Sır Nedeniyle Tanıklıktan Çekinme
HMK Madde 249
(1) Kanun gereği sır olarak korunması gereken bilgiler hakkında tanıklığına başvurulacak kimseler, bu hususlar hakkında tanıklıktan çekinebilirler. Ancak, 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu hükmü saklı kalmak üzere sır sahibi tarafından sırrın açıklanmasına izin verildiği takdirde, bu kimseler tanıklıktan çekinemezler.
HMK Madde 249 Gerekçesi
“Sır nedeniyle tanıklıktan çekinme” başlığını taşıyan bu madde hükmü, kısmen 1086 sayılı Kanunun 249 uncu maddesinin karşılığıdır. Böylelikle maddede sır nedeniyle tanıklıktan çekinme hakkı korunduğu gibi, sır sahibi tarafından sırrın açıklanmasına izin verildiği takdirde bu kimseler tanıklıktan çekinemeyeceklerdir.
Ancak, Avukatlık Kanununun 36 ncı maddesindeki müvekkil izin verse dahi, avukatın sır saklama yükümlülüğü nedeniyle tanıklıktan çekinebileceği hükmü saklı tutulmuştur.
HMK 249 Sır Nedeniyle Tanıklıktan Çekinme Yargıtay Kararları
Yargıtay HGK E.2016/1215 - K.2020/950
- HMK 249
- Avukatın mesleki faaliyeti çerçevesinde edindiği bilgiler, sır nedeniyle tanıklıktan çekinme gerekçesi oluşturur. Ancak tanıklıktan çekinmeyen ve tanıklık yapan avukatın beyanlarına itibar edilerek karar verilmelidir.
Ayrıca HMK’nın “Kişisel nedenlerle tanıklıktan çekinme’’ başlıklı 248. maddesi gereğince;
(1) Aşağıdaki kimseler tanıklıktan çekinebilirler:
a) İki taraftan birinin nişanlısı.
b) Evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi iki taraftan birinin eşi.
c) Kendisi veya eşinin altsoy veya üstsoyu.
ç) Taraflardan biri ile arasında evlatlık bağı bulunanlar.
d) Üçüncü derece de dâhil olmak üzere kan veya kendisini oluşturan evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi kayın hısımları.
e) Koruyucu aile ve onların çocukları ile koruma altına alınan çocuk.’’ şeklinde düzenleme nedeniyle, madde metninde yazılı kişiler tanıklıktan çekinebileceklerdir.
Yine aynı Kanunun “Sır nedeniyle tanıklıktan çekinme” başlıklı 249. maddesinde ise; “ (1) Kanun gereği sır olarak korunması gereken bilgiler hakkında tanıklığına başvurulacak kimseler, bu hususlar hakkında tanıklıktan çekinebilirler. Ancak, 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu hükmü saklı kalmak üzere sır sahibi tarafından sırrın açıklanmasına izin verildiği takdirde, bu kimseler tanıklıktan çekinemezler.’’ denilmekle;
Tanığın kanunen sır olarak korunması gereken bilgiler hakkında tanıklığına başvurulduğunda tanıklıktan çekinebileceği, ancak 1136 sayılı Avukatlık Kanunu hükmü saklı olmak üzere sır sahibinin sırrın açıklanmasına izin verdiği durumlarda ise tanıklıktan çekinilemeyeceği vurgulanmıştır.
Nitekim, Avukatların, kendilerine tevdi edilen veya gerek görevleri, gerekse, Türkiye Barolar Birliği ve barolar organlarındaki görevleri dolayısıyla öğrendiklerini açığa vurmaları yasaktır. İş sahibinin muvafakatini alarak bu hususlar hakkında tanıklık edebilirler. Ancak, avukat muvafakati almış olsa dahi tanıklık etmekten çekinebilir ve çekinme sebebiyle hukuki ve cezai sorumluluğu doğmaz (1136 s. Avukatlık Kanunu m. 36).
Avukat vekâleten takip etmekte olduğu bir davada taraflara oranla üçüncü kişi konumunda olduğundan görevi nedeniyle öğrendiği hususlar dışında tanıklık etmek zorunda olup (Kuru, B.; Hukuk Muhakemeleri Usulü, Altıncı Baskı, Cilt 3, 2001, s. 2574), aynı oturuma hem vekil hem tanık olarak katılmadığı sürece tanık olarak dinlenilmesinde de yasal engel bulunmamaktadır.
Somut olayda, Davacı vekili, müvekkilinin haftanın 7 günü 08.00-21.00 saatleri arasında ve dini bayramların ilk günü hariç ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını, buna karşılık fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin ödenmediğini ileri sürmüş;
Davalı … vekili, davacının fazla çalışma iddialarının asılsız olduğunu savunmuştur.
Dosya içeriğine göre davacı vekili 26.04.2011 tarihli dilekçesinde delil olarak işyeri kayıtlarına dayanmıştır.
Mahkemece taraf vekillerine delillerini sunmak ve davalı … Belediyesine ayrıca işyeri giriş-çıkış kayıtları ile görevlendirme yazılarını sunmak üzere süre verilmişse de davalı tarafından işyeri kayıtlarının sunulmadığı ve tanık deliline dayanıldığı hâlde tanık da dinletilmediği anlaşılmıştır.
Diğer taraftan dinlenen davacı tanıklarından birinin davalı işverene karşı açtığı davasının bulunduğu, bir diğerinin ise davacının vekili olduğu tespit edilmiştir.
Bu itibarla, Davacı tarafın davacı tanıkları dışında işyeri kayıtlarına da dayanması, davalı işveren tarafından işyeri kayıtlarının ibraz edilmemesi, tanık beyanlarının aksini ispatlar nitelikte dosyada delil olmaması karşısında; Davacı tanığının dava açan dahi olsa beyanına itibar edilmesi gerekir.
Ayrıca, Davacı vekili olan diğer tanığın da tanıklık yaptığı duruşmada vekil olarak katılmadığı hatta yetki belgesi ile başka vekil tarafından davanın takip edildiği dikkate alındığında diğer tanıklar gibi beyanlarına itibar edilmelidir.
Bu nedenlerle mahkemece tanık beyanlarına göre hesaplama yapan bilirkişi raporu bir değerlendirmeye tabi tutularak fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatili ücret alacakları hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir.
Yargıtay HGK - Esas : 2017/2209 Karar : 2020/475
- HMK 249
- Avukatın mesleki faaliyeti dışında öğrendiği konularda tanıklık yapması zorunludur.
Karşılıklı olarak evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı olarak açılan boşanma davasında, Davalı-karşı davacı vekili tarafından sunulan tanık listesinde davalı-karşı davacının aynı zamanda vekili olan …’in de tanık olarak gösterildiği, Tanıkların dinlenecekleri vakıa hakkında bir sınırlama yapılmadığı, Mahkemece bozma öncesi 02.06.2014 tarihli duruşmada bu tanığın dinlenmesi talebinin reddedildiği görülmüştür.
Avukat vekâleten takip etmekte olduğu bir davada taraflara oranla üçüncü kişi konumunda olduğundan görevi nedeniyle öğrendiği hususlar dışında tanıklık etmek zorunda olup (Kuru, B.; Hukuk Muhakemeleri Usulü, Altıncı Baskı, Cilt 3, 2001, s. 2574), tanık olarak dinlenilmesinde de yasal engel bulunmamaktadır.
Davalı-karşı davacı vekilinin delil listesinde yer alan aynı zamanda vekili olan tanığın yasal olarak dinlenilmesinin mümkün olduğu, bu tanığın da diğer tanıklar gibi HMK’nin 240. ve devamı maddeleri gereğince dinlenilmesi gerektiği, aksi durumda esasen hukuki dinlenilme ve buna bağlı olarak adil yargılanma hakkının ihlaline sebebiyet verilmiş olunacağı, savunma hakkının kısıtlanacağı aşikârdır.
Ayrıca yargılamanın geçirdiği safhalar ile dosyada mevcut bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi sonucu delil listesinde yer alan bu tanığın dinlenilmesi talebinin davayı uzatma amacıyla yapılmadığı da anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle davalı-karşı davacı tanığı dinlenilip tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekmektedir.
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.