0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Başka Yerden Getirtilecek Deliller

HMK Madde 195

(1) Tarafların ellerinde bulunmayan ve incelenmesine karar verilen delillerin getirtilmesi için, mahkemece ilgili resmî makam ve mercilerle üçüncü kişilere bu husus bildirilir. Mahkemeye getirtilmesi mümkün olmayan deliller, bulunduğu yerde incelenebilir veya dinlenebilir.



HMK Madde 195 Gerekçesi

Bu madde 1086 sayılı Kanundaki ilgili hükmün daha açık ve yeniden düzenlenmiş hâlidir.

Taraflar ellerinde bulunan delilleri sunmak, ellerinde bulunmayan delillerin ise nerede bulunduğuna ilişkin bilgi vermek durumundadırlar. Ancak, üçüncü kişilerle resmî makam veya mercilerin elinde bulunan delilleri tarafların temin etmesi onlardan beklenemez. Tarafların ellerinde bulunmayan delillerin incelenmesine karar verilmesi durumunda, mahkemece ilgili resmî makam ve mercilerle, üçüncü kişilere delillerin getirilmesi için, gerekli bildirim yapılacaktır.

Mahkemeye getirtilmesi mümkün olmayan deliller ise bulunduğu yerde incelenebilir veya dinlenebilir.


HMK 195 (Başka Yerden Getirtilecek Deliller) Emsal Yargıtay Kararları


Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2016/10322 E. , 2017/1800 K.

  • HMK 195
  • Başka Yerden Getirtilecek Deliller için mahkemenin müzekkere yazması

6100 sayılı HMK. 195. maddesinde tarafların ellerinde bulunmayan ve incelenmesine karar verilen delillerin getirtilmesi için, mahkemece ilgili resmî makam ve mercilerle üçüncü kişilere bu hususun bildirileceği, mahkemeye getirtilmesi mümkün olmayan delillerin, bulunduğu yerde incelenebileceği ve dinlenebileceği düzenlenmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacılar murisinin tedavi sürecinde pek çok hastanede tetkik ve tahlil yaptırdığı anlaşılmaktadır. Olay günü müteveffa ağzından ve burnundan kan gelmesinin ardından öncelikle sevk edilmiştir. Bu aşamada davalı doktora başvurulmuş özel muayenehanesinde gerçekleştirilen görüşmede önceki film ve tetkikler kendisine teslim edilmiş,olan davalı, bu hastanede enfeksiyon riski olduğu gerekçesiyle ameliyatı gerçekleştirmiştir.

Görüldüğü üzere; davacılar murisinin aniden rahatsızlanması sonucu birden çok hastanede tetkik ve tedavi uygulanmıştır. Ayrıca, gerçekleştirilen ameliyat sonrası tekrar rahatsızlanmasından sonra yapılan başvuruya dair belgeler talep edilmiştir. Oysa dosya kapsamından gerçekleştirilen ameliyat öncesinde de murisin tetkik ve tahliler yaptırdığı anlaşılmaktadır. Ayrıca davalı vekili 14.04.2015 tarihli duruşmada davalının muayenehanesini 31.01.2008 tarihinde kapattığını ve bilgi ve belgeleri 5 yıllık saklama süresinin dolduğunu beyan etmiş ise de mahkeme daha önce 16.02.2011 tarihli müzekkere ile müteveffanın kayıtlarını davalıdan sorduğunda da muayenehanesini kapattığı ve halen çalışmakta olduğu bildirilmiş, gerekli bilgi ve belgeler dosyaya sunulmamıştır.

Şu halde; mahkemece, murisin ilk rahatsızlandığı andan itibaren tarih aralığı da belirtilerek, yukarıda sayılan hastanelerden tetkik, tahlil, film, rapor, CD ve hasta tabela müşahede kayıtları istenerek dosya içine alınması ve oluşturulacak uzman bilirkişi kurulu ile gerekirse mahallinde evraklar üzerinde inceleme yapılması bu inceleme ve araştırma sonucu toplanan delilerle birlikte davalı doktorun kusur oranı konusunda düzenlenecek bilirkişi raporu sonucuna ve dosya kapsamına göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile davanın ispat edilemediği gerekçesiyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamış ve bu durum kararın bozulmasını gerekmiştir.


Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2018/2184 E. , 2018/2013 K.

  • HMK 195
  • Başka Yerden Getirtilecek Deliller

Tarafların elinde olmayan başka yerden getirtilecek deliller konusunda HMK 195. maddede; tarafların ellerinde bulunmayan ve incelenmesine karar verilen delillerin getirtilmesi için, mahkemece ilgili resmî makam ve mercilerle üçüncü kişilere bu husus bildirileceği, mahkemeye getirtilmesi mümkün olmayan delillerin, bulunduğu yerde incelenebileceği düzenlenmiş olup, ödenmeyen prim borçları bulunduğu iddiası yönünden SGK kayıtlarının getirtilerek incelenmesi gerekir.

Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde: mahkemece dava kısmen kabul edilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme yeterli değildir. Öte yandan davalı şirket verilen süreye rağmen ticari defterlerini brez etmediği anlaşıldığından cari hesap alacağı kadar davacının alacağı olduğu anlaşılmakta olup esasında davalı vekili de bilirkişi raporuna bu yönde itiraz etmemiş olduğundan davacı alacağı 29.378,00 TL olduğu dasabittir. Ancak davalı taraf işçilerin sigorta primlerinin ödenmediğini bildirdiğine göre bu husus üzerinde durularak sigorta kayıtları (işyeri dosyası) getirtilip mali müşavir bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle sözleşmede işçilik haklarından ve primlerinden davacının sorumlu olduğu gözetilerek davacı alacağından bu işle ilgili ödenen prim miktarı varsa davacı alacağından mahsubu ile hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış ve kararın temyiz eden taraflar yararına bozulması gerekmiştir.


YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/3607 Karar : 2016/14532 Tarih : 16.06.2016

  • HMK 195. Madde

  • Başka Yerden Getirtilecek Deliller

A) Davacı isteminin özeti:

Davacı vekili, davacının, 01/11/2013 tarihinde,,,’ın devri nedeni ile yeni bir sözleşme imzalatılmaya çalışıldığını, hak ve alacaklarından vazgeçmesi yönünde ibranameler imzalatılmaya çalışıldığını, işyeri olarak şehir dışı başka yerlerde çalışmaya zorlandığını, davacının koşulların çok daha kötü olması nedeni ile imzalamadığını, eski sözleşmeyi devam ettirmek istediğini, başka şehirde görev verilerek istifaya zorlandığını, bunun üzerine “bir daha gelme” denilerek işine son verildiğini, bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti alacaklarını istemiştir.

B)Davalı cevabının özeti:

Davalı vekili, müvekkiline husumt yöneltilemeyeceğini, taleplerin zamanaşımına uğradığını, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

C)Yerel Mahkeme kararının özeti:

Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davacının 01/03/2011-31/08/2013 tarihleri arasında davalı …`tan ihale ile iş alan şirketler bünyesinde çalıştığı, aralarında alt işveren- üst işveren ilişkisi bulunması nedeni ile işçilik alacaklarından davalınında asıl işveren olarak sorumlu olduğu, özelleştirme sonrasında iş akdinin sona ermesi sebebi ile davacının kıdem tazminatına ve ihbar tazminatına hak kazandığı, kullandığı veya karşılığının ödendiği ispat edilemediğinden 28 gün yıllık izin alacağı olduğu, dini ve milli bayram günlerinde çalışma yapması ve haftalık 45 saati aşan fazla mesai yapması nedeni ile fazla mesai alacağı olduğu kanaatine varıldığı, mazeretli ve raporlu olunan günler nedeni ile çalışılamayan günlerinde olabileceği dikkate alınarak takdiren %30 oranında indirim yapıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

D)Temyiz:

Karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

E)Gerekçe:

6100 sayılı HMK.’un 195. Maddesi uyarınca “Tarafların ellerinde bulunmayan ve incelenmesine karar verilen delillerin getirtilmesi için, mahkemece ilgili resmi makam ve mercilerle üçüncü kişilere bu hususbildirilir”.

Davalı vekili süresi içinde verdiği cevap dilekçesinde “… kayıtları celbredilerek yüklenici firmalar tespit edilir ise bu firmalara ihbar edeceğiz, müvekkilimize yüklenicileri sorduk ama davalının çok sayıda işletme müğdürlüğü ve değişik brimleri olduğundan henüz cevap verilmedi… yıllık izin defteri, davacının şahsi sicil dosyası yüklenicilerden istenmeli, bizde bunlar bulunmamaktadır” anlamında beyanda bulunmuştur. Mahkeme, …’na hizmet dökümündeki işyerlerini soran yazı yazmıştır. UYAP’tan 05/06/2014 tarihinde …’ndan cevap gelmiş, ama bu cevap fiziken dosyaya girmemiştir. Duruşma zaptına da …’den böyle bir cevap geldiği geçirilmemiştir. Davalı cevabında, “yüklenici firmaların dosyalarında davacının bilgileri bulunmamaktadır” anlamında cevap verilmiştir.

Yukarda açıklanan duruma göre, davacının iddia ettiği çalışma dönemi itibari ile hizmet dökümünde görünen işyerlerinin … belgeleri ve davalı ile olan ilişkilerine ilişkin … belgeleri celbedilmeli, yükleniciler belirlenmeli ve davacıya ilişkin yıllık izin belgelerini de içeren davacının şahsi işyeri sicil dosyası bu yüklenicilerden Mahkeme yazısı ile istenmelidir.

Bunun yanı sıra, yükleniciler ile davalı arasındaki ilişkinin asıl-alt işveren illişkisi olup olmadığını, niteliğini gösteren hizmet alım sözleşmesi, teknik şartname, idari şartname gibi gerekli belgeler, taraflardan, yüklenicilerden ve …’ndan Mahkeme tarafından yazı ile istenmelidir.

Deliller celbedildikten sonra işin esasına girilerek taleplerin esası hakkında bir karar verilmelidir. Usula aykırı olarak deliller toplanmadan karar verilmesi hatalıdır.

F)SONUÇ:

Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 16/06/2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ Esas: 2014/18894 Karar: 2017/2217 Tarih: 02.03.2017

  • HMK 195. Madde

  • Başka Yerden Getirtilecek Deliller

Davacı vekili, 02.01.2008 gününde davalı …‘in kullandığı araç içinde yolcu olan davacılar desteğinin meydana gelen tek taraflı trafik kazası sonucu vefat ettiğini, müvekkillerinin murisin desteğinden yoksun kaldıklarını belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere, … için … TL, …için … TL, … için … TL olmak üzere toplam … TL destekten yoksun kalma tazminatının ölüm tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, murisin hastanede yattığı dönem içerisinde yapılan 75 TL otel, 00 TL yiyecek, 50.00 TL otobüs, 39 TL eczane masrafı, 00 TL hasta bezi olmak üzere toplam 34 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, her bir davacı için … TL olmak üzere toplam 60 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiş, ıslahla destekten yoksun kalma tazminat taleplerini yükseltmiştir.

Davalı, davaya cevap vermemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, davanın kısmen kabulü, kısmen reddi ile; davacı … için 38.081,79 TL, davacı … için … TL destekten yoksun kalma tazminatının, davacı … için talep edilen destekten yoksun kalma tazminatına dair talebin reddine, davacı Kıymet için … TL manevi tazminatın, 34 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2008/364 Esas 2008/308 Karar sayılı veraset ilamındaki miras hisseleri oranında davacılara verilmesine, davacı … için … TL manevi tazminatın, davacı … için … TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve katılma yolu ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1- )Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacılar vekilinin ve davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2- )Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat istemine ilişkindir.

Destekten yoksun kalma zararının hesabında ölen davacılar desteğinin gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Somut olayda, hükme esas alınan aktüerya raporunda, asgari ücret üzerinde hesaplama yapıldığı görülmüştür. Ancak, davacılar vekili dava dilekçesinde davacılar desteğinin 2006 yılında … sınıf emniyet müdürü olarak emekliye ayrıldığını, 2007’de ise … Güvenlik Hizmetleri Ltd. Şti.’de aylık … TL yönetici olarak çalışmak için anlaşmaya varıldığını beyan etmiş, ortaklar kurul kararını dava dilekçe ekinde sunmuştur. Anılan dava dışı şirket yetkililerinden … tanık olarak dinlendiği Temmuz 2009 tarihli duruşmadaki beyanında; muris …‘in şirketlerinde işe başlayacak olduğunu ancak kaza nedeni ile başlayamadığını, o dönemde …‘e net … TL ücret ödeyeceklerini ifade etmiştir. 31.03.2010 tarihli duruşmada ise, anılan dava dışı güvenlik şirketinin yetkilisi sıfatı ile dinlenen …, davacıların murisine özel dedektiflik yapması halinde kendisine şirkette yöneticilik vermeyi karşılığında şirkette bir oda tahsis etmeyi teklif ettiklerini onun da kabul ettiğini, kendisine herhangi bir şekilde maaş ödemediklerini beyan etmiş, eşi …‘nın duruşmadaki beyanın ise düzenlediği belgenin içeriğini doğrulamak için belge doğrultusunda olduğunu ifade etmiştir. Söz konusu gelire dair tanıklarının çelişkili beyanları ve ortaklar kurulu kararı dışında objektif üçüncü kişileri bağlayıcı nitelikte herhangi bir resmi kayıt veya ispata yarar delilin olmadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır.

Böyle bir davada gerçek zararın belirlenmesi için, davacılar desteğinin gelirinin net ve ispata yarar somut delilerle ortaya konulması gerekmektedir.

Tarafların ellerinde bulunmayan ve incelenmesine karar verilen delillerin getirtilmesi için, mahkemece ilgili resmi makam ve mercilerle üçüncü kişilere bu husus bildirilir. Mahkemeye getirtilmesi mümkün olmayan deliller, bulunduğu yerde incelenebilir veya dinlenebilir ( 195 ).

Bu bakımdan, davacı desteğinin gelirinin somut ve ispata yarar delillerle subuta ermediği dikkate alınarak, destek Halil’in yönetici olarak çalışmaya başalayacağı iddia olunan … Güvenlik Hizmetleri Ltd. Şti.’ne 195. maddesi uyarınca yazılarak anılan şirkete ait kaza tarihinden geriye doğru bir kaç seneyi de kapsayacak şekilde ticari defter ve kayıtları getirtilerek, şirket ortaklar kurulu kararı da incelenerek davacının anılan şirkette bir görev alıp almadığı, almasının kararlaştırılıp kararlaştırlmadığı ve kararlaştırılmış ise almış olduğu maaşın tespit edilmesi suretiyle hesaplamaya baz alınacak gelirin usulünce belirlenmesinden sonra bu ücret üzerinden tazminatın hesaplanması gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi davacılar yararına bozmayı gerektirmiştir.

3- )Her ne kadar, davacılar vekili tarafından dava dilekçesinde manevi tazminat için faiz talep edilmemiş ise de, ıslah dilekçesi ile, manevi tazminat miktarları yönündeki taleplerinin de nazara alınarak ölüm tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsili istenildiği göz önüne alındığında davacıların manevi tazinat için de faiz istemiş oldukları kabul edilmelidir. Ancak, mahkemece, ıslah dilekçesinde manevi tazminat için faiz başlangıcı olarak belirtilen ölüm tarihi Şubat 2008 tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken talep aşılarak kaza tarihi 02.01.2008 tarihinden itibaren faiz işletilmesi doğru görülmemiştir.

4- )Bozma neden ve şekline göre, davalı vekilinin bilirkişi raporlarının çelişkili olduğuna dair temyiz itirazının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan sebeplerle davacılar vekilinin ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) numaralı bentte açıklanan sebeplerle davacılar vekilinin, ( 3 ) numaralı bentte açıklanan sebeplerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, ( 4 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin bilirkişi raporlarının çelişkili olduğuna dair temyiz itirazının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istenmesi halinde temyiz eden davacılar ve davalıya iadesine, 02.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ Esas: 2014/15761 Karar: 2017/698 Tarih: 30.01.2017

  • HMK 195. Madde

  • Başka Yerden Getirtilecek Deliller

Davacılar vekili; davacılardan Mevlüde’nin eşi ve diğer davacıların babaları olan murisleri A. A. ‘nın 20.06.2013 tarihinde davalılardan G. B. ‘un (A.) maliki, davalılardan Efruz ve R. K. ‘un velayeti altında olan A. C. K. ‘un sürücüsü ve davalı sigorta şirketinin ZMSS poliçesi ile sigortalı olduğu aracın neden olduğu kazada vefat ettiğini, bu ölüm nedeniyle davacıların maddi ve manevi yönden zarara uğradıklarını belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile her bir davalı için şimdilik 1.000 TL’den 4.000 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile her bir davacı için ayrı ayrı 50.000 TL manevi tazminatın maddi tazminat yönünden tüm davalılardan manevi tazminat yönünden davalı sigorta şirketi haricindeki diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davacılar vekili, dava açıldıktan sonra davalı sigorta şirketi ile maddi tazminat konusunda tarafların anlaştığını ve maddi tazminat taleplerinin karşılandığını, davalılardan Efruz ve R. K. ‘un mirası reddettiklerini ve bu nedenle maddi tazminat yönünden davalılara karşı bir taleplerinin bulunmadığını, davaya sadece davalı Gülsüm A. (B.l) yönünden manevi tazminat talebi ile sınırlı olarak devam edildiğini belirtmiştir.

Davalı Gülsüm A. (B.l) vekili; dava konusu aracın uzun süreli kira sözleşmesi ile 1 yıllığına S. D.’in sahibi olduğu S… Rent A Car’a kiralandığını, bu nedenle de kendilerine sorumluluğun düşmeyeceğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Davalılar Efruz K. ve R. K. vekili; davaya konu kazada ölen oğulları A. C. K. ‘un mirasını anne ve baba olarak Edremit Sulh Hukuk Mahkemesinin 24.09.2013 tarihinde kesinleşen 2013/695 esas 2013/762 karar nolu ilamı ile reddettiklerini bu nedenle davada kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.

Davalı Axa Sigorta A.Ş. vekili; davacıların uğradıkları maddi tazminatın tamamının kendilerine ödendiğini ve davacının sulh protokolü doğrultusunda davasından feragat edeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacılar tarafından davalı Axa Sigorta A.Ş aleyhine açılan davada feragat edildiğinden feragat nedeniyle bu davalı yönünden davanın reddine; davacılar tarafından davalılar E. K. ve R. K. aleyhinde açılan davada, bu davalılar tarafından miras ret edildiğinden ve ret kararı dava açıldıktan sonra alındığından mirasın reddi nedeniyle bu kişilere karşı husumet yöneltilemeyeceğinden yönünden bu davalılar açısından husumet nedeniyle davanın reddine; davacılar tarafından davalı Gülsüm A. (B.l) yönünden açılan manevi tazminat davasının kısmen kabulüne ve her bir davacı için ayrı ayrı olmak üzere ve takdiren tayin edilen 5.000’er TL manevi tazminatın ki toplam 20.000 TL manevi tazminatın davalı Gülsüm A. (B.l)’dan alınarak davacılara verilmesine, bu miktara dava tarihinden itibaren değişen oranlardaki yasal faizin uygulanmasına ve fazla talebin reddine karar verilmiş; hüküm davacılar vekili ve davalı Gülsüm A. (B.l) vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma ve manevi tazinat istemine ilişkindir.

2918 Sayılı KTK’nun 3.maddesinde2918 Sayılı KTK’nun 3.maddesinde işleten “araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanunun 85. maddesinde ise “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir.

Mahkemece her ne kadar sunulan belgelerin ölümlü kazanın meydana geldiği aynı gün itibariyle düzenlenmiş olması ve bu tür belgelerin her an düzenlenme şansına sahip belgelerden oluşu gerekçesiyle davalı Gülsüm’ün aracını kiraya verdiği kişi olduğunu iddia ettiği S. D. tarafından C. Ç. ‘e kesilen 20.06.2013 tarihli düzenlenen faturaya itibar edilmeyerek davalı Gülsüm’ün işletenlik sıfatının devredilmediğine karar verilmişse de davacı kazadan 20 gün öncesi 31.05.2013 tarihli noterden düzenlenen kiralama yetkisini içerir vekaletname ibraz etmiştir. Davalı Gülsüm aracını S… Rent A Car şirketine kiraya verdiğini iddia etmektedir.

6100 sayılı HMK.nın 195.maddesi “Tarafların ellerinde bulunmayan ve incelenmesine karar verilen delillerin getirtilmesi için, mahkemece ilgili resmî makam ve mercilerle üçüncü kişilere bu husus bildirilir. Mahkemeye getirtilmesi mümkün olmayan deliller, bulunduğu yerde incelenebilir veya dinlenebilir” hükmünü ve 221.madde “Mahkeme, üçüncü kişi veya kurumun elinde bulunan bir belgenin taraflarca ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu olduğuna karar verirse, bu belgenin ibrazını emreder.” hükmünü ihtiva eder.

Bu durumda anılan yasal düzenlemeler karşısında 31.05.2013 tarihli noterden düzenlenen kiralama yetkisini içerir vekaletname ve karakoldaki ifadeler de dikkate alınarak aracın teslim edilip edilmediği, araç üzerinde fiili hakimiyeti ve ekonomik yararlanması bulunup bulunmadığı, kira sözleşmesinin ve kira bedelinin Maliye ve Vergi Dairelerine bildirilip bildirilmediği, gerektiğinde dava dışı şirketin 195 ve 221. Maddeleri gereğince dava dışı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle fatura, ruhsat ve cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği araştırılarak, işleten sıfatının olup olmadığı tespit edilmek suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, işletenlik sıfatının devredilmediğine ilişkin yazılı gerekçeyle davalı Gülsüm’ün savunmasına itibar edilmeden eksik inceleme ile karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

2-Bozma sebep ve şekline göre davacılar vekilinin manevi tazminatın miktarına yönelik tüm ve davalı Gülsüm A. (B.l) vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı Gülsüm A. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin tüm ve davalı Gülsüm A. vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve aşağıda dökümü yazılı 6,20 TL kalan onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı Gülsüm A. (B.l)’a geri verilmesine, 30.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 15. HUKUK DAİRESİ Esas: 2014/7150 Karar: 2015/5753 Tarih: 16.11.2015

  • HMK 195. Madde

  • Başka Yerden Getirtilecek Deliller

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, yaklaşık maliyetin hazırlanmasında abartılı metrajlar ve afaki imalâtlara yer verilmesi, tadilat ve onarımların bir kısmı az miktarda yapılmış, bir kısmı hiç yapılmamış olmasına rağmen tamamı yapılmış gibi gösterilerek fazla ödeme yapılmak suretiyle idarenin uğradığı zararın ve haksız tahsil edilen iş bedelinin, yüklenici şirket ile yaklaşık maliyeti hazırlayan ve kontrol görevini ihmal ederek fazla ödeme yapılmasına neden olan idare elemanları ve müşavir firmadan tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davacı iş sahibi ile davalı Z. Ö. ve davalı müşavir şirket vekillerince temyiz edilmiştir.

Mülkiyeti davacı idareye ait olan ve Manisa M…‘de bulunan M… C…‘nin bir kısım onarım işlerine ilişkin projenin İzmir 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 01.11.2006 tarih, 2494 sayılı ve 10.11.2007 tarih, 3463 sayılı kararlarıyla onandıktan sonra Vakıflar Bölge Müdürlüğünün yaptığı sözleşme doğrultusunda müşavir şirket tarafından belirlenen yaklaşık maliyetin idare tarafından onaylanması sonucu çıkılan ihalede iş davalı yüklenici şirkete verilerek 24.05.2007 tarihli sözleşme imzalanmış, yer teslimi yapılarak yüklenici tarafından işe başlanmıştır. Sözleşmenin göre türü “Anahtar teslimi götürü bedel” olup miktarı da 628.972,00 TL’dir. Sözleşmenin KDV sözleşme bedeline dahil olmayıp iş sahibi tarafından ayrıca yükleniciye ödeneceği kabul edilmiştir.

Yüklenicinin işin tamamlandığına dair 11.08.2008 tarihli müşavir şirket tarafından hazırlanan geçici kabul teklif belgesi üzerine davacı iş sahibince oluşturulan geçici kabul komisyonunun incelemesi sonucu 13.08.2008 tarihinde işin sözleşme ve eklerine uygun olduğu ve geçici kabule engel olabilecek eksik, kusur ve arızaların bulunmadığı belirtilerek geçici kabulün yapıldığı, geçici kabul işleminin iş sahibi bölge müdürü tarafından onaylandığı, geçici kabul komisyonunun dava dışı idare çalışanlarından oluştuğu, bilahare ihbar üzerine başlatılan soruşturma nedeniyle kesin hesap ve kesin kabul işlemlerinin yapılmadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır.

Davalı yüklenici ile idare elemanları ve müşavir şirkete karşı ileri sürülen iddialar ve talep edilen zararların cinslerine göre davada çözümü gereken husus, ihale evrakları arasında bulunan yaklaşık maliyet cetveli ile ihale dokümanlarındaki fiyatların gerçek piyasa fiyatlarına uygun düşüp düşmediği, mahal listesinin koruma değerlendirme ön izin komisyonunun kararına aykırı hazırlanıp hazırlanmadığı ve kabul edilemeyecek derecede fazla ihale bedeli belirlenip sözleşme yapılıp yapılmadığı ile yüklenici tarafından gerçekleştirilen imalâtlara göre, yükleniciye hak ettiğinden fazla ödeme yapılıp yapılmadığından ibarettir. Davalı yüklenici, gerçekleştirdiği imalâttan fazla yapılan ödemelerden her halükârda sorumlu ise de, ihale evraklarının hazırlanması, yaklaşık birim fiyatlarının belirlenmesi, mahal listesi ve fiyatların koruma değerlendirme ön izin komisyonunun kararı ve işin niteliğine aykırı olarak belirlenmesi ve fiyatın fahiş olarak tespitinde katkısı olduğu ispat edilemediği sürece bu sebeple yapılan fazla ödemelerden sorumlu değildir.

Diğer yandan davacı idare, yaklaşık maliyet cetveli ile ihale dokümanlarındaki fiyatların piyasa fiyatlarının üzerinde tespit edildiği, mahal listesinin abartılı olarak düzenlendiği ve hayali imalâtlara yer verildiğini ileri sürdüğünden, yaklaşık maliyet cetveli ve ihale dokümanlarındaki fiyatların belirlenmesinde görevli idare elemanları fiyatlar ve imalâtların yüksek belirlenmesi ile fazla ödeme yapılmasında kusurlu olduklarının saptanması halinde bu sebeple oluşan idare zararından, kontrol görevi olup bu görevi ihmal ederek fazla ödeme yapılmasına neden olan idare elemanları da haksız fiil hükümlerine göre kusurlarıyla oluşan fazla ödemeden kaynaklı idare zararından sorumludurlar. Yine, müşavir şirketin bu yöndeki sorumluluğunun da idare ile yapmış olduğu sözleşme hükümlerine göre değerlendirilmesi gerektiği kuşkusuzdur.

Dosya kapsamından geçici kabul işlemleri yapılmakla birlikte kesin kabul ve kesin hesap işlemlerinin yapılmadığı anlaşılmakta ise de; yüklenici tarafından onarım işi bitirildiği belirtilerek iş sahibine teslim edildiği ve 4 adet hakediş belgesinin düzenlendiği, davacı idare tarafından da fazla ödeme yapıldığı ve idare zarara uğratıldığından bahisle kesin kabul ve kesin hesap yapılamayarak eldeki dava açıldığına göre, mahkemece tasfiye kesin hesabının çıkartılarak sonucuna göre fazla ödeme yapılıp yapılmadığı, davacı idarenin zarara uğrayıp uğramadığı ve davalıların hangi hukuki sebeplerle sorumlu olacaklarının tespiti gerekir. Erken açılan bir davadan söz edilemeyeceği gibi, ihtilafın halli için kesin kabul ve kesin hesap işlemlerinin yapılmasını bekleme zorunluluğu da bulunmamaktadır.

Bu durumda, mahkemece öncelikle sözleşme eki ihale evrakları ve dokümanlarında yapılması kararlaştırılan işlerin dosyada yer alan evraklardan yararlanılarak, gerekirse davaya dayanak teşkil eden belgeler bilirkişiler kuruluna incelettirilerek yapılması kararlaştırılan işlerde hangi imalatlarla ilgili fahiş bedel belirlendiği yönünde itirazların bulunduğu da tespit edilip, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 195. maddesi uyarınca sözleşme tarihi itibariyle gerçek piyasa fiyatlarının ticaret ve sanayi odaları ile ilgili meslek kuruluşlarından sorularak tespit edildikten sonra bilirkişi kurulundan yaklaşık maliyet cetveli, mahal listesi, ihale evrakları ve sözleşme bedelinin belirlenmesinde davalı idare elemanlarının ihmal ve kusurları bulunup bulunmadığı varsa dereceleri ve miktarları ile davalı yüklenicinin sözleşme ile eki ihale dokümanlarına göre yapımını üstlendiği halde hiç yapmadığı ya da eksik yaptığı işler olup olmadığı ve bunlar sebebiyle kendisine ne miktarda fazla ödeme yapıldığı, kontrol ile geçici kabul komisyonunda görevli olan davalı idare elemanlarının kontrol ve denetim görevini ihmal sebebiyle fazla ödemeye neden olup olmadıkları ve miktarı konusunda gerekçeli ve denetime elverişli ek rapor alınıp, davalı yüklenici ve müşavirin, ihale evraklarında fiyatın yüksek belirlenmesi ya da hayali imalât gösterilmesinde katkısı bulunup bulunmadığı değerlendirilerek, konuyla ilgili olarak halen yargılaması devam eden Manisa 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2009/695 Esas sayılı dosyasında verilecek kararın sonucu da beklenerek, uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile peşin olarak ödenen harçların da yargılama giderleri içerisine dahil edilerek paylaştırılması suretiyle kabul şekline göre de hatalı olarak kısmen kabule karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı iş sahibi, davalı müşavir şirket ve Z. Ö.’in temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün anılan taraflar yararına BOZULMASINA, 1.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalılardan alınarak kendisini Yargıtay duruşmasında vekille temsil ettiren davacı idareye ve 1.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin de davacıdan alınarak kendilerini Yargıtay duruşmasında vekille temsil ettiren davalılar Z. Ö. ile B… M… Mühendislik Müşavirlik Hizmetleri Ltd Şti’ne verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz eden davacı ile davalılar B. Ş. ile Z. Ö.’e geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 16.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 15. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/5129 Karar : 2017/145 Tarih : 16.01.2017

  • HMK 195. Madde

  • Başka Yerden Getirtilecek Deliller

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, yaklaşık maliyetin hazırlanmasında abartılı metrajlar ve afaki imalâtlara yer verilmesi, tadilat ve onarımların bir kısmı az miktarda yapılmış, bir kısmı hiç yapılmamış olmasına rağmen tamamı yapılmış gibi gösterilerek fazla ödeme yapılmak suretiyle idarenin zarara uğratılması nedenleriyle idarenin uğradığı zararın ve haksız tahsil edilen iş bedelinin, yüklenici şirket ile yaklaşık maliyeti hazırlayan müşavir şirket ve kontrol görevini ihmal ederek fazla ödeme yapılmasına neden olan idare elemanından tahsili istemine ilişkin olup; mahkemece davanın davalı yüklenici ve müşavir şirketler ile davalı idare çalışanları … ve … yönünden kısmen kabulüne, davalılar …, … ve … yönünden reddine dair verilen karar, davacı iş sahibi idare, davalı müşavir ve yüklenici şirket ile davalı idare çalışanları …, … ve … vekillerince temyiz edilmiştir.

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle karar başlığında dava tarihinin 03.09.2009 olması gerekirken 16.01.2009 yazılması maddi hataya dayalı olup mahkemesince düzeltilebileceğinin tabi bulunmasına göre davalılardan … ve …‘nun tüm, davacı, davalı ve …‘in diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.

2- Mülkiyeti davacı idareye ait olan ve 18.05.2005 tarih ve 901 sayılı kararıyla onaylandıktan sonra yaptığı görevlendirme sonucu müşavir şirket tarafından belirlenen yaklaşık maliyetin idare tarafından onaylanması sonucu çıkılan ihalede iş, davalı yüklenici verilerek 05.09.2006 tarihli sözleşme

imzalanmış, yer teslimi yapılarak yüklenici tarafından işe başlanmıştır. Sözleşmenin 6. maddesine göre, sözleşme “götürü bedel” esaslı olup, iş bedeli de 219.700,00 TL’dir. Yükleniciye ödemeler yapılmış, işin geçici kabulü sağlanmış, fakat kesin hesap ve kesin kabul işlemleri yapılmamıştır.

Davalı yüklenici ve müşavir şirketler ile idare elemanlarına karşı ileri sürülen iddialar ve talep edilen zararların cinslerine göre davada çözümü gereken husus, ihale evrakları arasında bulunan yaklaşık maliyet cetveli ile ihale dokümanlarındaki fiyatların gerçek piyasa fiyatlarına uygun düşüp düşmediği, mahal listesinin koruma değerlendirme ön izin komisyonunun kararına aykırı hazırlanıp hazırlanmadığı ve kabul edilemeyecek derecede fazla ihale bedeli belirlenip sözleşme yapılıp yapılmadığı ile yüklenici tarafından gerçekleştirilen imalâtlara göre hak ettiğinden fazla ödeme yapılıp yapılmadığından ibarettir. Davalı yüklenici, gerçekleştirdiği imalâttan fazla yapılan ödemelerden her halükârda sorumlu ise de, ihale evraklarının hazırlanması, yaklaşık birim fiyatlarının belirlenmesi, mahal listesi ve fiyatların koruma değerlendirme ön izin komisyonunun kararı ve işin niteliğine aykırı olarak belirlenmesi ve fiyatın fahiş olarak tespitinde katkısı olduğu ispat edilemediği sürece bu sebeple yapılan fazla ödemelerden sorumlu değildir.

Diğer yandan davacı idare, yaklaşık maliyet cetveli ile ihale dokümanlarındaki fiyatların piyasa fiyatlarının üzerinde tespit edildiği, mahal listesinin abartılı olarak düzenlendiği ve hayali imalâtlara yer verildiğini ileri sürdüğünden, yaklaşık maliyet cetveli ve ihale dokümanlarındaki fiyatların belirlenmesinde görevli idare elemanları fiyatlar ve imalâtların yüksek belirlenmesi ile fazla ödeme yapılmasında kusurlu olduklarının saptanması halinde bu sebeple oluşan idare zararından, kontrol görevi olup bu görevi ihmal ederek fazla ödeme yapılmasına neden olan idare elemanları da haksız fiil hükümlerine göre kusurlarıyla oluşan fazla ödemeden kaynaklı idare zararından sorumludurlar.

Dosya kapsamından kesin kabul ve kesin hesap işlemlerinin yapılmadığı anlaşılmakta ise de; yüklenici tarafından onarım işinin bitirildiği belirtilerek iş sahibine teslim edildiği ve hakediş belgelerinin düzenlendiği, geçici kabulün yapıldığı, davacı idare tarafından da fazla ödeme yapıldığı ve idarenin zarara uğratıldığından bahisle kesin kabul ve kesin hesap yapılamayarak eldeki dava açıldığına göre, mahkemece tasfiye kesin hesabının çıkartılarak sonucuna göre fazla ödeme yapılıp yapılmadığı, davacı idarenin zarara uğrayıp uğramadığı ve davalıların hangi hukuki sebeplerle sorumlu olacaklarının tespiti gerekir.

Bu durumda, mahkemece öncelikle sözleşme eki ihale evrakları ve dokümanlarında yapılması kararlaştırılan işlerin dosyada yer alan evraklardan yararlanılarak, gerekirse davaya dayanak teşkil eden belgeler bilirkişiler kuruluna incelettirilerek yapılması kararlaştırılan işlerde hangi imalatlarla ilgili fahiş bedel belirlendiği yönünde itirazların bulunduğu da tespit edilip, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 195. maddesi uyarınca sözleşme tarihi itibariyle gerçek piyasa fiyatlarının ticaret ve sanayi odaları ile ilgili meslek kuruluşlarından sorularak tespit edildikten sonra bilirkişi kurulundan yaklaşık maliyet cetveli, mahal listesi, ihale evrakları ve sözleşme bedelinin belirlenmesinde davalı idare elemanlarının ihmal ve kusurları bulunup bulunmadığı varsa dereceleri ve miktarları ile davalı yüklenicinin sözleşme ile eki ihale dokümanlarına göre yapımını üstlendiği halde hiç yapmadığı ya da eksik yaptığı işler olup olmadığı ve bunlar sebebiyle kendisine ne miktarda fazla ödeme yapıldığı, kontrol ile geçici kabul komisyonunda görevli olan davalı idare elemanlarının kontrol ve denetim görevini ihmal sebebiyle fazla ödemeye neden olup olmadıkları, davacının kabul ettiği ve davalı yüklenici şirket savunmasında belirttiği sözleşme dışı işlerin yapılıp yapılmadığı,

yapıldı ise işin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 410. ve devamı maddelerinde düzenlenen vekaletsiz iş görme hükümlerine göre sözleşme dışı yapıldığı tespit edilen tüm işlerin yapıldıkları yıl mahalli piyasa rayiçlerine göre bedellerinin hesaplattırılıp davacı alacağı hesaplanırken hükme esas alınan bilirkişi ek raporunda yasal dayanağı olmadan belirlenen davacı alacağının dava tarihine güncellenmesinin yanlış olduğu anlaşılmakla güncelleme yapılmadan bulunacak bedelden hesaplanan sözleşme dışı iş bedelinin mahsup edilmesi konusunda gerekçeli ve denetime elverişli ek rapor alınıp, davalı yüklenici ve müşavirin, ihale evraklarında fiyatın yüksek belirlenmesi ya da hayali imalât gösterilmesinde katkısı bulunup bulunmadığı ve avukatlık ücreti ile ilgili olarak da kararın verileceği tarihteki hükümler dikkate alınarak ret sebebinin ortak veya farklı olduğu sebebi değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamış, bozulması uygun görülmüştür.

SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalılar … ve …‘nun tüm, davacı iş sahibi idare, davalı yüklenici ve müşavir şirketler ile davalılar … diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulüyle hükmün davacı … ile davalılar , ve … yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 3,70 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılar … ve …‘dan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacı, davalı ., davalı ve davalı …‘e geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 16.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİ Esas : 2013/16412 Karar : 2014/1287 Tarih : 30.01.2014

  • HMK 195. Madde

  • Başka Yerden Getirtilecek Deliller

1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,

2-Davacı, davalı işyerinde çalışmakta iken, haftada 3 gün 3 saatten toplam 9 saat fazla mesai yaptığını ileri sürerek fazla çalışma ücreti isteğinin hüküm altına alınmasını istemiştir.

Davalı, davacıya tüm haklarının bordrolarla ödendiğini bildirerek davanın reddini talep etmiştir.

Mahkemece, bilirkişi raporundaki miktara göre isteğin kabulüne karar verilmiştir.

Davacı işçinin fazla çalışma ücreti alacağının olup olmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.

Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.

İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.

Somut olayda, davalı vekili ödeme savunmasında bulunup, delil listesinde ücret bordrolarının fazla miktarda olması nedeni ile dosyaya sunulamayıp, gerektiğinde şirket merkezinde tektik edilebileceğini belirtmiş; bilirkişi raporuna itirazında da aynı savunmada bulunarak işverenlikteki kayıtların bilgisayar ortamında bilirkişi tarafından incelenmesini talep etmiş ise de Mahkemece bu talep “bilgisayar kayıtlarının işveren tarafından çıktısı alınarak dosyaya sunulması gerektiği” gerekçesi ile 21.11.2012 tarihli ara kararı ile reddedilmiştir.

6100 sayılı HMK 195. maddesi uyarınca, mahkemeye getirtilmesi mümkün olmayan delillerin bulunduğu yerde incelenebilmesi mümkündür. Davalı vekili delil listesi ve bilirkişi raporuna karşı itirazlarında bordroların fazlaca miktarda olması nedeni ile dosyaya sunulabilecek nitelikte olmadığını ileri sürüp yerinde inceleme yapılmasını istemiştir. Mahkemece bilirkişi raporuna itiraz doğrultusunda işyeri kayıtları üzerinde bilirkişi aracılığı ile inceleme yapılarak davalının ödeme savunması üzerinde durularak sonuca gidilmesi gerekirken eksik araştırma ile karar verilmesi hatalıdır.

O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 30.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS