Ret Sebepleri
HMK Madde 417
(1) Kendisine hakemlik önerilen kimse, bu görevi kabul etmeden önce tarafsızlık ve bağımsızlığından şüphe edilmeyi haklı gösteren durum ve koşulları açıklamak zorundadır. Taraflar önceden bilgilendirilmemiş oldukları takdirde hakem, daha sonra ortaya çıkan durumları da gecikmeksizin taraflara bildirir.
(2) Hakem, taraflarca kararlaştırılan niteliklere sahip olmadığı, taraflarca kararlaştırılan tahkim usulünde öngörülen bir ret sebebi mevcut bulunduğu veya tarafsızlığından şüphe edilmeyi haklı gösteren durum ve koşullar gerçekleştiği takdirde reddedilebilir. Taraflardan birisinin kendisinin atadığı veya atanmasına katıldığı hakemi reddetmesi, yalnızca hakemin atanma tarihinden sonra öğrenilen ret sebeplerine dayanılarak yapılabilir.
HMK Madde 417 Gerekçesi
Maddenin birinci fıkrasında, hakemin reddi sebepleri belirtilmiş; tahkim yargılamasının özelliği gözetilerek, hakemlik önerilen kimsenin, tarafsızlık ve bağımsızlığından şüphe edilmesini haklı gösterecek durum ve şartları varsa, görevi kabul etmeden önce bunları açıklama yükümlülüğüne yer verilmiştir.
İkinci fıkrada, hakemin, taraf serbestisi gereği, tarafların belirlediği niteliklere sahip olması ile tarafsızlığı ve bağımsızlığı teminat altına alınmıştır. Belirtilen ret sebepleri, taraflarca aksi kararlaştırılmamış ise doğal olarak “Yasaklılık sebepleri” başlıklı 39 uncu maddede belirtilen hâkimin yasaklılık hâllerini de kapsar.
İkinci fıkranın son cümlesi ile hakemin kötüniyetle reddi suretiyle tahkimin geciktirilmesinin önlenmesi istenmiştir.
HMK 417 (Tahkimde Hakemleri Ret Sebepleri) Emsal Yargıtay Kararları
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2024/4087 E. , 2025/620 K.
- HMK 417
- Tahkimde hakemleri red sebepleri
Davacılar vekili dava dilekçesinde, hakem kararındaki çoğunluk görüşü sahibi hakemlerin tarafsızlığını ve bağımsızlığını yitirdiğini, tahkimde davacı hakemi ile başhakem, özellikle de başhakem açısından hakemin reddi sebebi olarak tarafsızlığı şüpheye düşürür bir durumun ortaya çıktığını, bu konuda hakemlerin tarafları bilgilendirmediğini, başhakem …‘ın oğlunun . …‘nın ofisinde avukat ya da stajyer avukat olarak çalışmasının taraflara beyan edilmediğini, bu durumunun başhakemin tarafsızlığını etkileyen bir husus olduğunu ve başhakemin reddini gerektirebilecek bir durum olduğunu, başhakemin bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda bildirim yapmamasının MTK’nın 7. maddesine göre kararın iptali sebebi olduğunu ileri sürmüş, davalı vekili ise başhakemin tarafsızlığını yitirdiğine ve hakemlerin tarafların eşitliği ilkesini ihlal ettiğine dair somut delil bulunmadığını, başhakemin oğlunun, Hakem . …’nın kurucusu olduğu hukuk bürosunda yasal stajyer pozisyonunda bir süre çalışmasının hakemlerin tarafsızlığını yitirmesi ve bunun da hakem kararının iptaline sebep olamayacağını savunmuştur.
HMK’nın 417. maddesi kendisine hakemlik önerilen kimsenin, bu görevi kabul etmeden önce tarafsızlık ve bağımsızlığından şüphe edilmeyi haklı gösteren durum ve koşulları açıklamak zorunda olduğunu, tarafların önceden bilgilendirilmemiş oldukları takdirde hakemin, daha sonra ortaya çıkan durumları da gecikmeksizin taraflara bildirmekle yükümlü olduğu, hakemin,… tarafsızlığından şüphe edilmeyi haklı gösteren durum ve koşullar gerçekleştiği takdirde reddedilebileceğini düzenlemiştir.
MTK’nun 7/C maddesi “….Kendisine hakemlik önerilen kimse, bu görevi kabul etmeden önce tarafsızlık ve bağımsızlığından şüphe etmeyi haklı gösteren hâl ve şartları açıklamak zorundadır. Taraflar önceden bilgilendirilmemiş oldukları takdirde hakem, daha sonra ortaya çıkan durumları da gecikmeksizin taraflara bildirir. Hakem, taraflarca kararlaştırılan niteliklere sahip olmadığı, taraflarca kararlaştırılan tahkim usulünde öngörülen bir ret sebebi mevcut bulunduğu, tarafsızlığından şüphe etmeyi haklı gösteren hâl ve şartlar gerçekleştiği takdirde reddedilebilir…” hükmünü haizdir.
Anılan hükümlere bakıldığında hakemlerin yargılama yaparken tarafsız ve bağımsız olmaları gerekmektedir. Bu durum objetif ve adil karar verilmesi bakımından önemlidir. Hakemin tarafsızlığı; taraflara, kendisini görevlendiren tarafa, kişi veya kuruma ya da uyuşmazlığa objektif yaklaşabilmesini ifade eder. Anılan ilkeler başhakem açısından da geçerlidir.
Tarafsızlığından şüphe duyulmayı haklı gösteren durumların varlığı halinde hakemin reddi talep edilebilir. HMK’da, hakemlerin tarafsızlığı ve bağımsızlığı bakımından şüphe edilmeyi haklı gösteren durum ve koşullar gerçekleştiği takdirde reddedilebileceğini düzenlemiştir. Hakemin tarafsızlığına dair şüphenin-güvensizliğin objektif ve makul olması gerekir. Ancak bir tarafın kişişel şüpheleri, somut verilere dayandırmadığı güvensizlikleri haklı şüphe olarak değerlendirilemeyecektir. Kanun’da haklı şüpheden nelerin anlaşılması gerektiğine dair bir açıklık bulunmamaktadır. Bu konunun her somut olayın özelliğine göre değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yine yukarıda anılan Kanun hükümlerine bakıldığında kendisine hakemlik önerilen kimsenin, bu görevi kabul etmeden önce tarafsızlık ve bağımsızlığından şüphe edilmeyi haklı gösteren durum ve koşulların varlığı halinde tarafları bilgilendirme yükümlülüğü getirilmiştir. Bu yükümlülük hakeme görevin teklif edilmesiyle başlayıp tahkim yargılamasının sonuna kadar devam eder. Bu yükümlülük sadece görevi kabulden önceki döneme ilişkin olmayıp yargılama sırasında ortaya çıkan durumlar için de geçerlidir. Söz konusu yükümlülük tarafların hakem yargılamasına olan güvenini sağlama bakımından önemlidir. Hakemlerin bağımsızlığı ve tarafsızlığı kamu düzenine ilişkindir. Bu itibarla da hakem kararının iptali davasında, hakemlerin tarafsızlığı ve bağımsızlığını yitirdiğine ilişkin iddianın değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında davacı tarafın iddiası kapsamında, davalı tarafın cevap dilekçesinde yer alan “…Başhakemin oğlunun, 30’dan fazla avukatın çalıştığı Hakem . …’nın kurucusu olduğu hukuk bürosunda yasal stajyer pozisyonunda ve sadece 11 ay boyunca çalıştığı, başhakemin oğlunun yargılama devam ederken 2023 Temmuz ayında bürodan ayrıldığı…” şeklindeki savunması karşısında hakem kararının iptali koşullarının oluştuğu nazara alınmadan Bölge Adliye Mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ Esas: 2014/6432 Karar: 2014/12810 Tarih: 01.10.2014
-
HMK 417. Madde
-
Ret Sebepleri
Davacı vekili dilekçesinde; davalı kuruma ait elektrik tellerinin davacıya ait ineğin ölümüne sebebiyet verdiğini belirterek hayvanın ölümü sebebiyle uğranılan 5.000 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve istemiştir.
Davalı vekili, davacıya ait hayvanın ölüm olayında davalı kurumun bir kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüyle 4.500 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak; HMK.’nun 326. ( 417 ) maddesi hükmüne göre; kanunda belirtilen ayrık haller dışında kural olarak, davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmesi halinde yargılama giderlerinin ve yargılama giderlerinden sayılan avukatlık ücretinin dava edilenin ( müddeabihin ) değerine ve davada haklılık oranına göre taraflar arasında paylaştırılması gerekir. Davadaki haklılık oranı dava edilenin bir bölümüne göre değil, tamamına göre belirlenir.
Somut olayda; dava kısmen kabul edildiğine göre kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına Avukatlık Ücret Tarifesi hükümleri nazara alınarak vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, davalı yararına vekalet ücretine hükmolunmaması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde temyiz edene iadesine, 01.10.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.