0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Yemine Davet

HMK Madde 228

(1) Yemin teklif edilen kimse, duruşmada bizzat hazır bulunmadığı takdirde, kendisine yemin için bir davetiye çıkarılır.

(2) Yemin davetiyesine, yemine konu hususlar hakkında sorulacak sorular ile geçerli bir özrü olmaksızın yemin için tayin olunan gün ve saatte mahkemeye bizzat gelmediği veya gelip de yemini iade etmediği yahut yemini eda etmekten kaçındığı takdirde, yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağı yazılır.



HMK Madde 228 Gerekçesi

Maddede 1086 sayılı Kanunun 337 nci maddesinde olduğu gibi yemin davetiyesi düzenlenmektedir. 1086 sayılı Kanunda kendisine yemin teklif edilen kişinin “bana bu konuda yemin teklif eden kimse, kendisi yemin etsin” biçiminde verdiği cevap olarak ortaya çıkan hâlin “yeminin reddi” şeklinde adlandırılması, “yeminden kaçınma” ile karışıklığa yol açtığından, bu kurum “yeminin iadesi” sözleri ile ifade edilmiştir.


HMK 228 (Yemine Davet) Emsal Yargıtay Kararları


YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/18487 Karar : 2018/6856 Tarih : 29.05.2018

  • HMK 228. Madde

  • Yemine Davet

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacı kadının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2-Mahkemece davalı-davacı kadının tam kusurlu olduğu belirtilerek kadının boşanma davasının reddine, erkeğin boşanma davasının kabulüyle tarafların boşanmalarına hükmedilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davalı-davacı kadının birlik görevlerinin ihmal ettiği; davacı- davalı erkeğin ise eşine sürekli fiziksel şiddet uyguladığı ve eşinin ailesiyle görüşmesini kısıtladığı, bu sebeple boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-davalı erkeğin ağır kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, kadın tarafından açılan boşanma davasının da kabulü gerekirken, reddi doğru değildir. Ancak, davacı-davalı erkek tarafından açılan boşanma davasının kabulü ile verilen boşanma hükmü temyizin kapsamı dışında bırakılmak suretiyle usulen kesinleşmiştir. Bu durumda davalı-davacı kadının boşanma davasındaki boşanma talebinin konusu kalmamıştır. O halde, bu husus gözetilerek kadının boşanma talebi hakkında “konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm kurmak ve yargılama giderleri ile vekalet ücreti yönünden haklılık durumuna göre karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

3- Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere boşanmaya neden olaylarda davacı-karşı davalı erkek ağır kusurlu olup, gerçekleşen kusurlu davranışlar aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eder niteliktedir. Türk Medeni Kanununun 174/1-2. maddesi koşulları kadın yararına oluşmuştur. Bu duruma göre davalı-karşı davacı kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

4-Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusur aranmaz (TMK m. 175). Toplanan delillerle, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-davacı kadının az kusurlu olduğu, herhangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleşmiştir. O halde, davalı-davacı kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.

5-Davalı-davacı kadın ziynetlerin davacı-davalı erkek tarafından alındığını ve kendisine iade edilmediğini ileri sürerek ziynetlerinin bedelinin ödenmesini talep etmiştir.

Mahkemece davalı-davacı kadın tanığı …’nin beyanlarına, uzun yılllar önce gerçekleşen bir olayı hatırlayamayacağı gerekçesiyle itibar edilmeyerek ziynet alacağı davasının reddine dair hüküm kurulmuş ise de, yapılan yargılama ve toplanan delillerden bahsedilen tanığın beyanlarını değerden düşürecek maddi bir olayın varlığı iddia ve ispat edilememiş olup aslolan tanığın doğruyu söylemiş olmasıdır. (HMK m. 255). Dosyada, adı geçen tanığın olmamışı olmuş gibi ifade ettiğini kabule yeterlı delil ve olgu da yoktur. O halde; dinlenen bu tanığın beyanlarından davalı-davacı kadının talebiyle bağlı kalınarak 90 adet çeyrek altın ve 8 adet Cumhuriyet altınının, erkeğin babasının borçlarını ödemesi için verildiği ispatlanmış olup, kadının bu kısma yönelik ziynet alacağı davasının kabulü gerekir. Talep edilen diğer ziynet eşyalarının davacı-davalı erkek tarafından alındığı ispatlanamamıştır. Ne var ki, davalı - davacı kadın birleşen dava dilekçesinde ziynetler hakkındaki iddiasıyla ilgili olarak “yemin” deliline de dayanmıştır. O halde, davalı-karşı davacı kadına ziynetlerle ilgili iddiasında ispatlanamayan bölüm yönünden diğer tarafa yemin teklif etme hakkının hatırlatılması, yemin teklif edildiği takdirde ise, usulünce yemine ilişkin yargılama işlemlerinin yerine getirilmesi (HMK m. 227-228), ziynet eşyalarının dava tarihi itibariyle değerlerinin belirlenmesi için bilirkişi raporu da alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken hatalı değerlendirme ve eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2., 3., 4. ve 5. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 29.05.2018 (Salı)


YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/13046 Karar : 2018/1698 Tarih : 6.02.2018

  • HMK 228. Madde

  • Yemine Davet

Davacılar vekili, vekil edenleri ile davalıların kardeş olduklarını, davaya konu eski 466 parsel, yeni 411 ada 5 parsel sayılı taşınmazın maliki muris …‘in tarafların babası olduğunu, davaya konu taşınmazın 1975 yılında davacılar ve davalıların murisi olan … tarafından satın alındığını, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan zemin (dükkan) üstünde 3 normal kattan ibaret yapının vekil edenleri tarafından inşa edildiğini belirterek, dükkan ve üstü normal katın davacılara aidiyetine, 2. normal katın davacılar İsmail ve Hasan’a aidiyetine, 3. ve son katın ise davacı …`e aidiyetine karar verilmesini istemiştir.

Davalı … vekili, davaya konu edilen binanın muris tarafından yaptırıldığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.

Davalı …, davanın reddini savunmuştur.

Diğer davalılar, davaya cevap vermemiştir.

Mahkemece, davacının davasını kanıtlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, muhdesatın tespiti isteğine ilişkindir.

Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu taşınmazın tarafların murisi adına 06/08/2002 tarihinde imar yolu ile tapuya tescil edildiği, dava konusu taşınmaz üzerinde, zemin+3 katlı binanın bulunduğu, davacılar tarafından bahsi geçen binanın kendileri tarafından meydana getirildiğinin tespitinin istendiği, davacı ve davalı tanıklarının dinlendiği ve mahkemece davacının somut bir olguya dayanmadığı ve soyut iddia niteliğindeki bir tanık beyanı dışında hiçbir delil ibraz etmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Mahkemece, az yukarıda bahsedilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya elverişli bulunmamaktadır. Davacı vekili 01/11/2013 tarihli dava dilekçesinin ekinde yer alan delil listesinde yemin deliline açıkça dayanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 36. maddesine göre, herkes meşru vasıta ve yollarla mahkemelerde iddia ve savunma hakkına sahiptir. Yine TMK’nun 6. maddesine göre iddia eden iddiasını ispatla mükelleftir. Davacıların dava konusu taşınmazdaki muhdesatların kendilerine ait bulunduğu iddiasının ispatı bakımından yemin deliline dayandığı ve yemin hakkının mahkemece hatırlatılmamış olması temyiz konusu yapıldığına göre, öncelikle davacı tarafa yemin teklif hakkı bulunduğu hatırlatılarak yemin teklifi hakkını kullanmak isteyip istemediğinin sorulması, kullanmak istediği takdirde usulüne uygun bir biçimde davalının 6100 sayılı HMK`nun 228 ve devamı maddeleri gereğince davet edilip yeminli beyana başvurulması ve toplanmış ve toplanacak delillere göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucunda sübut bulmayan davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.

Kabule göre de; muhdesatın aidiyetinin tespiti davalarında, davanın konusu (müddeabih) davalıların paylarına isabet eden muhdesat değeridir (zemin bedeli hariç). Buna göre, yargılama sonucunda hüküm altına alınan nispi karar ve ilam harcından, aynı şekilde 6100 s.lı HMK`nun 326/2. mad. uyarınca yargılama giderinden ve davacı yararına takdir edilen vekalet ücretinden her bir davalının tapu payları / miras payları gözönünde bulundurularak sorumlu tutulmaları gerekir. Mahkemece, bu hususlar gözetilmeden davalılar aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Davacılar vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK’nın Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK`un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 06.02.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 15. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/2110 Karar : 2017/1867 Tarih : 2.05.2017

  • HMK Madde 228

  • Yemine Davet

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsiline ilişkin alacak davası olup mahkemece davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilince süresi içinde temyiz edilmiştir.

Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirketler arasında … … projesi için 3D görsel çalışmaları ile ilgili olarak 50.000,00 TL + KDV bedelle; TV reklam filmi hazırlanması, … çalışması, katalog ve outdoor çalışmaları ile … adet render çalışması yapılması hususunda mutabakata varıldığını, müvekkilinin ediminin bir kısmını ifa edip ….000,00 TL’lik fatura düzenleyip gönderdiğini, kalan kısma ait olup ödenmeyen bakiye iş bedeli KDV dahil 29.500,00 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamakla birlikte cevap dilekçesi içeriğine göre eser sözleşmesi ilişkisinin kurulduğu çekişmesizdir. Davalı ifa edilen birinci bölüme ilişkin imalatlardan memnun kalınmadığı için davalıya ikinci kısımla ilgili bir talimat verilmediğini, yüklenicinin bu kısma ait bedeli isteme hakkının doğmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece tarafların defter ve kayıtları inceletilmesine karar verilmiş, davacı yan defter ve belgelerini ibraz etmemiştir. Davalı kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesine göre davacıya ait kayıtlı bulunan tek faturanın bedelinin banka dekontu ile ödendiği, davalının davacıya borçlu gözükmediği saptanmıştır.

Davacı tarafça bilirkişi raporuna itiraz dilekçesiyle ve 26…..2015 tarihli duruşmada karşı tarafa yemin teklifinde bulunulduğu, yemin teklifinin davalılardan … … İnşaat Taahhüt A.Ş yetkilisi … ….’a yapıldığı, davalının ibraz ettiği vekaletnamede … …’ın yetkili olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece yemin teklif edilen hususlarla ilgili … … İnşaat Taahhüt A.Ş yetkilisine usulüne uygun meşruhatlı yemin davetiyesi çıkarılıp onunla ilgili sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, davalı yanın yemin teklifini kabul etmemesi gerekçe gösterilerek, HMK’nın 225, 228, 229 ve devamı maddeleri uyarınca davacı tarafın dava dilekçesinde açıkça dayandığı görülen yemin delili değerlendirilmeden kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesi, doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren … gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 02.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/21724 Karar : 2017/326 Tarih : 12.01.2017

  • HMK 228. Madde

  • Yemine Davet

Davalı-davacı kadın ziynetlerle ilgili iddiasını, dinlenen tanık beyanlarıyla ispatlayamamış olup, bu hususa ilişkin tanık sözleri yeterli değildir. Ne var ki birleştirme talepli açtığı dava dilekçesinde ziynetler hakkındaki iddiasıyla ilgili olarak “yemin” deliline de dayanmıştır.

Uyuşmazlık konusu vakıanın ispatı için yeminden başka delili olduğunu beyan etmiş olan taraf dahi yemin teklif edebilir (HMK m. 227/1).

O halde, davalı-davacı kadına ziynetlerle ilgili iddiası yönünden diğer tarafa yemin teklif etme hakkının hatırlatılması, karşı tarafın teklif olunan yemini edaya hazır olduğunu bildirmesi halinde, yemin teklif edilen tarafın usulünce yemine davet edilmesi (HMK m. 228) ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, bu hususta eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/14329 Karar : 2016/9084 Tarih : 6.06.2016

  • HMK 228. Madde

  • Yemine Davet

Davacı vekili dilekçesinde; davacının emekli polis memuru olduğunu, davalı ile dava dışı …in müşterek çalıştırdıkları Şehir Kulübü’ne davacının 10.04.2013 tarihinde davalıya 10.000,00 TL vererek % 25 hissesine ortak olduğunu, davacı ile davalının 10.11.2013 tarihinde ortaklık konusunda anlaşamaması nedeniyle ortaklığın sona erdiğini, davacının sözleşme yapmak istediğinde ise davalının sözleşme yapmaktan çeşitli bahanelerle kaçındığını, davacının davalıdan ortaklık için verdiği 10.000 TL’yi istemesine rağmen davalının diğer ortağı ile hesap yaptıktan sonra parasını iade edeceğini söylediğini, dava dışı … …. ve ….’un 23.12.2013 tarihinde davacı ile davalının notere gidip davalının 10.000,00 TL ‘lik hisse sözleşmesi yapacağına dair bir ön sözleşme yaptıklarını, davalının, davacının parasını ödemediği gibi …. Müdürlüğü’nün … no`lu dosyası ile yapmış olduğu takibe de kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, bu nedenle takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali,takibin devamı ve davacı lehine %20 tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı cevap dilekçesinde; açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacıya borcunun olmadığını, davacının yaptığı icra takibine dayanak olacak herhangi bir belge bulunmadığını, davacının alacağı miktarın senetle ispat sınırının üzerinde ve tanık dinlenmesine muvafakat etmediğini, davacının iddiasını yazılı delille ispat etmesi gerektiğini savunarak,davanın reddini istemiştir.

Mahkemece; davalıya çıkartılan yemin davetiyesine rağmen davalının duruşmaya gelmeyerek yeminden kaçındığı gerekçesiyle davanın kabulü ile, davalı tarafından … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra dosyasına yapılan itirazın iptali ile icra takibinin kaldığı yerden devamına;asıl alacak olan 10.000,00 TL` nin % 20 oranında kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş,

hüküm süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Dava; adi ortaklıktan kaynaklanan alacağa yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.

6100 sayılı HMK’nın yemine ilişkin hükümlerine değinilmesi gerekmektedir.
HMK`nın “Yemine davet” başlığı altında düzenlenen 228. maddesinde “ Yemin teklif edilen kimse, duruşmada bizzat hazır bulunmadığı takdirde, kendisine yemin için bir davetiye çıkarılır. Yemin davetiyesine, yemine konu hususlar hakkında sorulacak sorular ile geçerli bir özrü olmaksızın yemin için tayin olunan gün ve saatte mahkemeye bizzat gelmediği veya gelip de yemini iade etmediği yahut yemini eda etmekten kaçındığı takdirde, yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağı yazılır.” denilmiştir.

Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise; Mahkemece her ne kadar davacının yemin deliline dayanması nedeniyle davalıya yemin davetiyesi tebliğ edilerek davalının usulüne uygun olarak tebliğ edilen davetiyeye rağmen duruşmaya gelmemesi gerekçe gösterilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yemin davetiyesinin yukarıda ifade edilen yasa hükümlerine uygun olarak çıkartılmadığı,nitekim davalıya çıkartılan yemin davetiyesi incelendiğinde, “yemine konu hususlar hakkında sorulacak sorular ile geçerli bir özrünüz olmaksızın yemin için tayin olunan gün ve saatte mahkemeye bizzat gelmediğiniz veya gelip de yemini iade etmediğiniz yahut yemini eda etmekten kaçındığınız takdirde, yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağınız ihtar olunur(HMK 228.md.) `` şeklinde şerh düşüldüğü, ancak mahkemece yukarıda ifade edilen yasa hükmü uyarınca yemin davetiyesinde söz konusu şerh yanında yemine konu hususların da açık bir şekilde metne bağlanıp yemin davetiyesine ekli olarak davalıya tebliğ edilmesi gerekirken bu şekilde tebliğ edilmediği anlaşılmakla, bu şekli ile yemin davetiyesinin usulüne uygun olmadığı anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca mahkemece; yemin davetiyesinin davacı asile yukarıda yapılan açıklamalara uygun şekilde çıkartılması, teklif olunan yeminin asil tarafından kabul edilmesi durumunda ise yukarıda ifade edilen yasa hükümlerine göre eda ettirilmesi gerekirken, eksik inceleme ve değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/6423 Karar : 2016/1851 Tarih : 10.03.2016

  • HMK 228. Madde

  • Yemine Davet

Dava, kiracı tarafından kiraya veren aleyhine açılan 25.750 TL kira bedelinin istirdatı ve ödenmeyen 33.500 TL bedelli çekler yönünden menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili dava dilekçesinde; Davacının, davalı şirketten kiralamış olduğu … 38 ada, … adresindeki teras katta … adı altında bir iş yeri açtığını, bu iş yerinin bir yıllık kira karşılığı olarak davalı şirkete çek verdiğini, yazılı kira sözleşmesinin kendilerinde olmadığını, bu çeklerden …ının 11.250 TL’lik ve …‘ın 6.000 er TL’den 12.000 TL’lik çeklerinin davalı tarafa ödendiğini, ayrıca …nin 6.000 TL’lik bir çekine karşılık da ayrıca 2.500 TL ödediğini, kiralama sonrasında iş yeri ruhsatı almak üzere belediyeye müracaat ettiğinde kiralanan yerin davalının mülkiyetinde olmadığını öğrendiğini, bu nedenle işletme ruhsatı alınamadığını, bunun sonucunda davacının zorunlu olarak işine son vererek iş yerini tahliye etmek zorunda kaldığını, bu durumda davalı şirketin kendisinin olmayan bir mülkü davacıya kiralayarak geçersiz bir kira akdi tesis ettiğini, bu durumun tahliyeden önce davalıya anlatıldığını ve ödenen çek bedellerinin geri istendiğini, ayrıca ödenmeyen çeklerin iptal edilmesini istediklerini, davalının bunun kabul ettiğini, ancak aldığı paraları ve çekleri iade etmekten kaçındığını, ödenmeyen çeklerin davalı tarafça tahsile konulmadığını ancak iade de edilmeyip davacıyı oyaladığın belirterek kira sözleşmesinin haklı sebeplerle feshedilmiş olması nedeniyle davalı nezdinde bedelsiz kalan çeklerin davacıya iadesine, çekler karşılığı yapılan ödeme toplamı olan 25.750 TL`nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı davaya süresinde cevap vermemiş, davalı vekili son celse davacıya kiralananı alt kiraya verdiklerini, davacıyı zarara uğratmadıklarını savunmuştur. Mahkemece davacı tarafın davalı tarafa yemin teklif ettiği, yemin davetiyesinin tebliğine rağmen davalının duruşmaya katılmadığı gerekçesiyle davacı yararına usuli kazanılmış hak doğduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

6100 Sayılı HMK`nun 222. maddesinde;”Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.

Mahkemece taraflara ticari defterlerin ibrazı için verilen kesin süre içerisinde defter ibraz edilmemiştir. Davacı davalıya arada kira sözleşmesinin bulunduğuna, çeklerin kira bedeli karşılığı verildiğine ve ruhsat alınamaması nedeniyle davalı tarafın kusurlu olduğuna dair davalı tarafa yemin teklif etmiş, davalı taraf yemin için belirlenen günde duruşmaya katılmamış, davalı vekili 11.11.2014 tarihli dilekçesi ile yemin davetiyesinin tebliğinin usülsüz olduğu gerekçesiyle yeniden yemin davetiyesi tebliği talep etmiştir.

6100 sayılı HMK’nın 228. maddesinde Yemin teklif edilen kimse, duruşmada bizzat hazır bulunmadığı takdirde, kendisine yemin için bir davetiye çıkarılır. Yemin davetiyesine, yemine konu hususlar hakkında sorulacak sorular ile geçerli bir özrü olmaksızın yemin için tayin olunan gün ve saatte mahkemeye bizzat gelmediği veya gelip de yemini iade etmediği yahut yemini eda etmekten kaçındığı takdirde, yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağı yazılır `` düzenlemesi bulunmaktadır. Mahkemece davalı tarafa tebliğ edilen yemin davetiye tebliği zarfında HMK 228. uyarınca usülüne uygun şerh bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece davacının ticari defterlerini ibrazdan kaçındığı ve davalıya tebliğ edilen yemin davetiyesinin HMK 228`e aykırı olduğu dikkate alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru değildir.

Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.

SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 10.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ Esas : 2014/9974 Karar : 2015/2845 Tarih : 24.02.2015

  • HMK 228. Madde

  • Yemine Davet

Davacı vekili dilekçesinde, müvekkili olan davacıyla davalı ile aralarında eskiye dayalı alım satım ilişkisi bulunduğunu, ancak bu durumun 10 ay kadar önce son bulduğunu, yapılan ticaret sırasında, davalının banka hesabına ödemeler yapıldığını, fakat aralarındaki ticari ilişkinin bitmesine rağmen, sehven davalının banka hesabına 3.349 TL gönderildiğini, davacının, davalıya borcu olmadığı için, gönderilen bu paranın karşılıksız kaldığını, 3.349 TL`nin tahsili amacıyla davalı aleyhine icra takibi yapıldığını, davalının takibe itirazda bulunduğunu beyan ederek, itirazın iptaliyle icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı savunmasında; davacı tarafından gönderilen havalenin davacının borcuna karşılık olarak gönderildiğini, davacının bu şekilde borcunu ödediğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Türk Medeni Kanunu`nun 6 ncı maddesine göre “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”

İspat yükü ayrıca HUMK`da da (yeni HMK) düzenlenmiştir.

HMK`nun 187. (HUMK 238) maddesinde; “İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. Herkesçe bilinen vakıalarla, ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz” hükmü yer almıştır.

Somut olayda, mahkemenin de kabulünde olduğu gibi, ispat yükü davacı tarafa aittir.

Davacı taraf da iddiasını ispat cihetinde, davalı tarafa “yemin” teklifinde bulunmuş, vdavalıya gönderilen yemin davetiyesinin tebliğine rağmen davalı taraf yemin etmek üzere çağrıldığı oturuma gelmemiş, mahkemece de, davalının çağrıldığı oturuma gelmeyerek, yemin konusu vakıaları ikrar etmiş kabul edilip, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu`nun 228 ve devamı maddelerinde “yemin” müessesesi düzenlenmiştir.

Buna göre; yemin teklif edilen kimse, duruşmada bizzat hazır bulunmadığı takdirde, kendisine meşruhatlı yemin davetiyesi çıkarılır. Yemin davetiyesine; yemine konu hususlar hakkında sorulacak sorularla geçerli bir özrü olmaksızın yemin için tayin olunan gün ve saatte mahkemeye bizzat gelmediği veya gelip de yemini iade etmediği yahut yemini eda etmekten kaçındığı takdirde, yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağı yazılarak kendisine bildirilir. Bu davetiyenin usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesine rağmen, taraf oturuma gelmez ise, yemin konusu vakıaları kabul etmiş sayılır.

Bu açıklamalar ışığında, dava konusu olaya bakacak olursak; dosyanın incelenmesinden, davalı adına çıkarılan yemin davetiyesinde, “zarfın içinde beyan dilekçesi vardır” şeklinde bir şerhin bulunduğu görülmüştür.

Oysa ki, yemin davetiyesine, yukarıda da belirtildiği üzere, yemine konu hususlar hakkında sorulacak sorularla yukarıda belirtilen şerhlerin yazılması gerekmektedir.

Öyle ise mahkemece, bu ilkeler gözetilerek, davalı adına usulüne uygun yemin davetiyesinin gönderilmesinden sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.

Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün (BOZULMASINA), oybirliği ile, karar verildi.


YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ Esas : 2014/4841 Karar : 2014/7106 Tarih : 3.04.2014

  • HMK 228. Madde

  • Yemine Davet

Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Davacı, oğlu H. H. ile davalının yaşları küçük olduğu için 2010 yılında nikahsız olarak evlilik yaptıklarını, S.S. A. K.Yapı Kooperatifindeki üyeliğinden edindiği çekişmeye konu bağımsız bölümü mehir olarak davalıya bağışladığı halde, davalının altı ay kaldıktan sonra baba evine döndüğünü, barıştırmak için uğraştıkları halde sonuç alamadıklarını, hakaret edip kötü sözler söylemesi sebebi ile bağıştan rücu etmek istediğini ileri sürerek, tapu iptal ve adına tescil istekli eldeki davayı açmış, yargılama sırasında da; taşınmazın üçüncü kişiden alınırken bedelini kendisinin ödediğini iddia etmiştir.

Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın temlikinin satış olduğu, bağış olduğu iddiasının yazılı belge ile ispat edilemediği, öte yandan tarafların kendi muvazaalarına dayanamayacakları gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; kat irtifakı kurulu 21202 ada 9 parseldeki çekişmeye konu 5 nolu meskenin dava dışı A.K. aitken 09.11.2009 tarihinde satış suretiyle davalıya temlik edildiği, o tarihte yaşı küçük olan davalı adına işlemi anne ve babası olan Y.T.ile N.T.gerçekleştirdikleri anlaşılmaktadır.

Hemen belirtmek gerekir ki; böylesi bir iddianın 05.02.1947 tarih 20/6 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince yazılı delille ispatı zorunludur. Öte yandan bilindiği üzere; mehr kocanın evlenme sözleşmesi anında ya da devamı sırasında bazen de sona ermesi halinde kadına belirli bir mal, para veya ekonomik değeri olan bir şeyi armağan etmesidir.

Medeni Kanun, evlenme sözleşmesi sırasında karı kocadan birinin diğerine bir mal veya para vermesini ya da vermeyi vaad edip bir süre ertelemesini yasaklamamıştır. Bu nedenle, eski hükümlere göre kurulmuş mehr, Medeni Kanun tarafından yasaklanmış bir hukuki ilişki olarak kabul edilemez. (2.12.1959 günlü, 14/30 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gerekçesi). Mehr sözleşmeleri bu gün içinde geçerlidir. (Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi`nin 25.10.1965 günlü, 4557/5028 sayılı kararı)

Öte yandan Mehri müeccel, ileriye yönelik bir bağışlama vaadidir. Koca dışında üçüncü bir kişinin de bağışlama vaadi geçerlidir. Ancak, bu durum, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK. 128. maddesinde (818 sayılı Borçlar Kanunun (BK) 110. maddesi) yazılı üçüncü kişi yararına borç altına girme olmayıp, TBK.nin 288. (Borçlar Kanununun 238.) maddesinde düzenlenmiş bağışlama vaadidir. Bağışlama vaadinin geçerliliği, yazılı olma koşuluna bağlıdır.

Somut olaya gelince; davacı tarafından evrak arasına sunulan 08.07.2010 tarihli M.S.`` başlıklı belgede sayılan mallar arasında çekişme konusu taşınmazın yeralmadığı, davalının da imzasının bulunmadığı, bu haliyle anılan belgenin 05.02.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında belirtilen nitelikte bir belge olmadığı açıktır.

Ne var ki; davacı tarafın delil listesinde açıkça yemin deliline de dayandığı görülmektedir.

Yazılı bir belgenin veya yazılı bir delil başlangıcının bulunmadığı durumda, iddia sahibinin son başvuracağı çare karşı tarafa yemin teklif etmektir. Yemin 6100 sayılı HMK’nin 228. ( 1086 sayılı HUMK`nın 337.vd.) maddesi ve devamı maddelerinde düzenlenen ve davayı sonuçlandıran yasal ve kesin delildir. 05/02/1947 tarih, 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca iddiasını yazılı delille kanıtlayamayan kimsenin karşı tarafa yemin teklif etme hakkının bulunduğu sabittir. Oysa eldeki davada davacıya bu olanak tanınmamıştır.

Hal böyle olunca; davacıya yemin teklif etme hakkının hatırlatılması, bu hakkın kullanılması halinde hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.

Davacı vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenle yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK`un 428.maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas: 2015/7771 Karar: 2015/23074 Tarih: 02.12.2015

  • HMK 228. Madde

  • Yemine Davet

1- Davalı vekilince usulsüz tebliğ nedeniyle temyiz talebinin süresinde yapılamadığı gerekçesiyle mahkemeden eski hale getirme talebinde bulunulmuş, mahkemece bu talep reddedilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 98/2. maddesi gereğince “eski hale getirme, temyiz yoluna başvuru hakkının düşmesi halinde Yargıtay’da talep edilir.” Eski hale getirme talebi temyiz süresinin kaçırılmasına yönelik bulunduğundan bu talebi yerel mahkemenin inceleme yetkisi olmadığından mahkemenin 09.09.2014 tarihli eski hale getirme talebinin reddine ilişkin ek kararının kaldırılmasına,

2-Davalı vekiline gerekçeli karar M… M… 255. SK. No: … Konak/Izmir adresine tebliğe çıkarılmıştır. Dosya incelenmesinden davalı kadın vekili vekaletnamesinde ve dilekçelerinde adresini “P… M… F… S… M… Cd. C… İ… No: … …/Samsun” olarak bildirmiş ve dosyada kendilerine yapılan tüm tebligatlar bu adreste yapılmıştır. Davalı vekilinin dosya içinde adresini değiştirdiğine ilişkin bir dilekçeye ya da bilgiye rastlanmamıştır. Bu sebeplerle davalı vekilinin dosya içinde var olan adresinde başka bir adrese tebliğe çıkarılması ve bu adreste gerekçeli kararın tebliğ edilmesi usulsüz olup eski hale getirme talebinin haklı ve geçerli bir sebebe dayandığı anlaşılmakla, talebin kabulü ile, davalı vekilinin temyiz başvurusunun bu sebeple süresinde olduğuna karar verilerek, temyiz itirazlarının incelenmesi gerekmiştir.

3- Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;

a)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı karşı davacı kadının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

b) Davalı karşı davacı kadın ziynetlerle ilgili iddiasını, dinlenen tanık beyanlarıyla ispatlayamamış olup, bu hususa ilişkin tanık sözleri yeterli değildir. Ne var ki süresi içinde verdiği delil listesinde ziynetler hakkındaki iddiasıyla ilgili olarak “yemin” deliline de dayanmıştır. Uyuşmazlık konusu vakıanın ispatı için yeminden başka delili olduğunu beyan etmiş olan taraf dahi yemin teklif edebilir ( md. 227/1). O halde, davalı karşı davacı kadına ziynetlerle ilgili iddiası yönünden diğer tarafa yemin teklif etme hakkının hatırlatılması, karşı tarafın teklif olunan yemini edaya hazır olduğunu bildirmesi halinde, yemin teklif edilen tarafın usulünce yemine davet edilmesi ( md. 228) ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, bu hususta eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükümle ilgili 09.09.2014 tarihli ek kararın yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple KALDIRILMASINA, yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple davalının eski hale getirme talebinin KABULÜNE, temyiz edilen hükmün yukarıda 3-b bendinde gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan bölümlerinin yukarıda 3-a. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle, 02.12.2015 tarihinde karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS