0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Katılma Yolu İle Başvurma

HMK Madde 348

(1) İstinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, vereceği cevap dilekçesi ile istinaf yoluna başvurabilir. İstinaf yoluna asıl başvuran taraf, buna karşı iki hafta içinde cevap verebilir.

(2) İstinaf yoluna başvuran, bu talebinden feragat eder veya talebi bölge adliye mahkemesi tarafından esasa girilmeden reddedilirse, katılma yolu ile başvuranın talebi de reddedilir.



HMK Madde 348 Gerekçesi

İstinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile süresi içinde cevap vermekle yetinmeyip bu cevap dilekçesiyle kendine özgü nedenler ileri sürerek istinaf yoluna başvurabilir. Bu başvuru asıl başvuruya bağımlı bir istinaf yolu başvurusudur. Bu nedenle katılma yolu ile istinaf yoluna başvuru, asıl başvuran taraf başvurusundan feragat eder veya istemi esasa girilmeden önce reddedilirse, hüküm doğurmaz. Çünkü kural olarak asıl istem incelenmezse, ona bağlı olan istemin de incelenmemesi gerekir. Fakat istinaf yoluna başvuran tarafın istemi esasa girildikten sonra reddedilirse, bu durum katılan tarafın isteminin incelenmesine engel olmaz. Bunun gibi, taraflar bölge adliye mahkemesindeki uyuşmazlığı sona erdirirlerse, katılma yolu ile istinaf yoluna başvuru da etkisini kaybeder. Asıl istinaf yoluna başvuru isteminin esasına girilip inceleme yapılmadan, katılan tarafın istemi hakkında bir inceleme yapılamaz.


HMK 348 (Katılma Yolu İle Başvurma) Emsal Yargıtay Kararları


YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas : 2017/28180 Karar : 2017/5900 Tarih : 23.03.2017

  • HMK 348. Madde

  • Katılma Yolu İle Başvurma

5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun …. maddesine göre iş mahkemesinden verilen kararlar tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren … gün içinde temyiz olunabilir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici …. maddesinin …. fıkrasında; “Bölge adliye mahkemelerinin, 26.09.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici … nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” …. fıkrasında ise; “Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanun’un 26/09/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” denmiştir.

6100 sayılı Kanun’un hükmü düzenleyen 294. maddesinde de;

(…)Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür.

(…)Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.

(…)Hükmün tefhimi, her hâlde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur.

(…)Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hâllerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir.

(…)Hükmün tefhimini, duruşmada bulunanlar ayakta dinler.

(…)Hükme ilişkin hususlar, niteliğine aykırı düşmedikçe, usule ilişkin nihai kararlar hakkında da uygulanır.” denmiştir.

Yukarıda yazılı kanun hükümleri kapsamında, mahkemece duruşmada tefhim edilen hüküm gerekçe taşımayıp sadece hüküm sonucunu (kısa kararı) içeriyorsa gerekçeli kararın her halükarda davanın taraflarına (taraflar kendilerini vekille temsil ettiriyorlar ise vekillerine) tebliğ edilmesi gerekmektedir. Bir başka anlatımla, sadece hüküm sonucunun (kısa kararın) tefhim edildiği durumlarda, taraflar (ya da vekilleri) duruşmada hazır olsalar dahi gerekçeli kararın taraflara veya vekillerine tebliğ edilmesi gerekir.

6100 sayılı Kanun’un 360. maddesi gereğince istinaf kanun yolu hükümlerinin düzenlendiği bölümde aksine hüküm bulunmayan hâllerde, ilk derece mahkemesinde uygulanan yargılama usulü, bölge adliye mahkemesinde de uygulanır.

Öte yandan; aynı Kanun’un 348. maddesinde istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen tarafın, başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, vereceği cevap dilekçesi ile istinaf yoluna başvurabileceği ve istinaf yoluna asıl başvuran tarafın, buna karşı iki hafta içinde cevap verebileceği hususu; 366. maddesinde de bu Kanunun istinaf yolu ile ilgili 343 ilâ 349 ve 352. maddeleri hükümlerinin, temyizde de kıyas yoluyla uygulanacağı hususu düzenlenmiştir. Anılan hükümler gereğince tarafların kararın temyiz edildiğinden haberdar edilmeleri ve katılma yoluyla temyiz talebinde bulunma haklarını kullanmaları için temyiz dilekçelerinin de diğer tarafa tebliğ edilmesi gerekir.

Somut olay açısından yapılan tespit ve değerlendirmede, … Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi kararının davalı … … …. İnşaat Dekorasyon Mobilya Tekstil Gıda Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’ne tebliğ edilip edilmediği dosya kapsamından anlaşılamamaktadır.

Bu sebeple;

…-Davalı … … …. İnşaat Dekorasyon Mobilya Tekstil Gıda Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’ne bölge adliye mahkemesi kararı tebliğ edilmişse tebliğe ilişkin evrakın dosyaya eklenmesi,

…-Tebliğ edilmemişse bölge adliye mahkemesi kararının davalı … … …. İnşaat Dekorasyon Mobilya Tekstil Gıda Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’ne tebliği ile buna ilişkin evrakın dosya içine alınması ve temyiz süresinin beklenmesi,

…-Davalı … … …. İnşaat Dekorasyon Mobilya Tekstil Gıda Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’nin de hükmü temyiz etmesi halinde, temyiz dilekçesinin hukuki dinlenilme hakkının sağlanması açısından karşı tarafa tebliğ edilmesi ve bu şekilde temyiz ve tebliğe ilişkin usuli işlemler tamamlandıktan sonra tekrar Dairemize gönderilmesi için dosyanın … Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, ….03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 21. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/17702 Karar : 2017/1739 Tarih : 7.03.2017

  • HMK 348. Madde

  • Katılma Yolu İle Başvurma

01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 321.maddesinin 2.fıkrasına göre; kararın tefhimi için hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanamadığı ve bu nedenle zorunlu olarak hüküm özetinin tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir. Bu hüküm doğrultusunda, hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte tefhim edilmediği hallerde gerekçeli kararın taraflara tebliği zorunludur (Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’nın (İkinci Bölüm) 20.03.2014 gün ve 2012/1034 Başvuru sayılı kararı da aynı yöndedir).

Mahkemece, taraflara tefhim edilen kısa kararda (hüküm özeti) hükmün tüm unsurları yer almakla birlikte kararın gerekçesinin tefhim edilememesi halinde temyiz süresi gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlar. Ancak, hüküm tüm unsurları ve gerekçesi ile birlikte tefhim edilmiş ise artık hükmün HMK’nın 321/2 maddesine göre usulüne uygun ve eksiksiz bir biçimde tefhim edildiği kabul edilir ve temyiz süresi tefhim tarihinden itibaren başlar. 5521 sayılı Kanun‘un 8.maddesinde yer alan ve temyiz süresinin başlangıcına esas alınan tefhim kavramının “hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklandığı hal“ olarak anlaşılması zorunludur.

Tarafların, gerekçeli karar tebliğ edilmeden önce, temyiz süre tutum dilekçesi veye gerekçeli temyiz dilekçesi sunmak suretiyle kararı temyiz ettikleri hallerde dahi, kararın gerekçesini dikkate alarak yeni temyiz gerekçelerine dayanmaları mümkün olduğundan, bu gibi hallerde bile gerekçeli kararın taraflara tebliği gerekir.

Davanın tümden kabul veya tümden reddedildiği hallerde, reddedilen bir talebi bulunmadığından davacının veya davacı yararına kurulan bir hüküm bulunmadığından davalının kararı temyizde ilke olarak hukuki yararı bulunmadığı kabul edilmekte ise de tarafların kararın gerekçesini temyiz etme hakları bulunduğundan gerekçeli karar taraflara tebliğ edilmelidir.

Öte yandan 6100 sayılı HMK’nın 366.maddesi yollamasıyla temyiz incelemesinde uygulanan 347.maddesi hükmü gereğince temyiz dilekçesinin karşı tarafa tebliğ olunacağı, 348.maddesi hükmüne göre de katılma yoluyla temyizin mümkün olması nedeniyle, temyiz dilekçesinin (veya sunulmadığı takdirde kısa temyiz dilekçesinin) kararı temyiz etmeyen karşı tarafa tebliği zorunludur. Taraflar, temyiz dilekçesinin tebliğinden sonra süresinde temyiz talebinde bulunabilirler.

Yukarıda yer alan açıklamalar doğrultusunda;

Davalı vekili tarafından sunulan temyiz dilekçesinin davacı vekiline tebliği ile tebligat parçasının dosyaya eklenmesi yönünden,

Dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, davalı vekilinin duruşma talebinin tebligat eksikliği giderildikten sonra değerlendirilmesine, 07.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/16170 Karar : 2016/20555 Tarih : 22.11.2016

  • HMK 348. Madde

  • Katılma Yolu İle Başvurma

1-Davacı temyizi yönünden;

5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8. maddesine göre, İş Mahkemesi kararlarının tefhim ve tebliğinden itibaren 8 gün içinde temyiz edilmesi yasal zorunluluk olup, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 366. maddesinin yollamasıyla 348 ve 349. maddelerine göre, temyiz dilekçesi kendisine tebliğ edilen diğer tarafın iki hafta içinde katılma yoluyla temyiz hakkı bulunmaktadır.

Somut olayda; davacı vekilinin kararı normal temyiz süresi geçtikten sonra davalı vekilinin temyiz dilekçesinin 08.03.2014 tarihinde tebliği üzerine 28.03.2016 havale tarihli dilekçeyle katılma yoluyla temyiz ettiği anlaşılmıştır. Buna göre davacının iki haftalık süre geçtikten sonra katılma yoluyla temyize başvurulduğu anlaşıldığından, temyiz talebinin süre aşımı nedeniyle reddine,

2-Davalılar temyizine gelince;

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalıların yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 22/11/2016 gününde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 21. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/21891 Karar : 2017/83 Tarih : 16.01.2017

  • HMK 348. Madde

  • Katılma Yolu İle Başvurma

01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 321.maddesinin- 2.fıkrasına göre; kararın tefhimi için hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanamadığı ve bu nedenle zorunlu olarak hüküm özetinin tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir. Bu hüküm doğrultusunda, hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte tefhim edilmediği hallerde gerekçeli kararın taraflara tebliği zorunludur (Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’nın (İkinci Bölüm) 20.03.2014 gün ve 2012/1034 Başvuru sayılı kararı da aynı yöndedir).

Mahkemece, taraflara tefhim edilen kısa kararda (hüküm özeti) hükmün tüm unsurları yer almakla birlikte kararın gerekçesinin tefhim edilememesi halinde temyiz süresi gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlar. Ancak, hüküm tüm unsurları ve gerekçesi ile birlikte tefhim edilmiş ise artık hükmün HMK’nın 321/2 maddesine göre usulüne uygun ve eksiksiz bir biçimde tefhim edildiği kabul edilir ve temyiz süresi tefhim tarihinden itibaren başlar. 5521 sayılı Kanun‘un 8.maddesinde yer alan ve temyiz süresinin başlangıcına esas alınan tefhim kavramının “hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklandığı hal“ olarak anlaşılması zorunludur.

Tarafların, gerekçeli karar tebliğ edilmeden önce, temyiz süre tutum dilekçesi veye gerekçeli temyiz dilekçesi sunmak suretiyle kararı temyiz ettikleri hallerde dahi, kararın gerekçesini dikkate alarak yeni temyiz gerekçelerine dayanmaları mümkün olduğundan, bu gibi hallerde bile gerekçeli kararın taraflara tebliği gerekir.

Davanın tümden kabul veya tümden reddedildiği hallerde, reddedilen bir talebi bulunmadığından davacının veya davacı yararına kurulan bir hüküm bulunmadığından davalının kararı temyizde ilke olarak hukuki yararı bulunmadığı kabul edilmekte ise de tarafların kararın gerekçesini temyiz etme hakları bulunduğundan gerekçeli karar taraflara tebliğ edilmelidir.

Öte yandan 6100 sayılı HMK’nın 366.maddesi yollamasıyla temyiz incelemesinde uygulanan 347.maddesi hükmü gereğince temyiz dilekçesinin karşı tarafa tebliğ olunacağı, 348.maddesi hükmüne göre de katılma yoluyla temyizin mümkün olması nedeniyle, temyiz dilekçesinin (veya sunulmadığı takdirde kısa temyiz dilekçesinin) kararı temyiz etmeyen karşı tarafa tebliği zorunludur. Taraflar, temyiz dilekçesinin tebliğinden sonra süresinde temyiz talebinde bulunabilirler.

Yukarıda yer alan açıklamalar doğrultusunda;

Davalı vekili tarafından sunulan temyiz dilekçesinin davacı vekiline tebliği ile tebligat parçasının dosyaya eklenmesi,

Dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, duruşma talebinin tebligat eksikliği giderildikten sonra değerlendirilmesine, 16.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 21. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/6167 Karar : 2016/822 Tarih : 1.02.2016

  • HMK 348. Madde

  • Katılma Yolu İle Başvurma

Dava, davacının davalı … Ajans Müdürlüğü kayıtlarında 0/0/1066 tarihi olarak yer alan doğum tarihinin 01/01/1966 tarihi olarak düzeltilmesi istemine ilişkindir.

Mahkemece, istemin kabulüne karar verilmiştir.

6100 sayılı HMK’nın 348. maddesinde, “İstinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, vereceği cevap dilekçesi ile istinaf yoluna başvurabilir. İstinaf yoluna asıl başvuran taraf, buna karşı iki hafta içinde cevap verebilir.” hükmü yer almaktadır. Ayrıca aynı Yasa’nın 366. maddesinde “Bu Kanun’un istinaf yolu ile ilgili 343 ilâ 349 ve 352 nci maddeleri hükümleri, temyizde de kıyas yoluyla uygulanır.” denilmektedir.

Söz konusu Kanun’un geçici 3. maddesinde, “Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanun’un temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.

Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanun’un 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.

Bu Kanun’da Bölge Adliye Mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanun’un bu Kanun’a aykırı olmayan hükümleri uygulanır.” hükmü bulunmaktadır.

Buna göre, 1086 sayılı HUMK’nın temyize cevabı düzenleyen 433. maddesinde, “Temyiz dilekçesi, hükmü veren mahkeme aracılığı ile karşı tarafa tebliğ olunur. Tebliğ tarihi temyiz dilekçesinin dosyada kalan aslına işaret edilir. Karşı taraf, tebliğ gününden başlayarak on gün içinde cevap dilekçesini, hükmü veren mahkemeye veya bu mahkemeye gönderilmek üzere başka bir mahkemeye verebilir. Cevap veren, hükmü süresinde temyiz etmemiş olsa bile, cevap dilekçesinde hükme ilişkin itirazlarını bildirerek temyiz isteğinde de bulunabilir” düzenlemesi yer almaktadır.

Hüküm, İş Mahkemesi tarafından verilmiş olup 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8. maddesi hükmüne göre İş Mahkemeleri’nden verilmiş bulunan nihai kararların 8 gün içinde temyiz olunması gerekir.

Somut olayda; gerekçeli kararın davalı … vekiline 20/01/2015 tarihinde tebliğ edildiği, … vekili tarafından ise temyiz isteminin 02/02/2015 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu duruma göre, davada 8 günlük temyiz süresi geçmiştir.

O halde, 01/06/l990 tarih ve l989/3 E. 1990/4 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı da göz önünde tutularak davalı … vekilinin temyiz dilekçesinin süre aşımı yönünden REDDİNE, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davalı … Ajans Müdürlüğü’ne yükletilmesine, 01.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 21. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/4517 Karar : 2016/457 Tarih : 21.01.2016

  • HMK 348. Madde

  • Katılma Yolu İle Başvurma

1- Davacı vekilinin temyizi bakımından;

Hüküm, İş Mahkemesinden verilmiş olup 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8. maddesi hükmüne göre İş Mahkemelerinden verilmiş bulunan nihai kararların 8 gün içinde temyiz olunması gerekir.

Olayda hüküm 26/12/2014 tarihinde davacı vekiline tebliğ edilmiş, temyiz ise 12/01/2015 tarihinde gerçekleşmiştir. Şu duruma göre davada 8 günlük temyiz süresi geçmiştir.

6100 sayılı HMK’nın 348. maddesinde, “İstinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, vereceği cevap dilekçesi ile istinaf yoluna başvurabilir. İstinaf yoluna asıl başvuran taraf, buna karşı iki hafta içinde cevap verebilir.” hükmü yer almaktadır. Ayrıca aynı Yasanın 366. maddesinde “Bu Kanunun istinaf yolu ile ilgili 343 ilâ 349 ve 352 nci maddeleri hükümleri, temyizde de kıyas yoluyla uygulanır.” denilmektedir.

Söz konusu Kanunun geçici 3. maddesinde, “Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.

Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.

Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır.” hükmü bulunmaktadır.

Buna göre, 1086 sayılı HUMK’nın temyize cevabı düzenleyen 433. maddesinde, “Temyiz dilekçesi, hükmü veren mahkeme aracılığı ile karşı tarafa tebliğ olunur. Tebliğ tarihi temyiz dilekçesinin dosyada kalan aslına işaret edilir.

Karşı taraf, tebliğ gününden başlayarak on gün içinde cevap dilekçesini, hükmü veren mahkemeye veya bu mahkemeye gönderilmek üzere başka bir mahkemeye verebilir. Cevap veren, hükmü süresinde temyiz etmemiş olsa bile, cevap dilekçesinde hükme ilişkin itirazlarını bildirerek temyiz isteğinde de bulunabilir.” düzenlemesi yer almaktadır.

Somut olayda, davalı SGK vekilinin temyiz dilekçesinin davacı vekiline 26/12/2014 tarihinde tebliğ edildiği, yukarıda bahsi geçen hükümler doğrultusunda davacının katılma yoluyla temyiz bakımından da temyiz dilekçesinin süresinde verilmediği anlaşılmaktadır.

O halde, davacı vekilinin temyiz dilekçesinin süre aşımı yönünden REDDİNE,

2-Davalı Kurum vekilinin temyizi bakımından;

Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı Kurum vekilinin yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 21.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS