0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Hükmün Tashihi

HMK Madde 304

(1) Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir.

(2) Tashih kararı verildiği takdirde, düzeltilen hususlarla ilgili karar, mahkemede bulunan nüshalar ile verilmiş olan suretlerin altına veya bunlara eklenecek ayrı bir kâğıda yazılır, imzalanır ve mühürlenir.



HMK Madde 304 Gerekçesi

1086 sayılı Kanunun 459 uncu maddesindeki düzenlemeye karşılık gelen bu madde ile karardaki açık hataların mahkemece re’sen veya taraflardan birinin talebi üzerine tashih edilebileceği esası getirilmiştir. Ancak karar tebliğ edildikten sonra mahkemenin karardaki açık hatayı düzeltebilmesi için tarafları dinlemesi; yapılan davet üzerine taraflar gelmedikleri takdirde düzeltmenin dosya üzerinde yapılabileceği öngörülmüştür. Böylece taraflara tebliğ edilmiş bir kararda düzeltme yapılması hâlinde, tarafların elindeki ilâmla mahkeme karar kartonunda muhafaza edilen karar aslı arasında fark olmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır.


HMK 304 (Hükmün Tashihi) Emsal Yargıtay Kararları


YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ Esas : 2018/1107 Karar : 2018/5301 Tarih : 5.07.2018

  • HMK 303. Madde

  • Hükmün Tashihi

Davacı-birleşen davalı … ve … vekili Avukat … tarafından, davalı … ve diğerleri aleyhine 18/08/2003 gününde verilen dilekçe ile müdahalenin meni, rıza dışı yol açılması nedeniyle uğranılan zararın tazmini ve haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat, davalı-birleşen davacı … ve diğerleri vekili Avukat … tarafından, davalı-birleşen davacı … ve diğerleri aleyhine 29/09/2003 gününde verilen dilekçe ile haksız fiil nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl davada davacıların manevi tazminat talepleri ile ilgili verilen 24/01/2013 tarihli ret kararı bozma ilamına konu olmadığından kesinleşmekle manevi tazminat ile ilgili yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davacıların maddi tazminat ile ilgili taleplerinin kısmen kabulüne, birleşen davada; birleşen davacılar …, …, …, …, …, … yönünden açılan birleşen davanın süresi içerisinde yenilenmediğinden dolayı HMK’nun 150. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına, açılmamış sayılmasına karar verilen birleşen davacılar dışındaki birleşen davacıların davasının reddine dair verilen 18/10/2016 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı – birleşen davalı … ve … vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

HMK’nun 304/1. maddesinde; hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hataların, Mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebileceği hüküm altına alınmıştır. Davalı-birleşen dosyada davacı … ile … yargılama ./..

sırasında vefat etmişler ve mirasçıları davaya dahil edilmiştir. Karar başlığında adı geçenlerin mirasçılarının taraflar arasında gösterilmemesi maddi hata olduğundan ve mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden, bu yanlışlık bozma nedeni yapılmamış, yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 05/07/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/20821 Karar : 2018/8232 Tarih : 27.06.2018

  • HMK 304. Madde

  • Hükmün Tashihi

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2-Kendisi yoksul olan eş yoksulluk nafakası ödemekle sorumlu tutulamaz. Toplanan delillerden davalı erkeğin malulen emekli olduğu ve üç ayda bir 850 TL maaş aldığı, aldığı bu maaşın kendisini yoksulluktan kurtaracak düzeyde bulunmadığı anlaşılmaktadar. Bu haliyle kadına yoksulluk nafakası ödemekle yükümlü tutulamayacağı açıktır. Gerçekleşen duruma göre kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi doğru bulunmamış ve hükmün bozulması gerekmiştir.

3- Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya tarafların birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hakim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir (HMK m. 304-1).

Tavzih ise yeterince açık olmayan veya icrasında duraksama uyandıran yahut birbirine aykırı fıkralar ihtiva eden hükümlerin, açıklanması, tereddüt veya aykırılığın giderilmesi için kararı veren mahkemeye tanınan bir yoldur. Hükümde unutulan veya gösterilmemiş olan bir hususun tavzih (HMK m. 305) yoluyla hükme ilave edilmesi mümkün değildir. Taraflara tanınan hakları yüklenen borçlar tavzih yoluyla sınırlandırılıp, genişletilemez(HMK m. 305/2).

Somut olayda, davacının boşanma davası kabul edilmiş, kısa karar ve gerekçeli kararda yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verildiği, davacı vekilinin düzeltim talebi üzerine, 25.05.2016 tarihli şerh ile gerekçeli kararın arka sayfasına “tavzih kararı” başlığı altında “1.800,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, “ŞEKLİNDEKİ BENDİN EKLENMEK SURETİYLE TAVZİHEN DÜZELTİLMESİNE,” şeklinde yeni bir hüküm eklendiği anlaşılmaktadır. Kararın hüküm fıkrasında vekalet ücretine yer verilmemiş olması, maddi hata niteliğinde olmayıp, bu eksiklik hükmün tashihi (HMK m. 304) yoluyla giderilemez.

Hükmün tavzihi (HMK m. 305) yoluyla da taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez. Bu husus ancak temyiz konusu yapılabilir. Bu sebeple mahkemece talebin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüyle maddi hatanın düzeltilmesine ilişkin tavzih kararı şeklinde yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3.bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 27.06.2018 (Çrş.)


YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ Esas : 2018/195 Karar : 2018/10242 Tarih : 16.05.2018

  • HMK 304. Madde

  • Hükmün Tashihi

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Davacı, mirasbırakanı … ’in, 1359, 1619, 1482, 2092, 2111, 2128, 118, 119, 791, 505, 566, 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazlarını satış sureti ile davalılara temlik ettiğini, devirlerin kendisinden mal kaçırmak amacıyla yapıldığını ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir.

Davalılar, mirasbırakanları … ’in çocukları arasında mal paylaşımı yaptığını, davacıya ise para ödemesi yapıldığını beyan ederek davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece, davacının miras payını aldığı, diğer davalılara da buna karşılık taşınmazların devredildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karar Dairece 16.10.2017 tarihinde onanmıştır.

Davacı vekili, delillerin takdirinde hataya düşüldüğünü ve davalılar lehine hükmedilen vekalet ücretinin tashih kararı ile artırılmasının hatalı olduğunu belirterek karar düzeltme isteğinde bulunmuştur.

Yerel mahkemenin 30.12.2014 günlü Dairece onanan kararında davalı lehine 11.251.08-TL. vekalet ücretine hükmedilmiştir. Davalılar vekili tarafından sunulan 16.01.2015 tarihli dilekçe ile davacı aleyhine hükmedilen vekalet ücretinin düzeltilmesi istenmiş mahkemece de 30.12.2014 tarihli gerekçeli kararda davalılar lehine 11.251,08-TL vekalet ücretine hükmedilmesine rağmen, 19.01.2015 tarihinde kararın alt kısmında “tashih şerhi” başlığı altında davalılar lehine hükmedilen vekalet ücreti artırılmak suretiyle 24.851,08-TL olarak değiştirilmiştir.

../..

Ancak, bilindiği ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 304.maddesinin 1.bendinde düzenlendiği üzere “ hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir.Hüküm tebliğ edilmişse, hakim tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez.Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir.”

Öte yandan bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk muhakemeleri Kanunu 305/2. maddesinde ise, “ Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez” hükmüne yer verilmiştir.

Her ne kadar mahkemece tashih kararı verilmiş ise de , düzeltilen husus yukarıda bahsedilen 304.madde kapsamında değerlendirilemeyeceği gibi bir an için tavzih kabul edilse bile HKM.’ nun 305/2.maddesinin uygulanamayacağı da açıktır.Zira yapılan tashih hükmün değiştirilmesi niteliğindedir.

Bu durumda, mahkemece verilen tashih kararının doğru olduğu söylenemez.

Anılan hususlar davacının karar düzeltme isteği üzerine yeniden yapılan inceleme ile saptandığından, karar düzeltme isteğinin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesi uyarınca kabulüyle, mahkemenin 30.12.2014 tarihli gerekçeli kararının altındaki 19.01.2015 tarihli ‘’tashih şerhi’’nin ORTADAN KALDIRILMASINA, davacı vekilinin karar düzeltme dilekçesinde yazılı diğer nedenler HUMK’nun 440. maddesinde gösterilen dört halden hiçbirine uymadığından 6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollamasıyla diğer karar düzeltme isteğinin REDDİNE, HUMK’nun 442/3. maddesi ve 4421 sayılı Yasa gereğince takdiren 310,00.-TL para cezası ve 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca bakiye 9.40.-TL karar düzeltme harcının davacıdan alınmasına, 16.05.2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

Dava, muris muvazaası nedeniyle açılmış tapu iptal ve tescil davasıdır.

Davacının talebi esastan reddedilmiş, davalı lehine düşük vekalet ücreti takdir edilmiştir.

Davalının talebi üzerine yanlış takdir edilen vekalet ücreti tashih suretiyle düzeltilmiştir.

Davacı kararı hem esas hem de tashih açısından temyiz etmiş, davalı ise tashih açısından temyize cevap vermemiştir.

Dairece bu karar onanmış, karar düzeltme talebi üzerine; tashihe ilişkin karar kaldırılarak diğer karar düzeltme talepleri reddedilmiştir.

Daire çoğunluğu, tashihin yanlış olması nedeniyle bu düzeltme kararının kaldırılarak, yanlış kararın da davalı vekili tarafından temyiz edilmemesi nedeniyle karar düzeltme talebi reddedilmiştir.

Hükmün tashihi ve tavzihi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 304 v.d. Maddelerinde düzenlenmiştir. Eğer bir karar buna göre düzeltilmişse, düzeltme kaldırılmadığı veya bozulmadığı sürece kararın eki sayılır. Bir başka ifadeyle yanlışlığın yerine artık düzeltme şerhi geçerlidir.

Taraflardan, lehine olan kararın temyizini beklemek usul kurallarının temel ilkeleriyle bağdaşmamaktadır. Diğer yandan lehe kararın temyizinde tarafın hukuki menfaati de bulunmamaktadır. “Bu yanlışlığın tavzih veya tashih ile düzeltilemeyeceğini bilmeliydi. Bu nedenle de her ihtimale binaen yanlış olan hükmün tashihini istemekle birlikte temyiz de etmeliydi” diyemeyiz. Taraflardan biri temyiz süresini geçirmişse, bundan sonra karardaki hatayı tashih veya tavzih adı altında düzeltme yoluna gitmişse bu ek kararın bozulması veya ortadan kaldırılması üzerine ilgili tarafın asıl karar açısından yeniden temyiz hakkı doğmayacaktır. Temyiz süresi içinde düzeltme talebinin yapılması ve bu talebin kabul görmesi halinde bu ek kararın bozulması veya ortadan kaldırılması durumunda ilgili tarafa asıl karar tebliğ edilerek temyiz imkanı verilmelidir.

Kararın aleyhine olan tarafça temyizi halinde yanlışlık düzeltilmek suretiyle temyiz etmeyen tarafın aleyhine olacak şekilde hüküm oluşturamayız. Bunun istisnası yeniden yargılamayı gerektirmeyen bir hata söz konusu ise “düzelterek onama” dır.

Somut olayda düzeltme talebi temyiz süresi içinde yapılmıştır. Mahkeme davalının usule uygun olmayan bu talebini reddetmeli, bu karar taraflara tebliğ edilmeli ve süresinde temyiz edilmemişse asıl karar olduğu gibi kesinleşmelidir. Karar düzeltildikten sonra asıl kararın lehine olan tarafından temyiz edilmesi beklenmemelidir.

Diğer yandan HMK nın 294.maddesi gereği hakim tefhim ettiği karara uygun gerekçeli hüküm oluşturmalıdır. Her ne kadar duruşmanın bittiğine ilişkin tutanakta sadece “davanın reddine” yazılmak suretiyle açıkça vekalet ücreti miktarı yazılmamışsa da tefhim edilen hükmün oluşturulan ilk kararın hükmü olduğu kabul edilmelidir. Bu durumda düzeltme ile tefhim edilen kısa karardan farklı bir hüküm oluşturulduğu sonucuna varılmaktadır. Bu nedenle de karar bozulmalıdır.

Sonuç itibariyle, tavzih ile hükmün yasaya aykırı bir şekilde değiştirilmesi mümkün değildir. Ne var ki bu durumda yapılması gereken kararın düzeltilerek onanması değil, tavzih kararının ve buna bağlı olarak asıl kararın bozulması yoluna gidilmesi gerekmektedir.


YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/8412 Karar : 2018/8760 Tarih : 5.04.2018

  • HMK 304. Madde

  • Hükmün Tashihi

Taraflar arasında görülen davada;

Davacı, 638 ada 16 ve 17 parsel sayılı taşınmazların kayden maliki bulunan miras bırakanları … oğlu … ile Yazırlı karısı … ’ın soyadlarının tapu kaydında yazılmadığını ileri sürerek, tapu kaydında düzeltim isteğinde bulunmuştur.

Davalı davanın reddini savunmuştur.

Davanın usülden reddine ilişkin olarak verilen karara karşı, davalı vekili 6100 sayılı HMK’nun 304. maddesi uyarınca, vekalet ücreti ve karar başlığında adının yer alması yönünde hükmün tashihi yoluyla düzeltilmesi isteğinde bulunmuş, bu talebin mahkemece dilekçe üzerine derkenar yapılmak suretiyle reddedilmesi üzerine, Dairece ‘‘… Davalı vekilinin 28/05/2015 tarihli talebinin reddine ilişkin usulüne uygun, denetlenebilir herhangi bir karar oluşturmadığı… ’’ gerekçesiyle temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiş, davalı vekilinin 18/02/2016 havale tarihli istemi uyarınca mahkemece verilen ek karar ile tashih talebi reddedilmiştir.

Ek karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi … ‘in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davalının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13. maddesinin j. Bendi gereğince davalı … Müdürlüğünden harç alınmasına yer olmadığına

, 05.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 16. HUKUK DAİRESİ Esas : 2018/222 Karar : 2018/177 Tarih : 25.01.2018

  • HMK 304. Madde

  • Hükmün Tashihi

Davacılar … ve müşterekleri … Köyü çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümü hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil istemiyle, 24.11.1993 tarihinde dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne … Köyü, … mevkiinde bulunan doğusu yol, batısı leçelik, kuzeyi yol, güneyi 425 parsel ve kısmen leçelik ile çevrili, bilirkişi …‘in 01.06.1995 tarihli raporunda belirlediği 14.625 metrekare miktarında kuru tarla vasfındaki taşınmazın … çocukları … ve … adlarına hisseleri oranında iştirak halinde tapuya tesciline, karar verilmiş; hüküm, …‘nin temyizi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nce onanarak 30.05.1996 tarihinde kesinleşmiştir. Davacılar vekili 23.12.2014 tarihli dilekçesi ile davacıların baba adının… olmasına rağmen hükümde yanlış yazıldığını belirterek düzeltilmesi talebinde bulunmuş, Mahkemece yapılan yargılama sonucunda kararın hüküm fıkrasında davacıların baba adı Hasan … olarak düzeltilmiş; hüküm, davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacılar vekili 23.12.2014 havale tarihli, … Asliye Hukuk Mahkemesi’ne hitaben yazdığı ve içeriğinin tashihi karar isteminden ibaret olduğunu belirttiği dilekçesi ile … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1993/238 Esas ve 1995/110 Karar sayılı ilamı ile … çocukları lehine hüküm kurulduğu, hükmün kesinleşerek infaz edildiği, ancak davacıların baba adının aslında… olduğu iddiasında bulunarak, davacıların baba adlarının… olarak düzeltilmesi talebinde bulunmuştur. Mahkemece; hükümde adı geçen … ile…‘in aynı kişi oldukları gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de varılan sonuç yasal düzenlemeye aykırı bulunmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 304. maddesinde hükmün yeterince açık olmadığı veya tereddüt uyandırdığı veyahut birbirine aykırı fıkralar içermesi halinde icrası tamamlanıncaya kadar tavzih istenebileceği, hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçların tavzih yoluyla sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği düzenlenmiştir. Somut olayda, davacı vekili hükmün infazından sonra davacıların baba adının düzeltilmesi talebinde bulunmuştur. Hüküm infaz edilerek (icrası tamamlanarak) taşınmaz hakkında tapu kaydı oluşturulmuş olduğuna göre Mahkemece davacılar vekilinin talebinin reddine karar verilmesi gerekirken talebin kabulü ile yasaya aykırı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz talebinin kabulü ile 27.03.2015 tarihli ek kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, 25.01.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ Esas : 2017/13066 Karar : 2017/18090 Tarih : 25.12.2017

  • HMK 304. Madde

  • Hükmün Tashihi

Dava, elektrik iletim hatlarından kaynaklanan arıza nedeniyle ortaya çıkan zararın tazmini istemine ilişkindir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyizi üzerine

Dairemizin 11.11.2015 tarih ve 2014/21031 Esas- 2015/17629 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmiştir.

Dairemizin onama kararının taraflara tebliğinden sonra, davalı vekili mahkemeye sunmuş olduğu 15.12.2015 havale tarihli dilekçesi ile, gerekçeli kararın vekalet ücretine ilişkin 5. maddesinde yer alan, “Davacı kurum kendisi vekil ile temsil ettirmiş olduğundan yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 5684,27 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,” cümlesinin ilk kelimesinin davalı olarak yazılması gerekirken sehven davacı olarak yazıldığını belirterek, hükmün tashihini istemiştir.

Davalı vekilinin tashih talebi üzerine, mahkemece, 2010/344 esas, 2014/245 karar sayılı asıl (aynı) dosya üzerinden duruşmalı olarak yapılan inceleme sonucunda, 04/02/2016 tarihli karar ile, hükmün beşinci bendinin ilk cümlesinde yazım hatası yapıldığı gerekçesi ile, “davacı” kelimesinin “davalı” olarak tashihine karar verilmiştir.

Mahkemece tashih kararının taraf vekillerine tebliği üzerine davacı vekili tarafından süresi içerisinde (26/04/2016 tarihinde), tashih kararına karşı temyiz isteminde bulunulmuş olup, temyiz dilekçesi içeriğinde mahkemece verilen tashih kararının bozulması talebi yanında, esasa dair olarak verilen ve daha önce temyiz incelemesinden geçerek Dairemizce onanan davanın reddi kararının da bozulması talep edilmiştir.

Dosyanın Dairemize gönderilmesi üzerine, davalı vekilinin dilekçesi hakkında yapılan incelemede, davalının dilekçesi, davanın reddine ilişkin olarak verilen 22/05/2014 tarihli esas hakkındaki ilk hükme karşı sunulan karar düzeltme istemi olarak değerlendirilmiş ve Dairemizin 27.04.2017 tarih ve 2016/10246 esas, 2017/6198 karar sayılı ilamı ile, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin süre bakımından reddine karar verilmiştir.

Davacı vekili, 02.06.2017 havale tarihli dilekçesi ile, 26/04/2016 tarihli dilekçelerinin mahkemece verilen tashih kararın temyizine ilişkin olduğunu ancak Dairemizce bu taleplerinin sehven karar düzeltme istemi olarak değerlendirildiğini belirterek, maddi hatanın düzeltilmesini istemiştir.

Bu kez yapılan inceleme sonucunda; davacı vekilinin 26/04/2016 tarihli dilekçesinin, mahkemece verilen 04/02/2016 tarih ve 2010/344 esas, 2014/245 karar sayılı tashih kararının temyizi niteliğinde olduğu anlaşılmakla, bu kez tashih kararının temyizi istemi yönünden yapılan inceleme sonucunda, tashihi istenen hususun HMK`nı 304. Maddesinde belirtildiği şekilde yazım hatasından kaynaklandığı ve hükmün tashihi yoluyla düzeltilmesinin mümkün olduğu ve tashih onanması gerektiği anlaşılmıştır.

SONUÇ: Davalı vekilinin tashih talebinin kabulüne dair mahkemece verilen, 04/02/2016 tarih ve 2010/344 esas, 2014/245 karar sayılı kararın ONANMASINA, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK`nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı HMK’nun 304 ve devamı maddeleri uyarınca, 25/12/2017 gününde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas : 2017/5903 Karar : 2017/12487 Tarih : 9.11.2017

  • HMK 304. Madde

  • Hükmün Tashihi

1-Dosyadaki yazılara, bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olmasına, delillerin takdirinde bir yanlışlık bulunmamasına göre, davalının asıl karara karşı temyiz itirazları yersizdir.

2-Davalının 15.05.2017 tarihli tavzih kararı yönünden temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece re`sen veya tarafların birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hakim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir (HMK m. 304-1).

Tavzih ise yeterince açık olmayan veya icrasında duraksama uyandıran yahut birbirine aykırı fıkralar ihtiva eden hükümlerin, açıklanması, tereddüt veya aykırılığın giderilmesi için kararı veren mahkemeye tanınan bir yoldur. Hükümde unutulan veya gösterilmemiş olan bir hususun tavzih (HMK m. 305) yoluyla hükme ilave edilmesi mümkün değildir. Taraflara tanınan haklar, yüklenen borçlar tavzih yoluyla sınırlandırılıp, genişletilemez (HMK m. 305/2).

Somut olayda, davacının çocuk ile kişisel ilişki kurulması talebi kabul edilmiş, gerekçeli kararın hüküm fıkrasında “Davalı tarafça temyiz aşamasında yapılan toplam 143,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, davalı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesap edilen 1.980,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine” şeklinde karar verilmiştir. Davacı vekilinin 12.05.2017 tarihli tavzih talebi üzerine, mahkemece 15.05.2017 tarihli şerh ile gerekçeli kararın arka sayfasına “tashih şerhi“ başlığı altında “Davalı tarafça temyiz aşamasında yapılan toplam 143,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine” olarak yazılmış olan hükmün “Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına” ve 4`üncü maddesinde “Davalı, dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesap edilen 1.980,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine” olarak yazılmış olan hükmün “Davacı, dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesap edilen 1980,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine” olarak tashihine karar verildiği belirtilmiştir.

Kararın hüküm fıkrasıyla ilgili taraflar arasındaki yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin uyuşmazlık, maddi hata niteliğinde olmayıp, bu eksiklik hükmün tashihi (HMK m. 304) yoluyla giderilemez.

Hükmün tavzihi (HMK m. 305) yoluyla da taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez. Bu husus ancak temyiz konusu yapılabilir. ,

Bu sebeple mahkemenin, talebin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüyle tashih şerhi şeklinde yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen 15.05.2017 tarihli tavzih kararının yukarıda (2.) bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ Esas : 2017/1260 Karar : 2017/3990 Tarih : 22.06.2017

  • HMK 304. Madde

  • Hükmün Tashihi

Davacı vekili, müvekkilinin 1998 yılından 2007 yılına kadar bankacılık işlemlerini davalı banka ile yürüttüğünü, müvekkili ile davalı banka arasında işlemlerin faks talimatı ile yürütüleceğine dair sözleşme olmamasına rağmen davalının talimatla işlem yaptığını, müvekkilinin muhasebe departmanında çalışan …‘ın 2006 yılının başından 16/03/2007 tarihine kadar davalı bankanın çalışanlarının ağır ihmal ve kusuru nedeni ile hesaplar üzerinde müvekkilinin yetkililerinden habersiz şekilde işlem yaparak hesaplarına para aktarıp, para çekmek suretiyle müvekkilini dolandırdığını, …‘ın bu işlemleri sahte imzalı faks talimatı göndermek suretiyle yapmasına rağmen davalı banka yetkililerinin talimatlardaki imzaları imza sirkülerindeki imzalarla karşılaştırmadığını, şirketin çift imza ile temsil edildiği zamanlar tek imza ile işlem yapıldığında şirketi uyarmadığını, faks yolu ile gönderilen talimatların asıllarının istenmediğini, imzasız talimat yazılarıyla dahi işlem yapılmasına davalı bankanın ses çıkarmayıp şirket yetkililerini arayarak haber vermediğini, davalı …‘ın kendi şahsi hesabına 30.000 TL gibi yüksek miktarlı para aktarmasına rağmen davalı banka görevlilerinin şirket yetkililerine ihbarda bulunmayıp ödeme yaptıklarını, müvekkiline karşı dolandırıcılık işlemlerini gerçekleştiren davalı …, … ve anılan kişilerin ortağı olduğu … Nak Ltd. Şti’den 525.000 TL’lik bono alınıp icra takibi başlatılarak 200.000 TL’lik tahsilat gerçekleştirildiğini, takibin halen devam ettiğini, … Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduklarını, 2007/3634 nolu soruşturmanın devam ettiğini, zararın henüz tam olarak tespit edilemeyip bilirkişi incelemesi ile ortaya çıkacağını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.00,00 TL’nin tahsilini talep etmiş, ıslahla toplam 262,476,50 TL’nin tahsilini istemiştir.

Davalı vekili, davacı ile müvekkili arasında faks talimatlarına ilişkin sözleşme bulunduğunu, şirket yetkililerinin sürekli şehir dışında ya da … dışında olması nedeniyle talimatla işlem yapılıp akabinde icazet verilmesi şeklinde teamül oluştuğunu, davacının elindeki mevcut hesap hareketleri ve iç kontrol sistemi ile dolandırıcılık işlemini tespit edebilecek durumda olduğunu, davacı şirketin yetkili organlarının veya onların görevlendirdiği kimselerin gerek banka hesapları ve gerekse şirket muhasebe kayıtları üzerinde denetim görevini yapıp yapmadıkları, ödemelerin benimsenip benimsenmediğinin, çekilen paraların şirket işlerinde harcanıp harcanmadığının, şirket faksının ve şirket kaşesinin kullanılmasında davacı şirketin kusurlu olup olmadığının araştırılması gerektiğini, yapılan işlemler ve şirket ile çalışmasında oluşan teamül gereğince müvekkil bankanın sorumluluğu bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, davacı ile davalı banka arasında faks talimatı ile işlem sözleşmesi olduğu, sözleşmeye istinaden talimatla işlem yapıldığı, davacının muhasebe departmanında çalışan finans sorumlusu …‘ın Aralık 2005-Mart-2007 yılları arasında onaysız ve imzasız banka talimatları kullanmak sureti ile … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2007/3634 soruşturma sayılı dosyasında yapılan inceleme uyarınca 98 adet usulsüz işlem ile davacı şirketi 469.932 YTL zarara uğrattığı, tarafların belirlenmiş kesin kurallara uymamakla orta kusurlu olduğu ve sorumluluk oranlarının da %50 olabileceğine dair bilirkişi raporunun somut verilere uygun olduğu, bu miktardan icra dosyaların yapılan 207.455,50 TL tahsilatın mahsubu ile kalan zararın 262.476,50 TL olacağı, 262.476,50 TL zararın kusur oranına göre %50’sinden davalının sorumlu olması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 126.238,25 TL’nin davalıdan tahsiline, fazlaya yönelik talebin reddine karar verilmiştir.

Davacı vekili, 11.03.2015 tarihli dilekçesi ile 262.476,50 TL’nin %50’sinin 131.238,25 TL olduğu halde mahkemece maddi hata sonucu 126.238,25 TL’ye hükmedilmesinin maddi hata niteliğinde olduğundan HMK’nun 304. maddesi gereği tashihini talep etmiş olup, mahkemece duruşma açılıp taraflar davet edilerek 25.05.2015 tarihli kararla talebin kabulü ile mahkemenin 2008/247 esas, 2015/38 karar sayılı kararının 1 numaralı fıkrasının “davanın kısmen kabulü ile 126.238,25 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine” kısmında açık hesap hatası yapıldığı anlaşılmış olmakla, HUMK 459. maddesi uyarınca hükmün “davanın kısmen kabulü ile 131.238,25 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine” şeklinde tashih edilmesine karar verilmiştir.

Davacı vekili asıl kararı, davalı vekili ise asıl karar ve tavzih kararını temyiz etmiştir.

1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Dava, bankacılık sözleşmesinin ihlali nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere mahkemece, somut uyuşmazlığın çözümü için zarar ve tarafların kusurunun tespiti bakımından 3 ayrı heyetten rapor alınmıştır. Her üç raporda da zarar miktarı ve tarafların kusur oranları konusunda farklı görüşler bildirilmiştir. Taraf vekilleri raporlara kusur ve zarar miktarı yönünden itiraz etmişlerdir. Mahkemece, 3 ayrı rapor alınmış olmasına rağmen davacının zararı bakımından bu raporlara itibar edilmeyip … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2007/3634 soruşturma dosyasında alınan rapora göre karar verilmiştir. Tarafların kusur oranları konusunda ikinci bilirkişi raporunun itiraza uğraması üzerine üçüncü heyetten rapor alınması yoluna gidilmesine rağmen son rapora itibar edilmeyip ikinci heyetten alınan bilirkişi raporunda belirtilen %50 kusur oranına göre değerlendirme yapılıp sonucuna göre karar verilmiştir.

Davalı vekili, hem savcılık raporuna hem de mahkemece alınan hesap ve kusur raporlarına, “davacı ile müvekkili arasında faks talimatı ile işlem yapılması konusunda sözleşme ve teamül bulunduğundan müvekkilinin sorumluluğuna gidilemeyeceğini, bu durumun kabul edilmemesi halinde dava konusu işlemlerin çoğu davacı şirket temsilcisine verilen internet şifresi ile şirket çalışanı … tarafından gerçekleştirildiği için bu işlemlerden dolayı müvekkili bankanın sorumlu tutulamayacağını, davacı şirketin faks talimatı ile yapılan ve birbirini takip eden dönemlerde yapılan bir kısım ödemelere itiraz etmeyip (elektrik, vergi, … ödemeleri gibi) diğer bir kısım işlemlere itiraz etmesinin kabul edilemeyeceğini, bu durumun dava konusu işlemleri benimseme niteliğinde olduğunu, hükme esas alınan savcılık raporunda hesaplanan toplam rakamın içinde kasa ödemeleri ibaresi yazılı olup kasa işlemlerinde yapılan usulsüzlükten müvekkili bankanın sorumlu tutulamayacağını, davacı şirketin çalışanı …‘ın ortağı olduğu … Nak. Ltd. Şti’ne davacı şirketin ticari ilişkisi nedeniyle yapılan ödemelerin davacı şirket yararına ödemeler olup müvekkili bankadan talep edilemeyeceğini, kaldı ki hükme esas alınan savcılık raporunda da dava dışı … Nak. Ltd. Şti’nin davacıdan cari hesap alacağı olarak hesaplanan 186.700,34 TL’nin mahsup edilmesi gerektiği yönünde görüş bildirildiğini” ileri sürerek itiraz etmiştir.

Bu durumda mahkemece, hükme esas alınan savcılık raporunda “kasa” olarak geçen işlemlerin ne anlama geldiği açıklığa kavuşturulup, eğer davacı şirket çalışanı …‘ın doğrudan şirketin kasa hesabında yaptığı usulsüz işlemleri ifade ediyor ise bu işlemlerden davalı bankanın sorumlu olmayacağı, yine davalı banka vekilince bir kısım işlemlerin davacı şirket yetkilisine verilen ve korunması gereken internet şifresi ile şirket çalışanı … tarafından yapıldığı yönündeki savunması açıklığa kavuşturulmadan, ayrıca davacı şirketin ticari ilişkisi nedeniyle … Nak.Ltd.Şti.ne yapılan ödemelerden davalı bankanın sorumlu tutulamayacağı nazara alınmadan, davalı bankanın davacı şirkete aylık hesap ekstreleri gönderip göndermediği belirlenip, davacının bir kısım işlemlere itiraz ederken bir kısım işlemlere itiraz etmemesi durumunun dava konusu işlemlere icazet verme, başka bir deyişle yapılan işlemleri benimseme niteliğinde olup olmadığı konusunda bir değerlendirme yapılmadan ve taraf vekilerinin bilirkişi raporlarına karşı ileri sürdüğü ciddi itirazları karşılayacak denetime elverişli rapor alınıp gerektiğinde davacı şirket çalışanı … hakkındaki ceza dosyasının akıbeti de araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken eksik incelemeyece dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile asıl kararın taraflar, ek kararın davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 22/06/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ Esas : 2017/7614 Karar : 2017/5596 Tarih : 19.06.2017

  • HMK 304. Madde

  • Hükmün Tashihi

Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece re’sen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir (HMK`nın 304/1 md.). HMK m. 304/1 hükmü, 1086 sayılı Kanunun 459. maddesinin “İki tarafın isim ve sıfat ve neticei iddialarına mütaallik hatalar ve esas hükümdeki hesap hataları kendilerinin istimaından sonra mahkeme tarafından tashih olunur” şeklindeki birinci cümlesindeki düzenlemeye karşılık gelmekte olup, bu düzenlemeyle, karardaki açık hataların mahkemece re’sen veya taraflardan birinin talebi üzerine tashih edilebileceği esası getirilmiştir.

HMK`nın 304. maddesine göre düzeltilebilecek “yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar”, olayın gelişinden ve dosyanın incelenmesinden bir maddi hata olduğu kolayca anlaşılabilen ad veya soyattaki harf hataları, rakamlardaki eksik yazımlar vs. hatalardır. Başka bir değişle, hükümlerin tashihi yoluna, tarafların kimlik bilgilerindeki hatalarla, yazı, hesap ve diğer açık ifade hatalarının mevcudiyeti halinde başvurulabilir.

Tashihin nasıl yapılacağı ise HMK`nın 304/2. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, tashih kararı verildiği takdirde, düzeltilen hususlarla ilgili karar, mahkemede bulunan nüshalar ile verilmiş olan suretlerin altına veya bunlara eklenecek ayrı bir kağıda yazılır, imzalanır ve mühürlenir.

Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hataların (maddi hataların) düzeltilmesi, hükmün icrasına (yerine getirilmesine) kadar istenebilir.

HMK’nın 304. maddesinde söz konusu olan düzeltme (tashih), hüküm verildikten sonraki dönemde, hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hataların (maddi hataların) düzeltilmesidir. Hükümden önceki dönemde maddi hataların düzeltilmesi, HMK`nın 183. maddesi hükmü uyarınca yapılır. Buna göre, hükümden önceki dönemde, tarafların veya mahkemenin dava dosyasında bulunan belgelerdeki açık yazı ve hesap hataları, karar verilinceye kadar düzeltilebilir. Taraflardan birinin yazı veya hesap hatasını düzeltmesi sonucu yargılama uzamışsa, yargılama giderlerinin belirlenmesinde bu durum da dikkate alınır.

Kanun yolu incelemesinde, esas yönünden kanuna uygun görülen hüküm, tarafların kimliklerine ait yanlışlıklarla, yazı, hesap veya diğer açık ifade yanlışlıklarından dolayı bozulamaz; hüküm, bu maddi hatalar düzeltilmek suretiyle onanır (m. HMK 370/3; HUMK m. 438/8). Kural olarak, her mahkemenin kendi kararındaki maddi hataları düzeltmesi gerekir ise de, Yargıtayın temyiz incelemesi sonucunda karardaki maddi hataları düzelterek onama yetkisi de, “hükümlerin tashihi” kurumunun somut planda bir uygulanma şeklini oluşturmaktadır.

Dairemizin 21.11.2016 gün ve 2016/9768 E. - 2016/10995 K. sayılı kararında “davacı ile davalı kurum arasında bir haksız fiil ilişkisi bulunmamaktadır. Başka bir ifadeyle, davalı kurumun sorumluluğu, kurum tarafından gerçekleştirilen bir haksız fiile dayalı bulunmayıp, 2918 sayılı Kanunun 98. madesi atfıyla, davacı kazazedeye 5510 sayılı Kanun çerçevesinde yapılacak tedavi yardımı kapsamı ile ilgilidir. Bu haliyle davanın, kapsamını 5510 sayılı Kanunun belirlediği sosyal güvenlik hukukunu ilgilendirmekte olup; uyuşmazlığın, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1 ve 7/3. maddeleri ile 5510 sayılı Kanunun 101. maddesi uyarınca, iş (sosyal güvenlik) mahkemesinde çözümlenmesi gerekmektedir.” denildiği anlaşılmaktadır. Dairemizin 21.11.2016 gün ve 2016/9768 E. - 2016/10995 K. sayılı merci tayini kararında maddi hata yoktur

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; maddi hata talebinin REDDİNE 19/06/2017 günü oy birliği ile karar verildi.


YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas : 2017/20501 Karar : 2017/8964 Tarih : 25.05.2017

  • HMK 304. Madde

  • Hükmün Tashihi

1- Gerekçeli karar başlığında dava tarihinin “26.07.2013” yerine “12.10.2015 “ olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir maddi hata kabul edilmiştir.

2- Mahkemece yapılan yargılama sonunda oluşturulan gerekçeli kararda davalı Bakanlığa harç yükletilmiş, davacı vekilinin talebi üzerine 17.01.2017 tarihli “ TASHİH ŞERHİ “ başlıklı yazı ile;

” Mahkememizce yapılan resen inceleme sonucunda;

Her ne kadar gerekçeli kararın hüküm kısmında “ davacı tarafından yatırılan 92,65 TL. harcın davacıdan alınarak davacıya verilmesine “ yazılmış ise de;

Davalının … olması ve harçtan muaf olması sebebiyle hükmün bu kısmının;

” Davalı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına;

Olarak düzeltilmesine dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi. “ denilerek tashih kararı şeklinde bir karar verilmiştir.

Davacı vekilinin 01.02.2017 tarihli “ harçların iadesine karar verilmesi talebini “ içeren tashih şerhinin düzeltilmesine ilişkin dilekçesi üzerine 20.02.2017 tarihli “ TASHİH ŞERHİ “ başlıklı yazı ile bu kez;

” 17.01.2017 tarihli tashih şerhinde hata yapıldığı anlaşıldığından 17.01.2017 tarihli tahsis şerhinin iptal edilerek;

Her ne kadar gerekçeli kararın hüküm kısmında “ Alınması gerekli 273,24 TL. karar ve ilam harcının peşin alınan 68,35 TL. harçtan mahsubu ile bakiye 204,89 TL. nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına “ yazılmış ise de;

Davalının … olması ve harçtan muaf olması sebebiyle hükmün bu kısmının;

” Davalı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına; olarak düzeltilmesine dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi. “ denilerek tashih kararı şeklinde bir karar verilmiştir.” Şeklindeki karar ile tashih şerhi düzeltilmiştir.

Mahkemenin bu kararları HMK. nun 304, 305 ve 306. Maddelerine aykırıdır.

Basit yargılama usulünde hükmün nasıl tefhim edileceği HMK. nun 321. maddesinde, hükmün unsurlarının neler olduğu HMK. nun 297. Maddesinde detaylıca açıklanmıştır.

6100 Sayılı HMK. na göre Mahkemece karar verildikten sonra kararda değişiklik yapılabilmesi iki halde kabul edilmiştir.

Bu hallerden ilki 304. maddede düzenlenen “ hükmün tashihi, diğeri 305. maddede düzenlenen “ hükmün tavzihi “ dir.

Mahkemece “TASHİH ŞERHİ” adı altında karar verilirken HMK. nun 306. maddesindeki usullere uyulmamıştır.

Mahkemenin “tashih şerhi” adı altında yaptığı düzeltme “ davalıya yüklenen borçların değiştirilmesidir”

Hüküm altına alınan karar ilam harcı ile harç masrafının tashih yolu ile düzeltilmesi mümkün değildir.

Hüküm altına alınan karar ilam harcı ile harç masrafına ilişkin yapılan hatanın HMK. nun 305. Maddesinde belirtilen “ hükmün tavzihi “ yoluyla düzeltilmesi de mümkün değildir.

Hükmün tavzihinin sınırı HMK. nun 305/2. maddesinde özellikle belirtilmiştir.

HMK. nun 305/2. maddesine göre “Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.”

Mahkemenin “tashih şerhi” adı altında yaptığı düzeltme “ davalıya yüklenen borçların değiştirilmesidir” Davacının kabulü ile de olsa hükümde bu anlamda hiçbir değişiklik yapılamaz. Bu husus tashih yolu ile düzeltilebilecek bir hal değildir.

Mahkemenin 17.01.2017 ve 20.02.2017 tarihli tashih şerhi adı altında yaptığı düzeltmeler HMK. nun 305/2. maddesine açıkça aykırıdır.

Bu düzeltmelerin yapılabileceği kabul edilse bile yapılan düzeltmeler şekil itibarı ile de usule uygun olmayıp, yetersizdir. Hükmü düzeltmemektedir.

Açılan davada davalının/davalıların tamamının harçtan muaf olduğu hallerde davanın kabul yada kısmen kabulüne karar verildiğinde karar ilam harcı ile davacının yaptığı harç masraflarına ilişkin olarak;

“– Davalı/davalılar harçtan muaf olduğundan davalı/davalılar aleyhine harca hükmedilmesine yer olmadığına,

-Davacının yatırdığı başvuru harcı, peşin harç ( ve varsa ) ıslah harcının karar kesinleştiğinde ve isteği halinde davacıya iadesine” şeklinde karar verilmelidir.

Davada harçtan muaf olan davalının yanında harçtan muaf olmayan davalı/davalılar var ise karar ilam harcı ile davacının yaptığı harç masrafları harç masrafının kabul redde göre oranlanmayacağı gözden kaçırılmadan harçtan muaf olmayan davalı/davalılara yükletilmelidir.

Mahkemece her iki tashih şerhinde de davacının yatırdığı harçların ne olacağına ilişkin bir karar verilmemiştir.

Sonuç olarak Mahkemenin HMK. nun 304, 305 ve 306. maddelerine aykırı olan “17.01.2017 ve 20.02.2017 tarihli tashih şerhi adı altında yaptığı düzeltmelerin yok hükmünde sayılmasına,

492 Sayılı Harçlar Kanunu’ nun 13/j maddesi uyarınca harçtan muaf olan davalı Bakanlığa harç yükletilmesi hatalı olup, bozma sebebi ise de, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün HMK. nun geçici 3/2. maddesi yollaması ile HUMK. nun 438/7. Maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Sonuç:

Hüküm fıkrasının harca ve harç masrafına ilişkin paragraflarının tamamen çıkartılarak yerine;

“- Davalı Bakanlık harçtan muaf olduğundan Bakanlık aleyhine harca hükmedilmesine yer olmadığına,

-Davacının yatırdığı başvuru harcı ile peşin harcın karar kesinleştiğinde ve isteği halinde davacıya iadesine “ paragraflarının yazılmasına, hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 25.05.2017 oybirliği ile karar verildi.1- Gerekçeli karar başlığında dava tarihinin “26.07.2013” yerine “12.10.2015 “ olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir maddi hata kabul edilmiştir.

2- Mahkemece yapılan yargılama sonunda oluşturulan gerekçeli kararda davalı Bakanlığa harç yükletilmiş, davacı vekilinin talebi üzerine 17.01.2017 tarihli “ TASHİH ŞERHİ “ başlıklı yazı ile;

” Mahkememizce yapılan resen inceleme sonucunda;

Her ne kadar gerekçeli kararın hüküm kısmında “ davacı tarafından yatırılan 92,65 TL. harcın davacıdan alınarak davacıya verilmesine “ yazılmış ise de;

Davalının … olması ve harçtan muaf olması sebebiyle hükmün bu kısmının;

” Davalı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına;

Olarak düzeltilmesine dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi. “ denilerek tashih kararı şeklinde bir karar verilmiştir.

Davacı vekilinin 01.02.2017 tarihli “ harçların iadesine karar verilmesi talebini “ içeren tashih şerhinin düzeltilmesine ilişkin dilekçesi üzerine 20.02.2017 tarihli “ TASHİH ŞERHİ “ başlıklı yazı ile bu kez;

” 17.01.2017 tarihli tashih şerhinde hata yapıldığı anlaşıldığından 17.01.2017 tarihli tahsis şerhinin iptal edilerek;

Her ne kadar gerekçeli kararın hüküm kısmında “ Alınması gerekli 273,24 TL. karar ve ilam harcının peşin alınan 68,35 TL. harçtan mahsubu ile bakiye 204,89 TL. nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına “ yazılmış ise de;

Davalının … olması ve harçtan muaf olması sebebiyle hükmün bu kısmının;

” Davalı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına; olarak düzeltilmesine dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi. “ denilerek tashih kararı şeklinde bir karar verilmiştir.” Şeklindeki karar ile tashih şerhi düzeltilmiştir.

Mahkemenin bu kararları HMK. nun 304, 305 ve 306. Maddelerine aykırıdır.

Basit yargılama usulünde hükmün nasıl tefhim edileceği HMK. nun 321. maddesinde, hükmün unsurlarının neler olduğu HMK. nun 297. Maddesinde detaylıca açıklanmıştır.

6100 Sayılı HMK. na göre Mahkemece karar verildikten sonra kararda değişiklik yapılabilmesi iki halde kabul edilmiştir.

Bu hallerden ilki 304. maddede düzenlenen “ hükmün tashihi, diğeri 305. maddede düzenlenen “ hükmün tavzihi “ dir.

Mahkemece “TASHİH ŞERHİ” adı altında karar verilirken HMK. nun 306. maddesindeki usullere uyulmamıştır.

Mahkemenin “tashih şerhi” adı altında yaptığı düzeltme “ davalıya yüklenen borçların değiştirilmesidir”

Hüküm altına alınan karar ilam harcı ile harç masrafının tashih yolu ile düzeltilmesi mümkün değildir.

Hüküm altına alınan karar ilam harcı ile harç masrafına ilişkin yapılan hatanın HMK. nun 305. Maddesinde belirtilen “ hükmün tavzihi “ yoluyla düzeltilmesi de mümkün değildir.

Hükmün tavzihinin sınırı HMK. nun 305/2. maddesinde özellikle belirtilmiştir.

HMK. nun 305/2. maddesine göre “Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.”

Mahkemenin “tashih şerhi” adı altında yaptığı düzeltme “ davalıya yüklenen borçların değiştirilmesidir” Davacının kabulü ile de olsa hükümde bu anlamda hiçbir değişiklik yapılamaz. Bu husus tashih yolu ile düzeltilebilecek bir hal değildir.

Mahkemenin 17.01.2017 ve 20.02.2017 tarihli tashih şerhi adı altında yaptığı düzeltmeler HMK. nun 305/2. maddesine açıkça aykırıdır.

Bu düzeltmelerin yapılabileceği kabul edilse bile yapılan düzeltmeler şekil itibarı ile de usule uygun olmayıp, yetersizdir. Hükmü düzeltmemektedir.

Açılan davada davalının/davalıların tamamının harçtan muaf olduğu hallerde davanın kabul yada kısmen kabulüne karar verildiğinde karar ilam harcı ile davacının yaptığı harç masraflarına ilişkin olarak;

“– Davalı/davalılar harçtan muaf olduğundan davalı/davalılar aleyhine harca hükmedilmesine yer olmadığına,

-Davacının yatırdığı başvuru harcı, peşin harç ( ve varsa ) ıslah harcının karar kesinleştiğinde ve isteği halinde davacıya iadesine” şeklinde karar verilmelidir.

Davada harçtan muaf olan davalının yanında harçtan muaf olmayan davalı/davalılar var ise karar ilam harcı ile davacının yaptığı harç masrafları harç masrafının kabul redde göre oranlanmayacağı gözden kaçırılmadan harçtan muaf olmayan davalı/davalılara yükletilmelidir.

Mahkemece her iki tashih şerhinde de davacının yatırdığı harçların ne olacağına ilişkin bir karar verilmemiştir.

Sonuç olarak Mahkemenin HMK. nun 304, 305 ve 306. maddelerine aykırı olan “17.01.2017 ve 20.02.2017 tarihli tashih şerhi adı altında yaptığı düzeltmelerin yok hükmünde sayılmasına,

492 Sayılı Harçlar Kanunu’ nun 13/j maddesi uyarınca harçtan muaf olan davalı Bakanlığa harç yükletilmesi hatalı olup, bozma sebebi ise de, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün HMK. nun geçici 3/2. maddesi yollaması ile HUMK. nun 438/7. Maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Sonuç:

Hüküm fıkrasının harca ve harç masrafına ilişkin paragraflarının tamamen çıkartılarak yerine;

“- Davalı Bakanlık harçtan muaf olduğundan Bakanlık aleyhine harca hükmedilmesine yer olmadığına,

-Davacının yatırdığı başvuru harcı ile peşin harcın karar kesinleştiğinde ve isteği halinde davacıya iadesine “ paragraflarının yazılmasına, hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 25.05.2017 oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 21. HUKUK DAİRESİ Esas : 2017/582 Karar : 2017/3562 Tarih : 26.04.2017

  • HMK 304. Madde

  • Hükmün Tashihi

Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.

Hükmün davalılardan …, ….Elektrik İnş, Taah. San. Tic. Ltd. Şti., …, … ve … Genel Müdürlüğü vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplerle temyiz kapsamına ve nedenlerine göre; temyiz talebinde bulunan davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.

Dava, iş kazasında vefat eden sigortalının, kardeşleri tarafından açılan manevi tazminat istemine ilişkindir.

Mahkemece, davacılardan …, …, …, … ve ….. yararına ayrı ayrı 3.000 TL olmak üzere toplam 15.000 TL manevi tazminatın davalılardan kusurları oranında müştereken ve müteselsilen tahsil edilmesine; diğer 4 davacı yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

Gerekçeli kararda, davacılar tarafından kendisine husumet yöneltilmeyen…. da davalılar arasında gösterilmiştir.

Davacılar vekili dosyadaki 19.10.2017 havale tarihli dilekçesinde, Mahkeme ilamında davalılar arasında görünen … …‘nın davalı olmadığını, buna rağmen kararda davalı gibi gözüktüğünü ifade ederek HMK m. 304 uyarınca hükmün tashihini, maddi hatanın düzeltilmesini ve bu ismin karardan çıkarılmasını talep etmiştir.

Kendisine husumet yöneltilemeyen kişi aleyhine hüküm tesis edilmesi mümkün olmadığından, davada taraf olmayan … hakkında karar verilmesi hatalı olup, Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usule ve yasaya aykırılık teşkil ettiğinden temyize konu hükmün bozulmasına dair karar verilmiştir.

SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 26/04/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 16. HUKUK DAİRESİ Esas : 2017/1885 Karar : 2017/2543 Tarih : 18.04.2017

  • HMK 304. Madde

  • Hükmün Tashihi

Kadastro sırasında tavzihe konu 131 ada 2 parsel sayılı taşınmaz davalılar … ile … adlarına eşit paylarla tespit edilmiştir. Davacı …, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazın 1/4 payının adına tescili istemi ile, davacı … miras payı oranında adına tescili istemi ile ayrı ayrı dava açmıştır. Yargılama aşamasında diğer bir kısım taşınmazların bir bölümünün ormana sınır olması nedeni ile mahkemece Orman İdaresi davaya dahil ettirilmiş, dava dosyaları birleştirilerek 2007/10 Esas sayılı dava dosyası üzerinden yapılan yargılama sonunda davacıların davasının kabulüne, çekişmeli taşınmazın 1/12 payının davacı …, 1/48 payının davacı … adına, geri kalan payların ise tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacılardan … ve dahili davacı … İdaresi vekili tarafından temyiz edilmiş, Orman İdaresinin temyiz talebi mahkemece Orman İdaresinin harç yatırmaksızın davaya katıldığı ve yasal hasım da olmadığı gerekçesi ile 26.02.2010 tarihli ek kararı ile reddedilmiş olmakla; söz konusu temyiz talebinin reddine dair ek karar da Orman İdaresi vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 29.03.2012 tarih 2011/6417 Esas, 2012/2932 Karar sayılı ilamıyla; Orman İdaresi yönüyle verilen ek kararın onanmasına, davacı … vekilinin temyiz itirazları yönüyle ise davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde olmadığı, ancak ahşap tek katlı ev ve tarlası olarak tespit edilen dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan evin kim tarafından ne şekilde yapıldığı hususu kesin olarak saptanmadığı belirtilerek inceleme ve araştırmaya yönelik olarak bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak 2013/2 Esas sayılı dosya üzerinden yapılan yargılama sonunda tespitin 1/12 payı oranında iptali ile beyanlar hanesine “ahşap tek katlı evin … tarafından yapıldığı ve …‘ın kullanımında olduğu” yazılarak davacı … adına tapuya tesciline karar verilmiş, hükmün yalnızca Orman İdaresinin temyizi üzerine, Dairemizin 12.05.2014 tarih, 2014/3934-5913 Esas ve Karar sayılı ilamıyla davada taraf sıfatı bulunmayan Orman İdaresinin temyiz inceleme isteminin reddine karar verilmiş ve karar düzeltme isteminde bulunulmadığından hükmün 21.11.2014 günü itibariyle kesinleştiğine dair şerh yazılmış, 13.05.2015 tarihinde Tapu Müdürlüğünce infaz edilerek hükümde olduğu gibi tapu kaydının oluşturulduğu dosyaya gönderilen belgelerden anlaşılmıştır. Bu kez davacı … vekili tarafından mahkemeye verilen 18.04.2016 tarihli dilekçe ile 2007/10 Esas sayılı dosya üzerinden verilen hükümde müvekkili …‘a 1/48 pay verildiği, ve hükmün yalnızca üzerindeki eve yönelik bozulmasına rağmen bozmadan sonra 2003/2 Esas sayılı dosya üzerinden verilen hükümde ise bu payın yazılmadığı belirtilerek tavzih talebinde bulunulmuş, Mahkemece 08.02.2017 tarihli ek karar ile 2013/2 Esas, 2013/17 Karar sayılı kararın üçüncü sayfasının ikinci paragrafında (gerekçe kısmında); “130 ada 70 parsel, 131 ada 9 parsel” şeklinde başlayan cümlenin “Yargıtayca onanarak kesinleştiği” ibaresinden sonra “114 ada 8-11-22-26,…” şeklinde devam eden parsellerden sonra, “131 ada 2 parsel” nolu taşınmazın eklenmesine, yine hüküm fıkrasının 1.bendinde “A-2007/10 Esas sayılı dosyada; 1-Davacının dava konusu … Köyü 131 ada 2 parsel sayılı taşınmaza yönelik davasının kabulü ile söz konusu taşınmazların kadastro tutanaklarının davacının 1/12 hissesi oranında kadastro tutanaklarının iptali ile, taşınmazın beyanlar hanesine “ahşap tek katlı evin … tarafından yapıldığı ve …‘ın kullanımında olduğu” yazılarak davacı … adına tapuya tesciline, cümlesinden sonra gelmek üzere “Bu dava ile birleşen 2007/25 Esas nolu dosyada dava konusu olan 131 ada 2 parsel sayılı taşınmaza yönelik davacı …‘ın davasının kabulü ile kadastro kayıtlarının iptaline ve 1/48 oranında … adına tapuya kayıt ve tesciline” yazılması suretiyle hem gerekçenin hem de hükmün tavzihine karar verilmiş; tavzih kararı, davalılardan … vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece; Yargıtay incelemesi sonucunda kesinleşen davacı …‘ın 1/48 payı hakkında son hükümde karar verilmediği ve hükmün infaz edilebilmesi için ve başka şekilde düzeltme imkanı kalmadığı gerekçesiyle tavzih kararı verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmadığı gibi yasal düzenlemeye de aykırı bulunmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 304. maddesinde hükmün yeterince açık olmadığı veya tereddüt uyandırdığı veyahut birbirine aykırı fıkralar içermesi halinde icrası tamamlanıncaya kadar tavzih istenebileceği, hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçların tavzih yoluyla sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği, ve değiştirilemeyeceği düzenlenmiştir. Somut olayda tavzih isteminde bulunan davacı …‘ın talebi hükmün değiştirilmesine yöneliktir. İleri sürülen sebepler ancak asıl hükmün tebliğinden sonra yasal süresi içinde temyize başvurulması halinde incelenebilecekken hükmün davacı tarafından temyiz edilmemesi karşısında, tavzih yolu ile yeni bir hükmün tesisine imkan bulunmamaktadır. Kaldı ki; hüküm infaz edilerek (icrası tamamlanarak) taşınmaz hakkında tapu kaydı da oluşturulmuş olduğuna göre tavzih talebinin reddine karar verilmesi gerekirken talebin kabulü ile yasaya aykırı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davalı … vekilinin temyiz talebinin kabulü ile 08.02.2017 tarihli tavzih kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 18.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİ Esas : 2017/125 Karar : 2017/2466 Tarih : 23.03.2017

  • HMK 304. Madde

  • Hükmün Tashihi

Temyiz edilen mahkeme kararında; davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verildiği halde, davalı Kurum vekili yararına vekalet ücretine hükmedildiği ve bu yönüyle onama ilamının maddi hataya dayalı olduğu anlaşılmıştır.

6100 sayılı HMK’nın 304. maddesine göre maddi hataya dayalı yanlışlıkların her zaman düzeltilmesi mümkün bulunduğundan davalı vekilinin maddi hatanın düzeltilmesi isteminin kabulü ile Dairemizin 23.06.2016 tarih ve 2015/576 Esas ve 2016/10419 Karar sayılı ilam ile onama kararının ORTADAN KALDIRILMASINA;

Davalı Kurum vekili lehine vekalet ücreti verilmesine ilişkin “davalı Kurum kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre belirlenen 1.800.00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı Kuruma verilmesine” paragrafının hüküm fıkrasına eklenesine ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 23.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ Esas : 2017/9639 Karar : 2017/3908 Tarih : 20.03.2017

  • HMK 304. Madde

  • Hükmün Tashihi

Davacı vekili, davalı ile vekil edeninin kardeş olduklarını, tarafların miras bırakanı olan babaları… ‘in vefatından sonra dava konusu taşınmazlarla ilgili olarak ortaklığın giderilmesi davası açıldığını ve dosyanın karara çıktığını, satış günü olan 11.01.2008 tarihinde rızai taksim konusunda anlaştıklarını, bu anlaşma doğrultusunda vekil edeninin davalının payları karşılığı olarak 120.000 TL’yi davalıya verdiğini belirterek dava konusu 17 adet taşınmaz üzerindeki davalının paylarının iptali ile vekil edeni adına tesciline, aksi takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL alacağın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini istemiş ve 29/5/2013 havale tarihli dilekçesi ile davasını ıslah edip, 12/04/2013 tarihinde de tamamlama harcını yatırmıştır.

Davalı vekili, davacının, davalıyı miras paylaşımı konusunda uzun yıllar dışladığını, en sonunda tarafların rızai taksim konusunda anlaştıklarını, vekil edeninin davacının eşine önce süreli, daha sonra ise süresiz vekalet verdiğini, ancak davacının eşinin, müvekkilinin babasından isabet eden tapudaki tüm arazileri kötü niyetli olarak eşine devretmek istediğini, bunun üzerine müvekkilinin vekaletini iptal ettirdiğini, davacının vekaletnameyi kendi lehine kullanmak istediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Asli müdahil …; davalı tarafa pay bedellerini kendisinin ve davacının eşit şekilde verdiğini, davacı tarafın sanki tüm bedeli tek başına ödemiş gibi dava açtığını, üzerine düşen 62.000 TL’nin kendisi tarafından ödendiğini belirterek dava konusu 17 adet taşınmazın üzerindeki tapu kaydının iptali ile bu payların davacı … ile birlikte eşit şekilde vekil edeni adına tescili isteminde bulunmuş ve 27/5/2013 havale tarihli dilekçesi ile de davasını ıslah edip aynı gün tamamlama harcını yatırmıştır.

Mahkemece; davacının ve asli müdahilin tapu iptali ve tescil istemlerinin ayrı ayrı reddine, davacının geçersiz sözleşmeden doğan alacak isteminin kısmen kabulüne, geçersiz miras payının devri sözleşmesine dayanarak davalıya ödenen ve nedensiz zenginleşme doğuran 60.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, asli müdahilin geçersiz sözleşmeden doğan alacak isteminin kısmen kabulüne, geçersiz miras payının devri sözleşmesine dayanarak davalıya ödenen ve nedensiz zenginleşme doğuran 60.000.00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2)Davalı vekilinin faize ilişkin temyiz itirazlarına gelince; davacı 29/05/2013 hakim havale tarihli ve asli müdahil … vekili de 27/05/2013 hakim havale tarihli ıslah dilekçeleri ile davalarını ıslah etmiş ve davacı 12/04/2013 tarihinde, asli müdahil ise 27/05/2013 tarihinde tamamlama harcını yatırmıştır.

O halde, davacı ve asli müdahil davalarını ıslah ettikleri tarihlerde faiz isteğinde bulunduklarına göre; faizin bu tarihten itibaren başlatılması gerekirken, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olması doğru görülmemiş ise de bu husus yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden bozma nedeni yapılmamış, hükmün 3.fıkrasının HUMK’nun 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle hükmün 2. ve 3. bendinde “… dava tarihinden itibaren…” ifadelerinin hüküm fıkrasından çıkarılmasına, yerine “… davacının ıslah tarihi 12/04/2013, asli müdahilin ıslah tarihi olan 27/05/2013 tarihinden itibaren ….” ifadelerinin yazılmasına, Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi yollaması İL HMK’nın 304. maddesi (1086 sayılı HUMK’un 438/7. fıkrası) gereğince DÜZELTİLMİŞ BU ŞEKLİ İLE ONANMASINA, davacı vekilinin tüm ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının 1 nolu bentte yazılı sebeplerle reddine, taraflarca HUMK’un 440/1 maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 25,20 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 6,20 TL’nin davacıdan alınmasına, peşin harcın istek halinde davalıya iadesine 20.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/12221 Karar : 2017/195 Tarih : 17.01.2017

  • HMK 304. Madde

  • Hükmün Tashihi

Dava, yersiz ve hukuka aykırı olarak yapılan prim kesintisinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.

Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle, davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Hükmün Tashihi” başlığını taşıyan 304. maddesinde, hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hataların, mahkemece kendiliğinden veya taraflardan birinin istemi üzerine düzeltilebileceği belirtilmiş, “Hükmün Tavzihi” başlıklı 305. maddesinde, hüküm yeterince açık değilse veya yerine getirilmesinde duraksama uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, yerine getirilmesi tamamlanıncaya kadar taraflardan her birinin hükmün açıklanmasını veya duraksama ya da aykırılığın giderilmesini isteyebileceği, hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçların, tavzih yolu ile sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği açıklanmıştır. Tavzih yoluyla hüküm fıkrası değiştirilemez ve hükmün infazından sonra tavzih yapılamaz.

Yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri doğrultusunda eldeki davada, her ne kadar mahkemece, maddi hataya düşüldüğü gerekçesiyle tashih yolu ile hükümde değişiklik yapılmış ise de, anılan yanlışlığın maddi hata niteliğinde olmadığı, davacının hakkının daraltıldığı, bu nedenle de düzeltmenin tashihe ve tavzihe konu edilemeyeceği belirgin olup, mahkemece tashih yolu ile düzeltme yapılması usul ve aykırı olup bozma sebebidir.

O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 17.01.2017 gününde oybirliği ile karar verildi


YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/35753 Karar : 2016/21747 Tarih : 8.12.2016

  • HMK 304. Madde

  • Hükmün Tashihi

Mahkeme hükümlerinin tashihi ve tavzihine ilişkin yasal düzenlemeler 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 304., 305. ve 306. maddelerinde yer almaktadır.

“Hükmün tashihi” başlıklı 6100 sayılı 304. maddesine göre “(1) Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir.

(2) Tashih kararı verildiği takdirde, düzeltilen hususlarla ilgili karar, mahkemede bulunan nüshalar ile verilmiş olan suretlerin altına veya bunlara eklenecek ayrı bir kâğıda yazılır, imzalanır ve mühürlenir.”

“Hükmün tavzihi” başlıklı 6100 sayılı 305. maddesine göre “ (1) Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir.

(2) Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.”

Aynı Kanun’un 306. maddesinde tavzih talebi ve usulü konusunda hüküm bulunmaktadır. Anılan düzenlemede tavzih talep dilekçesinin bir örneğinin cevap süresi mahkemece belirlenmek suretiyle karşı tarafa tebliğ edileceği, cevap verilmesi durumunda bu cevabın da tavzih talebinde bulunan tarafa tebliğ edileceği, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verileceği ancak gerekli görüldüğü takdire tarafların sözlü açıklamalarını yapabilmeleri için duruşma yapılacağı, tavzih talebi yerinde görülürse 304. maddesi uyarınca işlem yapılacağı belirtilmektedir.

Somut uyuşmazlıkta davacı tarafça 12.10.2016 tarihli dilekçeyle mahkemece maddi hata yapıldığı, kısa kararda kıdem tazminatının 10.577,31 TL olarak tespit edildiği gerekçeli kararda ise bu miktarın sehven 6.745,07 TL olarak yazıldığı gerekçeli kararın düzeltilmesini talep ettiği, mahkemece davalı tarafa bu talebin tebliğ edilmeden 17.10.2016 tarihli kararla tavzih talebinin kabulüne karar verildiği görülmektedir.

6100 sayılı HMK’nın 305/2 maddesinde yer alan “Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.” düzenleme uyarınca bu şekilde tavzih yapılamayacağı gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç:

Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 08/12/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/10671 Karar : 2016/4711 Tarih : 15.06.2016

  • HMK 304. Madde

  • Hükmün Tashihi

Dava, işyeri ihtiyacı nedeniyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece Dairemizin bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş, davacı vekilinin 12.05.2015 günlü kararda, eksik hesaplanan yargılama giderlerinin düzeltilmesi isteğini içeren tavzih dilekçesi üzerine, mahkemece 20.08.2015 günlü Ek Karar ile hükmün tavzihine karar verilmiş her iki kararda davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

HMK.nın 304. maddesinde tavzih “Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir. Tashih kararı verildiği takdirde, düzeltilen hususlarla ilgili karar, mahkemede bulunan nüshalar ile verilmiş olan suretlerin altına veya bunlara eklenecek ayrı bir kâğıda yazılır, imzalanır ve mühürlenir.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu halde hükmün taraflara tebliğinden sonra verilen tavzih talepleri hakkında mahkemece taraflar dinlenilmeden karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olacaktır.

Olayımızda; Mahkemece, yukarıda açıklanan HMK.nın 304.maddesi gereğince, hüküm taraflara tebliğ edildikten sonra tavzih dilekçesi karşı tarafa tebliğ edilmeden ve karşı tarafın itirazları dinlenmeden dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde karar verilmiştir. Bu nedenle usulü işlemler tamamlanarak ve HMK 305/2 maddesi de dikkate alınmak sureti ile karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile talebin kabulüne karar verilmesi doğru değildir.

Karar bu nedenle bozulmalıdır.

SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA ve bozma nedenine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 15.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi


YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/18144 Karar : 2016/7676 Tarih : 28.04.2016

  • HMK 304. Madde

  • Hükmün Tashihi

Dava, kredi kartı sözleşmesine dayanan banka alacağın tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.

Mahkemece, davalının davacı bankaya olan kredi kartı borcunun aksaması nedeni ile borcun yapılandırılarak ödemelerin taksitlendirildiği, hesabın kat edildiği ancak davalıya tebliğ edilmeden davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, takip tarihi itibariyle muacceliyet şartının gerçekleşmediği, takibin icra tarihine kadar vadesi gelmiş borçlar üzerinden devam etmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyize konu edilen kararın 3 nolu bendinde “6. İcra müdürlüğünün kararının tazminat talebinin reddine” şeklinde hüküm kurulmuş, daha sonra tashih şerhi`` başlıklı tutanak ile bir kısım eklenerek kısa hüküm fıkrasının 3. Bendinin alacak yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına yazılması gerekirken hata yapıldığı ve “ 3. Bendinde

“6. İcra müdürlüğünün kararının tazminat talebinin reddine” şeklinde yazıldığı anlaşıldığından kısa hüküm fıkrasının “3. Bendinde alacak yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına” şeklinde tashihine karar verildiği 04/06/2015 tarihinde belirtilmiştir.

6100 sayılı HMK’nun hükmün tashihi başlıklı 304.maddesinde “Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece re`sen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir. Tashih kararı verildiği takdirde, düzeltilen hususlarla ilgili karar, mahkemede bulunan nüshalar ile verilmiş olan suretlerin altına veya bunlara eklenecek ayrı bir kâğıda yazılır, imzalanır ve mühürlenir.“, hükmün tavzihi başlıklı 305.maddesinde “Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez. “, tavzih talebi ve usulü başlıklı 306.maddesinde “Tavzih, dilekçeye tarafların sayısı kadar nüsha eklenmek suretiyle hükmü veren mahkemeden istenebilir. Dilekçenin bir nüshası, cevap süresi mahkemece belirlenerek karşı tarafa tebliğ edilir. Cevap, tavzih talebinde bulunan tarafa tebliğ olunur.Mahkeme, cevap verilmemiş olsa bile dosya üzerinde inceleme yaparak karar verir; ancak gerekli görürse iki tarafı sözlü açıklamalarını yapabilmeleri için davet edebilir. Mahkeme tavzih talebini yerinde gördüğü takdirde 304 üncü madde uyarınca işlem yapar.“ hükmü bulunmaktadır.

Yukarıda anılan 6100 sayılı HMK’nun ilgili maddelerine göre gerek tashih yoluyla ile gerekse tavzih yolu ile hüküm fıkrası sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez. Bu durum 6100 sayılı HMK`nun 304-305-306 maddelerine aykırılık teşkil etmektedir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 28.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/373 Karar : 2016/8507 Tarih : 27.04.2016

  • HMK 304. Madde

  • Hükmün Tashihi

Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmiş, 10.06.2015 tarihinde maddi hata olduğu gerekçesiyle hükümde vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünde değişiklik yapılmıştır.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu 304. maddesine göre hükümdeki yazı ve hesap hatası ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece re`sen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Ancak hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçların bu yol ile düzeltilmesi mümkün değildir. Mahkemece vekalet ücreti ve yargılama giderinden ilk hükümde davacı sorumlu tutulmuşken tamamen sorumluluğu değiştirecek şekilde vekalet ücreti ve yargılama giderinden maddi hatanın düzeltilmesi yoluyla davalının sorumlu tutulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre vekalet ücreti ve yargılama giderinin esasına ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ Esas : 2014/29871 Karar : 2015/32948 Tarih : 12.11.2015

  • HMK 304. Madde

  • Hükmün Tashihi

Davacı, davalı bankadan ihtiyaç kredisi kullandığını, imzası taklit edilerek yapılandırma ve taksitlendirme yapıldığını, yeni krediler çekilip borçlandırıldığını, bu krediler nedeniyle aleyhinde icra takibi başlatıldığını ileri sürerek, bu krediler nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davacının davasının kabulü ile Kadıköy 6. İcra Dairesi`nin 2011/14419 Esas sayılı icra takip dosyasında 18.173,94-TL asıl alacak yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş; 18.03.2014 tarihli ek karar ile icra dosyasındaki asıl alacak miktarının 20.950,19-TL olduğu gerekçesiyle kararın içeriği aynen saklı kalmak kaydıyla 20.950,19-TL asıl alacak yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine şeklinde hükmün düzeltilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Hükmün tashihi ve tavzihi HMK’nun 304 ve 305. maddelerinde düzenlenmiş olup, buna göre, mahkemece hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar düzeltilebilir. Hüküm yeterince açık değilse ya da icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa hüküm tavzih edilebilir.Asıl hükmü değiştirecek, hüküm sonucunu bertaraf edecek şekilde tavzih kararı verilemez. Tavzih yoluyla hükmün kapsamı genişletilemeyeceği gibi, hükümle kazanılmış hakların ortadan kaldırılmasını sağlayacak şekilde de karar verilemez. Somut olayda; mahkemece, davacının davasının kabulü ile Kadıköy 6. İcra Dairesi`nin 2011/14419 Esas sayılı icra takip dosyasında 18.173,94-TL asıl alacak yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş; sonrasında davacının talebi üzerine 18.03.2014 tarihli ek karar ile icra dosyasındaki asıl alacak miktarının 20.950,19-TL olduğu gerekçesiyle kararın içeriği aynen saklı kalmak kaydıyla 20.950,19-TL asıl alacak yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. Tavzih talebi üzerine verilen bu karar, hükmü değiştirecek nitelikte olup, tavzih ile bu şekilde karar verilmesi mümkün değildir. Mahkemece, hükümde değişikliğe yol açabilecek şekilde tavzih kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

2- Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.

Temyiz olunan kararın yukarıda (1) numaralı bentte gösterilen nedenle ( BOZULMASINA ),(2) numaralı bentte açıklanan nedenle davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 319,60 TL harcın istek halinde (İADESİNE), oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ Esas : 2014/5801 Karar : 2014/11831 Tarih : 23.06.2014

  • HMK 304. Madde

  • Hükmün Tashihi

Davacı vekili, davalılardan A… U… T…‘un bir aile şirketi olan dava dışı Hızlanlar A.Ş’ye beşinci ortak olarak hisse bedeli dahi ödemeksizin %5 hisse verilmek suretiyle ortak yapıldığını, A… U… T…‘un aynı zamanda şirketin muhasebe işlerini yürütmekte olup, kendisine şirket adına tüm idari işlemler bakımından yetki ve görev verildiğini, bu kapsamda davalının müşterek hesaplar açtırdığını ve 1998 yılından başlayarak bir takım haksız işlemlerle müvekkilini zarara uğrattığını, banka hesap sözleşmelerinde müvekkili adına atılmış bulunan imzaların müvekkiline ait olmadığını, davalının şirket hesaplarından kendi imzası ile çektiği paraları davalı kızı F… T… ile diğer kızı ve damadına ait davalı şirkete aktardığını, bu para transferlerinin davalılar nezdinde sebepsiz zenginleşme yarattığını belirterek 08.10.2001-11.12.2001 tarihinde yapılan havaleler sebebiyle 7.300,00 TL’nin davalılardan A… U… T… ve F…T…‘den, 31.07.2000, 28.08.2001, 31.10.2001, 30.11.2001 ve 28.12.2001 tarihlerinde yapılan havaleler sebebiyle 5.700,00 TL`nin davalılardan A… U… T… ve davalı şirketten haksız havale tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı A… U… T… vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkili ile davacının müşterek hesaplara eşit paylarla sahip olduklarını belirterek davanın reddini istemiştir.

Davalı Feryal Tüzün vekili, davalı A… U… T… tarafından yapılan ödemelerin müvekkili ile bu kişi arasındaki özel ilişkiden kaynaklandığını, davanın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini istemiştir.

Davalı şirket, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılamada, davacı vekili HMK’nın 124/3. maddesi gereğince davaya Hızlanlar Otomotiv San. Tic. A.Ş’nin davacı olarak katılmasına ve davanın onun huzuru ile yürütülmesine karar verilmesini istemiş ise de; 6100 sayılı HMK`nın 124. maddesindeki taraf değişikliğinin maddi bir hatadan kaynaklanan ve dürüstlük kuralına aykırı olmayan nitelikte bulunmasının zorunlu olduğu, davacı vekilinin ise Yargıtay bozma ilamından esinlenerek taraf değişikliğine yöneldiği, davalıların da muvafakat etmemesi karşısında talebin reddi gerektiği, davalı F…T… yönünden davanın husumet sebebi ile reddine karar verilmiş olduğu belirtilmiş ise de; F… T… yönünden kurulan hüküm onanmış olduğundan yapılan maddi hatanın bu şekilde düzeltilmesine, önceki hükümdeki gibi davanın reddine, kalan taraflar yönünden ise aktif husumet yokluğu sebebi ile davanın reddine karar verilmesi gerektiği, gerekçesi ile davalı F… T… yönünden önceki karardaki gibi zamanaşımı nedeni ile davanın reddine (HMK 304 maddesi gereğince maddi hata düzeltilerek), kalan taraflar bakımından ise davacı tarafın davacı değişikliğine ilişkin talebin reddi ile aktif husumet yokluğu nedeni ile davanın reddine, karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.

Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün (ONANMASINA), temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ Esas: 2016/18203 Karar: 2017/11645 Tarih: 28.09.2017

  • HMK 304. Madde

  • Hükmün Tashihi

Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takibe karşı, borçlunun, mirası reddettiğini bildirerek muristen intikal eden taşınmaz hisselerine konulan hacizlerin kaldırılması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, şikayetin reddi yönünde gerekçe yazılmasına rağmen hüküm kısmında, “Şikayetin kabulüne” karar verildiği, alacaklı vekilinin tashih talebi üzerine, mahkemenin 11.02.2016 tarihli ek kararı ile; “Mahkememizin 03.12.2015 tarih 2015/120 esas 2015/1232 karar sayılı kararın hüküm kısmının birinci bendinde “Şikayetin Kabulüne” kısmının kaldırılarak “Şikayetin Reddine şeklinde tashihine,” karar verildiği anlaşılmaktadır.

Hükmün tashihini düzenleyen 6100 Sayılı HMK’nun 304/1. maddesinde; “Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir” şeklinde düzenleme mevcuttur.

Öte yandan aynı Kanun’un 305. maddesinde ise; “ ( l ) Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. ( 2 ) Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre ancak, açık olmayan veya çelişkili fıkraları kapsayan hükümlerin tavzihi istenebilir. Hakim verdiği hüküm ile bağlıdır. Hakimin, sonradan hükmün yanlış olduğu veya kararda eksik hususlar bulunduğu kanaatine ulaşsa bile, hüküm temyiz edilip bozulmadıkça veya yargılamanın iadesine karar verilmedikçe, verdiği kararı değiştiremeyeceği gibi, unutulan bir husus hakkında karara sonradan ekleme yapması veya bu konuda ek bir karar vermesi de mümkün değildir.

O halde, mahkemece, alacaklının, hükmün tashihine dair talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, bu konudaki isteminin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlunun, mahkemenin 11.02.2016 tarihli ek kararına ( tashih kararına ) yönelik temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarıda yazılı sebeplerle 366. ve 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS