0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Süre

HMK Madde 377

(1) Yargılamanın iadesi süresi (1);

a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olduğunun öğrenildiği,

b) 375 inci maddenin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde öngörülen hâllerde, kararın davalıya veya gerçek vekil veya temsilciye tebliğ edildiği; alacaklı veya davalı yerine geçenlerin karardan usulen haberdar olduğu,

c) Yeni belgenin elde edildiği veya hilenin farkına varıldığı,

ç) 375 inci maddenin birinci fıkrasının (d), (e), (f) ve (g) bentlerindeki hâllerde, ceza mahkûmiyetine ilişkin hükmün kesinleştiği veya ceza kovuşturmasına başlanamadığı yahut soruşturmanın sonuçsuz kaldığı,

d) Karara esas alınan ilamın bozularak kesin hüküm şeklinde tamamen ortadan kalkmasından haberdar olunduğu,

e) 375 inci maddenin birinci fıkrasının (i) bendinde yazılı sebepten dolayı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararının tebliğ edildiği,

tarihten itibaren üç ay ve her hâlde iade talebine konu olan hükmün kesinleşmesinden itibaren on yıldır.

(2) 375 inci maddenin birinci fıkrasının (ı) bendinde yazılan sebepten dolayı yargılamanın yenilenmesi süresi ilama ilişkin zamanaşımı süresi kadardır.

  • (1) Anayasa Mahkemesi’nin 21/6/2022 tarihli ve E.: 2022/7, K.: 2022/79 sayılı Kararı ile bu fıkranın bentlerini bağlayan hükmünün “her hâlde iade talebine konu olan hükmün kesinleşmesinden itibaren on yıldır.” bölümü anılan fıkranın (e) bendi yönünden iptal edilmiştir.


HMK Madde 377 Gerekçesi

1086 sayılı Kanunun 447 nci maddesini karşılamaktadır ve maddede yargılamanın iade sebeplerinde yapılan değişiklikler de dikkate alınarak yargılamanın iadesinin hangi süre içinde istenebileceği kurala bağlanmıştır.


HMK 377 (Süre) Emsal Yargıtay Kararları


YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/6339 Karar : 2018/751 Tarih : 5.02.2018

  • HMK 377. Madde

  • Süre

Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden maliki olduğu 7 parsel sayılı taşınmazdaki binanın davalı tarafından haksız olarak kullanıldığını ileri sürerek davalının el atmasının önlenmesine ve taşınmazı iktisap ettiği tarihten bu yana kullanma bedeli olarak 1.000 TL ecrimisilin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, dava konusu taşınmazda işgalci olmadığını, kendi evi olduğu için bu taşınmazda oturduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraflarca temyiz edilmeksizin 13.01.2012 tarihinde kesinleşmiştir.

Davalı 07.11.2014 havale tarihli dilekçesi ile, 2004 yılından beri dava konusu taşınmazda kendi evi olduğu için oturduğunu, eski eşi …’ın taşıdığı ticari kaygılar nedeni ile söz konusu taşınmazın … üzerine kaydedildiğini ve daha sonra eski eşinin talebi üzerine davacı adına tescil edildiğini, bu hususun Av…. tarafından … .Aile Mahkemesinin 2013/407 Esas sayılı dosyasının 03.10.2013 tarihli celsesinde beyan edildiğini, davacı tarafından açılan bu davada yasaya karşı açıkça hile kullanıldığını ve verilen karar ile mağdur olduğunu, yaşadığı ekonomik sıkıntılar nedeni ile kararı temyiz edemediğini, bu nedenle kararın aleyhine kesinleştiğini ileri sürerek yargılamanın yenilenmesini ve mahkemece verilen kararın ortadan kaldrılmasına karar verilmesini istemiştir.

Davacı, yasal hak düşürücü 3 aylık sürede ileri sürülmeyen ve HMK’nın 375.maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirine dayanmayan talebin reddini savunmuştur.

Mahkemece, ek karar ile HMK’nun 377/c bendi gereğince süresinde yargılamanın iadesi talebinde bulunulmadığından ve HMK’nun 379. maddesi gereğince şartları oluşmadığından esasa girilmeksizin reddine karar verilmiştir.

Ek karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hâkimi …’ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davalının temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 8.20 .-TL. bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 05/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/15093 Karar : 2017/3564 Tarih : 24.04.2017

  • HMK 377. Madde

  • Süre

Kadastro sırasında… ilçesi, … köyü 143 ada 8 parsel 2468,76 m² yüzölçümündeki taşınmaz, senetsizden susuz tarla vasfıyla davalılar adına tespit edilmiştir.

Davacı Orman Yönetimi,… Kadastro Mahkemesinin 2004/129 Esas sayılı dosyasına sunduğu 03/06/2004 havale tarihli dilekçesi ile taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiası ile dava açmış, mahkemece davanın reddine, … ili,… ilçesi, … köyü, …köyüstü mevkiinde yer alan 173 ada 8 parsel sayılı 2468,763 m² yüzölçmündeki taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Orman Yönetimi… Cumhuriyet Başsavcılığına sunduğu şikayet dilekçesi ile idare görevlileri tarafından hazırlanan inceleme raporunda taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunun tespit edildiğini belirterek… Kadastro Mahkemesince verilen hükme esas alınan orman bilirkişi raporunu tanzim eden bilirkişinin görevi kötüye kullandığından bahisle suç duyurusunda bulunmuş, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından zamanaşımı süresi dolduğu gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş, yapılan itiraz … 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedilerek karar kesinleşmiştir.

Orman Yönetimi vekili 27/11/2012 havale tarihli dilekçesi ile hükme esas alınan bilirkişi hakkında gerçeğe aykırı rapor tanzim edildiği iddiası ile suç duyurusunda bulunulduğunu belirterek yargılamanın yenilenmesini talep etmiş, mahkemece yargılamanın yenilenmesi talebi süresinde yapılmadığı gerekçesiyle davacının davasının reddine, … ili,… ilçesi, … köyü, … Köyüstü mevkiinde kain 143 ada 8 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, yargılamanın yenilenmesi istemine ilişkindir.

İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, yargılamanın yenilenmesi talebinin 6100 sayılı Kanunun 377. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinde belirtilen süreler geçtikten sonra yapıldığı belirlenerek hüküm kurulmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, mahkemece yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine dair hüküm kurulmakla yetinilmesi gerekmesine rağmen mükerrer sicil oluşturacak şekilde tespite ve tescile dair hüküm kurulması ve karar kesinleştikten sonra dosyasının tapu müdürlüğüne devredileceğine karar verilmesi doğru değil ise de bu durum hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.

Bu sebeple, hüküm fıkrasının bir numaralı bendinde yer alan “… ili,… ilçesi, … köyü, …. Köyüstü mevkiinde kain 143 ada 8 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tesciline” ibaresi ile iki numaralı bendin hüküm fıkrasından çıkartılmak suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı HMK’nın 370/2. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 24/04/2017 günü oy birliği ile karar verildi.


YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/13331 Karar : 2017/3103 Tarih : 11.04.2017

  • HMK 377. Madde

  • Süre

1971 yılında yapılan arazi kadastrosunda, … ili, … ilçesi, … köyü 340 parsel sayılı 8883 m2 yüzölçümlü taşınmaz belgesizden, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle …adına tespit edilmiş, davacı Orman Yönetimi tarafından orman sayılan yer iddiasıyla açılan davanın kısmen kabulü, taşınmazın 292 m2 bölümünün orman olması nedeniyle tespit dışı bırakılması, 8591 m2 bölümünün davalı adına tescili yolunda verilen … Kadastro Mahkemesinin 1985/636-1987/244 sayılı kararı, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 1988/983-1989/2685 sayılı kararı ile onanarak kesinleşmiştir.

Bu kez davacı Orman Yönetimi, 31/03/2015 havale tarihli dava dilekçesi ile taşınmazın öncesi itibarıyla orman olduğunu, 3116 sayılı Kanuna göre yapılan orman kadastrosunda orman sınırları içinde kaldığını, 1975 yılında 1744 sayılı Kanuna göre yapılan çalışmaların…Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/353-2007/72 sayılı kararı ile mükerrer kadastro olması nedeniyle iptal edildiğini, 56 sayılı Orman Kadastro Komisyonunca 2012 yılında 3302 sayılı Kanuna göre yapılan çalışmada da tekrar orman sınırı içine alındığını, dolayısıyla …l Kadastro Mahkemesinin 1985/636-1987/244 sayılı dosyasında kısmen orman sayılmayan yer olduğu yönünde verilen hükmün geçerli olmadığını bildirerek, 1985/636 sayılı dosya hakkında yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunmuş, mahkemece, yargılamanın yenilenmesi istenilen hükmün 01/05/1989 tarihinde kesinleştiği, HMK’nın 377. maddesinde öngörülen 10 yıllık sürenin geçtiği, yargılamanın yenilenmesi sebeplerinin de bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.

Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 1949 yılında keşinleşen orman kadastrosu, 01/02/2013 tarihinde ilan edilip kesinleşen, evvelce sınırlaması yapılmamış ormanların kadastrosu ve sınırlaması yapılmış ormanlarda aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulaması vardır. 1975 yılında 6 sayılı Orman Kadastro Komisyonu tarafından 1744 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan orman kadastro çalışması …l Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/03/2007 gün ve 2006/353-2007/72 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.

Dava, yargılamanın iadesi istemine ilişkindir.

İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve HMK’nın 375. maddesinde yazılı yargılamanın iadesi sebepleri bulunmadığından talebin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının davacı Orman Yönetimine yükletilmesine 11/04/2017 gününde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/22893 Karar : 2016/20495 Tarih : 7.11.2016

  • HMK 377. Madde

  • Süre

Davacı, kullandığı tüketici kredisi kapsamında davalı yanca yapılan haksız kesinti toplamı 3010,00 TL.nin tarafına iadesini istemiştir.

Davalı, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 3002,75 TL.nin kabulüne, fazla istemin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı yanca temyiz edilmiştir.

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2-Mahkemece, davacı tarafından açılan davanın kısmen reddine karar verilmesine rağmen bu davada kendisini vekil ile temsil ettiren davalı yararına vekalet ücreti verilmesi hususunda hüküm bölümünde olumlu veya olumsuz bir karar kurulmadığı ayrıca, yargılama giderinin kabul ve red oranına göre hesaplanmadığı anlaşılmakla bu husus usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması HMK.’nun 377/2.maddesi hükmü gereğidir.

SONUÇ:Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2.bent gereğince mahkeme kararının hüküm fıkrasına ayrı bir bent olarak “Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari ücret tarifesinin 13/2 üzerinden hesap ve takdir olunan 8,25 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine” cümlesinin eklenmesine, ayrıca hükmün dördüncü bendinde “349,70 TL” rakamının “349,01 TL“ olarak değiştirilmesi ile cümle sonuna “bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına” ifadesinin eklenmesine kararın düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 07/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ Esas : 2014/4131 Karar : 2014/11564 Tarih : 17.06.2014

  • HMK 377. Madde

  • Süre

Yargılamanın iadesini talep eden davalı vekili, mahkemenin 2003/56 E - 2010/578 K sayılı dosyasının derecattan da geçerek kesinleştiğini, bu dosyada 3’ü kök, 2’si ek olmak üzere 5 bilirkişi raporu alındığını, bu raporlarda yönetim kurulu üyesi olan müvekkilinin sorumluluğu hakkında çeşitli görüşlerin ileri sürüldüğünü, üçüncü kök rapor ile bu rapora verilen ek raporda mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15/5 maddesi uyarınca şirket yönetim kurulu üyelerinin şirket alacaklılarına karşı müteselsil sorumluluğunun bulunduğu yönüde görüş bildirildiğini, mahkemenin bu raporlara uyarak davayı kabul ettiğini, ancak 2499 sayılı mülga Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15/5 maddesi hükmünün münhasıran halka açık anonim ortaklıklara yönelik olduğunun madde metninde açıkça belirtildiğini, kararın kesinleşmesinden sonra SPK’dan sorulduğunda müvekkilinin yönetim kurulu üyeliğini yaptığı Karon Menkul Değerler A.Ş’nin halka açık şirket statüsünde olmadığının açık bir şekilde ifade edildiğini, kesinleşen mahkeme kararında Karon Menkul Değerler A.Ş ‘nin halka açık şirket olduğunun kabul edilerek kararın buna göre oluşturulduğunu, bu durumda halka açık anonim şirket statüsünde olmayan şirketin yönetim kurulu üyeliğini yapan müvekkilin sorumluluğunun halka açık anonim şirketlere uygulanma imkanı bulunmayan Sermaye Piyasası Kanunu`nun 15/5 maddesine göre belirlenmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek mahkemenin 2003/56-2010/578 E.K sayılı kararına yönelik yargılamanın iadesi sebebinin kabulü ile yeniden yargılama yapılarak müvekkili aleyhine verilen davanın kabulüne dair hükmün ortadan kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece, tüm dosya kapsımna göre, yargılamanın iadesinin 6100 sayılı HMK`nın 377/d maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 3 aylık sürede iade-i muhakeme talebinde bulunulabileceği, davalı vekilince yapılan talebin süresinde olmadığı gerekçesiyle süre yönünden iade-i muhakeme talebinin reddine karar verilmiştir.

Kararı, yargılanmanın iadesini talep eden davalı A… T… B… vekili temyiz etmiştir

Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, mahkemenin 2003/56-2010/578 E.K sayılı ilamında 6762 sayılı TTK’nın 336, 337, 320`inci maddeleri uyarınca hüküm tesis edilmesine göre, yargılamanın iadesini talep eden davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.

Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, yargılamanın iadesini talep eden davalı A… T… B… vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün (ONANMASINA), temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal (OLMADIĞINA), oybirliğiyle karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS