Bilirkişinin Görev Süresi
HMK Madde 274
(1) Bilirkişi raporunun hazırlanması için verilecek süre üç ayı geçemez. Bilirkişinin talebi üzerine, kendisini görevlendiren mahkeme gerekçesini göstererek, süreyi üç ayı geçmemek üzere uzatabilir. (Ek cümle: 28/2/2018 7101/56 md.) Ancak basit yargılama usulüne tabi dava ve işlerde bu süreler iki ay olarak uygulanır.
(2) Belirlenen süre içinde raporunu vermeyen bilirkişi görevden alınıp, yerine bir başka kimse, bilirkişi olarak görevlendirilebilir. Bu durumda mahkeme, görevden alınmış olan bilirkişiden, görevden alındığı ana kadar yapmış olduğu işlemler hakkında açıklama yapmasını talep eder ve ayrıca bilirkişinin dizi pusulasına bağlı bir biçimde görevi sebebiyle incelenmek üzere kendisine teslim edilmiş bulunan dosya ve eklerini mahkemeye hemen tevdi etmesini ister. (Değişik son cümle: 3/11/2016-6754/53 md.) Ayrıca hukuki ve cezai sorumluluğuna ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla, bilirkişiye ücret ve masraf adı altında hiçbir ödeme yapılmamasına karar verilebilir ve gerekçesi gösterilerek gerekli yaptırımların uygulanması bilirkişilik bölge kurulundan talep edilir.
## HMK Madde 274 Gerekçesi
Maddenin birinci fıkrasında yer alan düzenlemede, bilirkişiye raporunu hazırlayıp mahkemeye sunması için verilecek olan sürenin üst sınırı belirtilmiş ve bu sürenin uzatılmasının mümkün olup olmadığı hususu hükme bağlanmıştır.
Bu düzenleme çerçevesinde, mahkeme, somut olayın koşullarını ve özelliklerini gözeterek, bilirkişiye, raporunu hazırlayıp mahkemeye sunması için, üç ayı geçmemek üzere bir süre verecek ve bu süreye bilirkişinin görevlendirilmesine ilişkin kararında da açıkça işaret edecektir. Raporun tevdiine ilişkin süreye uyma konusunda gereken özenin gösterilmesinin temini için, öngörülen süre içinde raporun verilmemesi hâlinde, işlerlik kazanabilecek olan, disipliner ve cezaî yaptırımlar da bilirkişinin görevlendirilmesine ilişkin kararda gösterilmelidir.
Öte yandan, gereken özenin gösterilmemesi hâlinde, mahkemeler de, bilirkişi hakkında, bu yaptırımlara işlerlik kazandırmaktan kaçınmamalıdır. Çünkü, uygulamada en çok yakınılan konulardan birisini de, bilirkişinin raporunu süresi içerisinde mahkemeye tevdi etmemesi oluşturmaktadır.
Ayrıca, bu düzenlemede, bir zorunluluk varsa, bilirkişinin, raporunu tevdii için öngörülen sürenin bitmesinden önce, talepte bulunması üzerine, mahkemenin gerekçesini de göstermek suretiyle, raporu tevdii süresinin uzatılmasına karar verme yetkisinin bulunduğu hususu da hüküm altına alınmıştır.
Maddenin ikinci fıkrasında ise bilirkişinin, öngörülen süre içinde raporunu tevdii etmemesi hâlinde ortaya çıkacak tablo ile işlerlik kazandırılabilecek yaptırımlara işaret edilmiştir. Bu çerçevede, belirlenen süre içinde raporunu vermeyen bilirkişiyi mahkeme görevden alıp; yerine bir başka kimseyi, bilirkişi olarak görevlendirme yoluna gidecektir. Ayrıca, mahkeme, görevden almış olduğu bilirkişiden, görevden aldığı ana kadar yapmış olduğu işlemler hakkında bilgi talep edecek ve kendisine bilirkişilik görevi sebebiyle tevdii edilmiş olan dosya ve eklerini, bir dizi pusulasına bağlı biçimde hemen iade etmesini isteyecektir.
Bunların dışında, mahkeme, raporunu süresinde teslim etmemek suretiyle yargılamanın sürüncemede kalmasına sebebiyet veren bilirkişi hakkında, disipliner bağlamda yaptırım olarak, kendisine ücret ve masraf adı altında herhangi bir ödeme yapılmamasına karar verebilecek; bilirkişilik görevini belirli bir süreyle yapmaktan yasaklanma yahut listeden çıkartılma işleminin uygulanmasını, onun kayıtlı bulunduğu bölge adliye mahkemesi adli yargı adalet komisyonundan talep edebilecektir.
HMK 274 (Bilirkişinin Görev Süresi) Emsal Yargıtay Kararları
YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ Esas : 2013/17848 Karar : 2014/2582 Tarih : 20.02.2014
-
HMK 274. Madde
-
Bilirkişinin Görev Süresi
Davacı vekili dilekçesinde: davalının abonesiz elektrik kullanımı sebebiyle hakkında kaçak tespit tutanağı düzenlenerek toplam 80.760,65.TL. kaçak borç tahakkuk ettirildiğini, aleyhine icra takibi başlatıldığını, borçlunun borca itiraz etmesi sebebiyle takibin durduğunu belirterek itirazın iptaliyle takibin devamına ve %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında: davalının davacıya borcu bulunmadığını, davalının Altılı Köyündeki tesisiyle ilgili elektrik enerjisini, Akçakale İlçesindeki F-1 DSİ tarımsal sulama hattından aldığını, söz konusu tesisin elektrik kullanımıyla ilgili sayacının F-1 sulama trafo merkezinde mevcut olup, sözkonusu tesisin elektrik tüketimiyle ilgili kayıtların Akçakale F-1 sulama trafo merkezinde tutulduğunu, dolayısıyla davalının abonesiz elektrik tüketiminin söz konusu olmadığını, bu hat ile ilgili ödemelerini de DEDAŞ`a yapmakta olduğunu, bu tesisten başka Altılı Köyünde başkaca herhangi bir sulama tesisi ve trafoya bağlı elektrik sayacı yada abonesiz tesisi de bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davaya konu adresteki elektrik tesisatında abonesiz olarak tüketim yapıldığı ve yapılan bu fiilin meri mevzuata ve Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğine göre, kaçak elektrik tüketimi olduğu, davaya konu elektrik tesisatından kullanılan kaçak tahakkuk bedelinin 46.374,66.TL. olduğu, son ödeme tarihinden takip tarihine kadar işleyecek yasal faiz miktarının 8.976,36.TL. olduğu, buna göre davacının 55.351,02.TL.Iik kısmı yönünden itirazında haklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüyle davalının Şanlıurfa 3. İcra Müdürlüğünün 2010/6155 takip sayılı dosyasına vaki itirazının kısmen iptaliyle takibin 46.374,66 TL asıl alacak, 8.976,36 TL gecikme faizi toplamı 55.351,02 TL üzerinden devamına karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Somut olayda, mahkemece aldırılan 12.10.2012 tarihli bilirkişi kurulu raporunda. “Hakkında kaçak tutanağı düzenlenmiş olan ve Altılı Köyünde bulunan 250 kva gücündeki trafonun davalı Gap Sulama Birliğine ait olduğu, davaya konu adresteki elektrik tesisatında abonesiz olarak tüketim yapıldığı ve yapılan bu fiilin yönetmelik açısından kaçak elektrik tüketim tahakkuku olduğu, davaya konu elektrik tesisatından kullanılan kaçak tahakkuk bedelinin 46.374,66.TL. olduğu, son ödeme tarihinden icra takip tarihine kadar işleyecek yasal faiz miktarının 8.976,36.TL. olduğu” tespit edilmiştir.
Mahkemece, başka bir bilirkişi heyetinden aldırılan 3.4.2013 tarihli raporda, “Daha önce alınan 3`lü bilirkişi raporunda bazı hatalı değerlendirmeler yapılarak tespite konu trafonun davalı birliğe ait olduğu kanaatine yer verildiği, heyetlerinin bu görüş ve kanaate iştirak etmediğini, heyetlerinin söz konusu raporda yer alan, yerinde bizzat yapılan keşif sırasında davalıya ait ve mevcut aboneliği üzerinden beslenen 250 kva gücünde trafo dışında başka bir trafo bulunduğu yönünde bir belirleme yapılmadığı ve bu yönde bir belge mevcut olmadığı halde tespite konu trafonun davalıya ait başka bir trafo olduğu yönündeki kanaatin eksik incelemeye dayalı olduğunun değerlendirildiği, tespite konu 250 kva gücündeki trafo tesisinin davalı birliğe ait olduğuna dair yeterli belge ve bulgu bulunmadığı, davacı elektrik şirketinin tespite konu trafonun kim tarafından kullanıldığı, ispatla yükümlü bulunduğu, davacının kaçak elektrik kullanımına bağlı olarak trafo sahibi yada fiili kullanıcıdan talep edebileceği kaçak kullanım bedelinin 46.374,66.TL. olduğu tespite konu trafo tesislerinin davalı birliğe tespiti halinde davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 46.374,66.TL. asıl alacak ve 8.976,36.TL. işlemiş faiz olmak üzere toplam 55.351,02.TL. alacaklı olacağı” görüş ve kanaatini bildirmişlerdir.
H.U.M.K.nun 275. vd. maddelerinde “bilirkişilik” müessesesi düzenlenmiş olup, anılan maddede mahkemenin çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceği düzenlendikten sonra 286. maddede de bilirkişinin oy ve görüşünün hakimi bağlamayacağı düzenlenmiş ise de, işin çözümünde teknik bilgi ve birikimin gerekliliğine inanılarak bilirkişi incelemesi yaptırıldığına göre verilen raporlar çelişkili ise mahkeme H.U.M.K.nun 283. maddesi hükmüne dayalı olarak, bilirkişiden açıklama ya da ek rapor isteyebileceği gibi 284. maddesi hükmüne dayalı olarak yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak yeni bir rapor alabilir.
Aynı ilkeler 6100 Sayılı H.M.K.beşinci bölümünde “bilirkişi incelemesi” ismi altında ve 266-287. maddeleri arasında düzenlenmiştir.
Bilirkişi raporu kural olarak hakimi bağlamaz. Hakim raporu serbestçe takdir eder. Hakim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hakim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Mahkemece aldırılan bilirkişi raporları arasında trafonun davalıya ait olup olmadığına dair açık çelişki bulunup, bu çelişki giderilmemiştir.
Bu durumda, mahkemece, önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik konusunda uzman bilirkişi kurulu marifetiyle alınan raporlardaki çelişkileri giderecek biçimde denetime elverişli yeni bir rapor alınarak, hasıl olacak sonuç dairesinde hüküm tesis edilmesi gerekirken, birbiriyle çelişen raporlar arasındaki çelişki giderilmeden eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bozma nedenine göre davalı vekilinin sair, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
Bu itibarla yukarda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün ( BOZULMASINA ) ve peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde temyiz edene iadesine, oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ Esas : 2013/18528 Karar : 2014/2412 Tarih : 18.02.2014
-
HMK 274. Madde
-
Bilirkişinin Görev Süresi
Davacı vekili dilekçesinde; davalının İkitelli Organize Sanayi Bölgesindeki Ticarethanesi için abone olduğunu, burada faaliyet gösterirken 1.4.2004 tarihinde kaçak elektrik kullandığının idare elemanlarınca tespiti üzerine gerekli tahakkuk işlemleri yapılarak davalı hakkında 2.119.376,20 TL tutarında fatura tanzim edildiğini, fatura bedelinin davalı tarafından ödenmediğini, tutanağa göre “gizli hattan kaçak elektrik kullanıldığı” tespitinin mevcut olduğunu, tespitten sonra yapılan teknik kontrollerde de durumun doğrulandığını belirterek. 2.119.376,20 TL alacağın gecikme zammı ve yasal faiziyle birlikte tahsilini istemiştir.
Davalı vekili cevabında: abone olan davalının tüketim bedellerini düzenli olarak ödediğini, idare elemanlarınca davalının kaçak elektrik kullandığından bahisle fatura tanzim edilerek elektriğinin kesildiğini, açtıkları menfi tespit davasında (hukuki yarar yokluğundan reddedilen) alınan tüm raporlarda müvekkilinin lehine görüş bildirildiğini, tutanağın varsayıma dayalı ve yönetmeliğe aykırı olduğunu, kaçak hesabının yanlış yapıldığını, ceza davasının beraatle sonuçlandığını, iddiaların tümüyle yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, hükme esas alınan 9.5.2012 tarihli bilirkişi raporunda `Tüm dosya kapsamı itibariyle davalının yer altından gizli hat çekmek suretiyle kaçak elektrik kullanmadığı sonucuna varıldığı”nın bildirildiği, kaçak elektrik kullanıldığının ispat edilemediği gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili temyiz etmektedir.
Dava, kaçak elektrik tüketimden doğan alacağın tahsiline ilişkindir.
H.U.M.K.nun 275 vd. maddelerinde “bilirkişilik” müessesesi düzenlenmiş olup, anılan maddede mahkemenin çözümü özel ve teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceği düzenlenmiş olup, bilirkişinin kendisinden sorulan husus hakkında özel ve teknik bilgiye sahip olması gerekir.
Bilirkişinin oy ve görüşü hakimi bağlamaz ise de (H.U.M.K. 286. maddesi) itiraz edilmeyen hususlar nazara alınarak buna göre karar verilir. Adli tahkikat için gerek görülürse tahkikat için, gerek görülürse tahkikat hakimi seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme yapabilecektir. H.U.M.K.nun 283. maddesine dayalı olarak bilirkişiden açıklama ya da ek rapor isteyebileceği gibi, 284. maddesi hükmüne dayalı olarak yeni bir bilirkişi heyeti oluşturarak yeni bir rapor alabilir.
Aynı ilkeler, 6100 Sayılı H.M.K.nun 266-287. maddeleri arasında düzenlenmiştir.
Somut olayda, davacı vekili hükme esas alınan bilirkişi raporuna 5.6.2012 havale tarihli dilekçesiyle gerekçelerini de göstermek suretiyle ayrıntılı şekilde itiraz etmiştir. Bu durumda mahkemece, önceki bilirkişiler dışında elektrik konusunda uzman (üniversiteden seçilecek) üç kişilik bilirkişi kurulu marifetiyle davacının önceki rapora itirazlarına ilişkin, kanun ve yönetmelikler çerçevesinde rapor alınarak deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün ( BOZULMASINA ), Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde temyiz edene iadesine, oybirliği ile, karar verildi.
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.