Yargılamanın İadesi
HMK Madde 443
(1) Yargılamanın iadesine ilişkin yukarıdaki Sekizinci Kısmın Üçüncü Bölümü hükümleri, niteliğine uygun düştüğü şekilde tahkime de uygulanır.
(2) Tahkimde, yargılamanın iadesi sebeplerinden sadece 375 inci maddenin birinci fıkrasının (b), (c), (e), (f), (g), (h), (ı) ve (i) bentleri uygulanır. Yargılamanın iadesi davası mahkemede görülür. (3) Yargılamanın iadesi talebi kabul edilirse mahkeme, hakem kararını iptal eder ve uyuşmazlığı yeniden bir karar verilebilmesi için yeni hakeme veya hakem kuruluna gönderir. Bu durumda hakem veya hakem kurulu 421 inci maddeye göre yeniden seçilir veya oluşturulur.
HMK Madde 443 Gerekçesi
Maddenin birinci fıkrasına göre, ikinci fıkrada belirtilen yargılamanın yenilenmesi sebepleri mevcut ise tahkim yargılamasının yenilenmesine de karar verilebilecek, yargılamanın yenilenmesine ilişkin hükümler uygulanırken, tahkim kurumunun yargılamadan farklı olduğu hususu gözden kaçırılmadan, bu hükümler tahkimin niteliğine uygun düştüğü ölçüde uygulanabilecektir.
İkinci fıkrada, yukarıda açıklanan sebepler ile yargılamanın yenilenmesi sebeplerinin tahkim kurumunun niteliğine uygun olduğu ölçüde tahkim yargılamasının yenilenmesi sebebi olarak da kabul edileceği düzenlenmiştir. Nihaî hakem kararının verilmesi ile tahkim sona ereceği için, yargılamanın yenilenmesi ancak yetkili mahkemede görülecektir.
Üçüncü fıkraya göre, yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulü sonucu verilen hakem kararının iptal edilmesi, tarafların tahkime gitme imkânını ortadan kaldırmaz. Uyuşmazlığın esasının çözümü için yeniden hakem atanır.
HMK 443 Tahkimde Yargılamanın Yenilenmesi Yargıtay Kararları
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2017/827 E. , 2020/1942 K.
- HMK 443
- Tahkimde Yargılamanın Yenilenmesi
Davacı vekili; taraflar arasında ekonomik sıkıntısı olan kooperatifin ilaç sanayine olan borçlarının ödenmesi ve sermaye birikimlerinin sağlanması amacıyla ulusal boyut proje uygulama ve depoculuk işletme hizmetleri sunum sözleşmesi imzalandığını, davalı kooperatifin 2012 yılına kadar müvekkili kooperatife her yıl kar paylaşımı için ödeme yaptığını, 2012 yılında yeni dönem sözleşmesi ile ilgili uzlaşma sağlanamadığını, 29/12/2012 tarihde işbirliğinin sona erdirildiğini, sözleşmenin tahkim şartı uyarınca hakem heyetine başvurulduğunu, hakem heyeti kararı doğrultusunda 09/05/2013 tarihinde mahsuplaşmaya yönelik protokol tanzim edildiğini, 2010 - 2011 - 2012 yıllarında EDAK’ın bilançolarında zarar etmesinden dolayı EDAK tarafından bu yıllar için GEK’e ödenmiş olan KDV’nin toplam 2.488.688,44 TL’nin GEK tarafından 6 eşit taksitle EDAK’a ödenmesinin kararlaştırıldığı, 6 adet çek tanzim edip davalı kooperatife verdiğini, daha sonra davalı kooperatifin 2010 ila 2012 yıllarında aslında zarar etmediğinin, müvekkili kooperatifi zarara uğratma amacıyla hareket ettiğinin ve yanılttığının öğrenildiği, ihtarname ile çeklerin iadesinin talep edildiğini ancak iadeye yanaşmadığını ileri sürerek, müvekkili kooperatifin hak ettiği karın tespit edilmesi ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 40.000,00-TL’ye kadar davalıya borçlu olmadıklarının tespiti, kooperatif tarafından verilen KDV dahil toplam 2.488.688,44 TL bedelli çeklerin iptaline ve iadesine, tespit edilecek 2010-2011-2012 yıllarına ait olumlu gelir gider farkı miktarının çek bedellerinin üzerinde olan miktarının da tespit edilerek şimdilik 10.000,00 TL’nin ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacı iddialarının hakem heyetince karara bağlandığını, ortada kesin hüküm bulunduğunu, esasen iddiaların da yerinde olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; hakem heyeti kararlarının kesin hüküm oluşturduğunu, bu kararlara karşı yalnızca iptal davası açılabilecek ise de; HMK 443.madde uyarınca mahkemede yargılamanın iadesi davası da açılabileceğini, davacı tarafından ileri sürülen, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunulması halinin yargılamanın iadesi sebepleri arasında yer aldığını, davacının bu iddiaları hakem heyeti kararının kesin hüküm oluşturmasına engel teşkil etmeyeceğini, hakem heyetindeki taraflar, dava sebepleri ve talep sonucu aynı olup ortada maddi anlamda kesin hüküm bulunduğu gerekçesi ile dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 08.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.