0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Sulhun Zamanı

HMK Madde 314

(1) Sulh, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir.

(2) (Ek:22/7/2020-7251/30 md.) Sulh, hükmün verilmesinden sonra yapılmışsa, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi, dosya kanun yolu incelemesine gönderilmez ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesince sulh doğrultusunda ek karar verilir.

(3) (Ek:22/7/2020-7251/30 md.) Sulh, dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesinden sonra yapılmışsa, Yargıtay temyiz incelemesi yapmaksızın dosyayı sulh hususunda ek karar verilmek üzere hükmü veren mahkemeye gönderir.



HMK Madde 314 Gerekçesi

Bir davada, tarafların anlaşmaları yoluyla uyuşmazlığı sona erdirmeleri, kural olarak, mahkemece o konuda verilen hüküm kesinleşinceye kadar mümkündür.


YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/15329 Karar : 2017/8918 Tarih : 11.10.2017

  • HMK 314. Madde

  • Sulhun Zamanı

Davacı vekili, müvekkilinin, …‘ün sevk ve idaresinde, … Firması tarafından işletilen … plakalı otobüste yolcu olarak bulunduğu 27.05.2009 tarihinde …‘ın sevk ve idaresindeki…plaka sayılı otobüsle çarpışması sonucunda yaralandığını, kaza sonucunda boynunun sol tarafı kırılan ve sağ el bileğinde meydana gelen kesikle yaralanan müvekkilinin … Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi ve … Devlet Hastanesi’nde tedavi gördüğünü, ağrılarının artması ve elini kullanamaz hale gelmesi üzerine … Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edilerek burada Plastik Cerrahi Kliniği’nde bir dizi tetkikten geçirildiğini, klinik kontrolleri ve ilaç tedavisinin halen devam ettiğini, sağ bileğinde açılan yara ve sinir kesiği nedeniyle sağ elinde his kaybı oluştuğunu ve elini kullanamaz hale geldiğini, tedavi nedeniyle yüksek hastane ve masraflarına katlanmak zorunda bırakıldığını, müvekkilinin ve ailesinin maddi ve manevi yönden çöküntüye uğradığını, şuana kadar uğradığı ve halen devam eden zararlarını davalılardan talep etmek istemişse de kendisini ciddi anlamda tatmin edici bir cevap alamadığını, en basit işlerinde bile başkalarının yardımına ihtiyaç duyar hale geldiğini, bu nedenlerle fazlaya dair her türlü hak ve talepleri saklı kalmak kaydıyla maddi tazminata ilişkin taleplerinin tamamında fazlaya ilişkin hakları mahfuz kalmak kaydıyla ve davalı sigorta şirketleri için poliçe limitleri ile sınırlı kalmak şartı ile hastane tedavi ve ilaç giderleri için yasal faizi ile birlikte şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen, manevi zararları için kazaya karışan otobüs sürücüsü … ve karşı araç sürücüsü … ile … plaka sayılı aracın maliki …‘dan müştereken ve müteselsilen 10.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 11.000,00 TL`nin olay tarihinden itibaren işleyecek en yüksek reeskont faizi uygulanarak davalılardan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin müştereken ve müteselsilen davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiş, 13.04.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle tedavi gideri talebini 276,00 TL, maluliyet tazminatı talebini 724,00 TL olarak ayırarak, maluliyet tazminatı talebini 27.198,91 TL olarak belirlemiştir.

Davacı vekili 26.05.2015 tarihli duruşmadaki beyanında;maddi tazminat taleplerini … ve … sigorta şirketleri yönünden devam ettirdiklerini,diğer davalılar yönünden maddi tazminat taleplerini atiye bıraktıklarını,yine manevi tazminat taleplerini de … ve … mirasçıları yönünden atiye bıraktıklarını,… yönünden manevi tazminat taleplerinin olduğunu beyan etmiştir.

Davalı … Sigorta A.Ş. vekili, kazaya karışan… plaka sayılı aracın müvekkili şirkete zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

Davalı … (…) Sigorta A.Ş. vekili, otobüsün zorunlu taşımacılık sigortacısı olduğunu, davacının tedavi giderleri ile ilgili tazminattan müvekkili şirketi sorumlu olmadığını, otobüs içinde zarar gören şahıslar açısından öncelikli olarak başvurulacak poliçenin karayolu yolcu taşımacılığı zorunlu koltuk ferdi kaza sigorta poliçesi olduğunu, bu poliçenin de davalılardan …Sigorta A.Ş.`ye ait olduğunu, poliçede teminat limitinin gösterilmesinin bu rakamın mutlak ve otomatikman ödeneceği anlamına gelmediği, bu nedenlerle müvekkili hakkındaki davanın reddine, masraf ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı … temsilcisi …, duruşmadaki beyanında açılan davanın kendileri ile bir alakasının olmadığını, aracın sigortasının olduğunu ve aracın kendi üzerine kayıtlı olmadığını, aracı …`dan kiraladıklarını beyan etmiştir.

Diğer davalılar, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; kazanın meydana gelmesinde karşı araç sürücüsü …‘ın %75 nispetinde kusurlu, otobüs sürücüsü …‘ün %25 nispetinde kusurlu, davacı …‘ın kusursuz, tedavi giderinin 276,01 TL, davacının çalışma gücünde %11 eksilme meydana gelmesi ve 4 aylık tıbbi şifa bulma süresi nedeniyle uğradığı maddi zararın 27.198,91 TL olduğu belirtilerek, maddi tazminat ve tedavi gideri talebinin davalılar … Sigorta A.Ş. ve … Sigorta A. Ş. yönünden kabulü ile 276,00 TL’nin 207,00 TL’sinin davalı … Sigorta A.Ş.’den, 69,00 TL’sinin davalı … Sigorta A.Ş.’den ve 27.198,52 TL’nin 20.398,89 TL’sinin … Sigorta A.Ş.’den, 6.799,63 TL’sinin … Sigorta A.Ş.’den dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 3.000,00 TL manevi tazminatın 27.05.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …`dan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı vekili davalılar …, …, …, … Sigorta A.Ş.,… Sigorta A.Ş. ve … mirasçıları yönünden maddi tazminat taleplerini ve davalılar … ve … mirasçıları yönünden manevi tazminat taleplerini atiye bıraktıklarını beyan ettiklerinden bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm davalı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, tedavi gideri ve maluliyet nedeniyle maddi tazminat talebine ilişkindir.

Dairemize hükmün temyizinden sonra davalı vekili tarafından yerel mahkeme aracılığıyla 21.06.2017 tarihli “Sulh Protokolü-İbraname” başlıklı ibranamenin sunulduğu görülmüştür.

6100 Sayılı HMK’nın 313.madde hükmüne göre “(1)Sulh görülmekte olan bir davada, tarafların aralarında ki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir. (2)Sulh, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu alan davalarda yapılabilir. (3) Dava konusunun dışında kalan hususlar da sulh kapsamına dahil edilebilir. (4) Sulh şarta bağlı olarak da yapılabilir. Madde 314-(1) Sulh hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Madde 315-(1) Sulh ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir. (2) İrade bozukluğu ya da aşırı yararlanma hallerinde sulhun iptali istenebilir. Mahkemece 21.06.2017 tarihli “sulh protokol ibraname” başlıklı belge incelenip değerlendirilerek bir karar verilmesi gerektiğinden hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı … Sigorta AŞ vekilinin temyiz itirazının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma şekline göre davalı … Sigorta AŞ vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı … Sigorta AŞ`ne geri verilmesine 11/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/17747 Karar : 2017/5059 Tarih : 11.04.2017

  • HMK 314. Madde

  • Sulhun Zamanı

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın davalı … Ltd. Şti. yönünden kabulüne, davalı … yönünden reddine yönelik olarak verilen hüküm, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiş davalılar vekili temyiz incelemesinde duruşmalı yapılmasını istemiştir.

Davacı vekili tarafından sunulan; 20.04.2016 tarihli dilekçe ve ekindeki “Arabuluculuk Sonuç Tutanağı” başlıklı belge ile taraflar arasındaki uyuşmazlığın arabuluculuk yolu ile çözümlenmiş olduğu, 22.06.2016 tarihli dilekçe ile de arabuluculuk sonuç tutanağındaki yükümlülüklerin yerine getirildiği bildirilmiş ise de, arabuluculuk sonuç tutanağı başlıklı belgenin içeriği itibariyle davanın taraflarının mahkeme dışında yapmış oldukları şarta bağlı bir sulh sözleşmesi olduğu anlaşılmıştır.

HMK`nun 315. maddesinde; sulh sözleşmesinin, ilgili bulunduğu davayı sona erdireceği ve kesin hüküm gibi sonuç doğuracağı açıklanmıştır.

Aynı kanunun 314. maddesine göre; sulh, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Ancak, hükümden sonra ortaya çıkan ve temyiz incelemesine usulen engel oluşturan sulh sözleşmesi hakkında bir karar verme yetkisi ise hükmü veren mahkemeye aittir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, bildirilen sulh sözleşmesi nedeniyle bir karar verilmek üzere hükmün HUMK`nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu (açık/kapalı) olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/8483 Karar : 2017/3821 Tarih : 19.06.2017

  • HMK 314. Madde

  • Sulhun Zamanı

Davacı vekili; … … Eyalet Mahkemesi tarafından verilen 25.01.2010 tarih ve 3 O 425/09 numaralı kararın kesinleştiğini ileri sürerek, bu kararın ve yargılama masraflarına dair masraf tespit kararının tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili; savunma hakkının ihlali nedeniyle kararın tenfiz edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre; yabancı mahkeme kararının ve karara dayanak dava dilekçesinin, davalı tarafa usulüne uygun tebliğ edildiği ve kararın kesinleşmiş olduğu, ayrıca kararın kamu düzenine aykırılık oluşturmadığı, bu nedenle davaya dayanak kararların tenfizi kabil olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

1- Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup, davalı vekili vermiş olduğu temyiz dilekçesi ekinde “İbraname” başlıklı belge ibraz ederek tarafların anlaştıklarını, davacının herhangi bir alacağının kalmadığını, tüm haklarından feragat ettiğini beyan etmiştir. HMK’nın 310 ve 314. maddelerine göre feragat, kabul ve sulh hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceğinden mahkemece, davalı vekili tarafından dosyaya ibraz edilen “İbraname” başlıklı belge değerlendirilerek oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 19/06/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 23. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/8264 Karar : 2017/285 Tarih : 8.02.2017

  • HMK 314. Madde

  • Sulhun Zamanı

Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca davalı yüklenici şirketin sözleşmede üzerine düşen edimlerini gereği gibi yerine getirmediğini, müvekkili arsa sahibine teslim edilmediğini, eksik ve ayıplı ifa ve kira kaybından doğan alacaktan dolayı … İcra Müdürlüğü’nün 2011/4470 sayılı icra takip dosyası ile davalı şirket aleyhine icra takibi yapıldığını, davalı şirket yetkililerinin sözleşme konusu taşınmazları şirket ortaklarına 2011 yılında tapu müdürlüğünde muvazaalı şekilde satış yoluyla devrettiğini, borçlu şirket yetkililerince yapılan bu devir işleminin muvazaalı olduğunu ileri sürerek, davalılara ait … blok … kat … ve … no’lu iş yeri niteliğine haiz taşınmaz ile … blok … . Kat … ve … no’lu taşınmaz ve … Blok … kat … no’lu bağımsız bölüm sayılı taşınmazların İİK’nın 283/1. maddesi gereğince … İcra Müdürlüğü’nün 2011/4470 sayılı takip dosyasından haciz ve satışlarına izin verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamından; davalı şirketin sözleşmeye konu gayrimenkul üzerine inşa ettiği taşınmazları şirket ortaklarına satış göstererek muvazaalı olarak devrettiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile davaya konu bağımsız bölümlerin haciz ve satışına izin verilmesine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili ile bir kısım davalılar vekili temyiz etmiştir.

1-Dava dosyası temyiz aşamasında iken, davacı vekilince dosyaya sunulan, 20.12.2016 havale tarihli dilekçe ve eki protokolden davacı ve davalılardan … … Ltd. Şti. ile bila tarihli sulh protokolü imzalandığı anlaşılmıştır. Sulh, 6100 sayılı HMK’nın 313. maddesi uyarınca, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşme olup, aynı Yasa’nın 315. madde hükmü uyarınca, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm sonuçlarını doğurur. Aynı Kanun’un 314. maddesi uyarınca sulh, karar kesinleşinceye kadar her aşamada mümkündür. Bu itibarla, davacı ile davalılardan … … Ltd. Şti. arasında yapılan bila tarihli protokolün mahkemece değerlendirilmesi ve bir karar verilmesi gerektiğinden, bunun sağlanabilmesi için hükmün öncelikle bu nedenle bozulması gerekmiştir.

2-Bozma nedenine göre, davacı vekili ile bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekili ile bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harçların istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 23. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/8032 Karar : 2016/5531 Tarih : 30.12.2016

  • HMK 314. Madde

  • Sulhun Zamanı

1-Dosya temyiz aşamasında iken, davacı ve davalı vekillerince dosyaya sunulan, 16.12.2016 havale tarihli dilekçeden, taraflarca sulh protokolü imzalandığı anlaşılmıştır. Sulh, 6100 sayılı HMK’nın 313. maddesi uyarınca, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşme olup, aynı Yasa’nın 315. madde hükmü uyarınca, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm sonuçlarını doğurur. Aynı Kanun`un 314. maddesi uyarınca sulh, karar kesinleşinceye kadar her aşamada mümkündür. Mahkeme davadan el çektiğinden, karar ortada durduğu müddetçe, davayı yeniden ele alıp, sulh nedeniyle bir karar veremez. Bu itibarla, taraflarca sulh yapılması nedeniyle, mahkemece bir karar verilmesi gerektiğinden, bunun sağlanabilmesi için hükmün öncelikle bu nedenle bozulması gerekmiştir.

2-Bozma nedenine göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/22806 Karar : 2016/15990 Tarih : 24.11.2016

  • HMK 314. Madde

  • Sulhun Zamanı

Davacı … vekili, dava dilekçesinde belirtilen taşınmazlar nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğinde bulunmuştur.

Davalı … vekili, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davanın kabulü ile ….828,48-TL alacağın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Taraflar ile taraf vekillerince imzalanan ve yerel mahkeme tarafından usulüne uygun olarak kimlik tespiti yapılarak Dairemize gönderilen 04…..2016 havale tarihli dilekçede, taraflarca 04…..2016 tarihli sulh ptorokolü ve ibraname ile hüküm konusunda sulh olunduğu bildirilmiştir. 6100 sayılı HMK`nun 314. maddesine göre sulh, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Aynı Kanunun 315/…. maddesine göre sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir. Mahkemece uyuşmazlığın esası hakkında karar verilerek davadan el çekildikten sonra temyiz aşamasında dilekçe verildiğinde bu aşamada karar verme yetkisi Yerel Mahkemeye ait bulunduğuna göre, sulh protokolü uyarınca yerel mahkemece bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmektedir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda yazılı nedenlerle 6100 sayılı HMK’nun Geçici …. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA; bozma nedenine göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK`nun 440/I maddesi gereğince … Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı … gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 424,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, ……..2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ Esas: 2015/3962 Karar: 2015/11050 Tarih: 26.10.2015

  • HMK 314. Madde

  • Sulhun Zamanı

Sulh, davaya son veren taraf işlemi niteliğinde olup, HMK’nın 314., 315. maddesi uyarınca karar kesinleşinceye değin yapılabildiği gibi, kesin hükmün sonuçlarını doğurur. Davacı vekilince temyiz aşamasında sunulan dilekçe ile taraflar, arasında bir sulhün varlığından söz edilmiş olup, dosyaya sunulmuş olan sulh protokolünün yerel mahkemece değerlendirilip, usulüne uygun bir sulhün varlığı halinde davanın tarafların talepleri doğrultusunda sonuçlandırılmasını teminen yerel mahkeme kararının bozulmasına, davacı yan vekilinin temyiz isteminin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararının BOZULMASINA, bozmanın neden ve biçimine göre davacı vekilinin temyiz istemi ile ilgili olarak bu aşamada bir inceleme yapılmasına yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 26.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS