Yemin Etmemenin Sonuçları
HMK Madde 229
(1) Yemin için davet edilen kimse, tayin edilen gün ve saatte mahkemede geçerli bir özrü olmaksızın bizzat hazır bulunmaz yahut hazır bulunup da yemini iade etmez ya da yemini eda etmekten kaçınırsa yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılır.
(2) Kendisine yemin iade olunan kimse, yemin etmekten kaçınırsa yemin konusu vakıa ispat edilememiş sayılır.
HMK Madde 229 Gerekçesi
Madde 1086 sayılı Kanunun 347 nci maddesine karşılık gelmektedir. Maddede yeminden kaçınmanın, yeminin konusunu oluşturan vakıanın ikrarı niteliğinde olduğu belirlenmiştir.
Öte yandan yeminin iadesi durumunda yemin teklif eden tarafın, yemini yerine getirmekten kaçınması hâlinde, yemine konu vakıanın yemin teklif eden taraf açısından ispatlanamamış sayılacağı, maddenin son fıkrasında hükme bağlanmıştır.
HMK 229 (Yemin Etmemenin Sonuçları) Emsal Yargıtay Kararları
YARGITAY 15. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/2110 Karar : 2017/1867 Tarih : 2.05.2017
-
HMK 229. Madde
-
Yemin Etmemenin Sonuçları
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsiline ilişkin alacak davası olup mahkemece davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilince süresi içinde temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirketler arasında … … projesi için 3D görsel çalışmaları ile ilgili olarak 50.000,00 TL + KDV bedelle; TV reklam filmi hazırlanması, … çalışması, katalog ve outdoor çalışmaları ile … adet render çalışması yapılması hususunda mutabakata varıldığını, müvekkilinin ediminin bir kısmını ifa edip ….000,00 TL’lik fatura düzenleyip gönderdiğini, kalan kısma ait olup ödenmeyen bakiye iş bedeli KDV dahil 29.500,00 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamakla birlikte cevap dilekçesi içeriğine göre eser sözleşmesi ilişkisinin kurulduğu çekişmesizdir. Davalı ifa edilen birinci bölüme ilişkin imalatlardan memnun kalınmadığı için davalıya ikinci kısımla ilgili bir talimat verilmediğini, yüklenicinin bu kısma ait bedeli isteme hakkının doğmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece tarafların defter ve kayıtları inceletilmesine karar verilmiş, davacı yan defter ve belgelerini ibraz etmemiştir. Davalı kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesine göre davacıya ait kayıtlı bulunan tek faturanın bedelinin banka dekontu ile ödendiği, davalının davacıya borçlu gözükmediği saptanmıştır.
Davacı tarafça bilirkişi raporuna itiraz dilekçesiyle ve 26…..2015 tarihli duruşmada karşı tarafa yemin teklifinde bulunulduğu, yemin teklifinin davalılardan … … İnşaat Taahhüt A.Ş yetkilisi … ….’a yapıldığı, davalının ibraz ettiği vekaletnamede … …’ın yetkili olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece yemin teklif edilen hususlarla ilgili … … İnşaat Taahhüt A.Ş yetkilisine usulüne uygun meşruhatlı yemin davetiyesi çıkarılıp onunla ilgili sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, davalı yanın yemin teklifini kabul etmemesi gerekçe gösterilerek, HMK’nın 225, 228, 229 ve devamı maddeleri uyarınca davacı tarafın dava dilekçesinde açıkça dayandığı görülen yemin delili değerlendirilmeden kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesi, doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren … gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 02.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/6014 Karar : 2016/9255 Tarih : 8.06.2016
-
HMK 229. Madde
-
Yemin Etmemenin Sonuçları
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 2010 yılında davalı … ile evlendiğini, düğünde takılan bilezik dışındaki ziynetlerin, düğün sonrası müvekkiline verilmediğini, davalı …‘nin annesi olan diğer davalı …‘ün, …‘ye ev alınacağı gerekçesiyle düğünden 15 gün sonra müvekkilinden bileziklerini zorla aldığını, evin … adına değil Şengül adına alındığını, …‘nin, müvekkilinin anne babasına, “kızınızı alın götürün” demesi üzerine müvekkilinin sadece kıyafetlerini almak suretiyle müşterek haneden ayrıldığını belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı tutup, ziynet bedeli olarak 1.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsili ile çeyiz eşyası bedeli olarak 1.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …‘den tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 29.04.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 23.048,70 TL artırarak 25.048,70 TL`ye çıkarmıştır.
Davalı …‘nin vasisi duruşmadaki beyanında; tarafların evliliklerinin ilk döneminde …`nin annesiyle birlikte oturduklarını, sonra ayrı eve çıktıklarını, davacının iddialarının asılsız olduğunu savunmuştur.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaların doğru olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; çeyiz eşyalarının müşterek hanede kaldığı hususunun mahkeme içi ikrarla kabul edildiği gerekçesiyle çeyiz eşyalarına yönelik istemin kabulüne, ziynet eşyalarının davalılarda kaldığına yönelik iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle ziynet eşyalarına yönelik istemin reddine karar verilmiş,
hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine
Dairemizin 11.12.2014 tarih ve …Karar sayılı ilamı ile “……somut olayda ispat yükü davacı kadındadır.
Davacı kadın iddialarını ispat için tanık dinletmiş, mahkemece, dava dilekçesinde açıkca yemin deliline dayanmış olduğu hususu hatırlatılarak, davacı vekiline yemin teklif edecekse, yemin metnini dosyaya sunması için süre verilmiştir.
Kural olarak hâkim, yeminin icrasından önce yemin edecek kimseye, hangi konuda yemin edeceğini açıklar. Yemin edecek kimse, yemin konusunun yeterli açıklıkta olmadığını ileri sürerse; hâkim, karşı tarafın görüşünü aldıktan sonra derhâl bu konuda kararını verir.
Kendisine yemin teklif edilen taraf, ya yemin teklifini kabul ederek yemin eder, ya yeminden kaçınır ya da bu yemini teklif eden tarafa reddedebilir.
Yemin için davet edilen kimse, yemini iade etmez ya da yemini eda etmekten kaçınırsa yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılır. Kendisine yemin iade olunan kimse, yemin etmekten kaçınırsa yemin konusu vakıa ispat edilememiş sayılır. (HMK m. 229)
Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde, davacı vekilinin mahkemece verilen süre içinde yemin metnini hazırlayarak mahkemeye sunduğu, davalı … vekilinin, davacı vekilinin teklif ettiği yemin metninin usulüne uygun olmadığını iddia ederek, kendi hazırladıkları yemin metnini dosyaya ibraz ettiği, mahkemece, yemin eda etmek için hazır olan davalı …‘e, hem davacı vekilinin sunmuş olduğu yemin metninin, hem de kendi vekilinin sunmuş olduğu yemin metninin okunduğu, davalı …`ün, “Avukatımın sunmuş olduğu yemin metnindeki beyanları birebir kabul ediyorum. Oradaki beyanlar doğrudur. Bende talep edilen eşya, altın ve paraların hiç birisi kalmamıştır. Bu hususta avukatımın sunduğu yemin metninde olduğu gibi yemin ediyorum.” şeklinde yemin ettiği anlaşılmaktadır.
Buna göre, davalı …, yemin teklif eden davacı tarafın, metnine göre değil, kendi vekilinin hazırladığı metne göre yemin etmiş olduğundan, eda edilen yeminin, kanunun aradığı şekle uygun olmadığı, bu bağlamda davalı …`ün yeminden kaçındığı açıktır.
Hal böyle olunca mahkemece; Yasanın öngördüğü şekle aykırı olarak eda edilen yeminin, yeminden kaçınma olarak değerlendirilmesi gerekirken, yanılgı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile bozulmuş,
bozma ilamına karşı davalı … vekili tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.
Yemin teklif eden taraf, karşı tarafa hangi vakıalar hakkında yemin önerdiğini mahkemeye bildirir. Yemin sorusunu ve formülünü hakim hazırlar. Yemin sorusunun hazırlanmasında, hakim yemin teklif edenin belirttiği husulardan yararlanır. Yemin sorusunun isabetli ve doğru hazırlanması gerekir.
Yemin delilinin kesin bir delil olması yani, hakimi bağlaması ve bunun ötesinde uyuşmazlığı kesin bir şekilde çözmesi nedeniyle, yemin sorusunun yeteri kadar açık olarak tespit edilmesi gerekir.
Hakim, yemin metnini hazırlarken, yemin metninin olaya uygun olmasına dikkat eder. Aksi takdirde hazırlanan yemin metnine göre yapılan yemin amacına ulaşmayabilir. Hakim yemin metnini hazırlarken, yemin teklif edenin iradesi çerçevesinde hareket etmeli; karşı taraf da yemini, kendisine teklif edilen yemin çerçevesinde eda etmelidir.
Hakim, yeminin icrasından önce yemin edecek kimseye, hangi konuda yemin edeceğini açıklar, yeminin anlamını önemini anlatır ve yalan yere yemin etmesi halinde cezalandırılacağı hususunda dikkatini çeker.
Yemin edecek kimse, yemin konusunun yeterli açıklıkta olmadığını ileri sürerse; hakim karşı tarafın görüşünü aldıktan sonra derhal bu konuda kararını verir.
Hakim, HMK 233 madde gereğince yemin ettirir. Kanunda yer alan yemin formülü dışında başka bir formül kullanılması kural olarak mümkün değildir. Hakim, tamam ve açık olmayan noktaları tamamlatmak, açıklatmak ve aydınlatmak için gerekli gördüğü soruları, yemin eden tarafa sorabilir. (HMK m.237)
Yemin için çağrılan taraf, yemin edilecek duruşmaya gelmez ise ve gelmemesi geçerli bir mazerete dayanmazsa veya duruşmaya gelmesine yahut yemin teklif edilen duruşmada hazır olmasına rağmen yemin etmezse ve yemini diğer tarafa iade etmez ise yeminden kaçınmış sayılır. Yeminden kaçınan kişinin bu davranışı, yemin konusunun ikrarı olarak değerlendirilir.
Tüm bu anlatılanlar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, d Davacı vekilinin mahkemece verilen süre içinde yemin metnini hazırlayarak mahkemeye sunduğu, davalı … vekilinin, davacı vekilinin teklif ettiği yemin metninin usulüne uygun olmadığını iddia ederek, kendi hazırladıkları yemin metnini dosyaya ibraz ettiği, mahkemece, yemin eda etmek için hazır olan davalı …‘e, hem davacı vekilinin sunmuş olduğu yemin metninin, hem de kendi vekilinin sunmuş olduğu yemin metninin okunduğu, davalı …`ün, “Avukatımın sunmuş olduğu yemin metnindeki beyanları birebir kabul ediyorum. Oradaki beyanlar doğrudur. Bende talep edilen eşya, altın ve paraların hiç birisi kalmamıştır. Bu hususta avukatımın sunduğu yemin metninde olduğu gibi yemin ediyorum.” şeklinde yemin ettiği anlaşılmaktadır.
Her nekadar bu durum zuhulen Dairemizce yeminden kaçınma olarak değerlendirilmiş ise de burada yeminden kaçınma söz konusu değildir.
Yemin soru ve formülünü hakim hazırlayacağından, yemin metninin isabetli ve doğru hazırlanması gerekeceğinden mahkemece, davacı tarafın sunduğu yemin metni incelenerek yemin sorusunun bizzat davalıya hakimin sorması gerekirken, her iki tarafın yemin metninin davalıya okunup, davalının kendi vekilinin sunduğu yemin metni doğrultusunda yemin etmesi sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ayrıca, mahkemece,yeminin eda edilmesi hususunda, yeminin şekli başlıklı HMK 233/4 .maddede belirtilen usule uyulmamış, yemin gereği gibi eda ettirilmemiştir.
Hal böyle olunca mahkemece, davacı vekilinin yemin metni değerlendirilip, olaya uygun yemin sorusunun bizzat hakimce davalıya sorulup usulune uygun yemin yaptırıldıktan sonra sonucu dairesinde hüküm tesisi gerekirken yanılgılı gerekçe ile hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Ne var ki; mahkeme kararının açıklanan bu gerekçeler ile bozulması gerekirken zuhulen başka bir gerekçe ile bozulduğu anlaşılmakla; davalı … vekilinin bu yöne ilişkin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 11.12.2014 tarih ve … Karar sayılı bozma ilamının kararının kaldırılarak, …..Aile Mahkemesi`nin 31.12.2013 gün …Karar sayılı kararının yukarıda açıklanan sebeplere binaen BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/9527 Karar : 2016/729 Tarih : 18.01.2016
-
HMK 229. Madde
-
Yemin Etmemenin Sonuçları
1-Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda davacı-karşı davalı kadın az da olsa kusurludur. Bu halde, taraflar arasındaki ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davalı- karşı davacı erkek dava açmakta haklıdır. Davalı-karşı davacı erkeğin boşanma davasının da kabulü gerekirken (TMK md. 166/2), yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.
2- Davacı-karşı davalı kadın, ziynetlerin davalı-karşı davacı eşi tarafından alındığını ve kendisine iade edilmediğini ispatlayamamıştır. Ancak, davacı-karşı davalı delil listesinde açıkça “yemin” deliline de dayanmıştır. Davacı-karşı davalıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılmamıştır. Bu nedenle, mahkemece ziynet eşyası alacağı istemiyle ilgili olarak davacı-karşı davalı kadına yemin teklif etme hakkı bulunduğu hatırlatılarak, teklif edildiği takdirde usulünce yemine ilişkin yargılama işlemlerinin yerine getirilmesi (HMK.md.227-238) gerçekleşecek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken; eksik incelemeyle yazılı şekilde ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olmuş; bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 1 ve 2. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre yeniden hüküm kurulması gerekli hale gelen davacı-karşı davalı kadının boşanma davası ve fer’ileri yönünden temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, duruşma için taktir olunan 1.350,00 TL. vekalet ücretinin …‘dan alınıp …`a verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ Esas : 2013/17307 Karar : 2014/11546 Tarih : 10.09.2014
-
HMK 229. Madde
-
Yemin Etmemenin Sonuçları
Dava haksız eyleme dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, 322 parsel sayılı taşınmazına mısır ektiğini, kızı ve damadı olan davalıların taşınmazdaki mısırı hasat ederek köylülere sattıklarını belirterek maddi zararının tazminini istemiştir.
Davalılar, dava konusu taşınmaza ekilen mısırla hiç bir ilgilerinin olmadığını, davacının taşınmazına mısır ekip biçmediklerini, taşınmazdaki mısırı davacının biçerek sattığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, “davacının 04/07/2013 tarihli celsede HMK’nun 225 ve devamı maddeleri uyarınca davalı tarafa yemin teklifinde bulunduğu, davalının …yemin teklifini kabul etmediği …, HMKnun 229. maddesi gereğince yemin eda etmekten kaçınan davalının, dava konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağı açıkça belirtilmiş olduğundan, başkaca bir araştırmaya gerek kalmaksızın...
` şeklindeki gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Yemin edecek kimseyi ceza soruşturması ya da kovuşturması ile karşı karşıya bırakacak vakıalar, yemine konu edilemez. (HMK 226/c md).
Somut olayda, ektiği mısırların davalılar tarafından biçilerek satıldığı savına dayalı dava, davalılar yönünden suç soruşturması veya kovuşturmasını gerektirebilecek niteliktedir. Bu nedenle yemin delili gerekçesiyle hüküm kurulamaz. Kaldı ki, davalılardan sadece E… C…‘a yönelik yemin teklifine rağmen her iki davalı hakkında hüküm kurulmuştur. Şu durumda, işin esası incelenmeli, tarafların müşterek tanığı D… A… B…`ın adresi tespit edilerek dinlenmeli ve varılacak sonuca göre hüküm kurulması gerekir. Karar, açıklanan nedenlerle yerinde görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
Temyiz edilen kararın, yukarıda gösterilen nedenlerle ( BOZULMASINA ) ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 23. HUKUK DAİRESİ Esas : 2014/5164 Karar : 2014/4666 Tarih : 18.06.2014
-
HMK 229. Madde
-
Yemin Etmemenin Sonuçları
23.03.2010 tarihinde açılan asıl davada davacı vekili, müvekkilinin, davalıdan emtia bedelinden kaynaklanan 689.020,80 İsviçre Kronu (SEK) tutarında alacağı bulunduğunu, bu alacağın iflas masasına kayıt ve kabulü için yaptıkları başvurunun iflas idaresi tarafından reddedildiğini ileri sürerek, 138.196,90 TL`nin iflas tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte iflas masasına kayıt ve kabulünü talep ve dava etmiştir.
08.12.2005 tarihinde açılan birleşen davada davacı vekili, müvekkilinin davalı Gümüşsuyu Halı San. ve Tic. A.Ş.`den emtia bedelinden kaynaklanan 689.020,80 İsviçre Kronu (SEK) alacağı bulunduğunu ileri sürerek, bu meblağın davalı şirketten tahsilini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada, müflis davalı şirket iflas idare memuru C… T…, her iki davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacı taraf alacağının dayanağı olarak 8 adet futuraya dayanmış ise de, iflas idaresinde bulunan davalıya ait 2007, 2008 ve 2009 yıllarına ait ticari defterlerde davacı adına bir alacak kaydı bulunmadığı, iddia edilen alacağın 1999 yılından kaynaklandığı, müflis şirketin 1999 ve 2000 yıllarına ait ticaret defterleri iflas idaresinde bulunmadığından incelenemediği, alacağın kaynağı olarak belirtilen emtianın müflis şirkete teslim edildiğine ilişkin herhangi bir belgenin bulunmadığı, davalı tarafça kabul edilmeyen faturaların tek başına alacağın varlığını ispata yeterli olmadığı, davacı taraf her ne kadar yemin teklifinde bulunmuş ise de, yeminin konusu olan vakıalar kendilerinden kaynaklanmadığından, iflas idaresi memurlarının yeminden kaçındıkları gerekçesiyle, asıl davanın derdestlik nedeniyle, birleşen davanın ise ispat edilemediğinden reddine karar verilmiştir.
Kararı, birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.
Birleşen dava, alacak davası olarak açılmış olup, dava sırasında davalının iflası üzerine iflas sıra cetveline kayıt kabul istemine dönüşmüştür.
Bir vakıayı ispat yükü kendisine düşen taraf o vakıayı başka delillerle ispat edemediği takdirde diğer tarafa yemin teklif edebilir. Ancak ispat yükü kendisine düşen taraf bütün delillerle iddiasını veya savunmasını ispatlamaya çalışıp bunu başaramadığı takdirde son çare olarak yemin deliline başvurur (Prof. Dr. B… K…, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 2001, İstanbul, 6.baskı, cilt III, sh.2493). Öte yandan, HMK’nın 232/2. maddesi uyarınca tüzel kişiye teklif edilen yemin, tüzel kişinin yetkili organı tarafından eda edilir. Bu temsilci, yemin konusu işlemin yapıldığı tarihteki değil, yemin teklif edildiği zamandaki temsilcidir. Ayrıca, birlikte temsil söz konusu olduğu takdirde yeminin bağlayıcı olabilmesi için birlikte temsile yetkili kişilerin tamamının da yemin etmesi zorunludur. İflas masasının taraf olduğu davalarda ise yemin, müflis tarafından değil, iflas idaresi tarafından eda edilir. (Prof. Dr. B… K…, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 2001, İstanbul, 6. baskı, cilt III, sh.2546; İcra İflas Hukuku El Kitabı, 2013, Ankara 2. baskı, sh 1304) HMK`nın 229. maddesi uyarınca, yemin için davet edilen kimse, tayin edilen gün ve saatte mahkemede geçerli bir özrü olmaksızın bizzat hazır bulunmaz yahut hazır bulunup da yemini iade etmez ya da yemini eda etmekten kaçınırsa yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılır.
Somut olayda, davacı tarafça hazırlanan yemin metni, iflas dairesince müştereken temsile yetkili oldukları bildirilen iflas idare memurlarına ayrı ayrı tebliğe çıkarılmış olup, iflas idare memurlarından Av. T… D…‘a yapılan tebligatın bila tebliğ iade edildiği, Av. B… G…‘in usulüne uygun tebligata rağmen duruşmada hazır bulunmadığı, Av. C… T…‘nin ise 28.12.2012 tarihli oturumda yemin metninde yazılı hususlar kendilerinden sadır olmadığından yemin teklifini kabul etmediğini beyan ettiği anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece, iflas idare memurlarının müştereken temsile yetkili oldukları ve HMK’nın 229. maddesi hükmü gözönünde bulundurularak, davacının dava konusu faturaların içeriği emtiayı teslim ettiği ve fatura bedellerinin ödenmediği yolundaki iddiasını kanıtladığının kabulü ile İİK’nın 195. maddesi uyarınca iflas tarihi itibariyle hesaplanacak alacak ve fer`ilerinin, talep miktarı da dikkate alınarak hüküm altına alınması gerekirken, yazılı şekilde yanılgılı gerekçeyle hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, birleşen davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 23. HUKUK DAİRESİ Esas: 2015/6395 Karar: 2016/4332 Tarih: 04.10.2016
-
HMK 229. Madde
-
Yemin Etmemenin Sonuçları
Davacı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle davacının davalıdan alacaklı olduğunu, bu konuda yapılan icra takibine davalının haksız olarak itirazda bulunması üzerine takibin durduğunu, davalının İstanbul 3. İcra Müdürlüğü’nün 2011/6638 Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazının iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, derdestlik itirazında bulunduklarını, dava konusu alacağın kabulü anlamına gelmemek şartıyla alacağın talebi için zamanaşımı süresinin geçmiş olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin şekil şartının yerine getirilmemiş olduğunu, bu nedenle sözleşmenin tamamının butlan ile hükümsüz olduğunu, sözleşmede ifa edilen yükümlülükler bağlamında davacı şirketten beklenen hizmeti almadıklarını, ödemezlik def’inin söz konusu olduğunu, davacının herhangi bir taşınmazın satışına aracılık etmeyerek tellalliye ücretine hak kazanmadığını savunarak, öncelikle davanın usulden reddine, mümkün değilse esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle davacının davalıdan faturaya dayalı olarak alacaklı olduğu, davalı tarafın yargılama sırasında yaptığı itirazlarının yerinde olmadığı, davalı tarafın defterlerini ibrazdan kaçındığı, böylelikle HMK’nın 222/5. maddesi gereği karşı tarafın iddiasını mevcut delillere göre ispat etmiş sayılabileceği gibi, davacı vekilinin yaptığı yemin teklifine de davalının uymayarak yemin icrasından kaçındığı, HMK’nın 229/1. maddesi gereği davalının yemini eda etmekten kaçınması nedeniyle yemin konusu vakıaları ikrar etmiş olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile itirazının kısmen iptaline, takibin 45.337,00 TL üzerinden devamına, asıl alacak olan 45.337,00 TL’nin takdiren %40’ı oranında icra inkâr tazminatına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Mahkeme tarafından davacı tarafın ticari defterleri üzerinden yaptırılan incelemede ödenen 20.000,00 TL’lik bedelin düşülmesinden sonra 40.337,27 TL alacak gösterildiği, defterlerin usule uygun tutulmamasının bu kayıtların davacı taraf aleyhine delil olma özelliğini kaybettirmeyeceği dikkate alındığında, ayrıca davacı tarafından yöneltilen yeminin, davalı tarafın iş bu yemin metnini de kabul etmemesi karşısında, yöneltilen yemini kabul etmediği şeklinde yorumlanarak yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
GEREKÇEYE KARŞI OY :
Dava İİK’nın 67. maddesinde düzenlenen faturaya dayalı takibe vaki itirazın iptali davasıdır. Bu davada davacı alacaklı olduğunu ispatla yükümlüdür.
Uyuşmazlık konusu vakıanın ispatı için yeminden başka delili olduğunu beyan etmiş olan taraf dahi yemin teklif edebilir. Davacı taraf, davalının defterlerini ibraz edip etmeyeceğini ve ibraz edilmemesi halinde mahkemenin kendi beyanlarını kabul edip etmeyeceğini (HMK.m.220/3-son cümle) yargılama aşamasında bilmediği için öncelikle davalının defterlerinin ibrazını talep etmiş ayrıca yemin teklifinde de bulunmuştur.Davacının bu şekilde yemin teklifinde bulunması “davalının ticari defterlerine dayanma” talebinden vazgeçtiği anlamına gelmez.
Yeminin konusu olamayacak vakıalar HMK’nın 226. maddesinde sayılmıştır. Sayılan hususlarda yemin teklif edilemez. Davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalar yeminin konusunu oluşturur.(HMK. m. 225) Davacı tarafın hazırladığı yemin metninin yukarıdaki ilkeye uygun olarak mahkeme hakimince yeniden düzenlenerek davalıya yöneltmesi gerekirken bundan kaçınarak davacının yemin metnini aynen davalıya yöneltmesi ve davalının “yemin metninin Kanuna aykırılığını” ileri sürerek yemin etmemesini “yeminden kaçınma” olarak nitelendirerek davanın kabulüne karar vermesi doğru olmamıştır.
Kabule göre de; ticari defterler belge kavramına dahil olduğundan, ticari defterlerin davanın ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği taktirde ticari defterlerin ibrazı için davalıya kesin bir süre vermeli, ticari defterlerin elinde bulunduğunu inkâr eden tarafa, defterlerin elinde bulunmadığına, özenle aradığı hâlde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilmeli, ticari defterleri ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da ticari defterlerin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmemesi halinde; mahkeme, duruma göre ticari defterlerin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.(HMK.m.220)
Dolayısıyla; mahkeme, defterlerin ibrazı için davalı tarafa meşruhatlı - ihtarlı davetiye ile kesin süre vermeli; davalı taraf, defterlerin elinde bulunmadığını bildirirse yemin teklif etmelidir. Davalı taraf, kendisine verilen sürede defterleri ibraz etmez veya delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse; mahkeme, duruma göre ticari defterin içeriği konusunda davacı tarafın beyanını kabul edebilir. Somut olayda, davacı taraf davalının ticari defterlerinin incelenmesini ısrarla talep etmesine rağmen mahkeme yukarıda izah edilen prosedürü davalı tarafa uygulamadan davacı tarafın alacakla ilgili beyanını doğru kabul ederek hüküm kurması doğru olmamıştır.
Bu gerekçelerle kararın BOZULMASI gerekirken, Sayın çoğunluğun açıkladığı gerekçe ile kararın bozulmasına karşıyım.
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.