0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Katılma Yolu İle Başvurma

HMK Madde 348

(1) İstinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, vereceği cevap dilekçesi ile istinaf yoluna başvurabilir. İstinaf yoluna asıl başvuran taraf, buna karşı iki hafta içinde cevap verebilir.

(2) İstinaf yoluna başvuran, bu talebinden feragat eder veya talebi bölge adliye mahkemesi tarafından esasa girilmeden reddedilirse, katılma yolu ile başvuranın talebi de reddedilir.



HMK Madde 348 Gerekçesi

İstinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile süresi içinde cevap vermekle yetinmeyip bu cevap dilekçesiyle kendine özgü nedenler ileri sürerek istinaf yoluna başvurabilir. Bu başvuru asıl başvuruya bağımlı bir istinaf yolu başvurusudur. Bu nedenle katılma yolu ile istinaf yoluna başvuru, asıl başvuran taraf başvurusundan feragat eder veya istemi esasa girilmeden önce reddedilirse, hüküm doğurmaz. Çünkü kural olarak asıl istem incelenmezse, ona bağlı olan istemin de incelenmemesi gerekir. Fakat istinaf yoluna başvuran tarafın istemi esasa girildikten sonra reddedilirse, bu durum katılan tarafın isteminin incelenmesine engel olmaz. Bunun gibi, taraflar bölge adliye mahkemesindeki uyuşmazlığı sona erdirirlerse, katılma yolu ile istinaf yoluna başvuru da etkisini kaybeder. Asıl istinaf yoluna başvuru isteminin esasına girilip inceleme yapılmadan, katılan tarafın istemi hakkında bir inceleme yapılamaz.


HMK 348 (Katılma Yolu ile İstinaf veya Temyiz) Yargıtay Kararları


Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2022/2503 E. , 2022/4642 K.

  • HMK 348
  • Katılma yoluyla istinaf başvurusu hem asıl davayı hem de karşı davayı kapsayacak şekilde yapılabilir.

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 348/1. maddesi gereğince istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, vereceği cevap dilekçesi ile istinaf yoluna başvurabilir.

Somut olayda, her ne kadar, bölge adliye mahkemesince, davacı-karşı davalı kadının istinaf yoluna başvurmuş olduğu, HMK. 348/1 maddesi gereğince katılma yoluyla istinaf başvuru hakkı bulunmadığı belirtilerek katılma yoluyla istinaf talebinin reddine karar verilmiş ise de; istinaf dilekçesi kendisine tebliğ olunan tarafın kendisinin daha önce hükmü istinaf edip etmediğine bakılmaksızın ve karşı tarafın da istinaf sebepleri ile bağlı olmaksızın katılma yoluyla her iki davayı bütün yönleriyle istinaf etme hakkı bulunduğu gözetilerek, katılma yoluyla istinaf taleplerinin esastan incelenmesi gerekirken yazılı şekilde kadının katılma yoluyla istinaf dilekçesinin bu hükümler yönünden inceleme dışı bırakılarak usûlden reddi doğru olmamış, hükmün münhasıran bu sebeple bozulmasına karar vermek gerekmiştir.


Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2023/2113 E. , 2024/2104 K.

  • HMK 348, HMK 366
  • Temyize asıl başvuran tarafın feragat etmesi veya talebinin esasa girilmeden reddedilmesi halinde, katılma yoluyla temyiz talebi de reddedilecektir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 366/1 inci maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 348/1 inci maddesi uyarınca, temyiz dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, temyiz kanun yoluna başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile vereceği cevap dilekçesi ile temyiz kanun yoluna başvurabilir. Bu şekildeki temyiz kanun yoluna başvurma şekline “Katılma Yoluyla Temyiz Başvurusu” adı verilir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 366/1 inci maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 348/2 nci maddesi uyarınca temyiz yoluna başvuran tarafın bu talebinden feragat etmesi veya talebinin esasa girilmeden reddedilmesi hâlinde, katılma yoluyla temyiz kanun yoluna başvuranın talebi reddedilecektir.

Temyiz yoluna başvuran davalı vekilinin temyiz dilekçesinin temyiz harcını tamamlamaması nedeniyle esasa girilmeden reddedilmiş olması nedeni ile katılma yoluyla temyiz kanun yoluna başvuran davacılar vekilinin de temyiz talebinin reddi gerekmiştir.


Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2022/2324 E. , 2023/2800 K.

  • HMK 348
  • Hükmün istinaf edilmeyen bölümü katılma yoluyla istinaf edilerek istinaf başvurusu yapıalmaz. Katılma yoluyla istinaf asıl istinaf talebine sıkı sıkıya bağlıdır, asıl istinaf talebinde istinaf konusu edilmeyen hükmün bölümleri katılma youyla istinaf konusu edilemez.

Davacılar vekilinin katılma yolu ile cezai şart ve gecikme tazminatı taleplerine ilişkin istinaf talebinin incelemesinde;

HMK’nın 348/1 maddesi gereğince,”istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile,vereceği cevap dilekçesi ile istinaf yoluna başvurabilir. İstinaf yoluna asıl başvuran taraf, buna karşı iki hafta içinde cevap verebilir. İstinaf yoluna başvuran, bu talebinden feragat eder veya talebi bölge adliye mahkemesi tarafından esasa girilmeden reddedilirse, katılma yolu ile başvuranın talebi de reddedilir. “Katılma yolu ile istinaf, hükmü süresinde istinaf etmemiş olan tarafa, karşı tarafın İstinaf dilekçesine cevapla istinaf itirazlarının sunulabilmesi için düzenlenmiş bir haktır. Ancak, katılma yolu ile istinaf isteği karşı tarafın asıl istinaf isteklerine sıkı sıkıya bağlıdır. Somut olayda, dahili davalılar … ve … vekili hükümün hacizlerin ari şekilde tapu iptal ve tescile karar verilmesine ilişkin kısmını istinaf ettiği, hükmün diğer bölümlerinin istinaf edilmediği, davacıların katılma yolu ile davanın kabul edilen kısmına ilişkin olarak sunulan istinaf dilekçesine karşı davacılar vekilince davanın reddedilen bölümünün istinafa getirilmesi istinaf talebinin asıl istinaf talebine sıkı sıkıya bağlı olduğu yönündeki yasal düzenlemeye aykırı olduğundan katılma yolu ile istinaf dilekçesinin usulden reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle tarafların istinaf başvurularını esastan reddine karar verilmiştir.


Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2023/10716 E. , 2023/13824 K.

  • HMK 348, HMK 366
  • Asıl karar miktar yönünden temyiz edilemez nitelikteyse katılma yoluyla yapılan temyiz talebi de reddedilmelidir.

Davacılar vekilinin katılma yoluyla temyiz istemi yönünden; katılma yolu ile temyiz, asıl temyiz talebine sıkı sıkıya bağlıdır ve ona tabidir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 366 ıncı maddesi yollamasıyla 348 inci maddesinin 2 nci fıkrası gereğince asıl tarafın temyiz ettiği kararın temyizi kabil değilse temyiz süresini geçirmiş olan taraf cevap dilekçesi (katılma yolu) ile hükmü temyiz edemez. Temyiz yoluna başvuranın temyiz talebi Yargıtay tarafından esasa girilmeden reddedilirse, katılma yolu ile başvuranın temyiz talebi de reddedilir. Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktar yönünden reddine karar verildiğine göre, katılma yolu ile kararı temyiz eden davacılar vekilinin de HMK’nın 348 inci maddesi gereğince temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.


Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2025/1227 E. , 2025/3934 K.

  • HMK 248, HMK 366
  • Asıl dava süresinde temyiz edilmemişse, katılma yoluyla yapılan temyiz talebi de usulden reddedilecektir

Katılma yolu ile temyiz, asıl temyiz talebine sıkı sıkıya bağlıdır ve ona tabidir. Asıl tarafın temyiz ettiği kararın temyizi kabil değilse (HMK m.362), karşı (kendi temyiz süresini geçirmiş olan taraf) taraf cevap dilekçesi (katılma yolu) ile hükmü temyiz edemez. Temyiz yoluna başvuranın temyiz talebi Yargıtay tarafından esasa girilmeden reddedilirse, katılma yolu ile başvuranın temyiz talebi de reddedilir (HMK. m.366, 348/2). Davacı taraf kararın kendisine tebliği üzerine süresinde temyiz isteminde bulunmayıp davalının temyizine katılmak suretiyle temyiz dilekçesi vermiştir. Davalılar … ve … Taah. Tic. Ltd. Şti. vekilinin temyiz talebi miktardan reddedildiğinden usulüne uygun temyizin varlığından söz edilemeyeceğine göre, katılma yolu ile kararı temyiz eden davacı vekilinin de 6100 sayılı HMK’nın 348 inci maddesi gereğince temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.


  • HMK 348, HMK 366
  • Miktar yönünden kesin olan bir karar karşı yapılan temyiz başvurusu, karşı tarafa katılma yoluyla temyiz talebinde bulunma hakkı vermez.

Katılma yolu ile temyiz, asıl temyiz talebine sıkı sıkıya bağlıdır ve ona tabidir. Asıl tarafın temyiz ettiği kararın temyizi kabil değilse (HMK m.362), karşı (kendi temyiz süresini geçirmiş olan taraf) taraf cevap dilekçesi (katılma yolu) ile hükmü temyiz edemez. Temyiz yoluna başvuranın temyiz talebi Yargıtay tarafından esasa girilmeden reddedilirse, katılma yolu ile başvuranın temyiz talebi de reddedilir (HMK. m.366, 348/2).

Davacı taraf kararın kendisine tebliği üzerine süresinde temyiz isteminde bulunmayıp davalının temyizine katılmak suretiyle temyiz dilekçesi vermiştir. Davalı vekilinin temyiz talebi miktardan reddedildiğinden usulüne uygun temyizin varlığından söz edilemeyeceğine göre, katılma yolu ile kararı temyiz eden davacı vekilinin de 6100 sayılı HMK’nın 348 inci maddesi gereğince temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.


Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/6824 E. , 2024/14 K.

  • HMK 348
  • Katılma yoluyla temyiz talebi, usul yönünden asıl temyiz talebine bağlıdır, asıl temyiz talebi süre yönünden usulden reddedilince katılma yoluyla temyiz talebi de reddedilir.

Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen karar, davacılar vekiline 23.07.2022 tarihinde, adli tatil zamanında tebliğ edilmiştir. Bu durumda 1 Eylül 2022 gününden itibaren bir haftalık temyiz süresi hesaplandığında temyiz süresinin son günü 8 Eylül 2022 gününe denk gelmektedir. Davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesininin yasal süre geçirildikten sonra 15.09.2022 tarihinde verilmiş olduğu anlaşıldığından davacılar vekilinin temyiz dilekçesinin süreden reddine karar vermek gerekmiştir.

Katılma yoluyla hükmü temyiz eden bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarına gelince; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 366/1 inci maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 348/1 inci maddesi uyarınca, temyiz dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, temyiz kanun yoluna başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile vereceği cevap dilekçesi ile temyiz kanun yoluna başvurabilir. Bu şekildeki temyiz kanun yoluna başvurma şekline “Katılma Yoluyla Temyiz Başvurusu” adı verilir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 366/1 inci maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 348/2 nci maddesi uyarınca temyiz yoluna başvuran tarafın bu talebinden feragat etmesi veya talebinin Yargıtay tarafından esasa girilmeden reddedilmesi hâlinde, katılma yoluyla temyiz kanun yoluna başvuranın talebi reddedilecektir.

Temyiz yoluna başvuran davacılar vekilinin temyiz dilekçesinin esasa girilmeden reddedilmiş olması nedeni ile katılma yoluyla temyiz kanun yoluna başvuran bir kısım davalılar vekilinin de temyiz talebinin reddi gerekmiştir.


Hukuk Genel Kurulu 2021/560 E. , 2023/1123 K.

  • HMK 348
  • İcra mahkemesinde katılma yoluyla istinaf süresi

Katılma yoluyla da kanun yollarına başvuru hakkının kullanılması mümkündür. Doğrudan doğruya kanun yoluna başvuru hakkı bulunmayan veya bu hakkı mevcut olup da başvurma süresini kaçırmış olan taraf diğer tarafın süresinde kanun yoluna başvurması üzerine, bu dilekçeye karşı kanunda öngörülmüş süre içinde yazılı bir biçimde cevap verirken kararla ilgili olarak kanun yolu incelemesi yapılması gerektiğine ilişkin iradesini açıklayacak olursa katılma yoluyla kanun yolu talebinde bulunulmasından söz edilir. 6100 sayılı Kanun’un öngördüğü sistem dahilinde hem istinaf hem de temyiz kanun yolları bağlamında katılma yolu ile talepte bulunulması mümkündür (Süha Tanrıver, Medeni Usul Hukuku, Ankara, 2021, C. 2, s.49-50).

6100 sayılı Kanun’un 342 nci maddesinin birinci fıkrasına göre istinaf yoluna başvurma dilekçe verilmek suretiyle yapılır. Aynı Kanun’un 345 inci maddesi gereğince istinaf yoluna başvuru süresi iki hafta olup, istinaf yoluna başvuru süresine ilişkin özel kanun hükümleri saklıdır. İstinaf dilekçesi kararı veren İlk Derece Mahkemesince karşı tarafa tebliğ olunur (6100 sayılı Kanun md. 347/1). Tebligat ile istinaf başvurusunu öğrenen taraf, hukukî dinlenilme hakkını kullanmak amacıyla cevap dilekçesi verebilir. İstinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, vereceği cevap dilekçesi ile istinaf yoluna başvurabilir. İstinaf yoluna başvuran, bu talebinden feragat eder veya talebi bölge adliye mahkemesi tarafından esasa girilmeden reddedilirse, katılma yolu ile başvuranın talebi de reddedilir (6100 sayılı Kanun md. 348).

Katılma yolu ile istinaf talebinde bulunma yargılamaya ilişkin temel haklar arasında yer alan adil yargılanma hakkının (AİHS md. 6; Anayasa md. 36/1) ayrılmaz bir parçasını oluşturan hakkaniyete uygun yargılamanın gerçekleşebilmesinin ön koşulu olan silahların eşitliği ilkesinin de bir gereğini oluşturur. Katılma yolu ile istinaf, asıl istinaf başvurusuna bağımlıdır. Katılma yolu ile istinaf diğer tarafın istinaf kanun yoluna başvurmuş olmasına bağımlı bir yol olduğundan eski hâle getirme kurumuna başvurulmasına engel olmaz (Tanrıver, s.66, 69).

2004 sayılı Kanun’da icra mahkemesi kararlarına karşı istinaf yoluna başvurma süresi açıkça düzenlenmesine rağmen, bu başvuruya cevap süresi ve katılma yoluyla istinafın mümkün olup olmadığı düzenlenmemiştir. 2004 sayılı Kanun’un 366 ncı maddesinin birinci fıkrasında istinaf incelemesinin 6100 sayılı Kanun’a göre yapılacağı ifade edilmiş olup, 2004 sayılı Kanun’da istinafa ilişkin hüküm bulunmayan hâllerde kural olarak 6100 sayılı Kanun’un istinafa ilişkin hükümleri uygulanmalıdır. Bu nedenle istinaf başvurusuna karşı cevap dilekçesinin verilmesi ve cevap dilekçesiyle katılma yoluyla istinafa başvurulması mümkündür. Ancak cevap süresi bakımından 6100 sayılı Kanun’daki gibi iki haftalık sürenin icra mahkemesi kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulduğunda da uygulanacağının kabulü mümkün değildir. Çünkü iki haftalık süre esasında istinaf yoluna başvuru süresi dikkate alınarak belirlenmiştir (6100 sayılı Kanun md. 345, 347). İcra mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurma imkânı on günlük süre ile sınırlandırılmasına rağmen, buna cevap süresinin ve ayrıca katılma yoluyla istinaf imkânının daha uzun bir süre olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Bu nedenle icra mahkemesi kararlarına karşı istinaf başvurusuna karşı cevap süresi ve dolayısıyla katılma yoluyla istinafa başvurma süresinin on gün olarak kabul edilmesi gerekir (… Pekcanıtez, … Simil, İcra- İflas Hukukunda Şikâyet, …, 2017, s.430).

Somut olay değerlendirildiğinde ise; alacaklı vekili tarafından borçlu aleyhine … Anadolu 9. İcra Müdürlüğünün 2012/16008 Esas sayılı dosyasında başlatılan ilâmlı icra takibinde dayanak ilâmın bozulması üzerine 2004 sayılı Kanun’un 40 ıncı maddesi uyarınca alacaklı vekiline 06.11.2017 tarihli muhtıra gönderilmiş ve alacaklı vekili bu muhtıraya karşı şikâyet yoluyla icra mahkemesine başvurmuştur. İcra Mahkemesince verilen şikâyetin kısmen kabulüne ilişkin kararı borçlu vekili tarafından yasal on günlük süresinde istinaf edilmiştir. Borçlu vekilinin istinaf dilekçesi alacaklı vekiline 23.07.2018 tarihinde tebliğ edilmiş, alacaklı vekili 03.08.2018 tarihinde katılma yoluyla istinafa başvurmuştur.

İcra mahkemesi kararlarına karşı istinaf süresi özel hükümle düzenlenmiştir. Cebri icra prosedürünün çabuk sonuçlandırılması yönündeki beklenti istinaf süresinin kısa tutulmasına neden olmuştur. Katılma yoluyla istinafa başvuru hakkı, istinafa asıl başvuru hakkına sahip olan tarafın bu hakkını kullanımına bağlı fer’i bir haktır. 2004 sayılı Kanun’un 363 üncü maddesi uyarınca istinaf süresi on gün olduğuna göre fer’i bir hak olan katılma yoluyla istinaf süresinin de on gün olduğunun kabulü gerekir. Katılma yoluyla istinaf süresinin on günden daha uzun bir süre olarak uygulanması silahların eşitliği ilkesine ve menfaat dengesine aykırı olacaktır.

O hâlde alacaklı vekilinin katılma yoluyla istinaf dilekçesi on günlük yasal süresinden sonra verilmiş olup istinaf başvurusunun süre aşımından reddi gerekir.


YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas : 2017/28180 Karar : 2017/5900 Tarih : 23.03.2017

  • HMK 348. Madde

  • Katılma Yolu İle Başvurma

5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun …. maddesine göre iş mahkemesinden verilen kararlar tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren … gün içinde temyiz olunabilir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici …. maddesinin …. fıkrasında; “Bölge adliye mahkemelerinin, 26.09.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici … nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” …. fıkrasında ise; “Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanun’un 26/09/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” denmiştir.

6100 sayılı Kanun’un hükmü düzenleyen 294. maddesinde de;

(…)Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür.

(…)Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.

(…)Hükmün tefhimi, her hâlde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur.

(…)Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hâllerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir.

(…)Hükmün tefhimini, duruşmada bulunanlar ayakta dinler.

(…)Hükme ilişkin hususlar, niteliğine aykırı düşmedikçe, usule ilişkin nihai kararlar hakkında da uygulanır.” denmiştir.

Yukarıda yazılı kanun hükümleri kapsamında, mahkemece duruşmada tefhim edilen hüküm gerekçe taşımayıp sadece hüküm sonucunu (kısa kararı) içeriyorsa gerekçeli kararın her halükarda davanın taraflarına (taraflar kendilerini vekille temsil ettiriyorlar ise vekillerine) tebliğ edilmesi gerekmektedir. Bir başka anlatımla, sadece hüküm sonucunun (kısa kararın) tefhim edildiği durumlarda, taraflar (ya da vekilleri) duruşmada hazır olsalar dahi gerekçeli kararın taraflara veya vekillerine tebliğ edilmesi gerekir.

6100 sayılı Kanun’un 360. maddesi gereğince istinaf kanun yolu hükümlerinin düzenlendiği bölümde aksine hüküm bulunmayan hâllerde, ilk derece mahkemesinde uygulanan yargılama usulü, bölge adliye mahkemesinde de uygulanır.

Öte yandan; aynı Kanun’un 348. maddesinde istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen tarafın, başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, vereceği cevap dilekçesi ile istinaf yoluna başvurabileceği ve istinaf yoluna asıl başvuran tarafın, buna karşı iki hafta içinde cevap verebileceği hususu; 366. maddesinde de bu Kanunun istinaf yolu ile ilgili 343 ilâ 349 ve 352. maddeleri hükümlerinin, temyizde de kıyas yoluyla uygulanacağı hususu düzenlenmiştir. Anılan hükümler gereğince tarafların kararın temyiz edildiğinden haberdar edilmeleri ve katılma yoluyla temyiz talebinde bulunma haklarını kullanmaları için temyiz dilekçelerinin de diğer tarafa tebliğ edilmesi gerekir.

Somut olay açısından yapılan tespit ve değerlendirmede, … Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi kararının davalı … … …. İnşaat Dekorasyon Mobilya Tekstil Gıda Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’ne tebliğ edilip edilmediği dosya kapsamından anlaşılamamaktadır.

Bu sebeple;

…-Davalı … … …. İnşaat Dekorasyon Mobilya Tekstil Gıda Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’ne bölge adliye mahkemesi kararı tebliğ edilmişse tebliğe ilişkin evrakın dosyaya eklenmesi,

…-Tebliğ edilmemişse bölge adliye mahkemesi kararının davalı … … …. İnşaat Dekorasyon Mobilya Tekstil Gıda Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’ne tebliği ile buna ilişkin evrakın dosya içine alınması ve temyiz süresinin beklenmesi,

…-Davalı … … …. İnşaat Dekorasyon Mobilya Tekstil Gıda Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’nin de hükmü temyiz etmesi halinde, temyiz dilekçesinin hukuki dinlenilme hakkının sağlanması açısından karşı tarafa tebliğ edilmesi ve bu şekilde temyiz ve tebliğe ilişkin usuli işlemler tamamlandıktan sonra tekrar Dairemize gönderilmesi için dosyanın … Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, ….03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 21. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/17702 Karar : 2017/1739 Tarih : 7.03.2017

  • HMK 348. Madde

  • Katılma Yolu İle Başvurma

01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 321.maddesinin 2.fıkrasına göre; kararın tefhimi için hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanamadığı ve bu nedenle zorunlu olarak hüküm özetinin tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir. Bu hüküm doğrultusunda, hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte tefhim edilmediği hallerde gerekçeli kararın taraflara tebliği zorunludur (Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’nın (İkinci Bölüm) 20.03.2014 gün ve 2012/1034 Başvuru sayılı kararı da aynı yöndedir).

Mahkemece, taraflara tefhim edilen kısa kararda (hüküm özeti) hükmün tüm unsurları yer almakla birlikte kararın gerekçesinin tefhim edilememesi halinde temyiz süresi gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlar. Ancak, hüküm tüm unsurları ve gerekçesi ile birlikte tefhim edilmiş ise artık hükmün HMK’nın 321/2 maddesine göre usulüne uygun ve eksiksiz bir biçimde tefhim edildiği kabul edilir ve temyiz süresi tefhim tarihinden itibaren başlar. 5521 sayılı Kanun‘un 8.maddesinde yer alan ve temyiz süresinin başlangıcına esas alınan tefhim kavramının “hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklandığı hal“ olarak anlaşılması zorunludur.

Tarafların, gerekçeli karar tebliğ edilmeden önce, temyiz süre tutum dilekçesi veye gerekçeli temyiz dilekçesi sunmak suretiyle kararı temyiz ettikleri hallerde dahi, kararın gerekçesini dikkate alarak yeni temyiz gerekçelerine dayanmaları mümkün olduğundan, bu gibi hallerde bile gerekçeli kararın taraflara tebliği gerekir.

Davanın tümden kabul veya tümden reddedildiği hallerde, reddedilen bir talebi bulunmadığından davacının veya davacı yararına kurulan bir hüküm bulunmadığından davalının kararı temyizde ilke olarak hukuki yararı bulunmadığı kabul edilmekte ise de tarafların kararın gerekçesini temyiz etme hakları bulunduğundan gerekçeli karar taraflara tebliğ edilmelidir.

Öte yandan 6100 sayılı HMK’nın 366.maddesi yollamasıyla temyiz incelemesinde uygulanan 347.maddesi hükmü gereğince temyiz dilekçesinin karşı tarafa tebliğ olunacağı, 348.maddesi hükmüne göre de katılma yoluyla temyizin mümkün olması nedeniyle, temyiz dilekçesinin (veya sunulmadığı takdirde kısa temyiz dilekçesinin) kararı temyiz etmeyen karşı tarafa tebliği zorunludur. Taraflar, temyiz dilekçesinin tebliğinden sonra süresinde temyiz talebinde bulunabilirler.

Yukarıda yer alan açıklamalar doğrultusunda;

Davalı vekili tarafından sunulan temyiz dilekçesinin davacı vekiline tebliği ile tebligat parçasının dosyaya eklenmesi yönünden,

Dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, davalı vekilinin duruşma talebinin tebligat eksikliği giderildikten sonra değerlendirilmesine, 07.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/16170 Karar : 2016/20555 Tarih : 22.11.2016

  • HMK 348. Madde

  • Katılma Yolu İle Başvurma

1-Davacı temyizi yönünden;

5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8. maddesine göre, İş Mahkemesi kararlarının tefhim ve tebliğinden itibaren 8 gün içinde temyiz edilmesi yasal zorunluluk olup, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 366. maddesinin yollamasıyla 348 ve 349. maddelerine göre, temyiz dilekçesi kendisine tebliğ edilen diğer tarafın iki hafta içinde katılma yoluyla temyiz hakkı bulunmaktadır.

Somut olayda; davacı vekilinin kararı normal temyiz süresi geçtikten sonra davalı vekilinin temyiz dilekçesinin 08.03.2014 tarihinde tebliği üzerine 28.03.2016 havale tarihli dilekçeyle katılma yoluyla temyiz ettiği anlaşılmıştır. Buna göre davacının iki haftalık süre geçtikten sonra katılma yoluyla temyize başvurulduğu anlaşıldığından, temyiz talebinin süre aşımı nedeniyle reddine,

2-Davalılar temyizine gelince;

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalıların yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 22/11/2016 gününde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 21. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/21891 Karar : 2017/83 Tarih : 16.01.2017

  • HMK 348. Madde

  • Katılma Yolu İle Başvurma

01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 321.maddesinin- 2.fıkrasına göre; kararın tefhimi için hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanamadığı ve bu nedenle zorunlu olarak hüküm özetinin tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir. Bu hüküm doğrultusunda, hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte tefhim edilmediği hallerde gerekçeli kararın taraflara tebliği zorunludur (Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’nın (İkinci Bölüm) 20.03.2014 gün ve 2012/1034 Başvuru sayılı kararı da aynı yöndedir).

Mahkemece, taraflara tefhim edilen kısa kararda (hüküm özeti) hükmün tüm unsurları yer almakla birlikte kararın gerekçesinin tefhim edilememesi halinde temyiz süresi gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlar. Ancak, hüküm tüm unsurları ve gerekçesi ile birlikte tefhim edilmiş ise artık hükmün HMK’nın 321/2 maddesine göre usulüne uygun ve eksiksiz bir biçimde tefhim edildiği kabul edilir ve temyiz süresi tefhim tarihinden itibaren başlar. 5521 sayılı Kanun‘un 8.maddesinde yer alan ve temyiz süresinin başlangıcına esas alınan tefhim kavramının “hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklandığı hal“ olarak anlaşılması zorunludur.

Tarafların, gerekçeli karar tebliğ edilmeden önce, temyiz süre tutum dilekçesi veye gerekçeli temyiz dilekçesi sunmak suretiyle kararı temyiz ettikleri hallerde dahi, kararın gerekçesini dikkate alarak yeni temyiz gerekçelerine dayanmaları mümkün olduğundan, bu gibi hallerde bile gerekçeli kararın taraflara tebliği gerekir.

Davanın tümden kabul veya tümden reddedildiği hallerde, reddedilen bir talebi bulunmadığından davacının veya davacı yararına kurulan bir hüküm bulunmadığından davalının kararı temyizde ilke olarak hukuki yararı bulunmadığı kabul edilmekte ise de tarafların kararın gerekçesini temyiz etme hakları bulunduğundan gerekçeli karar taraflara tebliğ edilmelidir.

Öte yandan 6100 sayılı HMK’nın 366.maddesi yollamasıyla temyiz incelemesinde uygulanan 347.maddesi hükmü gereğince temyiz dilekçesinin karşı tarafa tebliğ olunacağı, 348.maddesi hükmüne göre de katılma yoluyla temyizin mümkün olması nedeniyle, temyiz dilekçesinin (veya sunulmadığı takdirde kısa temyiz dilekçesinin) kararı temyiz etmeyen karşı tarafa tebliği zorunludur. Taraflar, temyiz dilekçesinin tebliğinden sonra süresinde temyiz talebinde bulunabilirler.

Yukarıda yer alan açıklamalar doğrultusunda;

Davalı vekili tarafından sunulan temyiz dilekçesinin davacı vekiline tebliği ile tebligat parçasının dosyaya eklenmesi,

Dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, duruşma talebinin tebligat eksikliği giderildikten sonra değerlendirilmesine, 16.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 21. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/6167 Karar : 2016/822 Tarih : 1.02.2016

  • HMK 348. Madde

  • Katılma Yolu İle Başvurma

Dava, davacının davalı … Ajans Müdürlüğü kayıtlarında 0/0/1066 tarihi olarak yer alan doğum tarihinin 01/01/1966 tarihi olarak düzeltilmesi istemine ilişkindir.

Mahkemece, istemin kabulüne karar verilmiştir.

6100 sayılı HMK’nın 348. maddesinde, “İstinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, vereceği cevap dilekçesi ile istinaf yoluna başvurabilir. İstinaf yoluna asıl başvuran taraf, buna karşı iki hafta içinde cevap verebilir.” hükmü yer almaktadır. Ayrıca aynı Yasa’nın 366. maddesinde “Bu Kanun’un istinaf yolu ile ilgili 343 ilâ 349 ve 352 nci maddeleri hükümleri, temyizde de kıyas yoluyla uygulanır.” denilmektedir.

Söz konusu Kanun’un geçici 3. maddesinde, “Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanun’un temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.

Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanun’un 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.

Bu Kanun’da Bölge Adliye Mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanun’un bu Kanun’a aykırı olmayan hükümleri uygulanır.” hükmü bulunmaktadır.

Buna göre, 1086 sayılı HUMK’nın temyize cevabı düzenleyen 433. maddesinde, “Temyiz dilekçesi, hükmü veren mahkeme aracılığı ile karşı tarafa tebliğ olunur. Tebliğ tarihi temyiz dilekçesinin dosyada kalan aslına işaret edilir. Karşı taraf, tebliğ gününden başlayarak on gün içinde cevap dilekçesini, hükmü veren mahkemeye veya bu mahkemeye gönderilmek üzere başka bir mahkemeye verebilir. Cevap veren, hükmü süresinde temyiz etmemiş olsa bile, cevap dilekçesinde hükme ilişkin itirazlarını bildirerek temyiz isteğinde de bulunabilir” düzenlemesi yer almaktadır.

Hüküm, İş Mahkemesi tarafından verilmiş olup 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8. maddesi hükmüne göre İş Mahkemeleri’nden verilmiş bulunan nihai kararların 8 gün içinde temyiz olunması gerekir.

Somut olayda; gerekçeli kararın davalı … vekiline 20/01/2015 tarihinde tebliğ edildiği, … vekili tarafından ise temyiz isteminin 02/02/2015 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu duruma göre, davada 8 günlük temyiz süresi geçmiştir.

O halde, 01/06/l990 tarih ve l989/3 E. 1990/4 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı da göz önünde tutularak davalı … vekilinin temyiz dilekçesinin süre aşımı yönünden REDDİNE, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davalı … Ajans Müdürlüğü’ne yükletilmesine, 01.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 21. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/4517 Karar : 2016/457 Tarih : 21.01.2016

  • HMK 348. Madde

  • Katılma Yolu İle Başvurma

1- Davacı vekilinin temyizi bakımından;

Hüküm, İş Mahkemesinden verilmiş olup 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8. maddesi hükmüne göre İş Mahkemelerinden verilmiş bulunan nihai kararların 8 gün içinde temyiz olunması gerekir.

Olayda hüküm 26/12/2014 tarihinde davacı vekiline tebliğ edilmiş, temyiz ise 12/01/2015 tarihinde gerçekleşmiştir. Şu duruma göre davada 8 günlük temyiz süresi geçmiştir.

6100 sayılı HMK’nın 348. maddesinde, “İstinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, vereceği cevap dilekçesi ile istinaf yoluna başvurabilir. İstinaf yoluna asıl başvuran taraf, buna karşı iki hafta içinde cevap verebilir.” hükmü yer almaktadır. Ayrıca aynı Yasanın 366. maddesinde “Bu Kanunun istinaf yolu ile ilgili 343 ilâ 349 ve 352 nci maddeleri hükümleri, temyizde de kıyas yoluyla uygulanır.” denilmektedir.

Söz konusu Kanunun geçici 3. maddesinde, “Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.

Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.

Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır.” hükmü bulunmaktadır.

Buna göre, 1086 sayılı HUMK’nın temyize cevabı düzenleyen 433. maddesinde, “Temyiz dilekçesi, hükmü veren mahkeme aracılığı ile karşı tarafa tebliğ olunur. Tebliğ tarihi temyiz dilekçesinin dosyada kalan aslına işaret edilir.

Karşı taraf, tebliğ gününden başlayarak on gün içinde cevap dilekçesini, hükmü veren mahkemeye veya bu mahkemeye gönderilmek üzere başka bir mahkemeye verebilir. Cevap veren, hükmü süresinde temyiz etmemiş olsa bile, cevap dilekçesinde hükme ilişkin itirazlarını bildirerek temyiz isteğinde de bulunabilir.” düzenlemesi yer almaktadır.

Somut olayda, davalı SGK vekilinin temyiz dilekçesinin davacı vekiline 26/12/2014 tarihinde tebliğ edildiği, yukarıda bahsi geçen hükümler doğrultusunda davacının katılma yoluyla temyiz bakımından da temyiz dilekçesinin süresinde verilmediği anlaşılmaktadır.

O halde, davacı vekilinin temyiz dilekçesinin süre aşımı yönünden REDDİNE,

2-Davalı Kurum vekilinin temyizi bakımından;

Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı Kurum vekilinin yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 21.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS