0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Taşınmazın Aynından Doğan Davalarda Yetki

HMK Madde 12

(1) Taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.

(2) İrtifak haklarına ilişkin davalar, üzerinde irtifak hakkı kurulan taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılır.

(3) Bu davalar, birden fazla taşınmaza ilişkinse, taşınmazlardan birinin bulunduğu yerde, diğerleri hakkında da açılabilir.



HMK Madde 12 Gerekçesi

1086 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinde yer alan taşınmazlara ilişkin yetki kuralı, günümüz Türkçesine uyarlanıp, kısaltılarak yeniden düzenlenmiştir. Buna göre, bir taşınmaz üzerindeki aynî hakka ilişkin dava ve işlerle, taşınmazın zilyetliğine veya Türk Medenî Kanununda düzenlenen hapis hakkından farklı olarak, taşınmazın her türlü alıkoyma hakkına ilişkin dava ve işler, taşınmazın bulunduğu yerde açılacaktır. Hükümde, bu tür dava ve işler için, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin yetkisinin kesin olduğu açıkça belirtilmiştir. Taşınmaz üzerindeki aynî hakka ilişkin dava, doğrudan doğruya taşınmaz üzerindeki bir aynî hakka, örneğin istihkak davasında olduğu gibi, mülkiyet hakkına ilişkin olabileceği gibi; şahsî bir talep hakkı doğuran sözleşmeye dayanarak taşınmaz üzerinde bir aynî hak değişikliği veya aynî hak sahipliğinde bir değişiklik ortaya çıkaran bir dava açılıyorsa, böyle bir talep hakkına ilişkin dava da, taşınmazın aynına ilişkin dava olarak kabul edilip, madde kapsamında değerlendirilecektir. Buna karşılık, taşınmaza ilişkin olmakla birlikte, taşınmaz üzerinde aynî hakka değil de, şahsi bir hakka ilişkin dava, örneğin kiralanan taşınmazın tahliyesi davası için, bu hüküm uygulama alanı bulamayacaktır. Zira dava, taşınmaz üzerinde şahsî bir hakka ilişkindir. Şüphesiz böyle bir durumda, bir başka yetki kuralına göre, örneğin tahliye davası için, sözleşmenin ifa edileceği yer kuralına göre, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi yine yetkili olabilir. Ancak, böyle bir durumda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin yetkisi, bu maddede belirtildiği şekilde kesin yetkili olmayacaktır.

Bir taşınmaz üzerindeki irtifak hakkına ilişkin davalar ise üzerinde irtifak hakkı kurulan taşınmazın bulunduğu yerde açılacaktır. Bu hâlde de şüphesiz, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin yetkisi, kesin yetkidir.

Taşınmaz üzerindeki aynî hakka ilişkin davalar, birden fazla taşınmaza ilişkinse, taşınmazlardan birinin bulunduğu yerde, diğeri için de dava açılabilecektir.


HMK 12 (Taşınmazın Aynından Doğan Davalarda Yetki) Emsal Yargıtay Kararları


YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/14858 Karar : 2018/11028 Tarih : 5.06.2018

  • HMK 12. Madde

  • Taşınmazın Aynından Doğan Davalarda Yetki

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tazminat isteğine ilişkindir.

Dosya içeriğinden, … ili … İlçesi … Mahallesinde yer alan … ada … parsel sayılı taşınmaz bakımından eldeki davanın önce … ‘de açıldığı, ancak … 3. Asliye Hukuk Mahkemesince, uyuşmazlığın taşınmazın aynından kaynaklandığı gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 12. maddesi uyarınca yetkisizliğe ve dosyanın yetkili … Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği; dosya kendisine tevzi edilen … 23. Asliye Hukuk Mahkemesince de, davada ileri sürülen isteğin taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, davaya bakmaya … Asliye Hukuk Mahkemesinin yetkili bulunduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verildiği görülmektedir.

Hemen belirtilmelidir ki; eldeki davada ileri sürülen tazminat isteğinin esasının, murisin gerçekleştirdiği taşınmaz temlikinin mirastan mal kaçırmak amacıyla yapıldığı iddiasından kaynaklanmakta olduğu ve uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasının anılan iddianın sübutuna bağlı bulunduğu açıktır.

O halde; davanın, kamu düzeniyle ilgili kesin yetki kuralı içeren HMK’nın 12/1. maddesi uyarınca “Taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin” olduğu ve taşınmazın bulunduğu yer mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerektiği kabul edilmelidir.

Hal böyle olunca, işin esasının incelenmesi yerine yetkisizlik kararı verilmesi doğru değildir.

Davacıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05/06/2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(Muhalif)

-KARŞI OY-

Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

Davacılar, mirasbırakan Mahbub’un … ‘da bulunan … parsel sayılı taşınmazını dava dışı eşine muvazaalı olarak temlik ettiğini, onun tarafından taşınmazın davalıya devredildiğini, davalının da muvazaalı işlemi bilmesine rağmen taşınmazı üçüncü kişilere devrettiğini ileri sürerek, davalıdan miras payları oranında tazminat isteminde bulunmuşlar, davanın açıldığı … 3. Asliye Hukuk Mahkemesince; taşınmazın aynını ilgilendiren davada yetkili mahkemenin … Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu belirtilerek HMK’nun 12. maddesi gereğince yetkisizlik kararı verilmiş, anılan kararın temyiz olunmaksızın kesinleşmesi üzerine dosyanın gönderildiği … 23. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından davanın taşınmazın aynına ilişkin bulunmadığı ve süresi içinde yetki itirazı ileri sürülmediğinden, … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne karşı yetkisizlik kararı verilmiş, bu karar Dairece, muris muvazaasına dayalı tazminat isteminin taşınmazın aynıyla ilgili olduğu ve davaya bakmakla taşınmazların bulunduğu … mahkemelerinin kesin yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararının bozulmasına karar verilmiştir.

6100 sayılı HMK’nun, “Taşınmazın aynından doğan davalarda yetki” başlığını taşıyan 12. madde hükmü şu şekildedir:

“MADDE 12- (1) Taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.

(2) İrtifak haklarına ilişkin davalar, üzerinde irtifak hakkı kurulan taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılır.

(3) Bu davalar, birden fazla taşınmaza ilişkinse, taşınmazlardan birinin bulunduğu yerde, diğerleri hakkında da açılabilir.”

Kanun hükmünden çıkan sonuç, “taşınmazın aynı” kavramının, doğrudan mahsus sicilindeki mülkiyete ve onun kullanma şekline ilişkin bir durumu ifade ettiğidir. Yargılamasında ayni hakkın tartışılması, tazminat istemli davayı ayni bir davaya dönüştüremez. Zira, HUMK’nun temyiz incelemesi yönünden halen yürürlükte bulunan 445/4 madde hükmünde: “Gayrimenkule ve buna müteallik ayni haklara ve aile ve şahsın hukukuna mütedair hükümler kat’iyet kesbetmedikçe icra olunamaz.” düzenlemesi gereğince, ilamda icra edilecek kısım aynının tartışıldığı gerekçesi değil, hüküm kısmıdır. Davada, taşınmazın aynının tartışılarak hüküm kısmında tazminata karar verilmesi halinde, anılan madde hükmünün açıklığı karşısında, ilamın kesinleşmeden icra olunamayacağı ileri sürülemeyeceğine göre, taşınmazla ilgili açılan tazminat davasının da, taşınmazın aynına ilişkin olduğu belirtilerek kesin yetki kuralına tabi olacağı ileri sürülemez.

Somut olayda, HMK’nun 6. maddesindeki genel yetki kuralları geçerli olduğu ve davanın ilk açıldığı yer olan … mahkemelerinin yetkisine itiraz edilmediğinden, mahkemenin karşı yetkisizlik kararının doğru olduğu kanaatiyle sayın çoğunluğun bozmaya ilişkin aksi yöndeki görüşüne katılmıyorum.


YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ Esas : 2017/6186 Karar : 2017/4410 Tarih : 15.05.2017

  • HMK 12. Madde

  • Taşınmazın Aynından Doğan Davalarda Yetki

Dava, davacı hali hazırda ikamet ettiği evde kiracı olduğunu, eşinden boşanması nedeniyle maddi gücünün zayıfladığını oturduğu evin kirasını karşılayamaz duruma geldiği için ihtiyaç sebebiyle “…/…” adresinde bulunan taşınmazında kiracı olarak bulunan davalının tahliyesi istemine ilişkindir.

… Anadolu 17. Sulh Hukuk Mahkemesi; taraflar arasında düzenlenen kira sözleşmesi incelendiğinde; yetki sözleşmesi düzenlenerek ihtilaf halinde … mahkeme ve icra dairelerini yetkili kıldıkları anlaşılmış davacı ve davalının da … Anadolu yakasında ikamet etmemeleri nedeniyle yetkisizlik kararı vermiş, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

… 5. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından ise; tarafların tacir olmaması nedeniyle HMK’nın 17. maddesi gereğince yetki sözleşmesinin geçerli olmaması, bir an geçerli olduğu kabul edilse bile kesin yetkinin söz konusu olmaması ve davalının bir yetki itirazında bulunmaması nedeniyle davanın açıldığı … Anadolu 17. Sulh Hukuk Mahkemesinin yetkili hale geldiği gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiş, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Somut olayda; davacı, davaya konu gayrimenkulün davalı tarafından kiralandığını, davacı hali hazırda ikamet ettiği evde kiracı olduğunu, eşinden boşanması nedeniyle maddi gücünün zayıfladığını oturduğu evin kirasını karşılayamaz duruma geldiği için ihtiyaç sebebiyle “…/…” adresinde bulunan taşınmazında kiracı olarak bulunan davalının tahliyesini talep ve dava etmiştir.

Kiralanan taşınmazlardan kaynaklı açılan herhangi bir dava; taşınmaz üzerindeki bir aynî hakka ilişkin bulunmadığı için, bu davalar taşınmazın aynının bulunduğu yer mahkemesinde açılmak zorunda değildir. Diğer bir ifadeyle, kesin yetkiyi düzenleyen HMK’nın 12. maddesi hükmüne tâbi değildir. Fakat, kira sözleşmesine dayanan bu davaların diğer yetki kurallarına (m. 6, 8, 10 vb hükümlerine) göre taşınmazın bulunduğu yerde açılması da mümkündür. Özellikle, taşınmazın bulunduğu yer kira sözleşmesinin ifa edileceği (yerine getirileceği, icra olunacağı) yerdir. Bu nedenle, kira sözleşmesine dayanan bir dava sözleşmenin ifa olunacağı yer olan taşınmazın bulunduğu yerde açılabilir (m. 10).

Bundan başka, taraflar kira sözleşmesine koyacakları bir yetki şartı ve ayrı bir yetki sözleşmesi (bkz. m. 17) ile başka bir yer mahkemesinin yetkili olduğunu kararlaştırabilirler. Ancak dikkat edilmesi gereken husus, 6100 sayılı Kanun ile getirilen bu yeni düzenlemede yetki sözleşmesinin sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri arasında yapılabilecek olmasıdır. Zira, 1086 sayılı Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanununda yetki sözleşmesinin kimler arasında

yapılacağı belirtilmediği için yetkinin kamu düzenine ilişkin olmadığı hallerde taraflar istedikleri mahkemeyi yetki sözleşmesi ile yetkili kılabilmektedirler.

Olayda, … Anadolu 17. Sulh Hukuk Mahkemesi; tarafların yetki ilk itirazı ileri sürmemelerine karşın re’sen yetkisizlik kararı vermiştir. Kiralanan taşınmaza ilişkin açılan davalarda, sözleşmede yetkili mahkeme belirlenmiş olsa dahi yetki itirazı, bir ilk itiraz olarak ileri sürülebilir; mahkeme yetkisizliğini kendiliğinden (re’sen) nazara alamaz. Bu durumda uyuşmazlığın,… Anadolu 17. Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince … Anadolu 17. Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 15/05/2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ Esas : 2017/5080 Karar : 2017/3039 Tarih : 10.04.2017

  • HMK 12. Madde

  • Taşınmazın Aynından Doğan Davalarda Yetki

Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

…. 4. Tüketici Mahkemesince,….ilçesinin … Tüketici Mahkemesi yargı çevresinde olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.

… 4. Tüketici Mahkemesi ise, HSYK’nın 19/03/2004 tarih 129 sayılı kararı ile…Tüketici Mahkemesinin yargı alanının ağır ceza mahkemeleri ile aynı olduğunun belirlendiği, ….. ilçesinin,…Tüketici Mahkemeleri yetki alanı/yargı çevresinde olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.

Taşınmazın aynından doğan davalarda yetki başlıklı 6100 sayılı HMK’nın 12. maddesinin birinci ve üçüncü fıkrasında “1)Taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir. 3)Bu davalar, birden fazla taşınmaza ilişkinse, taşınmazlardan birinin bulunduğu yerde, diğerleri hakkında da açılabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu kural kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece re’sen gözetilir.

Somut olayda, davacı vekili, davacı ile davalı şirket arasında 26/06/2010 tarihinde konut/işyeri satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre taşınmazın bedelinin KDV dahil 151,500.-TL olduğunu, iş bu sözleşmeye alıcı davacının peşinat bedeli olarak 80.000.-TL’sini satıcıya ödediğini, kalan 71.500.-TL’nin 4.000.-TL’sinin 31/12/2011 tarihinde ara ödeme olarak yapılacağını, kalan 67,500.-TL’nin ise 60 ay vadeli olacak şekilde 60 adet senet nama yazılı senetleri sözleşmenin imzalanması sırasında satıcıya teslim ettiğini, davalının yükümlülüğünün ise konutun yapımını yasal mücbir nedenler dışında en geç 31/12/2011 tarihine kadar tamamlayarak anahtar teslim şeklinde davacıya teslim edeceğini, davacının sözleşmeden doğan tüm edimlerini yerine getirdiğini, yapılan tüm ihtarlara rağmen davalının konutun mülkiyetini davacı adına tescil etmediğini, davalının tescil talebinde bulunmaktan haksız olarak kaçındığını ve bu nedenle MK 716’ya göre mülkiyetin hükmen geçirilmesini dava ile istemek zorunda kaldıklarını, davalının taşınmazı devir ile kaçırma olasılığı bulunduğunu belirterek “… ili, … ilçesi, 1440 ada, 14 parselde kayıtlı … Mah,…caddesi, 803 sokak, no:1/43, …/ …” adresinde ve tapuda kayıtlı taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmesi istemiyle dava açıldığı, dolayısıyla uyuşmazlığın bu haliyle, kamu düzenine ilişkin, kesin yetki ve taşınmaz üzerindeki ayni hak iddiasına ilişkin yetkiyi düzenleyen HMK’nın 12. maddesi kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır.

Tapusunun iptali istenen taşınmazın “…..” adresinde bulunduğu anlaşıldığından, davanın…4. Tüketici Mahkemesi tarafından görülüp sonuçlandırılması gerekir.

SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince…4. Tüketici Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 10/04/2017 gününde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 5. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/12924 Karar : 2017/8148 Tarih : 14.03.2017

  • HMK 12. Madde

  • Taşınmazın Aynından Doğan Davalarda Yetki

Dava, mükerrer ödenen kamulaştırma bedelinin iadesi istemine ilişkindir.

Mahkemece, davanın yetki yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Dosya içindeki delil ve belgelere göre davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.

Davacı idare vekilinin temyizine gelince;

Dava konusu alacağın kamulaştırma bedelinden kaynaklandığı gözetildiğinde; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 37.maddesi ve taşınmazın aynına ilişkin davada HMK’nun 12.maddesi uyarınca da taşınmazın bulunduğu yer, mahkemesi kesin yetkilidir.

Bu itibarla yargılamaya devam olunarak işin esasına girilmesi gerekirken, yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi,

Doğru görülmemiştir.

Davacı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davacı idareden peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine, davalıdan alınan temyiz ve taraflardan alınan temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 14/03/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/8833 Karar : 2016/3992 Tarih : 17.05.2016

  • HMK 12. Madde

  • Taşınmazın Aynından Doğan Davalarda Yetki

Dava, kiracı tarafından fazla ödenen kira bedelinin iadesine yönelik başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davalının ikametgahı olan Ankara Mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili şirket ile ….., … ve ….. arasında 15/04/2011 tarihli otel kiralama sözleşmesinin imzalandığını, Davaya konu taşınmazın ….. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/223 esas 2012/1442 karar sayılı ortaklığın giderilmesi dosyasında satışına karar verildiğin taşınmazın satıldığını ve satışın 24/03/2014 tarihinde kesinleştiğini, müvekkili şirketin o dönemde davalı tarafa peşin kira bedeli ödediğini, taraflar arasındaki kira ilişkisinin satışın gerçekleştiği 24/03/2014 tarihinde bittiğini, 24/03/2014 ile 15/04/2014 tarihleri arasındaki 22 günlük kira bedeli olan 971,66 Euronun fazladan ödendiğini, fazladan ödenen kira bedelinin tahsili için …… İcra Müd.nün 2014/3683 esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi yaptıklarını, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, davalının itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek davalının icra dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, davalının %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı icra takibine itiraz dilekçesinde yetkiye itiraz etmiş, cevap dilekçesinde, yetki yönünden beyanda bulunmamıştır. Mahkemece, davalının ikametgahı olan Ankara Mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 6.maddesinde; “ Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” 10.maddesinde; “Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.” 17.maddesinde; “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.”

Kamu düzenine ilişkin olan kesin yetki 6100 Sayılı Yasanın 12. maddesinde; “Taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir. İrtifak haklarına ilişkin davalar, üzerinde irtifak hakkı kurulan taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılır.” biçiminde düzenlenmiştir.

Somut olay da; taraflar arasında düzenlenen kira sözleşmesine dayanılmakta olup, sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan HUMK uyarınca taraflar arasında kesin yetki kuralı uygulanamaz. Taraflar arasında düzenlenen kira sözleşmesinin 18. maddesinde …. Mahkemelerinin yetkili olduğu düzenlenmiştir. Yine davacı alacaklının ikametgahı da …. dır. Bu durumda davacı, sözleşme ile yetkili kılınan ve aynı zamanda alacaklının ikametgahı yer olan …. Sulh Hukuk Mahkemesinde dava açtığına göre davanın yetkili mahkemede açıldığının kabulü gerekir. Buna göre, işin esasına girilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile yetkisizlik kararı verilmiş olması doğru değildir.

Hüküm bu nedenle bozulması gerekir.

SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428. maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 17.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/3123 Karar : 2016/9668 Tarih : 11.05.2016

  • HMK 12. Madde

  • Taşınmazın Aynından Doğan Davalarda Yetki

Dava, Türk Medeni Kanununun 194. maddesine dayalı olarak açılmış, ipoteğin kaldırılması ve aile konutu şerhi konulması istemine ilişkin olup, mahkemece davanın taşınmazın aynına ilişkin olduğu gerekçesiyle Hukuk Muhakemeleri Kanununun 12. maddesi gereğince taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu belirtilerek re`sen yetkisizlik kararı verilmiştir.

Türk Medeni Kanununun 194. maddesi hükmüne göre, eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutu üzerinde hakkını sınırlayamaz ise de; bu kurala aykırı davranış durumunda malik olmayan eş aile konutu üzerindeki haklarını sınırlandırılmasına sebep olan işlemin iptali için dava açabilir. Kanunun malik olmayan eşe tanıdığı bu hak, ayni bir hak olmayıp, şahsi bir haktır. Dava, malik olmayan eş tarafından açılmış Türk Medeni Kanununun 194. maddesine dayalı ipoteğin kaldırılması davası olup, bu davalarda yetkili mahkeme davalının ikametgahı mahkemesi olup, mahkemece yetki hususu ancak ilk itiraz olarak ileri sürülmesi halinde dikkate alınır. Davalılar tarafından yapılmış bir yetki itirazı bulunmadığına göre, mahkemece re`sen yetkisizlik kararı verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/11261 Karar : 2015/10661 Tarih : 19.10.2015

  • HMK 12. Madde

  • Taşınmazın Aynından Doğan Davalarda Yetki

Davacı vekili, muvazaalı olarak davalı adına tescil edildiğini iddia ettiği M. İli, B. İlçesi, T. Köyü, Arsa Mevkii, N..C Pafta,.. parsel, j blok, B. Z. kat numaralı, 1 bağımsız bölüm numaralı 7/100 davalının 18.11.2004 tarihli kredi sözleşmesine konut nitelikli 1 adet daire ve M. İli, B. İlçesi, T. köyü, Arsa mevkii, N. pafta, .. parsel, j blok, ..kat numaralı, 2 bağımsız bölüm numaralı 5/100 arsa paylı konut nitelikli 1 adet daire olmak üzere, 2 adet taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile, anılan taşınmazların davacı şirket adına tescili veya dava konusu taşınmazların tesbit edilecek rayiç bedelinin faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı şirkete ödenmesine ve dava konusu taşınmazlar hakkında ihtiyadi tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davaya cevap vermemiştir.

Mahkemece, iddia ve dosya kapsamına göre; Dava konusu taşınmazın kaydının Bodrum Tapu Sicil Müdürlüğü olduğu,muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil talebine ilişkin davada yetkili mahkemenin HMK 12.maddesine göre Bodrum Asliye Ticaret davalarına bakmakla yetkili Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle, yetkiye ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle 6100 sayılı HMK`nın 114/ç maddesi uyarınca dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Dava, şirket ve şirket ortağının diğer ortak aleyhine açtığı tapu iptali ve tescili davası olup, mahkemece HMK’nın 12. Maddesi gereğince yetkisizlik kararı verilmiştir. Ancak aynı Yasa`nın 14/2. Maddesine göre şirketin ortağı aleyhine veya ortağın ortak aleyhine açtığı davada ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi de kesin yetkilidir.

Davacı, şirket hissesinin devri esnasında ve baskı altında şirkete ait gayrimenkulun tapusunun da devredildiğini iddia etmektedir.

Bu durumda gayrimenkulun şirkete ait olup, şirket yöneticisi tarafından ortak olan diğer davalıya devredildiği gözetildiğinde HMK`nın 14/2 maddesi gereğince davanın şirketin sicile kayıtlı olduğu yerde de görülebileceği ve bu yerin de davacı tarafından İstanbul olarak belirtildiği anlaşılmakla,

Bu husus üzerinde durulup oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, somut olaya uygun düşmeyen yazılı gerekçeyle karar verilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ Esas: 2016/9510 Karar: 2017/2268 Tarih: 21.03.2017

  • HMK 12. Madde

  • Taşınmazın Aynından Doğan Davalarda Yetki

Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan finansal kiralama sözleşmesi ile davaya konu edilen taşınmazların davalıya teslim edildiğini, davalının kira bedellerini ödemekte temerrüde düştüğünü, çekilen ihtarın da karşılıksız kaldığını iddia ederek finansal kiralamaya konu taşınmazların müvekkiline boş olarak iade ve teslimi ile taşınmazların beyanlar hanesine düşülen şerhin terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davanın taşınmazın bulunduğu yer olan Kocaeli mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, fesih ihtarnamesinin usulüne uygun tebliğ edilmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece; taraflar arasındaki finansal kiralama sözleşmesi uyarınca davalının taksit ödemelerini yapmadığı, davacı tarafından Finansal Kiralama Kanunu hükümlerinin gereğince usulüne uygun ihtar çekildiği ve süresinde sözleşmenin feshedildiği, sözleşme konusu taşınmazların iadesi ve tapu kayıtlarındaki şerhlerin kaldırılması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Dava, 6361 Sayılı Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunun’un hükümlerine dayalı olarak açılmış olup finansal kiralama konusu taşınmazın davalı kiracıdan alınarak davacı kiralayana verilmesi ve beyanlar hanesindeki şerhin kaldırılması istemine ilişkindir. HMK’nın 12. maddesinde taşınmaz üzerindeki ayni hakka dair veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoymaya dair davalarda taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğunun belirtildiği, davacının ileri sürdüğü gayrimenkulün tamamının aynen teslimine ve gayrimenkulün beyanlar hanesine düşülen sözleşme şerhinin tapudan terkinine dair talebinin ayni hakkın kullanılması niteliğinde olduğu, bununla ilgili taleplerin gayrimenkulün bulunduğu yer mahkemesinde görülmesi gerektiği gözetilerek mahkemenin taşınmazların bulunduğu yer mahkemesi olan Kocaeli Asliye Ticaret mahkemesine yetkisizlik kararı vermesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istenmesi halinde iadesine, 21.03.2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY :

Dava taraflar arasında düzenlenen 23.07.2013 tarihli Finansal Kiralama Sözleşme uyarınca finansal kiralamaya konu taşınmazların boş olarak iade ve teslimi ile taşınmaz kayıtlarına işlenmiş bulunan kira sözleşmesi şerhlerinin terki istemine ilişkindir.

Sayın çoğunluğun görüşüne göre davacının taşınmazın teslimi ve taşınmazın beyanlar hanesine işlenmiş bulunan sözleşme şerhinin terkinine dair istemleri ayni hakkın kullanılması niteliğinde olduğundan bu istemlere dair davanın 12. maddesi uyarınca taşınmazların bulunduğu yer mahkemesinin bulunduğu yerde açılması gerektiği, bu yetki kuralının kesin olması sebebiyle yetkisizlik kararı verilmesi gerektiği gerekçesiyle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Taraflar arasındaki uyuşmazlığın özel Yasa olan 6361 Sayılı Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu hükümleri uyarınca çözümlenmesi gerekmektedir.

Finansal Kiralama Sözleşmesinin tanımı Kanun’un 3., 18. maddelerinde yapılmıştır.

Yasanın 3/ç maddesinde; “Finansal Kiralama: Bir finansal kiralama sözleşmesine dayalı olmak koşuluyla, bu Kanun veya ilgili mevzuatı uyarınca yetkilendirilen kiralayan tarafından finansman sağlamaya yönelik olarak bir malın mülkiyetinin kira süresi sonunda kiracıya devredilmesi; kiracıya kira süresi sonunda malın rayiç bedelinden düşük bir bedelle satın alma hakkı tanınması; kiralama süresinin malın ekonomik ömrünün yüzde sekseninden daha büyük bir bölümünü kapsaması veya finansal kiralama sözleşmesine göre yapılacak kira ödemelerinin bugünkü değerlerinin toplamının malın rayiç bedelinin yüzde doksanından daha büyük bir değeri oluşturması hâllerinden herhangi birini sağlayan kiralama işlemini, ifâde eder.”

Yine aynı Kanunun 18. maddesinde ise şöyle tanımlanmaktadır.

” Finansal kiralama sözleşmesi

Finansal kiralama sözleşmesi; kiralayanın, kiracının talebi ve seçimi üzerine üçüncü bir kişiden veya bizzat kiracıdan satın aldığı veya başka suretle temin ettiği veya daha önce mülkiyetine geçirmiş bulunduğu bir malın zilyetliğini, her türlü faydayı sağlamak üzere kira bedeli karşılığında, kiracıya bırakmasını öngören sözleşmedir.” hükmüne yer verilmiştir.

Finansal kiralama sözleşmesinin ana amacı kiracıya kredi kullandırmaktır. Bu ana unsur dışında kiracının kiralama dönemi sonunda finansal kiralamaya konu malı satın alma hakkı gibi bazı unsurları da bünyesinde bulunduran kendine özgü yapısı ve unsurları bulunan bu tür sözleşmelerin kullandırma amacı taşıyan sözleşmelerden sayılması gerektiği kabul edilmektedir.

Yukarıda belirtilen madde hükümleri uyarınca finansal kiralama ilişkisinde kiracı malın zilyetliğini ve ekonomik mülkiyetini elinde bulundurmakla birlikte malın hukuken maliki sözleşme süresi içerisinde halen kiralayan finansal kiralama şirketidir.

Sözleşme davacı kiralayan tarafından Kanun’un 31/1. maddesi hükmü uyarınca kiracının finansal kiralama bedelini ödemede temerrüde düşmesi sebebiyle fesih edilmiştir.

Yasanın 32. maddesinde sözleşmenin sona ermesinin sonuçları düzenlenmiş olup bu madde hükmüne göre sözleşme sona erdiğinde kiracının finansal kiralama konusu malı derhal geri vermekle yükümlü olduğu belirtilmiştir.

Somut olayımızda sözleşmenin kiralayan tarafından feshedilmiş olması, taşınmazın mülkiyetinin halen kiralayana ait olması sebebiyle kiralayan tarafından taşınmazın iadesine yönelik istemi taşınmazın ayni etkisine yönelik, ayni hakka dair veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek türde bir istem olmadığından, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğundan söz edilmesi mümkün olmadığından 6100 Sayılı HMK’nın 12/1. maddesinin olayımızda uygulanma olanağı bulunmamaktadır.

Yasanın sözleşmenin şekli ve tescili başlıklı 22/1. madde hükmüne göre taşınmaz mallara dair sözleşmeler taşınmazın bulunduğu tapu kütüğünün şerhler hanesine şerh olunur.

Bu şerhin nedeni madde gerekçesinde de açıklandığı üzere sistemin düzenli işleyebilmesi, Türk Medeni Kanunu’ndaki iyiniyetli üçüncü kişilerin mülkiyet ve sınırlı ayni hak kazanmalarının önlenmesi o taşınmazla ilgili mal üzerinde finansal kiralama sözleşmenin bulunduğunun belirtilmesine ilişkindir.

Taşınmaza dair bu tür şahsi hakka dayalı isteme yönelik dava taşınmazın aynına dair olmadığından, şahsi talep hakkı doğuran sözleşmeye dayanarak ayni bir hak değişikliği istenemeyeceğinden, bu tür şahsi hakka dair şerhin terkinine dair davalar da 12./1. madde kapsamına girmeyeceğinden kesin yetkiden de söz edilemez.

Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı somut olayda taşınmazın ayni etkisine yönelik, ayni hakka dair veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek şekilde istem bulunmadığından, 6100 Sayılı HMK’nın 12/1. maddesinde öngörülen kesin yetkiden söz edilemeyeceğinden sayın çoğunluğun görüşüne katılmamaktayım.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS