0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Adli Yardımın Kapsamı

HMK Madde 335

(1) Adli yardım kararı, ilgiliye, aşağıdaki hususları sağlar:

a) Yapılacak tüm yargılama ve takip giderlerinden geçici olarak muafiyet.

b) Yargılama ve takip giderleri için teminat göstermekten muafiyet.

c) Dava ve icra takibi sırasında yapılması gereken tüm giderlerin Devlet tarafından avans olarak ödenmesi.

ç) Davanın avukat ile takibi gerekiyorsa, ücreti sonradan ödenmek üzere bir avukat temini.

(2) Mahkeme, talepte bulunanın, yukarıdaki bentlerde düzenlenen hususlardan bir kısmından yararlanmasına da karar verebilir.

(3) Adli yardım, hükmün kesinleşmesine kadar devam eder.



HMK Madde 335 Gerekçesi

Adli yardımın kapsamının düzenlendiği bu maddede, 1086 sayılı Kanundaki düzenlemeye kural olarak bağlı kalınmış olmakla beraber, birinci bentteki genel düzenlemeden sonra bazı yargılama giderlerinin tek tek belirtilmesine gerek olmadığından ve yargılama giderleri ile nelerin kastedildiği bu düzenlemeyle belirlenmiş bulunduğundan, 1086 sayılı Kanunun 466 ncı maddesindeki bazı bentler metne alınmamıştır.


HMK 335 (Adli Yardımın Kapsamı) Emsal Yargıtay Kararları


YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/17410 Karar : 2018/5385 Tarih : 24.04.2018

  • HMK 335. Madde

  • Adli Yardımın Kapsamı

1-Davalı-karşı davacı kadına ait temyiz dilekçesi adli yardım talebini de içermektedir. Adli yardıma ilişkin usul ve esaslar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 334-340. maddelerinde düzenlenmiş olup, 336/3. maddesine göre ise adli yardım talebi kanun yollarına başvuru sırasında Yargıtay’a da yapılabilir ve Hukuk Muhakemeleri Kanununun 337/1. maddesi uyarınca da duruşma yapılmaksızın talep hakkında karar verilebilir. Davalının adli yardım talebini içeren dilekçesi ve dosya kapsamındaki belge ve bilgiler birlikte değerlendirildiğinde; davalı kadının kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken kanun yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu kanaatine varıldığından, adli yardım talebinin kanun yoluna başvurma giderlerine yönelik olarak kabulüne, temyiz talebinin incelenmesine karar vermek gerekmiştir.

2-Davalı- karşı davacı kadın dava dilekçesinde “adli yardım” talebinde bulunmuş, ancak bu talep hakkında mahkemece olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiştir. Adli yardım kararı kapsamı sınırlandırılmamışsa bundan yararlanana, karar ve ilam harçları da dahil yapılacak tüm yargılama ve takip giderlerinden geçici olarak muafiyet sağlar (HMK m. 335/1). Dolayısıyla adli yardımdan yararlanan taraf, karar ve ilam harcının peşin bölümünü yatırmakla yükümlü değildir. Öyleyse mahkemece davalı-karşı davacı kadının adli yardım talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi, sonucuna göre, adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi halinde esas dava yönünden yargılamaya harç alınmadan devam edilmesi, talebin reddine karar verilmesi halinde davalı- karşı davacı kadına harcın tamamlanması için süre verilmesi, harcın tamamlanması halinde, delillerin değerlendirilip hasıl olacak sonucuna göre karar verilmesi, harcın yatırılmaması halinde ise Harçlar Kanununun 30-32 maddeleri gereğince işlem yapılması gerekirken, bu yönün nazara alınmaması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre yeniden hüküm kurulması gerekli hale gelen erkeğin boşanma davası ve boşanmanın fer’ilerine yönelik tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 24.04.2018


YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/16925 Karar : 2017/5495 Tarih : 6.07.2017

  • HMK 335. Madde

  • Adli Yardımın Kapsamı

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 336/3. maddesi uyarınca kanun yollarına başvuru sırasında adli yardım talebi, bölge adliye mahkemesine veya Yargıtay’a yapılır. Aynı Kanunun 448. maddesi uyarınca bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanır. 336/3. maddesi, bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümlerinden olmadığından, geçici 1. madde kapsamında da değildir. Dolayısıyla anılan davalının temyiz aşamasındaki adli yardım talebi hakkında karar vermeye yetkili mercii, temyiz incelemesi yapmakla görevli bulunan dairemizdir. (HGK 2011/19-54 E.,2011/315 K., 10 HD 2013/13339 E., 2014/3487 K.)

Bu çerçevede davalı …’in adli yardım talebi ile ilgili olarak yapılan incelemede, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 335 vd. maddeleri uyarınca, adli yardım talebinde bulunan kimsenin, kendisiyle ailesini geçindirmek bakımından önemli bir zarurete düşürmeksizin davanın gerektirdiği giderleri ödemekten kısmen veya tamamen aciz içinde bulunduğunu (fakirlik şartı) ve davasında veya savunmasında haklı olduğunu (haklı olma şartı) ispat etmesi gerekir. Aynı Kanunun 336/2. maddesine göre de talepte bulunan kişi, iddiasını dayandırdığı delilleri ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri mahkemeye sunmak zorundadır. Somut uyuşmazlıkta ise adı geçen davalı tarafından sunulan adli yardım talebine ilişkin dilekçenin ekinde gerekli bilgi ve belgelere yer verilmemiştir. Açıklanan nedenle davalı …’in adli yardım talebinde bulunarak temyiz harcı yatırmamış olması nedeniyle adli yardım şartlarının oluşup oluşmadığı hususunda gerekli araştırma yapıldıktan sonra gönderilmek üzere dosyanın mahalline ( GERİ ÇEVRİLMESİNE ), oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/14346 Karar : 2017/2521 Tarih : 6.03.2017

  • HMK 335. Madde

  • Adli Yardımın Kapsamı

Davacı, davalı ile 2005 yılında evlendiklerini ve müşterek 3 çocukları bulunduğunu, davalının alkol alışkanlığı ve maddi sorunlar nedeniyle kendisine 8 yıl önce şiddet uygulamaya başladığını, davalının son olarak kendisine ait altınları da alarak müşterek haneyi terk ettiğini, davalı ile 8 yıldır ayrı yaşadıklarını, yine davalının başka bir kadın ile gayrı resmi ilişkisi olduğunu, kendisinin ev hanımı olup geliri bulunmadığını ileri sürerek, davacı ve müşterek 3 çocuk için aylık 300’er TL’den toplam 1.200 TL nafakaya hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı, cevap dilekçesi sunmamıştır.

Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile; davacı için dava tarihinden itibaren aylık 300 TL; müşterek çocuklardan Irmak için dava tarihinden itibaren aylık 150 TL; müşterek çocuklardan Dicle için dava tarihinden itibaren aylık 200 TL; müşterek çocuklardan Mehmet Fırat için dava tarihinden itibaren aylık 250 TL tedbir nafakasına hükmedilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

1-Dosyadaki yazılara,kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre,davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

Ancak, davacı, davasını açarken adli yardım talebinde bulunmuş, mahkemece talep yerinde görülüp, adli yardım talebi kabul edilmek suretiyle yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Hemen belirtilmelidir ki; yargılama harç ve giderleri, kural olarak davada haksız çıkan eş deyişle aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir. (HMK’nun 326/1.maddesi) Mahkeme, davada haksız çıkan tarafı kendiliğinden yargılama harç ve giderlerini ödemeye mahkum eder; bunun için haklı çıkan tarafın bir talepte bulunmuş olmasına gerek yoktur. (6100 sayılı HMK’nun 332/1.maddesi).

Öte yandan; adli yardım 6100 Sayılı Yasanın 334 ile 340.maddelerinde (1086 sayılı HUMK.nun 465 ila 472 maddelerinde) düzenlenmiş olup, taraflardan birinin davanın gerektirdiği harç ve masrafları karşılayacak maddi gücünün bulunmaması durumunda, bu mali yükümlülüklerden geçici olarak muaf tutulmasıdır. Adli yardımdan yararlanan taraf davayı kazanırsa, diğer taraf adli yardım nedeniyle alınmamış olan bütün yargılama giderlerine de mahkum edilir; adli yardımdan yararlanan tarafa vekil de tayin edilmiş ise (HMK’nun 335/1-ç), karşı taraf vekalet ücretine de mahkum edilir. Adli yardımdan yararlanan taraf davayı kaybederse (haksız çıkarsa), gerek diğer tarafın ödemiş olduğu, gerekse kendisinden adli yardım nedeniyle alınmamış olan bütün yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilir; mahkeme uygun görürse, yargılama giderlerinin en çok bir yıl içinde aylık eşit taksitler halinde ödenmesine karar verebilir. (HMK’nun 339/1.maddesi) .

Ne var ki; eldeki davada adli yardım talebi kabul edilen davacının açtığı dava kısmen kabul edildiğine göre davadaki haklılık oranına göre harcın ve yargılama giderlerinin hesaplanarak,haklılık oranına göre taraflardan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile dava harcı ve diğer yargılama giderlerinin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına şeklinde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

2-Bundan ayrı olarak, nafaka davalarında; davanın görüldüğü mahkemeye göre belirlenmiş bulunan ücretten (maktu vekâlet ücreti) düşük olmamak üzere, hükmolunan nafakanın bir yıllık tutarı üzerinden nisbi vekâlet ücretine hükmolunur, reddedilen kısım için ise vekâlet ücretine hükmolunmaz. (AAÜT. md 9)

Bu bağlamda mahkemece, davada kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine karar tarihi olan 2016 yılı A.A.Ü.T. gereğince 1.800 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi de usul ve yasaya uygun görülmemiştir.

3-Ne var ki yapılan bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması HUMK .436/2 maddesi gereğidir.

SONUÇ:Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün 3.bendinin hüküm fıkrasından çıkarılarak yerine 3. bent olarak ’’-Adli yardım ödeneğinden karşılanan 4 tebligat gideri 40,00 TL, müzekkere gideri 0,50 TL, alınması gerekli 29,20 TL peşin harç, 29,20 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 69,70 TL ‘nin davanın red ve kabul oranına göre (0,75) 52,27 TL’sinin davalıdan, bakiye 17,43 TL’lik kısmın ise davacıdan tahsili ile Hazineye irat olarak kaydedilmesine’’ şeklinde ve yine hüküm fıkrasına 4. bent olarak ’’Davacı yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T.uyarınca maktu 1.800 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine‘’ ifadelerinin eklenmesi suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 06.03.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/10724 Karar : 2016/22577 Tarih : 1.12.2016

  • HMK 335. Madde

  • Adli Yardımın Kapsamı

Davacılar, davalının kardeşleri olduğunu, 20.4.2010 günü vefat eden kardeşleri ….in sağlığında davalıya verdiği 13.6.2008 tarihli düzenleme şeklinde taşınmaz satış vekaleti ile tapuda kayıtlı hisseli evinin satışı için vekalet verdiğini, davalının bu vekaletname ile taşınmazı 6.11.2009 tarihinde 39.000 TL ye dava dışı….’a satıp bedelini tahsil ettiği halde hissesine düşen bedelleri vermediğini ayrıca, davalının emekli dul aylığını aldığı 11.9.2006 tarihli vekaletname ile 18.9.2006 ila 16.4.2010 tarihleri arasında 26.426,40 TL tahsil ettiği halde murise vermediğini bildirerek davalının miras payının mahsubu ile toplam 42.341 TL`nin yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulü ile 27.382,38 TL`nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile veraset belgesi nazara alınmak sureti ile davacılara eşit olarak verilmesine ve fazlaya dair istemin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.

1-Davalının temyiz isteminin incelenmesinde; davacılar tarafından davalı aleyhine açılan alacak davası sonucunda mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edilmiştir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 336/3. maddesi uyarınca kanun yollarına başvuru sırasında adli yardım talebi, bölge adliye mahkemesine veya Yargıtay`a yapılır. Aynı Yasa’nın 448. maddesi uyarınca bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanır. 336/3. maddesi, bu Kanun’un yargı yolu ve göreve ilişkin hükümlerinden olmadığından, geçici 1. madde kapsamında da değildir. Dolayısıyla anılan davalının temyiz aşamasındaki adli yardım talebi hakkında karar vermeye yetkili mercii, temyiz incelemesi yapmakla görevli bulunan Dairemizdir.

Bu çerçevede davalının adli yardım talebi ile ilgili olarak yapılan incelemede, 6100 S.K.`nun 335. vd. maddeleri uyarınca, adli yardım talebinde bulunan kimsenin, kendisiyle ailesini geçindirmek bakımından önemli bir zarurete düşürmeksizin, davanın gerektirdiği giderleri ödemekten kısmen veya tamamen acz içinde bulunduğunu (fakirlik şartı) ve davasında veya savunmasında haklı olduğunu (haklı olma şartı) ispat etmesi gerekir. Aynı Yasa’nın 336/2. maddesine göre de talepte bulunan kişi, iddiasını dayandırdığı delilleri ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri mahkemeye sunmak zorundadır. Somut uyuşmazlıkta ise. davalı tarafça sunulan adli yardım talebine ilişkin dilekçenin ekinde, taleplerini haklı gösterecek hiçbir bilgi ve belgeye yer verilmemiştir. Bu durum karşısında Dairemizce davalının kanun yoluna ilişkin harç ve giderler bakımından adli yardım talebinin HMK’nun 337/2. maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.

2-Yukarıdaki 1. bentte açıklanan nedenlerle Dairemizce adli yardım talebinin reddine karar verildiğinden, bu kez mahkemece davalı vekiline, adli yardım taleplerinin reddedildiğinin bildirilmesi, davalı tarafça itiraz edilmediği takdirde, 1086 sayılı HUMK.’nun 5236 sayılı Kanun ile değişik 432. maddesi yollaması ile 426/D maddesi uyarınca peşin temyiz harcının ve dosyanın Yargıtay’a sevki giderinin ikmali için davalı vekiline HUMK.’ nun anılan hükümleri uyarınca gerekli meşruhatı havi davetiyenin usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesi gerekmektedir.

Ancak davalı tarafından Dairemizce verilen adli yardım talebinin reddine ilişkin karara itiraz edildiği takdirde, 11.04.2013 tarih ve 6459 sayılı Yasa`nın 23. maddesi ile değişik HMK’nun 337/2. maddesi gereğince işlem yapılması gerektiğinden dosyanın mahalline iadesine karar verilmiştir.

3-Davacıların temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının adli yardım talebinin reddine, (2) numaralı bent gereğince mahkemece Dairemizin adli yardım talebinin reddi kararının davalı vekiline tebliği ile sonucuna göre işlem yapılmak üzere dosyanın mahalline iadesine, (3) numaralı bent gereğince davacıların temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 01/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas : 2014/26027 Karar : 2014/26341 Tarih : 22.12.2014

  • HMK 335. Madde

  • Adli Yardımın Kapsamı

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalıdan kaynaklanan, davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde maddi bir eylem ispat edilmemiş olup, davacının manevi tazminat talebinin reddedilmesinin bu sebeple sonucu bakımından doğru olmasına göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2- Davacı, davalıya “borçlarını kapatması için” 4.000 TL. borç verdiğini, davalının bu parayı iade etmediğini ileri sürerek bu miktarı maddi tazminat olarak talep etmiştir. Bu istek, boşanmanın eki niteliğinde olmayıp, ondan bağımsız, ödünç ilişkisinden kaynaklanan ödünç olarak alınan paranın iadesine ilişkin bir taleptir. Davacı, aynı davalıya karşı, birbirinden bağımsız birden fazla asli talebini aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için birlikte dava edilen taleplerin tamamının aynı yargı çeşidi içinde yer alması ve taleplerin tümü bakımından ortak yetkili bir mahkemenin bulunması şarttır (HMK. m. 110). Davacının bağımsız nitelikteki bu talebi esas itibariyle nispi peşin harca tabi ise de, davacının adli yardım talebi kabul edildiğine göre, bu karar, davacıya harç yatırmaktan da geçici olarak muhafiyet sağlar (HMK. m. 335/1). Dolayısıyla, bu talep bakımından nispi karar ve ilam harcının peşin bölümünü yatırmasına lüzum yoktur. Borçlar hukukunun “ödünç” ilişkisinden kaynaklanan bu talep bakımından görev hususu nazara alınarak tefrik kararı verilerek ayrı bir esasa kaydedilip, bu talebe ilişkin davaya aile mahkemesi sıfatı olmaksızın asliye hukuk mahkemesi olarak devam edilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu husus nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.

Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.) bentte gösterilen sebeple ( BOZULMASINA ), bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ( ONANMASINA ), temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS