0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Mahkemece Belge Aslının İstenmesi ve Geri Verilmesi

HMK Madde 216

(1) Belgenin sadece örneğinin mahkemeye verildiği durumlarda, mahkeme kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine belgenin aslının verilmesini de isteyebilir.

(2) Belgenin aslını elinde bulunduran taraf, üçüncü kişi veya resmî makamlar, istenmesi hâlinde bunu mahkemeye vermek zorundadır.

(3) Mahkeme, belge aslının verilmesi durumunda, belgenin saklanması için gerekli tedbirleri alır veya istendiğinde tekrar verilmek üzere belgeyi ibraz edene geri verebilir.

(4) Taraflardan biri elindeki belgenin aslını mahkemeye verirse, bu belgenin geri verilmesini talep edebilir. Bu takdirde hâkim, belgenin aslının verilip verilmeyeceğine karar verir. Geri verilmesine karar verildiğinde, aslına uygun olduğu mahkeme mührü ve yazı işleri müdürünün imzasıyla onanmış örneği dosyaya konur.



HMK Madde 216 Gerekçesi

1086 sayılı Kanunun 321 ve 322 nci maddelerinde düzenlenmiş olan, belge aslının istenmesi ve geri verilmesi hususu, birbiriyle bağlantı kurularak tek maddede sadeleştirilerek birleştirilmiştir.

Birinci fıkra uyarınca, belgenin sadece örneğinin mahkemeye sunulduğu durumlarda, mahkeme talep üzerine ya da kendiliğinden aslını isteyebilir. Özellikle tereddütlü olan belge aslının görülmesi ve incelenmesi gereken durumlarda belgenin örneği ile yetinilemez, aslının verilmesi gerekir.

İkinci fıkrada, belgenin istenmesi durumunda tarafların, üçüncü kişilerin veya resmî makamların, belge aslını vermek zorunda olduğu hususu açıkça düzenlenmiştir.

Üçüncü fıkrada, belge aslının verilmesi durumunda, mahkemece belgenin korunması için gerekli tedbirlerin alınacağı belirtilmiştir. Mahkeme, istendiğinde tekrar verilmek üzere belgeyi veren kişi ya da makama, geri verebilir.

Dördüncü fıkra, üçüncü fıkrayla bağlantılı özel bir durumu düzenlemektedir. Taraflardan biri, aslını verdiği belgenin kendisine geri verilmesini isteyebilir. Ancak, tarafların verdikleri belgelerin asıllarının geri istenmesi durumunda, mahkeme mutlaka bu talebi yerine getirmek zorunda değildir; mahkeme belge aslının geri verilip verilmeyeceğini duruma göre takdir edecektir. Şayet belge aslı geri verilmişse, bu durumda, mahkeme mührü ile mühürlü ve yazı işleri müdürünün imzasını taşıyan onaylı bir örneği dosyaya konulmalıdır. Tarafa verilen aslın kaybolması hâlinde delil olarak bu örnek kullanılacaktır.


HMK 216 (Mahkemece Belge Aslının İstenmesi ve Geri Verilmesi) Emsal Yargıtay Kararları


Hukuk Genel Kurulu 2023/614 E. , 2024/419 K.

  • HMK 216
  • Karşı taraf belgenin aslını talep etmemişse, belgenin aslının ibrazına gerek kalmaksızın hüküm kurulması mümkündür. “Satış Sözleşmesi” başlıklı belge aslının karşı tarafça açıkça talep edilmediği, dosyaya sunulan örneğin tereddüte yol açacak nitelikte olmadığı, belge aslının istenmesi hususunda mahkemenin takdir hakkı bulunduğu gözetildiğinde dosyaya sunulan belge örneğiyle yetinilerek karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.

6100 sayılı Kanun’un 216/1 maddesi; “Belgenin sadece örneğinin mahkemeye verildiği durumlarda, mahkeme kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine belgenin aslının verilmesini de isteyebilir” hükmünü haizdir. Dolayısıyla belgenin aslının ibraz edilmemesi, o belgeye göre karar verilmesine engel teşkil etmemektedir. Karşı taraf belgenin aslını talep etmemişse, belgenin aslının ibrazına gerek kalmaksızın hüküm kurulması mümkündür. Karşı taraf belgenin sadece örneğinin sunulması karşısında belgenin aslını talep etmişse mahkeme bu durumda belgenin aslının verilmesini isteyebilecektir. Bunun için Kanun’un açık lafzı gereğince, karşı tarafın belgenin aslını açıkça talep etmesi gerekir; davaya cevap verilmemesi belgenin örneğinin reddedildiği anlamına gelmez. Karşı taraf belgenin aslının sunulmasını talep etmemişse, özellikle tereddütlü olan belge aslının görülmesi ve incelenmesi gereken durumlarda belgenin örneği ile yetinilemez, aslının verilmesi gerekir. Görüldüğü üzere belgenin aslının verilmiş olması şeklinde bir şart, somutlaştırma yükünün kapsamına sokulmamalıdır. Başka bir deyişle belgenin sadece örneğinin mahkemeye verildiği durumlarda da somutlaştırma yükü yerine getirilmiş olabilir; aslının sunulması somutlaştırma yükü için bir şart olarak görülemez. Hemen belirtilmelidir ki 6100 sayılı Kanun’un 208/2 maddesi gereğince sahte olduğu iddia edilen belgenin mutlaka aslının mahkemeye sunulması gerekir. Mahkeme, sahtelik iddiasına konu olan belgenin örneği, fotokopisi üzerinden inceleme yapmakla yetinemez

Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Sakarya ili Karasu ilçesi Karasu Köyü 578, 651 ve 652 parsel sayılı taşınmazların tarafların kök murisi …’dan davacıların murisi … ve davalıların murisi… ile dava dışı …’a intikal ettiği, bu taşınmazlardaki davalıların murisi… ile dava dışı …’a intikal eden payların davacıların murisi … tarafından yazılı sözleşme gereğince satın alındığının iddia edildiği, bu iddiaya delil olarak da 08.10.2001 tarihli “Satış Sözleşmesi” başlıklı belgeye dayandıkları, ancak belgenin aslının değil örneğinin mahkemeye ibraz edildiği anlaşılmaktadır.

Dava konusu taşınmazlarda davalıların el birliği hâlinde mülkiyeti söz konusu olduğundan davalılar arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Davalılardan … ve … davaya cevap vermiş; diğer davalılar ise davaya cevap vermemiştir. Davalılardan … ve … davaya cevap dilekçelerinde tapuya tescilli bir taşınmazın adi yazılı sözleşme ile satışının mümkün olmadığını, ancak davacıların murislerinin verdiği parayı işlemiş faiziyle birlikte talep edebileceklerini ileri sürmüş; davacılar tarafından sunulan 08.10.2001 tarihli “Satış Sözleşmesi” başlıklı belgenin aslını talep etmemişlerdir. Davalılar tarafından açıkça talep edilmemesi ve tereddütlü bir durum görülmemesi nedeniyle hem İlk Derece Mahkemesi hem de Bölge Adliye Mahkemesi belge aslını davacılardan talep etmeye gerek duymamış, belgenin suretiyle karar verilebileceğine hükmetmiştir.

Davaya cevap veren davalılar, davacıların iddiasının dayanağını oluşturan 08.10.2001 tarihli “Satış Sözleşmesi” başlıklı belgenin varlığını zımnen kabul ederek davacıların murislerinin verdiği parayı sadece işlemiş faiziyle birlikte talep edebileceklerini belirtmişlerdir. Her ne kadar 6100 sayılı Kanun’un 128 inci maddesi gereğince süresi içinde cevap dilekçesi vermemiş olan davalı, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılacak ise de somut olayda diğer mecburi dava arkadaşlarının davaya cevap vermemesi, anılan belgenin aslını talep ettikleri anlamında da yorumlanamaz. Öte yandan 6100 sayılı Kanun’un 60 ıncı maddesi gereğince mecburi dava arkadaşlığında duruşmaya gelmiş olan dava arkadaşlarının yapmış oldukları usul işlemleri, usulüne uygun olarak davet edildiği hâlde duruşmaya gelmemiş olan dava arkadaşları bakımından da hüküm ifade eder.

Dolayısıyla mecburi dava arkadaşlarından davaya cevap vermeyenlerin bulunması davacılar tarafından sunulan belge suretinin aslının talep edildiği anlamına gelmez.

Dolayısıyla davalılar tarafından davacıların iddiasının dayanağını oluşturan 08.10.2001 tarihli “Satış Sözleşmesi” başlıklı belge aslının açıkça talep edilmemesi karşısında, belge aslının istenmesi hususunda mahkemenin takdir hakkı bulunmakta olup mahkemece belge suretiyle yetinilebilir. Böylece davacıların, ileri sürdüğü iddiayı somutlaştırma yükü kapsamında dayandıkları belgenin suretini sunmakla somutlaştırdıkları kabul edilmelidir.

O hâlde somut olayda davacıların iddiasının dayanağını oluşturan 08.10.2001 tarihli “Satış Sözleşmesi” başlıklı belge aslının karşı tarafça açıkça talep edilmediği, dosyaya sunulan örneğin tereddüte yol açacak nitelikte olmadığı, belge aslının istenmesi hususunda mahkemenin takdir hakkı bulunduğu gözetildiğinde dosyaya sunulan belge örneğiyle yetinilerek karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Dolayısıyla Bölge Adliye Mahkemesince bu yöne ilişkin verilen direnme kararı yerindedir.


Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2016/5214 E. , 2018/162 K.

  • HMK 216
  • Belgenin fotokopisi sunulmuş, ancak sunulan fotokopilere itiraz edilmiş ise belgenin aslı istenerek geçerliliği ve sıhhati konusunda inceleme yapılmalıdır.

6100 sayılı HMK hükümlerine göre; mahkeme huzurunda ikrar olunan veya mahkemece inkâr edenden sadır olduğu kabul edilen adi senetler, aksi ispat edilmedikçe kesin delil sayılırlar (HMK 205/1). Belgenin sadece örneğinin mahkemeye verildiği durumlarda, mahkeme kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine belgenin aslının verilmesini de isteyebilir (HMK 216/1). Belgenin aslını elinde bulunduran taraf, üçüncü kişi veya resmî makamlar, istenmesi hâlinde bunu mahkemeye vermek zorundadır (HMK 216/2). Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar (HMK 219/1).

HMK 121/1. maddede, dava dilekçesinde gösterilen ve davacının elinde bulunan belgelerin asıllarıyla birlikte harç ve vergiye tabi olmaksızın davalı sayısından bir fazla düzenlenmiş örneklerinin veya sadece örneklerinin dilekçeye eklenerek, mahkemeye verilmesi ve başka yerlerden getirtilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayıcı açıklamanın dilekçede yer almasının zorunlu olduğu düzenlenmiştir.

Belgenin aslı sunulmamış, ancak sunulan örneklerine itiraz edilmiş ise belgenin aslı istenerek geçerliliği ve sıhhati konusunda inceleme yapılmalıdır. Bu inceleme yapılırken belge asılları davacıdan istenerek sunulduktan sonra davalının isticvaben beyanı alınmak üzere işlem yapılması, davacıya yapıldığı iddia edilen teslimlerle de ilgili olduğu anlaşılan belge asılları davalıya gösterilerek kendisine atfen atılan imzayı kabul edip etmediğinin sorulması, imzanın kendisine ait olmayıp bir yakınına ait olduğunu bildirmesi halinde TBK 40 ve devamı maddelerde düzenlenen temsil hükümleri de değerlendirilerek davacıyı bağlayıp bağlamadığının incelenmesi, imzanın inkar edilmesi halinde imza incelemesi yapılarak sonuca gidilmesi gerekir.

Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davacı davasında, davalı üretici ile yapılan 30.06.2012 tarihli sözleşme uyarınca 1240 ton pancarın teslimi kararlaştırıldığı halde 318 ton pancar teslim edildiğini avans olarak verilen tohum ayni ve nakli verilen yardımlardan toplam 68.236,73 TL verilmesine karşın bakiye 32.745,01 TL’nin ödenmediğini başlatılan takibe de itiraz edildiğini ileri sürmüştür. Mahkemece bir kısım belgelerdeki imzalar gösterilerek davalının beyanı alınmış ise de, belge asılları getirtilip inceleme yapılmadan karar verilmiştir. Davacı tarafından fotokopisi ibraz edilen belge asıllarının getirtilerek yeniden imza konusunda davalının beyanı alınıp belgelerde teslime konu olan şeylerin davalı ya da yakınları tarafından alınıp alınmadığı ve imzalarının olup olmadığı hususları araştırılarak inkâr halinde bilirkişi incelemesi yapılması suretiyle sonucuna göre davacı alacağının hesaplanması gerekirken yetersiz bilirkişi raporuyla karar verilmesi doğru olmamış, kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.


Hukuk Genel Kurulu 2017/2334 E. , 2019/443 K.

  • HMK 216
  • Tarafların sunduğu iki sözleşme arasında çelişki varsa, uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için 6100 sayılı HMK’nın 216/1. maddesi uyarınca davacı vekilinden dosya içerisinde örneği sunulan sözleşme aslının istenmesi gerekmektedir.

Bir senette yer alan yazının veya imzanın inkâr edilmesi durumunda 6100 sayılı HMK’nın 208. maddesinin birinci ve üçüncü fıkrası anlamında “sahtecilik iddiası” söz konusu olur. Yazı inkârı, belgenin ya da senedin metin kısmında imza sahibinin iradesi dışında ve gerçeğe aykırı bir değişiklik olduğu iddiası anlamına gelir. Senetteki yazının inkâr edilmesi, senedin yazı kısmında (metninde) tahrifat yapıldığı, senedin metin kısmındaki yazının, senedi tanzim ettiği iddia olunan kişiye, imza sahibine ait olmadığı şeklinde gündeme gelebilir (Pekcanıtez H./ Özekes M./ Akkan M./ Korkmaz H.T.: Pekcanıtez Usul Medeni Usul Hukuku, Cilt II, İstanbul 2017, s. 1793).

6100 sayılı HMK’nın “Mahkemece belge aslının istenmesi ve geri verilmesi” başlıklı 216/1. maddesi, “Belgenin sadece örneğinin mahkemeye verildiği durumlarda, mahkeme kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine belgenin aslının verilmesini de isteyebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Dosya içerisinde taraflarca sunulan iki sözleşme bulunmakta olup, davacı vekilince örneği sunulan sözleşme ile davalı vekili tarafından aslı sunulan sözleşmede yüklenicinin kim olduğu noktasında farklı düzenlenmeler bulunmaktadır.

Bu durumda uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için 6100 sayılı HMK’nın 216/1. maddesi uyarınca davacı vekilinden dosya içerisinde örneği sunulan sözleşme aslının istenmesi gerekmektedir. Özel Dairenin bozma kararı sonrasında davacı vekilinin temyiz dilekçesinde 23.11.2016 tarihli dilekçe ekinde sözleşme aslını sundukları yönündeki beyanları da dikkate alınmak suretiyle sözleşme aslının sunulması hâlinde 6100 sayılı HMK’nın 208. maddesi uyarınca araştırma yapılarak her iki sözleşmede bulunan imza ve yazılara ilişkin tarafların da isticvap edilmek suretiyle beyanları alınarak sözleşmelerin geçerliliği tartışılmak suretiyle sıfat konusunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.


Hukuk Genel Kurulu 2017/496 E. , 2021/208 K.

  • HMK 216
  • Davacı iş sahiplerinin imzayı inkâr etmesi hâlinde HMK’nın 216. maddesi uyarınca davalı yükleniciye belge asılları ibraz ettirilerek sıhhatlerinin araştırılması gerekir.

HMK’nın 216/1. maddesinde, belgenin sadece örneğinin mahkemeye verildiği durumlarda, mahkemenin kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine belgenin aslının verilmesini de isteyebileceği belirtilmiştir.

Tüm bu açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; davadan önce her iki tarafın ayrı ayrı yaptırdığı delil tespit raporlarında, eksik ve kusurlu iş bedeli ayrımı yapılmaksızın taraflar arasında imzalanan ve hem davacı iş sahiplerinin hem de davalı yüklenici şirketin kabulünde olup, ihtilaf konusu olmayan 06.12.2010 tarihli sözleşme bedeli 63.000TL’nin %10’u oranında nefaset kesintisi yapılarak 6.300TL nefaset bedeli saptanmış, noksan imalatlar ile ilgili ayrıca giderim bedeli hesaplanmamıştır. Bu hâlde yerel mahkemece 06.12.2010 tarihli sözleşme bedelinden eksik ve kusurlu işler nedeniyle sadece 6.300TL nefaset kesintisi yapılarak, noksan işlerin giderim bedeli karşılığı da bu tutar içinde yer aldığından eksik işler nedeniyle ayrıca bir bedele hükmedilmemesi gerektiği anlaşılmaktadır.

BK’nın 13/1. maddesinde yazılı şekle tabi sözleşmede borç altına girenin imzasının bulunması yeterli görülmüş olup, yazılı şekle tabi olmayan sözleşmeler yönünden sözleşmenin yazılı biçimde tanzim edilmesi geçerlilik şartı değil ise de; akdi ilişkinin senetle ispatı bakımından bu kuraldan yararlanılması gerekli olduğundan, yazılı şekle tabi olmayan eser sözleşmesinde davalının varlığını iddia ettiği sözleşme ilişkisi bakımından sunulan belgelerdeki imzanın davacılara ait olması hâlinde, bu belgeler üzerinde bulunan imza ile akdi ilişki, sözleşmeye göre yapılacak işlerin kapsamı ve kararlaştırılan bedelin ne olduğu ispatlanmış olacaktır.

Bu kapsamda yerel mahkemece, Özel Dairenin bozma kararında açıklandığı üzere davalı yüklenici tarafından davacı iş sahipleri adına düzenlenen ve dosyaya fotokopileri sunulan ilâve işler ve malzeme satışına ilişkin 24.12.2010 ve 17.01.2011 tarihli belgelerin altında bulunan imza konusunda davacı iş sahiplerinin beyanının alınması, imzanın inkârı hâlinde HMK’nın 216. maddesi uyarınca davalı yükleniciye belge asılları ibraz ettirilerek sıhhatlerinin araştırılması, bu belgelerin davacıları bağlayıcı olduğu anlaşılırsa bu belgeler dikkate alınarak, belgelerin davacı iş sahiplerini bağlayıcı olmaması durumunda ise bu belgeler gözetilmeksizin mahallinde konusunda uzman bilirkişi ya da bilirkişiler kurulu marifetiyle keşif yapılarak delil tespit dosyalarında saptanan veriler de değerlendirilmek suretiyle davalının 06.12.2010 tarihli asıl sözleşme dışında fazla imalatı ve malzeme satışının olup olmadığının belirlenmesi, şayet sözleşme harici ilâve işler varsa, bu işlerin bedelinin yapıldığı yıl serbest piyasa rayiçlerine göre hesaplattırılması ve hâsıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekir.

Mahsuplaşma itiraz olup, bir davada taraflarca açıkça ileri sürülmese dâhi, hâkim dava dosyasına yansıyan belgelerden mahsup itirazının varlığını anladığı takdirde, bunları kendiliğinden dikkate almalıdır. Dava konusu somut olayda davalı yüklenici fazla imalat ve malzeme satışı savunmasına ilişkin 24.12.2010 ve 17.01.2011 tarihli ‘‘İlâve işler sözleşmesi’’ başlıklı belgelerini dosyaya ibraz etmiş olup, bu belgeler sunulmamış olsaydı bile, davalı asıl sözleşme dışında başka işler yaptığını belirterek mahsup itirazını ortaya koyduğundan; mahkemece ayrıca birleşen dava ya da karşı dava açılmasına gerek olmaksızın, davalı tarafça ilâve olarak yapıldığı ileri sürülen fazla imalat ve malzeme satışı ile ilgili yöntemine uygun biçimde araştırma ve inceleme yapılarak, gerçekleştirildiği saptanan fazla imalat ve malzeme satışı bakımından davalı yüklenicinin mahsup itirazına konu alacağının bulunup bulunmadığının tespit edilmesi mümkün ve gereklidir.


YARGITAY 15. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/6113 Karar : 2017/1002 Tarih : 8.03.2017

  • HMK 216. Madde

  • Mahkemece Belge Aslının İstenmesi ve Geri Verilmesi

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili istemine ilişkin olup, mahkemenin; davanın kabulüne dair kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 41/4 maddesi gereğince bir işin duruşmasında bulunan başkan ve üyelerin çoğunluğunun kurul kadrolarında değişiklik, izin veya hastalık gibi nedenler dışında o işin görüşülmesinin yapıldığı kurullarda yer alması zorunlu ise de 15.03.2016 tarihli duruşmada hazır bulunan Daire Başkanı ….’in emeklilik nedeniyle görevden ayrılmaları,…‘ın da üyelik görevinin sona ermesi nedeniyle işin görüşülmesinin yapıldığı bu günkü kurulda yer almaları fiilen ve hukuken mümkün olmadığından temyiz incelemesinin duruşmada hazır bulunmayan Başkan … Başkanlığında, duruşmada hazır bulunan üye … ve … ile duruşmada hazır bulunmayan Daire üyeleri … ve …‘nin katılması ile yapılmasına karar verilerek işin esası incelendi;

Davacı taraflar arasında eser sözleşmesi bulunduğunu, sözleşme gereğince 30.12.2012 tarihli 55.000,00 TL bedelli çekin davalı tarafından verilmesi gerekirken verilmediğini, işin yapılıp bitirilmesine rağmen iş bedelinin çek verileceği kararlaştırılan 55.000,00 TL’lik bölümünün ödenmediğini belirterek bu miktar alacağın ticari temerrüt faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiş, davalı sözü edilen 55.000,00 TL’lik alacağın 30.000,00 TL’sinin ciro edilerek verilen çek ile ödendiğini ve çekin 19.01.2013 tarihinde davacı tarafından …Bankası Sivas Şubesi’nden tahsil edildiğini, 20.000,00 TL’lik bölümün alacaklı oldukları … tarafından davacı şirkete elden ödendiğini, 5.000,00 TL’lik bölümün de davacı şirket yetkilisine 23.01.2013 tarihinde elden ödendiğini, cari hesap dökümünde de bu ödemelerin göründüğünü belirterek davanın reddini savunmuş, mahkemece ödeme savunmasının kanıtlanmadığı belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, TBK 470 vd. maddelerde düzenlenen ve konusu slikon cephe ve korkuluk işi olan eser sözleşmesine dayalı olarak açılmış alacak davasıdır.

6100 sayılı HMK hükümlerine göre; uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanun’a göre belgedir (HMK 199/1). Belgenin sadece örneğinin mahkemeye verildiği durumlarda, mahkeme kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine belgenin aslının verilmesini de isteyebilir (216/1). Belgenin aslını elinde bulunduran taraf, üçüncü kişi veya resmî makamlar, istenmesi halinde bunu mahkemeye vermek zorundadır (216/2). Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (219/1).

Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davalı cevap dilekçesinin ekinde “cari ayrıntılı hareket raporu” başlıklı belgeye dayanmış olup mahkemece bu belge yeterince araştırılıp değerlendirilmemiştir. 6100 sayılı HMK’nın 199. maddesi gereğince belge niteliğinde olan bu kaydın sıhhatı araştırılıp ödemenin buna göre belirlenmesi zorunludur. Aynı şekilde bu belgede yer alan 19.01.2013 tarihli çekle 30.000,00 TL ödeme yapıldığı davalı tarafından savunulmuş olup bu çekin ödenip ödenmediği hususunun da araştırılmaması yasaya uygun olmayıp kararın temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay’daki duruşmada vekille temsil olunan davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 08.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 15. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/5920 Karar : 2017/605 Tarih : 15.02.2017

  • HMK 216. Madde

  • Mahkemece Belge Aslının İstenmesi ve Geri Verilmesi

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak ile ilgili yapılan icra takibine itirazın iptâli talebine ilişkin olup mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, taraflarca temyiz edilmiştir.

…-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

…-Davacının temyizine gelince;

Davacı davasında, davalının yaptığı inşaatta sözlü anlaşma ile pergule korkuluk yaptığını ….770,30 TL’lik fatura kestiğini aralarında düzenlenen mutabakat mektubunda kabul edilmesine rağmen bedelin ödenmediğini bu alacağının tahsili amacıyla icra takibi başlattığını, ancak davalının takibe itiraz ettiğini belirterek itirazın iptâli ile takibin devamına, icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, davalı savunmasında ferforje korkulukların istenilen şekilde yapılmadığını, korkuluklarda paslanma olduğunu, elektrostatik toz boya kullanılmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiş, mahkemece her iki tarafın ticari defterinde davacının düzenlediği faturanın kayıtlı olduğu, işin bedelinde taraflar arasında ihtilâf bulunmadığı ancak TBK 475/…. bendi uyarınca iş sahibinin ayıp oranında bedelden indirim isteyebileceği bu miktarın da korkuluklarda elektro statik boyanın kullanılmaması nedeniyle ….500,00 TL olduğu anlaşıldığından; fatura bedelinden ayıba denk gelen indirim yapılması sonucunda davalının davacıya ….270,30 TL borçlu olduğu gerekçesi ile davanın bu miktar üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Taraflar arasında sözlü olarak pergule korkuluk yapımı konusunda akdi ilişkinin kurulduğu ihtilafsızdır. Davacı icra takibinde 31…..2013 tarihli faturayı dayanak göstererek takibe geçmiş, mahkemece taraf defterleri üzerinde yapılan incelemede bu faturanın her iki

taraf defterlerinde kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Yargılama sırasında davacı davanın açılmasından sonra düzenlendiği anlaşılan ….01.2015 tarihli “Mutabakat Mektubu” örneğini sunmuş olup bu belgede davacı tarafından yapılan imalât nedeniyle ….770,30 TL alacak bulunduğu konusunda mutabakat sağlandığının taraflarca imzalanarak kabul edildiği anlaşılmaktadır. Ancak mahkemece bu belge ile ilgili herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır.

O halde mahkemece yapılması gereken iş; davacı tarafın dayandığı bu belgenin aslının ibrazı için 6100 sayılı HMK’nın 216. maddesi hükmü gereğince davacı tarafa uygun süre verilip belge aslının ibrazının sağlanması, belgenin doğruluğu ve sıhhati gerektiğinde taraflar HMK’nın 169. ve devamı maddeleri hükümleri gereği isticvap edilerek araştırılmak suretiyle sonucuna göre karar verilmesinden ibaret iken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamış, davacı yararına bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda …. bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm temyiz itirazlarının reddine, …. bentte açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 321,… TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere ….02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 15. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/5214 Karar : 2018/162 Tarih : 23.01.2018

  • HMK 216. Madde

  • Mahkemece Belge Aslının İstenmesi ve Geri Verilmesi

Dava, sözleşmeden kaynaklanan alacağın tahsili için yürütülen icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkin olup; mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı taraflar arasında 30.06.2012 tarihli “Şeker Pancarı Üretim Sözleşmesi” bulunduğunu, davacının 124 ton pancar üretip teslim etmekle yükümlü olduğunu, verilen ayni ve nakdi avansların toplamının 68.236,73 TL olduğunu, davacının eksik pancar teslim ettiği gibi bakiye kalan 32.745,01 TL’yi de ödenmesi gereken 30.04.2013 tarihinde ödemediğini, bakiye iş bedelinin ödenmediğini ve … . İcra Müdürlüğü’nün 2014/352 Esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibinde borca itiraz edildiğini, itirazın haksız olduğunu belirterek itirazın iptaline takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiş, davalı; davacının edimlerini yerine getirmediğini, tohumları geç teslim ettiğini, ekim istenilen tarihin uygun olmadığı verimin düşeceği bildirilmesine rağmen ekim yapılmasında ısrarcı olduğunu, dilekçede belirtilen bazı kalemlerin kendisine teslim edilmediğini belirterek davanın reddini savunmuş ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiş, mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, sözleşmeden kaynaklanan alacağın ödenmediği iddiasıyla yapılan takibe itiraz nedeniyle İİK 67. maddeye göre açılmış itirazın iptali davasıdır.

6100 sayılı HMK hükümlerine göre; mahkeme huzurunda ikrar olunan veya mahkemece inkar edenden sadır olduğu kabul edilen adi senetler, aksi ispat edilmedikçe kesin delil sayılırlar (HMK 205/1). Belgenin sadece örneğinin mahkemeye verildiği durumlarda, mahkeme kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine belgenin aslının verilmesini de isteyebilir (HMK 216/1). Belgenin aslını elinde bulunduran taraf, üçüncü kişi veya resmi makamlar, istenmesi halinde bunu mahkemeye vermek zorundadır (HMK 216/2). Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar (HMK 219/1).

HMK 121/1. maddede, dava dilekçesinde gösterilen ve davacının elinde bulunan belgelerin asıllarıyla birlikte harç ve vergiye tabi olmaksızın davalı sayısından bir fazla düzenlenmiş örneklerinin veya sadece örneklerinin dilekçeye eklenerek, mahkemeye verilmesi ve başka yerlerden getirtilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayıcı açıklamanın dilekçede yer almasının zorunlu olduğu düzenlenmiştir.

Belgenin aslı sunulmamış, ancak sunulan örneklerine itiraz edilmiş ise belgenin aslı istenerek geçerliliği ve sıhhati konusunda inceleme yapılmalıdır. Bu inceleme yapılırken belge asılları davacıdan istenerek sunulduktan sonra davalının isticvaben beyanı alınmak üzere işlem yapılması, davacıya yapıldığı iddia edilen teslimlerle de ilgili olduğu anlaşılan belge asılları davalıya gösterilerek kendisine atfen atılan imzayı kabul edip etmediğinin sorulması, imzanın kendisine ait olmayıp bir yakınına ait olduğunu bildirmesi halinde TBK 40 ve devamı maddelerde düzenlenen temsil hükümleri de değerlendirilerek davacıyı bağlayıp bağlamadığının incelenmesi, imzanın inkar edilmesi halinde imza incelemesi yapılarak sonuca gidilmesi gerekir.

Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davacı davasında, davalı üretici ile yapılan 30.06.2012 tarihli sözleşme uyarınca 1240 ton pancarın teslimi kararlaştırıldığı halde 318 ton pancar teslim edildiğini avans olarak verilen tohum ayni ve nakli verilen yardımlardan toplam 68.236,73 TL verilmesine karşın bakiye 32.745,01 TL’nin ödenmediğini başlatılan takibe de itiraz edildiğini ileri sürmüştür. Mahkemece bir kısım belgelerdeki imzalar gösterilerek davalının beyanı alınmış ise de, belge asılları getirtilip inceleme yapılmadan karar verilmiştir. Davacı tarafından fotokopisi ibraz edilen belge asıllarının getirtilerek yeniden imza konusunda davalının beyanı alınıp belgelerde teslime konu olan şeylerin davalı ya da yakınları tarafından alınıp alınmadığı ve imzalarının olup olmadığı hususları araştırılarak inkar halinde bilirkişi incelemesi yapılması suretiyle sonucuna göre davacı alacağının hesaplanması gerekirken yetersiz bilirkişi raporuyla karar verilmesi doğru olmamış, kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 23.01.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS