Adli Tatilin Sürelere Etkisi
HMK Madde 104
(1) Adli tatile tabi olan dava ve işlerde, bu Kanunun tayin ettiği sürelerin bitmesi tatil zamanına rastlarsa, bu süreler ayrıca bir karara gerek olmaksızın adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılır.
HMK Madde 104 Gerekçesi
Adli tatile tâbi olmayan dava ve işler açısından, sürelerin işleyeceği açıktır.
Bu maddede, adli tatile tâbi olan, yani adli tatilde görülemeyecek dava ve işlerdeki süreler açısından tatilin etkisi düzenlenmektedir. Ayrıca, burada kastedilen, maddî hukuka ait süreler olmayıp, örneğin; zamanaşımı gibi, usul hukukundaki sürelerdir. Hükme göre, adli tatilde görülemeyecek olan dava ve işlere ilişkin sürelerin bitim tarihi tatile rastlar ise bu süreler tatilin bittiği günden itibaren yedi gün (“bir hafta” olarak yasalaşmıştır) uzatılmış sayılacaktır.
Maddeyi örneklerle açıklamak gerekirse; Yirmi temmuzda başlayan onbeş günlük sürenin bitim tarihi dört ağustos günü akşam mesai saati sonudur. Ancak, bu tarih tatil zamanına rastladığından, süre, altı eylül gününden itibaren yedi gün (“bir hafta”) uzar. Yani oniki eylül günü mesai bitimi sona erer.
İki ağustos günü başlayan onbeş günlük sürenin bitim tarihi tatil içine rastlayacağından, süre yine altı eylül gününden itibaren yedi gün (“bir hafta”) uzar.
Üç eylül günü başlayan onbeş günlük sürenin bitim tarihi adli tatil içinde olmadığından, süre normal olarak onsekiz eylül günü mesai bitimi sona erer.
HMK 104 (Adli Tatilin Sürelere Etkisi) Emsal Yargıtay Kararları
YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ Esas : 2018/2068 Karar : 2018/11691 Tarih : 2.07.2018
-
HMK 104. Madde
-
Adli Tatilin Sürelere Etkisi
Dava, koşulun yerine getirilmediği iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece , bağıştan rücu koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin verilen karar taraflarca temyiz edilmiş Dairece davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanmasına, davalının katılma yolu ile temyiz dilekçesinin süresinde verilmediği gerekçesi ile temyiz talebinin süreden reddine karar verilmiştir.
Ne varki; 10 günlük katılma yolu ile temyiz süresinin son günü 02.08.2014 olup, 6100 Sayılı HMK.’ nun 104. maddesinde “ Adli tatile tabi olan dava ve işlerde, bu konunun tayin ettiği sürelerin bitmesi tatil zamanına rastlarsa, bu süreler ayrıca bir karara gerek kalmaksızın adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılır.” hükmü düzenlenmiştir. Bu madde hükmü uyarınca adli tatil bittiği günden itibaren 1 hafta uzayacağından son gün 08.09.2014 ‘tür.
Somut olayda davalı temyiz dilekçesini … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/1372 muhabere nosu ile 2.09.2014 tarihinde vermiştir.Bu durumda temyiz dilekçesinin süresinde olduğundan kuşku yoktur. Değinilen husus bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından davalı … ’nin karar düzeltme isteğinin HMK ‘nın 440 . hükmü uyarınca kabulüne, Dairenin 20.09.2017 tarihli 2017/3536 E. ve 2017/4462 K. sayılı karardaki davalının temyiz isteğinin süreden reddine ilişkin bölümün ortadan kaldırılmasına,
Dava 5.000,00 TL değer gösterilerek açılmış olup, keşfen belirlenen değer üzerinden noksan harcın tamamlanmadığı gözetilerek davalı lehine hükmedilen vekalet ücreti doğru olduğundan , davalı … yönünden yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile yerel mahkemenin 06.03.2014 tarih 2012/1318 E. ve 2014/175 K. sayılı hükmün davalı … yönünden de ONANMASINA, , aşağıda yazılı 35.90 TL. onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 74.80-TL. harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına 02.07.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/24599 Karar : 2017/11371 Tarih : 19.10.2017
-
HMK 104. Madde
-
Adli Tatilin Sürelere Etkisi
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, bu Kanuna 6217 sayılı Kanunla ilave edilen geçici 3. maddenin (1.) bendinde, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26.09.2014 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığından, karar düzeltme talebinin incelenmesi gerekmiştir.
1- Hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiş, Dairemizce onanmış, davalı karar düzeltme talebinde bulunmuş, mahkemece karar düzeltme talebinin süresinde olmadığı gerekçesiyle 22.09.2016 tarihli ek kararla reddedilmiş, bu ret kararı davalı tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Yargıtay kararına karşı karar düzeltme talebinde bulunulduğuna göre, talebin süresinde olup olmadığını denetleme ve süresinde değilse bu hususta karar verme yetkisi karar düzeltme talebini inceleyecek Yargıtay’ın ilgili Dairesine aittir. Yerel Mahkemenin bu konuda karar verme yetkisi bulunmamaktadır. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 432’nci maddesinin (5.) fıkrasında yerel mahkeme hakimine tanınan yetki, “temyiz talebinin kanuni süresinde bulunması” ve “kararın temyizi kabil olmaması” haline münhasır olup, karar düzeltme talebi bu hükmün dışındadır. Kaldı ki tanıma ve tenfiz davaları basit yargılama usulüne tabi dava ve işlerden olsa dahi adli tatilde görülebilecek işlerden değildir. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 104`üncü maddesine göre “ Adli tatile tabi olan; dava ve işlerde, bu Kanunun tayin ettiği sürelerin bitmesi tatil zamanına rastlarsa, bu süreler ayrıca bir karara gerek olmaksızın adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılır.” Davalıya yargıtay ilamı 27.07.2016 tarihinde tebliğ edilmiş ve davalı 06.09.2016 tarihinde süresinde karar düzeltme isteğinde bulunmuştur. Bu sebeple karar düzeltme talebinin reddine dair yerel mahkemece verilen 22.09.2016 tarihli ek karar usul ve yasaya aykırı olduğundan bozularak ortadan kaldırılmasına, davalının karar düzeltme talebinin incelenmesine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Karar düzeltme talebi yetkisizlik kararına ilişkindir. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 440/III-3.maddesi uyarınca yetkisizlik kararlarına karşı karar düzeltme yolu kapalı olduğundan karar düzeltme talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Davalının 22.09.2016 tarihli ek karara yönelik temyiz itirazlarının yukarıda l. bentte gösterilen sebeple kabulü ile ek kararın açıklanan sebeple bozularak ortadan kaldırılmasına, davalının karar düzeltme talebinin yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple REDDİNE, istek halinde karar düzeltme harcının yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/12182 Karar : 2017/183 Tarih : 11.01.2017
-
HMK 104. Madde
-
Adli Tatilin Sürelere Etkisi
Dava, acentelik sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karar davacı vekiline 20.08.2015 tarihinde tebliğ edilmiş ve hüküm HUMK 432. maddesinde yazılı süre geçirildikten sonra 07.09.2015 günü davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 6100 sayılı HMK 104. maddesine göre; adli tatile tabi olan dava ve işlerde, bu Kanunun tayin ettiği sürelerin bitmesi tatil zamanına rastlarsa, bu süreler ayrıca bir karara gerek olmaksızın adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılır. Bu durumda, davacı vekilinin yasal süresinden sonra kararı temyiz ettiği anlaşıldığından, aynı Yasa’nın 432/4. maddesine göre süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay da bu konuda karar verebileceğinden, davacı vekilinin temyiz isteminin süre yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin REDDİNE, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 11/01/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/23907 Karar : 2017/151 Tarih : 10.01.2017
-
HMK 104. Madde
-
Adli Tatilin Sürelere Etkisi
Dava velayetin değiştirilmesine ilişkin olup adli tatile tabi olan işlerden değildir (HMK m.103/1-b).
Adli tatile tabi olan dava ve işlerde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu`nun tayin ettiği sürelerin bitmesi tatil zamanına rastlarsa, bu süreler ayrıca bir karara gerek olmaksızın adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılır (HMK m.104).
Yargıtay ilamı karar düzeltme talebinde bulunan tarafa 27/07/2016 günü tebliğ edilmiş ve fakat söz konusu karara karşı yasada öngörülen (HUMK m.440/1) on beş günlük süre geçtikten sonra 29/08/2016 tarihinde verilen dilekçe ile karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.
Böyle olunca süresinde olmayan karar düzeltme isteğinin reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Davalının karar düzeltme isteğinin yukarıda gösterilen sebeple REDDİNE, oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/1261 Karar : 2016/22196 Tarih : 15.12.2016
-
HMK 104. Madde
-
Adli Tatilin Sürelere Etkisi
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 15/09/2012 - 08/08/2014 tarihleri arasında davalılara ait iş yerinde şoför olarak çalıştığını, müvekkilinin iş akdinin ekonomik sebepler gerekçe gösterilerek haksız ve geçersiz olarak feshedildiğini, bunun usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı işverenin öne sürdüğü gerekçelerin gerçekçi olmadığını, davalılar arasında alt üst işveren ilişkisi mevcut olduğunu beyan ederek, müvekkilinin işe iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı … AŞ vekili; müvekkili ile diğer davalı arasında taşeronluk sözleşmesi mevcut olduğunu, davacının müvekkiline dava yöneltmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının diğer davalının kadrosunda çalıştığını, müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğu olmadığını, ayrıca davalı … şirketinin davacıyı işe geri almak için talepte bulunduğunu, ancak davacı adresini değiştirdiği için tebligat yapılamadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … AŞ vekili; davacının iş akdinin geçerli nedenlerle feshedildiğini, müvekkili şirketin, diğer davalı şirketten aldığı işe göre işçi çalıştırdığını, müvekkili şirketle diğer davalı arasında yapılan sözleşme kapsamında nakliye işlerinde düşüş yaşadığını, davacının iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece bilirkişi heyeti ve davalı taraf davanın süresinde açılmadığını beyan etmişlerse de, 1 aylık hak düşürücü süre sonunun adli tatile denk geldiği, son günü adli tatile denk gelen davaların adli tatilin bitiminden itibaren 5 gün içinde açılabileceği kabul edildiği gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, davalılar arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunduğu, davacının iş sözleşmesinin ekonomik sebeplerle feshedilmişse de fesih dönemi ve sonrasında davalı …’ın çok sayıda araç alarak üzerine tescil ettirdiği davacıdan sonra işçiler alındığı, feshin geçerli nedene dayanmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1- 4857 sayılı İş Kanunu`nun 20. maddesi uyarınca iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini ileri süren işçinin, fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içerisinde feshin geçersizliği ve işe iade istemi ile dava açması gerekir. Bu süre hak düşürücü süre olup, resen dikkate alınması gerekir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 104. maddesine göre “Adli tatile tabi olan dava ve işlerde, bu Kanunun tayin ettiği sürelerin bitmesi tatil zamanına rastlarsa, bu süreler ayrıca bir karara gerek olmaksızın adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılır.”
Öncelikle mahkemece son günü adli tatile denk gelen davaların adli tatilin bitiminden itibaren beş gün içinde açılabileceği, bu sürenin beş gün olduğu yönündeki değerlendirmesi kanuna aykırıdır. Bu süre 104. maddeye göre bir haftadır.
Ayrıca 104. maddedeki düzenleme adli tatile tabi olan dava ve işler için getirilmiş düzenlemedir. Aynı Kanun’un 103. maddesinde adli tatilde hangi işlerin görüleceği hüküm altına alınmıştır. Söz konusu maddenin birinci fıkrasının “ç” bendinde “Hizmet akdi veya iş sözleşmesi sebebiyle işçilerin açtıkları davalar”ın adli tatilde görüleceği düzenlendiğinden 104. maddedeki süre uzatımının mevcut davada uygulanması usul ve yasaya aykırıdır.
Davacı, 03.09.2014 harç tarihli dava dilekçesinde iş sözleşmesinin 08.08.2014 tarihinde feshedildiğini iddia etmiştir. Dosyaya sunulan yazılı fesih bildiriminin sonunda “31.07.2014” tarihi yazmaktadır. Ayrıca dosyaya sunulan ibraname belgesinde işten çıkış tarihi “04.08.2014” olarak gösterilip ibranamenin altında 01.08.2014 tarihi bulunmaktadır. Buna göre davacıya söz konusu belgeler gösterilerek beyanının alınması, fesih bildirimi altında tanık olarak belirtilen kişilerin dinlendikten sonra davanın süresinde açılıp açılmadığı değerlendirilip süresinde ise esasa girilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın süresinde açıldığı kabul edilerek karar verilmesi hatalıdır.
2- Yukarıdaki fıkra hükmüne göre değerlendirme yapıldıktan sonra davanın süresinde olduğu kabul edilirse, yargılama sırasında davalı … Nakliyat A.Ş. fesihten sonra davacıyı işe davet ettiklerini ve 23.02.2015 tarihinde tekrar işe aldıklarını beyan etmiş bu konuda işe giriş bildirgesini sunmuş, davacı vekili de 23.02.2015 tarihli dilekçesinde bunu doğrulamış, müvekkilinin boşta geçen süre alacağının hüküm altına alınmasını istemiştir.
Mevcut uyuşmazlıkta yargılama sırasında işverenin işçiyi işe başlatması işverenin iş sözleşmesinin feshinin geçersizliğini kabul anlamına gelmektedir. Buna rağmen dosyada gereksiz bilirkişi raporu alındığı görülmektedir. Davacı işe başlatıldığından işe iade ve işe başlatmama tazminatı talepleri konusuz kalmaktadır. Davacının iş sözleşmesinin feshi tarihi ile işe başlatıldığı süre 4 aydan fazla olduğundan yalnızca kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsilinin gerektiği yönünde hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15/12/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/16394 Karar : 2016/4341 Tarih : 11.04.2016
-
HMK 104. Madde
-
Adli Tatilin Sürelere Etkisi
Davacı, terekenin borca batık olduğu gerekçesiyle mirasın hükmen reddini talep etmiştir.
Davalılar, davanın süre yönünden reddini savunmuşlar ve miras bırakanın terekesinin araştırılmasını istemişlerdir.
Mahkeme, davanın kabulüne, davacının kendisini avukatla temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen vekâlet ücretinin davalılardan alınarak Hazineye irat kaydına karar vermiştir.
Hüküm, davalı vekillerince temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı HMK`nın 93. maddesinde, resmî tatil günlerinin süreye dâhil olduğu; sürenin son gününün resmî tatil gününe rastlaması hâlinde, sürenin tatili takip eden ilk iş günü çalışma saati sonunda biteceği; 104. maddesinde, adli tatile tabi olan dava ve işlerde, bu Kanunun tayin ettiği sürelerin bitmesi tatil zamanına rastlarsa, bu sürelerin ayrıca bir karara gerek olmaksızın adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılacağı hükmüne yer verilmiştir.
Gerekçeli kararın, davalı … Dairesine 14.08.2015 tarihinde tebliğ edildiği, ancak kararın, bir haftalık uzatılmış temyiz süresi geçirildikten sonra 09.09.2015 tarihinde temyiz edildiği anlaşılmıştır. Bu nedenle temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Davalı Orman Genel Müdürlüğü, aleyhine vekalet ücreti hükmedilmesi nedeniyle kararı temyiz etmiştir. Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, davalı Orman işletme Genel Müdürlüğüne yöneltilen davanın husumet yönünden reddine karar verilmiştir. Davalılardan sadece Hazineden vekalet ücreti alınmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ise de bu husus kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK`nın 438/7 maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: 1-Davalı … vekiline gerekçeli kararın 14.08.2015 tarihinde tebliğ edildiği ancak kararın, adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış temyiz süresi geçirilerek 09.09.2015 tarihinde temyiz edildiği anlaşıldığından davalı … vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2-Hüküm sonucunun 6. maddesinin tamamen çıkarılarak yerine Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 1.500,00 TL vekalet ücretinin davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine`` cümlesinin yazılmasına, DEĞİŞTİRİLMİŞ ve DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.04.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.