Temyiz Dilekçesinin Verilmesi
HMK Madde 365
(1) Temyiz dilekçesi, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya Yargıtayın bozması üzerine hüküm veren ilk derece mahkemesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilir.
(2) Temyiz dilekçesi, kararı veren mahkemeden başka bir mahkemeye verilmişse temyiz defterine kaydolunur ve durum derhâl kararı temyiz edilen mahkemeye bildirilir.
(3) Temyiz edene ücretsiz bir alındı belgesi verilir.
HMK Madde 365 Gerekçesi
Maddeyle, temyiz dilekçesinin verilmesi düzenlenmiştir.
Temyiz dilekçesi; kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine, bölge adliye mahkemesi hukuk dairesi kararının Yargıtayca bozulması sonucu yeniden hüküm veren ilk derece mahkemesine, kararı temyiz eden kişinin bulunduğu yerdeki bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya kararı temyiz eden kişinin bulunduğu yerdeki ilk derece mahkemesine verilebilecektir.
Temyiz dilekçesi kararı veren bölge adliye mahkemesi ya da ilk derece mahkemesi yerine, bir başka yerdeki bölge adliye mahkemesi ya da ilk derece mahkemesine verilirse, kararının temyiz edildiği derhâl kararı temyiz edilen mahkemeye bildirilecektir.
Temyiz dilekçesi; temyiz defterine kaydedilerek temyiz edene ücretsiz bir alındı belgesi verilecektir.
HMK 365 (Temyiz Dilekçesinin Verilmesi) Emsal Yargıtay Kararları
YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas : 2017/1862 Karar : 2017/1696 Tarih : 9.02.2017
-
HMK 365. Madde
-
Temyiz Dilekçesinin Verilmesi
Bu süre içerisinde temyiz dilekçesinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 365. maddesi uyarınca, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya Yargıtayın bozması üzerine hüküm veren ilk derece mahkemesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilmesi gereklidir.
6100 sayılı Kanun’un 366. maddesi uyarınca, temyiz kanun yolu bakımından kıyasen uygulanacak 344. maddesi gereğince, temyiz dilekçesi verilirken, temyiz kanun yoluna başvuru için gerekli harçlar ve tebliğ giderleri de dahil olmak üzere tüm giderlerin ödenmesi gereklidir. Bunların hiç ödenmediği veya eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, bölge adliye mahkemesi tarafından verilecek bir haftalık kesin süre içinde tamamlanması, aksi halde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususu başvurana yazılı olarak bildirilir. Verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, başvuru yapılmamış sayılır.
Bölge Adliye Mahkemesi kararının 23.11.2016 tarihinde usulüne uygun olarak davalı … vekiline tebliğ edildiği, ancak temyiz talebinin 02.12.2016 tarihinde sekiz günlük temyiz süresi geçirildikten sonra yapıldığı anlaşıldığından, 5521 sayılı Kanun’un 8. maddesi ve 6100 sayılı Kanun’un 366. maddesi uyarınca kıyas yoluyla uygulanacak 352. maddesi gereğince süre aşımı nedeniyle temyiz isteminin REDDİNE, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 09.02.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ Esas : 2014/5618 Karar : 2014/11835 Tarih : 23.06.2014
-
HMK 365. Madde
-
Temyiz Dilekçesinin Verilmesi
Davacı vekili, TEDAŞ’ın özelleştirme kapsamına alınması ve 20 ayrı dağıtım şirketine ayrılması kapsamında müvekkili ile davalı arasında 24.07.2006 tarihinde “İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi” akdedildiğini, anılan sözleşmenin 7.1, 7.2, 7.3, 7.4, 7.5 ve 7.6 maddelerinde dağıtım faaliyetinin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirilen iş ve işlemlerden kaynaklanan sorumluluğun dönemsel olarak paylaştırıldığını, davalının 2003 yılında gerçekleştirdiği işlemler için Karacabey Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2007/13 Esas, 2007/68 Karar sayılı dosyasında karar verdiğini, mahkeme kararı uyarınca, 12.885,79 TL`nin UEDAŞ tarafından ödendiği ileri sürerek, bu meblağın ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan rücuen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı şirketin özelleştirilmesinin hisse satışı suretiyle gerçekleştirildiğini, İhale Şartnamesi ve Hisse Satış Sözleşmesi hükümleri uyarınca müvekkilinden talepte bulunulamayacağını, ayrıca davacı tarafından düzenlenen devre esas bilanço ile geçmişe yönelik borç ve alacak işlemlerinin kesinleştirildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafın Karacabey Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen dava nedeniyle 12.885,79 TL’yi ödediği, dayanak ilamda davanın direk TEDAŞ’a karşı açıldığı, TEDAŞ’ın davada vekil ile temsil edildiği, dolayısı ile TEDAŞ’ın ilamdan doğan tüm yükümlülüklerden ferileri ile birlikte dava ihbar edilmiş gibi sorumlu olacağı, taraflar arasında imzalanan İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi`nin 7.4 ve 7.6 maddeleri uyarınca davacının bu bedeli davalıdan rücuen isteyebileceği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili ile katılma yoluyla davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Davacı tarafından verilen katılma yoluyla temyiz dilekçesinin temyiz defterine kaydedildiği belirlenemediği gibi, temyiz harcının yatırıldığına dair makbuza da dosya içinde rastlanmamıştır. Temyiz dilekçesinin verilme usulü 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) 434. maddesi ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 365. maddesinde açıklanmış olup, buna göre temyiz dilekçesinin temyiz defterine kayıt ettirilip, temyiz harcının yatırılmış olması gerekmektedir. Davacı tarafından bu işlemler yapılmamış, sadece temyiz dilekçesinin havale ettirilmesi ile yetinilmiştir. Temyiz defterine kayıt ettirilip, harcı alınmayan temyiz dilekçeleri bakımından çözüm getiren 21.05.1985 gün ve 1984/5 Esas, 1985/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı (İBK)’nda, harca tabi olmasına rağmen hesap edilip ilgilisinden alınmadan temyiz defterine kaydedilen temyiz dilekçeleri hakkında da HUMK`nın 434/3. maddesinde öngörülen eksik harç ödenmesi ile ilgili İşlemin kıyasen uygulanması ve bu durumda temyiz isteminin, temyiz defterine kaydedildiği tarihte yapılmış sayılması gerektiği açıklanmıştır. Buna göre, somut olayda, temyiz defterine kayıt da bulunmadığından, bu İBK’nın uygulanması gerekmediğinden, davacı tarafça bu işlemler yapılmaksızın verilmiş temyiz dilekçesine konu temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2- Davalı vekilinin temyiz istemine gelince; dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin (REDDİNE), (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün (ONANMASINA), alınmadığı anlaşılan 119,00 TL temyiz başvuru harcı ile 25,20 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, aşağıda yazılı bakiye 659,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ Esas : 2014/1722 Karar : 2014/10031 Tarih : 29.05.2014
-
HMK 365. Madde
-
Temyiz Dilekçesinin Verilmesi
Davacı vekili, borsa yatırımcısı olan müvekkilinin davalı şirketin hisselerinden satın aldığını, şirketin bir hissesinin değerinin 430 TL’den 2 yıl içinde 29 TL’ye düştüğünü, davalıların yönetim kurullarının kötüniyetli haksız kazanç aktarımları ve menfaat teminleri nedeniyle bu sonucun ortaya çıktığını,
ayrıca yapılan resmi açıklamalarla yatırımcıların aldatıldığını ve hisselerle ilgili karar verme yetkilerinin tesir altına alındığını, hisse satışı ve sermaye artırımı konusunda usulsüzlükler yapıldığını, 6102 sayılı TTK’nın 371/5. maddesine göre temsile veya yönetime yetkili olanların, görevlerini yaptıkları sırada işledikleri haksız fiillerden şirketin sorumlu olduğu,
davalı derneğin de davalı şirketin hakim ortağı olduğunu, yönetim kurulunu seçecek güçte bulunduğunu, müvekkilini zarara uğratan fiillerin bir kısmının dernek eliyle meydana geldiğini ileri sürerek; gerçek zarar ve tazminat tutarı belirlenerek şimdilik 5.000 TL`nin faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, husumet, zamanaşımı ve esas yönünden davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının satın aldığı hisse senetlerinin şirkete ait olduğu, dernek ile ilişkilendirilemeyeceği, yöneticilerinin aynı olmasının derneğe karşı sorumluluk davası açılmasına gerekçe teşkil etmeyeceği, şirket yönünden ise ortağın zarar gördüğünden bahisle şirkete değil şirkete ödenmesi kaydıyla özensiz ve basiretsiz yönetim iddiasına dayalı yönetim ve denetim kurulu üyelerine karşı dava açılması gerektiği, şirkete doğrudan doğruya tazmin talebinin ileri sürülemeyeceği gerekçesiyle, her iki davalı yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ile katılma yoluyma davalılar vekili temyiz etmiştir.
1-) Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu`nun 15/4. maddesine göre de şirkete veya şirket ortağına dava açılamayacak olup, ancak yönetim kurulu üyeleri ve temsilcisi oldukları tüzel kişiler, şirket denetçileri, bağımsız denetimi yapanlar ve bağlı oldukları gerçek ve tüzel kişiler aleyhlerine dava açılabilecek olmasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-) Davalı vekilinin katılma yoluyla temyiz istemine gelince;
Davacı vekili tarafından verilen katılma yoluyla temyiz dilekçesinin temyiz defterine kaydedildiği belirlenemediği gibi, temyiz harcının yatırıldığına dair makbuza da dosya içinde rastlanmamıştır.
Temyiz dilekçesinin verilme usulü 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) 434. maddesi ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 365. maddesinde açıklanmış olup, buna göre temyiz dilekçesinin temyiz defterine kayıt ettirilip, temyiz harcının yatırılmış olması gerekmektedir. Davacı tarafından bu işlemler yapılmamış, sadece temyiz dilekçesinin havale ettirilmesi ile yetinilmiştir. Temyiz defterine kayıt ettirilip, harcı alınmayan temyiz dilekçeleri bakımından çözüm getiren 21.05.1985 gün ve 1984/5 Esas, 1985/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı (İBK)’nda, harca tabi olmasına rağmen hesap edilip ilgilisinden alınmadan temyiz defterine kaydedilen temyiz dilekçeleri hakkında da HUMK`nın 434/3. maddesinde öngörülen eksik harç ödenmesi ile ilgili işlemin kıyasen uygulanması ve bu durumda temyiz isteminin, temyiz defterine kaydedildiği tarihte yapılmış sayılması gerektiği açıklanmıştır.
Buna göre, somut olayda, temyiz defterine kayıt da bulunmadığından, bu İBK’nın uygulanması gerekmediğinden, davacı tarafça bu işlemler yapılmaksızın verilmiş temyiz dilekçesine konu temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün (ONANMASINA), (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin katılma yoluyla temyiz isteminin (REDDİNE), oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ Esas: 2014/6392 Karar: 2014/12375 Tarih: 30.06.2014
-
HMK 365. Madde
-
Temyiz Dilekçesinin Verilmesi
Davacılar vekili, müvekkillerini davalı şirkette pay sahibi ortak olduğunu, davalı şirketin 07/09/2011 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınmış olan 4 nolu kararların kanuna, ana sözleşmeye ve afaki iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu ileri sürerek, hükümsüzlüğünün tespitini, bunun kabul görmemesi takdirde kararlarıniptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili,davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı şirketin 07/09/2011 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında alınmış olan 3 sayılı karar ile davalı şirket denetçisi S. K.’ın ibra edilmediği halde tekrar denetçi seçildiği, ibra edilmeyen bu denetçinin tekrar seçilmesinin mümkün olmadığı, ana sözleşmenin 30 nolu maddelerinin değiştirilmesi ile ilgili alınmış olan 4 sayılı kararın ana sözleşme, yasaya ve afaki iyi niyet kurullarına aykırı olmadığı gerekçesiyle, davalı şirketin 07/09/2011 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında alınmış olan 3 sayılı kararın iptaline, 4 sayılı kararın iptali talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Davalı tarafından verilen temyiz dilekçesinin temyiz defterine kaydedildiği belirlenemediği gibi, temyiz harcının yatırıldığına dair makbuza da dosya içinde rastlanmamıştır. Temyiz dilekçesinin verilme usulü 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 365. maddesinde açıklanmış olup, buna göre temyiz dilekçesinin temyiz defterine kayıt ettirilip, temyiz harcının yatırılmış olması gerekmektedir. Davalı tarafından bu işlemler yapılmamış, sadece temyiz dilekçesinin havale ettirilmesi ile yetinilmiştir. Temyiz defterine kayıt ettirilip, harcı alınmayan temyiz dilekçeleri bakımından çözüm getiren 21.05.1985 gün ve 1984/5 Esas, 1985/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı (İBK)’nda, harca tabi olmasına rağmen hesap edilip ilgilisinden alınmadan temyiz defterine kaydedilen temyiz dilekçeleri hakkında da HUMK’nın 434/3. maddesinde öngörülen eksik harç ödenmesi ile ilgili işlemin kıyasen uygulanması ve bu durumda temyiz isteminin, temyiz defterine kaydedildiği tarihte yapılmış sayılması gerektiği açıklanmıştır. Buna göre, somut olayda, temyiz defterine kayıt da bulunmadığından, bu İBK’nın uygulanması gerekmediğinden, davalı tarafça bu işlemler yapılmaksızın verilmiş temyiz dilekçesine konu temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Davacı vekilinin temyiz istemine gelince; dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.
Sonuç: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, alınmadığı anlaşılan 119,00 TL temyiz başvuru harcı ile 25, 20 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, temyiz harcı davacılardan peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 30.06.2014 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.