0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Ret Talebine İlişkin Kararların Temyizi

HMK Madde 44

(1) Esas hüküm bakımından temyiz yolu kapalı bulunan dava ve işlerde, bölge adliye mahkemesi başkan ve üyelerinin reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararları kesindir.

(2) Esas hüküm bakımından temyiz yolu açık bulunan dava ve işlerde ise ret talebi hakkındaki karar, tefhim veya tebliği tarihinden itibaren bir hafta içinde temyiz edilebilir. Bu hâlde 347 nci madde hükmü uygulanmaz. Yargıtayın bu husustaki kararı kesindir.

(3) Bölge adliye mahkemesi hâkiminin reddine ilişkin talebin reddi konusundaki kararın temyizi üzerine Yargıtayca bozulması veya ret talebinin kabulüne ilişkin kararın Yargıtayca onanması hâlinde, ret sebebinin doğduğu tarihten itibaren reddedilen hâkimce yapılmış olan ve ret talebinde bulunan tarafça itiraz edilen esasa ilişkin işlemler, davaya daha sonra bakacak olan bölge adliye mahkemesi tarafından iptal olunur.



HMK Madde 44 Gerekçesi

Madde, 1086 sayılı Kanuna 2494 sayılı Kanunla eklenen, 36/A ve 36/B maddelerinin kısmen karşılığıdır. Bölge adliye mahkemelerinin kurulması sebebiyle, temyiz yolu, sadece bu mahkemelerde görev yapan hâkimlerin reddi talepleri konusundaki kararlara karşı mümkün olacağından, buna uygun bir düzenleme yapılmıştır. Bölge adliye mahkemelerinde görülen ve esas hüküm bakımından temyiz yolu kapalı olan dava ve işlerde, hâkimin reddi isteminin incelenmesine ilişkin kararlara karşı temyiz yoluna gidilemeyecektir.


HMK 44 (Ret Talebine İlişkin Kararların Temyizi) Emsal Yargıtay Kararları


YARGITAY 16. HUKUK DAİRESİ Esas : 2017/3032 Karar : 2017/4743 Tarih : 19.06.2017

  • HMK 44. Madde

  • Ret Talebine İlişkin Kararların Temyizi

Kullanım kadastrosu sırasında … Köyü çalışma alanında bulunan 898 parsel (yeni 28254 ada 501 parsel) ve 1522 parsel (yeni 28254 ada 502 parsel) sayılı ….328,30 ve 30.266,… metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa’nın …/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve … … ve arkadaşlarının fiili kullanımında bulunduğu şerhi yazılarak tarla vasfıyla Hazine adına, 897 parsel (yeni 28254 ada 499 parsel) sayılı 112.281,05 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kullanım kadastrosu çalışması yapılmaksızın çalılık vasfıyla Hazine adına, 1546 parsel (yeni 28254 ada 503 parsel) sayılı 40.471,86 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz yine kullanım kadastrosu çalışması yapılmaksızın … … ve arkadaşlarının kullanımlarında olduğu belirtilmek suretiyle Hazine adına tespit edilmiş, davacılar … ve arkadaşları, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayanarak davalıların çekişmeli taşınmazlardaki müdahalelerinin önlenmesi, çekişmeli taşınmazların kullanıcılarının davacılar olduğunun tespit edilmesi ve tapu kaydına bu doğrultuda şerh verilmesi talebiyle dava açmış, Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacının davasının görev yönünden reddine, dosyanın görevli Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalılar … ve … vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 08…..2015 tarih 2014/20836 Esas, 2015/15059 Karar sayılı ilamıyla çekişmeli eski 897 (yeni 28254 ada 499 parsel) ve eski 1546 parsel (yeni 28254 ada 503 parsel) sayılı taşınmazlara yönelik hükmün onanmasına, çekişmeli eski 898 (yeni 28254 ada 501 parsel) ve eski 1522 parsel (yeni 28254 ada 502 parsel) sayılı taşınmazlar yönüyle; davanın anılan Yasa maddesinde düzenlenen kullanım kadastrosu sonucu oluşan kaydın beyanlar hanesindeki kullanım şerhine yönelik olduğu bu nitelikteki davaların, kayıt maliki Hazineye ve varsa lehine kullanıcı şerhi bulunan kişilere karşı açılması gerektiği ve davacının, iddiasını Hazine ve varsa kullanıcı şerhi sahibine karşı kanıtlaması zorunlu olduğu için çekişmeli yargı işi olup tapu kaydında hak sahibinin değişmesi sonucunu doğurabileceğinden görevli genel mahkeme 6100 sayılı HMK’nın …. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu, hal böyle olunca; mahkemece tarafların göstereceği deliller toplanarak davanın esası hakkında hüküm tesisi gerekirken; davanın vasıflandırılmasında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğu belirtilerek bu parseller hakkındaki hükmün bozulmasına karar verilmiş, karar düzeltme yoluna başvurulmaması nedeniyle 30.05.2016 tarihinde tensip zaptı düzenlenerek dosya Mahkemenin 2016/285 Esasına kaydolunmuş ve ….03.2017 tarihinde yapılan …. duruşmada 897 ve 1546 parsel sayılı taşınmazlar hakkında verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren yasal süresi içinden görevli mahkemeye dosyanın gönderilmesi yönünde davacı tarafça talepte bulunulmadığından bu parseller yönüyle davanın açılmamış sayılmasına ve diğer parseller yönüyle yargılamanın devam edilmesine ara karar verilmiş, davacı vekilince ….03.2017 tarihli harçlandırılmış dilekçe ile “açılmamış sayılması”na dair ara karar temyiz edilmiştir.

Mahkemece; ara karar ile bir kısım taşınmazlar hakkında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ise de varılan sonuç yasal düzenlemelere uygun bulunmamaktadır. HMK’nın 44. maddesinde düzenlenen “davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi” nihai bir karar olup temyize tabi olduğu kuşkusuzdur. Hal böyle olunca; mahkemece öncelikle eski 897 ve eski 1546 parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki eldeki derdest 2016/285 Esas sayılı dosyadan tefrikine karar verilerek ayrı bir esasa kaydolunması ve bilahare yeni esas üzerinden nihai bir karar ile (ara karar ile değil) bu taşınmazlar hakkındaki dava yönüyle açılmamış sayılmasına karar verilip verilemeyeceğinin düşünülmesi gerekirken derdest dosya üzerinden ara karar ile bu yönde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu nedenlerle kabulü ile ….03.2017 tarihinde yapılan duruşma ile eski 897 ve eski 1546 parsel sayılı taşınmazlar hakkında verilen açılmamış sayılma ara kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, ….06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİ Esas : 2012/8938 Karar : 2014/11071 Tarih : 22.05.2014

  • HMK 44. Madde

  • Ret Talebine İlişkin Kararların Temyizi

1-Davalılardan …‘ın reddi hakim talebinin yerel mahkemece geri çevrilmesine ilişkin 25.10.2011 günlü ara kararda gösterilen gerekçelere göre hakimin reddi isteminin geri çevrilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından adı geçen davalının geri çevirme kararının kaldırılmsına yönelik temyiz isteminin REDDİNE, anılan ara kararın 6100 sayılı HMK 44/2 ve 370.madde uyarınca ONANMASINA,

2-Davalı tarafın hükmün esasına ilişkin temyiz itirazlarına gelince; dava taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir.

Aidiyet tespiti davaları kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Taşınmaz üzerinde bulunan muhdesat yönünden derdest ortaklığın giderilmesi davası ya da kamulaştırma işlemi bulunmadığı takdirde bu dava görülemez. Kural olarak, öğretide ve yerleşik Yargıtay uygulamasında bu tür davalar yönünden eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde tesbit davası açılmasında hukuki bir yararın bulunmadığı kabul edilmiştir. Bu hukuksal olguların ışığı altında duraksamasız belirtmek gerekirse hukuki yarar dava koşuludur.

Somut olayda davacılar ecrimisil alacağının tahsilini sağlamak amacıyla görülen davayı açmışlardır. Şu halde eda davasına konu edilebilecek bir istem yönünden önceden tespit hükmü alınmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.

Hal böyle olunca; mahkemece hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz davalı tarafın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre de davalı tarafın sair davacı tarafın ise tüm temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 22/05/2014 gününde oybirliği ile karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS