0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Yeminsiz Dinlenecekler

HMK Madde 257

(1) Aşağıdaki kimseler yeminsiz dinlenir:

a) Dinlendiği sırada onbeş yaşını bitirmemiş olanlar.

b) Yeminin niteliğini ve önemini kavrayamayacak derecede ayırt etme gücüne sahip olmayanlar.



HMK Madde 257 Gerekçesi

Bu madde mevcut 1086 sayılı Kanunun 247 nci maddesinin oldukça daraltılmış hâlini içermektedir.

1086 sayılı Kanunun 247 nci maddesinin (1) ve (2) numaralı bentlerinde gösterilenler dışında yer alan, diğer yeminsiz dinleneceklerin bir kısmı esasen tanıklıktan çekinme hakları bulunduğu hâlde, bu haklarını kullanmadıklarına, bir kısmının da menfaat ilişkilerine göre yeminsiz dinlenmeleri, iyiniyet kuralları ve doğruyu söyleme mükellefiyetiyle bağdaşmaz nitelikte görüldüğünden, bu maddede o kişilere yeminsiz dinlenme hakkı tanınmamıştır.


HMK 257 Yeminsiz Dinlenecek Tanıklar Yargıtay Kararları


YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Esas : 2015/1266 Karar : 2017/1082 Tarih : 7.06.2017

  • HMK 257. Madde

  • Yeminsiz Dinlenecekler

Dava işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.

Davacı vekili müvekkilinin davalı işyerinde 1994 yılında endeks okuma görevlisi olarak çalışmaya başladığını, iş sözleşmesinin 27.11.2010 tarihinde feshedildiğini, fazla çalışma yaptığını, milli bayramlarda çalıştığını ancak karşılığının ödenmediğini ileri sürerek işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı işveren vekili davacının yüklenici firma olan Yuvam Bilişim Tek. San. ve Tic. A.Ş.’de çalıştığını, 01.10.2010 tarihli yazı ile davacının bazı abonelerin sayaçlarının eksik okuduğunu, kaçak su kullananların ihbar etmediği ve iş takibi yaptığının bildirilmesi üzerine davacının yazılı açıklamada bulunduğunu, şirket tarafından 06.10.2010 tarihli yazı ile iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, müvekkilinin sorumluluğunun, davacının da alacağının bulunmadığını, davanın şirkete ihbarının gerektiğini bildirerek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece davacının davalı işyerinde toplam 11 yıl 19 gün çalıştığı, davalı işveren tarafından iş sözleşmesinin haksız feshedildiği, fazla çalışma ve genel tatil alacaklarından %30 oranında hakkaniyet indirimi yapılmak suretiyle bilirkişinin 17.09.2012 tarihli raporu esas alındığı belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.

Davalı vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.

Mahkemece ıslah dilekçesine yasal sürede davalı tarafça zamanaşımı definde bulunulduğu, zamanaşımı defi üzerine bu doğrultuda bilirkişiden ek rapor alındığı, davacı tanıklarının davaları olması nedeni ile beyanlarına itibar edilemeyeceği hususunun değerlendirilmesinde ise 6100 sayılı HMK.’nın 257. maddesi ile 1086 sayılı Kanunun 247. maddesinin daraltıldığı, yeminsiz dinlenecek tanıklara ilişkin maddenin gerekçesinde 1086 sayılı Kanunun 247. maddesinin 1 ve 2 numaralı bendinde gösterilenler dışında yer alan diğer yeminsiz dinleneceklerin bir kısmı esasen tanıklıktan çekinme hakları bulunduğu halde bu haklarını kullanmadıklarına, bir kısmının da menfaat ilişkilerine göre yeminsiz dinlenmeleri iyiniyet kuralları ve doğruyu söyleme mükellefiyeti ile bağdaşmaz nitelikte görüldüğünden 6100 sayılı Kanunun 257. maddesinde o kişilere yeminsiz dinlenme hakkı tanınmadığı, Kanunun gerekçesi ve amacı dikkate alındığında sırf davalarının olması gerekçesi ile iyiniyet kuralları ve doğruyu söyleme mükellefiyeti dikkate alındığında yalan söyledikleri sonucuna varılamayacağı, davacı tarafça fazla çalışma alacağının varlığına ilişkin olarak ibraz edilen aynı nitelikte, aynı işyeri ve aynı işi yapan işçilere yönelik emsal kararların Yargıtay denetiminden geçtiği, teknik bilirkişi raporu ve davalı tarafın fazla çalışmanın varlığına ilişkin kabul beyanı da dikkate alındığında davacı tanık beyanlarına itibar edildiği, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre ispat kuralları çerçevesinde davacı işçinin davalı tarafça yazılı belge sunulmayan dönemler için her türlü delille ispat edebilme kuralı da dikkate alındığında fazla çalışma alacağının ispat edildiğinin sabit olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme kararını davalı vekili temyiz etmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davacının fazla çalışma alacağının tespiti yönünden davalı ile davası bulunan davacı tanıklarının beyanlarına itibar edilip edilemeyeceği, burada varılacak sonuca göre davacının fazla çalışma alacağının bulunup bulunmadığı ile davalı vekilinin ıslaha karşı zamanaşımı definin mahkemece dikkate alınıp alınmadığı noktalarında toplanmaktadır.

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce mahkemece bozma öncesi kararda değinilmediği halde direnme kararında davacı vekili tarafından bozma sonrası dosyaya sunulan emsal kararlar ile bilirkişi raporları ve davalı tarafın emsal dosyadaki fazla mesainin varlığına ilişkin kabul beyanına dayanılarak karar verilmesinin yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, şu halde temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu önsorun olarak görüşülmüştür.

Bilindiği üzere direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429. maddesi).

Eş söyleyişle mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek, dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olguyu değiştirerek karar vermiş olması halinde direnme kararının varlığından söz edilemez.

Somut olayda mahkemece bozma kararı sonrasında yapılan yargılamada davacı vekili tarafından bozma sonrası dosyaya sunulan emsal kararlar ile bilirkişi raporları ve davalı tarafın emsal dosyadaki fazla mesainin varlığına ilişkin kabul beyanına dayanılarak verilen karar, bozmadan önce var olmayan belgelere dayandığından usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmayıp yeni bir hüküm niteliğindedir.

Hal böyle olunca kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.

Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

S O N U Ç: Yukarıda gösterilen nedenlerle davalı … vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 22. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, oybirliğiyle karar verildi.


Yargıtay 7HD Esas : 2015/27365 Karar : 2015/16739

  • HMK 257
  • Yeminsiz dinlenecekler

Mahkemece bozma sonrası yapılan yargılama sonunda bozma konusu yapılan fazla mesai ile milli bayram ve genel tatil çalışma ücretleri bakımından, “…Davacı tanıklarının davaları olması nedeni ile beyanlarına itibar edilemeyeceği hususunun da değerlendirilmesi açısından ;6100 sayılı HMK nun 257 maddesi ile 1086 sayılı yasanın 247 maddesinin daraltıldığı,yeminsiz dinlenecek tanıklara ilişkin maddenin gerekçesinde 1086 sayılı yasanın 247 maddesinin 1 ve 2 numaralı bendinde gösterilenler dışında yer alan ,diğer yeminsiz dinleneceklerin bir kısmı esasen tanıklıktan çekinme hakları bulunduğu halde,bu haklarını kullanmadıklarına,bir kısmınında menfaat ilişkilerine göre yeminsiz dinlenmeleri ,iyiniyet kuralları ve doğruyu söyleme mükellefiyeti ile bağdaşmaz nitelikte görüldüğünden ,6100 sayılı yasanın 257. maddesinde o kişilere yeminsiz dinlenme hakkı tanınmamıştır.6100 sayılı Yasanın gerekçesi ve amacı dikkate alındığında davacı tanıklarının sırf davalarının olması gerekçesi ile iyiniyet kuralları ve doğruyu söyleme mükellefiyeti dikkate alındığında yalan söyledikleri sonucuna varılamayacağı,davacı ve tanıklarının aynı işyerinde aynı işi yapan ,aynı çalışma şartlarına sahip ve aynı şekilde mağdur olan kişiler olduğu dikkate alındığında aynı taleplerle davalarının olması çok doğal olup, bu durum tanıklıklarının geçersizliğini değil aynı sıkıntıları yaşadıklarını kanıtlamaktadır. Bu tanıklara itibar edilmemesi durumunda davacının ,iş yeri koşullarını bilen tanık bulma şansı da yoktur .Bu husus Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 27.10.2014 tarih, 2014/15058 Esas, 2014/19544 Karar sayılı ilamı ile de teyid edilmiştir. Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 15.10.2014 tarih, 2014/22-578 E., 2014/766 Karar sayılı ilamında da mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 254. maddesi ile 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 255. maddesi uyarınca aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarıdır. Akrabalık veya yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamaz. Nitekim, aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulu’nun 13.04.2011 gün ve 2010/2-751 E., 2011/96 K., 12.09.2012 gün ve 2012/2-387 E., 551K. sayılı ilamlarında da benimsenmiştir. Davacı ve davacı tanık beyanlarına itibar edildiği, yukarıda açıklanan hususlar dikkate alındığında yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre ispat kuralları çerçevesinde davacı işçinin davalı tarafça yazılı belge sunulmayan dönemler için her türlü delille ispat edebilme kuralı da dikkate alındığında fazla mesai alacağı ile genel tatil alacaklarının ispat edildiği sabittir. Bu çerçevede davacının haftanın 6 günü günde 3 saatten haftalık 18 saat fazla çalışma yaptığı, genel tatillerde çalıştığı sabit olmakla ıslah talebi ile denetime elverişli teknik bilirkişi raporu ve ek raporundaki hesaplamalara itibar edilerek, bozma dışında bırakılan hususlarda değişiklik yapılmaksızın önceki kararda direnilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesisi kanaat ve sonucuna varılmıştır.” gerekçesi ile önceki kararda direnilmiştir.

Tüm dosya kapsamı, somut olayın özellikleri dikkate alındığında Dairemizin 03.11.2014 tarih 2014/9972 E. 2014-20058 K.sayılı bozma kararının yerinde olmadığı, mahkemenin direnme kararındaki gerekçelerin isabetli olduğu anlaşılmakla dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı vekilinin yerinde bulunmayan tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun geçici ek ikinci maddesi uyarınca …İş Mahkemesinin 06.05.2015 tarih 2015/63 E.-2015/325 K.sayılı direnme kararının ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davalıya yükletilmesine, 28.09.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/10336 Karar : 2016/2714 Tarih : 17.02.2016

  • HMK 257. Madde

  • Yeminsiz Dinlenecekler

Mahkemece 17.04.2014 tarihli duruşmada davacı-davalı erkek tanıkları …, …, … ve … `ın bir sonraki celse dinlenmesine karar verilmiş, 17.07.2014 tarihli duruşmada davacı-davalı tanıkları … ve … dinlenilmiş, diğer tanıklar … ve … 2006 doğumlu olduklarından dinlenmemiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 257. maddesine göre dinlendiği sırada on beş yaşını bitirmemiş olanlar ve yeminin niteliğini ve önemini kavrayamayacak derecede ayırt etme gücüne sahip olmayanlar yeminsiz olarak dinlenir.

Buna göre yaş küçüklüğü tanıklığa engel değildir. Bu sebeple mahkemece davacı-davalı erkek tanıkları … ve … dinlenmeden eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS