0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Kötüniyetli Islah

HMK Madde 182

(1) Islahın davayı uzatmak veya karşı tarafı rahatsız etmek gibi kötüniyetli düşüncelerle yapıldığı deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ıslahı dikkate almadan karar verir. Ayrıca hâkim, kötüniyetle ıslaha başvuranı, karşı tarafın bu yüzden uğradığı bütün zararlarını ödemeye ve beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar disiplin para cezasına mahkûm eder.



HMK Madde 182 Gerekçesi

1086 sayılı Kanunun 90 ıncı maddesinde yer alan, kötüniyetle yapılan ıslaha ilişkin hüküm, önemli değişiklikler yapılarak ve ifadesi sadeleştirilerek yeniden düzenlenmiştir. Buna göre, ıslahın davayı uzatmak veya karşı tarafı rahatsız etmek gibi kötüniyetle yapıldığı anlaşılırsa, mahkeme, yapılan ıslahı dikkate almadan karar verebilecektir. Bilindiği gibi, daha önce kötüniyetle ıslah yapılsa dahi ıslah geçerli kabul ediliyor, ancak, mahkeme para cezasına ve karşı tarafın zararlarının ödenmesine karar verebiliyordu. Oysa bu durumda, asıl kötüniyetle yapılan işlem yaptırımsız kalıyor, ıslah geçersiz sayılmıyordu. Yapılan değişiklikle, kötüniyetle yapılan ıslahın mahkeme tarafından dikkate alınmayacağı kuralı kabul edilerek, bu durum düzeltilmiştir.

Ayrıca, kötüniyetle ıslah yapan taraf, karşı tarafın bu yüzden uğradığı bütün zararları ödemeye ve disiplin para cezasına mahkûm edilecektir. 1086 sayılı Kanunun 90 ıncı maddesinin son kısmında, “mahkûm edebilir” denilerek, hâkime takdir yetkisi bırakılmıştı. Ancak burada, kesin bir ifade kullanılarak, kötüniyetin mutlaka cezalandırılması amaçlanmıştır. Yine bu kapsamda, öngörülen para cezası da artırılmıştır.


HMK 182 (Kötüniyetli Islah) Emsal Yargıtay Kararları


Hukuk Genel Kurulu 2017/1660 E. , 2021/2 K.

  • HMK 182
  • Kötüniyetli ıslah, karşı tarafın soyut beyanına değil, somut delile dayanmalıdır.

Islah, 6100 sayılı HMK’nın 177/1. fıkrası uyarınca tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir.

“Kötüniyetli ıslah” başlıklı 6100 sayılı HMK’nın 182. maddesi;

“(1) Islahın davayı uzatmak veya karşı tarafı rahatsız etmek gibi kötüniyetli düşüncelerle yapıldığı deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ıslahı dikkate almadan karar verir. Ayrıca hâkim, kötüniyetle ıslaha başvuranı, karşı tarafın bu yüzden uğradığı bütün zararlarını ödemeye ve beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar disiplin para cezasına mahkûm eder.” şeklinde düzenlenmiştir.

Bu aşamada icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasının icra takibine etkisinin incelenmesinde yarar bulunmaktadır. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davası, aynı alacak için bu davadan önce yapılmış ve devam etmekte olan ilamsız icra takibini kendiliğinden durdurmaz. Ayrıca menfi tespit davasına bakan mahkeme ihtiyati tedbir yolu ile dahi icra takibinin durdurulmasına karar veremez (İİK m. 72/3); çünkü menfi tespit davasının icra takibinden sonra açılması hâlinde, bu davanın başlamış olan icra takibini sürüncemede bırakmak için açıldığı hakkında kuvvetli bir karine vardır. Ancak menfi tespit davasına bakan mahkeme borçlu davacının gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verebilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 50).

Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı vekili dava dilekçesinde, kesinleşen takibe konu bononun işe girilmesi sırasında verilen bono olduğu, başka bir anlatımla bedelsiz olduğu iddiasına dayanmıştır. 30.01.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile de takip ve dava konusu olan bononun aslını yeni gördüğünü, daha önce görülmüş olan bono suretleri üzerindeki imzanın müvekkilinin imzasına benzediğini, işe girilirken verilen bono olduğunu düşünerek imzaya itiraz etmediğini ileri sürmek suretiyle eldeki menfi tespit istemine ilişkin davasını imza inkârına dayalı olarak ıslah etmiştir. Mahkemece ıslah talebinin kötüniyetli olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Islah, tahkikat bitinceye kadar yapılabilir. Dolayısıyla davacının tahkikat bitinceye kadar dava sebebini ıslah etmesi mümkündür.

Dosya kapsamına göre davacının ıslahının kötü niyetli olduğuna dair davalının soyut beyanı dışında bir delil bulunmamaktadır. Ayrıca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında icra takibinin durdurulmasına karar verilmesinin olanaklı olmadığı hususu da göz önüne alındığında yapılan ıslahın bu hâli ile yargılamayı uzatmaya yönelik olmadığı sonucuna varılmıştır. Bu durumda mahkemece davacı tarafın ıslah dilekçesi üzerinde yeterince durulup bu yönde inceleme ve araştırma yapılması gerekmektedir. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.


Hukuk Genel Kurulu 2016/828 E. , 2020/551 K.

  • HMK 182
  • Kötüniyetli ıslah iddiası delile dayanmalıdır.

Mahkemece 24.03.2014 tarihli duruşmada verilen ara karar ile davalı vekilinin sonradan sunduğu bordro ve diğer belgelerin değerlendirilmesi için aynı bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş, takip eden 15.05.2014, 26.06.2014 ve 22.09.2014 tarihli duruşmalarda ise ek raporun beklenilmesine karar verilmiştir. Ek bilirkişi raporu 26.09.2014 tarihinde dosyaya sunulmuş, 08.10.2014 tarihinde ise davalı vekiline tebliğ edilmiştir.

Davalı vekili 10.10.2014 tarihinde ıslah harcını yatırarak cevap dilekçesini zamanaşımı yönünden ıslah ettiğini yazılı olarak bildirmiş, takip eden 19.11.2014 tarihli duruşmada da sözlü olarak zamanaşımı defi yönünde beyanlarda bulunmuştur. Davalı vekilinin yazılı ıslah dilekçesi aynı duruşmada davacı vekiline elden tebliğ edilmiş olup, davacı vekili, davalının ıslah dilekçesini kabul etmediklerini, davanın sonunda yapılması nedeniyle kötü niyetli olduğunu beyan etmiştir.

Mahkemece davalı vekilinin ıslah dilekçesi dikkate alınarak yeniden ek rapor alınması için dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, davalı vekilinin zamanaşımı defi nazara alınarak hazırlanan bilirkişi ikinci ek raporu 25.12.2014 tarihli duruşmada taraf vekillerine elden tebliğ edilerek taraflara bilirkişi raporuna karşı beyanlarını bildirmeleri için 3 günlük kesin süre verilmiş, davacı vekili 30.12.2014 tarihli dilekçe ile davalının ıslah dilekçesinin zaman bakımından kötü niyetli ıslah olması nedeniyle reddi gerektiğini belirtmiş, mahkemece 30.12.2014 tarihli duruşmada esas hakkında karar verilmiştir.

Öncelikle savunmayı genişletme sayılan hâllerde ve davacı tarafın da açıkça muvafakat etmemesi durumunda davalı savunmasını ancak ıslah yolu ile değiştirebilir ya da genişletebilir.

Islah, tahkikat bitinceye kadar yapılabilir. Davacının talep artırım dilekçesinin davalı vekiline 24.03.2014 tarihinde tebliğ edildiği sabit ise de, usul hukukumuzda davalının buna karşı vereceği cevap dilekçesinin süresine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Dolayısıyla davalı vekilinin tahkikat bitinceye kadar cevap dilekçesini ıslah etmesi mümkündür. Dosya kapsamından davalının ıslahının kötü niyetli olduğuna dair davacının soyut beyanı dışında da bir delil bulunmamaktadır. Yargılama süreci yukarıda belirtildiği şekilde olup davalının ıslah dilekçesi üzerine bilirkişiden ek rapor alınmıştır. Ek rapor ile hükmün verildiği duruşma tarihi arasındaki süre makul bir süre olup, bu hâli ile yargılamayı uzatmaya yönelik olmadığı sonucuna varılmıştır.

O hâlde mahkemece davalı vekilinin cevap dilekçesini zamanaşımı defi yönünden ıslah etmesinin 6100 sayılı HMK’nın 182. maddesi kapsamında kötü niyetli ıslah olmadığı yönündeki kabulü isabetli olup, bu yöndeki direnme kararı yerindedir.


YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/11136 Karar : 2015/10742 Tarih : 24.11.2015

  • HMK 182. Madde

  • Dava sırasında davanın konusu olan talebi karşılanmasına rağmen ıslah yapan tarafın ıslahı kötüniyetli ıslahtır.

Davacı, davalı Hazine`nin maliki olduğu 73 sayılı parseli diğer davalı tarafından tır parkı olarak tasarruf edildiğini, taşınmazın zeminin mıcır kaplı olup, araç hareketi ve rüzgarlı havalarda oluşan aşırı toz bulutunun iletim hatlarına zarar verdiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi, taşınmaz zeminin beton ya da asfalt ile kaplanmasını istemiştir.

Davalı Hazine, taşınmazın diğer davalıya kiralandığından tarafına husumet yöneltilemeyeceğini, taşınmazın davacıya zarar oluşturmadığını, satış aşamasında bulunduğundan zemin kaplamasının yapılamadığını; Diğer davalı ise arızaların tabiat koşulları nedeniyle oluştuğunu, davacının gerekli önlemleri almadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece, davalı Hazine hakkındaki davanın husumet gerekçesiyle reddine, diğer davalı hakkındaki davada ise davanın konusu kalmadığından karar vermeye yer olmadığına karar verilmiştir.

Dava, komşuluk hukukuna dayalı muarazanın giderilmesi istemine ilişkindir.

Islah, taraflardan birinin yaptığı usul işlemini tamamen veya kısmen düzeltmesidir. Islah hakkı davayı uzatmak ya da karşı tarafı rahatsız etmek amacıyla kullanılamaz.

“Kötüniyetli ıslah” başlığını taşıyan HMK`nın 182. maddesinde “ Islahın davayı uzatmak veya karşı tarafı rahatsız etmek gibi kötüniyetli düşünceler yapıldığı deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ıslahı dikkate almadan karar verir. “ hükmü düzenlenmiştir.

Somut uyuşmazlıkta, davacı 10.000,00 TL değer gösterek dava konusu taşınmaz zeminin mıcır kaplı olması nedeniyle aşırı toz bulutu nedeniyle iletim hatlarının zarar gördüğünü belirterek istemde bulunmuş, 25.10.2013 tarihinde de dava değerini 360.602,00 TL bedele yükseltmiştir.

Yargılamanın devamı sırasında 05.10.2013 günü dava değerinin artırılmasından 20 gün önce taşınmaz zeminin asfalt ile kaplandığı 21.09.2013 tarihli bilirkişi kurulu raporunda belirtilmiştir. Davacı 10.000,00 TL değer göstererek açtığı davada taşınmaz zeminine istemi gibi asfalt serilmesinden sonra dava değerini artırması HMK`nın 182. maddesinde açıklanan kötüniyetli ıslahtır. Bu nedenle, davacının dava değerini artırmasının dikkate almadan davalıyı yargılama gideri ile yükümlendirmesi gerekir. Mahkemece, yukarıda açıklanan olgular bir yana bırakılarak ıslah ile artırılan değer üzerinden yargılama giderine hükmedilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.


YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/10689 Karar : 2016/893

  • HMK 182. Madde

  • Kötüniyetli Islah

5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun uyuşmazlık tarihinde yürürlükte bulunan 6456 sayılı kanunla değiştirilen 30. maddesinin 12. fıkrasında Beş bin Türk Lirasının altındaki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarının kesin olduğu, Beş bin Türk Lirası ve daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarına karşı kararın Komisyonca ilgiliye bildiriminden itibaren on gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere Komisyon nezdinde itiraz edilebileceği, Kırk bin Türk Lirasının üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında itiraz üzerine verilen kararlar için temyize gidilebileceği belirtilmiştir.

Temyize konu kararda davacı vekilince 1.675,00 TL talep edilmiş olup, ıslah dilekçesi ile talep 5.0001 TL’ye çıkarılmışsa da, hukuka aykırı şekilde, gerekçesiz ve kötüniyetli yapılan ıslah HMK 182.madde gereği dikkate alınmayarak hakem tarafından talebin reddine karar verilmiştir. Karara karşı sadece davacı vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

Temyize konu karar anılan yasanın yürürlüğünden sonra verildiğinden, verilen karar miktar itibariyle taraflar yönünden kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay’ca da temyiz isteminin reddine karar verilebileceğinden davacı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE,25.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS