Belgelerin Birlikte Verilmesi
HMK Madde 121
(1) Dava dilekçesinde gösterilen ve davacının elinde bulunan belgelerin asıllarıyla birlikte harç ve vergiye tabi olmaksızın davalı sayısından bir fazla düzenlenmiş örneklerinin veya sadece örneklerinin dilekçeye eklenerek, mahkemeye verilmesi ve başka yerlerden getirtilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayıcı açıklamanın dilekçede yer alması zorunludur.
HMK Madde 121 Gerekçesi
1086 sayılı Kanunun 180 inci maddesindeki düzenlemeye karşılık olan bu madde ile, davacının elinde bulunan belgelerin dava dilekçesi ekinde verilmesi esası düzenlenmiştir. “Harç ve avans ödenmesi” başlıklı 125 inci maddede masrafların avans olarak yatırılması esası getirildiğinden, bu maddede posta giderleri ile ilgili ayrıca bir düzenleme yapılmamıştır.
HMK 121 (Belgelerin Birlikte Verilmesi) Emsal Yargıtay Kararları
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/5185 E. , 2021/3943 K.
- HMK 121
- Fotokopi belgenin aslının mahkemeye verilmemesi
Her şeyden önce bir senedin fotokopisi, usul hukuku anlamında “senet” değildir. HMK m.121 ile davacıya tanınan, dava açarken delil olarak dayandığı senedin örneğini sunabilme hakkı, senedin asılının davacının elinde olmasına bağlıdır. Zira örneği sunulan senedin mahkemece kendiliğinden ya da taraflardan birinin talebi üzerine incelenmesine gerek görülmesi halinde aslının mahkemeye ibraz edilmesi zorunludur (HMK m.216). Bu husus HMK’nın 219.maddesinde “taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar…” denilerek ayrıca belirtilmiştir.
Belgedeki yazıyı ya da imzayı inkar etme, diğer bir değişle sahtelik iddiası (HMK m.208), esasında iddia edenin aleyhine delil hükmü bulunan bir belgenin hükümden düşürülmesi amacıyla yapılır. Bu nedenle, zaten delil hükmü bulunmayan bir fotokopide yer alan imza ve yazıların sahte olduğunun iddia edilmesine de üzerinde sahtelik incelemesi yaptırılmasına da gerek yoktur.
İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Somut olayda davalı sözleşmeyi inkar ettiğine göre sözleşmenin varlığının ispatı bundan lehine sonuç çıkartan tarafa yani davacıya aittir. Mahkemece davacı tarafa sözleşmenin aslını sunması için kesin süre verilmeli bu süre içinde sözleşme aslı sunulamaz ise davacının iddiasını ispatlayamadığı yani yazılı sözleşmenin bulunmadığı kabul edilmeli; sunulur ise belge aslı üzerinde imza incelemesi yapılması için konusunda uzman bir bilirkişi tayin edilmelidir. Davacı, sözleşmenin aslını sunamaz yahut sunduğu halde imza incelemesinde imzanın davalıya ait olmadığı tespit edilirse davacının hak kazandığı akdi vekalet ücreti Avukatlık Kanunun 164/4.maddesinde yer alan oranlara göre belirlenmelidir.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas : 2018/2175 Karar : 2018/6232 Tarih : 15.05.2018
-
HMK 121. Madde
-
Belgelerin Birlikte Verilmesi
Davacı kadın, dava dilekçesinde tanık deliline dayanmamıştır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 119/1 -(f) hükmü uyarınca, gerek yazılı gerekse basit yargılama usulünde, iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğinin dava dilekçesinde belirtilmesi, ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 121 ve 129/2. madde hükmü uyarınca hem dava dilekçesinde hem de cevap dilekçesinde gösterilen ve tarafın elinde bulunan belgelerin dilekçeye eklenerek mahkemeye sunulması, başka yerlerden getirtilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayıcı açıklamanın dilekçede yer alması zorunludur. Davacı kadın, dava dilekçesinde nüfus kaydından başka herhangi bir delile dayanmadığından, dayanılmayan delilin bildirilmesi için ön inceleme aşamasında verilen süre sonuç doğurmaz ve davacı kadının süresinde bildirmediği tanığının beyanları kusur belirlemesinde dikkate alınamaz (HGK 20.05.2016 tarih 2014/2-695 esas ve 2016/522 karar sayılı kararı). Bu durumda mahkemece, davacı kadın tarafından usulüne uygun şekilde süresinde ileri sürülmeyen tanık beyanlarının hükme esas alınması doğru olmamıştır. O halde davanın reddi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 15.05.2018 (Salı)
YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/28807 Karar : 2017/2196 Tarih : 22.02.2017
-
HMK 121. Madde
-
Belgelerin Birlikte Verilmesi
Davacı, davalı ile aralarında 2011 yılında devremülk satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, 7.000,00 TL devre mülk bedelinin davalı tarafa ödendiğini, ancak devremülkün taahhüt edilen tarihte teslim edilmediğini ve söz verilenden farklı konumda bir devremülk tahsis edildiğini, bu nedenlerle sözleşmenin feshi ile ödenen bedelin ticari faizi ile iadesi ve şimdilik 1.400,00 TL ceza-i şartın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, devremülk satış vaadi sözleşmesinin feshi ve ödenen bedel ile ceza-i şartın tahsili talebine ilişkindir. Mahkemece, taraflara HMK 121 ve 140/5 maddeleri gereğince delillerini bildirmek üzere süre verilmiş, davacı taraf sözleşme dışındaki dekont ve bilumum delillerini süresinde ibraz etmediğinden davanın usulden reddine karar verilmiştir. 27.04.2016 tarihinde yapılan ön inceleme duruşmasından önce davacı tarafın mahkemeye mazeret dilekçesi sunduğu, mahkemece bu mazeret kabul edilerek tarafların yokluğunda ön inceleme duruşması yapılıp tahkikat aşamasına geçildiği ve davacı tarafa delillerini bildirmek üzere süre verilerek bir sonraki duruşma gününün tebliğ edildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Ön inceleme duruşmasında davacı vekilinin mazereti kabul edilip, duruşmanın bir başka güne bırakılmasına karar verildiğine göre; ön inceleme o gün tamamlanmamış, zorunlu sebeple yeni bir duruşma günü tayin edilmiş demektir (HMK md. 140/4). Bu durumda, yasanın ön inceleme duruşmasında yapılmasını öngördüğü işlemlerin (HMK md. 137/1, 140/1-2), mahkemece yeniden belirlenen duruşma gününde tamamlanması gerekecektir. Bu nedenle, artık uyuşmazlık konularını tespit ve tarafları sulhe teşvik gibi ön incelemeye ait işlemlerin 27.04.2016 günlü duruşmada yapılması da söz konusu olamaz. Bu durumda mahkemece, yeniden ön inceleme duruşması için gün verilerek tarafların hazır olduğu oturumda tahkikat aşamasına geçilmesi gerekirken, tarafların hazır olmadığı ve davacı mazeretinin kabul edildiği gün ön inceleme duruşması yapılıp tahkikat aşamasına geçilerek davacı tarafa delillerini sunmak üzere süre verilmesi doğru görülmemiştir. Yukarıda anlatılan hususlar gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/10109 Karar : 2017/972 Tarih : 13.02.2017
-
HMK 121. Madde
-
Belgelerin Birlikte Verilmesi
Dava yüklenicinin temlikine dayalı … iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davalı …, davaya cevap vermemiş, diğer davalı …, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bilindiği üzere HMK.nun 121 ve 129/… maddesi uyarınca taraflar dilekçelerinde ellerindeki delilleri sunmak ve başka yerden getirilecek delillerin bilgisini vermek zorundadırlar. Aynı Kanunun 140. maddesine göre, dilekçelerde eksik olan delillerin ve bu konudaki bilgilerin en geç ön incelemede sunulması veya verilecek kesin sürede tamamlanması gerekir.
Somut olayda, mahkemece taraflar dilekçelerinde gösterdikleri; ancak, henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları ve masrafını yatırmaları için iki haftalık kesin süre verilmiş, tanık listesinin verilmesi hususu gözardı edilmiştir.
Taraflar dava ve cevap dilekçelerinde tanık deliline dayandıklarına göre mahkemece, usulüne uygun şekilde tanıklarını bildirmesi için süre verilmesi, bildirdikleri taktirde tanıklarının dinlenmesi, daha sonra bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, ….480 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.02.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/14189 Karar : 2018/1718 Tarih : 27.02.2018
-
HMK 121. Madde
-
Belgelerin Birlikte Verilmesi
Davacı; kendisinin, kerdeşlerinin ve davalının muris …’ ün yasal mirasçıları olduğunu, murisin ölümünden sonra … 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/444 Esas sayılı dosyası ile … . Noterliğinin 14/06/2012 tarih 13496 yevmiye nolu düzenleme şeklindeki vasiyetnamenin açılarak okunduğunu, müvekkilinin bu vasiyetname ve içeriğini vasiyetnemenin açılması dosyası ile öğrendiğini, vasiyetnamenin gerek ehliyetsizlik gerek taşıdığı ve bağlandığı koşullar, gerekse de murisin baskı altında olması ve iradesinin fesada uğratılmış olması sebebiyle geçersiz olduğunu ileri sürerek vasiyetnamenin geçersizliğine ve iptaline, olmaz ise kanuna, hukuka ve ahlaka aykırı hususların vasiyetname metninden çıkarılarak iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davacı tarafa iki kez ihtaratlı tebligat yapılarak gider avansını tamamlamasının istendiği, buna rağmen verilen sürede gider avansının tamamlanmadığı , HMK 114/1-g maddesinde belirtilen gider avansının dava şartlarından olduğu , dava şartlarının davanın esasına girilmeden önce ve tahkikata başlamadan önce ön inceleme aşamasında irdelenmesi gerektiği ve dava şartı eksikliğinin davacı tarafça giderilmediği gerekçesi ile dosya üzerinden HMK 114/1-g ve 115/1-2 maddeleri gereğince davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nun 114/g maddesinde gider avansı dava şartı olarak düzenlenmiştir.
HMK’nun “harç ve avans ödenmesi” başlıklı 120. maddesinde;
“(1) Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır.
(2) Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması halinde, mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir.”
Hükmü getirilmiştir.
Anılan maddenin gerekçesinde ise: “Madde ile, dava açılırken yargılama harçlarının mahkeme veznesine yatırılması zorunluluğu düzenlenmiştir.
Maddede ayrıca, 1086 sayılı Kanunda yer almayan, yeni bir düzenleme yapılarak, her türlü tebligat ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderleri karşılayacak tutarın, avans olarak davacı tarafından dava açarken yatırılması zorunluluğu getirilmiştir. Bu avansın yetmemesi durumunda ise tamamlanması için davacıya kesin süre verileceği hususu hüküm altına alınmıştır.
Avans miktarının, davanın türü ve özelliklerine göre her yıl Adalet Bakanlığınca ilan edilecek tarifeye göre belirleneceği, maddede yer almıştır.
Maddede yapılan bu düzenlemeyle, gerekli masrafların zamanında yatırılmamasından dolayı davaların gecikmesinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır” ifadelerine yer verilmek suretiyle, her türlü tebligat ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderleri karşılayacak tutarın, avans olarak davacı tarafından dava açarken yatırılması zorunluluğu getirildiği vurgulanmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “delil ikamesi için avans” başlıklı 324. maddesinde ise “ (1) Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler.
(2) Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi halde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır.
(3) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır.”
Hükmü getirilmiştir.
Anılan madde gerekçesinde de: “harç ve avans ödenmesi” başlıklı 125 inci maddede davacının dava masraflarının karşılığı olarak avans ödemesi öngörülmüştür. Bu avans, davacının delillerinin toplanması için yapılması gereken harcamaları da kapsar. Bu maddede ise daha çok davalının delillerinin toplanması için ödenmesi gereken avans düzenlenmiştir. Öte yandan davacının avansı yönünden “dava şartları” başlıklı 119 uncu maddede hüküm getirilmiştir. Davacının avansı yatırmış olması dava şartlarındandır. Şu halde davacı avansının yargılamanın devamı sırasında yetersiz kalması halinde, uygulanacak hüküm, bu maddeden ziyade 125 inci madde hükmüdür…” ifadelerine yer verilmek suretiyle, gider avansının davacının dava masraflarının karşılanması amacıyla, delil avansının ise daha çok davalının delillerinin toplanması amacıyla getirildiği vurgulanmıştır.
03.04.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 45. maddesinde: “(1) Davacı, yargılama harçları ile her yıl Bakanlıkça çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Gider avansı, her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderler için davacıdan alınan meblağı ifade eder.
(2) Adli yardım talebiyle açılan dava ve işlerde adli yardım konusunda bir karar verilinceye kadar harç, gider ve delil avansı alınmaz. Kanunlardaki özel hükümler saklıdır.
(3) Gider avansının yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması halinde, mahkemece bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir. Dava şartı olan gider avansının yatırılmaması veya tamamlanmaması halinde, dava, dava şartı yokluğundan reddedilir.
(4) Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Delil avansı, tarafların dayandıkları delillerin giderlerini karşılamak üzere mahkemece belirlenen kesin süre içinde ödemeleri gereken meblağı ifade eder. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan biri avans yükümlülüğünü yerine getirmediğinde, diğer taraf bu avansı da yatırabilir. Delil avansını yatırmayan taraf, o delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılır. Tarafların üzerinde tasarruf edemeyecekleri dava ve işlerle, kanunlardaki özel hükümler saklıdır…”
Hükmü getirilmiştir.
Yönetmeliğin 45. maddesinde gider avansı ve delil avansı birlikte düzenlenmiş olup, gider avansının, her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderler için davacıdan alınan meblağı ifade ettiği, davacının, her yıl Bakanlıkça çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorunda olduğu, delil avansının ise tarafların dayandıkları delillerin giderlerini karşılamak üzere mahkemece belirlenen kesin süre içinde ödemeleri gereken meblağı ifade ettiği vurgulanmıştır.Yönetmelikte gider avansının içinde delil avansı için gerekli giderler de gösterilmiştir. Gider avansının yatırılmaması halinde açılan dava, dava şartı yokluğundan reddedilir (Yön. m. 45/3); delil avansının yatırılmaması halinde ise, o delilden vazgeçilmiş sayılır. (Yön. m. 45/3). Bu durumda Yönetmeliğin 45. maddesinin 1. fıkrası ile 4 ve 5 fıkraları arasında uyum bulunmadığından, HMK.’nun 324. maddesi gözetilerek Yönetmeliğin 45. maddesinin 4. ve 5. fıkralarının öncelikle uygulanması gerekir (Pekcanıtez H./Atalay O./ Özekes., M., Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku 13. Bası, Ankara 2012, s.354 ).
Dolayısıyla yukarıda belirtilen Yönetmelik hükümleri, 6100 sayılı Kanun’un 120. maddesindeki gider avansı ile ilgili düzenleme ve 324. maddedeki delil ikamesi için avans kuralının birlikte değerlendirilerek dava şartı olan gider avansının delillerin ikamesi dışındaki yargılama giderleri için dikkate alınması, tanık dinlenmesi, bilirkişi raporu alınması ve keşif gideri gibi delil ikamesine yönelik giderlerin ise gider avansı içinde değerlendirilmemesi gerekir.
Tüm bu açıklamaların ışığında somut olaya gelince;davacı yetkisiz mahkemede dava açarken 280 TL gider avansı yatırmıştır, mahkemece verilen yetkisizlik kararı sonucunda dosya kendisine gelen mahkemece tensip tutanağının 5.maddesinde “Tarafların HMK 121 ve 129/2 madde gereği delil olarak gösterdikleri belgelerini dilekçelerine eklemek suretiyle vermelerine, başka yerlerden getirilecek belgelere ilişkin davacı tarafın delilleri için yatırdığı gider avansının kullanılmasına, davalı tarafın delilleri için masraf verdiğinde celp edilecek yerlerden belgelerinin celp edilmesine, taraflar dosyaya delillerini sunmadıkları takdirde HMK 140/5 madde gereği ön inceleme duruşmasında bunları tamamlamak için kesin süre verileceği, aksi halde delil sunmaktan vazgeçilmiş sayılacakları hususunun tespitine” şeklinde arar karar oluşturulmuş, bu karar üzerine davacı vekiline söz konusu tensip zabtı ekli tebligat çıkarılmış, tebligat zarfı üzerine HMK 114. maddesi uyarınca yatırılması gereken gider avansını (en az 200TL) tamamlamak üzere iş bu davetiyenin tebliğinden itibaren 2 hafta süre verildiği hususu ihtaren bildirilmiştir.
Mahkemece, tensip zaptında davacı tarafa gider avansı veya delil avansı yatırması için kesin süre verilmediği gibi, davacı tarafça başta gider avansı yatırılmış olmasına rağmen yatırılması gereken gider avansının neye ilişkin olduğu açıklanmadan gönderilen ihtar sonucunda dosya üzerinden davacının HMK. ‘nun 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkı korunmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-) Bozma nedenine göre, davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.02.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 15. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/5214 Karar : 2018/162 Tarih : 23.01.2018
-
HMK 121. Madde
-
Belgelerin Birlikte Verilmesi
Dava, sözleşmeden kaynaklanan alacağın tahsili için yürütülen icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkin olup; mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı taraflar arasında 30.06.2012 tarihli “Şeker Pancarı Üretim Sözleşmesi” bulunduğunu, davacının 124 ton pancar üretip teslim etmekle yükümlü olduğunu, verilen ayni ve nakdi avansların toplamının 68.236,73 TL olduğunu, davacının eksik pancar teslim ettiği gibi bakiye kalan 32.745,01 TL’yi de ödenmesi gereken 30.04.2013 tarihinde ödemediğini, bakiye iş bedelinin ödenmediğini ve … . İcra Müdürlüğü’nün 2014/352 Esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibinde borca itiraz edildiğini, itirazın haksız olduğunu belirterek itirazın iptaline takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiş, davalı; davacının edimlerini yerine getirmediğini, tohumları geç teslim ettiğini, ekim istenilen tarihin uygun olmadığı verimin düşeceği bildirilmesine rağmen ekim yapılmasında ısrarcı olduğunu, dilekçede belirtilen bazı kalemlerin kendisine teslim edilmediğini belirterek davanın reddini savunmuş ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiş, mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, sözleşmeden kaynaklanan alacağın ödenmediği iddiasıyla yapılan takibe itiraz nedeniyle İİK 67. maddeye göre açılmış itirazın iptali davasıdır.
6100 sayılı HMK hükümlerine göre; mahkeme huzurunda ikrar olunan veya mahkemece inkar edenden sadır olduğu kabul edilen adi senetler, aksi ispat edilmedikçe kesin delil sayılırlar (HMK 205/1). Belgenin sadece örneğinin mahkemeye verildiği durumlarda, mahkeme kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine belgenin aslının verilmesini de isteyebilir (HMK 216/1). Belgenin aslını elinde bulunduran taraf, üçüncü kişi veya resmi makamlar, istenmesi halinde bunu mahkemeye vermek zorundadır (HMK 216/2). Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar (HMK 219/1).
HMK 121/1. maddede, dava dilekçesinde gösterilen ve davacının elinde bulunan belgelerin asıllarıyla birlikte harç ve vergiye tabi olmaksızın davalı sayısından bir fazla düzenlenmiş örneklerinin veya sadece örneklerinin dilekçeye eklenerek, mahkemeye verilmesi ve başka yerlerden getirtilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayıcı açıklamanın dilekçede yer almasının zorunlu olduğu düzenlenmiştir.
Belgenin aslı sunulmamış, ancak sunulan örneklerine itiraz edilmiş ise belgenin aslı istenerek geçerliliği ve sıhhati konusunda inceleme yapılmalıdır. Bu inceleme yapılırken belge asılları davacıdan istenerek sunulduktan sonra davalının isticvaben beyanı alınmak üzere işlem yapılması, davacıya yapıldığı iddia edilen teslimlerle de ilgili olduğu anlaşılan belge asılları davalıya gösterilerek kendisine atfen atılan imzayı kabul edip etmediğinin sorulması, imzanın kendisine ait olmayıp bir yakınına ait olduğunu bildirmesi halinde TBK 40 ve devamı maddelerde düzenlenen temsil hükümleri de değerlendirilerek davacıyı bağlayıp bağlamadığının incelenmesi, imzanın inkar edilmesi halinde imza incelemesi yapılarak sonuca gidilmesi gerekir.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davacı davasında, davalı üretici ile yapılan 30.06.2012 tarihli sözleşme uyarınca 1240 ton pancarın teslimi kararlaştırıldığı halde 318 ton pancar teslim edildiğini avans olarak verilen tohum ayni ve nakli verilen yardımlardan toplam 68.236,73 TL verilmesine karşın bakiye 32.745,01 TL’nin ödenmediğini başlatılan takibe de itiraz edildiğini ileri sürmüştür. Mahkemece bir kısım belgelerdeki imzalar gösterilerek davalının beyanı alınmış ise de, belge asılları getirtilip inceleme yapılmadan karar verilmiştir. Davacı tarafından fotokopisi ibraz edilen belge asıllarının getirtilerek yeniden imza konusunda davalının beyanı alınıp belgelerde teslime konu olan şeylerin davalı ya da yakınları tarafından alınıp alınmadığı ve imzalarının olup olmadığı hususları araştırılarak inkar halinde bilirkişi incelemesi yapılması suretiyle sonucuna göre davacı alacağının hesaplanması gerekirken yetersiz bilirkişi raporuyla karar verilmesi doğru olmamış, kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 23.01.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/8688 Karar : 2017/6959 Tarih : 6.12.2017
-
HMK 121. Madde
-
Belgelerin Birlikte Verilmesi
Davacı vekili; davalı taşıyıcı şirket aracılığıyla karayolu ile …‘dan Hollanda’ya 9 kap ve 11 koli aluminyum profil ve aluminyum sevk edildiğini, varma yerinde 11 kolininin eksik olduğunun tespit edilip CMR üzerine not düşüldüğünü, bu nedenle sigortalı firmaya eksik emtia bedeline yönelik ödeme yapılarak zararının giderildiği ve TTK 1472 maddesine dayanarak haklarına halef olduğunu, ödenen bedelin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalının haksız yere itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ve % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacının poliçe kapsamında olmayan bir lütuf ödemesi yaptığını, halefiyete dair belgeri dosyaya sunmadığı gibi CMR belgesinin tercümesinin de bulunmadığını, ziyadan sorumlu olmadıklarını, aksi halde dahi sınırlı sorumluluğun söz konusu olacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının sigortalısı ile davalı arasında taşıma sözleşmesi olduğu ve sunulan belgelere göre 11 koli emtianın alıcısına eksik teslim edildiği, taşıyıcının zarara dair hiçbir açıklama getirmeyerek sınırlı sorumuluktan yararlanma hakkını kaybettiği ve gerçek zarardan sorumlu olacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 6.287,73 TL asıl alacak, 407,73 TL işlemiş faiz olmak üzere 6.695,46 TL alacak yönünden itirazın iptaline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, nakliyat emtia sigorta poliçesine dayalı rücuen tazminatın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, dosyada mevcut bilirkişi raporunda da açıkça ifade edildiği üzere dosya münderacatında dava konusu taşımaya ilişkin CMR belgesinin ve diğer belgelerin okunaklı bir örneği veyahut resmi tercümesi bulunmamaktadır.
6100 sayılı HMK’nın 121. madde hükmü uyarınca, dava dilekçesinde gösterilen ve davacının elinde bulunan belgelerin asıllarıyla birlikte davalı sayısından bir fazla düzenlenmiş örneklerinin veya sadece örneklerinin dilekçeye eklenerek, mahkemeye verilmesi gerekir. Belgenin sadece örneğinin mahkemeye verildiği durumlarda, mahkeme kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine belgenin aslının verilmesini de isteyebilir (HMK madde 216). Yabancı dilde yazılmış belgeye dayanan taraf, tercümesini de mahkemeye sunmak zorundadır. Mahkeme kendiliğinden veya diğer tarafın talebi üzerine, belgenin resmî tercümesini de isteyebilir (HMK madde 223). İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK madde 220). Bu durumda, mahkemece davaya dayanak yapılan CMR belgesinin ve dosyaya sunulmuş olan taşımaya ilişkin yabancı dildeki diğer belgelerin aslı ile birlikte resmi tercümelerini sunmak üzere davacıya usulüne uygun şekilde kesin mehil verilerek sonucuna göre değerlendirme yapılması gerekirken eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 06/12/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİ Esas : 2014/11968 Karar : 2015/8785 Tarih : 21.10.2015
-
HMK 121. Madde
-
Belgelerin Birlikte Verilmesi
Dava,kira alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, dava dilekçesinin usul yönünden reddine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı müvekkilinin kiralanan taşınmazın yeni maliki olduğunu ve davalının alacağın tahsiline yönelik başlatılan icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiştir. Mahkemece, 6100 sayılı HMK 121. maddesi uyarınca dava dilekçesinde delil olarak bildirilen delilerin ibraz edilmediği, verilen kesin süreye de uyulmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı dava dilekçesinin deliller kısmında; ihtarname, eski malik ile akdedilen kira sözleşmesi, Küçükçekmece 3.İcra Müdürlüğü’nün 2013/1302 Esas sayılı icra takibi, Küçükçekmece 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2012/991 Esas sayılı dava dosyası ile her türlü delile dayandıklarını belirtmiştir. Mahkemece, 11.03.2014 tarihinde ‘‘davacı vekiline takibe konu imzalı kira kontratını sunması için 2 haftalık kesin süre verilmesi aksi halde davanın HMK’nun 121 ve 119. maddesi gereğince reddolunacağının ihtar edilmesine’’ şeklinde karar verilmiş, 26.5.2014 tarihinde kesin sürenin gereklerinin yerine getirilmediği, davaya dayanak kira sözleşmesinin ibraz edilmediğinden HMK 121.maddesi gereğince davanın reddine karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK 119. maddesinde “dava dilekçesinde bulunması gereken hususlar belirtilmiş olup aynı maddenin 1. bendinin (f) fıkrasında; “davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıların sıra numarası altında açık özetlerinin belirtilmesi” gerektiği vurgulanmıştır. Aynı maddenin 2. bendinde ise buna uyulmamasının yaptırımı belirtilmiş olup mahkemece verilecek kesin sürede eksikliğin tamamlanmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği belirtilmiştir. HMK 121. maddesinde ise ‘‘dava dilekçesinde delil olarak gösterilen ve davacının elinde bulunan belgelerin asılları ile birlikte harç ve vergiye tabii olmaksızın davalı sayısından bir fazla düzenlenmiş örneklerinin veya sadece örneklerinin dilekçeye eklenerek mahkemeye verilmesi veya başka yerden getirtilecek belge ve dosyalar için ise bunların bulunabilmesini sağlayıcı bilgi ve açıklamaların dava dilekçesinde yer alması zorunludur’‘hükmü yer almaktadır. Davanın dayanağı Küçükçekmece 3. İcra Müdürlüğü’nün 2013/1302 Esas sayılı icra dosyasıdır. Mahkemece yapılacak iş, davanın dayanağı takip dosyasının getirilip dava
dilekçesinde gösterilen deliller toplanarak duruşma açılmak suretiyle işin esasına yönelik bir karar vermek iken yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Hüküm, bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 21.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.