Karşı Davanın Açılması ve Süresi
HMK Madde 133
(1) Karşı dava, cevap dilekçesiyle veya esasa cevap süresi içinde ayrı bir dilekçe verilmek suretiyle açılır.
(2) Süresinden sonra karşı dava açılması hâlinde, mahkeme davaların ayrılmasına karar verir.
HMK Madde 133 Gerekçesi
Maddenin birinci fıkrasında yer alan düzenleme ile, karşı davanın esasa cevap dilekçesiyle yahut esasa cevap süresi içerisinde verilecek ayrı bir dilekçeyle açılabileceği hususu hüküm altına alınmıştır. Karşı dava niteliği gereği zaten cevap dilekçesiyle yahut esasa cevap süresi içerisinde açılması gerekir. Burada yenilik arz eden nokta, karşı davanın esasa cevap süresi içerisinde, cevap dilekçesinin dışında ayrı bir dilekçe verilmek suretiyle de açılmasının mümkün kılınmış bulunmasıdır.
Maddenin ikinci fıkrasında ise süresinden sonra karşı dava açılması hâlinde, yargılamanın sürüncemede kalmasını önlemek amacıyla karşı dava açılabilmesi için Kanunun aradığı diğer şartlar gerçekleşmiş bulunsa bile, mahkemenin kendiliğinden dahi asıl davayla ona karşı açılmak istenen davanın ayrılmasına karar vereceği hususu hükme bağlanmıştır.
HMK 133 (Karşı Davanın Açılması ve Süresi) Emsal Yargıtay Kararları
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/13087 Karar : 2018/2962 Tarih : 5.03.2018
-
HMK 133. Madde
-
Karşı Davanın Açılması ve Süresi
Dava 15.08.2014 tarihinde açılmış, dava dilekçesi davalı kadına 11.09.2014 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı kadın vekili 06.01.2015 tarihli “davaya itirazlarımız ve beyanlarımız” başlıklı dilekçe ile; tarafların boşanmalarına, boşanmanın fer’ilerine ve ziynet eşyalarına karşılık maddi tazminata karar verilmesini talep etmiş, mahkemece “her iki boşanma davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, boşanmanın fer’ilerine ve kadının ziynet eşyası alacağı davasının kabulüne karar verilmiştir.
Karşı dava, cevap dilekçesiyle veya esasa cevap süresi içinde ayrı bir dilekçe verilmek suretiyle açılır. Süresinden sonra karşı dava açılması hâlinde, mahkeme davaların ayrılmasına karar verir (HMK m. 133/1-2).
Cevap dilekçesini verme süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır (HMK m. 127/1).
Davalı kadın vekili tarafından verilen “davaya itirazlarımız ve beyanlarımız” başlıklı cevap dilekçesi, karşı dava dilekçesi niteliğinde olmadığı gibi, sonradan yatırılan harç ile de cevap dilekçesinin karşı dava dilekçesi olarak kabulü mümkün değildir. Hakim, iki taraftan birinin talebi olmaksızın kendiliğinden bir davayı inceleyemez ve karara bağlayamaz (HMK m. 24/1). Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez (HMK m. 26/1). Boşanmaya ve ziynet eşyası alacağına ilişkin açılmış bir karşı dava olmadığı halde, karşı dava var kabul edilerek, boşanma ve ziynet alacağına karar verilmesi kanuna açık aykırılık teşkil eder. Bu yön nazara alınmadan, yazılı şekilde karşı davanın kabulü suretiyle tarafların boşanmalanna, boşanmanın fer’ilerine ve ziynet eşyası alacağına karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, hükmün münhasıran bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre yeniden hüküm kurulması zorunlu hale gelen davalı kadının boşanma davası ve boşanmanın fer’ilerine yönelik diğer temyiz itirazlarının ise şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 05.03.2018(Pzt.)
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/25672 Karar : 2017/3638 Tarih : 30.03.2017
-
HMK 133. Madde
-
Karşı Davanın Açılması ve Süresi
Mahkemece davalı-karşı davacı erkeğin, karşı boşanma davasının cevap süresi içinde açılmadığı gerekçesiyle karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Kural olarak, “karşı dava”, esas davaya cevap süresi içinde açılmalıdır ( HMK m. 133/1).
Cevap süresi içinde açılmayan karşı davanın ayrılmasına karar verilir (HMK m.133). Ancak, boşanma davalarında; tarafların kusurlarının belirlenmesi, boşanmanın fer’i (eki) niteliğindeki, maddi ve manevi tazminat (TMK m.174/1-2), yoksulluk nafakası (TMK m. 175), velayet gibi taleplerin sağlıklı olarak değerlendirilip isabetli karar verilebilmesi, bir kısım taleplerin de incelenmez hale gelmemesi için; kural olarak, boşanma konusunda birden çok dava varsa, bunların birlikte görülmesi; hem adaletli bir karar için, hem de usul ekonomisi bakımından gereklidir.
Süresinde açılmayan karşı boşanma davasının ayrılmasına karar verilse bile, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 166/1. maddesi uyarınca tekrar birleştirilmesine karar verilmesi gerekeceğinden, davanın ayrılmasında da “usul ekonomisi” ilkesi gereğince, bir yarar bulunmamaktadır. Bu nedenlerle, süresinde açılmamış olsa bile, karşı boşanma davasının esasına girilerek bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece, bu husus gözetilmeyip, karşı davanın süresinde olmadığından bahisle reddine karar verilmesi bozmayı gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre ise davalı-karşı davacı erkeğin karşı davaya yönelik sair ve yeniden hüküm kurulması gerekli hale gelen davacı-karşı davalı kadının boşanma davası ve fer`ilerine yönelik tarafların tüm temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas : 2017/135 Karar : 2017/2704 Tarih : 13.03.2017
-
HMK 133. Madde
-
Karşı Davanın Açılması ve Süresi
Dava, 11.08.2014 tarihinde açılmış, davalı kadın ise 10.10.2014 tarihinde karşı dava açmıştır. Kadının karşı davası 18.11.2014 tarihli ön inceleme duruşmasında tefrik edilerek 2014/971 esas numarasıyla ayrı bir esasa kaydedilmiştir. Tefrik edilen karşı dava hakkında verilen kararın temyiz edilmiş olduğu ve henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Cevap süresi içinde açılmayan karşı davanın ayrılmasına karar verilir (HMK m.133). Ancak, boşanma davalarında tarafların kusurlarının belirlenmesi, boşanmanın fer’i (eki) niteliğindeki maddi ve manevi tazminat (TMK m. 174/1-2) yoksulluk nafakası (TMK m. 175), velayet gibi taleplerin sağlıklı değerlendirilip, isabetli karar verilebilmesi, bir kısım taleplerin incelenemez hale gelmemesi için kural olarak boşanma konusunda birden çok dava varsa, bunların birlikte görülmesi hem adaletli bir karar için hem de usul ekonomisi yönünden gereklidir. Bu sebeple kadının karşı davası hakkında verilen 2014/971 esas ve 2015/225 karar sayılı kararın temyiz incelemesinin neticesinin beklenmesi, kararın bozulması halinde yargılamaya devam edileceğinden her iki dava dosyasının birleştirilmesi hususun düşünülmesi (HMK. m. 166), kararın onanarak kesinleşmesi halinde ise kadının karşı dava dosyasının eldeki dosya arasına alınarak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 13.03.2017 (Pzt.)
YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/1440 Karar : 2016/5213 Tarih : 5.04.2016
-
HMK 133. Madde
-
Karşı Davanın Açılması ve Süresi
Davacı karşı davalı vekili dilekçesinde; tarafların 2012 yılında boşandıklarını, 2004 ve 2009 doğumlu müşterek çocukların velayetlerinin davacı karşı davalı anneye verilerek lehlerine 250’şer TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, davalının laboratuvar teknisyeni olarak çalıştığını, davacının ise aşçı olarak çalıştığını ve asgari ücret düzeyinde geliri olduğunu, müşterek çocukların eğitimlerinin devam etmesi, büyümeleri vb. nedenlerle hükmedilen nafakaların yetersiz kaldığını belirterek, aylık 250’şer TL’lik nafakaların aylık 350’şer TL’ye yükseltilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; davacı lehine boşanma neticesinde aylık 300 TL’lik yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, davalının yeniden evlendiğini, bu evliliğinden de bir çocuğu daha olduğunu, aylık 1.017,24 TL maaşı olup, aylık 450 TL de kira ödemesi bulunduğunu, çocuğunun aylık 600 TL de kreş masrafı olduğunu, davacının ise maddi durumunun iyi olduğunu savunarak davanın reddini istemiş; karşı dava olarak da müşterek çocuklar lehine hükmedilen iştirak nafakalarının kaldırılması ya da aylık 100’er TL’ye indirilmesini ve davacı lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasını ya da aylık 100 TL’ye indirilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece; asıl davanın kısmen kabulü ile; dava tarihinden itibaren her çocuk için aylık 250’şer TL’lik iştirak nafakalarının 65’er TL artışla aylık 315’er TL’ye yükseltilmesine; karşı davanın ise süresinde açılmamış olması nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Karşı dava, asıl davada verilen cevap dilekçesiyle veya esasa cevap süresi içinde ayrı bir dilekçe verilmek suretiyle asıl davanın görülmekte olduğu mahkemede açılır.(HMK m.133/1) Karşı dava, her ne kadar asıl davaya yönelik olarak aynı mahkemede açılıyorsa da, müstakil (ayrı) bir davadır. Bu nedenle karşı davalar, ayrı (bağımsız) davalar gibi harca tabidir. (Harçlar Kanunu m.6/1) Harç yatırılmadan karşı dava açılmış sayılmaz ve karşı dava hükümleri uygulanmaz.
Karşı dava, esasa cevap süresi geçtikten sonra açılırsa, mahkeme, talep üzerine veya kendiliğinden davaların ayrılmasına karar verir.
Somut olayda; davalı karşı davalı tarafça dava dilekçesinin taraflarına 22.09.2015 tarihinde tebliği üzerine cevap ve karşı dava dilekçesinin süresinden sonra 13.10.2015 tarihinde verildiği, asıl davaya ilişkin olarak nafaka artırım talebinin reddi; karşı davada ise iştirak nafakalarının kaldırılması, olmadığı takdirde indirim ve yoksulluk nafakasının kaldırılmasının talep edildiği, mahkemece yapılan yargılama neticesinde ise asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın ise süresinde açılmadığından bahisle reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Ancak HMK’nın 133/2. maddesinde yer alan düzenlemeye göre, bu durumda karşı davanın asıl davadan ayrılmasına ve yeni esasa kaydedilmesine karar verilmesi gerekir iken, karşı davanın süresinde açılmadığından bahisle reddedilmesi doğru bulunmamıştır.
Hal böyle olunca mahkemece; iştirak nafakalarının kaldırılması olmadığı takdirde indirilmesi ve yoksulluk nafakasının kaldırılması taleplerine yönelik olan karşı davayı asıl dava olan iştirak nafakası artırım davasından ayırmak, yeni esasa kaydetmek, yargılamaya bu esas üzerinden devam etmek, taraf delillerinin değerlendirilmesi sonucu varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.
Bozma nedenine göre, davalı karşı davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, davalı karşı davacı tarafın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.