Rücu Davasında Zamanaşımı
HMK Madde 287
(1) Devlet, ödediği tazminat nedeniyle, sorumlu bilirkişiye, ödeme tarihinden itibaren bir yıl içinde rücu eder. Hükme esas alınan bilirkişi raporu kasten gerçeğe aykırı olarak düzenlenmişse, bu durumda, ceza zamanaşımı süresi uygulanır.
HMK Madde 287 Gerekçesi
Maddede yer alan düzenlemeyle, bilirkişinin, sürekli, Devletin kendisine yöneleceği tehdidi ve endişesiyle, görevini yapamaz hâle gelmesini önlemek amacıyla, Devletin sorumlu bilirkişiye karşı açacağı rücu davası bakımından, bir yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür.
Yine, aynı düzenlemeyle, hükme esas alınan bilirkişi raporunun kasten gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi hâlinde, bu fiil Türk Ceza Kanunu anlamında bir suç oluşturduğu için (m. 276), açılacak olan rücu davasında da, ceza zamanaşımına ilişkin sürenin uygulanacağı hususuna dikkat çekilmek istenmiştir.
HMK 287 (Rücu Davasında Zamanaşımı) Emsal Yargıtay Kararları
YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ Esas : 2017/324 Karar : 2017/844 Tarih : 7.02.2017
-
HMK 287. Madde
-
Rücu Davasında Zamanaşımı
Davacı vekili; müvekkilinin, mülkiyeti davalı kiralayana ait işyerinde 01.09.2013 başlangıç tarihli sözlü kira sözleşmesi ile kiracı olarak bilgisayar bakım ve programcılık işiyle iştigal ettiğini, ….09.2013 tarihinde çıkan yangında işyerinin kullanılmaz hale geldiğini, … …. Sulh … Mahkemesinin 2013/46 D.İş sayılı dosyasında yapılan tespit sonucu alınan bilirkişi raporuna göre; yangının sonradan duvarda oluşturulan yalıtım malzemesi ile kaplanmış bölümde başladığının tespit edildiğini bu nedenle kiralayanın kusurlu olduğunu belirterek yanan malzemeleri bedeli olan şimdilik 24.870 TL`nin olay tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; taşınmazın dava dışı … …‘a kiraya verildiğini, … …`un kendilerinin muafakatı olmadan davacıyla alt kira sözleşmesi yaptığını, davacı ile aralarında bir kira ilişkisi olmadığını, yangının çıkışında müvekkiline yüklenebilecek bir kusurun bulunmadığını, savunarak; davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; davacının kira ilişkisini ispat edemediği ve kiralananın kiralanma amacına aykırı olarak kullanılması sonucu kesin olarak çıkış sebebi belirlenemeyen yangın nedeniyle her ne kadar bilirkişiler raporunda mülk sahibinin kusurlu olduğunu iddia ile kusur oranını belirlemiş iseler de, meydana gelen zararda davalı mülk sahibinin bir kusurunun bulunmadığı gerekçesi ile tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6098 Sayılı TBK`nun 69. maddesinde; “Bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür.
İntifa ve oturma hakkı sahipleri de, binanın bakımındaki eksikliklerden doğan zararlardan, malikle birlikte müteselsilen sorumludurlar.
Sorumluların, bu sebeplerle kendilerine karşı sorumlu olan diğer kişilere rücu hakkı saklıdır.” hükmü düzenlenmiştir.
HUMK`nun 275. ve devamı maddelerinde de; “bilirkişilik” müessesesi düzenlenmiş olup, anılan maddede mahkemenin çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceği düzenlendikten sonra 286. maddede de bilirkişinin oy ve görüşünün hakimi bağlamayacağı düzenlenmiş ise de, işin çözümünde teknik bilgi ve birikimin gerekliliğine inanılarak bilirkişi incelemesi yaptırıldığına göre verilen raporlar çelişkili ise mahkeme, HUMK.nun 283. maddesi hükmüne dayalı olarak, bilirkişiden açıklama ya da ek rapor isteyebileceği gibi 284. maddesi hükmüne dayalı olarak yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak yeni bir rapor alabilir.
Aynı ilkeler 6100 sayılı HMK beşinci bölümünde “bilirkişi incelemesi” ismi altında ve 266-287.maddeleri arasında düzenlenmiştir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim raporu serbestçe takdir eder. HMK’nın 281. maddesinde; tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise, bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkemece, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için mahkemenin, gerekli görürse yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bu bağlamda hâkim, bilirkişi raporunu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasında çelişki varsa, çelişki giderilmeden karar verilemez. Uyuşmazlık, teknik bilgiyi gerektiren, yangının çıkmasında kusur tespitine yönelik olup; her ne kadar hakim bilirkişi raporu ile bağlı değilse de, mahkemenin teknik bilgiyi gerektiren bir konuda gerekçesiz olarak alınan bilirkişi raporunu hatalı kabul ederek hüküm tesisi doğru değildir. Bu durumda mahkemece; konusunda uzman işgüvenliği ve elektrik mühendislerinden oluşacak bilirkişi kurulundan, denetime elverişli rapor alınarak, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun`unun kusursuz sorumluluk başlığı altında düzenlenen yapı malikinin sorumluluğu ilkeleri gereğince davalının durumu değerlendirilip hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, teknik bilgiyi gerektiren bir konuda eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı …ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici ….madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, … duruşması için kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına takdir olunan ….480 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, HUMK`nun 440 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.02.2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
Davacı vekili: müvvekilinin, mülkiyeti davalıya ait taşınmazda kiracı olduğunu, kiralananda çıkan yangında iş yerinde bulunan malzemelerinin zarar gördüğünü; tespit raporuna göre; yangının, kiralık olarak kullanılan binanın ruhsatına ve yasal kurallara aykırı şekilde çekilen elektrik hattından kaynaklandığının anlaşıldığını; davalının, oluşan zarardan sorumlu olduğunu ileri sürerek; şimdilik 24.870 TL zararın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; müvekkili ile davacı arasında hiçbir hukuki alacağın bulunmadığını, taşınmazın dava dışı … …`a kiralandığını şayet davacı orada kiracı olduğunu iddia ediyorsa bunun ispatlanması gerektiğini savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; “… Davacının kira sözleşmesinin tarafı olmadığı gibi kiralananın kiralanma amacına aykırı olarak kullanılması sonucu kesin olarak çıkış sebebi belirlenemeyen yangın nedeniyle… meydana gelen zararda davalı mülk sahibinin atfı kabil bir kusurunun bulunmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı” gerekçesiyle, davacının davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Her ne kadar, sayın çoğunluğun görüşü ile, hükme esas alınan bilirkişi raporunun yetersizliğinden bahisle mahkeme kararı bozulmuş ise de; aşağıda açıkladığım gerekçeyle çoğunluk görüşüne iştirak edilmemiştir.
Davada, kira ilişkisine dayanılarak, kiralananda elektrik tesisatının yetersizliği nedeniyle çıkan yangından dolayı oluşan maddi zararın, kiralayandan tahsili istenilmektedir.
01/…/2011 tarihinde yürürlüğü giren 6100 sayılı HMK`nun Sulh … mahkemelerinin görevini düzenleyen …. maddesinin …/a bendinde; Kiralanan taşınmazların, 09/06/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaların çözüm yerinin sulh … mahkemesi olduğu belirtilmiştir.
Görev, kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece resen dikkate alınmalıdır. Dava, 08/09/2014 tarihinde açılmış olup, 6100 sayılı HUMK`nun yürürlük tarihinden sonraki dönemde açılmıştır.
Davacı taraf, kiracılık ilişkisine dayandığına ve taraflar arasındaki kiracılık ilişkisinin varlığının değerlendirilmesinin sulh … mahkemesine ait bulunmasına göre; mahkemenin, yukarıda belirtilen yasal düzenleme gereği dava dilekçesini görev yönünden ret ederek, görevsizlik kararı ile dosyayı görevli sulh … mahkemesine göndermesi gerekmektedir. (… …. … Dairesinin, benzer bir olaydaki, 26/05/2014 tarih ve 2013/15022 E. - 2014/6795 K. sayılı ilamı da bu doğrultudadır.)
Görevsiz mahkemede işin esasının incelenerek karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, doğru değildir.
Yukarıda açıkladığım gerekçeyle, sayın çoğunluğun görüşüne katılmamaktayım.
YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ Esas : 2013/19107 Karar : 2014/4856 Tarih : 26.03.2014
-
HMK 287. Madde
-
Rücu Davasında Zamanaşımı
Davacı vekili dilekçesinde; Afyonkarahisar ilinde bulunan davacı bakanlığa bağlı bir takım hastanelerin muhtelif tarihlerdeki elektrik faturalarının resmi sağlık kuruluşları tarife grubundan fiyatlandırılması gerekirken ticarethane birim fiyatları üzerinden faturalandırıldığını, davalı kurumun fazla ve haksız olarak tahsil ettiği meblağın davacı kuruma iade etmesi gerektiğini ileri sürerek 164.048,17 TL`nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili dilekçesinde; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; 04.04.2013 havale tarihli bilirkişi raporu esas alınarak davanın kısmen kabulü ile 162.116,12 TL`nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu alacak hakkında aldırılan 31.08.2012 tarihli SMMM bilirkişi raporunda dava tarihi itibariyle davacının 163.875,33 TL asıl alacak ve 56.100,08 TL yasal faiz olmak üzere toplam 219.975,41 TL alacaklı olduğu, bu rapor sonrası aldırılan 28.11.2012 tarihli elektrik mühendisi bilirkişi raporunda dava konusu alacağın 161.956,60 TL olduğu belirtilmiş, bu rapora yapılan itiraz sonucu yeniden aldırılan 04.04.2013 havale tarihli üç kişilik bilirkişi heyeti raporunda alacağın 162.116,12 TL olduğu belirtilmiş, mahkemece 04.04.2013 havale tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak hüküm tesis edilmiştir.
Mahkemece; benimsenerek hükme dayanak alınanbilirkişi raporu ile daha önce alınan bilirkişi raporlarının çeliştiği, bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
HUMK`nun 275. ve devamı maddelerinde; “bilirkişilik” müessesesi düzenlenmiş olup, anılan maddede mahkemenin çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceği düzenlendikten sonra 286.maddede de bilirkişinin oy ve görüşünün hakimi bağlamayacağı düzenlenmiş ise de işin çözümünde teknik bilgi ve birikimin gerekliliğine inanılarak bilirkişi incelemesi yaptırıldığına göre verilen raporlar çelişkili ise mahkeme HUMK.nun 283.maddesi hükmüne dayalı olarak, bilirkişiden açıklama ya da ek rapor isteyebileceği gibi 284.maddesi hükmüne dayalı olarak yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak yeni bir rapor alabilir.
Aynı ilkeler 6100 sayılı HMK beşinci bölümünde; “bilirkişi incelemesi” ismi altında ve 266-287.maddeleri arasında düzenlenmiştir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hakim, raporu serbestçe takdir eder. Hakim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hakim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Bu durumda mahkemece; önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulundan alınan üç rapordaki çelişkileri giderecek ve itirazları da karşılayacak biçimde rapor alınarak, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, birbiriyle çelişen raporlar arasındaki çelişki giderilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Ayrıca, 818 sayılı BKnun 101.maddesinde "Muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla mütemerrit olur" hükmü getirilmiştir. 6098 sayılı Borçlar Kanununun 117.maddesinde bu hüküm Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer
` şeklinde düzenlenmiştir. Davacı vekili dava konusu alacağın iadesi hakkında dava öncesinde davalı kuruma ihtarda bulunulduğunu belirtmiş, ancak mahkemece bu husus hakkında bir araştırma ve incelemeyapılmadan, kabul edilen alacağa dava tarihinden itibaren faize karar verilmesi de doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince ( BOZULMASINA ) ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, oybirliği ile, karar verildi.
YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ Esas : 2013/19350 Karar : 2014/2745 Tarih : 24.02.2014
-
HMK 287. Madde
-
Rücu Davasında Zamanaşımı
Davacı vekili dava dilekçesinde davacı adına kaçak elektrik tespit tutanağı tutulduğunu, toplam 3.234.70.-TL borç çıkarıldığını, hakkında takipsizlik kararı verildiğini belirterek borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyada bulunan 8.11.2010 tarihli kaçak tespit tutanağından yerin büro. kullanıcının davacı olduğu ve sayacın klemensiyle oynandığının belirtildiği, 8.11.2010 tarihli sayaç ölçü trafoları ayar raporundan abonenin dava dışı B. H. olduğu, sayacın gerilim kancasının düşük olduğunun ve klemens ile oynandığının belirtildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece keşif yapılmış, işyerinin yıkılmış olduğu gözlemlenmiş, keşfe katılan elektrik mühendisi bilirkişi (soruşturma dosyasında bulunan bilirkişi raporunu hazırlayan bilirkişi) sayaç hurdaya gönderildiğinden kontrol edilemediğini belirterek önceki raporuna yollama yapmış, her ne kadar sayacın gerilim kancasına ait vidalar gevşemiş durumda ise de, sayacın eski olması ve işyerinin yıkılmış olması sebebiyle sayaçla dükkan yıkıldıktan sonra oynanmış olabileceği, bu sebeple borcun bulunmadığı görüşünde bulunmuştur. Anılan bu bilirkişi raporu varsayıma dayandığı, bilimsel olmadığı için hükme dayanak alınacak nitelikte olmadığı gibi davalı vekilinin itirazına da uğramıştır.
H.U.M.K.nun 275. vd. maddelerinde “bilirkişilik” müessesesi düzenlenmiş olup, anılan maddede mahkemenin çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceği düzenlendikten sonra 286. maddede de bilirkişinin oy ve görüşünün hakimi bağlamayacağı düzenlenmiş ise de, işin çözümünde teknik bilgi ve birikimin gerekliliğine inanılarak bilirkişi incelemesi yaptırıldığına göre verilen raporlar çelişkili ise mahkeme H.U.M.K.nun 283. maddesi hükmüne dayalı olarak, bilirkişiden açıklama ya da ek rapor isteyebileceği gibi 284. maddesi hükmüne dayalı olarak yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak yeni bir rapor alabilir.
Aynı ilkeler 6100 Sayılı H.M.K.beşinci bölümünde “bilirkişi incelemesi” ismi altında ve 266-287. maddeleri arasında düzenlenmiştir.
Bilirkişi raporu kural olarak hakimi bağlamaz. Hakim raporu serbestçe takdir eder. Hakim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir.
Bu durumda mahkemece önceki bilirkişiden farklı bir uzman bilirkişiden somut olayı Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin ilgili 13,14,15. maddelerinde yer alan ilkeler ışığında değerlendiren bir rapor alınarak, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bilimsel olmayan ve itiraza uğrayan bilirkişi raporuna dayanarak yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün ( BOZULMASINA ), peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde temyiz edene iadesine, oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ Esas : 2013/17848 Karar : 2014/2582 Tarih : 20.02.2014
-
HMK 287. Madde
-
Rücu Davasında Zamanaşımı
Davacı vekili dilekçesinde: davalının abonesiz elektrik kullanımı sebebiyle hakkında kaçak tespit tutanağı düzenlenerek toplam 80.760,65.TL. kaçak borç tahakkuk ettirildiğini, aleyhine icra takibi başlatıldığını, borçlunun borca itiraz etmesi sebebiyle takibin durduğunu belirterek itirazın iptaliyle takibin devamına ve %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında: davalının davacıya borcu bulunmadığını, davalının Altılı Köyündeki tesisiyle ilgili elektrik enerjisini, Akçakale İlçesindeki F-1 DSİ tarımsal sulama hattından aldığını, söz konusu tesisin elektrik kullanımıyla ilgili sayacının F-1 sulama trafo merkezinde mevcut olup, sözkonusu tesisin elektrik tüketimiyle ilgili kayıtların Akçakale F-1 sulama trafo merkezinde tutulduğunu, dolayısıyla davalının abonesiz elektrik tüketiminin söz konusu olmadığını, bu hat ile ilgili ödemelerini de DEDAŞ`a yapmakta olduğunu, bu tesisten başka Altılı Köyünde başkaca herhangi bir sulama tesisi ve trafoya bağlı elektrik sayacı yada abonesiz tesisi de bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davaya konu adresteki elektrik tesisatında abonesiz olarak tüketim yapıldığı ve yapılan bu fiilin meri mevzuata ve Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğine göre, kaçak elektrik tüketimi olduğu, davaya konu elektrik tesisatından kullanılan kaçak tahakkuk bedelinin 46.374,66.TL. olduğu, son ödeme tarihinden takip tarihine kadar işleyecek yasal faiz miktarının 8.976,36.TL. olduğu, buna göre davacının 55.351,02.TL.Iik kısmı yönünden itirazında haklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüyle davalının Şanlıurfa 3. İcra Müdürlüğünün 2010/6155 takip sayılı dosyasına vaki itirazının kısmen iptaliyle takibin 46.374,66 TL asıl alacak, 8.976,36 TL gecikme faizi toplamı 55.351,02 TL üzerinden devamına karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Somut olayda, mahkemece aldırılan 12.10.2012 tarihli bilirkişi kurulu raporunda. “Hakkında kaçak tutanağı düzenlenmiş olan ve Altılı Köyünde bulunan 250 kva gücündeki trafonun davalı Gap Sulama Birliğine ait olduğu, davaya konu adresteki elektrik tesisatında abonesiz olarak tüketim yapıldığı ve yapılan bu fiilin yönetmelik açısından kaçak elektrik tüketim tahakkuku olduğu, davaya konu elektrik tesisatından kullanılan kaçak tahakkuk bedelinin 46.374,66.TL. olduğu, son ödeme tarihinden icra takip tarihine kadar işleyecek yasal faiz miktarının 8.976,36.TL. olduğu” tespit edilmiştir.
Mahkemece, başka bir bilirkişi heyetinden aldırılan 3.4.2013 tarihli raporda, “Daha önce alınan 3`lü bilirkişi raporunda bazı hatalı değerlendirmeler yapılarak tespite konu trafonun davalı birliğe ait olduğu kanaatine yer verildiği, heyetlerinin bu görüş ve kanaate iştirak etmediğini, heyetlerinin söz konusu raporda yer alan, yerinde bizzat yapılan keşif sırasında davalıya ait ve mevcut aboneliği üzerinden beslenen 250 kva gücünde trafo dışında başka bir trafo bulunduğu yönünde bir belirleme yapılmadığı ve bu yönde bir belge mevcut olmadığı halde tespite konu trafonun davalıya ait başka bir trafo olduğu yönündeki kanaatin eksik incelemeye dayalı olduğunun değerlendirildiği, tespite konu 250 kva gücündeki trafo tesisinin davalı birliğe ait olduğuna dair yeterli belge ve bulgu bulunmadığı, davacı elektrik şirketinin tespite konu trafonun kim tarafından kullanıldığı, ispatla yükümlü bulunduğu, davacının kaçak elektrik kullanımına bağlı olarak trafo sahibi yada fiili kullanıcıdan talep edebileceği kaçak kullanım bedelinin 46.374,66.TL. olduğu tespite konu trafo tesislerinin davalı birliğe tespiti halinde davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 46.374,66.TL. asıl alacak ve 8.976,36.TL. işlemiş faiz olmak üzere toplam 55.351,02.TL. alacaklı olacağı” görüş ve kanaatini bildirmişlerdir.
H.U.M.K.nun 275. vd. maddelerinde “bilirkişilik” müessesesi düzenlenmiş olup, anılan maddede mahkemenin çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceği düzenlendikten sonra 286. maddede de bilirkişinin oy ve görüşünün hakimi bağlamayacağı düzenlenmiş ise de, işin çözümünde teknik bilgi ve birikimin gerekliliğine inanılarak bilirkişi incelemesi yaptırıldığına göre verilen raporlar çelişkili ise mahkeme H.U.M.K.nun 283. maddesi hükmüne dayalı olarak, bilirkişiden açıklama ya da ek rapor isteyebileceği gibi 284. maddesi hükmüne dayalı olarak yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak yeni bir rapor alabilir.
Aynı ilkeler 6100 Sayılı H.M.K.beşinci bölümünde “bilirkişi incelemesi” ismi altında ve 266-287. maddeleri arasında düzenlenmiştir.
Bilirkişi raporu kural olarak hakimi bağlamaz. Hakim raporu serbestçe takdir eder. Hakim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hakim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Mahkemece aldırılan bilirkişi raporları arasında trafonun davalıya ait olup olmadığına dair açık çelişki bulunup, bu çelişki giderilmemiştir.
Bu durumda, mahkemece, önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik konusunda uzman bilirkişi kurulu marifetiyle alınan raporlardaki çelişkileri giderecek biçimde denetime elverişli yeni bir rapor alınarak, hasıl olacak sonuç dairesinde hüküm tesis edilmesi gerekirken, birbiriyle çelişen raporlar arasındaki çelişki giderilmeden eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bozma nedenine göre davalı vekilinin sair, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
Bu itibarla yukarda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün ( BOZULMASINA ) ve peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde temyiz edene iadesine, oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ Esas : 2013/15896 Karar : 2014/749 Tarih : 22.01.2014
-
HMK 287. Madde
-
Rücu Davasında Zamanaşımı
Davacı vekili dilekçesinde; davacının davalıdan 32 adet fatura nedeniyle alacaklı olduğunu, bu alacak nedeniyle davalı aleyhine yapılan icra takibine davalının hem asıl alacak hem de faiz yönünden haksız ve dayanaksız itiraz ettiğini belirterek, davalının itirazının iptaliyle takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili dilekçesinde; davanın reddiyle davacının kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüyle takip dosyasında davalının 8.055,75 TL’ye yönelik itirazının iptaliyle takibin bu miktar üzerinden aynı koşullarla devamına, kabul edilen alacak tutarı üzerinden %40 icra inkar tazminatı tutarı 3.222,30 TL’nin davalıdan tahsiline, davacının kendi defterlerinde kayıtlı alacak tutarını aşar nitelikteki takipte kötüniyetli olduğu sonucuna varılarak reddolunan kısım üzerinden hesaplanan %40 kötüniyet tazminatı tutarı 5.577,70 TL`nin davacıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, dava konusu alacak hakkında aldırılan ilk bilirkişi raporu ve ek raporlarında davalının borcunun takip tarihi itibariyle üç adet faturadan dolayı gecikme faizi, KDV ve ÖTV ile birlikte 3.677,24 TL olduğu, davalının takipten sonra ancak iş bu dava öncesi faturalar toplamı 3.187,48 TL ödediği belirtilmiş, hükme esas alınan 21.04.2010 tarihli bilirkişi raporunda davacının takip tarihi itibariyle 8.055,77 TL alacaklı olduğu, takipten sonra ancak dava tarihinden önce davalı tarafından ödenen 3.187,48 TL sonrası bakiye alacağın 4.868,29 TL olduğu belirtilmiş, 04.11.2010 havale tarihli bilirkişi ek raporunda ise, davacının alacağının 8.055,75 TL olduğu, mahkemece virmanlaşma kabul edildiği takdirde davalının davacıya herhangi bir borcunun kalmayacağı görüşü belirtilmiştir.
HUMK.nun 275. ve devamı maddelerinde “bilirkişilik” müessesesi düzenlenmiş olup, anılan maddede mahkemenin çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceği düzenlendikten sonra 286 ncı maddede de bilirkişinin oy ve görüşünün hakimi bağlamayacağı düzenlenmiş ise de işin çözümünde teknik bilgi ve birikimin gerekliliğine inanılarak bilirkişi incelemesi yaptırıldığına göre verilen raporlar çelişkili ise mahkeme HUMK.nun 283 üncü maddesi hükmüne dayalı olarak, bilirkişiden açıklama ya da ek rapor isteyebileceği gibi 284 üncü maddesi hükmüne dayalı olarak yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak yeni bir rapor alabilir.
Aynı ilkeler 6100 sayılı HMK beşinci bölümünde “bilirkişi incelemesi” ismi altında ve 266-287 nci maddeleri arasında düzenlenmiştir.
Bilirkişi raporu kural olarak hakimi bağlamaz. Hakim raporu serbestçe takdir eder. Hakim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hakim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Mahkemece aldırılan bilirkişi raporları arasında açık çelişki bulunup, bu çelişki giderilmemiştir.
Bu durumda, mahkemece, önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik konusunda uzman bilirkişi kurulu marifetiyle alınan raporlardaki çelişkileri giderecek ve davacı tarafın itirazlarını da karşılayacak biçimde denetime elverişli yeni bir rapor alınarak, hasıl olacak sonuç dairesinde hüküm tesis edilmesi gerekirken, birbiriyle çelişen raporlar arasındaki çelişki giderilmeden eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, davalı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün HUMK.nun 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, oybirliği ile karar verildi.
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.