Harç ve Avans Ödenmesi
HMK Madde 120
(1) Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır.
(2) Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması hâlinde, mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir.
HMK Madde 120 Gerekçesi
Madde ile, dava açılırken yargılama harçlarının mahkeme veznesine yatırılması zorunluluğu düzenlenmiştir.
Maddede ayrıca, 1086 sayılı Kanunda yer almayan, yeni bir düzenleme yapılarak, her türlü tebligat ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderleri karşılayacak tutarın, avans olarak davacı tarafından dava açarken yatırılması zorunluluğu getirilmiştir. Bu avansın yetmemesi durumunda ise tamamlanması için davacıya kesin süre verileceği hususu hüküm altına alınmıştır.
Avans miktarının, davanın türü ve özelliklerine göre her yıl Adalet Bakanlığınca ilân edilecek tarifeye göre belirleneceği, maddede yer almıştır.
Maddede yapılan bu düzenlemeyle, gerekli masrafların zamanında yatırılmamasından dolayı davaların gecikmesinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
HMK 120 Harç ve Avans Ödenmesi/Gider Avansı Yargıtay Kararları
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi
2020/5732 E. , 2021/897 K.
- HMK 120
- Gider Avansı
Gider avansı kural olarak üç ana kalemden oluşur. Bunlar davanın başında, dilekçe ve eklerinin tebliği için gereken tebligat giderleri, yapılacak zorunlu yazışmalar için gerekli giderler ve yapılacak zorunlu harcamalar için alınacak ücretlerdir (Atalay, O. Pekcanıtez Medeni Usul Hukuku, C.III, 15.b., İstanbul 2017, s.2400). Adalet Bakanlığınca her yıl “Gider Avansı Tarifesi” hazırlanarak yayımlanmaktadır. Yasal düzenlemede de belirtildiği gibi gider avansının sorumlusu davacıdır. Gider avansından farklı olarak “Delil avansı” ise delillerin ibrazı, ilgili yerlerden getirtilmesi, tanıkların (ve gerekirse bilirkişilerin ya da uzmanların) dinlenmesi için gerekli olan masrafların karşılanması için yatırılan paradır (Atalay, Pekcanıtez Usul, s.2400). Delil avansı, o delille iddiasını ispatlayacak tarafça yatırılmalıdır. Ancak ilgilisinin bu gerekliliği yerine getirmemesi hâlinde, diğer taraf da delil avansını yatırabilir.
Gider avansı ile delil avansı arasındaki en önemli fark, gider avansının dava şartı olmasına rağmen delil avansının dava şartları arasında sayılmamış olmasıdır (HMK m.114/l-g). Bu bakımdan gider avansının yatırılmaması ya da yargılama süreci içinde tamamlanmaması hâlinde davanın, dava şartı yokluğundan reddi gerekirken (HMK m. l15), delil avansının yatırılmaması hâlinde o delile dayanmaktan vazgeçilmiş kabul edilerek (HMKm. 324/2), yargılamaya devam edilir ve o delille ispatlanacağı düşünülen vakıa ispatlanamamış sayılır. Böyle bir durumda hâkim, mevcut delil durumuna göre karar verir (Özbek, M.S.: Hukuk Yargılama Usûlünde Gider Avansı, Ankara 2016, s.131).
Yukarıda ki açıklamalara göre davacı taraftan bilirkişi ve keşif deliline yönelik delil avansının yatırılması için süre verilmesi, buna ilişkin ihtarın usule uygun şekilde yapılması, verilen süre içinde delil avansı yatırılmadığı taktirde davacı tarafça dayanılmayan bilirkişi ve keşif delilinden vazgeçmiş sayılarak mevcut dosya içeriğine ve diğer delillere göre karar verilmesi gerekirken davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2020/8042 E. , 2020/10608 K.
- *HMK 120
- Gider avansının tamamlattırılması için HMK’nun 120/2. maddesi gereğince verilecek iki haftalık kesin süre ile ve muhataba avansın yatırılmamasının hukuki sonuçları konusunda uyarı yapılmalıdır. Bu süre içerisinde dava şartı noksanlığı giderilmezse, ancak o takdirde dava, usulden reddedilmelidir.
6100 sayılı HMK’nun 114. maddesinin “g” bendinde gider avansının yatırılmış olması dava şartları arasında sayılmış, anılan Kanun’un 115. maddesinin 1. fıkrasında bu koşulun mevcut olup olmadığı hususunun kendiliğinden araştırılacağı, ikinci fıkrasında ise bu şartın noksanlığı tespit edilirse davanın usulden reddine karar verileceği öngörülmüştür. HMK’nun “Harç ve Avans Ödemesi” başlıklı 120. maddesinin birinci fıkrası harç ve avansların Bakanlıkça saptanacağı, dava açılırken mahkeme veznesine yatırılacağı, avansın yeterli olmadığının anlaşılması durumunda davacıya iki haftalık kesin süre verileceği düzenlenmiştir.
Mahkemece eksik olduğu anlaşılan gider avansının tamamlattırılması için HMK’nun 120/2. maddesi gereğince verilecek iki haftalık kesin süre ile ve muhataba avansın yatırılmamasının hukuki sonuçları konusunda uyarı yapılmalıdır. Bu süre içerisinde dava şartı noksanlığı giderilmezse, ancak o takdirde dava, usulden reddedilmelidir.
YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/11586 Karar : 2018/10254 Tarih : 16.05.2018
-
HMK 120. Madde
-
Harç ve Avans Ödenmesi
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece,davacılar vekiline 10.06.2014 tarihli celsede eksik harcı yatırmak üzere HMK 120/2 maddesi gereğince kesin süre verildiği ve gerekli ihtaratın yapıldığı ancak davacı tarafın ihtarata rağmen verilen kesin süre içinde eksik harcı yatırmadığı gerekçesi ile HMK 115/2 gereği davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacılar tarafından mirasbırakanın yapmış olduğu temliklerin muvazaalı ve mirasçıdan mal kaçırma amaçlı olduğu ileri sürülerek açılan dava sırasında keşfen taşınmazların değerlerinin belirlendiği, mahkemece belirlenen değer üzerinden eksik harcın yatırılması konusunda 10.06.2014 tarihli celsede ara kararı ile ihtarat da yapılmak sureti ile davacı tarafa 2 haftalık kesin süre verilerek duruşmanın 21.10.2014 tarihine ertelendiği ve bu tarihte davacı tarafça ihtarata rağmen verilen kesin süre içinde eksik harcın yatırılmaması sebebiyle HMK 115/2 gereği davanın usulden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, 492 sayılı Harçlar Kanununun 32. maddesine göre yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılamaz şeklindeki yasal düzenlemede öngörülen “ müteakip işlemlerin yapılamayacağı “ ilkesinin uygulamadaki karşılığının dosyanın işlemden kaldırılması olduğu açıktır.
./..
Ne varki, mahkemece, verilen kesin süre içerisinde eksik harcın tamamlanmaması sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Oysa mahkemece yapılması gereken 21.10.2014 tarihinde davanın müracaata bırakılması ve Harçlar Yasası’nın 30.maddesi delaletiyle HMK’nun 150. maddesinde de öngörülen 3 aylık sürenin beklenmesi ve bu müddet içerisinde harç ikmal edilmediği takdirde, dosyanın re’sen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinden ibarettir. Bu belirleme karşısında yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu söylenemez.
Davacıların temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/8971 Karar : 2018/1094 Tarih : 22.02.2018
-
HMK 120. Madde
-
Harç ve Avans Ödenmesi
Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi, ecrimisil ve eski hale getirme isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden, davanın taşınmaz malın aynına yönelik olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu; böyle bir davada, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 120/1. (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 413.) ve 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 16. maddeleri uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın, el atılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil ve eski hale getirme bedelleri toplamından ibaret olacağı kuşkusuzdur (4.3.1953 tarihli ve 10/2 sayılı İBK).
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davanın, el atılan yerin değeri ile hükmedilmesi istenen ecrimisil miktarı üzerinden harç ödenmek suretiyle yürütüldüğü, eski hale getirme isteği yönünden ise harç yatırılmadığı gibi, yargılama sırasında da bu yönden harç ikmali yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanunu, harcın alınmasını veya tamamlanmasını tarafların isteklerine bırakmayıp, anılan hususun (temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın) mahkemece kendiliğinden gözetileceğini düzenlemiş ve buyurucu nitelikteki 32. maddesinde, yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağını öngörmüştür.
Hal böyle olunca, öncelikle davada ileri sürülen isteklerden eski hale getirme isteği ile ilgili olarak keşfen saptanan ya da saptanacak dava değeri üzerinden peşin harcın alınması, bu zorunluluk yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerekirken, anılan husus gözardı edilerek işin esası bakımından hüküm kurulması doğru değildir.
Tarafların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 30.12.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden taraflar vekilleri için 1.630.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin karşılıklı olarak alınıp birbirlerine verilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/12513 Karar : 2017/17623 Tarih : 26.12.2017
-
HMK 120. Madde
-
Harç ve Avans Ödenmesi
Davacı üçüncü kişi vekili, 06/08/2014 tarihinde gerçekleştirilen haciz esnasında müvekkiline ait menkul malların haczedildiğini, belirterek istihkak iddialarının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, davacı tarafın nispi harcı tamamlamadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın nispi harca tabi olup, davacı 3.kişi vekili tarafından eksik nispi harç giderinin yasal süresinde yatırılmadığı gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 3. kişinin İİK`nun 96. ve devamı maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
Harçlar Yasası`nın 30 ve 32. madde hükümleri gereğince, harca tabi bir davada harç tamamlatılmadan davanın esasına girilemez, ancak bu eksikliğin giderilmesi için ilgili tarafa süre verilmelidir.
Mahkemece davacıya harcı tamamlatması için usulüne uygun olarak süre tanınması, yatırılması gerekli harcın miktarının hesaplanarak ilgili muhtıraya derc edilmesi, harcın yatırılması halinde işin esasına girilerek olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi, harcın belirlenecek süre içerisinde yatırılmaması halinde ise Harçlar Yasası`nın 30. maddesi gereğince, dosyanın, işlemden kaldırılıp (HMK. 150 m.), yasal süresi içinde yenilenmediği takdirde açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekir.
Somut olayda ise, 18.12.2014 tarihli duruşma tutanağının 1 nolu bendinde, “Davacı tarafça eksik harcın yatırılmasının istenmesine, ve yatırdığına dair tahsilat makbuzunu dosyaya sunması için HMK 120/2 maddesi gereğince 2 haftalık kesin süre verilmesine, yatırılmadığında, davanın usulden reddedileceğinin ihtarına,” şeklinde ara karar kurulduğu, buna göre Mahkemece, davacının yatırması gereken harç miktarının belirlenmediği, bu konuda davacı tarafa ödev yüklendiği görülmektedir. Oysa ki, davaya dayanak icra takip dosyasında alacak miktarı ve mahcuzların değeri belirli olup, bu miktar ve değerlerden hangisi az ise dava değerinin bu yolla mahkemece dava değeri olarak belirlenmesi, bundan sonra yatırılacak miktar rakamsal olarak açıkça gösterilerek, verilen kesin süre içerisinde yatırılmasının istenmesi ve yatırılmamasının sonuçlarının da ihtar edilmesi gerekirken yazılı şekilde ara karar kurulması ve neticede davanın usulden reddi doğru değildir.
Kaldı ki, verilen süre içerisinde harcın tamamlanmaması halinde Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi ve HMK`nun 150. maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılıp, yasal süre içerisinde yenilenmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken davanın usulden reddi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı 3.kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca İİK`nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 26.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/7629 Karar : 2017/5523 Tarih : 19.06.2017
-
HMK 120. Madde
-
Harç ve Avans Ödenmesi
Davacı mahkemeye sunduğu dava dilekçesinde özetle; … köyü 2528 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, yörede 2005 tarihinde ilk kez yapılan ve 12.7.2005 tarihinde ilan edilen … kadastrosu ve 2/B uygulaması sırasında … ilçesi, … köyünde bulunan çekişmeli taşınmazın … sınırı içine alınması işleminin yanlış olduğunu, bu yere ait sınırlamanın iptali ile taşınmazın … sınırları dışına çıkarılmasını istemiştir.
Dava, 10 yıllık süre içinde açılan … kadastrosuna itiraz niteliğindedir.
Mahkemece; Harita ve Hava Fotoğrafları Genel Müdürlüğüne hava fotoğraflarının gönderilmesi hususunda müzekkere yazıldığı, Harita ve Hava Fotoğrafları Genel Müdürlüğünün cevabında 272,00.-TL bedelinin yatırılması akabinde hava fotoğraflarının gönderileceğinin bildirildiği, davacı tarafa Harita ve Hava Fotoğrafları Genel Müdürlüğünce gönderilen yazı örneğinde belirtilen 272,00.-TL masrafının belirtilen şubeye yatırıp, yatırıldığına dair makbuzu iki hafta kesin süre içerisinde mahkemeye sunması gerektiği, yatırılmaması halinde HUMK’nın 114 ve 120. maddeleri doğrultusunda davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verileceğinin ihtarının 03/03/2016 tarihinde tebliğ edildiği, ancak kesin süre içerisinde davacı tarafın hava fotoğraf masrafını yatırmadığı, gider avansı yatırılmasının dava şartı olduğu ve mahkemece resen nazara alınması gerektiği, davacı tarafa iki haftalık kesin süre içerisinde hava fotoğrafına ilişkin bedelin yatırılmasına ilişkin tebliğat yapılmasına rağmen kesin süre içerisinde masrafın yatırılmadığı gerekçesi ile HMK`nın 115/2. maddesi gereğince davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş hüküm davacı … tarafından temyiz edilmiştir.
Adil yargılanma hakkı Anayasamızın 36’ıncı maddesinde, AİHS’nin 6. maddesinde ve HMUK’nın 73. maddesi ile HMK’nın 27. maddesinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Hukuki dinlenilme hakkı adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Ayrıca HMK’nın 114/g maddesinde gider avansı dava şartı olarak düzenlenmiştir. HMK’nın 115/2 ve 120. maddelerinden ve 30.09.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan HMK gider avansı tarifesinin 1 ve 6 maddelerindeki düzenlemelerden gider avansının davanın açılması sırasında alınmasının şart olmadığı mahkemenin sonradan da bu eksikliği kesin süre vererek ikmal ettirebileceği anlaşılmaktadır. Davanın açıldığı tarihte eksik veya hiç gider alınmamış olsa bile gider avansı dava şartı olmakla hüküm verilinceye kadar ikmal ettirilebilir. Bu durum davanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekir. Gider avansının yatırılmaması halinde dava usulden ret edilir. Tarafların bazı usuli işlemleri belli bir süre içinde yapmaları için hakimin bir tarafa kesin mehil verebileceği HMK’nın 94 ve devamı maddelerinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Kesin mehil, davanın en az masrafla ve sürüncemede bırakılmadan bir an evvel sonuçlanmasını temin için hakime tanınan yasal takdir yetkisidir. Ancak kesin mehil verilen işlemin yapılmaması, bir hakkın ortadan kalkması sonucunu doğurduğundan bu konudaki kararın yasaya uygun olması zorunludur. Bu nedenle HMK`da taraflara verilecek kesin süreye ilişkin ara kararlarda, yapılması gereken işlerin neler olduğunun açıklıkla belirtilmesi, tanınan sürenin yeterli ve elverişli olması, süreye uyulmamasının doğuracağı sonuçların açıklanması ve bu konuda tarafın uyarılması gereklidir. Aksi takdirde kesin mehle uymama, hukuki sonuç doğurmaz. (Bkz. HGK 21.9.1983 T. 14/3447-825 sayılı kararı)
Somut olayda mahkemece, Harita ve Hava Fotoğrafları Genel Müdürlüğüne hava fotoğraflarının gönderilmesi hususunda müzekkere yazıldığı, Harita ve Hava Fotoğrafları Genel Müdürlüğünce 272,00.-TL bedelinin yatırılması akabinde hava fotoğraflarının gönderileceğinin bildirildiği, belirtilen masrafın şubeye yatırıp, yatırıldığına dair makbuzu iki hafta kesin süre içerisinde mahkemeye sunması gerektiği, yatırılmaması halinde HUMK`nın 114 ve 120. maddeleri doğrultusunda davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verileceği ihtarının davacı tarafa 03/03/2016 tarihinde tebliğine rağmen ücretin yatırılmaması nedeniyle 24/03/2016 günlü ara karar ile davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilerek yargılama sonlandırılmıştır.
Delil avansı olan hava fotoğraflarının gönderilmesi için gerekli olan ücretin yatırılmaması 6100 sayılı HMK`nın 324/2 maddesinin “Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi halde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır” şeklinde ifadesini bulan hükmü uyarınca ilgili delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılma sonucunu doğuracağından delil avansı olan hava fotoğraflarının gönderilmesi için gerekli olan ücretin gider avansı olarak değerlendirilip, mehlin sonuçları da hatalı belirtilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve kanuna aykırı hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 19/06/2017 günü oy birliğiyle karar verildi.
YARGITAY 15. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/2172 Karar : 2017/1871 Tarih : 2.05.2017
-
HMK 120. Madde
-
Harç ve Avans Ödenmesi
Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli ve teminat senedinin iadesine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen hüküm, davalı vekilince temyiz olunmuştur.
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı … İnşaat Tesisat Makine San. Tic. Ltd. Şti. ile … Üniversitesi … Kampüsü … Yüzme Havuzu İnşaatında havalandırma kanalı işlerinin yapımı için 03.04.2013 tarihinde alt yüklenici sıfatıyla sözleşme akdedildiğini, davalı şirkete başvurulmasına rağmen Mart 2014 tarihli son işten doğan hakedişlerinin onaylanmadığını ve dava tarihine kadar da ödeme yapılmadığını, davalı tarafından sözleşmenin feshedildiğini, sözleşme gereğince davalıya teminat mukabilinde verilen 27.03.2013 tarihli 40.000,00 TL bedelli teminat senedinin iadesi ile ….03.2014 tarihli hakedişten doğmuş bakiye alacağı olan ….423,00 TL’nin hakediş tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsilini istemiş, davalı vekili ise, sözleşme konusu olan işlerin tamamlandığı iddiasının doğru olmadığını, davacının tamamlandığı iddia edilen işler için test çalışması yapılacağını, test çalışması sonrasında çıkabilecek eksik ve kusurlu imalatların yenileceğini, sözleşme gereğince davacının davalı şirketten alacağı olup olmadığının işin yeni taşeron şirket tarafından tamamlanması sonrasında işin idareye teslimi ile anlaşılabileceğini, sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini belirterek davanın reddini talep etmiş, mahkemece ….422,95 TL alınan ….03.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle tutulur. 40.000,00 TL bedelli senedin iadesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
492 sayılı Harçlar Kanunu hükümlerine göre: Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (…) sayılı tarifede yazılı olanları, yargı harçlarına tabidir (…. md.). Yargı harçları (…) sayılı tarifede yazılı işlemlerden değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden, işlemin nev’i ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınır (…. md.). Değer tayini mümkün olan hallerde dava dilekçelerinde değer gösterilmesi mecburidir. Gösterilmemişse davacıya tespit ettirilir. Tespitten kaçınma
halinde, dava dilekçesi muameleye konmaz (…/…. md.). Noksan tespit edilen değerler hakkında 30’uncu madde hükmü uygulanır (…/…. md.). Yargı harçları (…) sayılı tarifede yazılı nispetler üzerinden alınır (…. md.). (…) sayılı tarifede yazılı nispi karar ve ilam harcının …/… ü peşin alınır (28. md.). Yargılama sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o oturum için yargılamaya devam olunur, takip eden oturuma kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 150. maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın işleme konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır (30. md.). Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz (32. md.). HMK 120/…. maddeye göre de davacı, yargılama harçlarını mahkeme veznesine yatırmak zorundadır.
Yukarıda yapılan açıklamalarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davacı yüklenici dava dilekçesinde ….423,00 TL bakiye iş bedeli yanında 27.03.2013 tarihli ve 40.000,00 TL bedelli kambiyo senedinin de iadesini istemiştir. Davacı tarafından dava konusu kalemlerden ….423,00 TL üzerinden harç yatırılmış ancak iadesi istenilen 40.000,00 TL bedelli kambiyo senedinin bedeli üzerinden harç yatırılmamıştır, Harçlar Kanunu’nun 30. maddesine göre harcın tamamlanması için süre verilmeksizin yargılamaya devam olunarak dava sonuçlandırılmıştır, 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca aksine hüküm bulunmayan hallderde dava değeri üzerinden harcın yatırılması zorunludur. Bu durumda harcı yatırılmayan 40.000,00 TL bedelli kambiyo senedi yönünden Harçlar Kanunu uyarınca davacıya süre verilmeli, harcı yatırması durumunda da işin esası incelenmeli, harcı yatırmadığı takdirde bu istek kalemi hakkında Harçlar Kanunu uyarınca müteakip işlemler yapılamayacağından bu konuda esasa girilip karar verilmesi doğru olmamıştır.
…-Bozma sebebine göre davalının diğer temyiz itirazları incelenmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren … gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 02.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/14137 Karar : 2017/5758 Tarih : 17.04.2017
-
HMK 120. Madde
-
Harç ve Avans Ödenmesi
Alacaklı tarafından iki adet bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takibe karşı borçlunun, takibe konu bonolardaki imzaya ve borca itirazda bulunarak takibin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, davanın süre yönünden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu`nun “Davanın açılma zamanı” başlıklı 118. maddesinin 1. fıkrasında, davanın, dava dilekçesinin kaydedildiği tarihte açılmış sayılacağı düzenlenmiştir.
Somut olayda, ödeme emrinin 02/11/2015 tarihinde tebliği üzerine borçlunun takibe karşı itirazlarını içeren dilekçesini … 2. İcra Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmek üzere Amasra İcra Hukuk Mahkemesi’ne 03/11/2015 tarihinde sunduğu ve aynı tarihte mahkeme hakimince muhabere defterine kaydedildiğine dair havalesinin yapıldığı görülmüştür. Mahkemece tensip tutanağında HMK 120. maddesi gereğince davanın açılışı sırasında alınması gereken dava harçları ve gider avansının alınmamış olması sebebiyle 120/2. maddesi uyarınca bu eksikliğin tamamlanması için borçluya 2 haftalık kesin süre verildiğine dair muhtıra çıkarılmasına karar verildiği, muhtıranın 16/12/2015`te tebliği üzerine borçlunun 17/12/2015 tarihinde muhtırada belirtilen harç ve gider avansının tamamını yatırdığının mahkemenin de kabulünde olduğu, ancak, HMK. 118. madde ve Yönetmeliğinin 18. maddesi gereğince harca tabi davalarda harcın yatırıldığı tarihte (17/12/2015) davanın açılmış sayılacağından davanın süre yönünden reddine karar verildiği görülmüştür.
Mahkemenin hükme esas aldığı Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği, Bölge Adliye ve Adli Yargi İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliği`nin 06/08/2015 tarihinde yürürlüğe girmesiyle yürürlükten kalktığından itiraz tarihi itibariyle uygulanması mümkün değildir. İtiraz tarihi itibariyle uygulanması gereken Yönetmeliğin 197. maddesinin 5. fıkrasında, davanın dava dilekçesinin tevzi edilerek kaydedildiği tarihte aynı maddenin 9. fıkrasında ise, davanın, dava dilekçesinin sisteme kaydedildiği tarihte açılmış sayılacağı hüküm altına alınmıştır.
Yukarıda belirtildiği gibi, mahkemece verilen kesin süre içerisinde dava harcı ve gider avansının borçlu tarafından yatırılmış olmasının yanısıra, dava dilekçesinin hakim tarafından havale edildiği tarih itibariyle davanın yasal beş günlük süresi içerisinde açıldığı anlaşılmakla, davanın süresinde açıldığının kabulü ile işin esasının incelenmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın süre yönünden reddine karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ:
Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ Esas : 2017/2130 Karar : 2017/4004 Tarih : 5.04.2017
-
HMK 120. Madde
-
Harç ve Avans Ödenmesi
Davacı, davalının, kendilerinin işleticisi bulunduğu … … otelinde konaklama, telefon, yemek, solarium ve bu gibi hizmetleri aldığını, bedellerini kendisine gönderilen faturalara rağmen ödemediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 6.617,37 TL otel hizmetleri alacağının faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir
Davalı, davaya cevap vermemiş, yargılamaya katılmamıştır.
Mahkemece, davacıya “tarafınıza HMK 114/g maddesi gereğince dava şartlarından olan gider avansını yatırmak için iki hafta kesin süre verildiği, yatırılmaması halinde HMK 115/2 maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verileceği ihtar olunur” şeklinde tebligat çıkartılmış, davacı verilen kesin süre içinde gider avansını yatırmadığından HMK 115/2 maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/g maddesinde gider avansı dava şartı olarak düzenlenmiştir. HMK 115/2. maddesinde ise, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verilerek, bu süre içerisinde noksanlık giderilmezse davanın dava şartı yokluğundan usulden reddedileceği düzenlenmiştir. 6100 sayılı Kanun’un 120. maddesindeki gider avansı ile ilgili düzenleme 324. maddedeki delil ikamesi avansı kuralı ile birlikte değerlendirilmeli ve dava şartı olan gider avansı, delillerin ikamesi dışındaki yargılama giderleri için dikkate alınmalıdır. Dolayısı ile delil ikamesi için alınacak avans ile dava şartı olan gider avansı birbirinden ayrılmalı, delillerin ikamesi için alınacak avans gider avansı içinde yer almamalıdır. Mahkeme, dava şartı olarak belirlediği gider avansına yönelik ara kararında gider avansını oluşturan harç, tebligat gibi gider gerektiren işlemleri kalem kalem açıklamalı her kalemin miktarını ayrı ayrı göstermeli, dava şartına yönelik gider avansı ile ilgili olarak verilen kesin sürede yatırılmamasının sonuçlarını da açıkça yazmalıdır. Hal böyle olunca, mahkemece soyut kesin süre verilerek dava şartı noksanlığından davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 25,20 TL harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 05/04/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/12082 Karar : 2017/4697 Tarih : 28.03.2017
-
HMK 120. Madde
-
Harç ve Avans Ödenmesi
Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibine karşı borçlu aval verenin icra mahkemesine yaptığı başvuruda, ödeme emri tebligat usulsüzlüğü şikayeti ile birlikte takip konusu bonodaki imzaya itiraz ettiği görülmektedir.
İİK’nun 170. maddesinin üçüncü fıkrasının ilk cümlesine göre; “İcra mahkemesi 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapacağı inceleme sonunda, inkar edilen imzanın borçluya ait olmadığına kanaat getirirse itirazın kabulüne karar verir.” Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti senet elinde olup, takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya aittir (HGK`nun 26.04.2006 tarih, 2006/12-259 E, 2006/231 K. sayılı kararı).
6100 sayılı HMK’nun 114. madesinin “g” bendinde gider avansının yatırılmış olması dava şartları arasında sayılmış, aynı Kanun’un 115. maddesinin 1. fıkrasında, bu koşulun mevcut olup olmadığını mahkemenin kendiliğinden araştıracağı, ikinci fıkrasında ise, bu şartın noksanlığı tespit edilirse davanın usulden reddine karar verileceği öngörülmüştür. HMK`nun “Harç ve Avans Ödemesi” başlıklı 120. maddesinin birinci fıkrası, harç ve avansların Bakanlıkça saptanacağı, dava açılırken mahkeme veznesine yatırılacağı, avansın yeterli olmadığının anlaşılması durumunda davacıya iki haftalık kesin süre verileceği düzenlenmiştir.
“Delil ikamesi için avans” başlıklı HMK`nun 324. maddesinin birinci fıkrasında ise; “Taraflardan herbiri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin sürede yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler” hükmü düzenlendikten sonra, ikinci fıkrasında, tarafların bu yükümlülüğü yerine getirmemesi halinde delil ikamesinden vazgeçmiş sayılacakları öngörülmüştür.
Görüldüğü üzere, HMK’nun 324. maddesinde düzenlenen delil ikamesi avansı, HMK`nun 114. maddesinin “g” bendinde belirtilen gider avansından hüküm ve sonuçları itibariyle farklı olup, dava şartı niteliğinde değildir.
Somut olayda, mahkemece, 16.12.2015 tarihli tensip tutanağının 10 numaralı ara kararı ile imza itirazına yönelik bilirkişi incelemesi yaptırılması için 300.00 TL`nin yatırılması hususunda borçluya iki haftalık kesin süre verildiği, yine 11 numaralı ara karar ile de davacının imzalarını içeren beş adet resmi kurum adının bildirilmesi için bir hafta kesin süre verildiği, mahkemece verilen sürelerde belge asıllarının bulunduğu kurumların bildirilmediği ve gerekli delil avansının yatırılmadığı gerekçesiyle itirazın ispatlanamadığından reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Alacaklı, takip dayanağı bonoda borçlu aval verene atfen atılı imzanın onun eli ürünü olduğunu itiraz halinde ispat etmek zorundadır. Mahkemece, ispat yükünün alacaklıda olduğu gözönünde bulundurularak, öncelikle imzanın borçluya ait olduğuna ilişkin alacaklının elindeki deliller sorulup, HMK’nun 324. maddesi kapsamında delil avansının yatırılması yönünde işlem yapıldıktan sonra İİK`nun 170. maddesi uyarınca imza incelemesi yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, ispat yükünü tersine çevirerek alacaklı yerine borçlu tarafa kesin mehil verilerek yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile sonuca gidilmesi isabetsizdir.
SONUÇ:
Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi. Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibine karşı borçlu aval verenin icra mahkemesine yaptığı başvuruda, ödeme emri tebligat usulsüzlüğü şikayeti ile birlikte takip konusu bonodaki imzaya itiraz ettiği görülmektedir.
İİK’nun 170. maddesinin üçüncü fıkrasının ilk cümlesine göre; “İcra mahkemesi 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapacağı inceleme sonunda, inkar edilen imzanın borçluya ait olmadığına kanaat getirirse itirazın kabulüne karar verir.” Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti senet elinde olup, takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya aittir (HGK`nun 26.04.2006 tarih, 2006/12-259 E, 2006/231 K. sayılı kararı).
6100 sayılı HMK’nun 114. madesinin “g” bendinde gider avansının yatırılmış olması dava şartları arasında sayılmış, aynı Kanun’un 115. maddesinin 1. fıkrasında, bu koşulun mevcut olup olmadığını mahkemenin kendiliğinden araştıracağı, ikinci fıkrasında ise, bu şartın noksanlığı tespit edilirse davanın usulden reddine karar verileceği öngörülmüştür. HMK`nun “Harç ve Avans Ödemesi” başlıklı 120. maddesinin birinci fıkrası, harç ve avansların Bakanlıkça saptanacağı, dava açılırken mahkeme veznesine yatırılacağı, avansın yeterli olmadığının anlaşılması durumunda davacıya iki haftalık kesin süre verileceği düzenlenmiştir.
“Delil ikamesi için avans” başlıklı HMK`nun 324. maddesinin birinci fıkrasında ise; “Taraflardan herbiri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin sürede yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler” hükmü düzenlendikten sonra, ikinci fıkrasında, tarafların bu yükümlülüğü yerine getirmemesi halinde delil ikamesinden vazgeçmiş sayılacakları öngörülmüştür.
Görüldüğü üzere, HMK’nun 324. maddesinde düzenlenen delil ikamesi avansı, HMK`nun 114. maddesinin “g” bendinde belirtilen gider avansından hüküm ve sonuçları itibariyle farklı olup, dava şartı niteliğinde değildir.
Somut olayda, mahkemece, 16.12.2015 tarihli tensip tutanağının 10 numaralı ara kararı ile imza itirazına yönelik bilirkişi incelemesi yaptırılması için 300.00 TL`nin yatırılması hususunda borçluya iki haftalık kesin süre verildiği, yine 11 numaralı ara karar ile de davacının imzalarını içeren beş adet resmi kurum adının bildirilmesi için bir hafta kesin süre verildiği, mahkemece verilen sürelerde belge asıllarının bulunduğu kurumların bildirilmediği ve gerekli delil avansının yatırılmadığı gerekçesiyle itirazın ispatlanamadığından reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Alacaklı, takip dayanağı bonoda borçlu aval verene atfen atılı imzanın onun eli ürünü olduğunu itiraz halinde ispat etmek zorundadır. Mahkemece, ispat yükünün alacaklıda olduğu gözönünde bulundurularak, öncelikle imzanın borçluya ait olduğuna ilişkin alacaklının elindeki deliller sorulup, HMK’nun 324. maddesi kapsamında delil avansının yatırılması yönünde işlem yapıldıktan sonra İİK`nun 170. maddesi uyarınca imza incelemesi yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, ispat yükünü tersine çevirerek alacaklı yerine borçlu tarafa kesin mehil verilerek yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile sonuca gidilmesi isabetsizdir.
SONUÇ:
Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ Esas : 2017/2785 Karar : 2017/3688 Tarih : 23.03.2017
-
HMK 120. Madde
-
Harç ve Avans Ödenmesi
Davacı vekili dilekçesinde; halen 4.865 TL olan aylık kira bedelinin 01.08.2012 tarihinden itibaren aylık net 9.500 TL olarak tespitini istemiştir.
Davalı vekili; talebin yüksek olduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davacı vekilinin kesin süre içerisinde bilirkişi masrafını yatırmadığı için bilirkişi incelemesi yapılamadığını, uyuşmazlığın sonuçlandırılması için teknik bilirkişi incelemesi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-) 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nun 114/g maddesinde gider avansı dava şartı olarak düzenlenmiştir. Aynı Kanunun 120. maddesinde; “davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması halinde, mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya 2 haftalık kesin süre verilir” hükmüne; yine aynı yasanın 324. maddesinde ise, “tarafların her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar, birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi halde, talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır” hükmü yer almaktadır.
Mahkemece; 07.07.2015 tarihli ön inceleme duruşmasında, bilirkişi incelemesi için 300 TL ücret takdirine, eksik avansın 2 haftalık kesin süre içerisinde yatırılması için ara kararı verilerek; celse 12.11.2015 tarihine talik edilmiş, davacı tarafça öngörülen gider avansı kesin süre içerisinde 13.07.2015 tarihinde yatırılmıştır.
Hukuk Yargılamasına ilişkin kurallar, yargılamanın düzenli yapılması ve hakkın olabildiğince çabuk elde edilmesi amacını gerçekleştirmek için getirilmiştir. İşte hakkın elde edilmesi için birer araç olan bu kurallar amaca uygun somut bir görevin varlığı halinde uygulama alanı bulurlar. Aksi halde araçla ulaşılması istenilen amaç arasında gerçek ve esaslı bağın bulunmaması anlamsızlığı (şekilcilik) ortaya çıkarır. Mahkemelerin amacı, ne olursa olsun uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak değil, pozitif hukukun ölçüsünde, hakkı belirleyerek sonuca ulaşmaktadır.
Yine hakim, davanın süratli bir şekilde bitirilmesini temel amaç kabul edip, kesin süre kurumunu bu amacın hizmetine vermemelidir. Zira davanın makul sürede bitirilmesi adil yargılama hakkının bir unsuru ise de, bu temel insan hakkı, diğer usulü hakların feda edilmesiyle gerçekleştirilebilecek bir hak değildir. ( HGK 28.04.2010 gün 2010/2-221, 241 E,K)
Mahkemece verilen kesin süre içerisinde gider avansı yatırılmıştır.
Bu itibarla; mahkemece 13.07.2015 tarihinde bilirkişi ücretinin dosyaya yatırıldığı gözönüne alınarak, dosyanın bilirkişiye tevdiiyle uyuşmazlık konusunda uzman bilirkişi tarafından rapor tanziminden sonra elde edilecek sonuç dairesinde hüküm tesisi gerekirken kesin süre müesesenin konuluş amacına aykırı olarak kesin süreye yanlış anlam verilmek suretiyle karar verilmesi doğru görülmemiştir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
2-) Bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalı tarafın temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 23.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/8970 Karar : 2017/354 Tarih : 17.01.2017
-
HMK 120. Madde
-
Harç ve Avans Ödenmesi
Davacı … vekili dava dilekçesinde, evlilik birliği içinde davalı adına edinilen malvarlığı nedeniyle 5.000,00 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı tarafından eksik gider avansının kesin süre içinde yatırılmadığından davanın usulden reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejimin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; görülmekte olan davanın 1086 sayılı HUMK döneminde 10.06.2010 tarihinde açıldığı,. 6100 sayılı HMK`nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihi itibari ile davanın ilk aşaması olan dilekçeler aşamasının tamamlandığı ve “gider avansı ile ilgili olarak eksik yatırılan avansın iki hafta içinde ikmal edilmesi için kesin süre verilmesine” ilişkin ara kararın verildiği, kesin süre içinde davacı tarafından gider avansının yatırıldığı; 23.09.2014 tarihli celsede “bilirkişi raporundaki eksikliklerin giderilmesi ve giderlerin avanstan karşılanmasına” dair ara karar verildiği, 13.11.2014 tarihli celsede “masraf olmadığından ara kararın yerine getirilemediği” belirtilerek davacı tarafa “23.09.2014 tarihli ara kararaındaki işlemelerin yapılması için 600,00 TL gider avansının yatırılması için iki haftalık kesin süre verilmesine, bu sürede gider avansının yatırılmaması halinde var olan duruma göre karar verileceği hususunda davacıya ihtaratına” dair ara kararı verildiği; 22.01.2014 tarihli celsede de, bir öncelki celsedeki eksiklik giderilmediği belirtilerek “Davacı vekiline 13/11/2014 tarihli celsede önceki ara kararda belirtilen ve bilirkişinin sağlıklı rapor verebilmesi için toplanmasını istediği belgelerin ve bilgilerin toplanabilmesi için eksik gider avansını yatırması yönünde davacı vekiline 2 haftalık kesin süre verilmiş ise de davacı vekilinin bu gider avansını yatırmadığı bu nedenle eksikliklerin giderilemediği, var olan duruma göre de dosyadaki talepler konusunda bir karar verilemeceği anlaşıldığından HMK 120. madde gereğince davanın usulden reddine” karar verildiği anlaşılmaktadır.
Öncelikle, Mahkemece, 03.11.2014 tarihli oturumda davacı tarafından yatırılması istenen avans gider avansı olmayıp, delil avansı niteliğindedir. Bu avansın yatırılmaması da sadece o delile dayanmaktan vazgeçme sonucunu doğurur (HMK. Md. 324).
Öte yandan, mülga 1086 sayılı HUMK’nun 163. maddesi ile 6100 sayılı HMK`nun 94. maddesi uyarınca kesin süreye ilişkin ara kararının hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması taraflara yüklenen yükümlülüklerin, yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her iş için yatırılacak ücretin hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması gerekir. Ayrıca verilen sürenin amaca uygun, yeterli ve elverişli olması, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerekir (YHGK’nun 18.02.1983 gün 1980/1-1284, 1983/141; 22.11.1972 gün 8/832, 935; 13.10.2010 gün 2010/17-510-485; 28.04.2010 gün 2010/2-221-241; 28.03.2012 gün 2012/19-55-2012-249; 12.12.2012 gün 2012/9-1180-1182 sayılı kararlarında da değinilmiştir.) .
Yukarda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede;
Mahkemece, davacı tarafından yatırılması istenen avansın gider avansı değil, delil avansı niteliğinde olduğu gözden kaçırılarak, davacı vekiline verilen kesin süreye ilişkin ara kararında alınması gereken delil avansının ne miktarda ve hangi işlere ilişkin olduğunun açıkça belirtilmemesi ve belirtilen sürede ara karar gereğinin yerine getirilmemesinin sonuçlarının da açıklanmaması doğru değildir. Kesin sürenin sonuç doğurabilmesi için usulünce ve eksiksiz olması gerekir. Bu nedenle, davacıya bilirkişi raporundaki eksikliklerin giderilmesi içi gerekli olan masraflar için usulüne uygun kesin süre verilmeden ve söz konusu avansın delil avansı olup yatırılmamasının ancak o delile dayanmaktan vazgeçme sonucunu doğuracağı gözetilmeksizin davanın usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve HUMK`nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/6013 Karar : 2017/436 Tarih : 23.01.2017
-
HMK 120. Madde
-
Harç ve Avans Ödenmesi
Dava, tapu iptali, tescil ve ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece davacıya eksik harcın tamamlanması için 26.10.2015 tarihli ara kararı ile 2 hafta süre verilmiş, verilen sürede harç eksiği tamamlanmadığı takdirde dosyanın işlemden kaldırılacağı ihtar edilmiş, 14.01.2016 tarihli celse de verilen sürede eksiklik tamamlanmadığından davanın HMK 115/2 ve 120. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
492 sayılı Harçlar Kanunu, harç alınmasını veya tamamlanmasını tarafların isteklerine bırakmamış, değinilen yönün mahkemece res’en gözetilmesini hükme bağlamıştır. Kanunun 32. maddesinde ise yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmış, 30. maddesinde “…muhakeme sırasında tespit olunan değerin dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa yalnız o celse için muhakemeye devam olunur; takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. HUMK’nın 409. (HMK`nın 150. maddesi) maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Somut olayda; mahkemece verilen süreye rağmen eksik yatırılan peşin harç tamamlanmadığından davanın usulden reddine karar verilmiş ise de, harcın
yatırılmaması davayı takipsiz bırakmakla aynı sonucu doğuracağından HMK`nın 150/1. maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi, işlemden kaldırılan dosyadaki eksik harcın 3 ay içinde tamamlanması halinde davaya devam edilmesi, 3 ay içinde de eksik harcın tamamlanmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarını kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.01.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.
YARGITAY 16. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/3862 Karar : 2016/6235 Tarih : 2.06.2016
-
HMK 120. Madde
-
Harç ve Avans Ödenmesi
Yargıtay bozma ilamında özetle; davacının davasını payı ile sınırlandırdığı dikkate alınarak iddia ve savunma doğrultusunda tarafların gösterdiği ve gösterecekleri deliller toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda verilen kesin mehile rağmen gider avansının yatırılmaması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan reddine, çekişme konusu 442 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, yargılama sırasında ölen davacı … mirasçısı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, gider avansının süresinde ikmal edilmemesi nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş ise de, verilen karar dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Temyiz incelemesine konu dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun henüz yürürlüğe girmediği bir dönemde, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yürürlükte olduğu 07.09.1989 tarihinde açılmıştır. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda “gider avansı”, dava şartları arasında yer almayıp, sonradan yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın gider avansına ilişkin hükümlerinin somut olayda uygulanma yeri bulunmamaktadır. Başka bir deyişle, 6100 sayılı HMK’nın 120. maddesi ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu Uygulama Yönetmeliği’nin 45. maddesindeki düzenlemelerindeki tarifede sayılan gider avansı, dava dilekçesi ile birlikte davanın açılması sırasında mahkeme veznesine yatırılması gereken bir gider olmasının yanı sıra; davada, dilekçeler aşamasının tamamlanmış ve tahkikat aşamasına geçilmiş olması nedeniyle, tanık ve bilirkişi deliline dayanmış olan davacı taraf yönünden 6100 sayılı HMK`nın 120. maddesinin uygulanması mümkün değildir.
Açıklanan nedenle; 1086 sayılı HUMK’nın yürürlükte olduğu 01.10.2011 tarihinden önceki dönemde açılan eldeki dava için yapılacak masraflar nedeniyle istenilecek giderler, delil avansı kabul edilerek 3402 sayılı Kanun’un 36. ve 6100 sayılı HMK’nın 324. maddeleri uygulanmak suretiyle sonuca gidilmesi gerekecektir. Diğer yandan, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 36. maddesindeki düzenleme, 6100 sayılı HMK’nın 324. maddesindeki delil avansı düzenlemesine göre özel hüküm olması nedeniyle, somut olayda 3402 sayılı Kanun’un 36. maddesinin uygulanacağı kuşkusuzdur. Taraflardan her biri, 3402 sayılı Kanun’un 36. maddesi gereğince, ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenecek avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. 3402 sayılı Kanun`un 36/1. maddeleri gereğince avans yükümlülüğünün yerine getirmemesi halinde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılacaktır. Bu durumda verilecek karar ise, davanın esasına ilişkin olup, taraflar arasında kesin hüküm oluşturacaktır.
O halde mahkemece, dosyanın keşfe hazır hale geldiği takdirde, davacı tarafa keşif giderlerini yatırması için 3402 sayılı Yasa`nın 36. maddesi uyarınca yeniden yöntemine uygun, keşif gün ve saatinin de belirlendiği makul bir süre verilmeli, ara kararı gereklerinin yerine getirilmesi durumunda mahallinde keşif yapılmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Usulüne uygun olmayan ara karara dayanılarak yazılı gerekçeyle hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/8315 Karar : 2016/495 Tarih : 27.01.2016
-
HMK 120. Madde
-
Harç ve Avans Ödenmesi
Dava, kira farkı ve gecikme faizinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunun 114/g maddesinde gider avansı dava şartı olarak düzenlenmiştir. Aynı kanunun 448. maddesine göre “bu kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanır.” 450.maddesinde ise “1086 Sayılı Hukuk Usulu Muhakemeler Kanunu ek ve değişiklikler ile birlikte kaldırılmıştır.” düzenlemesi mevcuttur. Anılan düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere 6100 sayılı HMK hükümleri tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal yürürlüğe girecektir. HMK 115/2 ve 120 maddelerinden ve 30.09.2011 tarihli resmi gazetede yayımlanan HMK gider avansı tarifesinin 1 ve 6 maddelerindeki düzenlemelerden gider avansının davanın açılması sırasında alınmasının şart olmadığı mahkemenin sonradan da bu eksikliği kesin süre vererek ikmal ettirebileceği anlaşılmaktadır. Davanın açıldığı tarihte eksik veya hiç gider alınmamış olsa bile gider avansı dava şartı olmakla hüküm verilinceye kadar ikmal ettirilebilir. Bu durum davanın her aşamasında resen gözetilmesi gerekir. Gider avansının yatırılmaması halinde dava usulden reddedilir.
Mahkemelerce gider avansı olarak nitelendirilen giderlerin gerçekte gider avansı mı yoksa delil ikame avansı olup olmadığı üzerinde durulmalıdır. Zira yukarıda açıklandığı gibi gider avansı dava şartı iken delil ikamesi avansı dava şartı olarak nitelendirilmeyecektir. Delil ikamesi avansının verilen kesin süre içinde yatırılmaması dava şartı nedeni ile davanın reddini gerektirmeyecek, sadece o delile dayanan tarafça belirlenen sürede delil avansı giderini yatırmaması halinde o delilinden vazgeçmiş sayılacaktır.
Olayımıza gelince; Mahkemece, 18/09/2014 tarihli 2 celse ara kararında 150 TL ek gider avansının ikmal edilmesi hususunda davacıya iki haftalık kesin süre verilmiş ise de, yukarıda açıklandığı gibi gider avansı dava şartı iken delil ikamesi avansı dava şartı olarak nitelendirilmeyecektir. Delil ikamesi avansının verilen kesin süre içinde yatırılmaması üzerine sadece bu nedenle dava reddedilemez. Taraf belirlenen sürede delil avansı giderini yatırmazsa dayandığı o delilinden vazgeçmiş sayılır. Bu durumda, mahkemece uyuşmazlığın bilirkişi incelemesi yapılmadan çözümlenecek kısımları yönünden işin esası incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 27.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 15. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/729 Karar : 2015/1116 Tarih : 3.03.2015
-
HMK 120. Madde
-
Harç ve Avans Ödenmesi
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklandığı iddia edilen alacak ile ilgili yapılan icra takibine itirazın iptali talebine dair olup mahkemece davanın HMK.nın 114/1 ve 115/2 maddesine göre dava şartı noksanlığı sebebiyle usulden reddine dair verilen karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı davasında davalının yüklenici olarak üstlendiği inşaat kapsamında bulunan 63.blok bant sökümü,194 dairenin inşaat atıklarını temizleme ve asansör kuyu temizleme işlerini yaptığını, bakiye 26.751,50 TL alacağının ödenmediğini belirterek alacağı ile ilgili yaptığı takibe itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı savunmasında ve icra takibindeki itirazında, ikametgahının Giresun olduğunu mahkeme ve icra dairesinin yetkili olmadığını, davacıya da borcunun bulunmadığını açıklamıştır.
Mahkemece davalının yetkiye yönelik olan itirazı taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 9. ve HMK.nın 9 maddesine göre reddedilmiştir. Yargılama sırasında 15.1.2014 tarihli celsede taraflara ticari defterlerinin bulunduğu yeri açıklamak, ya da sunmak üzere iki haftalık kesin süre verilmiş, duruşma 4.3.2014 tarihine ertelenmiş, celse arasında davacıya “HMK’nın 120-2 maddesi uyarınca 2 haftalık kesin süre içinde 600,00 TL bilirkişi ücretinin HMK 324 maddesi gereğince delil avansı olarak karşılanmasına, aksi halde bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağına” dair açıklamalı davetiye gönderilmiş, bundan sonraki 3.6.2014 tarihli oturumda HMK 114/1 maddesi gereğince dava şartının yerine getirilmemiş olması sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 323. maddesinde yargılama giderlerinin neleri kapsadığı belirtilmiştir. Aynı Kanun’un 114. maddesinde ise davacı tarafından yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığı`nca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek tutarın dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorunluluğu getirilmiş, yargılamanın uzamaması açısından bu zorunluluk dava şartı olarak sayılmıştır. HMK 324. maddesinde de “… taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi halde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır.” hükmü bulunmaktadır.
Somut olayda HMK.nın 114. ve 120. maddesinde belirtilen gider avansı ile HMK.nın 324. maddesinde düzenlenen delil ikamesi için avansın aynı sayılıp sayılamayacağı konusunun tartışılması gerekmektedir. HMK’nın 324. maddesinin gerekçesinde madde kapsamında değerlendirilecek delil avansının daha çok davalının delillerine dair olduğu belirtilmiştir. Davacının davayı açmasından sonra dava dilekçesinde sunduğu delillere dair ön inceleme aşamasında yapılan inceleme, gider avansı incelemesi olup yatırılmadığı takdirde davacıya iki haftalık kesin süre verileceği bu süre içerisinde de yatırılmazsa davanın dava şartı eksikliğinden usulden reddedileceği davacıya bildirilir. Buna karşılık, delil avansı yatırma şartı ise dava şartı niteliğinde değildir. Bu avansın yatırılmamış olması halinde mahkemece avans yükümlülüğünün yerine getirilmemesi halinde talep edilen delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılacağı konusunda uyarıda bulunmak zorunluluğu vardır. Diğer taraftan 3.4.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 45. maddesi 2 ve 3 bentlerinde gider avansı ve delil avansı ayrı ayrı tanımlanmış, eksiklikleri farklı yaptırımlara tabi tutulup gider avansının yatırılmaması halinde açılan davanın, dava şartı yokluğundan reddedileceği, delil avansının yatırılmaması halinde ise, o delilden vazgeçilmiş sayılacağı belirtilmiştir. Bu düzenlemeler HMK’nın 120. maddesinde dava şartı olarak düzenlenen gider avansının delil avansını da kapsamadığını açıkça ortaya koymaktadır. Yargıtay’ın mevcut uygulamalarında dava şartı olarak öngörülen gider avansının davanın reddine yol açması sebebiyle mahkemece gider avansı ile delillerin ikamesine yönelik avansın ayrılması, gider avansının da nelerden ibaret olduğunun net olarak belirlenmesi, taraflara hem gider avansının hem de delil ikamesi avansının hukuki sonuçları konusunda uyarı yapılması, dava şartı olarak belirlenen gider avansına yönelik ara kararında gider avansını oluşturan harç, tebligat gibi gider gerektiren işlemlerin kalem kalem açıklanması miktarlarının ayrı ayrı gösterilmesi, dava şartına yönelik gider avansı ile ilgili olarak verilen kesin sürede yatırılmamasının sonuçlarının da duruşma zaptına açıkça yazılması, delil ikamesine yönelik avans isteniyorsa HMK`nun 115.maddesine göre değil, 324.maddesine göre işlem yapılması gereğine işaret edilmektedir. ( Emsal Yargıtay 17. Hukuk dairesi 2012/13494 E 2013/12373 K 17.9.2013 T, 3. Hukuk Dairesi 2012/21609 E 2012/25698 K 13.12.2012 T, 22. Hukuk dairesi 2012/27506 E 2012/27785 K 10.12.2012 T, 12. Hukuk Dairesi 2014/12385 E 2014/16257 K 5.6.2014 T vb. )
Somut olayda davacıya çıkarılan açıklamalı davetiyede 2 haftalık kesin süre içinde 600,00 TL bilirkişi ücretinin HMK 324 maddesi gereğince delil avansı olarak karşılanmasına, aksi halde bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağına` dair uyarı yapılmış olup HMK 324. maddesine göre bunun yaptırımının davacının bu delilden vazgeçmiş sayılıp diğer delillere göre karar verilmesi olacağı açıktır. Kuşkusuz bu durum esastan reddin gerçekleşmesi halinde davalının yararına olacaktır ve bu nedenledir ki davalının bu yönüyle de kararı temyiz etmekte korunmaya değer hukuki yararı bulunmaktadır. Mahkemece bu yola gidilmeyip tebligatta yapılan açıklama ile çelişki de yaratılmak suretiyle davanın HMK 114/1 maddesi gereğince dava şartının yerine getirilmemiş olması sebebiyle usulden reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozulması gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan sebeplerle kararın temyiz eden davalı yararına ( BOZULMASINA ), ödenen temyiz peşin harcının istenmesi halinde temyiz eden davalıya iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 23. HUKUK DAİRESİ Esas: 2016/7962 Karar: 2016/5302 Tarih: 07.12.2016
-
HMK 120. Madde
-
Harç ve Avans Ödenmesi
Davacılar vekili, müvekkilleri ile davalılardan biri arasında yapılan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca inşa edilen binanın imar mevzuatına, ruhsata, sözleşme şartlarına ve projesine aykırı olduğunu ileri sürerek, sözleşmenin iptali ile davalılar üzerinde kayıtlı olan taşınmaz hisselerinin iptaline ve müvekkilleri adına tesciline, taşınmaza müdahalenin men’ine, sözleşmeye aykırı olarak ayıplı yapılan imalatın projeye uygun hale getirilmesi için yapılan giderlerin tespiti ile dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı yükleniciden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, sözleşmenin iptali ile tapu iptali ve tescil istemli dava ile imalatın projeye uygun hale getirilmesine dair dava tefrik edilmesi suretiyle mevcut dava sözleşmenin iptali ile tapu iptali ve tescil istemi yönünden yürütülmüştür.
Mahkemece, iddia, savunma, deliller ve tüm dosya kapsamından; davacıların tapu iptali ve tescil ile sözleşmenin iptali istemli davası açısından 10.000,00 TL değer gösterdiği, her ne kadar davacılar vekili tarafından bilirkişi incelemesi sonucu taşınmazların gerçek değeri üzerinden harç noksanlığının giderileceği belirtilmiş ise de İstanbul şartlarında bu miktar taşınmaz değerinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, harcın kamu düzeninden olması sebebiyle davacılar vekiline harca esas piyasa rayiç değerlerinin bildirilmesi için yapılan ihtarata rağmen iki haftalık süre içerisinde harç noksanlığı tamamlanmadığı, kesin sürenin 09.02.2016 tarihinde dolduğu bu tarih itibariyle dava dosyasının işlemden kaldırılması koşullarının oluştuğu, süresi içerisinde yenileme talebi bulunmadığı gerekçesiyle Harçlar Kanunu’nun HMK’nın 120. maddeleri uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Dava, mahkemenin tefrik kararı sonucu sözleşmenin feshi ile tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Mahkemece, Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi hükmü gözetilerek davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ise de, mahkeme tarafından harcın tamamlanmasına dair davacıya verilen mehilde ne miktar harcın eksik olduğu ve ikmalinin gerektiği belirtilmemiştir. Bu durumda, mahkemece yargılamaya devam edilerek yapılacak keşifli bilirkişi incelemesi sonucu taşınmazların güncel değerleri belirlenip, harcın tamamlanması için davacıya mehil verilmeli, belirlenen harcın ikmal edilmemesi durumunda Harçlar Kanunu’nun 30. ve HMK’nın 150. maddeleri uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmeli; aksi halde, yargılamaya devam edilip sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, yukarıdaki açıklamalar gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün, davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.