Ön İnceleme
HMK Madde 352
-(Değişik: 20/7/2017-7035/28 md.)
(1) Bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince dosya üzerinde yapılacak ön inceleme sonunda aşağıdaki durumlardan birinin tespiti hâlinde öncelikle gerekli karar verilir:
a) İncelemenin başka bir dairece veya bölge adliye mahkemesince yapılmasının gerekli olması
b) Kararın kesin olması
c) Başvurunun süresi içinde yapılmaması
ç) Başvuru şartlarının yerine getirilmemesi
d) Başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilmemesi
(2) Ön inceleme heyetçe veya görevlendirilecek bir üye tarafından yapılır ve ön inceleme sonunda karar heyetçe verilir.
(3) Eksiklik bulunmadığı anlaşılan dosya incelemeye alınır.
HMK Madde 352 Gerekçesi
Bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine, dosya üzerinde yapılacak bir ön inceleme ile kolaylıkla tespit edilebilecek bazı temel hususların eksikliği hâlinde, davanın süratle sonuçlandırılması için, gerekli kararı derhal vermesine olanak tanınmak istenmiştir. Dosyanın incelenmesinin başka bir dairenin iş alanına girmesi, ilk derece mahkeme kararının kesin olması, istinaf yoluna başvurunun süresi içinde yapılmamış olması ve asgarî başvuru şartlarının yerine getirilmemesi, örneğin başvuru dilekçesinin başvurulan kararı yeteri kadar belli edecek kayıtları taşımaması hâlleri zaten açıklanmaya muhtaç değildir. Kaldı ki bu hâllerden bir kısmında, örneğin başvurunun yasal süre geçtikten sonra yapılması veya kesin olan bir ilk derece mahkemesi kararına ilişkin olması durumunda, bunu ilk derece mahkemesi de 350 nci (yasada 346 ncı) madde hükmü uyarınca göz önüne alarak başvuru dilekçesini reddedebilecektir. Ancak, ilk derece mahkemesinde bu durum gözden kaçırılmışsa, bölge adliye mahkemesinde gözetilecektir. Başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin başvuru dilekçesinde hiç gösterilmemiş olması hâlinde ise, bölge adliye mahkemesi 359 uncu (yasada 355 inci) maddesinin ikinci cümlesi uyarınca sadece kamu düzeni yönünden bir inceleme yapıp gerekli kararı bu incelemenin sonucuna göre hemen verecektir.
HMK 352 (Ön İnceleme) Emsal Yargıtay Kararları
YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ Esas : 2018/12889 Karar : 2018/16310 Tarih : 26.09.2018
-
HMK 352. Madde
-
Ön İnceleme
6.09.2004 tarih ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanuna paralel olarak, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun temyiz ve karar düzeltmeye ilişkin hükümlerinde değişiklik yaparak istinaf ve temyiz ile ilgili hükümleri yeniden düzenleyen 18.03.2005 tarih ve 5311 sayılı Kanun ile İcra İflas Kanunu`na eklenen Geçici 7. maddeye göre, 5311 sayılı Kanun hükümleri Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başladığı 20.07.2016 tarihinden sonra verilen kararlar hakkında uygulanır.
Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesinin 11.04.2017 karar tarihine göre uyuşmazlık konusu değerin, kesinlik sınırını geçmediği anlaşıldığından, anılan Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz kabiliyeti yoktur.
5311 sayılı Kanunla değişik İİK’nin 364/1-2. maddeleri ve 6100 sayılı HMK`nin 366.maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanunun 352.maddesi uyarınca temyiz başvuru talebinin REDDİNE, istek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine, 26/09/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas : 2018/3842 Karar : 2018/8270 Tarih : 27.06.2018
-
HMK 352. Madde
-
Ön İnceleme
1-Reddedilen yıllık iştirak nafakası miktarı 41. 530’TL yi aşamadığından istinaf incelemesi sonucunda verilen hüküm, karar tarihi itibariyle kesin niteliktedir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 366. Maddesi atfıyla aynı Kanunun 352. Maddesi uyarınca, kesin olan kararlar hakkında Yargıtay tarafından temyiz isteminin reddine karar verilebilir. Bu itibarla, davalı-davacının iştirak nafakasının miktarına yönelik temyiz isteğinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Davalı-karşı davacının kişisel işikinin yeniden düzenlenmesi davasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, 1. bentte açıklanan sebeple temyiz isteğinin REDDİNE, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 176.60 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine, oybirliğiyle karar verildi. 27.06.2018 (Çrş.)
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas : 2018/3603 Karar : 2018/7941 Tarih : 21.06.2018
-
HMK 352. Madde
-
Ön İnceleme
1-Davacı tarafından boşanma ilamıyla ortak çocuk yararına hükmedilen 500,00 TL iştirak nafakasının kaldırılması, olmadığı takdirde azaltılması talep edilmiş, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulü ile 500,00 TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren 50 TL indirilerek aylık 450,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmiş, ilk derece mahekemesince verilen bu karara karşı taraflarca istinaf yoluna başvurulması üzerine bölge adliye mahkemesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiş, bu karar davalı tarafından temyiz edilmiştir. İştirak nafakasının kaldırılması, olmadığı taktirde azaltılması davasında kabul edilen miktar yıllık 41.530 TL’yi aşmadığından istinaf incelemesi sonucunda verilen hüküm, karar tarihi itibariyle kesin niteliktedir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 366. maddesi atfıyla aynı Kanunun 352. maddesi uyarınca, kesin olan kararlar hakkında Yargıtay tarafından temyiz isteminin reddine karar verilebilir. Bu itibarla, davalının iştirak nafakasının azaltılması davasına yönelik temyiz isteğinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Davalının kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi davasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, 1. bentte açıklanan sebeple sair temyiz itirazlarının REDDİNE, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 143.50 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine, oybirliğiyle karar verildi. 21.06.2018 (Prş.)
YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas : 2017/1003 Karar : 2017/15696 Tarih : 16.10.2017
-
HMK 352. Madde
-
Ön İnceleme
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı …‘ye ait Tiyatro Müdürlüğü`nde 09/05/2011 yılından itibaren belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalıştığını, davalı … tarafından 14/05/2016 tarihinde iş akdinin haklı ve geçerli bir neden bulunmaksızın feshedildiğini belirterek, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18 ve devamı maddeleri uyarınca feshin geçersizliğine, davacının işe iadesine ve işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücretine karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacı ile belirli süreli hizmet sözleşmesi yapıldığını, davacının iş güvencesi hükümlerinden yararlanma hakkının bulunmadığını, tiyatro sezonu için yapılan sözleşme süresi sonunda yapılan denetim neticesinde davacının çalıştığı dönem boyunca hakkında sözlü şikayetlerin bulunduğunu, davacının fazla izin kullanarak işini aksattığını, davalı belediyede küçülmeye gidildiğini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
C) İlk derece Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacı ile başlangıçtan itibaren her yeni tiyatro sezonunda ard arda yenilenen belirli süreli hizmet akitlerinin imzalandığı, yapılan iş, işin niteliği, imzalanan sözleşmelerin belli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak yapılmayıp sözleşmelerin ard arda her yıl yenilenmiş olması nedeniyle taraflar arasındaki hizmet akdinin belirli süreli olarak nitelendirilemeyip davacının davalı …‘ye ait Tiyatro Müdürlüğü iş yerinde belirsiz süreli hizmet akdi ile çalıştığı ve iş güvencesi kapsamında bulunduğu, davalı vekilince cevap dilekçesinde davacının bir taraftan davalı … de belirli süreli hizmet akdi ile çalıştığı ileri sürülmüşken bir taraftan da davacı hakkında sözlü şikayetlerin bulunduğu, davacının fazla izin kullanarak işini aksattığı, davalı işverenin küçülmeye gittiği iddia edilmiş olup, davalı işveren tarafından …‘ya verilen işten ayrılma bildirgesinde davacının işten ayrılma sebebi belirli süreli iş akdinin sona ermesi 05 kodu ile bildirilmiş, … Tiyatro Müdürlüğü’nün 19/04/2016 tarihli 925/4 nolu kararında davacının iş akdinin tiyatro sezonunun sona ermesi sebebiyle … Belediye Tiyatroları Yönetmeliğinin 22. maddesine bağlı olarak sona erdirileceğine karar verildiği belirtilmiş olup davalı işveren fesih bildiriminde ve …`ya verdiği işten ayrılma bildirgesinde ileri sürdüğü fesih nedeni ile bağlı olup davalı işveren fesih bildiriminin davacıya tebliğ edildiğine dair yazılı delil belge sunmadığı gibi fesih bildiriminde yer alan iddiaları ispat edememiş, Sayıştay incelemesi iddiasının ise davacının iş akdinin 4857 Sayılı Yasa çerçevesinde feshine neden olamayacağından her sezon sonu iş akti askıya alınan ve sezon başında yeni iş akti ile çalışmasına devam eden davacının bu kez iş akdinin aynı gerekçe ile sona erdirilmesine ilişkin davalı Belediyenin fesih gerekçesi yerinde görülmeyip davalı iş yerinde belirsiz süreli hizmet akdi ile çalıştığı anlaşılan davacının iş akdinin geçerli nedenle feshedildiği ispat edilemediği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar 05.09.2016 tarihinde yüze karşı tefhim edilmiş ve davalı vekili tarafından 09.09.2016 tarihinden süre tutum dilekçesi ve istinaf yoluna başvuru harcını yatırmış, ancak gerekçeli kararın tebliğine göre gerekçeli istinaf nedenlerini süresi geçtikten sonra sunmuştur.
D) İstinaf Dairesi Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonunda, karara karşı davalı vekilinin 8 günlük istinaf başvurusu süresi içerisinde istinaf başvurusunu yapmadığından ve ilk derece mahkemesinin kararında kamu düzenine aykırılık da bulunmadığı anlaşıldığından başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu`nun 352. maddesi gereğince başvuru talebinin reddine karar verilmiştir.
E) Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
F) Gerekçe
6100 sayılı HMK.’un 342. maddesinde istinaf yoluna başvurulduğunda, istinaf başvuru nedenleri ve gerekçesinin gösterilmesi gerekir. Ancak aynı madde uyarınca başvuranın kimliği ve imzasıyla, başvurulan kararı yeteri kadar belli edecek kayıtları taşıması durumunda diğer hususlar bulunmasa bile ki uyuşmazlıkta süresinde istinaf nedenleri ve gerekçesi bulunmamaktadır. Reddolunmayıp, 355. madde çerçevesinde gerekli inceleme yapılmalıdır. Anılan 355. maddeye göre ise “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir”. Kanunun 352. maddesinde ise Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf başvuru yolunun ön incelemesi düzenlenmiş ve “Bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince dosya üzerinde yapılacak ön inceleme sonunda; incelemenin başka bir dairece yapılması gerektiği, kararın kesin olduğu, başvurunun süresi içinde yapılmadığı, başvuru şartlarının yerine getirilmediği, başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilmediği tespit edilen dosyalar hakkında öncelikle gerekli karar verilir. Bu düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesi gerekir. İstinaf yoluna süresinde başvurulmuş, ancak istinaf nedenleri ve gerekçeleri bildirilmemiş ise kamu düzenine aykırılık yönünden inceleme yapılacak, yok ise istinaf sebebi de bildirilmediği gerekçesi ile esastan reddine karar verilecektir. Somut uyuşmazlıkta davalı taraf tefhim edilen kısa karardan sonra süresinde istinaf yoluna başvurmuş, ancak istinaf nedenlerini belirmemiş, süresi geçtikten sonra dilekçe ile belirtmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince 342 ve 355. maddeleri gözden kaçırılarak usulden ret kararı verilmesi usule aykırıdır.
Diğer taraftan, 4857 sayılı İş Kanunu`nun 20. maddesi uyarınca iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini ileri süren işçinin, fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içerisinde feshin geçersizliği ve işe iade istemi ile dava açması gerekir. Bu süre hak düşürücü süre olup, resen dikkate alınması gerekir. Hak düşürücü süre kamu düzenindendir.
Dosya içeriğine göre 19.04.2016 düzenleme tarihli bildirim ile “işletme gerekleri ile bir ay önceden bildirilerek 14.05. 2016 tarihi itibari feshedileceği belirtilmiş ve fesih bildirimi posta yolu ile tebliğe çıkarılmış ve tebliğ parçasına göre annesine 22.04.2016 tarihinde tebliğ edilmiştir. Dava ise 07.06.2016 tarihinde tebliğ tarihine göre bir aylık süre geçtikten sonra açılmıştır. Ancak bu tebliğin usulüne uygun olup, olmadığı, tebliği alan davacı annesinin aynı adreste oturup oturmadığı, davacı ile aynı konutu paylaşıp paylaşmadığı, tebliğin usulüne uygun olup olmadığı araştırılmamıştır. Dolayısı ile davanın hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığı kapsamında tebliğin usulüne uygun olup olmadığı, davacıya ne zaman tebliğ edildiği araştırılmalı ve sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Kamu düzeninden ve resen dikkate alınması gereken hak düşürücü sürenin gözden kaçırılması hatalıdır.
F) SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten dolayı 6100 sayılı HMK.’un 373. maddesi uyarınca BOZULMASINA, Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren ilk derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 16.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ Esas : 2017/3667 Karar : 2017/7432 Tarih : 9.05.2017
-
HMK 352. Madde
-
Ön İnceleme
26.9.2004 tarih ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanuna paralel olarak, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun temyiz ve karar düzeltmeye ilişkin hükümlerinde değişiklik yaparak istinaf ve temyiz ile ilgili hükümleri yeniden düzenleyen 18.3.2005 tarih ve 5311 sayılı Kanun ile İcra İflas Kanunu`na eklenen geçici 7.maddeye göre, 5311 sayılı Kanun hükümleri Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başladığı 20.07.2016 tarihinden sonra verilen kararlar hakkında uygulanır.
2.3.2005 tarih ve 5311 sayılı Kanunun 25.maddesi ile değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 364/1.maddesine göre Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen ve miktar ve değeri Onbin Türk Lirası’nı geçen nihai kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabilir. Bu hükümde öngörülen kesinlik sınırı, 02.12.2016 tarih ve 6763 sayılı Kanun`un 4. maddesi ile kırk bin Türk Lirası’na çıkarılmıştır.
Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesinin 13.03.2017 karar tarihine göre uyuşmazlık konusu değerin, yukarıda belirtilen kesinlik sınırını geçmediği anlaşıldığından, anılan Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz kabiliyeti yoktur.
SONUÇ:
5311 sayılı Kanunla değişik İİK.nun 364/1-2. maddeleri ve 6100 sayılı HMK`nun 366.maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanunun 352.maddesi uyarınca temyiz başvuru talebinin ( REDDİNE ), oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas : 2017/30909 Karar : 2017/7476 Tarih : 3.04.2017
-
HMK 352. Madde
-
Ön İnceleme
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin herhangi bir geçerli hukuki sebep gösterilmeksizin usulsüz ve sadece sözlü beyan ile feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine, işe iadesi ile boşta geçen süreye ilişkin 4 aylık ücret ve diğer hakları ve işe başlatmama tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini, Birliğin maddi açıdan zor duruma düşmesi ve bu sebeple yönetim kurulu tarafından alınan karar doğrultusunda personel çıkışlarının yapılması gerekliliği doğması gibi durumlar nedeniyle davacının ve davacı ile birlikte toplam 21 personelin işine son verilmiş olmasının usul ve yasaya uygun olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, toplanan kanıtlara dayanılarak, fesih bildiriminin yazılı olarak yapılmaması ve fesih sebebinin açık ve kesin bir şekilde belirtilmemesinin başlı başına feshin geçerli bir nedene dayanmadığının kabulünü gerektirdiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf başvurusu :
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, süre tutum dilekçesinde de istinaf kanun yoluna başvuru sebepleri ile gerekçeleri gösterilmediğinden ve ilk derece mahkemesi kararında kamu düzenine aykırılık da bulunmadığı gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmiştir.
Temyiz başvurusu :
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu`nun 8. maddesinde; “İş mahkemelerince verilen nihaî kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Şu kadar ki, para ile değerlendirilemeyen dava ve işler hakkındaki kararlar hariç, miktar veya değeri üç bin Türk lirasını geçmeyen davalar hakkındaki nihaî kararlar kesindir.
İstinaf yoluna başvurma süresi, karar yüze karşı verilmişse nihaî kararın taraflara tefhimi, yokluklarında verilmiş ise tebliği tarihinden itibaren sekiz gündür.
Bölge adliye mahkemesinin para ile değerlendirilemeyen dava ve işler hakkındaki kararları ile miktar veya değeri kırk bin Türk lirasını geçen davalar hakkındaki nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden başlayarak sekiz gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.
Kanun yoluna başvurulan kararlar, bölge adliye mahkemesi ve Yargıtayca iki ay içinde karara bağlanır.
(Değişik beşinci fıkra: 24/11/2016-6763/5 md.) Birinci ve üçüncü fıkralardaki parasal sınırlar her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz. Parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktar esas alınır.” hükmü yer almaktadır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu`nun 353. maddesinde, “Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa;
a) Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir:
1)Davaya bakması yasak olan hâkimin karar vermiş olması.
2)İleri sürülen haklı ret talebine rağmen reddedilen hâkimin davaya bakmış olması.
3)Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması veyahut mahkemenin bölge adliye mahkemesinin yargı çevresi dışında kalması.
4)Diğer dava şartlarına aykırılık bulunması.
5)Mahkemece usule aykırı olarak davanın veya karşı davanın açılmamış sayılmasına, davaların birleştirilmesine veya ayrılmasına, merci tayinine karar verilmiş olması.
6)Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması.
b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak;
1)İncelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine,
2)Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında,
3)Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında,
duruşma yapılmadan karar verilir.” hükmü yer alırken,
Hukuk Muhakemeleri Kanunu`nun 355. maddesinde ise, “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda; İlk Derece Mahkemesince 21.11.2016 tarihinde verilen kısa karara karşı davalı vekilince 24.11.2016 tarihinde istinaf harçları yatırılarak süre tutum dilekçesi verilmiştir. Gerekçeli karar 13.12.2016 tarihinde davalı vekiline tebliğ edilmiş, gerekçeli istinaf dilekçesi ise 23.12.2016 tarihinde sunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince verilen 07.02.2017 tarihli kararda, gerekçeli istinaf dilekçesinin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren en geç 8 gün içerisinde sunulmasının zorunlu olduğu, aksi halde süresi içerisinde verilmeyen dilekçenin dikkate alınamayacağı, istinaf incelemesinin kapsamıyla ilgili olarak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesinde, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağının, ancak bölge adliye mahkemesinin kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu re’sen gözeteceğinin düzenlendiğini, dolayısıyla süresinden sonra verilen istinaf dilekçesindeki istinaf sebeplerinin dikkate alınamayacağı gerekçesiyle davalı tarafından Hukuk Muhakemeleri Kanunu`nun 352. maddesi gereğince istinaf başvuru dilekçesi verilmediğinden, süre tutum dilekçesinde de istinaf kanun yoluna başvuru sebepleri ile gerekçeleri gösterilmediğinden ve İlk Derece Mahkemesi kararında kamu düzenine aykırılık da bulunmadığından bahisle davalının istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi maddi vakıa denetimi bakımından istinaf sebepleri ile bağlıdır. Ancak, Bölge Adliye Mahkemesi aynı zamanda hukukilik denetimi de yapmak durumundadır. Hukukilik denetimi bakımından ise istinaf sebepleri ile bağlı değildir.
Her ne kadar ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararına karşı 8 gün içinde gerekçeli istinaf dilekçesi verilmemiş ise de süresinde süre tutum dilekçesi verilmekle artık hukukilik denetimi yapılması gerekmektedir. Nitekim temyize konu bölge adliye mahkemesi kararında kamu düzenine aykırılık olup olmadığı hususunun incelendiği görülmekte, bu yöndeki bir inceleme de hukukilik denetiminin yapıldığını göstermektedir.
Bu nedenle, başvurunun esastan reddi gerekirken usulden reddi hatalı olduğundan kararın bozulması gerekmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 03.04.2017 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.
YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas : 2017/219 Karar : 2017/1463 Tarih : 7.02.2017
-
HMK 352. Madde
-
Ön İnceleme
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı işçi, iş sözleşmesinin geçerli sebep olmadan işverence feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücret ve diğer haklarının belirlenmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı işveren… A.Ş. iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk derece mahkemesince, toplanan delil ve belgelere göre, davacının iş akdinin feshinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II. maddesine göre haklı nedenlerle gerçekleştiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İstinaf başvurusu :
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
… Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’nce ,davacı vekiline gerekçeli kararın 21.10.2016 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekilince istinaf sebeplerinin belirtildiği başvuru dilekçesinin UYAP sistemi üzerinden 01.11.2016 tarihinde verildiğinin UYAP kayıtlarından anlaşıldığı, istinaf sebeplerinin belirtildiği başvuru dilekçesinin verilebilmesi için gerekçeli kararın tebliğinden sonra sekiz günlük yasal başvuru süresinin geçtiği, dolayısıyla bu başvuru dilekçesinde belirtilen sebeplere dayalı olarak inceleme yapılamayacağı, süre tutum dilekçesinde ise istinaf başvuru sebeplerinin ve gerekçesinin gösterilmemiş olduğu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince kararda kamu düzenine aykırı bir husus da saptanmadığı gerekçesiyle, mahkeme kararına karşı talep olunan istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu 352. maddesi gereğince reddine karar verilmiştir.
Temyiz başvurusu :
… Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’nin vermiş olduğu istinaf başvurusunun usulden reddine dair karar, davacı vekili tarafından temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Davacı tarafın istinaf başvurusu, başvurunun gerekçeli kararın tebliğinden itibaren sekiz günlük yasal sürede yapılmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf sebeplerinin belirtildiği gerekçeli başvuru dilekçesinin UYAP sistemi üzerinden 01.11.2016 tarihinde verildiği görülmesine karşın, gerçekte davacı vekilince 25.10.2016 tarihinde gönderildiği, ilk derece mahkemesi tarafından onay tarihinin 01.11.2016 olması nedeniyle, başvuru dilekçesinin de bu tarihte verilmiş gibi değerlendirildiği, davacı vekilinin istinaf sebeplerini bildirir dilekçesinin 25.10.2016 tarihinde, 3892607461 iş emri numarası ile UYAP sistemi üzerinden göndermiş olduğu hususunun belgelenmesi yönündeki talep dilekçesine, ilk derece mahkemesi kalem müdürünce şerh düşülerek durumun teyit edildiği, UYAP sistemi üzerinde yapılan inceleme ve dosyaya sunulu şerhi içeren başvuru dilekçesinden anlaşılmış olmakla, … Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi tarafından,davacının istinaf başvurusunun HMK 352. maddesi gereğince usulden reddine dair kararın bozulması gerekmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, dosyanın esastan incelenmek üzere kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07.02.2017 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.
YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/35343 Karar : 2016/20173 Tarih : 17.11.2016
-
HMK 352. Madde
-
Ön İnceleme
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; davalı şirkette 24/09/2013-03/07/2015 tarihleri arasında çalıştığını, iş akdinin haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini belirterek, kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma ve hafta tatili ücreti alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacının iş akdinin, işe devamlılık edinimini gerekli seviyelerde yerine getirmediği için haklı nedenlerle feshedildiğini, davacının fesih bildirimini tebellüğden imtina ettiği için feshin noter ihtarnamesi ile bildirildiğini, çalıştığı süre boyunca tüm hak ve alacaklarının eksiksiz ödendiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk derece mahkemesince toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) İstinaf:
İlk derece mahkemesinin kararına karşı davalı istinaf yoluna başvurmuştur.
E) Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge adliye mahkemesince; davalı vekilinin gerekçeli kararın tebliğinden sonra kanun yoluna başvurma nedenlerini belirteceklerini bildirir dilekçe sunduğu, dilekçede gerekçeli kararın tebliğinden sonra gerekçeli temyiz sebeplerinin bildirileceğinin belirtildiği, davalı vekiline 12.08.2016 tarihinde gerekçeli kararın tebliğ edilmesine rağmen gerekçeli kanun yoluna başvurma nedenlerini gösterir dilekçenin sunulmadığı, Uyap sisteminde de böyle bir dilekçenin bulunmadığı, istinaf yolu sebepleri ve gerekçeleri belirtilmediğinden HMK’nun 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine bir aykırılık da tespit edilemediği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvuru talebinin reddine karar verilmiştir.
F) Temyiz:
Bölge adliye mahkemesi kararını davalı temyiz etmiştir.
G) Gerekçe
Davalının ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf sebeplerini açıkça belirtmeden yalnızca gerekçeli kararın tebliğinden sonra gerekçelerini bildireceğini belirtmek suretiyle istinaf yoluna başvurduğu, gerekçeli kararın tebliğinden sonra da gerekçeli dilekçenin sunulmadığı, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun bu nedenle reddedildiği, 6100 sayılı HMK’nun 352. ve 355. maddeleri uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, 17/11/2016 gününde oybirliği ile karar verildi.
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.