0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Yargıtay Kararlarının Tebliği

HMK Madde 372

(1) Yargıtayın bozma kararları ile onama kararları mahkeme yazı işleri müdürü tarafından derhâl taraflara tebliğ edilir.

(2) Tebliğ giderleri, temyiz dilekçesiyle birlikte, temyiz talebinde bulunandan peşin olarak alınır. Bu giderlerin ödenmemesi hâlinde 344 üncü madde hükmü uygulanır.



HMK Madde 372 Gerekçesi

Maddede Yargıtay kararlarının tebliğine ilişkin usul düzenlenmiş olup, onama ve bozma kararlarının mahkeme yazı işleri müdürünce taraflara derhâl tebliğ edilmesi öngörülmüştür.

Yargıtaya başvuru dilekçesi verilirken ödenmesi gerekli tebligat giderinin temyiz dilekçesi ile birlikte temyiz isteminde bulunandan peşin alınacağı, ödenmemesi hâlinde 348 inci (yasada 344 üncü) maddenin uygulanacağı hükmü getirilmiştir.


HMK 372 (Yargıtay Kararlarının Tebliği) Emsal Yargıtay Kararları


YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ Esas : 2017/2108 Karar : 2017/3797 Tarih : 15.06.2017

  • HMK 372. Madde

  • Yargıtay Kararlarının Tebliği

Davacı vekili, müvekkili tarafından … Ltd. Şti. aleyhine … İş Mahkemesi’nde açılan hizmet tespiti davasının yargılaması sırasında anılan şirketin ticaret sicilinden terkin edildiğini, mahkemece davalı şirketin yeniden ihya ve tescili için taraflarına yetki ve süre verildiğini, açtıkları hizmet tespiti davasının sonuçlanabilmesi için anılan şirketin ihyasının gerektiğini belirterek … Ltd. Şti. unvanlı şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı …, davaya konu şirketin kaydının 08/04/2011 tarihinde terkin edildiğini, terkin işleminin kanuna ve prosedüre uygun olarak yapıldığını, şirketin ihyasına ve tesciline karar verilmesi durumunda karar doğrultusunda işlem yapılacağını bildirmiştir.

İlk derece mahkemesince, davacı tarafından davaya konu şirketin tasfiyesi kapatılmadan önce açılmış bir davanın bulunduğu, söz konusu davanın görülebilmesi ve verilecek kararın infazının TTK’nın 547. maddesi anlamında ek tasfiye işlemi niteliğinde olduğu, bu nedenle davaya konu şirketin yeniden ticaret siciline tescilinin gerektiği, ek tasfiye işlemlerinin de aynı tasfiye memuru tarafından yapılması uygun olduğu gerekçesiyle Tasfiye Halindeki … Limited Şirketi’nin ihyası ile tesciline karar verilmiştir.

Karara karşı, davalı Tasfiye Memuru … tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.

… Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre, hüküm fıkrasında tasfiye memuru atanmasına yer verilmediğinden, istinaf talebinin kabulüne ek tasfiye işlemlerini yerine getirmesi için şirketin son tasfiye memuru …‘ın atanmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı … tarafından temyiz edilmiştir.

Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre davalı … tarafınca yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı …‘ın temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. madddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 15/06/2017 tarihinde kesin olarak karar verildi.


YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ Esas : 2017/2101 Karar : 2017/3683 Tarih : 13.06.2017

  • HMK 372. Madde

  • Yargıtay Kararlarının Tebliği

Davacı vekili; müvekkilinin ihyası istenen şirket aleyhine açtığı iş mahkemesindeki alacak davasının karara bağlandığını, kararın takibe konulduğunu, ancak bu şirketin alacaklılardan mal kaçırmak için tek taşınmazını sattığını bu nedenle … … 18. Hukuk Mahkemesi’nde tasarrufun iptali davası açıldığını, bu davanın yargılaması sırasında şirketin tasfiye edildiğinin öğrenildiğini ileri sürerek şirketin ihyasını talep ve dava etmiştir.

Davalı Tasfiye Memuru davanın reddini savunmuştur.

Ticaret Sicil Müdürlüğü vekili, kanuni işlemler yerine getirildikten sonra davalı şirketin sicilden terkin edildiğini, kurumun herhangi bir kusurunun bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; devam eden davalara devam edilebilmesi için davanın kabulüne ve şirketin ihyasına karar verilmiş; İstinaf incelemesi yapan Bölge Adliye Mahkemesi’nce istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Kararı davalı tasfiye memuru vekili temyiz etmiştir.

Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre davalı tasfiye memurunca yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı tasfiye memurunun temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. madddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından davalı tasfiye memurundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına 13.06.2017 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ Esas : 2017/1233 Karar : 2017/2026 Tarih : 10.04.2017

  • HMK 372. Madde

  • Yargıtay Kararlarının Tebliği

Davacı vekili, tasfiye edilerek tüzel kişiliği son bulan … aleyhine … 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 2014/560 Esas sayılı dosyası ile dava açılarak … 6. Noterliği’nin 09/09/1998 tarih ve 48040 yevmiye sayılı kati taşıt satış sözleşmesinin iptali ve bedelin iadesinin talep ettiklerini bunun sonucunda mahkemece davalı şirketin ihyası için dava ikame etmek üzere süre verildiğini, ileri sürerek tüzel kişiliği son bulmuş olan… Müşavirlik Müzik Yapım Tic. Ltd. Şti’nin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı … Müdürlüğü vekili, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun tasfiye memurunda olduğunu,tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olmasının tasfiye memurunun sorumluluğunu gerektirdiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

Davalı … vekili; davacının satın aldığı araç için zamanında şirketin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiği, aracın şu an üzerinde bir şerh gözükmekte ise müvekkilinin bundan dolayı sorumlu olamayacağı, dönemin mevzuatına göre müvekkilinin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirip teminatı yatırıldığı için bu kadar uzun bir süredir aracın trafikte dolaşımda olduğu, esas davada ki taleplerin zamanaşımına uğradığını, şirketin ihyası için yerindelik unsurunun oluşmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.

Mahkemece,…‘nin tasfiye ile sınırlı olarak ihyasına, son tasfiye memuru …‘in tasfiye memuru olarak atanmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tasfiye memuru …‘den tahsiline karar verilmiştir.

Davalı … vekili, davanın açılmasına sebebiyet vermediklerini bu nedenle vekalet ücreti ve yargılama giderinden sorumlu olmadıklarını, ticaret sicili zorunlu hasım ise müvekkilinin de bu davanın zorunlu hasımı durumunda olduğunu, bu sebeple kararın bozulması talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesince, tasfiye sürecinde tasfiyenin gereği gibi yapılmasından davalı tasfiye memurunun sorumlu olduğu, davada taraf sıfatı bulunduğu, davalı tasfiye memuru aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesinin yerinde olduğu,ayrıca yasal hasım konumunda bulunan ve davanın açılmasına sebebiyet vermeyen ticaret sicili aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine karar verilmemesinin yerinde olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf istemi esastan red edilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi’nce verilen karar davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yapılan yargılama, toplanan deliller ışığında saptanan maddi vakıa ve somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde ilk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre davalılardan … tarafınca yapılan istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı …‘in temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesince gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 10/04/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas: 2017/19627 Karar: 2017/5338 Tarih: 30.03.2017

  • HMK 372. Madde

  • Yargıtay Kararlarının Tebliği

A- ) Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili; müvekkilinin davalı işveren bankaya ait işyerinde en son olarak Kobi ve bireysel krediler izleme müdürlüğünde bireysel ürünler izleme servisinde yönetmen olarak çalıştığını, iş akdinin davalı bankanın 27.11.2015 tarihli fesih bildirimi ile fesih nedeninin “Biriminizin organizasyon yapısındaki kadro değişikliği nedeniyle” olarak belirtildiğini, müvekkilinin 5 yıl çalıştığı bankada son derece verimli çalıştığını ve performans değerlendirmelerde en yüksek puanları aldığını, müvekkilinin iş akdine haksız ve kanuna aykırı olarak son verildiğini belirttiğini, yukarıda özetlenen nedenlerle, iş akdi feshinin geçersizliğine ve davacının işe iadesine, kararın kesinleşmesine kadar boşta geçen süre için 4 aylık brüt ücret ve diğer tüm özlük hakların müvekkiline verilmesine, süresi içerisinde işe başlatmama durumunda müvekkilin 5 yıllık kıdemi ve bankada 4 aylık ikramiye ödemesi dikkate alınarak, 8 aylık brüt ücreti tutarında tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıdan alınması hususlarına hükmedilmesi davanın kabulünü istemiştir.

B- ) Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili; davacının iş akdinin 4857 Sayılı İş Kanununun 17,ve, 18. md hükümleri uyarınca organizasyon yapısındaki değişim nedenlerinden dolayı kıdem, ihbar tazminatı ve diğer ücretleri ödenmek suretiyle feshedildiğini, fesih yazısını davacının 27.11.2015 tarihinde tebellüğ ettiğini, davalı Bankanın TMSF’ye geçtiği ve fonun görevlendirdiği yönetim tarafından davalı Bankanın içinde bulunduğu ekonomik durum sebebiyle küçülme kararı alındığını, bu kapsamda küçülmeye giden davalı Bankanın bazı çalışanları ile yollarını ayırmak zorunda kaldığını Davalı vekili devamla, Bankanın fesih gerekçesi olarak organizasyon yapısındaki değişiklikleri gerekçe olarak gösterdiğini, davalı Banka idaresinin devlet otoritesinin yönetim ve tasarrufuna geçtiğini, otoritenin atamış olduğu yönetimin çalışmak isteyeceği personeli ile ilgili yeni organizasyon şeması şekillendirme hakkı bulunduğunu ve yüksek yargının bu gibi durumlara cevaz vermekte olduğunu, davalı Bankanın feshi önleyecek tüm tedbirleri almasına rağmen davacı tarafla olan iş ilişkisinin sürdürülmesinin mümkün olmaması sebebiyle iş sözleşmesini feshetmek zorunda kaldığını, feshin son çare olma ilkesi uyarınca teknik anlamda tüm tedbirleri aldığını ancak gelinen durumda davacı ve davacı gibi birçok personelin iş akdi fesihlerini kaçınılmaz kıldığı belirtilmiş ve netice ve talep olarak da; davanın reddine ve yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına davanın reddini istemiştir.

C- ) İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:

İlk derece mahkemesince toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

D- ) İstinaf:

İlk derece mahkemesinin kararına karşı davalı istinaf yoluna başvurmuştur.

E- ) Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:

Bölge adliye mahkemesince; ilk derece mahkemesi tarafından davanın kabul edilerek davacının işe iadesine karar verilmişse de, Dairece TMSF resmi internet sayfasından alınan bilgilerden BDDK’nın 22.07.2016 gün, 6947 Sayılı kararı ile Bankacılık Kanunu’nun 107/ son maddesi gereğince davalı bankanın faaliyet izninin kaldırıldığı, bu kararın 23.07.2016 tarihli 29779 Sayılı Resmi Gazetede yayınlandığı, bu kararın sonucunda asıl işi bankacılık olan davalı bankanın 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu kapsamında Fon tarafından yürütülecek tasfiye sürecinin başlatıldığı anlaşıldığından 675 Sayılı KHK’nin 16. Maddesi çerçevesinde dava şartı yokluğu sebebiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davacının işe iade talebinin reddine karar verilmiştir.

F- ) Temyiz:

Bölge adliye mahkemesi kararını davacı temyiz etmiştir.

G- ) Gerekçe

29 Ekim 2016 tarihinde yürürlüğe giren 675 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 16. maddesinde yer alan düzenleme şu şekildedir: “ ( 1 ) 20.07.2016 tarihli ve 2016/9064 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler aleyhine 17.08.2016 tarihinden önce açılan davalar ile bu kapsamda Hazine ile Vakıflar Genel Müdürlüğüne husumet yöneltilen davalarda mahkemelerce, 15.08.2016 tarihli ve 670 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 5. maddesi uyarınca dava şartı yokluğu sebebiyle red kararı verilir. Bu kararlar duruşma günü beklenmeksizin dosya üzerinden kesin olarak verilir ve davacılara resen tebliğ edilir. Tarafların yaptığı yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.

( 2 ) 20.07.2016 tarihli ve 2016/9064 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler aleyhine 17.08.2016 tarihinden önce başlatılan icra ve iflas takipleri ile bu kapsamda Hazine ile Vakıflar Genel Müdürlüğüne husumet yöneltilen takipler hakkında icra müdürlüklerince, 670 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5. maddesi uyarınca düşme kararı verilir. Bu kararlar dosya üzerinden kesin olarak verilir ve takip alacaklısına resen tebliğ edilir. Tarafların yaptığı takip giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.

( 3 ) 20.07.2016 tarihli ve 2016/9064 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler veya kapatılma ya da resen terkin üzerine Maliye Bakanlığı ile Vakıflar Genel Müdürlüğü aleyhine 17.08.2016 tarihi dahil bu tarihten sonra açılan davalar ile icra ve iflas takipleri hakkında 670 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5. maddesi gereğince dava veya takip şartının bulunmaması sebebiyle davanın reddine veya takibin düşmesine karar verilir.

( 4 ) Birinci ve ikinci fıkralar uyarınca verilen kararlarda davacı veya alacaklının 670 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5. maddesinde belirtilen usule uygun olarak ilgili idari makama, tebliğ tarihinden itibaren otuz günlük hak düşürücü süre içinde başvurabileceği belirtilir. İdari başvuru üzerine idari merci tarafından verilecek karar aleyhine idari yargıda dava açılabilir. İdari yargının verdiği karar kesin olup, uyuşmazlık adli yargıda hiçbir şekilde davaya konu yapılamaz.”

Bölge Adliye Mahkemesi’nce davalı bankanın faaliyet izninin kaldırıldığı bu sebeple 675 Sayılı KHK’nın 16. maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmişse de, davalı A.Ş.’nin kapatılan bir banka olmadığı, söz konusu bankanın yalnızca bankacılık faaliyet izninin kaldırıldığı, TMSF. tarafından el konulmakla birlikte bankanın tüzelkişiliğinin halen devam ettiği, bu sebeple 675 Sayılı KHK’nın 16. maddesinin mevcut duruma uygulanma imkanı olmadığı anlaşıldığından istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozma nedenidir.

Her ne kadar 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 372. maddesinin 2. fıkras 2. fıkrasında “Bölge adliye mahkemesinin düzelterek veya yeniden esas hakkında verdiği karar Yargıtayca tamamen veya kısmen bozulduğu takdirde dosya, kararı veren bölge adliye mahkemesi veya uygun görülen diğer bir bölge adliye mahkemesine gönderilir” düzenlemesi yer almaktaysa da, mevcut davanın feshin geçersizliğinin tespitine yönelik işe iade davası olduğu 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce kesin olarak karar verilebileceğinden aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan gerekçe ile;

1.Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.Feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,

3.Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi, fesih nedeni dikkate alınarak takdiren davacının 5 aylık brüt ücreti tutarında BELİRLENMESİNE,

4.Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsilinin GEREKTİĞİNE,

5.Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,

6.Davacının yaptığı harçlar hariç 214.50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,

7.TMSF. ye devredilen davalı …Ş. 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu’ nun 140.maddesi uyarınca harçtan muaf olduğundan hakkında harca hükmedilmesine yer olmadığına, davacının dava açarken yatırdığı 55,40 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istemi halinde davacıya iadesine

8.Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre belirlenen 1.980 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

9.Peşin alınan temyiz harcının istemi halinde ilgilisine iadesine,

10.Dosyanın yerel mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine

Kesin olarak oybirliği ile, 30.03.2017 günü karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS