0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Tanıklardan Bir Kısmının Dinlenilmesiyle Yetinilmesi

HMK Madde 241

(1) Mahkeme, gösterilen tanıklardan bir kısmının tanıklığı ile ispat edilmek istenen husus hakkında yeter derecede bilgi edindiği takdirde, geri kalanların dinlenilmemesine karar verebilir.



HMK Madde 241 Gerekçesi

“Tanıklardan bir kısmının dinlenilmesiyle yetinilmesi” başlığını taşıyan bu madde, davayı uzatma niyetiyle hareket etmek isteyen tarafın bu konudaki çabalarını önleme yolunda, mahkemeye tanınmış bir imkânı ifade etmektedir.

Bir önceki maddenin ikinci fıkrasıyla tanıkların hangi vakıa hakkında dinleneceklerini açıklama görevinin tanığı gösteren tarafa yüklenmiş olduğu da dikkate alınarak, bu bağlamda, taraflarca tanık listesinde gösterilen tanıklardan bir kısmının dinlenmesiyle yeterli derecede sonuç alınmış ise diğerlerinin dinlenmesinden vazgeçilmiş sayılmasına karar verilebilecektir.


HMK 241 (Tanıklardan Bir Kısmının Dinlenilmesiyle Yetinilmesi) Emsal Yargıtay Kararları


Hukuk Genel Kurulu 2017/2049 E. , 2021/771 K.

  • HMK 241
  • Tanıklardan Bir Kısmının Dinlenilmesiyle Yetinilmesi

Davada taraflar arasında çekişmeli olan, geçmişte meydana gelmiş olaylar ve durumlar ile ilgili sahip olduğu bilgi ve algılarını mahkemeye aktaran kişiye tanık denir. Burada bahsedilen bilgi; tanığın gördükleri ve işittikleridir (Örneğin, gördüğü bir trafik kazasını veya işittiği konuşmaları mahkemeye aktarması). Tanık sadece gördüklerini ya da duyduklarını mahkemeye aktarır, olayları yorumlamaz ( Pekcanıtez, H./ Atalay, O./Özekes, M.: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2011, s. 506).

Doğrudanlık ilkesi gereğince, tanık, kural olarak davaya bakan mahkemede dinlenir. Tanık, mahkemenin yargı çevresi dışındaysa istinabe yoluyla dinlenmesine karar verilebilir. Yine mahkeme, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, tanığın olayın gerçekleştiği veya şeyin bulunduğu yerde dinlenilmesine karar verebilir. Buna göre, taşınmaza ilişkin davalarda tanığın taşınmazın başında keşif esnasında dinlenmesi gerekir. Tanık davetiye ile çağrılır. Tanığın taraflarca getirilmesini zorunlu kılan bir kural bulunmamaktadır.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 241. maddesi uyarınca, mahkeme gösterilen tanıklardan bir kısmının tanıklığı ile ispat edilmek istenen husus hakkında yeterli derecede bilgi edindiği takdirde, geri kalanların dinlenilmemesine karar verebilir. “Tanıklardan bir kısmının dinlenilmesiyle yetinilmesi” başlıklı 241. madde, davayı uzatma niyetiyle hareket etmek isteyen tarafın bu konudaki çabalarını önleme amacını güden, mahkemeye tanınmış bir imkândır. Bu bağlamda mahkemece, taraflarca tanık listesinde gösterilen tanıklardan bir kısmının dinlenmesiyle yeterli derecede sonuç alınmış ise diğerlerinin dinlenmesinden vazgeçilmiş sayılmasına karar verilebilecektir. Ancak madde ile tanınan bu imkân mahkemece çok dikkatli değerlendirilmeli; her tanığın aynı bilgiye sahip olmayabileceği, diğer tanığın olay hakkında aydınlatıcı bilgileri mahkemeye sunabileceği, tanık sayısını sınırlandırılması ile tarafların adil yargılanma ve hukukî dinlenilme hakkının ihlaline yol açabileceği gözden kaçırılmamalıdır.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266, 6754 sayılı Bilirkişilik Kanunu’nun 3. maddeleri ile Bilirkişilik Yönetmeliği’nin 5. maddesinde hangi hâllerde bilirkişiye başvurulması gerektiği hususu açıkça düzenlenmiştir. Buna göre; mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz. Bilirkişi, raporunda çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hususlar dışında açıklama yapamaz; hukukî nitelendirme ve değerlendirmelerde bulunamayacağı gibi, hâkim de genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvuramaz.

Eldeki davada, davalılar vekilince dinlenmeyen tanıkların görgü ve bilgilerine başvurulduğunda, davanın aydınlanacağı, yargılamanın seyrinin, kusur oranlarının değişecebileceği savunulmuş, tüm tanıkları dinlendikten sonra kusur ve tazminat miktarı yönünden rapor alınması talep edilmiştir. Diğer iki tanığın dinlenmesi yönündeki bu talebin davayı uzatma amacını taşıdığından bahsedilemeyecektir. Mahkemece davalı tanıklarından sadece Müyesser Ünver dinlenmiş, diğer tanıklar Büşra Ünver ve Yaşar Uluat dinlenmeden karar verilmiştir. Mahkemece bu tanıkların dinlenmesi için yeniden keşif yapılmasının gerektiği, tek tanık beyanı ile yeterince bilgi sahibi olunduğu, kazanın çok karışık bir kaza olmadığı, diğer tanıkların da aynı yönde beyanda bulunacağı, beyanının kusur durumunu değiştirmeyeceği belirtilmiştir. Oysaki yukarıda izah edildiği üzere tanık; sadece gördüklerini ve duyduklarını mahkemeye aktaran kişidir. Tanık olayları yorumlayamayacağı gibi, tanığın görüşüne de başvurulmaz. Dinlenmeyen tanıkların duruşma esnasında dinlenmesi mümkündür. Burada tanıkların beyanının alınmasındaki amaç, trafik kazasının oluşum sürecinin tespit edilmesidir, yoksa kusur durumunun tanık beyanına göre hâkim tarafından değiştirilmesi olarak algılanamaz.

Zarar veren, kusuru oranında gerçek zararı ödemekle sorumludur. Trafik kazasının oluşumunda sürücülerin kusur oranlarının teknik bilirkişi raporuyla belirlenmesi gerekmektedir. Kazanın oluşum süreci net olarak tespit edilmeden, teknik inceleme için bilirkişiye başvurulamaz. Elbette tarafların tüm delilleri toplandıktan ve kazanın oluş şekline ilişkin sabit görülen maddi vakıa tam olarak saptandıktan sonra, tarafların kusur durumu değişmeyebilir; ancak bu sonuca hâkimin yorumu ile değil, özel veya teknik bilgiyi içeren bilirkişi raporu ile ulaşılabilir. Mahkemece, bahsi geçen iki tanık dinlenmeyerek savunma ve hukukî dinlenilme hakkı kısıtlandığı gibi, hukuka uygun olmayan, farazi gerekçelerle sonuca ulaşılmaya çalışılmıştır.


YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/21058 Karar : 2018/8210 Tarih : 27.06.2018

  • HMK 241. Madde

  • Tanıklardan Bir Kısmının Dinlenilmesiyle Yetinilmesi

Davacı erkeğin tanık listesinde gösterdiği tanıklardan bir kısmı dinlenmiş,… isimli diğer tanığının dinlenmesinden, mahkemece Hukuk Muhakemeleri Kanununun 241. maddesi gerekçe gösterilmek suretiyle vazgeçilmiştir.

Tanıklar, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 241. maddesinde belirtilen durum ayrık olmak üzere açıkça vazgeçme olmadıkça dinlenmek zorundadır. Başka bir anlatımla gösterilen tanıklardan bir kısmının tanıklığı ile ispat edilmek istenilen husus hakkında yeteri derecede bilgi edinildiği takdirde, geri kalanların dinlenmemesine karar verilebilir. Buna göre, adı geçen tanıkların dinlenmemeleri için, dinlenen tanıklarla ispat edilmek istenen hususun yeter derecede aydınlanmış olması gerekir. Böyle değilse bu hükme dayanılarak mahkeme tanığı dinlemekten kaçınamaz. Dosya kapsamına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 241. madde koşulları gerçekleşmemiştir. O halde davalının gösterdiği tanıkların Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 240 ve devamı maddeleri uyarınca dinlenerek sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 27.06.2018 (Çrş.)


YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/20521 Karar : 2018/8317 Tarih : 27.06.2018

  • HMK 241. Madde

  • Tanıklardan Bir Kısmının Dinlenilmesiyle Yetinilmesi

Mahkeme, gösterilen tanıklardan bir kısmının tanıklığı ile ispat edilmek istenen husus hakkında yeter derecede bilgi edindiği takdirde, geri kalanların dinlenilmemesine karar verebilir (HMK m.241).

Davalı-karşı davacı erkek 23.02.2015 tarihli karşı dava dilekçesinde tanık deliline dayanmış, 12.03.2015 tarihinde süresinde sunduğu delil listesinde sekiz tanık ismi bildirmiştir. 30.09.2015 tarihli ön inceleme duruşmasında mahkemece, taraflara tanıklarını beşer adetle sınırlı tutmaları yönünde ara karar oluşturulmuş, yargılamanın devamında davalı-karşı davacının beş tanığı dinlenilerek tahkikat sona erdirilmiş ve hüküm kurulmuştur.

Davalı-karşı davacı erkek delil listesinde ismini bildirdiği tanıklarından aynı zamanda müşterek çocuk olan …‘ın da dinlenilmesini istemiş ancak talebi mahkemece 04.02.2016 tarihli ara kararla “30/09/2015 tarihli celsede tarafların dinletebilecekleri tanık sayısının beş ile sınırlandırıldığı, taraf vekillerinin bu ara karar gereğince beşer tanık ismini bildirdiği ve tüm tanıkların dinlendiği” gerekçesiyle reddedilmiştir.

Davalı-karşı davacı erkek bu tanığının dinlenilmesinden açıkça vazgeçmediği gibi, ısrarla dinlenilmesini talep etmiş olup, esasen mahkemece Hukuk Muhakemeleri Kanununun 241. maddesi gereğince kalan tanıkların dinlenilmemesi hususunda alınmış bir karar da bulunmamaktadır. Mahkemece davalı-karşı davacının savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğuracak şekilde, tanık sayısının beşer tanık ile sınırlandırılmış olması başlı başına adil yargılanma ilkesini etkileyen önemli bir usul hatasıdır. Davalı-karşı davacı erkeğin delil listesinde gösterdiği ve dinlenilmesinden açıkça vazgeçmediği tanıklarının 243. vd maddeleri gereğince usulüne uygun olarak çağrılıp dinlenilmesi, toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 27.06.2018(Çrş.)


YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/19172 Karar : 2018/6986 Tarih : 30.05.2018

  • HMK 241. Madde

  • Tanıklardan Bir Kısmının Dinlenilmesiyle Yetinilmesi

Davalı-davacı erkek dava dilekçesinde usulüne uygun şekilde tanık deliline dayanmış ve tanıklarının isimlerini bildirerek dinlenmelerini talep etmiştir. Mahkemece 28.04.2016 tarihli celsede davalı-davacı erkek tanıklarından …ve … dinlenmiş ise de bildirilen diğer tanıkları … ve … dinlenmemiştir. Davalı-davacı taraf yargılama sırasında bu tanıklarının dinlenmesinden açıkça vazgeçmemiş ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 241. maddesinin şartları da oluşmamıştır. O halde mahkemece davalı-davacının dinlenmeyen tanıkları …ve …‘in Hukuk Muhakemeleri Kanununun 243. ve devamı maddeleri uyarınca usulüne uygun olarak dinlenilmesi ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 30.05.2018 (Çrş.)


YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/18236 Karar : 2018/6466 Tarih : 21.05.2018

  • HMK 241. Madde

  • Tanıklardan Bir Kısmının Dinlenilmesiyle Yetinilmesi

Davalı erkeğin delil listesinde bulunan tanıklar dinlenilmeden karar verilmiştir. Yasal sebep bulunmadıkça gösterilen tanıkların dinlenmemiş olması savunma hakkını kısıtlayan önemli bir usul hatasıdır (HMK m.27). Davalı erkek yargılama sırasında bu tanıkların dinlenilmesinden açıkça vazgeçmemiştir. Dinlenilmeyen tanıklar yönünden HMK m.241 koşulları da oluşmamıştır. Davalı erkeğin dinlenilmesinden açıkça vazgeçmediği tanıkları…ve …‘ın Hukuk Muhakemeleri Kanununun 243. ve devamı maddeleri gereğince usulüne uygun olarak çağrılıp dinlenilmeleri, toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 21.05.2018(Pzt.)


YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/18083 Karar : 2018/5925 Tarih : 3.05.2018

  • HMK 241. Madde

  • Tanıklardan Bir Kısmının Dinlenilmesiyle Yetinilmesi

Davacı-karşı davalı kadın tarafından 23.09.2013 tarihinde … 6. Aile Mahkemesi 2013/64 esas sayılı dosya üzerinden açılan boşanma davasında; mahkemece yetkisizlik kararı verilerek, dosya yetkili … Asliye Hukuk Mahkemesi’ne (Aile) gönderilmiştir. Davacı-karşı davalı kadın dava dilekçesinde tanık deliline dayandığı halde, yetkili … Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi tarafından 21.01.2014 tarihli ön inceleme duruşmasında taraflara usulüne uygun biçimde ihtar yapılmadığı, delillerini bildirmesi için süre verilmediği ve sonraki celse sunulan listenin ise ikince tanık listesi olduğu ve karşı tarafça da dinlenilmelerine muvafakat edilmediği gerekçesi ile ilgili listede yer alan tanıklar dinlenilmeden karar verildiği anlaşılmaktadır. Ön inceleme duruşmasında taraflara tanıklarını bildirmesi için usule uygun ihtarı içerir süre verilmemiş olması savunma hakkını kısıtlayan önemli bir usul hatasıdır. Bu durumda davacı-karşı davalı kadın tarafından 04.04.2014 tarihli tanık listesi ikinci tanık listesi olarak kabul edilemez. Yasal sebep bulunmadıkça gösterilen tanığın dinlenmemiş olması savunma hakkını kısıtlar. Mahkemece, gösterilen tanıklardan bir kısmının tanıklığı ile ispat edilmek istenen husus hakkında yeter derecede bilgi edinildiği takdirde, geri kalanların dinlenilmemesine karar verilebilir (HMK m. 241). Davacı- karşı davalı kadının yargılama sırasında dinlenmeyen tanıklarının dinlenmesinden vazgeçmediği, davalı-karşı davalı erkeğin davasının da kabulüne karar verildiği dikkate alındığında, dinlenilmesinden açıkça vazgeçilmeyen, davacı-karşı davalı kadının 04.04.2014 tarihli dilekçesinde belirttiği tanıklarının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 243. ve devamı maddeleri gereğince usulüne uygun olarak çağrılıp dinlenilmesi, toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 03.05.2018 (Per.)


YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/14276 Karar : 2018/4049 Tarih : 28.03.2018

  • HMK 241. Madde

  • Tanıklardan Bir Kısmının Dinlenilmesiyle Yetinilmesi

Davacı-davalı erkek tarafından TMK m. 166/1 hukuksal sebebi ile açılan boşanma davası reddedilerek davalı-davacı kadının açtığı nafaka davasının ise kabulüne karar verilmiş, karar davalı-davacı erkek tarafından temyiz edilmiştir. Davalı-davacı kadının vekili 14.10.2015 tarihli celsede kadının tanığı … hasta olduğu için duruşmaya gelemediğini bu nedenle tanığın dinlenilmesinden vazgeçtiklerini beyan etmiştir. Davacı-davalı erkeğin vekili ise tanığın dinlenilmemesine muvafakatlerinin olmadığını belirtmiştir. Mahkemece HMK m. 241 gereği tanığın dinlenilmesinden vazgeçilmiştir. Yasal sebep bulunmadıkça gösterilen tanığın dinlenilmemiş olması savunma hakkını kısıtlayan bir usul hatasıdır (HMK m.27). Dinlenilmesinden vazgeçilen tanığın dinlenmemesi hususunda karşı tarafın muvafakatinin bulunması zorunludur. O halde mahkemece bu tanığın dinlenilmesi, toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 28.03.2018 (Çrş.)


YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/13313 Karar : 2018/2925 Tarih : 5.03.2018

  • HMK 241. Madde

  • Tanıklardan Bir Kısmının Dinlenilmesiyle Yetinilmesi

Davalı-davacı erkek, davacı-davalı kadının ıslah dilekçesine yönelik olarak verdiği 17.03.2016 tarihli cevap dilekçesi ile tanık listesi vermiş, bu tanıkların dinlenmesinden de açıkça vazgeçmemiştir. Bu tanıklar yönünden HMK m. 241 koşulları da oluşmamıştır. Davalı-davacı erkek bu tanıkları gösterdiğine ve bunlardan da vazgeçmediğine göre, davalı-davacı erkeğin gösterdiği tanıkların Hukuk Muhakemeleri Kanununun 240 ve devamı maddeleri uyarınca çağrılıp dinlenmesi ve sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyizi tirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 05.03.2018(Pzt.)


YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/4384 Karar : 2018/961 Tarih : 15.02.2018

  • HMK 241. Madde

  • Tanıklardan Bir Kısmının Dinlenilmesiyle Yetinilmesi

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde bedel tahsili istemine ilişkindir.

Davacı, mirasbırakan annesi …’ün kayden maliki olduğu 2552 parsel sayılı taşınmazı davalı …’in arkadaşı …’ı ara malik olarak kullanarak davalı oğlu …’e satış suretiyle temlik ettiğini, …’in de diğer davalı şirkete devrettini, yapılan temliklerin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu, davalıların el ve işbirliği içinde hareket ettiklerini ileri sürerek tapu iptali ve tescil mümkün olmazsa taşınmazın dava tarihindeki bedelinin davalı …’ten yasal faiziyle tahsilini istemiştir.

Davalı …, iddianın doğru olmadığını, yapılan tüm temliklerin tarafların gerçek iradesini yansıttığını ve bedelli olduğunu, noterde düzenlenen icar sözleşmesi ile taşınmazı davalı şirketten kiraladığını belirtip davanın reddini savunmuştur.

Diğer davalı şirket, taşınmazı tapu siciline güverek bedelini ödeyip iyiniyetle temlik aldığını belirtip davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, mirasbırakan tarafından davalı …‘e yapılan temlikin muvazaalı olduğu, taşınmazı adı geçen davalıdan satış suretiyle devralan diğer davalı şirketin iyiniyetli 3. kişi konumunda bulunduğu gerekçesiyle tapu iptali ve tescil isteği reddedilmiş, bedel tahsili istemi yönünden ise açılan davanın kısmen kabulü ile 860.883,33 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …‘ten tahsiline karar verilmiştir.

Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, mirasbırakan …‘ün kayden maliki olduğu 2552 parsel sayılı taşınmazı 04.01.1991 tarihinde dava dışı …‘a satış suretiyle temlik ettiği, … de 08.03.1995 tarihinde davalı …‘e, … de 22.12.2009 tarihinde diğer davalı … İnşaat şirketine devrettiği, mirasbırakanın 09.04.2012 tarihinde öldüğü, geriye mirasçıları olarak davacı, davalı … ile dava dışı İsmail’in kaldığı anlaşılmaktadır.

Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, muris tarafından yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında, birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır.

Öte yandan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 241/1. maddesine göre, mahkeme gösterilen tanıklardan bir kısmının tanıklığı ile ispat edilmek istenen husus hakkında yeter derecede bilgi edindiği takdirde, geri kalanların dinlenilmemesine karar verebilecektir. Ancak, değinilen kanun hükmünün uygulanabilmesi için ismi bildirilen tanıkların hangi konuda tanıklık yapacaklarının belirtilmiş olması gerekmektedir. Bunun aksinin kabulü adil yargılanma hakkının ihlali sonucunu doğurur.

Somut olayda, davalı … delil listesinde tanık deliline dayanmasına ve liste halinde isim ve adreslerini bildirmesine rağmen, davalı tanıklarından yalnız … ve … dinlenmiş, …, …, …, … ve … haklarında vazgeçme olmadığı halde mahkemece de herhangi bir gerekçe gösterilmeden dinlenilmemişlerdir. Kaldı ki davalı tarafından tanıkların hangi konuda tanıklık yapacakları da belirtilmiş değildir.

Hâl böyle olunca; davalı … tarafından bildirilen tanıklara davetiye tebliği ile usulüne uygun olarak dinlenilmeleri, toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken davalı tanıklarının bir kısmı dinlenilmeksizin savunma hakkı kısıtlanarak işin esası bakımından yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.

Davalı …‘in temyiz itirazının açıklanan nedenle kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.12.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalı … vekili için 1.630.00.-TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/11531 Karar : 2017/11190 Tarih : 22.06.2017

  • HMK 241. Madde

  • Tanıklardan Bir Kısmının Dinlenilmesiyle Yetinilmesi

A) Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, müvekkilinin mayıs 2014 tarihinden itibaren … satış mağazasında Migros Mağaza Müdürü olarak çalıştığını, kendisine sürekli mobing uygulanması sebebiyle 01.01.2014 tarihinde işten ayrıldığını, fazla mesaisinin ödenmediğini belirterek fazla mesai alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

B) Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili, davacının 13.05.2008 yılında kasiyer olarak göreve başladığını, 31.12.2010 tarihinde imzaladığı ibraname ile tüm haklarını alarak şirketi ibra ettiğini, 01.01.2011 tarihli sözleşme ile mağaza müdür yardımcısı olarak atandığını, üst yönetici olduğundun mesailerini kendisinin ayarladığını bu nedenle fazla mesai alacağının olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, davacının davalıya ait işyerinde çalışırken fazla mesai yaptığının dinlenen tanık beyanları ile sabit olmasına rağmen fazla mesaisinin ödendiği davalı tarafından ispatlanamadığından davacının fazla mesai talebinin kabulüne, ancak fazla mesaiye %35 oranında hakkaniyet indirimi yapmanın hak ve nesafete uygun olacağı belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

D) Temyiz:

Kararı, davacı ve davalı vekilleri yasal süresi içinde temyiz etmiştir.

E) Gerekçe:

1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Davacı taraf, fazla mesai konusunda çalıştığı her mağaza için toplam 4 tanık bildirmiş ve tanıkların ayrı işyerlerinde mağazalarda çalışma koşullarını bildiklerini iddia etmiştir.

Mahkemece sadece 2 tanık anlatımı ile yetinilip sonuca gidilmiştir. 6100 sayılı Yasanın 241. maddesi gereğince mahkeme tarafından, gösterilen tanıklardan bir kısmının tanıklığı ile ispatlanmak istenen kısım hakkında yeter derecede bilgi edinildiği takdirde kalanların dinlenilmemesine karar verilebilir.

Davacı tarafından bildirilen tanıkların dönemleri ve çalışma süreleri farklı olup birinin beyanı diğerinden bağımsız olduğundan tüm tanıkların dinlenilmesi gerekirken, tüm tanıklar dinlenilmeden karar verilmesi hukuki dinlenilme hakkının ihlali olup, bozmayı gerektirmiştir.

F)Sonuç:

Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 22.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas : 2017/6217 Karar : 2017/5733 Tarih : 21.03.2017

  • HMK 241. Madde

  • Tanıklardan Bir Kısmının Dinlenilmesiyle Yetinilmesi

Davacı vekili, müvekkili işçinin kıdem ve ihbar tazminatı alacakları ve işlemiş faizinin tahsili amacıyla işveren aleyhine icra takibi başlatıldığını, takibin haksız itiraz üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Somut uyuşmazlıkta, davalı taraf beş adet tanık göstererek dinlenmelerini talep etmiştir. Mahkemece ise, sadece iki adet davalı tanığının dinlenilmesiyle yetinilmiştir. Diğer davalı tanıklarının dinlenilmesinden vazgeçilmesine yönelik bir ara karar tesis edilmeksizin, kalan davalı tanıklarının dinlenilmemesi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 241. maddesine aykırıdır. Bu halde, diğer davalı tanıklarının dinlenilmesi hususu da değerlendirilmeli ve dava konusu uyuşmazlık hakkında yeniden bir karar verilmelidir.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, ….03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/4802 Karar : 2016/17685 Tarih : 11.10.2016

  • HMK 241. Madde

  • Tanıklardan Bir Kısmının Dinlenilmesiyle Yetinilmesi

A) Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, davacının 05.05.2009-02.06.2013 tarihleri arasında ….görevlisi olarak çalıştığını, davacının 05.05.2009-08.10.2011 tarihine kadar sigortasız çalıştırıldığını, ücretinin de anlaşmaya aykırı olarak 30 ay boyunca 500 TL olarak ödendiğini, davacının hamile olduğunu ve davalı şirket yöneticileri arasında yaşanan bir tartışma bahane edilerek davacının iş akdinin 02.06.2012 de sona erdirildiğini, durumun 04.06.2013 tarihinde davacıya bildirildiğini, davacının resmi bayramlar ile dini bayramlarda arife günü ve son gün çalıştırıldığı halde ücretlerinin ödenmediğini, davacının hafta içi-Cuma günü hariç 10.00-13.00 ve 17.00-22.00 saatleri ile hafta sonu 10.00-19.00 saatleri arasında çalıştırıldığını, davacının her hafta en az 5 saat fazla mesai yaptığı halde fazla mesai ve hafta tatili ücretlerinin ödenmediğini, davacının en son net ücretinin 874,01 TL olduğunu, 100,00 TL yemek parası verildiğini, davacının Mart, Nisan, Mayıs, Haziran ayı ücretlerinin ödenmediğini, ayrıca davacının yıllık izinlerinin kullandırılmadığını belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile ücret, yıllık ücretli izin, fazla mesai ve tatil çalışmaları karşılığı ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

B) Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili, davacının işyerinde huzur bozucu davranışlarda bulunduğunu, işyeri yetkilisi tarafından bu konuda 10.11.2011 tarihinde uyarıda bulunulduğunu, davacının bu defa 02.06.2013 tarihinde mesai arkadaşı………. ile tartışmaya girdiğini ve arkadaşının özel hayatı ve evliliğine karşı aşağılayıcı sözlerle hakarette bulunduğunu, ………in boğazını sıktığını, arkadaşları ile işyeri önünde………ve eşini dövdürmeye teşebbüs ettiğini, bu nedenle davacının eylemi işverenin başka bir işçisine sataşma şeklinde olduğundan iş akdinin İş Kanununun 25/II-d bendi uyarınca haklı nedenle feshedildiğini, davacının davalı işyerinde 08.10.2011 tarihinde çalışmaya başladığını ve yıllık izinlerini kullandığını, davacının 05.05.2009 tarihinde devamlılık arz edecek şekilde çalışmaya başladığını, ihtiyaç duyulduğunda ve belli zamanlarda kısmi süreli çalıştığını, davacının haftada 1 gün tatil yaptığını, dini bayramlarda işyeri tamamen kapalı olduğundan davacının çalışmadığını, arife günü de çalışa olmadığını, davacının fazla mesaisinin olmadığını, davacının ödenmediği iddia edilen aylara ilişkin ücretlerinin tamamen ödendiğini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacının el yazılı savunmasının incelenmesinde işçi ,,,,,,,,,ile aralarında yaşanan sözlü kavga ve akabinde davacının diğer çalışan ,,,,,,,,,, in boğazını tutması ile olayların geliştiği, sözlü kavganın davacı ve diğer çalışanın birbirlerine hemen hemen aynı ağırlıkta sözler sarfettikleri, olayın üzerine düzenlenen tutanakta imzası bulunan … ve …` ın davalı tanıkları olarak mahkememizde dinlendikleri ve beyanlarının alındığı, tanık anlatımlarından ve düzenlenen tutanaktan olayın başlaması ve gelişmesinde davacının payının bulunduğu, sözlü tartışmaların ötesinde davacının diğer çalışan …..in boğazını tutmak suretiyle fiili müdahalede bulunduğu, davalı işverenlikçe gerek davacının gerekse ….ün bu olay nedeniyle işten çıkartıldığı, mevcut olayın 4857 sayılı yasanın 25/II-d kapsamında olduğu, davacının iş sözleşmesinin davalı işverenlikçe feshinin haklı sebeplere dayandığı ve davacının kıdem ve ihbar tazminatı talep hakkının bulunmadığı, davacının haftanın bir günü izin kullandığı, hafta tatil ücretine hak kazanmadığı, davacının ödendiği davalı işverenlikçe ispatlanamayan ücret alacağının ve yine kullandırıldığı yada karşılığı gelen ücretin ödendiği davalı işverenlikçe ispatlanamayan yıllık ücretli izin alacağının bulunduğu, davacının fazla mesai yaptığı ve genel tatillerde çalıştığı, bu çalışmalarına karşılık gelen ücretin ödendiğinin davalı işverenlikçe ispatlanamadığı gerekçesi ile kıdem ve ihbar tazminatı ile hafta tatil ücret alacağı isteminin reddine, diğer alacakların ise kabulüne karar verilmiştir.

D) Temyiz:

Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.

E) Gerekçe:

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Taraf bu hak kapsamında açıklama ve ispat hakkını kullanır ve ispat için delillerini bildirir. Bildirilen delillerin de kural olarak toplaması gerekir.

Diğer taraftan 6100 sayılı HMK.’un 241. Maddesine göre “Mahkeme, gösterilen tanıklardan bir kısmının tanıklığı ile ispat edilmek istenen husus hakkında yeter derecede bilgi edindiği takdirde, geri kalanların dinlenilmemesine karar verebilir”. Bu hüküm gereği, mahkeme bildirilen tanıkları başlangıçta sınırlayamaz. Ancak ispat istenen husus hakkında yeter derecede bilgi edinirse geri kalanların dinlenmemesine karar verebilir. Aksi durum hukuki dinlenilme hakkının ihlalidir.

Dosya içeriğine göre ön inceleme duruşmasında mahkemece 4 ve 5 nolu ara kararlar ile tarafların tanık listesindeki ilk iki sırada yer alan tanıkların dinlenilmesi için davetiye çıkarılmasına karar verildiği, ancak davacı tarafın altı, davalı tarafın ise dört tanık bildirdiği anlaşılmaktadır. Mahkemenin bildirilen tanıkları “ispat edilmek istenen husus hakkında yeter derecede bilgi edinmeden tensiple başlangıçta sınırlaması 6100 sayılı HMK.’un 241 ve 27. Maddesine açıkça aykırıdır.

F) Sonuç:

Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 11.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/12788 Karar : 2016/12028 Tarih : 21.06.2016

  • HMK 241. Madde

  • Tanıklardan Bir Kısmının Dinlenilmesiyle Yetinilmesi

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle mahkemece dinlenilmelerinden vazgeçilen davacı-karşı davalı tanıkları…ve … yönünden Hukuk Muhakemeleri Kanunun`nun 241. maddesi koşullarının oluştuğunun anlaşılmasına göre, davalı-karşı davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2-Davacı-karşı davalı dava dilekçesinde; davalı-karşı davacı kadın adına kayıtlı …. ilçesi,… ada… parsel, no.. sayılı taşınmazla ilgili, taraflar arasında görülen anlaşmalı boşanma davasında, anlaşma protokolünde ve boşanma hükmünde her hangi bir düzenleme yapılmadığını, ancak daha sonra aralarında düzenledikleri 17.09.2014 tarihli “anlaşmalı boşanma protokolünün uygulanma hükümleri” başlıklı sözleşme gereğince, taşınmazın velayeti anneye bırakılan ortak çocuk… olana kadar davalı-karşı davacı kadın tarafından 3. kişilere satılamayacağının kararlaştırıldığını belirtilerek, taşınmazın tapu kaydına 05.06.2027 tarihine kadar 3. kişilere satılamayacağına ilişkin şerh konulmasını talep etmiş, mahkemece bu taleple ilgili bir karar verilmemiştir.

Davacı-karşı davalının, dava konusu taşınmazın tapu kaydına şerh verilmesi talebi, eldeki ortak çocuğun velayetinin değiştirilmesi ve çocukla kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi içerikli davadan ayrı ve bağımsız bir dava niteliğinde olup ayrıca harca tabidir.

Dava maktu peşin harç alınarak görülmüştür. Başvurma harcı dava dilekçesindeki bütün istekleri kapsar. Bu sebeple, davacı-karşı davalının bu talebi ile ilgili harç eksikliğini tamamlaması için kendisine süre verilmesi (Harçlar Kununu m. 30-32) ile harç tamamlandığı taktirde bir karar verilmesi, aksi takdirde Harçlar Kanununun 30. maddesinde gösterilen usul çerçevesinde hareket edilmesi gerekirken, bu taleple ilgili olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple ( BOZULMASINA ), bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ( ONANMASINA ), istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas: 2015/1501 Karar: 2016/12116 Tarih: 12.05.2016

  • HMK 241. Madde

  • Tanıklardan Bir Kısmının Dinlenilmesiyle Yetinilmesi

A- ) Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, davalıya ait iş yerinde 02.04.2007-29.04.2014 tarihleri arasında aylık en son net 1.030,00 TL ücret ile çalıştığını, davacının ustasından 00 TL borç istediğini, ustasının da dolaptan almasını söylediğini, ancak parayı aldığı sırada ustası . . cep telefonu ile görüntü aldığını ve ertesi gün kendisine istifa etmesini yoksa polise verilerek tutuklattıracaklarını söylediğini, bunun üzerine davacının istifasını verdiğini, davacının konuşma engelli ( dilsiz ) olduğunu ve önüne koyulan kağıdı istenildiğini gibi imzaladığını, davacının işten ayrılma iradesi bulunmadığını, işten ayrılmasını gerektirecek bir sebep de olmadığını, bu şekilde çıkarılmasının haksız bir fesih olduğunu ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.

B- ) Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili, davacının davalı iş yerinde 1.249,81 TL brüt ücret ile çalıştığını ve iş akdini tek taraflı olarak istifa ile sona erdirdiğini, tüm sosyal hak ve alacaklarını aldığını, istifa dilekçesi alınırken davacıya hiç bir şekilde baskı ya da tehdit uygulanmadığını, tamamen kendi hür iradesi ile işten ayrılma niyetini ortaya koyarak dilekçeyi imzaladığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

C- ) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının istifa dilekçesini davalı tarafından hırsızlık suçu ile itham edileceği iddiası üzerine imzalaması olgusunda iradenin sakatlanmasından söz edilemeyeceği, hırsızlık yapmadı ise bu durumun resmi merciler tarafından tespit edilebileceği, yaptı ise bunun karşılığında cezalandırılacağı, istifa iradesinin hırsızlık yaptığı yönündeki iddia ile sakatlanmayacağı, kaldı ki davacının hırsızlık yaptığı yönünde davalının iftira ettiği iddiasını da ispatlayamadığı, istifa ile iş akdini sona erdiren davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamadığı, ibranamede yıllık ücretli izinlerin tam ve noksansız olarak kullandırıldığının belirtildiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

D- ) Temyiz:

Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.

E- ) Gerekçe:

1- )Yargılama safhasındaki tarafların ispat hakkı ve buna bağlı olarak delillerin değerlendirilmesi hususu uyuşmazlık konusudur.

Somut uyuşmazlıkta; davacı talep konusu işçilik hak ve alacaklarının ispatı için tanık deliline dayanmış ve dinletmek için süresi içinde tanık listesi sunmuştur.

Mahkemece tanıkların dinlenilmesine dair bir ara karar oluşturulmadan ve davacı tanıkları dinlenmeden yargılama yapılarak nihai karar verilmiş, gerekçeli kararda tanıkların dinlenmeme gerekçesi, “davacının göstermiş olduğu tanıkların dinlenmesinin yargılamaya yenilik getirmeyeceği” olarak açıklanmıştır.

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Bu hak açıklamada bulunma hakkını ve dolayısı ile delil bildirime ve bildirilen delillerin toplanmasını ve değerlendirilmesini kapsar. Davanın taraflarının, usul hukuku hükümlerine aykırı olarak ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.

Ayrıca, 6100 Sayılı Kanun’un 241. maddesinde tanık ile ispatı istenen hususta bir kısım tanığın dinlenmesinden sonra Mahkemenin yeterli bilgi edinmesi halinde geri kalanların dinlenmemesine karar verebileceği kuralına yer verilmiş ise de, bu hükümden kalan tanıkların dinlenmemesi için birden fazla tanığın dinlenmesi şartının gerçekleşmesi gereklidir. Kaldı ki Mahkemenin bu yönde bir ara kararı dahi bulunmadığı gibi, davacının hiçbir tanığı da dinlenmemiştir.

Davacı tarafın tanıklarının dinlenmemesi ispat hakkının kısıtlanması sureti ile hukuki dinlenme hakkının ortadan kaldırılması ve buna bağlı olarak adil yargılanma hakkının ihlalidir. Yargılamanın usul hükümlerine aykırı olarak sonuçlandırılması hatalıdır.

2- )Fesih tarihinde yürürlükte olan 6098 Sayılı Kanun’un 420. maddesi hükmüne göre, işçinin işverenden alacağına dair ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür. Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu hâlde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması gerekir.

Somut uyuşmazlıkta, Mahkemenin yıllık ücretli izin alacağında itibar ettiği ibraname yukarıda açıklanan Yasal düzenlemede belirtilen şartları taşımamaktadır. Davalı tarafından ibraz edilen ibraname feshin yapıldığı aynı gün düzenlendiği gibi, izin alacağı hususunda miktar da içermediğinden geçersizdir. Buna göre mevcut ibranamenin yıllık ücretli izin alacağı talebini ortadan kaldırmayacağı anlaşıldığından davacının izin alacağı talebi değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu talebin reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde ilgiliye iadesine, 12.05.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS