0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

İsticvap Olunacak Tarafın Davet Edilmesi

HMK Madde 171

(1) İsticvabına karar verilen kimseye bizzat davetiye gönderilir ve belirlenen gün ve saatte isticvap olunmak üzere hazır bulunması gerektiği belirtilir. Davetiyede, ayrıca, isticvap konusu vakıalar gösterilir; ilgili tarafın geçerli bir özrü olmaksızın gelmediği veya gelip de sorulara cevap vermediği takdirde, isticvap konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağı ihtarı da yapılır.

(2) Çağrılan taraf özürsüz olarak gelmediği veya gelip de soruları cevapsız bıraktığı takdirde, mahkemece sorulan vakıalar ikrar edilmiş sayılır.



HMK Madde 171 Gerekçesi

Bu maddede 1086 sayılı Kanunun 234 üncü maddesinde düzenlendiği gibi, isticvap edilecek kimselerin mahkemeye çağrılmaları ile gelmemeleri yahut cevap vermemelerinin sonuçları gösterilmiştir.


HMK 171 (İsticvap Olunacak Tarafın Davet Edilmesi) Emsal Yargıtay Kararları


YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/11329 Karar : 2017/1116 Tarih : 1.02.2017

  • HMK 171. Madde

  • İsticvap Olunacak Tarafın Davet Edilmesi

Davacı, davalıdan olan alacağı nedeniyle başlattığı icra takibine haksız itiraz edilmesi nedeniyle, vaki itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı aleyhine %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.

Davalı taraf, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın kabulü ile; … İcra Müdürlüğü’nün 2011/189 Esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatı talebinin reddine, karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, eldeki davada, davalıya veresiye fişleriyle akaryakıt sattığını ancak bedelinin ödenmediğini iddia etmiştir. Davalı vekili, anılan veresiye fişleri altındaki imzanın davalıya ait olmadığını savunduğundan, mahkemece davalı asile isticvap davetiyesi çıkarılmış; davetiyenin tebliğine rağmen davalı asilin gelmemesi nedeniyle veresiye fişleri altındaki imzaların davalıya ait olduğu kabul edilerek, davanın kabulüne karar verilmiştir. Oysa, davalıya gönderilen isticvap davetiyesi incelendiğinde, davetiye üzerinde “Mahkememizce dava konusu senetler altındaki imzanın kendinize ait olup olmadığı konusunda isticvabınıza karar verilmiş olup belirtilen gün ve saatte özürsüz olarak gelmediğiniz ya da gelip de sorulan sorulara cevap vermediğiniz takdirde sorulan soruları ikrar etmiş sayılacağınız hususu HMK’nın 171. maddesi hükümlerine göre ihlar ve tebliğ olunur.” şerhi bulunmaktadır. Bu şerhin HMK’nın 171. maddesinde düzenlenen usule uygun olmadığı değerlendirilmiştir. HMK’nın 171. maddesinde, “1) İsticvabına karar verilen kimseye bizzat davetiye gönderilir ve belirlenen gün ve saatte isticvap olunmak üzere hazır bulunması gerektiği belirtilir. Davetiyede, ayrıca, isticvap konusu vakıalar gösterilir; ilgili tarafın geçerli bir özrü olmaksızın gelmediği veya gelip de sorulara cevap vermediği takdirde, isticvap konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağı ihtarı da yapılır.(2) Çağrılan taraf özürsüz olarak gelmediği veya gelip de soruları cevapsız bıraktığı takdirde, mahkemece sorulan vakıalar ikrar edilmiş sayılır.” düzenlemesi mevcuttur. Davalıya gönderilecek davetiyede, belirtilen günde özürsüz olarak gelinmediği veya gelindiği halde sorulan sorular yanıtlanmadığı takdirde, veresiye fişlerinin altındaki imzaların davalıya ait olduğunun ve davacının iddialarının doğru kabul edileceğinin belirtilmesi gerekir. O halde, gerektiğinde, davalıya usulüne uygun şekilde yeniden isticvap davetiyesi çıkarılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 01/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 15. HUKUK DAİRESİ Esas: 2015/6093 Karar: 2016/3603 Tarih: 21.06.2016

  • HMK 171. Madde

  • İsticvap Olunacak Tarafın Davet Edilmesi

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili için yapılan ilamsız icra takibine itirazın iptâli ve takibin devamı istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, reddedilen bölüm yönünden davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Mahkemece 34 numaralı 01.03.2013 ve 10.03.2013 tarihli davacı şirketin unvanını taşıyan ve işin yapıldığı firma olarak davalı olarak gösterilen puantaj belgelerinin yetkili kısımlarında davalı şirket yetkilisinin imzası bulunmadığı ve davacı yüklenici tarafından bu belgelerdeki işin yapıldığı kanıtlanamadığından bahisle bunlarla ilgili talep reddedilmiş ise de; 01.03.2013 tarihli 33 numaralı puantajda 01.03.2013’ten 30.03.2013’e kadar 08:00-18:00 saatleri arasında işe başlanış ve bitişin gösterildiği, yetkili kısmı boş olmakla birlikte bu çizelgenin yol ve çalışma saati kısmının altında isim belirtilmeksizin iki adet imzanın bulunduğu, keza 34 numaralı 10.03.2013 tarihli puantajda 10.03.2013’den 30.03.2013’e kadar yine 08:00 -18:00 saatleri arasında çalışma görüldüğü bu puantajında yetkili isim ve imzası bölümü boş olmakla birlikte yol ve çalışma saati bölümü altında isim olmaksızın yine iki adet imzanın bulunduğu görülmektedir. Davacı yüklenici bu imzaların şirket yetkilisine ait olduğunu ileri sürmektedir. Davalı vekilinin vekâletnamesindeki bilgilerden …nın davalı şirket yetkilisi olduğu anlaşılmaktadır.

Bu durumda mahkemece 34 numaralı puantajlarda yol ve çalışma saati bölümü altındaki imzaların kendisine ait olup olmadığı konusunda davalı şirket yetkilisi S. Kanun’un 6100 Sayılı HMK’nın 171/1-2 maddelerinde yazılı meşruhatlı isticvap davetiyesi ile celp edilerek imza konusunda beyanının alınması, imzaların inkâr edilmesi halinde yine 6100 Sayılı HMK’nın 211 vd. maddeleri gereğince imza incelemesi yaptırılıp, bu puantajların davalı iş sahibi için bağlayıcı olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile kısmen kabul kararı verilmesi doğru olmamış, bozulması uygun görülmüştür.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödenen temyiz peşin harcının istenmesi halinde temyiz eden davacıya iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 15. HUKUK DAİRESİ Esas: 2015/1643 Karar: 2015/5813 Tarih: 17.11.2015

  • HMK 171. Madde

  • İsticvap Olunacak Tarafın Davet Edilmesi

Dava, eser sözleşmesinden doğan bakiye iş bedelinin davalılardan tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın davalılardan S.. Ü.. yönünden reddine, diğer davalı K.. Y.. yönünden kabulüne dair verilen karar, davacı vekili ve davalı K.. Y.. tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının tümüyle reddi gerekmiştir.

2- Davalı K.. Y..’ın temyiz itirazlarına gelince;

Davacı vekili, 31.03.2014 havale tarihli dilekçesi ile akdi ilişkinin varlığının ispatı için HMK’nın 225 ve devamı maddeleri uyarınca davalılara yemin teklif etmiş, davalı S.. Ü.. 30.06.2014 tarihli celsede davacı ile aralarında akdi ilişki bulunmadığına dair yemin etmiş ve mahkemece davalı S.. Ü.. yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Diğer davalı K.. Y..’ın Niğde ili Bor ilçesinde ikamet etmesi nedeniyle yemin teklifi için Bor Asliye Hukuk Mahkemesi’ne talimat yazılmış, Bor Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/98 sayılı talimat dosyası ile davalı K.. Y..’a çıkarılan tebligat üzerine ‘‘Ulukışla Asliye Hukuk Mahkemesi’nce konusunda isticvabınıza karar verilmiş olup belirtilen gün ve saatte özürsüz olarak gelmediğiniz ya da gelip de sorulan sorulara cevap vermediğiniz takdirde sorulan soruları ikrar etmiş sayılacağınız hususu HMK’nın 171. maddesi hükümlerine göre ihtar ve tebliğ olunur’’ şeklinde şerh düşüldüğü, tebligatın muhatabın adresten geçici ayrılmış olması nedeni ile muhatapla aynı adreste sürekli oturduğunu beyan eden kızı A.. Y..’a tebliğ edildiğinin tebligat üzerine yazılarak imzasının alındığı anlaşılmıştır. Talimat mahkemesi tarafından belirtilen gün ve saatte davalı K.. Y..’ın hazır olmadığı görülmüş ve talimat evrakı mahal mahkemesine ikmalen iade edilmiş olup mahkemece davalıya usulüne uygun yemin davetiyesi tebliğine rağmen duruşmaya katılmadığı gerekçesi ile davanın davalı K.. Y.. yönünden kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.

Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yemin edecek kimsenin mahkemenin yargı çevresi dışında olması başlıklı 236. maddesine göre, mahkemenin yargı çevresi dışında oturan kimsenin, yemin için davaya bakan mahkemeye gelmek zorunda olduğu, ancak yemin edecek kişinin, mahkemenin bulunduğu il dışında oturuyor ve bulunduğu yerde aynı anda ses ve görüntü nakledilmesi yolu ile yemin icrası mümkün değil ise istinabe yolu ile yemin ettirileceği belirtilmiştir. Davaya bakan Ulukışla Asliye Hukuk Mahkemesi ile istinabe yapılan Bor Asliye Hukuk Mahkemesi aynı il sınırları içinde olup HMK’nın açık hükmü gereği aynı il sınırları içerisinde ikamet eden davalıya yemin davetiyesinin mahkemesince çıkarılması gerekirken; istinabe yoluyla tebligat çıkarılmış olması doğru değildir. Yine HMK’nın yemine davet başlıklı 228. maddesine göre, yemin teklif edilen kimsenin, duruşmada bizzat hazır bulunmadığı takdirde, kendisine yemin için bir davetiye çıkarılacağı, yemin davetiyesine, yemine konu hususlar hakkında sorulacak sorular ile geçerli bir özrü olmaksızın yemin için tayin olunan gün ve saatte mahkemeye bizzat gelmediği veya gelip de yemini iade etmediği yahut yemini eda etmekten kaçındığı takdirde, yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağı hususunun yazılacağı belirtildiği halde talimat yazılan Bor Asliye Hukuk Mahkemesi’nce yemin için çıkarılan tebligat üzerine yemin davetiyesi olduğu yazılmadığı gibi, davalının duruşmaya katılmadığı takdirde hangi sonuçların ortaya çıkacağı da açıkça belirtilmemiş olup isticvap edileceği yazılmıştır. Ayrıca talimat mahkemesi tarafından çıkarılan yemin davetiyesinin davalı K.. Y..’ın geçici olarak adreste bulunmadığı belirtilerek muhatapla birlikte sürekli aynı konutta ikamet eden kızı Asiye Yalçın’a tebliğ edildiği anlaşılmıştır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun yaş ve ehliyet şartı başlıklı 22. maddesi uyarınca muhatap yerine kendisine tebliğ yapılacak kimsenin görünüşüne nazaran onsekiz yaşından aşağı olmaması ve bariz bir surette ehliyetsiz bulunmaması gerekmektedir. Ancak muhatap yerine kendisine tebligat yapılan Asiye Yalçın’ın görünüşüne nazaran 18 yaşından aşağı olmadığı hususunda tebliğ evrakı üzerinde şerh bulunmadığı gibi alınan nüfus kaydına göre de 18.03.1999 doğumlu olduğu ve tebligat tarihinde 15 yaşında olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle davalı K..Y..’a usulüne uygun yemin davetiyesi tebliğ edildiği kabul edilemez. Mahkemece davalının tebliğe elverişli adresi nazara alınarak usulüne uygun şekilde yemin davetiyesi tebliği sağlandıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu hususlar göz ardı edilerek davalı K.. Y.. hakkında yemin davetiyesi çıkarılmasına rağmen duruşmaya katılmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Bu nedenle davalının temyiz itirazları yerinde olup kararın davalı K.. Y.. lehine bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca hükmün davalı K.. Y.. yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 17.11.2015 gününde oybirliği ile, karar verildi.


YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/11187 Karar : 2015/10574 Tarih : 19.11.2015

  • HMK 171. Madde

  • İsticvap Olunacak Tarafın Davet Edilmesi

Davacı, dava konusu 25 sayılı parselde kain taşınmazın 3. kat 8 no’lu bağımsız bölümünü yüklenici …‘tan tarihsiz sözleşme ile satın aldığını, satış bedelinin tamamını ödediğini, arsa maliki davalı adına olan tapu kaydının iptaliyle adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı yüklenici …, davacıyla aralarında hiçbir hukuki ilişki bulunmadığını, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar Dairemizce, dava konusu taşınmazla ilgili olarak davalı arsa sahibi … ile dava dışı yüklenici … arasında düzenlenen 23.05.1978 tarihli inşaat sözleşmesinin tarafların kabulünde olduğu, sözleşme içeriği ve tarafların beyanlarına göre yükleniciye bırakılan 8 no’lu bağımsız bölümün tapuda halen davalı arsa sahibi adına kayıtlı olduğu, davacı ile dava dışı yüklenici … arasında imzalanan tarihsiz harici sözleşme ile 8 no’lu bağımsız bölümün kat irtifakı tapusunun 01.03.1979 tarihinde devredilmesinin kararlaştırıldığı, davacının yüklenici … vekiline yaptığı ödemeye ilişkin senet ve makbuzlar ibraz ettiği, mahkemece yeterince inceleme, araştırma yapılmadığı, özellikle davacının 1981 yılından beri dava konusu bağımsız bölümde oturması ve davalı arsa sahibinin herhangi bir dava açarak uyuşmazlık çıkarmaması durumu üzerinde durulmadığından söz edilerek dava dışı yüklenici … ve …. hakkında bu dava ile birleştirilmek üzere davacıya dava açması için süre verilmesi, arsa sahibi ile yükleniciler arasındaki hukuki ilişkinin gerekirse taraflar isticvap edilmek suretiyle saptanması, iddia ve savunma doğrultusunda tüm deliller toplanarak yüklenicinin dava konusu bağımsız bölümün tesciline hak kazanıp kazanmadığı üzerinde durularak TMK’nın 2 ve 3. maddelerindeki dürüst davranma ve iyi niyet kuralları gözetilerek bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuştur.

Mahkemece bozmaya uyulmuş, … ve … aleyhine açılan davalar bu davayla birleştirilmiştir.

Yüklenici …, diğer davalı …‘un yanında usta olarak çalıştığını, kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince kendisine düşen dava konusu bağımsız bölümü davacı …‘a satması için …‘a bir yetki veya talimat vermediğini, satışın kendisinin bilgisi dışında gerçekleştiğini, davacının yaklaşık 30 yıldır dava konusu bağımsız bölümde oturduğunu, kendisinin buna ses çıkarmadığını belirtmiştir.

Diğer davalı …‘un vefat ettiği bildirildiğinden isticvap edilemediği anlaşılmıştır.

Mahkemece, davacı ile davalı yüklenici … arasında bir satış sözleşmesi bulunmadığı, başka bir ifade ile davacının …‘ın halefi olmadığı, …‘un yüklenicinin işçisi olduğu ve satışın yüklenicinin izni ve bilgisi dışında yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı vekilinin temyizi üzerine karar Dairemizce, davalı …‘un vefat edip etmediğinin araştırılması, davada taraf teşkilinin sağlanması suretiyle işin esasının incelenmesi gerektiği belirtilerek bozulmuştur.

Davalı arsa sahibi vekili, bu karara karşı karar düzeltme isteminde bulunmuş, davalı …‘un sağ olduğuna dair nüfus kayıt örneğini ibraz etmiştir.

Burada öncelikle usuli kazanılmış hak kavramı üzerinde durulması gerekecektir. Bu kavram usul yasasında düzenlenmemiş olmakla birlikte Yargıtay İçtihatlarıyla kabul edilmiş ve geliştirilmiştir. 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında usuli kazanılmış hak kuralına değinilmiştir. Anılan içtihadı birleştirme kararında tarif edildiği üzere mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu taraflardan birisi lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur. Buna da usul hukukunda “usuli müktesep hak” denilmektedir. Mahkeme uyduğu bozma kararına uygun olarak karar vermek zorunda olduğu gibi ilgili Yargıtay Dairesi de kural olarak bozma kararı ile benimsemiş olduğu ilke ile bağlıdır. Bu nedenle mahkemece sağ olduğu anlaşılan davalı …‘un HMK’nın 171. ve takip eden maddeleri gereğince isticvabı sağlanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.

…‘un sağ olduğu karar düzeltme aşamasında tespit edildiğinden davalı vekilinin yerinde görülen karar düzeltme isteminin kabulüyle hükmün yukarıda açıklanan gerekçeyle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 24.03.2015 tarihli 2014/16683 Esas, 2015/3221 sayılı bozma Kararının KALDIRILMASINA, hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 19.11.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS