Yetki İtirazının İleri Sürülmesi
HMK Madde 19
(1) Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir.
(2) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.
(3) Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir.
(4) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir.
HMK Madde 19 Gerekçesi
Yetki itirazının ne zaman ve nasıl ileri sürüleceği, yetkinin kesin olduğu ve kesin olmadığı hâller ayırımı yapılarak düzenlenmiştir.
Birinci fıkraya göre, kesin yetkinin söz konusu olduğu hâllerde, mahkeme, bu husus bir dava şartı olarak kabul edildiğinden, yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar, her zaman kendiliğinden araştıracaktır. Taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu, yine davanın sona ermesine kadar, her zaman ileri sürebileceklerdir. Esasen maddenin birinci fıkrasında yer alan bu durum, yetkiyi incelemesi için mahkemeye bir hatırlatma niteliğindedir.
İkinci fıkrada ise yetkinin kesin olmadığı hâllerde, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi esası kabul edilmiştir. Davalı, cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunmamışsa, cevap dilekçesini verdikten sonra artık yetki itirazında bulunamayacaktır. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi, birden fazla yetkili mahkemenin söz konusu olduğu hâllerde ise kendi kanaatine göre tercih ettiği yetkili mahkemeyi de itirazında belirtmek zorundadır.
Üçüncü fıkraya göre, mahkemenin yetkisizlik kararı verirken, yetkili mahkemeyi de göstermesi gerekmektedir. Mahkeme, yetkisizlik kararı verirken, kesin yetkinin söz konusu olduğu hâllerde, taraflar itirazlarında belirtmemiş olsalar bile, yetkili mahkemeyi kendisi bulup, yetkisizlik kararında göstermelidir. Yetkinin kesin olmadığı hâllerde ise itirazda bulunan tarafın, itirazında belirttiği mahkeme gerçekten yetkili ise o mahkeme vereceği kararda yetkili mahkemeyi gösterecektir.
Dördüncü fıkrada, 1086 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin ilk cümlesine benzer şekilde, yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalının süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmaması hâlinde, davanın açıldığı mahkemenin, yetkili hâle geleceği kabul edilmiştir.
HMK 19 (Yetki İtirazının İleri Sürülmesi) Emsal Yargıtay Kararları
YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ Esas : 2018/3083 Karar : 2018/5292 Tarih : 4.07.2018
-
HMK 19. Madde
-
Yetki İtirazının İleri Sürülmesi
Dava, kurum zararından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, yetkisizlik kararı verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; … Orman İşlemte Müdürlüğünün …, …, …, … ve … depolarındaki stok açıkları ile … Orman İşletme Şefliğinin 2011 ve 2012 yıllarındaki üretim faaliyetlerindeki usulsüzlüklerle ilgili olarak inceleme yapıldığını, yapılan inceleme sonucunda gerekli iş ve işlemlerin mevzuata uyun yapılmadığının müfettişlerce tespit edildiğini, …, … ve … depolarında tespit edilen stok açıkları nedeniyle hakediş sahiplerine fazladan ödeme yapıldığını, … deposunda gerçeğe aykırı yükleme ve taşıma raporu tanzim edildiğini, … Orman İşletme Şefliği’nin 2011 ve 2012 yıllarında orman emvali üretim bölmelerinde mevzuata aykırı işlem sonucu gerçeğe aykırı orman emvali istif raporu düzenlenerek hakediş sahiplerine haksız kazanç sağlandığını ve idarenin zararına sebebiyet verildiğini belirterek oluşan kurum zararının davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalılar; yetki itirazında bulunarak davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece; davalıların yerleşim yerinin … İli … İlçesi olduğu, davalıların cevap dilekçelerinde süresinde yetki itirazında bulundukları, HMK m.6 gereği yetkili mahkemenin … Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu gerekçesi ile mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde; davacı tarafından … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/1390 esas sayılı dosyası ile kurum zararı nedeniyle tazminat davası açıldığı, yetki itirazında bulunulması üzerine davalılar hakkındaki davanın tefrik edilerek …
Hukuk Mahkemesinin 2015/389 sayılı esasına kaydedildiği ve davalılar hakkında mahkemenin yetkisizliğine karar verildiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında bulunan ve davalılardan … tarafından ibraz edilen davaya cevap dilekçesinde açıkça yetki itirazı bulunmamaktadır. Ayrıca dava dilekçesi davalılardan …‘a dava dilekçesi 13/11/2014 tarihinde tebliğ edilmiş, adı geçen davalı tarafından cevap dilekçesi, yasal cevap süresi geçtikten sonra 15/12/2014 tarihinde verilmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yetki itirazının ileri sürülmesini düzenleyen 19. maddesinin 2. fıkrası “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” şeklinde; aynı maddenin 4. fıkrası ise “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir” şeklinde düzenlenmiştir. Anılan yasa hükmü dikkate alındığında davalılardan … ve … tarafından yetki itirazı usulüne uygun ileri sürülmediğinden davanın açıldığı … Mahkemeleri yetkili hale gelmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “davalının birden fazla olması halinde yetki” başlıklı 7. maddesinde “(1) Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır” düzenlemesi yer almaktadır. Ayrıca aynı kanunun 16. maddesinde de haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemelerinin de yetkili olduğu belirtilmiştir.
Davanın birden fazla davalıya karşı açılması ve davanın özünde haksız fiilden kaynaklanması dikkate alındığında; iş bu davada yetkili mahkeme, davalılar için ortak yetkili olan, aynı zamanda zarara uğrayan kurumun bulunduğu yer olan … Mahkemeleri’dir. Açıklanan nedenlerle tüm davalılar yönünden yetki itirazının reddine karar verilerek davanın esasının incelenmesi gerekirken anılan kanun hükümlerine aykırı olarak yetkisizlik kararı verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA. 04/07/2018 ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 04/07/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/18996 Karar : 2018/7978 Tarih : 25.06.2018
-
HMK 19. Madde
-
Yetki İtirazının İleri Sürülmesi
Davalı erkek, usulünce yetki itirazında bulunmuş, 27.01.2016 tarihli ön inceleme duruşmasına mazeret sunan davalı vekilinin mazereti mahkemece kabul edilmiş, ön inceleme duruşmasında davalının yetki itirazı konusunda bir karar verilmeden tahkikat aşamasına geçilmiş, 23.03.2016 tarihli tahkikat duruşma günü ön inceleme duruşmasına katılmayan davalı tarafa tebliğ edilmemiş, davalının yetki itirazı hadise şeklinde incelenmeksizin davalı tarafın katılmadığı 20.04.2016 tarihli duruşmada reddedilmiş, yetki itirazının reddine ilişkin ara karar da davalı tarafa tebliğ olunmamış, takip eden 25.05.2016 tarihli duruşmanın sözlü yargılama duruşması olarak yapılacağına ilişkin ara karar alınmadan ve davalı tarafa duruşma günü tebliğ olunmadan davalının yokluğunda hüküm verilmiştir.
Cevap dilekçesini verme süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır (HMK m.127/1). Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir (HMK m.19/2). Kesin yetki kuralının bulunmadığı hâllerde yetki itirazı ilk itirazlardandır (HMK m.116/1-a). İlk itirazlar, ön sorunlar gibi incelenir ve karara bağlanır (HMK m.117/3). Hâkim, taraflardan birinin ileri sürdüğü ön sorunu incelemeye değer bulursa, belirleyeceği süre içinde, varsa delilleriyle birlikte cevabını bildirmesi için diğer tarafa tefhim veya tebliğ eder. Ön sorun hakkında iki taraf arasında uyuşmazlık varsa, hâkim gerekirse tarafları davet edip dinledikten sonra kararını verir. Hâkim, ön sorun hakkındaki kararını taraflara tefhim veya tebliğ eder (HMK m.164).
Davacı, cevap dilekçesinin kendisine tebliğinden itibaren iki hafta içinde cevaba cevap dilekçesi; davalı da davacının cevabının kendisine tebliğinden itibaren iki hafta içinde ikinci cevap dilekçesi verebilir (HMK m.136/1). Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır (HMK m.137). Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir. Ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemez ve tahkikat için duruşma günü verilemez (HMK m. 137/1-2). Taraflar, ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra tahkikat için duruşmaya davet edilir (HMK m. 147/1). Mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir (HMK m. 186/1)
Mahkemece yasanın bu amir hükümlerine riayet edilmeksizin, davalının yetki itirazının usulüne uygun şekilde incelenmemesi, yetki itirazı konusunda bir karar verilmeden tahkikat aşamasına geçilmesi, ön inceleme duruşmasına katılmayan davalının tahkikat duruşmasına davet edilmemesi ve yine davalı tarafın yokluğunda sözlü yargılama günü olduğu belirtilmeden 25.05.2016 tarihli duruşmada davanın esası hakkında hüküm verilmesi doğru değildir.
O halde mahkemece yapılacak iş; davalının yetki itirazının Hukuk Muhakemeleri Kanununun 164. maddesinde gösterilen şekilde incelenmesi için taraflara yetki konusunda delillerini gösterme olanağı tanınıp, gösterildiği takdirde toplanarak gerçekleşecek sonucuna göre yetki itirazı hakkında bir karar verilmesi, yetki itirazının reddine karar verilmesi halinde ise taraflarca üzerinde anlaşılamayan ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar için usulüne uygun şekilde delil gösterildiği takdirde tahkikat aşamasına geçilerek gösterilen delillerin toplanması ile bir sonuca ulaşmaktan ibarettir. Açıklanan bu hususlara riayet edilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı tarafın sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 25.06.2018 (Pzt)
YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ Esas : 2017/6576 Karar : 2017/4681 Tarih : 29.05.2017
-
HMK 19. Madde
-
Yetki İtirazının İleri Sürülmesi
Dava, haksız fiil nedeni ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
…1. Asliye Ticaret Mahkemesince, davalı tarafın cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunduğu ve haksız fiilin gerçekleştiği yerin … olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.
… 2. Asliye Hukuk (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla ) Mahkemesince ise, HMK`nın 16. maddesine göre haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkili olduğu öngörülmüştür. Bu itibarla yukarıda da belirtildiği üzere davacı tarafından zararın T.C. Ziraat Bankası … Şubesinde bulunan elektronik cihazlarda hasar meydana gelmek suretiyle oluştuğu iddia edilmiş olup, yargı alanımız olan … ili zararın meydana geldiği yer olmadığı gibi zarar görenin yerleşim yeri de değildir. Bu itibarla eldeki davada Mahkememizin yetkili olmadığı, yetkili mahkemenin davalının yerleşim yeri olan …mahkemelerinin olduğu gerekçesiyle karşı yetkisizlik kararı verilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın haksız fiillerde yetkiyi düzenleyen 16. maddesinde HMK’nın 7/1-2. cümlesindeki düzenleme anlamında kesin yetki sözkonusu değildir. Haksız fiil halinde HMK`nın 16. maddesi gereğince birden fazla mahkemenin yetkili kılınarak davacıya bir seçimlik hak tanınmış olduğu gözönüne alındığında, davacı, bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasının bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiç birisinde açmaz ve yetkisiz bir mahkeme de açar ise, o zaman seçme hakkı davalılara geçer.
Somut olayda davacı, davalı …Ş ‘ne karşı davaya bakmaya yetkili olmayan davalının ikametgahının bulunduğu …1. Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açmıştır. 6100 sayılı HMK`nın 19. maddesine göre, yetkinin kesin olmadığı hallerde yetki itirazı cevap dilekçesinde ileri sürülmelidir. Davalı …vekilince süresinde yetki itirazında bulunulmuş, davaya bakmaya zararın meydana geldiği yer mahkemesi olarak … Asliye Ticaret Mahkemesini göstermiştir.
Bu durumda uyuşmazlığın, süresinde yapılan yetki itirazı üzerine … 2. Asliye Hukuk (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla ) Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK`nın 21 ve 22. maddeleri gereğince … 2. Asliye Hukuk (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 29/05/2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/8036 Karar : 2017/5937 Tarih : 11.05.2017
-
HMK 19. Madde
-
Yetki İtirazının İleri Sürülmesi
Davacı vekili, davacı ile davalı şirketin, aralarındaki ticari ilişki nedeniyle mal alım satımı yaptıklarını, davacı şirketin davalı tarafa mal (tohum) satımında bulunduğunu ve bunun neticesinde ticari hayatın gereği olarak davalı tarafa fatura kestiğini, bu faturanın 20.12.2012 tarihli 5.225,75 TL tutarındaki fatura olduğunu, davalı şahsa gönderilen faturalara karşı TTK 21/2 maddesi gereği itirazda bulunulmadığını, bu nedenle davalı şahsa karşı icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin tebliğ edilmesi sonrasında borçlunun yetkiye, borcun sebebine, aslına, ferilerine ve faiz miktarına itiraz ettiğini, borçlunun haksız itirazı nedeni ile takibin durdurulduğunu, davalı borçlunun, davacı şirket tarafından düzenlenen ve gönderilen faturalara karşı itirazda bulunmadığı gibi icra takibine karşı kötü niyetli ve haksız şekilde itirazda bulunduğunu, borçlunun … Büyükçekmece 2. İcra Müdürlüğünün 2014/3279 esas sayılı dosyası ile icra takibine yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, kötü niyetli itiraz nedeni ile borçlunun %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.
Davalı,yetkili mahkemenin borçlunun ikametgah mahkemesi olduğu nedeniyle yetki itirazında bulunmuş ve davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece,dava ve takip konusu borç faturaya dayalı bir borç olduğu HMK’nin 6. maddesi gereğince genel yetkili mahkeme olan davalının ikametgahı mahkemesinde davanın açılması gerektiği gerekçesiyle dava dilekçesinin yetkisizlik nedeniyle reddine karar verilmiş;hüküm,davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
HMK’nin 19. maddesinde “(1) Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir. (2) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. (3) Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir. (4) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir” denilmektedir.
Davalı yetki itirazında yetkili mahkemeyi göstermeye mecburdur. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz
Somut uyuşmazlıkta;dava ve takip konusu borç faturaya dayalı bir borç olduğu, HMK’nin 6. maddesi gereğince genel yetkili mahkeme olan davalının ikametgahı mahkemesinde davanın açılması gerektiği gerekçesiyle, dava dilekçesinin yetkisizlik nedeniyle reddine karar verilmiş ise de, davalı yetki itirazında yetkili mahkemeyi göstermemiştir. Bu halde mahkemece yetki itirazının reddine karar vermesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-3 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,11/05/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/23512 Karar : 2017/2867 Tarih : 4.04.2017
-
HMK 19. Madde
-
Yetki İtirazının İleri Sürülmesi
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde Mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, 13.11.2008 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahibine bağlanan gelirden oluşan Kurum zararının ilk rücu davasından bakiyesinin rücuan tahsili istemine ilişkin olup, … Asliye Hukuk Mahkemelerinin yetkili olduğundan bahisle Mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “yetki itirazının ileri sürülmesi” başlıklı 19`uncu maddesinde “yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir. Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir. Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir.” denilmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 127’nci maddesinde, cevap dilekçesini verme süresinin, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki hafta olduğu, 116/1-a maddesinde kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazının ilk itirazlar içinde sayıldığı ve 117/1`inci maddesinde de ilk itirazların hepsinin cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorunda olduğu belirtilmiştir.
Eldeki rücuan tazminat istemli davada, kesin yetki söz konusu değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu`nun 27.05.2015 gün 11-2359-1443 sayılı kararı). Davacı tarafından Ankara İş Mahkemesine dava açılmış olup ortada süresi içinde sunulan cevap dilekçesi ile ileri sürülen usulüne uygun bir yetki itirazının bulunmadığı açıktır. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda; Mahkemece, kesin yetki kuralları bulunmadığı, davalı tarafından süresinde ve usulüne uygun bir yetkisizlik itirazı ileri sürülmediği dikkate alınarak Mahkemenin yetkili hale geldiğinin gözetilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 04.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ Esas : 2017/1853 Karar : 2017/3898 Tarih : 27.03.2017
-
HMK 19. Madde
-
Yetki İtirazının İleri Sürülmesi
Dava, kira bedelinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile kira bedelinin 15.01.2012 tarihinden itibaren 9.000.-TL + KDV olarak tespitine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacılar vekili dilekçesinde; … Türk A.Ş. ile aralarında 15.1.2002 başlangıç tarihli ve 10 yıl süreli kira akdinin imzalandığını, 08.08.2011 tarihinde … Türk A.Ş.nin kiracılık hakkını Şok Marketler Tic.A.Ş. ye devrettiğini, mevcut şartlar ile kira sözleşmesinin yenilenmeyeceğinin davalı tarafa ihtarname ile bildirildiğini, davalının ise cevap vermediğini belirterek bu nedenle aylık kira bedelinin 15.01.2012 tarihinden itibaren aylık 14.750 TL+ KDV olarak tespitini talep etmiştir.
Davalı vekili dilekçesinde; kira sözleşmesinin 19. Maddesinde “ Sözleşmeden doğacak uyuşmazlıkların çözümünde Kadıköy Mahkemelerinin yetkili olduğu” şartının kararlaştırıldığını, davanın yetkisizlik nedeni ile reddedilmesi gerektiğini, talebin fahiş olduğunu davanın reddini savunmuştur.
6100 Sayılı …nun 17.maddesi “tacirler ve kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmü getirilmiştir. ( 1086 Sayılı HUMK`nun 22.maddesi)
Ancak, yetki itirazında bulunmak için HMK`nun 19/2.maddesi gereğince “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi, birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.”
HMK.` nun 19/4.maddesinde; “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir” hükmü getirilmiştir.
Yetki itirazı HMK nun 116/1-a maddesi uyarınca ilk itirazlardan olup davanın görüldüğü Sulh Hukuk Mahkemesine göre ilk duruşma gününe kadar (ilk duruşma günü dahil) ileri sürülebilir.
Somut olayda; Davaya konu 15.01.2002 başlangıç tarihli kira sözleşmenin 19. maddesinde “İş bu sözleşmeden doğacak ihtilafların hallinde Kadıköy Mahkeme ve İcra Dairelerinin yetkili olduğu” hükmü yer almaktadır. 6100 Sayılı …nun 17.maddesi “tacirler ve kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmü getirilmiştir. Taraflar tacir olup sözleşmedeki yetki şartı geçerlidir. Bu nedenle, davalı vekili tarafından süresi içinde yapılan yetki itirazının Mahkemece kabul edilerek yetkisizlik kararı verilmesi gerekirken, davalının yetki itirazı reddedilip işin esasının incelenerek karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
2-) Bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK`nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
27/03/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 23. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/8048 Karar : 2017/500 Tarih : 20.02.2017
-
HMK 19. Madde
-
Yetki İtirazının İleri Sürülmesi
Davacı vekili, davalı borçlu aleyhine … 1. İcra Müdürlüğü’nün 2014/9216 E. sayılı takip dosyasında faturaya dayalı alacakları sebebiyle takip başlatıldığını, borçlunun takibe ve İcra Müdürlüğü’nün yetkisine itiraz ettiğini ileri sürerek, davalı borçlu tarafından yapılan yetki itirazının kaldırılmasını, davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptalini talep etmiştir.
Davalı vekili, usul yönünden … İcra Daireleri’nin yetkisiz olduğunu, yetkili mahkemelerin … Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle yetkisizlik kararı verilmesini, esas yönünden müvekkilinin davacıya borcu olmadığını, aksine davacı tarafından verilen hizmetin eksik ve hatalı olması sebebiyle davacıdan alacaklı olduklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, 6100 sayılı HMK’nın 19/2. maddesine göre yetki itirazının süresinde cevap dilekçesi ile yapıldığı, davalı şirketin adresine göre … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkili mahkeme olduğu, mahkemenin yetkisiz olduğu gerekçesiyle, dava dilekçesinin yetki yönünden HMK’nın 114/1-ç ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden reddine ve mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas : 2017/10760 Karar : 2017/1915 Tarih : 13.02.2017
-
HMK 19. Madde
-
Yetki İtirazının İleri Sürülmesi
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, …‘nın 16.06.2015 tarihli yazısı ile … Sendikasının işyeri toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkili olduğuna dair düzenlenen yetki belgesinin tebliğ edildiğini, yetki belgesinin hukuka aykırı olarak düzenlendiğini, Bakanlığın çoğunluk tespit yazısının müvekkili şirkete 16.06.2015 tarihinde tebliğ edildiğini, söz konusu yetki tespiti kararının tebliği üzerine süresi içinde 19.06.2015 tarihinde … Çalışma ve İl Kurumu İl Müdürlüğüne kayıt yaptırılarak … 19. İş Mahkemesi’nin 2015/1288 esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, süresinde yapılan itiraz sebebiyle yetki belgesinin düzenlenemeyeceğini ileri sürerek … tarafından düzenlenen 16.06.2015 tarih ve 12676 sayılı yetki belgesinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, kesin yetki sebebiyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Dava, … tarafından yapılan olumlu yetki tespitinin iptaline ilişkindir.
İnceleme konusu davada, …‘nın 26.05.2015 tarih ve 10359 sayılı yetki tespitine göre, … Üniversitesinde alt işveren sıfatıyla faaliyet gösteren davacı şirkete ait işyerinde davalı sendikanın yasanın aradığı gerekli çoğunluğu tespit edilmiş, bunun üzerine işveren tarafından, olumlu yetki tespitinin iptali talep olunmuştur.
Mahkemece, işin esasının incelenerek davanın kabulüne dair verilen ilk karar, Dairemizin 18.01.2016 tarihli ilâmıyla özetle, somut olayda yetki tespitine konu alt işveren işyeri Bursa’da bulunduğundan, temyiz konusu davada, görevli makamın bulunduğu yer mahkemesi olan Bursa İş Mahkemesi’nin kesin yetkili olduğu, bu itibarla mahkemece, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-ç ve 115/2. maddeleri gereğince, yetkisizlik sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilâmına uyulmuş ise de, hüküm fıkrasında yetkili mahkeme gösterilmediği gibi, dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesi usulü de belirtilmemiştir.
6100 sayılı Kanun’un 114/1-ç bendi uyarınca kesin yetki, açık bir biçimde dava şartları arasında yer almış bulunmaktadır. Sözü edilen “ç” bendinde; “Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması” dava şartı olarak tanımlanmıştır.
Dava şartları, medeni usul hukukuna ait bir kurumdur. Dava şartları konusunda pozitif hukukumuzda ilk düzenleme 6100 sayılı Kanun’un 114. ve 115. maddeleri ile getirilmiştir. Her ne kadar dava şartı kavramı konusunda, daha önce de bir tereddüt olmasa da, nelerin dava şartı sayılacağı hususunda farklı görüşler savunulmaktaydı. Bunun yanında mülga 1086 sayılı Kanunda daha önceki Kanunda ilk itiraz olarak kabul edilen teminat gösterilmesi, derdestlik gibi itirazların dava şartı olarak kabul edilmesi de bu konuda uygulamadaki tereddütleri gidermek amacıyla düzenleme yapılmasını gerektirmiştir.
Dava şartlarının eksik olması halinde yapılacak usul işlemi, 6100 sayılı Kanun’un 115. maddesinde belirtilmiştir. Anılan maddenin ikinci fıkrasına göre “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder”.
6100 sayılı Kanun’un 294. maddesinin birinci fıkrasında ise mahkemelerin usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdireceği ifade edilmiştir. Bilindiği gibi, hakimin davadan el çekmesini gerektiren, davayı sonuçlandıran kararlara nihai kararlar denilmektedir. Nihai kararlar, usule ilişkin nihai kararlar veya esasa ilişkin nihai kararlar olmak üzere ikiye ayrılır. Usule ilişkin nihai kararlar, davanın esasıyla ilgili olmayan kararlar olup, bir başka ifade ile mahkemenin maddi hukuk bakımından değil, usul hukuku bakımından verdiği kararlardır. Bu nedenle, mahkemece verilen görevsizlik, yetkisizlik, davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararlar usule ilişkin nihai kararlar olduğu gibi, dava şartı yokluğu sebebiyle verilen usulden ret kararları da, usule ilişkin nihai kararlardır.
Diğer taraftan, 6100 sayılı Kanun’un 19. maddesinde “(1) Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir. (2) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. (3) Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir. (4) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir” düzenlemeleri yer almaktadır.
Aynı Kanun’un 20. maddesine göre ise “(1) Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde, bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilir. (2) Dosya kendisine gönderilen mahkeme, kendiliğinden taraflara davetiye gönderir.”
Söz konusu düzenlemeler ile, yetkinin kesin olup olmadığı ayrımı yapılmaksızın mahkemeye, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi gösterme zorunluluğu getirilmiştir.
Bu noktada ifade etmek gerekir ki, mahkemece, yetkinin kesin olduğu hâllerde, yetkisizlik sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmekte ise de, bu karar hukuki niteliği itibariyle bir yetkisizlik kararıdır ve mahkemece 6100 sayılı Kanun’un 19. ve 20. maddeleri doğrultusunda işlem yapılması gerekmektedir.
Açıklanan maddi ve hukuki olgular karşısında, mahkemece, yetkili mahkemenin hüküm fıkrasında gösterilmemesi ve dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesi usulünün belirtilmemesi isabetsizdir. Ne var ki, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca halen yürürlükte olan mülga 1086 sayılı Kanun’un 438/7. maddesi uyarınca hükmün aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın hüküm fıkrasına beşinci bent olarak; “6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20. maddesi gereğince, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kararın kesinleşmesi durumunda kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde başvurulması halinde dosyanın yetkili Bursa İş Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi takdirde davanın açılmamış sayılacağına” sözcüklerinin eklenmesine ve hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 13.02.2017 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.
YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/2125 Karar : 2016/6381 Tarih : 2.11.2016
-
HMK 19. Madde
-
Yetki İtirazının İleri Sürülmesi
Dava, aidat bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali ve tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece, yetkisizlik kararı verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, 24.07.1997 başlangıç tarihli 99 yıl süreli kira sözleşmesi ile eski malik …. Turizm A.Ş. tarafından 99 yıllığına davalıya kiralandığını ve kira sözleşmesinin Tapu Sicil müdürlüğüne şerh verildiğini, daha sonra belirtilen yerinde bulunduğu…ilçesi 115 ada 19 ve 20 parsel nolu taşınmazların tüm bağımsız bölümü davacı şirket tarafından satın aldığını, bu nedenle dava konusu bağımsız bölümü de kapsar şekilde söz konusu parsel üzerinde davacının tek başına mülkiyet hakkını elinde bulundurduğundan davaya konu meskenin bulunduğu sitenin doğal olarak yöneticisi olduğunu, buna göre davacı tarafından belirlenen kiralananında bulunduğu yeri kapsar şekilde küçük villaların aidatlarının 700 TL, büyük villaların aidatlarının 800 TL olarak belirlendiğini, belirlenen aidat ve yönetim gideri miktarlarının davalıca ödenmediğini, bunun üzerine davalı hakkında malik ve yönetici sıfatıyla … 14.İcra Müd.nün 2014/1062 esas nolu dosyası üzerinden icra takibi geçtiklerini, TBK 315. Maddesi gereğince yan giderleri ödememenin de temerrüt nedeniyle tahliye nedeni olarak düzenlendiğini, davalının haksız yere takibe itiraz ettiğini dava konusu taşınmazda davacının tek başına yönetici olması nedeniyle söz konusu takipte davalı yönünden tahakkuk eden ve aidat ve yönetim giderleri alacaklarının talep edildiğini ve buna göre de bu miktarların ödenmemesi nedeniyle tahliyenin istendiğini belirterek davalının belirtilen KMK.na göre tahakkuk eden yönetim gideri ve aidat alacakları ile bir kısım alacaklarına yönelik itirazın iptali ile takibin devamına ayrıca bu aidat ve giderlerin ödenmemesi nedeniyle taşınmazdan tahliyesini istemiştir. Davalı vekili cevabında; Takibe konu alacağın kira bedeli olmayıp 2014 yılı aidat alacağına ilişkin olduğunu, sözleşmede kararlaştırılan aidat bedelinin davacı tarafından tek taraflı olarak artırılarak belirlenen katılım payına dayanılarak tahliye talep edilmesinin hakkaniyete aykırı olacağını, belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalı tarafından yetki itirazında bulunulmadığı halde “Kat Mülkiyeti Yasasının 33. maddesi hükmüne göre bu nitelikteki uyuşmazlıklarda ana taşınmazın bulunduğu yerin Sulh Hukuk Mahkemesinin yetkili olduğu belirtildiği, ve bu yöndeki yetkiye ilişkin düzenlemenin kesin nitelikte olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz etmiştir.
Somut olayda uyuşmazlık; mahkemenin kendiliğinden yetkisizlik kararı verip vermeyeceği noktasında toplanmaktadır
6100 sayılı HMK.nun 17.maddesi “tacirler ve kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmü getirilmiştir.
Ancak, yetki itirazında bulunmak için HMK`nun 19/2.maddesi gereğince “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi, birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.”
HMK.nun 19/4.maddesinde; “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir” hükmü getirilmiştir.
O halde, somut olayda, uyuşmazlık T.B.K`nin 315 maddesine dayalı tahliye ve alacağa ilişkin olup kamu düzenine ilişkin kesin bir yetki kuralı olmadığına ve usulüne uygun yetki itirazında da bulunulmadığına göre, mahkemece kendiliğinden yetkisizlik kararı verilemeyeceği ortadadır. Mahkemece; bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın doğrudan yetkisizlik kararı verilmesi usule ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 02/11/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/19558 Karar : 2016/12474 Tarih : 28.06.2016
-
HMK 19. Madde
-
Yetki İtirazının İleri Sürülmesi
Dava dilekçesinde; davacının iddialarının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerinin gösterilmesi gereklidir (HMK m. 19/1-e).
Kanunda öngörülen istisnalar dışında hakim iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz (HMK m. 25/1).
Davacının iddiasının dayanağı vakıalar açık ve somut şekilde ispata ve karşı tarafın savunmasına elverişli olarak ortaya konmalıdır.
Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe, ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia ve savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise, diğer tarafın açık muvafakati ve ıslah dışında iddia ve savunma genişletilemez yahut değiştirilemez (HMK m. 141/1).
Olayımızda davacı, dava dilekçesinde ve dilekçeler teatisi aşamasında mahkemece davalıya kusur olarak yüklenilen vakıaya dayanmamıştır. Bu vakıayı ön inceleme duruşmasında ileri sürmüş olup, ön inceleme duruşmasında hazır bulunan davalının açık muvafakati bulunmadığından bu durum iddianın genişletilmesi niteliğindedir.
Mahkemece, usulüne uygun şekilde ileri sürülmeyen ve çekişmeli olarak belirlenmeyen (HMK m. 137, 140/3,187) vakıa esas alınarak karar verilemez.
Gerçekleşen bu durum karşısında, ispatlanamayan davanın reddi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple ( BOZULMASINA ), işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ Esas: 2017/363 Karar: 2017/2644 Tarih: 09.05.2017
-
HMK 19. Madde
-
Yetki İtirazının İleri Sürülmesi
Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, yetkili icra dairesinde yapılmış icra takibi bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, SGK’dan yaşlılık aylığı alan davalıların murisinin ölümünden sonra da aylıklarının çekilmesi nedeniyle, yersiz çekilen tutarın faiziyle tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini beyan ederek itirazın iptali isteminde bulunmuştur.
Davalılar, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, yetkili icra dairelerinde yapılmış bir icra takibinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 19/1-2 maddelerinde6100 Sayılı HMK’nın 19/1-2 maddelerinde “Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir. Yetkinin kesin olmadığı davalarda ise , yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmü getirilmiştir.
HMK.nın 19/4. maddesindeHMK.nın 19/4. maddesinde ise ; “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir” hükmü getirilmiştir.
Eldeki dava, davalıların murisinin ölümünden sonra yersiz olarak çekilen yaşlılık aylıklarının tahsili istemine bu anlamda haksız fiile dayanmakta olup, kamu düzenine dair kesin bir yetki kuralı olmadığına ve usulüne uygun yetki itirazında da bulunulmadığına göre, mahkemece kendiliğinden yetkisizlik kararı verilemeyeceği ortadadır. Ayrıca, davalılar, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmadıklarından, davanın açıldığı İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesi yetkili hale gelmiştir.
Mahkemece işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetkili icra dairesinde yapılmış icra takibi bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmiş olması doğru olmadığından bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelemesine yer olmadığına, 09.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ Esas: 2014/31331 Karar: 2015/4958 Tarih: 06.03.2015
-
HMK 19. Madde
-
Yetki İtirazının İleri Sürülmesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Rukiye Nur Timur tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından çeke dayalı olarak borçlu aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığı, borçlunun itiraz yoluyla İcra Mahkemesi’ne yaptığı başvuruda, takibe dayanak çekin keşide yeri ve muhatap bankanın bulunduğu yerin Antalya olduğu, ikametgahının ise Sinanpaşa olduğu halde İstanbul Anadolu icra müdürlüğünde takip başlatıldığını, bu nedenle yetki itirazında bulunduğunu belirterek yetkisiz icra dairesinde başlatılmış olması nedeniyle takibin iptalini istediği, Mahkemece İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret mahkemesinin 2014/6 değişik iş sayılı kararı ile ihtiyati hacze karar verildiğinden İstanbul Anadolu icra dairelerinin de yetkili olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
HMK’nun 19/2. maddesi uyarınca birden fazla yetkili icra dairesi varsa, borçlu yetki itirazında seçtiği icra dairesini bildirmelidir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. Buna göre, itiraz dilekçesinde Antalya ve Sinanpaşa İcra Daireleri olmak üzere birden fazla yetkili yer gösterilmiş olması nedeniyle geçerli bir yetki itirazından da söz edilemez.
Mahkemece ihtiyati haciz kararına bağlı olarak yetki itirazının reddi doğru değil ise de sonuçta istem reddedildiğinden sonucu doğru mahkeme kararının onanması gerekmiştir.
Sonuç: Borçlunun temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle 366. ve 438. maddeleri uyarınca (onanmasına), alınması gereken 70 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.03.2015 gününde oybirliğiyle, karar verildi.
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.