap vermemesi üzerine, taraflar öninceleme duruşmasına davet edilmiştir. Davalı öninceleme duruşmasına gelmemiş, davacılardan G. E. ise, mazeret dilekçesi göndermiş ve dava dilekçesindeki talepleri doğrultusunda istem yapılmasını istemiştir. Öninceleme duruşmasına gelen davacı C. E., tahliye edeceğini bildirmesine rağmen sürelere uyulmadan karar verildiğini, ailece sokağa atıldıklarını, mağdur olduklarını, davalarının kabul edilmesini istemiştir.

Dava; Hâkimin hukuki sorumluluğuna ilişkin maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK.nın 46/1 maddesinde “Hakimlerin yargılama faaliyetlerinden dolayı… devlet aleyhine tazminat davası açılabilir.” 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunun 93/A-a maddesinde “Hakim ve Savcıların bir soruşturma, kovuşturma veya davayla ilgili olarak yaptıkları işlem, yürüttükleri faaliyet veya verdikleri her türlü kararlar nedeniyle ancak devlet aleyhine tazminat davası açılabilir” hükümlerine yer verilmiştir.

Olayımızda; Davacıların yasa hükümleri uyarınca hâkimin hukuki sorumluluğuna ilişkin tazminat davasını ancak devlet aleyhine açmaları gerekirken kararı veren davalı hâkim aleyhine açmış oldukları, hâkim aleyhine doğrudan dava açılamayacağından davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle

1-Pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine,

2-Peşin alınan 771,50 TL harcın 25.20 TL red harcın mahsubuyla fazla alınan 746.30 TL harcın talep halinde davacılara iadesine,

3-Dava husumetten yokluğu nedeniyle reddedildiğinden disiplin para cezası verilmesine yer olmadığına,

4-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,

5-Gerekçeli kararın gider avansından karşılanmak suretiyle taraflara tebliğine,

6-Karar kesinleştiğinde gider avansından artan miktarın talep halinde davacılara iadesine…”,

Dair oybirliği ile verilen 21.01.2014 gün ve 2013/1 -2014/1sayılı kararın davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, kararın süresinde temyiz edildiğinin anlaşılmasından ve dosyadaki tüm kağıtların okunmasından sonra gereği düşünüldü:

KARAR : Davacılar, kiracı olarak bulundukları evden Sulh Hukuk Hakimi olan davalı tarafından tahliye edildiklerini, tahliye kararının yanlış olduğunu, nitekim 6. H.D’ce tahliyeye ilişkin kararın bozulduğunu, tahliye kararı ile ailece sokakta kaldıklarını belirterek 21.959 TL maddi, 30.000 TL manevi tazminat isteminde bulunmuşlardır.

Davalı tarafa dava dilekçesi tebliği edilmiş ise de cevap vermemiştir.

Dairece yukarıda başlık bölümüne alınan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.

SONUÇ : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile 6. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilamı harcı peşin alındığından başka harç alınmasına mahal olmadığına, 03.12.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Esas : 2016/1516 Karar : 2017/1499 Tarih : 6.12.2017

  • HMK 47. Madde

  • Davaların Açılacağı Mahkeme

Dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.

Davacı vekili müvekkili hakkında İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi hâkimliğinin 20/01/2008 gün ve 2008/186 teknik takip sayılı dosyası ile arama, el koyma ve inceleme kararı verildiğini, bu karar uyarınca evinin ve iş yerinin 22.01.2008 tarihinde arandığını, bir kısım eşyalarına da el konulduğunu, avukat olması nedeniyle arama kararının hâkimlik değil, mahkeme tarafından verilmesi gerektiğini, bu durumun Avukatlık Kanunu’nun 58. maddesi ile CMK`nın 130. maddesine aykırı olduğunu,

hâkimin kişisel kusuru ile verdiği arama kararı ile ağır hak ihlali yarattığını, müvekkilinin manevi zarara uğradığını, davada CMK’nın 141 ve devamı maddelerinin uygulanma olanağının bulunmadığını ileri sürerek 5.000,00-TL manevi tazminatın arama kararının verildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili dava konusu edilen işlemin kesinleşmediğini, davanın dinlenilebilir olmadığını, esası yönünden de davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

İhbar olunan hâkim herhangi bir beyanda bulunmamıştır.

Özel Dairece verilen 03.05.2011 tarihli karar ile, davanın CMK’nın 141. maddesinde sayılan koruma tedbirinin uygulanmasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olduğu, CMK‘nın 141-144 maddelerinin HUMK’nın 573 ve devamı maddelerine göre özel kanun niteliğinde olduğu, davaya bakmakla Ağır Ceza Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekilince temyizi üzerine

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca verilen 16.12.2011 tarihli bozma kararında, hâkimin genel olarak hukuki sorumluluğundan kaynaklanan ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun 93/A maddesi ile mülga 1086 sayılı HUMK’nın 573 vd (6100 sayılı HMK’nın 46 vd) maddeleri hükümleri uyarınca çözümlenmesi gereken davanın, 6100 sayılı HMK’nın 47. maddesi uyarınca Yargıtay 4. Hukuk Dairesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği, bu itibarla ağır ceza mahkemesinin görevli olduğu mülahazasıyla verilen dava dilekçesinin reddine dair kararın usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Özel Dairece bozmaya uyularak verilen 29.01.2013 tarihli kararda, dava konusunun ceza soruşturması sırasında yapılan işleme ilişkin olduğu, açılan ceza davasının ise derdest olduğu, 6110 sayılı Yasa ile değişik 2802 sayılı Yasanın 93/A maddesi uyarınca ancak asıl dava sonucunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tazminat davası açılabileceği gerekçesiyle dava ön şartı yokluğu nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekilince temyizi üzerine ,

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca verilen 18.09.2013 tarihli bozma kararında, somut olayda ilk derece mahkemesi sıfatıyla karar veren Dairece, hükmün gerekçe kısmında “Diğer yandan, bu durum dava açıldıktan sonra yapılan Yasa değişikliğinden kaynaklanmış olup; dava açmasında, davacı kusurlu sayılamaz. Şu halde, kesin hüküm oluşturmaması bakımından dava dilekçesinin reddine karar verilmeli; aynı gerekçelerle, yargılama harç ve giderleri ile davacı sorumlu tutulmamalıdır.” ifadelerine yer verilmesine karşın,

hüküm kısmında davacıdan harç alınması, davacı aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesi ve davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına karar vermek suretiyle gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratıldığı, bu bakımından usule aykırı olarak verilen kararın bozulması gerektiği gerekçesiyle kararın usulden bozulmasına karar verilmiştir.

Özel dairece bozmaya uyularak verilen 03.06.2014 tarihli kararda, ceza soruşturması sırasında yapılan işlemler ile verilen kararlara karşı yasa yolları açık olup CMK`da düzenlendiği, dava konusu edilen husus bu kapsamda olduğu için hakimin hukuki sorumluluğuna ilişkin koşulların gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekilince temyizi üzerine

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca verilen 14.01.2015 tarihli bozma kararında, karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanun hükümlerinin ceza hâkimleri ve cumhuriyet savcıları aleyhine yargısal faaliyet nedeni ile açılan tazminat davalarında görevli mahkeme konusunda yeni düzenlemeler getirdiği, görev sorununun kamu düzenini ilgilendirdiği, bu düzenlemeler dikkate alınarak eldeki dava hakkında karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Özel Dairece bozmaya uyularak yukarıda başlık bölümüne alınan gerekçe ile 6545 sayılı Yasanın 70. maddesi ile değişik CMK’nın 141/3. maddesi ile 142. maddesi uyarınca mahkemenin görevsizliğine, dosyanın talep hâlinde görevli Bakırköy Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi`ne gönderilmesine karar verilmiştir.

Dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, Daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.

SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilâm harcı peşin alındığından başka harç alınmasına yer olmadığına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 06.12.2017 gününde oy birliği ile karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS