Cevap Dilekçesi Verilmesinin Sonucu
HMK Madde 131
(1) Cevap dilekçesinin verilmesinden sonra, cevap süresi dolmamış olsa bile ilk itirazlar ileri sürülemez.
HMK Madde 131 Gerekçesi
Davalının, cevap dilekçesi vermekle artık usulî itirazlarını bildirdiğini veya böyle bir itirazı olmadığını ve esasa girdiğini kabul etmek gerekir. Tereddütlerin de giderilmesi amacıyla, cevap dilekçesi verme süresi henüz dolmamış olsa bile, artık bundan sonra ilk itirazların ileri sürülemeyeceği açıkça belirtilmiştir.
HMK 131 (Cevap Dilekçesi Verilmesinin Sonucu) Emsal Yargıtay Kararları
YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ Esas: 2014/13339 Karar: 2014/15416 Tarih: 13.10.2014
-
HMK 131. Madde
-
Cevap Dilekçesi Verilmesinin Sonucu
Davacı vekili, davalının keşide etiği çeke istinaden davalı aleyhine başlattıkları kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip için davalının icranın geri bırakılması kararı aldığını, kararın kesinleştiğini, alacaklarının hala ödenmediğini ileri sürerek takipte talep edilen alacak miktarının faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin adresine göre yetkili mahkemenin Bucak Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu savunarak yetkisizlik kararı verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, dava konusu alacağın kambiyo senedinden kaynaklanan aranacak borç niteliğinde olması sebebiyle yetkili mahkemenin davalının ikametgahının bulunduğu yerdeki mahkeme olduğu, davalının adres kayıt sistemindeki adresine göre yetkili mahkemenin Bucak Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davası olup, davalı dava dilekçesinin kendisine 17.11.2011 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen 21/12/2011 tarihinde verdiği cevap dilekçesiyle yetki itirazında bulunmuş; mahkemece yetki itirazı doğrultusunda yetkisizlik kararı verilmiştir. Ancak, HMK’nın 116,, 127,, 131. maddeleri gereğince ilk itirazların dava dilekçesinin tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde verilmesi gereken cevap layihasında ileri sürülmesi gerekir. Bu durumda mahkemece yetki ilk itirazının süresi içerisinde ileri sürülüp sürülmediği incelenip değerlendirilmeksizin yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
Sonuç: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 13.10.2014 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.
YARGITAY 15. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/2562 Karar : 2015/6458 Tarih : 16.12.2015
-
HMK 131. Madde
-
Cevap Dilekçesi Verilmesinin Sonucu
Uyuşmazlık, eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmış olup, asıl davada fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak hakedişlerden ve teminat kesintilerinden kaynaklanan 200.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsili istenmiş, 21.05.2013 günlü ıslah dilekçesiyle talep 763.749,24 TL arttırılarak 963.749,24 TL’ye çıkarılmış; cevapla açılan karşı davada ise öncelikle takas mahsup def’inde bulunulmuş ve takas mahsuptan sonra kalan 120.000,00 TL alacağın karşı dava tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte tahsili istenmiş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davacı-karşı davalının bakiye alacağı 793.680,68 TL, davalı-karşı davacının alacağı da 492.024,27 TL saptanarak ve takas mahsup yapılarak asıl ve karşı dava hakkında tek hüküm kurulmuş, takas mahsup sonucu kalan 301.656,41 TL alacağın dava tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine karar verilmiş, kararın taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 27.02.2015 gün 2014/1847 Esas 2015/1045 Karar sayılı kararıyla davacı-karşı davalının tüm temyiz itirazların reddine, davalı-karşı davacının sair temyiz itirazlarının reddine, davalı-karşı davacının diğer temyiz itirazlarının kabulüyle asıl davada hüküm altına alınan alacağın dava dilekçesinde talep edilen kısmı için dava, ıslahla artıralan kısmı için ise ıslah tarihinden faize hükmedilmesi gerekirken alacağın tamamı için dava tarihinden faize hükmedilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle hüküm faiz başlangıç tarihleri yönünden düzeltilerek onanmış, düzelterek onama kararına karşı bu kez davalı-karşı davacı tarafından süresi içersinde karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
1-Yargıtay ilâmında belirtilen gerektirici nedenler karşısında davalı-karşı davacının sair karar düzeltme istemlerinin reddine,
2-Davalı-karşı davacının diğer karar düzeltme istemlerine gelince;
Asıl davada hakedişlerden ve teminat kesintilerinden kaynaklanan alacağın, karşı davada ise takas mahsup işleminden sonra kalan 120.000,00 TL alacağın tahsili istenmiştir. Karşılık dava müessesesi dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 131 ile 135. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bu düzenlemelere göre, mahkemece; asıl dava ile birlikte açılmış olan karşı dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurması, ayrı ayrı harç ve vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir. Oysa somut olayda mahkemece asıl ve karşı dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmamış, vekâlet ücreti ve harçlar ayrı ayrı hüküm altına alınmamıştır. Öte yandan, asıl davada istem ıslahla 963.749,24 TL’ye çıkartıldığı halde reddedilen miktar dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı-karşı davacı yararına eksik vekâlet ücretine hükmedilmiştir. Yine, asıl davada dava dilekçesinde istenen miktar için dava, ıslahla artırılan miktar için ise ıslah tarihinde temerrüt gerçekleştiğinden, dava dilekçesinde talep edilen 200.000,00 TL için dava, ıslahla artırılan miktar için ise ıslah tarihinden itibaren faize hükmetmek gerekirken herhangi bir ayrım yapılmaksızın hüküm altına alınan alacağın tamamı için dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi de doğru olmamıştır. Açıklanan bu sebeplerle mahkeme kararının bozulması gerekirken sadece hüküm altına alınan alacağa uygulanacak faizin başlangıç tarihleri yönünden kararın düzeltilerek onandığı bu kez yapılan incelemeyle anlaşıldığından Dairemizin, kararın düzeltilerek onanmasına ilişkin kararının kaldırılarak hükmün yukarda açıklanan sebeplerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacının sair karar düzeltme istemlerinin reddine, 2. bent uyarınca diğer karar düzeltme istemlerinin kabulüyle Dairemizin 27.02.2015 gün 2014/1847 Esas ve 2015/1045 Karar sayılı hükmün düzeltilerek onanmasına ilişkin kararın kaldırılarak yukarda açıklanan sebeplerle ( BOZULMASINA ), ödediği karar düzeltme peşin harcının istek halinde karar düzeltme isteyen davalı-k.davacıya geri verilmesine, oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/2135 Karar : 2015/7917 Tarih : 8.06.2015
-
HMK 131. Madde
-
Cevap Dilekçesi Verilmesinin Sonucu
Davacı vekili, müvekkilinin “Y. A.Ş.-B. A. D.” isimli dizinin yapımcısı olarak hak sahibi olduğunu, bu projenin 2012 yılında hayata geçirildiğini ve MYNET isimli internet sitesinde yayınlandığını, davalıların ise bu projeyi sahiplenerek “Y. A.Ş.-Ç. B. H.” adıyla sinema filmi olarak yayınlamak üzere çekimlere başladığını, davalıların müvekkiline ait projeyi izinsiz olarak kullandıklarını, müvekkilinin bundan dolayı haklarının ihlal edildiğini ve zarara uğramasının söz konusu olduğunu ileri sürerek müvekkilinin eser sahipliğinden doğan mali ve manevi haklarına tecavüzün ref’ ini, Kültür Bakanlığı tarafından eser işletme belgesi verilmemesi ve filmin dağıtımının yapılmaması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir
Davalı vekili, davacının “Y. A.Ş.-B.A. D. isimli dizinin asıl hak sahibi olmadığını savunarak davanın husumetten reddini istemiştir. Cevap süresi içinde verdiği ikinci bir dilekçe ile de, Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin yetkili olduğunu belirterek yetki itirazında bulunmuştur.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, davacının ticari sicil kaydındaki adresinin K. ilçe sınırları içerisinde kaldığı, dava dilekçesi ekindeki vekaletnamede de davacının adresinin K. A. Mahallesi olduğu, dolayısıyla davacı tarafın eser sahibi ya da bağlantılı hak sahibi olarak kabul edilse dahi davasını Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde ya da genel yetkili olan davalıların ikametgahının bulunduğu Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde açabileceği, davalı tarafın yetki itirazında gösterdiği yetkili mahkemenin Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliğine, karar kesinleştiğinde ve süresi içerisinde talepte bulunulması halinde dosyanın yetkili Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, eser sahibinin mali ve manevi haklarına yapılan tecavüzün ref’i istemine ilişkindir. Mahkemece, davalının ek dilekçe ile yaptığı yetki itirazı süresinde kabul edilip, yetkisizlik kararı verilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 19/2. maddesinde yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının cevap dilekçesinde ileri sürülebileceği düzenlenmiştir. HMK’nın 116/a maddesi uyarınca da kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazı ilk itiraz olarak kabul edilmiştir. Yine, HMK’nın 131/1 maddesine göre cevap dilekçesinin verilmesinden sonra, cevap süresi dolmamış olsa bile ilk itiraz olan yetki itirazı ileri sürülemeyecektir. Söz konusu yasa hükümleri karşısında mahkemece, yazılı gerekçeyle yetkisizlik kararı verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 08.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ Esas : 2013/13194 Karar : 2014/5624 Tarih : 28.03.2014
-
HMK 131. Madde
-
Cevap Dilekçesi Verilmesinin Sonucu
Dava, üçüncü kişinin İİK’nın 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir.
Mahkemece, 1086 sayılı HUMK’nın yürürlükten kaldırıldığı, istihkak davalarında talimat icra Müdürlüğü’nün bağlı bulunduğu İcra Mahkemesi’nin yetkili olması kuralı 1086 sayılı HUMK’nın 512. maddesinde düzenlenmekte iken, 6100 sayılı HMK’da bu konuda bir hüküm olmadığı, 2004 sayılı İİK’nın istihkak iddiası ve istihkak davalarına ilişkin 96, 97 ve 99. maddeleri ayrı ayrı veya kül olarak incelendiğinde, davayı görmekle görevlendirilen mahkemenin asıl takibin yapıldığı icra Mahkemesi olduğu, haczedilen malların başka mahallerde olması halinin İİK’nın 360. maddesinde düzenlendiği ve talimat icrasının bağlı bulunduğu mahkemenin görevlerinin neler olduğu belirtildiği, istihkak davasının İİK’nın 360. maddesinde yazılı artırma ve eksiltmeye ilişkin işlerden olmadığı ve 360. maddesinde öngörülen yetki kuralının kesin yetki mahiyetinde olduğu, 6100 sayılı HMK 19/1. maddesinin “yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir” hükmünü içerdiği, istihkak davalarında asıl takibin yapıldığı İcra Müdürlüğü’nün bağlı olduğu İcra Mahkemesi’nin yetkisinin kesin yetki mahiyetinde olduğu gerekçesiyle; mahkemenin yetkisizliğine, asıl takip Kayseri 1. İcra Müdürlüğü tarafından yapılmış olmakla dosyanın talep halinde Kayseri 1. İcra Müdürlüğü işlerine bakmaya yetkili Kayseri İcra Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir. Hüküm, davacı 3. kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İstihkak davaları İİK’nın 97/11. maddesi gereğince genel hükümler dâhilinde basit yargılama usulüne tabidir. Basit yargılama usulüne uygun yürütülen taşınır mala ilişkin istihkak davalarında Yasa’ca kesin yetki kuralı öngörülmediğinden yetki ilk itirazının HMK’nın 19/2. maddesi gereğince cevap dilekçesiyle ileri sürülmesi gerekir. Aynı Yasa’nın 317/2. maddesi uyarınca cevap süresinin, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki hafta olduğu ve 19/4. madde hükmüne göre de yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkemenin yetkili hale geleceği kabul edilmiştir. Yine HMK’nın 131. maddesi ile, cevap dilekçesinin verilmesinden sonra cevap süresi dolmamış olsa bile ilk itirazların artık ileri sürülemeyeceği düzenlenmiştir. Bu kapsamda, Hakim doğrudan (re’sen) yetkisizlik kararı veremez. (HMK’nın 316 ila 322. ve 19. md)
Somut olayda; davalı H… Çelik Halat San. ve Tic. A.Ş’ye dava dilekçesi 19.07.2012 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı vekili 22.08.2012 tarihinde cevap dilekçesini dosyaya ibraz etmiş, bu dilekçede yetki ilk itirazında bulunulmamış, sonrasında 15.10.2012 tarihli dilekçe ile yetki ilk itirazında bulunulmuştur. Hal böyle olunca, eldeki uyuşmazlık yönünden kesin yetki kuralı bulunmadığı ve süresinden sonra yapılan yetki ilk itirazının geçersiz olması nedeniyle, hüküm veren Mahkeme HMK’nın 19/4. maddesi uyarınca yetkili hale geldiği halde, Mahkemece yetkisizlik kararı verilmesi isabetsiz olmuştur.
Hal böyle olunca, hükmün; tarafların toplanan ve toplanacak tüm delilleri birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi için bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı 3. kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK’nın 366. ve 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nın 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nın 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK’nın 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 28.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.