0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Feragat ve Kabulün Sonuçları

HMK Madde 311

(1) Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir.



HMK Madde 311 Gerekçesi

Feragat veya kabul, davaya son veren taraf işlemlerinden olup maddî anlamda kesin hüküm gibi sonuç doğurmaktadır.

Feragat ve kabule ilişkin irade beyanları, hata, hile veya ikrah sebeplerinden biriyle sakatlanmış ise beyanda bulunan taraf, borçlar hukuku kuralları çerçevesinde, iradeyi sakatlayan sebebi ispat etmek şartıyla, feragat veya kabulün iptali için dava açabilir.


HMK 311 (Feragat ve Kabulün Sonuçları) Emsal Yargıtay Kararları


YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ Esas : 2018/3718 Karar : 2018/8069 Tarih : 5.09.2018

  • HMK 311. Madde

  • Feragat ve Kabulün Sonuçları

Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiş ise de; davacı vekili 19.07.2018 tarihli dilekçesi ile davadan ve temyizden feragat ettiğini bildirmiştir.

Davadan feragat, HMK’nun 307. maddesinde; davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olarak tanımlanmıştır.

Aynı yasanın 311. maddesinde ise, feragatin kesin hüküm gibi sonuç doğuracağı açıklanmıştır.

Davadan feragatin, temyiz isteğinden feragat yanında daha geniş kapsamlı olduğu aşikardır. Zira, temyiz isteğinden feragat halinde temyiz dilekçesinin reddine karar vermekle yetinilecek, diğerinde ise davadan feragatin yukarıda açıklanan hukuki niteliği gereği, bu konuda karar verilmek üzere mahkeme kararı bozulacaktır. Aynı zamanda verilen bu iki dilekçenin birbirinin devamı niteliğinde olduğu ve davadan feragatin, bir yerde temyizden feragat isteğini de içereceği, dolayısı ile temyiz incelemesinde davadan feragat isteği esas alınarak çözüme ulaşılması gerekmektedir. (Aynı ilke, HGK’nun 19.12.2012 günlü ve 2012/13-1369 E. 2012/1221 K. sayılı ilamında da benimsenmiştir.).SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, mahkemece davadan feragat hakkında bir karar verilmek üzere hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/09/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.


YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas : 2018/5440 Karar : 2018/15115 Tarih : 4.09.2018

  • HMK 311. Madde

  • Feragat ve Kabulün Sonuçları

Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin kabul kararına karşı davalılar avukatları istinaf başvurusunda bulunmuştur.

… Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesi davalılar avukatlarının istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir.

… Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesi`nin kararı süresi içinde davalılardan … avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

İş sözleşmesinin davalı işveren tarafından geçerli neden olmadan feshedildiğini belirten davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi davalıların istinaf isteminin esastan reddine karar vermiştir.

Karar davalı … vekili tarafından temyiz edilmiş olup, davacı temyiz aşamasında davadan feragat ettiğine dair dilekçe vermiştir.

Feragat HMK`nun 311. maddesi uyarınca davayı sonuçlandıran usulü bir işlemdir. Karar kesinleşinceye kadar davadan feragat edilebilir. Davacının anılan feragati uyarınca davanın reddi gerekmiş olup 4857 sayılı İş Yasasının 20/3. maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;

1.Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.Feragat nedeni ile davanın REDDİNE,

3.Davacıdan harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,

4.Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,

5.Davalıdan peşin alınan temyiz harcının isteği halinde iadesine,

6.696 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 127. maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye eklenen Geçici 3. maddesi gereği davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, dava dosyasının İlk Derece Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi`ne gönderilmesine,

Kesin olarak 04.09.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/16558 Karar : 2018/5167 Tarih : 17.04.2018

  • HMK 311. Madde

  • Feragat ve Kabulün Sonuçları

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı- karşı davacı kadının tüm, davacı- karşı davalı erkeğin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2- Davalı- karşı davacı kadın 18.06.2015 tarihli duruşmada boşanma ve ferileri ile ziynet talebini de içeren karşı davasından feragat etmiş 26.02.2016 tarihli duruşmada tekrar boşanmayı istediğini beyanla feragattan dönmek istemiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 311. maddesi uyarınca feragat kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Feragatten feragat mümkün değildir. Davalı- karşı davacı kadının davasından feragat beyanı erkeğin kusurlarını da affettiği anlamına gelir ve affedilen veya hoşgörü ile karşılanan olaylar taraflara kusur olarak yüklenemez. Gerçekleşen bu durum karşısında, davalı-karşı davacı kadının boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olduğunun kabulü gerekirken tarafların eşit kusurlu olarak kabul edilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

3-Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere boşanmaya neden olaylarda davalı- karşı davacı kadın tam kusurlu olup, bu kusurlu davranışlar erkeğin kişilik haklarına saldırı teşkil eder niteliktedir. Türk Medeni Kanununun 174/1-2. maddesi koşulları erkek yararına oluşmuştur. Bu duruma göre davacı- karşı davalı erkek yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesi sonucunda erkeğin maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

4-Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere tam kusurlu eş yararına yoksulluk nafakası verilemeyeceği (TMK m. 175) nazara alınmadan, davalı- karşı davacı kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2., 3. ve 4. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda l. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın Tuğba’ya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna ve 143.50 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıran Murat’a geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 17.04.2018


YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ Esas : 2017/14444 Karar : 2018/1616 Tarih : 5.02.2018

  • HMK 311. Madde

  • Feragat ve Kabulün Sonuçları

… 2. İcra Hukuk Mahkemesi`nin 2016/760 Esas 2017/506 Karar sayılı kararı davalı borçlu vekili tarafından temyiz edildikten sonra, 23.06.2017 tarihinde davacı alacaklı vekili tarafından davadan feragat dilekçesi verildiği, dilekçenin aslının dosyasında olduğu, vekilin usulüne uygun olarak düzenlenmiş vekaletnamesinde davadan feragat yetkisinin mevcut olduğu tespit edilmiştir.

Davadan feragat geniş kapsamlı bir beyan olup HMK`nun 309. maddesi gereği kati bir hükmün neticelerini doğurur. Feragatin geçerliliği karşı tarafın muvafakatına da bağlı değildir. Feragat beyanı etkisini onu yapanın tek yönlü irade beyanı ile gösterir.

HMK’nun 310. maddesine göre davadan feragat, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. 311. maddesinde feragat kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Karar kesinleşinceye kadar davadan feragatin mümkün olduğuna, Mahkemece bir karar verilip, davadan el çekildikten sonra, temyiz aşamasında vekaletnamesinde feragate yetkili bulunduğu anlaşılan davacı vekili tarafından verilen dilekçe ile usulüne uygun şekilde davadan ve temyizden feragat edildiğine ve bu aşamada davadan feragat hakkında karar verme yetkisi Yerel Mahkemesi’ne ait bulunduğuna göre, davadan feragat hususunda karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmektedir. (HGK`nun 20.09.1995 tarih, 1995/12-661 Esas, 763 Karar)

SONUÇ: Davacı alacaklı vekilinin davadan feragati hakkında bir karar verilmek üzere Mahkeme kararının İİK’nın 366. ve 6100 sayılı HMK’nın Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı borçlu vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca İİK`nın 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 05.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 16. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/4780 Karar : 2018/407 Tarih : 31.01.2018

  • HMK 311. Madde

  • Feragat ve Kabulün Sonuçları

Uygulama kadastrosu sırasında … Mahallesi çalışma alanında bulunan ve tapuda …, …, … adına kayıtlı bulunan eski 2002 parsel sayılı 354.991,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 156 ada 2 parsel numarasıyla ve 350.052,77 metrekare yüzölçümlü olarak; aynı kişiler adına tapuda kayıtlı bulunan eski 2004 parsel sayılı 61.331,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 156 ada 10 parsel numarasıyla ve 57.789,04 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.

Davacılar …, …, …, uygulama kadastrosu sırasında kendilerine ait taşınmazların yüzölçümünün eksildiği iddiasına dayanarak dava açmıştır.

Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 156 ada 10 parsel sayılı taşınmazın yenileme kadastro tutanağında belirtilen miktarınca tapuya kayıt ve tesciline, 156 ada 2 nolu parsel yönünden ise ekli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 2.060,66 metrekarelik kısmın yoldan tefriki ile bu parsele eklenmesi gerektiği belirtilmiş olduğundan bu parsel yönünden mahkemenin görevsizliğine, karar kesinleştikten sonra dosyanın görevli ve yetkili … Asliye Hukuk Mahkemesi`ne gönderilmesine karar verildikten sonra 18.01.2016 tarihli ek karar ile davanın reddine; çekişmeli eski 2002 parsel, yeni 156 ada 2 parsel sayılı taşınmazda ekli fen bilirkişi rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 2.060,66 metrekarelik kısım yönünden davanın açılmamış sayılmasına ve tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; ek karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacılar …, …, … vekili Av. … tarafından karar tarihinden sonra dosyaya sunulan 17.01.2018 tarihli dilekçe ile davadan feragat edildiği anlaşılmaktadır. Hüküm kesinleşinceye kadar davadan feragat mümkün olduğuna ve feragat kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağına göre (6100 sayılı HMK’nın 310 ve 311. maddeleri ve 1086 sayılı HUMK`nın 95. maddesi) yerel mahkemece davacılar vekilinin feragate ilişkin beyanı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Açıklanan nedenle davacı vekilinin feragati ile ilgili karar verilmek üzere hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacılara iadesine, 31.01.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ Esas : 2017/7035 Karar : 2017/18222 Tarih : 26.12.2017

  • HMK 311. Madde

  • Feragat ve Kabulün Sonuçları

Davacı, uzun yıllardan beri davalı tarafın kiracısı olduğunu, dava konusu taşınmazın davacı ile yapılan sözlü ve yazılı akitlerle 08/01/2012 tarihine kadar davacıya aylık 3.000 Euro’ya kiraya verildiğini, sözleşme süresinin sona ermesiyle davalının ihtarname ile taşınmazın kira bedelinin ilk yıl için aylık 18.000 TL olarak ödenmesinin talep ve ihtar edildiğini, ancak … ilinde yaşanan doğal felaket nedeni ile şehir nüfusunun 3/4`lük kısmının şehir dışına çıktığını, davacının bu dönemde zarar ettiğini ve nerdeyse bazı günler satış bile yapmadığını, deprem nedeniyle taşınmazda hasar meydana geldiğini, bu nedenle davacının mağduriyetinin daha da arttığını, bu dönem içinde tüm yakın iş yerlerinde kira bedelinin düşürüldüğünü belirterek 09/01/2012 tarihinden itibaren kiralananın aylık kira bedelinin 4.000 TL olarak tespitine karar verilmesini istemiştir.

Asıl davanın davalısı-birleşen davanın davacısı olan kiralayan, davaya cevabında ve birleşen dava dilekçesinde; davacının sözleşme ile belirlenen kira bedelinin yasal çerçeveler içinde artırılması gerektiğini beyan ve kabul ettiğini, dava konusu taşınmazın halen değerini koruduğunu, … ilinde meydana gelen depremin insanları evinden ve canından ettiği, büyük zarar ve ziyanlara neden olduğunun açık bir gerçek olduğunu, ancak bahar ayları ile birlikte insanların şehre geri döndüğü, ticari hayatın kaldığı yerden devam ettiğinin aşikar olduğunu, endeksin altında kira bedeli tespit edilemeyeceğini, belirterek davanın reddini dilemiş ve aradan geçen zamanda kira bedelinin çok düşük kaldığını, belirterek 3.000 € olan aylık net kira bedelinin 18.000 TL net, 22.500 TL brüt olarak tespitini istemiştir.

Mahkemece, asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulü ile 08/01/2012-07/01/2013 kira dönemine ilişkin olarak kiralanın kira bedelinin brüt 7.758 TL olduğunun tespitine karar verilmiştir.

Davalı-birleşen dosya davacı vekili, 03.06.2016 tarihli dilekçesi ile kira bedelinin tespitine ilişkin birleşen davadan feragat ettiğini bildirmiştir. Ayrıca asıl dava yönünden, vekalet ücretine hasren kararı temyiz etmiştir.

1- Birleşen dosyaya ilişkin temyiz incelemesinde; Davadan feragat, HMK`nun 307. maddesinde; davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olarak tanımlanmıştır.

Aynı yasanın 311. maddesinde ise, feragatin kesin hüküm gibi sonuç doğuracağı açıklanmıştır.

Hükmün kesinleşmesinden önceki herhangi bir aşamada davadan feragat edilebilir. Ancak, hükümden sonra ortaya çıkan ve temyiz incelemesine usulen engel oluşturan feragat hakkında bir karar verme yetkisi ise hükmü veren mahkemeye aittir. Bu nedenle, mahkemece feragat hakkında karar verilmesi için birleşen dosya yönünden davanın bozulması gerekmiştir.

2- Asıl dava yönünden temyiz itirazlarına gelince; Davacı vekili dava dilekçesinde halen aylık 3.000 € olan kira bedelinin aylık 4.000 TL olarak uyarlanmasını istemiştir. Dava değeri yönünden dava dilekçesinde yıllık fark olan 38.400 TL üzerinden harç yatırılmıştır. Dava red edildiğinden davalı yararına dava dilekçesinde belirtilen yıllık 38.400 TL üzerinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle, mahkemece birleşen davadan feragat hakkında bir karar verilmek üzere ve asıl davanın da, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK`nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.12.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/1065 Karar : 2017/8469 Tarih : 20.12.2017

  • HMK 311. Madde

  • Feragat ve Kabulün Sonuçları

Dava, tacirler arası haksız eylem nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.

Mahkemece, istemin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalılardan … İletişim Hizmetleri A.Ş vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dosya kapsamından, davacı vekilinin hükümden sonra, UYAP sisteminden alınan 17.02.2016 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiklerini bildirdiği anlaşılmaktadır.

Feragat, davaya son veren taraf işlemlerinden olup, davacı tarafın dava konusu haktan feragat etmesidir. Feragat, hüküm kesinleşinceye kadar her aşamada gözetilir ve kesin hüküm gibi sonuç doğurur (6100 sayılı HMK`nın 311.maddesi).

Davacı vekilinin davadan feragat etme yetkisine sahip olduğu anlaşıldığından, bu aşamada feragat hakkında karar verme yetkisi yerel mahkemeye ait bulunduğuna göre, davacı vekilinin davadan feragat beyanı hakkında bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve taraflardan peşin alınan harçların istekleri halinde geri verilmesine 20/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 15. HUKUK DAİRESİ Esas : 2017/39 Karar : 2017/1931 Tarih : 5.05.2017

  • HMK 311. Madde

  • Feragat ve Kabulün Sonuçları

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemidir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir.

Davacı vekili, ….04.2017 havale tarihli dilekçesinde davadan feragat ettiklerini bildirmiştir.

Dosya kapsamında bulunan … 49. Noterliği’nce düzenlenen ….09.2007 tarihli, 18816 yevmiye nolu vekaletnamede davacı vekilinin davadan feragate yetkili olduğu anlaşılmıştır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 311. maddesindeki düzenlemede, feragatin kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağı, 310. maddesinde ise hüküm kesinleşinceye kadar her zaman davadan feragat edilebileceği düzenlenmiştir. Hal böyle olunca, hükümden sonra temyiz aşamasında davacı vekilince yapılan feragat beyanının değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı davasından feragat ettiğinden, feragat yönünden mahkemesince karar verilmek üzere hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin ve … başvurma harçlarının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 05.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 23. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/1589 Karar : 2017/1088 Tarih : 12.04.2017

  • HMK 311. Madde

  • Feragat ve Kabulün Sonuçları

Dava, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkin olup,

mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu bağımsız bölümün davalı adına olan tapu kaydının iptaline ve davacı adına tesciline karar verilmiştir.

Davacı vekili, karardan sonra UYAP ortamında gönderdiği elektronik imzalı 13.11.2014 havale tarihli dilekçesi ile davadan feragat etmiştir.

Dosya arasında bulunan vekaletnamede feragat yetkisinin olduğu anlaşılmaktadır.

Davalı vekili de süresinde sunduğu 21.01.2015 tarihli temyiz dilekçesi ile feragat nedeniyle kararın bozulmasını istemiştir.

Feragat, 6100 sayılı HMK’nın 311. madde hükmü uyarınca, kesin hüküm sonuçlarını doğurduğu gibi, aynı Kanun`un 309/2. maddesi uyarınca karşı tarafın kabulüne de bağlı bulunmamaktadır.

Öte yandan, aynı Kanun`un 310. maddesi uyarınca davadan feragat, karar kesinleşinceye kadar her aşamada mümkündür. Bu itibarla, davadan feragat nedeniyle mahkemece bir karar verilmesi gerektiğinden, bunun sağlanabilmesi için hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/14286 Karar : 2017/3121 Tarih : 11.04.2017

  • HMK 311. Madde

  • Feragat ve Kabulün Sonuçları

Kadastro sırasında …. köyü, 295 ada 15, 17 ve 18 parsel sayılı taşınmazlar, kesinleşen 2/B madde uygulaması nedeniyle tutanağın beyanlar hanesinde “15 sayılı parselin …, 17 parselin …’ın ve 18 parselin …. vd. zilyetliğinde olduğu” şerhi de verilerek tarla niteliği ile Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacı, taşınmazların kendi zilyetliğinde olduğu iddiasıyla dava açmıştır.

Orman Yönetimi dava konusu 295 ada 17 ve 18 sayılı parsellerin eylemli orman olduğunu ileri sürerek, davaya müdahil olmuştur, ayrıca Orman Yönetiminin 295 ada 17 parsel hakkında açmış olduğu dava dosyası işbu temyize konu dosya ile birleştirilmiştir. Davacı …, davadan feragat etmiştir.

Mahkemece, …’nın davasının feragat nedeniyle reddine, Orman Yönetiminin davasının kabulüne karar verilmiş, hüküm Hazine, Orman Yönetimi ve davalılar tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 13.01.2014 tarih 2013/4616- 2014/307 sayılı kararı ile bozulmuştur.

Hükmüne uyulan bozma ilamında: ‘‘…Mahkemece, dava konusu 295 ada 17 ve 18 sayılı parsellerin eylemli orman olduğu gerekçesiyle müdahil Orman Yönetiminin davasının kabulüne karar verilmiş ise de, davacı …; 24.11.2011 tarihinde davadan feragat etmiş, Orman Yönetimi ise feragattan sonra 7.3.2012 tarihinde davaya müdahil olmuştur. HMK’nın 307. maddesine göre, “Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.” 311. maddesine göre de; “Feragat ve kabul, kati bir hükmün hukukî neticelerini hasıl eder” denilmektedir. Bu düzenlemelere göre dava konusu taşınmazlar hakkındaki dava, davacının feragati ile sona ermiştir. Davaya müdahale ise, ancak, devam eden davalar için mümkündür. Feragattan sonra davaya müdahale mümkün değildir. Bu nedenle, mahkemenin feragat nedeniyle davanın reddine karar vermesi gerekirken, geçerli bir müdahalesi olmayan Orman Yönetiminin davasının kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. Kabule göre de, kadastro hâkiminin doğru sicil oluşturma görevi bulunmasına rağmen, taşınmazlar hakkında sicil oluşturulmaması da doğru görülmemiştir…’’ şeklinde gereğine değinilmiştir.

-2- 2015/14286-2017/3121

Mahkemece, davacı …‘nın davasının feragat nedeniyle reddine, 295 ada 15-18 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi tescillerine, birleşen dosya davacısı Orman Yönetiminin davasının kabulü ile 295 ada 17 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile çekişmeli taşınmazın eylemli biçimde orman olduğu anlaşıldığından, orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline, tutanağın beyanlar hanesindeki şerhlerinin silinmesine karar verilmiş hüküm, 295 ada 17 parsel nolu taşınmaz yönünden davalılardan Hazine ve … vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, 2/B madde uygulaması nedeniyle Hazine adına tesbiti yapılan taşınmazın beyanlar hanesindeki şerhe itiraza ilişkindir.

Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde dava tarihinden önce 1941 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1981 yılında yapılıp 1982 yılında kesinleşen aplikasyon ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması, 1989 yılında yapılıp kesinleşen aplikasyon ve 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması vardır.

Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna ve 17 sayılı parselin eylemli orman olduğu, Anayasanın 169. maddesi dikkate alındığında ormanlarda şerh olamayacağı belirtilerek hüküm kurulduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince davalı …‘dan onama harcı alınmasına yer olmadığına ve alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 11/04/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.


YARGITAY 15. HUKUK DAİRESİ Esas : 2017/160 Karar : 2017/1648 Tarih : 10.04.2017

  • HMK 311. Madde

  • Feragat ve Kabulün Sonuçları

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar taraf vekillerince duruşmalı olarak temyiz edilmiştir. Dairemizin 26.09.2016 gün ve 2016/395 Esas ve 2016/4035 Karar sayılı onama ilamı ile mahkeme kararının onanmasına verilmiştir. Bu onama ilamına karşı davacı ve davalı tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.

Dairemizin onama ilamından sonra, davacı …. Kumaş Boya … Konf. San. ve Tic. Turz. Ltd. Şti. temsilcileri 27.03.2017 tarihli müşterek dilekçeleri ile davadan feragat etmiştir. Feragat eden temsilciler… ve …‘ın …. 27. Noterliği’nin 02.03.2016 günlü imza sirkülerine göre 02.03.2016 tarihinden itibaren şirket unvanı veya kaşesi altında müştereken temsile yetkili oldukları görülmüştür.

Bilindiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 311. maddesindeki düzenlemede, feragatın kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağı, 307. maddesinde ise hüküm kesinleşinceye kadar her zaman davadan feragat edilebileceği düzenlenmiştir. Hal böyle olunca, hükümden sonra karar düzeltme aşamasında davacı şirket temsilcileri tarafından yapılan feragat beyanının değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi için hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Dairemizin 26.09.2016 gün ve 2016/395 Esas ve 2016/4035 Karar sayılı onama ilamının kaldırılarak, hükmün davadan feragat konusunda karar verilmek üzere BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer karar düzeltme itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz ve karar düzeltme peşin harçlarının istek halinde karar düzeltme isteyen davacıya geri verilmesine, 10.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ Esas : 2017/7654 Karar : 2017/4766 Tarih : 30.03.2017

  • HMK 311. Madde

  • Feragat ve Kabulün Sonuçları

Mahkemece, davacı tarafından açılan tanıma ve tenfiz isteğine ilişkin davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı … mahkemeye sunmuş olduğu 22.02.2017 tarihli dilekçesiyle davadan feragat ettiğini beyan etmiştir.

Davadan feragat, HMK’nun 311. maddesi gereğince kesin hüküm sonuçlarını doğurur ve karşı tarafın kabulüne de bağlı değildir. Karar kesinleşinceye kadar her aşamada feragat mümkündür. Bu durum karşısında karar ortada durdukça mahkemenin davayı yeniden ele alıp feragat nedeniyle bir karar vermesi mümkün değildir. Bu itibarla, mahkemenin feragat hakkında hüküm verebilmesi için kararın bozulması gerekmektedir. Nitekim, Yargıtay’ın yerleşmiş uygulaması da bu şekildedir (11.04.1940 gün ve 70 sayılı İBK., HGK. 21.11.1981 ve 1981/2-551).

Bu durumda, Mahkemenin davacının davadan feragatiyle ilgili bir hüküm vermesi için kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davadan feragat konusunda bir karar verilmek üzere, 6100 sayılı HMK’nın geçici 3.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, taraflarca HUMK’nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 30.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/17888 Karar : 2017/2145 Tarih : 14.03.2017

  • HMK 311. Madde

  • Feragat ve Kabulün Sonuçları

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.

Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Davacı, 10.08.2007-01.02.2012 tarihleri arasında davalı işveren yanında profosyonel futbolcu olarak çalıştığının tespitini istemiş olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinden sonra, davacı vekili tarafından, davadan feragat edildiğine ilişkin 20.01.2017 havale tarihli dilekçe verildiği görülmüştür.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 123. maddesinde, davacının hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık rızası ile davasını geri alabileceği belirtilmiş, 150. maddesinde, yöntemince davet edilmiş olan tarafların, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verileceği, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davaların, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılacağı ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kaydın kapatılacağı, hangi sebeple olursa olsun açılmamış sayılan davadaki istemin de vaki olmamış sayılacağı açıklanmıştır. Anılan Kanunun davaya son veren taraf işlemlerinin düzenlendiği 307. maddesinde, feragatin, davacının istem sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olduğu, 309. maddesinde, feragatin hüküm ifade etmesinin karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı olmadığı, 310. maddesinde, feragatin hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği, 311. maddesinde, feragatin kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağı öngörülmüştür.

Diğer taraftan 506 sayılı Kanunun 6. maddesinde, çalıştırılanların işe alınmalarıyla kendiliğinden sigortalı olacakları, sigortalılar ile bunların işverenleri hakkında sigorta hak ve yükümlerinin sigortalının işe alındığı tarihten başlayacağı, bu suretle sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamayacağı ve vazgeçilemeyeceği yönünde düzenleme yapılmış olmakla, buna göre sigortalı olmak, kamu düzenine ilişkin, kişiye bağlı, vazgeçilemez ve kaçınılamaz hak ve yükümlülük doğuran bir

hukuksal statü meydana getirmektedir ve kişiler ile sosyal güvenlik kuruluşlarının bu statünün oluşumundaki rolü de, yenilik doğurucu ve iradi bir durum değil, kanun gereği kendiliğinden oluşan statüyü belirlemekten ibarettir. Dolayısıyla, sosyal güvenlik hakkından 6100 sayılı Kanun hükümleri kapsamında feragat olanaksız olduğu gibi sigortalılığın ve sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davadan da feragat edilemez. Ancak, anılan Kanunun 123. maddesinde düzenlenen hak kullanılabilir ve ileride yeniden dava açabilme hakkı saklı tutularak, davalının açık rızası ile dava geri alınabilir veya 150. maddede öngörülen hak ve olanaktan yararlanılarak dava takip edilmeyip yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılması ve giderek davanın açılmamış sayılması sonucu elde edilebilir. Bu bakımdan; davacı veya davacı vekili tarafından 307. madde hükmüne göre davadan feragat edilmesi durumunda, bu işleme yasal olanak tanınmadığından, feragat beyanının Kanunun 123. veya 150. maddelerinde düzenlenen haklardan birinin kullanımı niteliğinde olup olmadığı kendisine sorulmak suretiyle belirlenerek sonucuna göre karar verilmelidir.

Yukarıda açıklanan ve hükümden sonra ortaya çıkan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulduğunda, mahkemece verilen kararın; usul ve yasaya aykırı olduğu belirgin olup, bozulması gerekmektedir.

O hâlde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm sair yönleri incelenmeksizin bozulmalıdır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 14.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 21. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/13863 Karar : 2017/1225 Tarih : 21.02.2017

  • HMK 311. Madde

  • Feragat ve Kabulün Sonuçları

Davacı, Türkiye’deki sigortalılık başlangıç tarihinin Almanya’da sigortalı olarak çalışmaya başladığı tarih olarak belirlenmesi ve yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.

Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

Davacı vekili 09/01/2016 tarihli dilekçe ile davacının davadan feragat ettiğini bildirmiştir.

Feragat, HMK’nın 307. maddesinde; davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olarak tanımlanmış, HMK 311. maddede ise; feragatin kesin hükmün sonuçlarını doğuracağı açıklanmıştır.

Hükmün kesinleşmesinden önceki herhangi bir aşamada davadan feragat edilebilir. Ancak, hükümden sonra ortaya çıkan ve temyiz incelemesine usulen engel oluşturan feragat hakkında bir karar verme yetkisi ise hükmü veren mahkemeye aittir. ( Aynı yöndeki Hukuk Genel Kurulu’nun 19.12.2012 tarih ve 2012/13-1369 esas, 2012/1221 karar sayılı kararı )

Bu itibarla mahkemece davadan feragat hakkında bir karar verilmek üzere hükmün BOZULMASINA, 21/02/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ Esas : 2017/9669 Karar : 2017/1370 Tarih : 14.02.2017

  • HMK 311. Madde

  • Feragat ve Kabulün Sonuçları

Davacı …, mahkemece tevsik edilen 31…..2016 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğini bildirmiştir.

Feragat, HMK`nun 307. maddesinde; davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olarak tanımlanmıştır.

Aynı yasanın 311.maddesinde ise, feragatin kesin hüküm gibi sonuç doğuracağı açıklanmıştır.

Hükmün kesinleşmesinden önceki herhangi bir aşamada davadan feragat edilebilir. Ancak, hükümden sonra ortaya çıkan ve temyiz incelemesine usulen engel oluşturan feragat hakkında bir karar verme yetkisi ise hükmü veren mahkemeye aittir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, mahkemece davadan feragat hakkında bir karar verilmek üzere hükmün HUMK`nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, ….02.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas : 2017/1114 Karar : 2017/2064 Tarih : 13.02.2017

  • HMK 311. Madde

  • Feragat ve Kabulün Sonuçları

Davaya son veren taraf işlemlerinden olan davadan feragate ilişkin hükümler 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 307., 309., 310., 311. ve 312. maddelerinde düzenlenmiş olup, 307. maddede “Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.”, 311. maddenin 1. cümlesinde ise, “Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur.” hükmü yer almaktadır.

Dosyanın incelenmesinde somut olayda; vekaletnamesinde davadan feragat yetkisi bulunan davacı vekili tarafından 08.04.2016 havale tarihli dilekçeyle davadan feragat ettiklerinin mahkemeye bildirilmiş olduğu, Mahkemece 14.04.2016 tarih ve 2016/131 E.-2016/148 K. sayılı karar ile feragat sebebiyle davanın reddine karar verildiği, davacı vekiline 18.04.2016, davalı vekiline 27.04.2016 tarihinde tebliğ edilerek Mahkeme ilamının 06.05.2016 tarihinde kesinleştiğinin belirtildiği görülmektedir.

Davacı asil tarafından 31.08.2016 havale tarihli temyiz dilekçesiyle karar temyiz edilmiştir. Mahkemece, 01.09.2016 tarihli ek karar ile davacı asil tarafından verilen 31.08.2016 havale tarihli temyiz başvuru dilekçesinin süresinde verilmediği, dosyanın 06.05.2016 tarihinde kesinleştiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davacı asilin temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.

Ek karara karşı davacı asil tarafından 26.09.2016 havale tarihli dilekçe ile Bölge Adliye Mahkemesine başvurulduğu, … Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin 17.10.2016 tarih ve 2016/20 E.-2016/10 K. sayılı kararı ile kararın verilmesi ve kesinleşmesi 20.07.2016 tarihinden önceki döneme ilişkin olduğundan, bu döneme ilişkin incelemenin Yargıtay ilgili dairesince yapılacağından bahisle dosyanın ilgili Yargıtay Dairesine gönderilmek üzere Karşıyaka 2. İş Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği görülmektedir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kararında belirtilen gerekçeler göz önünde bulundurularak davacı asilin söz konusu dilekçesinin temyiz dilekçesi mahiyetinde olduğunun kabulü ile yapılan temyiz incelemesi neticesinde; Mahkemenin, temyiz talebinin reddine ilişkin 01.09.2016 tarihli ek kararı, usul ve kanuna uygun olduğundan, davacının yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile ek kararın ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 13.02.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas : 2017/1107 Karar : 2017/708 Tarih : 23.01.2017

  • HMK 311. Madde

  • Feragat ve Kabulün Sonuçları

Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, … bağlı il ve ilçe sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları işyerlerinde … yetkili olduğuna dair, … Güvenlik Bakanlığının 02.07.2015 tarihli yetki tespitinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabının Özeti:

Davalı … vekili ile … vekili davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Temyiz:

Kararı, davalılar temyiz etmiştir.

Gerekçe:

Dava, … tarafından yapılan olumlu yetki tespitinin iptali istemine ilişkindir.

Mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın davalılarca temyizi sonrasında, davacı sendika vekili tarafından UYAP sistemi üzerinden elektronik imzalı olarak gönderilen dilekçe ile davadan feragat edildiği ve buna göre işlem yapılması gerektiği bildirilmiştir. Dosya kapsamında yer alan vekaletnamede de, davacı vekilinin davadan feragat yetkisinin bulunduğu görülmüştür.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 307. maddesine göre “Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.” 6100 sayılı Kanun’un 310. maddesinde de, feragatin hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği, aynı Kanun’un 311. maddesinde ise feragatin kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağı belirtilmiştir.

Belirtilen nedenlerle, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 43. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve feragat sebebiyle davanın reddi yönünde aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda belirtilen nedenlerle;

…-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,

2-Feragat sebebiyle davanın REDDİNE,

3-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 31,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 3,70 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,

4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 9,30 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,

5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre ….980,00 TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,

6-Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak 23.01.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 23. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/9617 Karar : 2017/86 Tarih : 18.01.2017

  • HMK 311. Madde

  • Feragat ve Kabulün Sonuçları

Dosya karar düzeltme aşamasında iken davacı vekili ….09.2016 tarihli dilekçesi ile davadan feragat etmiştir. Dosyaya ibraz edilen 06.02.2012 tarihli davacı vekilinin vekaletnamesi kapsamından davadan feragat yetkisinin olduğu anlaşılmaktadır.

6100 sayılı HMK’nın 310. maddesinde hükmün kesinleşmesine kadar her zaman davadan feragat edilebileceği, 311. maddesinde ise feragatın kesin hükmün sonuçlarını doğuracağı, hükümleri düzenlenmiştir. HMK yönetmeliğinin 57. maddesinde; “Hükmün kesinleşmesinden önce davadan feragat edilmesi halinde kararın temyiz edilmiş olması halinde dahi sırf bu nedenle temyiz incelemesine gönderilmez” hükmü düzenlenmiştir.

Bu itibarla, Dairemizin onama ilamının davadan feragat nedeniyle ortadan kaldırılarak, davadan feragat hakkında mahkemece bir karar verilebilmesi için hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, Dairemizin ….03.2015 tarih ve 2014/5676 E., 2015/1566 K. sayılı onama ilamı kaldırılarak, davadan feragat hakkında bir karar verilmek üzere mahkeme kararının BOZULMASINA, evvelce alınan onama harcı ile karar düzeltme peşin harcının istek halinde iadesine, ….01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/32020 Karar : 2016/22119 Tarih : 13.12.2016

  • HMK 311. Madde

  • Feragat ve Kabulün Sonuçları

İş sözleşmesinin davalı işveren tarafından geçerli neden olmadan feshedildiğini belirten davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiş olup davacı asil temyiz aşamasında davadan feragat ettiğine dair dilekçe vermiştir.

Feragat HMK`nun 311. maddesi uyarınca davayı sonuçlandıran usulü bir işlemdir. Karar kesinleşinceye kadar davadan feragat edilebilir. Davacının anılan feragati uyarınca davanın reddi gerekmiş olup 4857 sayılı İş Yasasının 20/3. maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;

1.Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.Feragat nedeni ile davanın REDDİNE,

3.Davacıdan harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,

4.Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,

5.Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre belirlenen 1.800.00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

6.Davalıdan peşin alınan temyiz harcının istekleri halinde iadesine,

Kesin olarak 13.12.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/18337 Karar : 2016/19072 Tarih : 1.11.2016

  • HMK 311. Madde

  • Feragat ve Kabulün Sonuçları

İş sözleşmesinin davalı işveren tarafından geçerli neden olmadan feshedildiğini belirten davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiş olup davacı asil temyiz aşamasında davadan feragat ettiğine dair dilekçe vermiştir.

Feragat HMK`nun 311. maddesi uyarınca davayı sonuçlandıran usulü bir işlemdir. Karar kesinleşinceye kadar davadan feragat edilebilir. Davacının anılan feragati uyarınca davanın reddi gerekmiş olup 4857 sayılı İş Yasasının 20/3. maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

SONUÇ:

Yukarıda açıklanan gerekçe ile;

1.Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.Feragat nedeni ile davanın REDDİNE,

3.Davacıdan harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,

4.Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,

5.Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre belirlenen 1.800,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

6.Davalıdan peşin alınan temyiz harcının istekleri halinde iadesine,

Kesin olarak 01.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 23. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/523 Karar : 2016/4537 Tarih : 13.10.2016

  • HMK 311. Madde

  • Feragat ve Kabulün Sonuçları

1- Dosya temyiz aşamasında iken asıl ve birleşen davada davacı şirket temsilcisi 04.08.2016 tarihli ve asıl ve birleşen davada asli müdahil …İnş. Yapı San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili 04.08.2016 tarihli e-imzalı dilekçe ile davadan feragat etmiştir.

Hüküm verildikten sonra davadan feragat edilmesi halinde yerel mahkemenin davadan feragat hakkında bir karar verebilmesi uygulaması hakkında 1086 sayılı HUMK’ta bir düzenleme bulunmamakta olup, 11.04.1940 gün ve 1939/15-70 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı çerçevesinde hükümden sonra ortaya çıkan ve esas hükmün temyiz yoluyla incelenmesine engel bir durum karşısında, feragatin mahkemesince incelemesinin ve bu konuda bir karar verilebilmesinin sağlanabilmesi için kararın bozulması yoluna gidilmiş, uygulama bu şekilde yerleşmiştir. (YHGK`nın 16.11.1966 gün ve 1438 E., 290 K.; 27.05.1992 gün ve 2-250 E., 364 K.; 29.09.1993 gün ve 2-49 E., 543 K. sayılı ilamları bu yöndedir.)

6100 sayılı HMK’da bu konuda açık bir düzenleme yapılmamış, ancak bu kanuna dayanılarak çıkarılan ve yeni yönetmeliğin yürürlüğe girdiği 06.08.2015 tarihine kadar yürürlükte bulunan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği’nin “Karar verilmiş dosyalara ilişkin işlemler” başlıklı 57. maddesinde “Hükmün kesinleşmesinden önce davadan feragat, davayı kabul veya sulh halinde, hâkim dosya üzerinden bu konuda ek karar verir. Taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi sırf bu nedenlerle dosya istinaf veya temyiz incelemesine gönderilmez.” düzenlemesi getirilmiştir. Aynı hükme, Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari Ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliği`nin 215. maddesinde de yer verilmiştir.

HMK’nın 5. kısım 3. bölümünde yer alan ve davaya son veren taraf işlemlerinden olan feragat, 6100 sayılı HMK’nın 311/1. maddesi hükmü uyarınca, kesin hüküm sonuçlarını doğurduğu gibi, aynı Kanun’un 309/2. maddesi uyarınca karşı tarafın kabulüne de bağlı bulunmamaktadır. Öte yandan, aynı Kanun’un 310/1. maddesi uyarınca davadan feragat karar kesinleşinceye kadar her aşamada mümkündür. Mahkeme davadan el çektiğinden, karar ortada durduğu müddetçe, davayı yeniden ele alıp, feragat nedeniyle bir karar veremez. (11.04.1940 gün ve 1939/15-70 sayılı İBK ile YHGK’nın 21.11.1981 gün ve 2 E., 551 K. sayılı ilamı bu yöndedir.) YHGK’nın 19.12.2012 gün ve 13-1369 E., 1221 K. sayılı ilamı ile Dairemizin 06.12.2013 tarih ve 5603 E., 7763 K; 29.09.2014 tarih ve 2028 E; 6027 K. sayılı ilamlarında da açıklandığı üzere; 6100 sayılı HMK`da açık bir hüküm bulunmayan ve İçtihadı Birleştirme Kararı ile yöntemi belirlenmiş bir konuda, yönetmelik hükmüne dayalı olarak, hükümden sonra davanın ele alınması suretiyle ek karar tesis edilmesi doğru değildir.

Bu itibarla, davadan feragat nedeniyle mahkemece bir karar verilmesi gerektiğinden, bunun sağlanabilmesi için hükmün öncelikle bu nedenle bozulması gerekmiştir.

2-Bozma nedenine göre, asıl ve birleşen davada davacı vekili ile asıl ve birleşen davada asli müdahil İrem İnşaat Yapı San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davacı vekili ile asıl ve birleşen davada asli müdahil …İnşaat Yapı San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harçların istek halinde iadelerine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/17385 Karar : 2016/20127 Tarih : 29.09.2016

  • HMK 311. Madde

  • Feragat ve Kabulün Sonuçları

6100 sayılı HMK’nun 308. maddesi gereğince; kabul, davacının talep sonucuna, davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir. Aynı maddenin ikinci fıkrası hükmüne göre; kabul, ancak, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davalarda hüküm doğurur. Davayı kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur (HMK`nun 311/1). Davalının davayı kabul etmesi ile dava konusu uyuşmazlık sona erer.

İhalenin feshi istemi HMK`nun 308/2. maddesinde belirtilen tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri bir dava olmadığına göre, ihalenin feshi davalarında davayı kabul mümkün olup, kabulün sonuç doğurması için borçlu tarafından yapılan şikayette hem alacaklı hem de ihale alıcısının davayı kabul etmesi gerekir.

Somut olayda, aynı zamanda ihale alıcısı olan alacaklının, vekili aracılığıyla 11.9.2015 tarihinde mahkemeye sunduğu dilekçe ile davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiği görülmektedir. Hal böyle olunca, mahkemece, alacaklı vekilinin kabul beyanı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi için mahkeme kararının bozulması gerekmiştir (HGK` nun 20.09.1995 tarih, 1995/12-661 E.-1995/763 K. sayılı kararı).

SONUÇ : Tarafların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK`nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.09.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/7780 Karar : 2016/5245 Tarih : 19.09.2016

  • HMK 311. Madde

  • Feragat ve Kabulün Sonuçları

Dava, kesinleşen takip nedeniyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece kiralanın tahliyesine karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiş ise de, davacı vekili tarafından 28.07.2016 tarihli dilekçe ile açılan davadan feragat edildiği görülmekle:

Dosya ve ekleri incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

HMK.nun 310.maddesi hükmüne göre feragat hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceğinden, HMK.nun 311.maddesine göre de feragat kesin hükmün sonuçlarını doğuracağından, davalı vekilinin temyiz talebinden önce davadan feragata değer verilmesi gerekir. Bu sebeple davacının davasından feragat etmesi hakkında mahalli mahkemece bir karar verilmesi için kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 19/09/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/22546 Karar : 2016/15730 Tarih : 30.06.2016

  • HMK 311. Madde

  • Feragat ve Kabulün Sonuçları

İş sözleşmesinin davalı işveren tarafından geçerli neden olmadan feshedildiği belirten davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar davalı …. A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiş olup davacı vekili temyiz aşamasında davadan feragat ettiğine dair dilekçe vermiştir.

Feragat HMK`nun 311. maddesi uyarınca davayı sonuçlandıran usulü bir işlemdir. Karar kesinleşinceye kadar davadan feragat edilebilir. Davacının anılan feragati uyarınca davanın reddi gerekmiş olup 4857 sayılı İş Yasasının 20/3. maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

SONUÇ: Yukarda açıklanan gerekçe ile;

1.Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.Feragat nedeni ile davanın REDDİNE,

3.Davacıdan harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,

4.Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,

5.Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre belirlenen 1.800 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

6.Davalıdan peşin alınan temyiz harcının istekleri halinde iadesine,

Kesin olarak 30/06/2016 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Esas: 2017/4-1358 Karar: 2017/1193 Tarih: 14.06.2017

  • HMK 311. Madde

  • Feragat ve Kabulün Sonuçları

Taraflar arasındaki “maddi ve manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Bakırköy 7. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 29.03.2012 gün ve 2008/31 E. 2012/128 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davalı K… İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 18.11.2013 gün ve 2013/15247 E., 2013/17991 K. sayılı kararı ile;

( … 1- ) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalılardan … İnş. A.Ş.’nin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

2- ) Davalılardan … İnş. A.Ş.’nin diğer temyiz itirazlarına gelince; dava haksız eyleme dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davalılardan … İnş. A.Ş yönünden davanın kısmen kabulüne, davalılardan … yönünden yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, hüküm davalılardan … İnş. A.Ş tarafından temyiz edilmiştir.

Davalılardan …, bir kamu kurumudur ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlıdır. Davalı kamu kurumu olup kamu hizmeti niteliğindeki çalışmalarını özel hukuk kuralları altında yapmaktadır. TTK’nın 18. maddesinde ( 6102 s. m. 16 ) kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümleri dairesinde idare edilmek ve ticari şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet, belediye gibi kamu tüzel kişileri tarafından kurulan teşekkül ve müesseselerin dahi tacir sayılacakları belirtilmiştir.

Bu açıklamalar ışığında, davalılardan İSKİ’nin bir kamu kurumu olduğu ve kamu hizmeti yaptığı; ancak, çalışmalarının özel hukuk hükümlerine bağlı bulunduğu ve tacir sıfatını taşıdığı benimsenmelidir. Haksız eylem niteliğindeki tutumundan kaynaklanan uyuşmazlığın da, adli yargı yerinde çözümlenmesi gerekir. Bu yönde yargısal uygulamalar yerleşiktir. ( HGK’ nun 21.09.1983 gün ve 1980/11-2721; 1983/823 ile 29.11.1995 gün ve 1995/11-647; 1995/1043 Sayılı kararları ).

Şu durumda mahkemece, davalılardan İSKİ yönünden de işin esasının incelenmesi gerekirken, yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş olması doğru görülmediği… ),

Gerekçesiyle oyçokluğu ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava; haksız eyleme dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Davacı vekili davalılardan … İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin Tavukçu Deresi ıslah çalışmalarını yürütürken Ataköy Öğretmenevi bitişiğindeki köprü menfezinin kapatılması, bu dereye bağlanan kanalizasyon rögarlarının bakımsız ve tıkalı olması ayrıca çalışmalar esnasında dere yatağında biriken ve bırakılan hafriyat ve molozların hem dere yatağının akışını hem de yol geçiş menfezlerini kapatması sebebiyle 13.10.2007-14.10.2007 günlerinde meydana gelen yağışta derenin taşması üzerine tüm ev eşyalarının zarar gördüğünü ileri sürerek 6.000TL maddi tazminat ile olay sebebiyle yaşamış olduğu ruhsal buhrana karşılık 4.000TL manevi tazminat olmak üzere şimdilik toplam 10.000 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı … İnşaat Sanayi ve Tiç A.Ş vekili müvekkili şirketin Tavukçu Deresi ıslahı ile ilgili işi İSKİ ‘nin ihalesi sonucunda üstlendiğini, derede meydana gelen taşmada müvekkili şirketin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, aşırı yağış sebebiyle derenin taştığını, olayın akabinde yapılan tespit ve alınan raporlara göre müvekkili şirketin herhangi bir kusurunun bulunmadığını belirterek yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Davalı … vekili olayda imara kapalı olması gereken yerde imar izni veren veya inşaat yapılmasına müsaade eden ilgili Belediye Başkanlığının sorumlu olduğunu, kanunen dere ıslahının DSİ Genel Müdürlüğüne ait olduğu ve İSKİ’ye yöneltilecek bir kusur bulunmadığını kaldı ki İSKİ hakkındaki davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Yerel mahkemece davalı … aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat istemli davaya dair olarak; davanın mahiyeti itibariyle idari yargı alanına girdiğinden yargı yolu itirazının kabulüyle mahkemenin görevsizliğine; davalı … İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş aleyhine açılan manevi tazminat istemli davanın feragat sebebiyle reddine, maddi tazminat isteminin ise kısmen kabulüyle 6.000 TL’nin haksız eylem tarihi olan 14.10.2007 tarihinden itibaren, 17.664 TL’nin ıslah tarihi olan 10.10.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ve zincirleme sorumluluk hükümlerine istinaden davalı … İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş’den tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, fazlaya dair maddi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.

Hüküm davalı … İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş vekilince temyiz edilmiş, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde yazılı gerekçe ile karar oyçokluğu ile bozulmuştur.

Yerel Mahkemece gerekçe genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.

Davacı vekili 29.04.2014 tarihli dilekçesi ile davalı … hakkındaki davadan feragat ettiğine dair beyanda bulunulması üzerine Yerel Mahkeme 29.04.2014 tarihli Ek Kararı ile davalı … hakkındaki davanın feragat sebebiyle reddine karar vermiştir.

Davalı … İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık meydana gelen su baskını sebebiyle davalı … hakkında açılan maddi ve manevi tazminat istemli davanın adli yargı yerinde mi yoksa idari yargı yerinde mi görülmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır.

Davalı … AŞ vekilinin direnme kararını temyiz istemlerine yönelik yapılan incelemede;

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesine geçilmeden önce iki husus önsorun olarak ele alınmıştır.

I- ) Bu önsorunlardan ilki; ilk hükmü temyiz eden ancak Özel Dairece temyiz itirazları reddedilen davalı … İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ’nin direnme kararını temyiz etmesinde hukuki yararının bulunup bulunmadığı hususudur.

Bilindiği üzere hukuki yarar dava şartı olduğu kadar temyiz istemi için de aranan bir şarttır. Yukarıda belirtildiği üzere hükmü temyiz etmiş ancak temyiz itirazları reddedilmiş olan davalı bakımından hüküm kesinleşmiştir.

Bu durumda eldeki davada davalının direnme kararını temyizde hukuki yararı bulunmamaktadır.

O halde, davalı vekilinin direnme hükmüne yönelik temyiz istemlerinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Yapılan görüşmeler sırasında direnme kararında hüküm tekrarı yapılması sebebiyle davalının direnme kararını temyiz etmekte hukuki yararı bulunduğu belirtilmiş ise de bu görüş yukarıda açıklanan sebeplerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.

II- ) İkinci önsorun ise Yerel Mahkemece verilen 29.03.2013 tarihli hükmün … AŞ vekili tarafında temyizi üzerine Özel Dairece sair temyiz itirazlarının reddi ile İSKİ hakkındaki davanın yargı yolu sebebiyle reddinin doğru olmadığına dair bozma kararına Yerel Mahkemece direnilmesinden sonra 29.04.2014 tarihinde davacı vekilinin … hakkındaki davadan feragati üzerine Yerel Mahkemece … hakkındaki davanın feragat sebebiyle reddine dair ek karar verilip verilemeyeceği hususudur.

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda bu konuda açık bir düzenleme getirilmemiş, ancak Kanuna dayanılarak çıkarılan Resmi Gazete’nin 06.08.2015 gün ve 29437 Sayılı nüshasında yayımlanan ) Bölge Adliye ve Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdarî ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin “Karar verilmiş dosyalara dair işlemler” başlıklı 215/1. maddesinde “Hükmün kesinleşmesinden önce davadan feragat, davayı kabul veya sulh hâlinde, hâkim dosya üzerinden bu konuda ek karar verir. Taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi sırf bu sebeplerle dosya istinaf veya temyiz incelemesine gönderilmez” düzenlemesi getirilmiştir.

Hukuk Muhakemeleri Kanununda belirtildiği gibi yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karara “hüküm” denilir ( HMK.m. 294/1 ) ve hükmü veren mahkeme artık o davadan elini çekmiş olur. Davadan elini çekmiş olan hakim hükmü değiştirmesi ve ondan dönmesi mümkün değildir. Yargıtay’ca temyizen incelenip bozulmadan, hakimin el çektiği davaya tekrar bakması mümkün değildir ( Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, C.II, İstanbul 2001, s.3004 vd. ve s.3164 vd. ). Yargıtay uygulaması da bu yöndedir ( HGK., 12.12.1984 gün ve 1982/7-864 E., 1984/1051 K. ).

Diğer taraftan normlar hiyerarşisi dikkate alındığında daha alt basamakta yer alan ve tamamen idarenin düzenleyici tasarrufu niteliğinde olan yönetmelikle, daha üst basamakta bulunan ve yasama organı tarafından objektif, soyut ve genel nitelikte bir yasama tasarrufu niteliğinde bulunan kanuna aykırı düzenleme getirilmesi mümkün değildir. Yönetmelik kaynağını kanundan alır ve ancak kanunun uygulanmasını gösterir. Kanunda bulunmayan bir düzenlemenin, yönetmelikle ihdası ve bu yolla kanunun önüne geçen bir uygulamanın benimsenmesi hukukun genel teorisine de aykırıdır.

Taraflar arasında daha önce görülen maddi tazminat istemli davada, davalı … hakkında verilen karar nihai bir karardır. Bu karar usulen temyiz edilip bozulmadan, mahkemece ortadan kaldırılarak başka bir karar verilemeyeceğine göre; temyiz süresi içinde davanın feragat dilekçesi vermesi üzerine, davanın yargı yolu sebebiyle reddine dair direnme kararının ortadan kaldırılması ile davanın reddine dair verilen 29.05.2014 tarihli ek karar yok hükmündedir ( HGK, 24.06.2009 gün ve 2009/2-231 E., 2009/286 K. ),

Yukarıda açıklanan sebeplerle hükme bağlanıp hakimce el çekilen davaya, bir yönetmelik hükmüne istinaden hakimin tekrar bakabileceğinin kabulü mümkün değildir. Hal böyle olunca davalı … hakkındaki davanın feragat sebebiyle reddine dair 29.04.2014 tarihli ek kararın kaldırılmasına oybirliği ile karar verilerek ikinci ön sorun da böylece aşılmıştır

III- ) İşin esasına dair temyiz incelemesine gelince;

Davacı vekili ise 29.04.2014 tarihli dilekçesi ile davalı … hakkındaki davadan feragat ettiğini açıkça ve koşulsuz olarak bildirmiş, yapılan incelemede vekaletnamesinde davadan feragat yetkisinin bulunduğu saptanmıştır.

Feragat, 307. maddesinde davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olarak tanımlanmış; 311. maddede ise feragatin kesin hükmün sonuçlarını doğuracağı açıklanmıştır.

Hükmün kesinleşmesinden önceki herhangi bir aşamada davadan feragat edilebilir. Temyiz edilen ve fakat henüz Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca görüşülmeyen bir direnme kararı, usul hukuku çerçevesinde kesinleşmiş olmadığından, bu aşamada davadan feragat mümkündür.

Somut olayda, davacı vekili maddi tazminat istemli davalar sebebiyle İSKİ hakkındaki davadan feragat ettiğini açıkça ve koşulsuz olarak bildirdiğinden, bu beyan çerçevesinde işlem yapılması zorunludur.

Böyle bir durumda direnme kararı Hukuk Genel Kurulunca temyizen incelenemez. Direnme kararının davacının davadan feragati hakkında mahkemesince bir karar verilmek üzere bozulması gerekir.

Bu sebeple direnme kararı yukarıda açıklanan değişik gerekçe ile bozulmalıdır.

SONUÇ : Yukarıda ( I ) numaralı bentte açıklanan sebeplerle Davalı … AŞ vekilinin direnme kararını temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan REDDİNE oyçokluğu ile, ( II ) numaralı bentte açıklanan sebeplerle Yerel Mahkemenin 29.04.2014 tarihli Ek Kararının KALDIRILMASINA oybirliği ile , ( III ) numaralı bentte açıklanan sebeplerle direnme kararının davacı vekili tarafından verilen dilekçenin değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi için bu değişik gerekçe ile BOZULMASINA, istenmesi halinde temyiz peşin harcın yatırana iadesine, karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.06.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

KARŞI OY :

Davacı tarafından … İnş. San. Tic. A.Ş. ve İSKİ Gen. Müd’ne karşı açılan haksız eyleme dayalı maddi ve manevi tazminat davasında, … İnş. San. Tic. A.Ş. yönünden davanın kısmen kabulüne, İSKİ Gen. Müd. yönünden yargı yolu bakımından görevsizliğe dair verilen karar davalı … İnş. San. Tic. A.Ş. tarafından temyiz edilmiş, Özel Daire’nin 2013/15247 Esas 2013/17991 Karar sayılı ilamının 1. bendinde … İnş. San. Tic. A.Ş’nin kendisi bakımından diğer temyiz itirazları reddedilmiş, 2. bentte yanlız İSKİ yönünden temyizi kabul edilerek, verilen yargı yolu bakımından ret kararı bozulmuştur. Bozma sonrası Mahkemece verilen direnme kararında … İnş. San. Tic. A.Ş. yönünden maddi manevi tazminat talepleri bakımından tekrar aynı karar verilmiş, İSKİ yönünden de yargı yolu itirazının kabulüyle görevsizliğe karar verilmiştir. Direnme kararını davalı … İnş. San. Tic. A.Ş. temyiz etmiştir. Sayın çoğunluk, direnmeden önceki kararın bu davalı bakımından kesinleştiği gerekçesiyle … İnş. San. Tic. A.Ş’nin kendisi yönünden verilen kararı temyiz etmekte hukuki yararı olmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği sonucuna varmış ise de bu görüşe katılmıyorum.

Davalı … İnş. San. Tic. A.Ş, kendisi aleyhine verilen ilk kararı temyiz etmiş, kendisiyle ilgili temyiz itirazları, karar usul ve yasaya uygun bulunarak reddedilmiş, yanlız İSKİ yönünden bozma kararı verilmiştir. … İnş. San. Tic. A.Ş. aleyhindeki ilk karar kesinleşmiştir. Ancak mahkemece, İSKİ yönünden verilen bozma ilamına direnilirken, hükmün tümüne direnilmiş ve … İnş. San. Tic. A.Ş. aleyhindeki kesinleşen hüküm tekrarlanmış, ayrıca bu davalı aleyhine önceki kararda olduğundan daha fazla harç, yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmiştir. Bu durumda hakkında ilk karar kesinleşen davalı … İnş. San. Tic. A.Ş’nin kendisi yönünden verilen direnme kararını temyiz etmekte hukuki yararı vardır. Bu davalı hakkındaki kesinleşen hükme rağmen verilen direnme hükmü “ilk karar … İnş. San. Tic. A.Ş. yönünden kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmalıdır. Bu sebeple davalı … İnş. San. Tic. A.Ş’nin, temyizde hukuki yararı olmadığından temyiz isteminin reddine dair sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyor, direnme kararının … İnş. San. Tic. A.Ş. yönünden bu gerekçelerle bozulması gerektiğini düşünüyorum.


YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Esas: 2017/3-990 Karar: 2017/954 Tarih: 10.05.2017

  • HMK 311. Madde

  • Feragat ve Kabulün Sonuçları

Taraflar arasındaki “ alacak “ davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 9. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 21.05.2013 gün ve 2012/470 E., 2013/248 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 31.10.2013 gün ve 2013/16245 E., 2013/14934 K. sayılı ilamı ile;

(… Davacı dilekçesinde; davalılardan Engin’in eşi, diğer davalı …‘ın ise kayınpederi olduğunu, sonradan kayınpederinin olduğunu öğrendiği eve, birlikte oturduğu zamanlarda kalıcı masraflar yaptığını, bunlara dair bir kısım faturaların bulunduğunu ileri sürerek masraflar için 20.000 TL’nin faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, davacının taşınmazda 11.500 TL masraf ettiği anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükmün davalılar tarafından temyizi üzerine Dairemizin 03.10.2012 tarih ve 2012/14934 E-20521 K sayılı kararı ile özetle “…Davacının meskenden tahliye olmadıkça yaptığı masrafları isteyemeyeceği, mahkemece bu yönde araştırma yapılmadığı, boşanma dosyasındaki beyanlarda taşınmazı davacının kullandığının anlaşıldığı, bu sebeple davacının ancak taşınmazı davalının açacağı dava sonucunda ya da rızası ile boşalttığında faydalı masraf bedelini isteyebileceği, bu yön araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilerek ayrıca, davacının tahliyesi var ise faydalı ve zorunlu masrafların keşifte bilirkişi aracılığı ile belirlenmesi faturalarla denetlenmesi, tapu kaydına göre malikin kim olduğu açıklığa kavuşturularak, kimin sebepsiz zenginleştiğinin tespit edilip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği…”,

Belirtilerek bozulmuştur.

Mahkemece Dairemizin bozma ilamına uyularak; yapılan zorunlu ve faydalı masrafların 11.500 TL olduğu, dosyaya sunulan “tutanaktır” başlıklı belgeye göre 11.04.2011 tarihinde taşınmazın boşaltıldığının anlaşıldığı gerekçe gösterilerek, davacının davalı …‘ın taşınmazı üzerinde 11.500 TL masraf ettiği anlaşıldığından yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline hükmedilmiştir.

Hükmü davalılar vekili temyiz etmektedir.

Mahkemece, uyulan bozma ilamı uyarınca taşınmazın tapu kaydı getirtilmeden; kararın hüküm kısmında “davalı …‘ın taşınmazı” üzerinde masraf yapıldığı belirtildikten sonra “davalılardan tahsiline” şeklinde kendi içinde çelişki yaratacak biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Bundan ayrı olarak; bozmadan sonra davalı … tarafından ibraz edilen 11.04.2011 tarihli tutanakta; “Engin’in boşanmak için mahkemeye başvurduğu ve eşinin tutanak tarihinden yaklaşık 1 ay önce evi terk ettiğini apartman yöneticisinden öğrendiği, şahitler huzurunda eşyaların tespitinin yapıldığı” hususları mevcuttur. Mahkemece, bu tutanak tarihinde davacının taşınmazı tahliye ettiği kabul edilmiştir.

Ancak, iş bu dava tarihi “16.05.2011” olup; davacının dava dilekçesinde, ayrıca 28.06.2011 tarihli delil dilekçesinde belirttiği adreslerin ve duruşma gününü bildirir 27.05.2011 tarihli tebligatın yapıldığı adresin, faydalı masrafların yapıldığı iddia edilen davaya konu mesken olduğu anlaşılmaktadır.

Bu durumda, tutanak tarihinden sonra davacının meskende oturup oturmadığı açıklığa kavuşturulmak suretiyle karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru değildir.

Ayrıca; bilirkişi raporunda belirtilen, holdeki portmanto dolap ile mermer tezgahlı banyo dolabının davacı tarafından yapıldığı iddia ve ispat edilmediği halde, bunlara dair bedeller dahil olacak şekilde hüküm kurulması da doğru değildir…),

Gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, başkasına ait taşınmaza yapılan giderlerin sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca tahsili istemine ilişkindir.

Davacı, davalılardan Enginle evli olduğunu ve aralarında derdest boşanma davası bulunduğunu, diğer davalı …‘ın ise kayınpederi olduğunu, sonradan davalı kayınpederine ait olduğunu öğrendiği eve, Engin ile birlikte oturdukları dönemde kendi parası ile kalıcı masraflar yaptığını, bu masraflara dair olarak bir kısım faturaları ile şahitlerinin bulunduğunu ileri sürerek, yaptığı masraflar için 20.000,00 TL alacağın yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar davaya cevap vermemiş, yerel mahkemece; davacının davaya konu taşınmaza 11.500,00 TL’lik masraf yaptığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne ve belirtilen bu miktarın davalılardan tahsiline karar verilmiştir.

Davalıların temyiz isteminde bulunması üzerine karar Özel Dairece bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda; mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi raporuna göre davacının yaptığı faydalı masraflar tutarının dava tarihi itibariyle 11.500,00 TL olarak belirlendiği, dosyaya sunulan tutanaktır başlıklı belgeye göre de 11.04.2011 tarihinde davaya konu taşınmazın boşaltılmış olduğu gerekçesi ile 11.500,00 TL alacağın davalılardan tahsiline karar verilmiştir.

Davalılar vekilince temyiz isteminde bulunulmuş, bu defa da karar Özel Dairece yukarıya metni aynen alınan gerekçe ile bozulmuştur.

Mahkemece, davalıların evin tahliye edildiğini beyan ettikleri gibi tahliyeye dair tutanak da ibraz ettikleri gerekçesi ile önceki hükümde direnilmiştir.

Direnme kararı davalılar vekilince temyize getirilmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, 31.01.2013 tarihli duruşmada bizzat davalı … tarafından mahkemeye ibraz edilen 11.04.2011 tarihli “tutanaktır” başlıklı belge içeriği ile aynı davalının evin Ocak 2012 tarihinde davacı tarafından boşaltıldığına dair beyanı karşısında, bozma kararında değinildiği gibi tutanak tarihinden sonra davacının meskende oturup oturmadığı yönünden mahkemece araştırma yapılmasının gerekip gerekmediği, ayrıca; holdeki portmanto dolap ile mermer tezgahlı banyo dolabının davacı tarafından yaptırıldığının iddia ve ispat edilip edilmediği, varılacak sonuca göre bunlara dair bedellerin de mahkemece hüküm altına alınmasının isabetli olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.

I-) Davalı … hakkındaki temyiz istemi bakımından;

Davacı vekili 03.03.2014 tarihinde sunduğu dilekçeyle davalı … hakkındaki davadan feragat ettiğini açıkça ve koşulsuz olarak bildirmiştir.

Feragat, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 307. maddesinde davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olarak tanımlanmış; 311. maddesinde ise feragatin kesin hükmün sonuçlarını doğuracağı açıklanmıştır.

Hükmün kesinleşmesinden önceki herhangi bir aşamada davadan feragat edilebilir.

O halde, davalı … yönünden davacı vekilince sunulan feragat dilekçesi değerlendirilerek mahkemece bir karar verilmesi için direnme kararı bu değişik gerekçe ile bozulmalıdır.

II- Davalı … hakkındaki temyiz istemi bakımından ise;

Bilindiği üzere “sebepsiz zenginleşmeden doğan borç ilişkileri” 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 77 vd. (818 Sayılı Borçlar Kanununun 61 vd) maddelerinde düzenlenmiş olup, Türk Borçlar Kanununun 77. madde hükmüne göre “Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür.

Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur.”

Görüleceği üzere, sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ile fakirleşme arasında uygun nedensellik (illiyet) bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekmektedir. Sebepsiz zenginleşme halinde zenginleşen ve fakirleşen arasında kanun gereği bir borç ilişkisi doğmakta olup, bu borcun konusu malvarlığında meydana gelen fazlalığın geri verilmesidir.

Sebepsiz zenginleşme sebebiyle iade borcunun kapsamı ve yapılmış olan giderlerden hangilerinin geri istenebileceği zenginleşen kimsenin iyiniyetli ya da kötüniyetli oluşuna göre farklılık göstermekte ise de geri alma hak ve borcunun doğumu için öncelikle malvarlıklarında birinin yararına diğerinin ise zararına olmak üzere karşılıklı zenginleşme ve fakirleşme olgusunun gerçekleşmesi aranır. Geri alma hakkı, bu zenginleşme ve fakirleşme sonucu doğmakta olup, bu olgu gerçekleşmeden geri alma söz konusu edilemeyeceği gibi iade borcunun kapsamı da anılan hak ve borcun doğduğu tarihten önce belirlenemez. Özellikle, uyuşmazlık konusu olayda olduğu gibi dava tarihinden çok önce yapılan ve davacı tarafından kullanılmak suretiyle istifade edilen giderler sebebiyle sebepsiz zenginleşme borçlusunun giderlerin yapıldığı tarihte zenginleştiği, giderleri yapan kişinin de o anda fakirleştiğinden söz edilemez. Malvarlıklarındaki azalma ve çoğalmanın, diğer bir deyişle sebepsiz zenginleşme olgusunun davaya konu taşınmazın karşı tarafa teslim edildiği tarihte gerçekleşeceği açıktır. Dolayısıyla, giderlerin yapıldığı taşınmaz davalıya teslim edilmediği sürece iade borcunun doğduğundan da bahsedilemez.

Diğer taraftan, dava ve cevap dilekçelerinde bildirilmiş olan vakıalar davanın sınırını çizmekte ve mahkemece ancak bu vakıalar hakkında inceleme ve değerlendirme yapılabilmektedir.

İşte bu nedenledir ki, her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre karara bağlanır. Bir başka ifadeyle hüküm, uyuşmazlığın başlangıcından dava açılan güne kadar gerçekleşmiş olayları kapsar.

Aksinin kabulü tarafların dayandığı olguların, dolayısıyla elde etmek istediği nihai talebin dışına çıkılması sonucunu doğuracağı gibi; temyiz ve karar düzeltme süreçleri de dâhil, yargılamanın son aşamasına kadar gerçekleşecek hukuki ve fiili olguların nazara alınması gerektiği sorununu ortaya çıkaracaktır.

Nitekim 28.11.1956 tarih ve 15/15 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında, “her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesine yer verilerek, davanın açılmasına kadar gerçekleşen hukuki ve maddi vakıalara göre sonuçlandırılması gerektiği benimsenmiştir.

Tüm bu açıklamalar çerçevesinde somut olaya bakıldığında, davacının faydalı giderler yaptığını ileri sürdüğü mesken niteliğindeki taşınmazın davalı …‘a ait olduğu hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak eldeki dava 16.05.2011 tarihinde açılmış olup, davanın açıldığı tarihte davacının çekişme konusu meskende oturmaya devam ettiği anlaşılmaktadır. Keza, dava dilekçesinde ve 28.06.2011 tarihli delil listesinde davacı adresi olarak gösterilen adres çekişme konusu taşınmaza ait adres olduğu gibi duruşma günü tebliğinin de aynı adreste yapıldığı, davacının adres değişikliğini yargılamanın devamı sırasında 15.08.2012 tarihinde mahkemeye bildirdiği görülmektedir. Bu durumda, giderlerin yapıldığı belirtilen taşınmaz dava tarihi itibariyle davacı kullanımında olup, davalıya iade edilmediğinden dava tarihi itibariyle sebepsiz zenginleşme olgusu henüz gerçekleşmemiş, davalı …‘ın da iade borcu doğmamıştır.

Hal böyle olunca, mahkemece adı geçen davalı hakkındaki davanın yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.

O halde, direnme kararı davalı … yönünden de açıklanan bu değişik gerekçe ile bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle direnme kararının davalı … hakkında yukarıda (I) numaralı bette, davalı … hakkında ise (II) numaralı bentte açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istenmesi halinde temyiz peşin harcının yatırana iadesine, karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.05.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS