0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Duruşmada Bilirkişinin Açıklaması

CMK Madde 68

(1) Mahkeme, her zaman bilirkişinin duruşmada dinlenmesine karar verebileceği gibi, ilgililerden birinin istemesi halinde de açıklamalarda bulunmak üzere duruşmaya çağırabilir.

(2) Yaptıkları açıklamalardan sonra mahkeme başkanı veya hâkim, çekilmelerine izin vermedikçe, bilirkişiler duruşma salonunda kalırlar; ancak salona teker teker alınıp birbirinden ayrı olarak dinlenmeleri zorunlu değildir.

(3) Cumhuriyet savcısının, katılanın, vekilinin, şüphelinin veya sanığın, müdafiin veya kanunî temsilcinin istemi üzerine bilimsel mütalaa hazırlayan uzmanın duruşmada dinlenmesi hususunda da yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanır.



CMK Madde 68 Gerekçesi

Kovuşturma evresinin, hemen hemen bütün mukayeseli mevzuatta ortak olan özellikleri sözlülük, tartışmalılık, işi bir duruşmada bitirmedir. Bunlardan sözlülük (şifahilik) esastır ve başta gelir. Bu esas çerçevesinde bilirkişilerin duruşmada açıklama yapmak üzere çağırılması, bu madde ile öngörülmüş ve düzenlenmiştir.

Bilirkişilerin duruşma aşamasında raporlarını verdikten sonra hazır bulunmaları zorunluğu yoktur. Ancak mahkeme re’sen veya Cumhuriyet savcısının veya tarafların veya avukatların istemi üzerine adı geçenleri, açıklamalarda bulunmak üzere çağırabilir. Bu hâlde not ve raporlarına bakarak cevap verebilecek olan bilirkişilere, görevleri kapsamındaki bütün sorular yöneltilebilir.

Bilirkişi açıklaması ile tanık olarak veya bilgi edinilmesi için dinlenen kişilerin beyanları arasında çelişki ortaya çıkarsa, mahkeme gerekçeli bir kararla duruşmanın devamına veya işin ileri bir tarihe bırakılmasına karar verebilir.


CMK 68 (Duruşmada Bilirkişinin Açıklaması) Emsal Yargıtay Kararları


YARGITAY 13. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/23597 Karar : 2015/7808 Tarih : 27.04.2015

  • CMK 68. Madde

  • Duruşmada Bilirkişinin Açıklaması

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hâkimin takdirine göre; suçun suça sürüklenen çocuklar tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1-Suç tarihinde 12-15 yaş grubunda bulunan suça sürüklenen çocukların işledikleri konut dokunulmazlığını ihlal suçunun hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve suçla ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin bulunduğu uzman doktor raporu ile saptanmadan, yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi,

2-Suça sürüklenen çocuklar hakkında Sosyal İnceleme Raporu düzenleyen psikolojik danışmanın “çocukların işledikleri fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneklerinin tam olarak gelişmediğini” bildirmesi karşısında CMK’nın 68. maddesi kapsamında bu uzmanın duruşmaya çağrılarak dinlenilmesi ve belirtilen kanaate ulaşmasına sevk eden olguların somut olarak neler olduğunun açıklattırılması ve sonucuna göre psikiyatri uzmanı ve adli tıp uzmanının da yer aldığı bir kuruldan çocuklar hakkında yeniden rapor alınması gerekip gerekmediği hususunda bir karar verilerek çocukların cezai sorumluluklarının bulunup bulunmadığı hususunda tam bir vicdani kanaate ulaşılması gerekli iken bu husus yerine getirilmeksizin eksik soruşturma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,

3-Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141 ve 5271 sayılı CMK’nın 34, 230 ve 289 maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının Yargıtay denetimine imkan verecek biçimde açık olması ve Yargıtay’ın bu işlevini yerine getirmesi için kararın dayandığı tüm delillerin, bu delillere göre mahkemenin ulaştığı sonuçların, iddia, savunma ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmelerin gerekçeli kararda gösterilmesinin gerekmesi karşısında; somut olayda, müştekinin evine peçete isteme bahanesiyle gelip müştekinin oğlunun mutfağa gitmesi üzerine evin içinde bulunan pantolonun cebinden paraları çalıp akabinde takip sonucu yakalanan ve paraların da gizledikleri taşın altından ele geçmesi şeklindeki fiili gerçekleştiren suça sürüklenen çocuklar hakkında teşdiden ceza belirlenmesine dayanak gösterilen “suçun olumsuz işleniş biçimi, suçun işlendiği yer ve zamandaki olumsuzluk, kastın yoğunluğu” şeklinde soyut olarak belirtilen kavramların temyiz denetimine imkan tanıyacak şekilde gerekçeleriyle birlikte açıklanmaksızın eksik ve yetersiz gerekçeyle 5271 sayılı CMK’nın 289/1-g maddesine aykırı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması,

Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuklar … ve … müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 27.04.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS