0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Bilirkişilere Uygulanacak Hükümler

CMK Madde 62

(1) Tanıklara ilişkin hükümlerden aşağıdaki maddelere aykırı olmayanlar bilirkişiler hakkında da uygulanır.



CMK Madde 62 Gerekçesi

Bu madde ile başlayan hükümler bilirkişilik konusunda 1412 sayılı Kanuna göre çok önemli değişiklikler getirmiş bulunmaktadır. Bunlara aşağıda yer alan madde gerekçelerinde değinilecektir.

Bu madde, genel bir hüküm getirmekte ve esas olarak bilirkişilikte Birinci Kitabın Üçüncü Kısmının İkinci Bölümünde yer alan hükümlerin uygulanacağını, ancak bu hükümlere aykırı olmayan tanıklığa ilişkin Birinci Bölümde yer alan hükümlerin de uygulanacağını açıklamaktadır; söz gelimi tanıkların çağırılması hakkındaki hükümler bilirkişiler hakkında da uygulanacaktır. Tasarı bazı hâllerde ise, 71.maddede olduğu gibi, doğrudan doğruya ve madde numarası açıklayarak tanıklık hakkındaki hükümlere yollama yapmaktadır.

Bilirkişiliğin kendisi bir delil olmamakla birlikte, bilirkişi incelemesi sonucu elde edilen delil, iz, eser ve emare delildir. Başka bir deyişle bilirkişilik, delillere ulaşmak için bir araçtır. Bu hususlar göz önüne alınarak bilirkişi incelemesi ile ilgili hükümler bu Bölümde düzenlenmiştir.


CMK 62 (Bilirkişilere Uygulanacak Hükümler) Emsal Yargıtay Kararları


YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ Esas: 2013/5510 Karar: 2014/10013 Tarih: 22.10.2014

  • CMK 62. Madde

  • Bilirkişilere Uygulanacak Hükümler

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:

KARAR : Hazine vekilinin 7.12.2012 havale tarihli dilekçesinin içeriğine göre, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 22.5.2012 tarihli, 2011/7-315 Esas ve 2012/210 Sayılı Kararında vurgulandığı üzere, Hazine vekili tarafından sunulan temyiz dilekçesinin “konu” bölümünde tarih ve numarası yazılarak ilamın temyiz talebi olduğunun belirtilmesi, her iki sanığın adının da dilekçe başlığında gösterilmesi, “sonuç” kısmında ise “… yukarıda arz edilen sebeplerle ve temyiz incelemesinde re’sen görülecek sebeplerle, Edremit 3. Asliye Ceza mahkemesinin ilamının bozulmasını saygıyla arz ederim…”, ibarelerinin yer alması karşısında Hazine vekilinin temyizinin sanıklardan S. hakkındaki mahkumiyet hükmünü de kapsadığı gözetilerek yapılan incelemede;

Sanıklar haklarında tefecilik suçundan kamu davası açıldığı, Hazinenin bu suçun zarar göreni olduğu, bu sıfatının gereği olarak C.M.K.nın 233, 234. maddeleri gereğince kovuşturma evresinde sahip olduğu davaya katılma ve öteki haklarını kullanabilmesi için Maliye Bakanlığı Baş Hukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğünün duruşmadan haberdar edilmesi gerektiği halde, usulen dava ve duruşmalar bildirilmeden, davaya katılma ve Ceza Muhakemesi Kanununun mağdur ve katılanlar için öngördüğü haklardan yararlanma olanağı sağlanmadan yargılamaya devam edilerek yazılı biçimde hükümler kurulması,

1.6.2005 gün ve 25832 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren “Ceza Muhakemesi Kanununa Göre İl Adli Yargı Adalet Komisyonlarınca Bilirkişi Listelerinin Düzenlenmesi Hakkında Yönetmelik” gereği bilirkişi listesine kaydı yapılıp yapılmadığı anlaşılamayan ve raporu hükme dayanak alınan bilirkişi M. Y.’a yemininin yaptırıImaması suretiyle C.M.K.nın 62, 64/6. maddelerine muhalefet edilmesi,

Dosya kapsamından ve UYAP sisteminden yapılan tespitte benzer eylemleri sebebiyle sanıklardan S. hakkında Edremit 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2008/375 Esas sayılı dosyasında tefecilik suçundan mahkumiyet kararıyla sonuçlanan ve temyiz incelemesi için Dairemizde sırasını bekleyen bir başka kamu davasının bulunduğu, karar başlığında suç tarihinin 10.8.2006 olarak gösterildiği anlaşılmakla, tefecilik suçunda suç tarihinin kazanç elde etmek amacıyla ödünç paranın verildiği tarih olduğu, suç ve dava tarihleri nazara alınarak hukuki kesinti olup olmadığı hususları da gözetilerek, temel cezanın belirlenmesi ve zincirleme suç sebebiyle yapılacak arttırım oranına etkisi bakımından bu davaların birleştirilmesinden sonra adı geçen sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi,

Sanıklara verilen adli para cezasının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar belirlenirken uygulanan kanun maddesinin hüküm fıkrasında gösterilmemesi suretiyle C.M.K.nın 232/6. maddesine aykırı davranılması,

Kabule göre de;

Sanık S.’in adli sicil kaydında yer alan Edremit 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 14.9.2004 gün ve 2003/103 Esas, 2004/1140 Karar sayılı hükmünün, kesin nitelikte adli para cezasından ibaret olması karşısında, 5320 Sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 Sayılı C.M.U.K.nın 305 /son maddesi gereğince tekerrüre esas alınamayacağı ve sanığın, adli sicil kaydında yer alan diğer mahkumiyetlerinin de tekerrüre esas olmadığı dikkate alınarak, adı geçen sanık hakkında hükmolunan hapis cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilemeyeceğinin nazara alınmaması,

C.M.K.nın 231/5-6. maddesine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmasında: aynı Yasa maddesinin 6. fıkrasının ( c ) bendi gereğince, “aynen iade-suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle giderilmesi gereken suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın”, basit yöntemlerle somut olarak tespit edilebilecek maddi zararlar olduğu, vergi inceleme raporu ve benzeri delil ve belgelerle somut olarak belirlenebilen Hazine zararını giderdiği takdirde ileride mahkumiyet kararı verilmesi halinde haklarındaki hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceği hususunda sanıklara gerekli uyarı yapılarak, sonucuna göre anılan madde hükmünün uygulama olanağı değerlendirilip diğer şartların da oluşup oluşmadığının tartışılması gerekirken, eksik araştırma, inceleme ve yerinde olmayan gerekçeyle yazılı şekilde hükümler kurulması,

SONUÇ : Kanuna aykırı, Hazine vekiliyle sanık S. müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5320 Sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek C.M.U.K.nın 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, temyiz harcının istenmesi halinde iadesine, 22.10.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ Esas: 2014/2228 Karar: 2014/3919 Tarih: 17.09.2014

  • CMK 62. Madde

  • Bilirkişilere Uygulanacak Hükümler

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : 1- ) Sanık hakkında hükmolunan ceza miktarına göre, müdafiinin duruşmalı inceleme isteminin 318. maddesi uyarınca reddine,

2- ) Sanık K. hakkında mağdur S.’ü kasten öldürmeye teşebbüs suçundan kurulan hükme yönelik yapılan incelemede;

Yeterince Türkçe bilmeyen sanık K. için tercüman bilirkişi olarak atanan M. T.’a 9.8.2011 tarihli celsede yemin verdirildikten sonra, bir kısım tanıkların ve mağdurun dinlendiği oturumlarda tercüman bulundurulmaması, 26.2.2013 tarihli son oturumda ise eski yemini hatırlatılmayan veya yeniden yemin verdirilmeyen tercüman vasıtasıyla sanığın esas hakkında savunmasının alınması ve son sözünün sorulması suretiyle 5271 Sayılı CMK.nun 62. maddesi yollamasıyla aynı Kanunun 57 ve 202. maddelerine aykırı davranılması,

SONUÇ : Usule aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle, sair yönler incelenmeksizin tebliğnamedeki düşünce gibi BOZULMASINA, sanık K. hakkında tayin olunan ceza miktarı ile tutuklu kaldığı süre dikkate alınarak sanık müdafiinin tahliye talebinin reddine, 17.09.2014 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas: 2013/11226 Karar: 2014/3238 Tarih: 11.02.2014

  • CMK 62. Madde

  • Bilirkişilere Uygulanacak Hükümler

Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Olay tarihinde, gündüz vakti, meskun mahal dışında, çift yönlü, asfalt kaplı yolda idaresindeki kamyon ile kendi şeridinde seyir halinde olan sanık, olay mahalli hafif virajlı bölüme geldiğinde, karşı yönden hızla gelen ve hakkında beraat kararı verilen Z. Ş.’in, idaresindeki minibüs ile karşı şeride (sanığın seyir şeridine) tecavüz ederek ilerlediği sırada sanığın da kendi şeridinden gelen aracı görünce karşı şeride yöneldiği, burada adı geçen Z. Ş.’i farkedince kendi şeridine yönelerek sanığın idaresindeki kamyonun minibüsün sol kısmı ile çarpıştığı ve minibüsün devrilerek bir kişinin öldüğü olayda, sanığın savunması ve bu savunmayı doğrulayan tarafsız tanık F. E.’ın beyanı, minibüsün cantına ait kazıntı izi ve yönü ile araç parçalarının konumları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sanığın olay nedeniyle eşit kusurlu kabul edilmesi gerekeceği, 5271 sayılı CMK’nın 62,, 63, 67. maddelerinde bilirkişi atanması, bilirkişi raporu ve uzman mütalaası alınmasına ilişkin düzenlemelere yer verilerek çözümü uzmanlığı özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişi görüşüne başvurulacağı ancak, bilirkişi raporlarının mahkemeyi bağlayıcı değil delilleri değerlendirme vasıtalarından biri olduğu, mahkemelerin gerekçelerini açıklamaları suretiyle bilirkişi raporuna itibar edip etmeme hususunda takdir ve değerlendirme hakkını haiz bulunduğu, bilirkişi tarafından münhasıran hakimin yetkisinde bulunan kusurluluk konusunda, herhangi bir değerlendirme yapılmaması gerekmekle birlikte bu yöndeki bir değerlendirmenin de hakimi bağlayıcı bir yönünün bulunmadığının belirtilmesine rağmen, oluşa uygun düşmeyen ve sanığın tam kusurlu olduğu yönündeki Adli Tıp Kurumu raporu ve keşif sonrası sunulan bilirkişi raporuna itibar edilemeyeceğinden, sanığın eşit kusurlu olması hususu da nazara alındığında, adalet, hakkaniyet ve nasafet kurallarına uygun bir cezaya hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, teşdidin derecesinde yanılgıya düşülmek suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayini,

Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı bozulmasına, 11.02.2014 tarihinde oy birliği ile, karar verildi.


YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas: 2013/6256 Karar: 2014/2619 Tarih: 04.02.2014

  • CMK 62. Madde

  • Bilirkişilere Uygulanacak Hükümler

Taksirle öldürme suçundan sanıkların mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, sanıklar müdafiileri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : Ç… Çimento fabrikasında saha elemanı olarak çalışmakta olan ölenin, ilgili fabrikanın döner fırın intikal kamarası arkasındaki platformda çelikle güçlendirme işini yapmakta olan taşeron A… şirketi çalışanlarının gerekli tedbirleri alarak çalışmalarına devam ettikleri sırada, ölenin kendisine verilen iş kapsamında çalışma alanında bir görevinin bulunmamasına ve girmemesi konusunda uyarılara rağmen ilgili bölüme girerek, dikkatsiz ve tedbirsiz şekilde ızgara döşenmekte olan kısımdaki delikten düşerek öldüğü olayda, ölene olaydan yaklaşık 3 ay önce ilgili fabrika yetkilileri tarafından iş sağlığı ve güvenliği eğitiminin verildiği, gerekli sağlık raporunun aldırıldığı, kendisine gerekli iş ve koruyucu malzemelerin teslim edildiği, çalışma alanında iş güvenliği konularıyla İlgili gerekli uyarıcı levha ve işaretlerin yer aldığı, benzer işte yıllardır çalıştığı da dikkate alınarak tecrübeli olduğu, olayın gerçekleştiği çalışma yapılan kısmın güvenlik şeridi ile çevrili bulunduğu, kaynak yapılan ilgili kısımda ölenin bir görevinin bulunmadığı, tamamen ölenin dikkatsiz ve tedbirsiz hareketi neticesinde gerçekleştiği anlaşılan olayda, 5271 sayılı CMK’nın 62,, 63, 67. maddelerinde bilirkişi atanması, bilirkişi raporu ve uzman mütalaası alınmasına ilişkin düzenlemelere yer verilerek çözümü uzmanlığı özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişi görüşüne başvurulacağı ancak, bilirkişi raporlarının mahkemeyi bağlayıcı değil delilleri değerlendirme vasıtalarından biri olduğu, mahkemelerin gerekçelerini açıklamaları suretiyle bilirkişi raporuna itibar edip etmeme hususunda takdir ve değerlendirme hakkını haiz bulunduğu, bilirkişi tarafından münhasıran hakimin yetkisinde bulunan kusurluluk konusunda, herhangi bir değerlendirme yapılmaması gerekmekle birlikte bu yöndeki bir değerlendirmenin de hakimi bağlayıcı bir yönünün bulunmadığının belirtilmesine rağmen, oluşa uygun düşmeyen bilirkişi raporuna itibarla sanıkların beraatleri yerine yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi;

SONUÇ : Kanuna aykırı olup, sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 04.02.2014 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


YARGITAY 3. CEZA DAİRESİ Esas: 2012/24609 Karar: 2013/23784 Tarih: 06.06.2013

  • CMK 62. Madde

  • Bilirkişilere Uygulanacak Hükümler

Gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Yerinde görülmeyen diğer itirazların reddine,

Ancak;

Davanın dayanağını oluşturan suç tutanağı eki bilgi formunda, davaya konu yerde orman ve arazi kadastrolarının yapıldığının bildirilmesine, mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporları ve dosyaya celb edilen tapu kaydıyla yazışmalardan davaya konu yerin 18.03.1994 tarihinde kesinleşen tesis kadastrosu sonucu orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt edilen 1564 numaralı parsel sınırlan içinde kaldığının anlaşılmasına göre sanığın eyleminin 6831 Sayılı Kanunun 93/2 maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Kabul ve uygulamaya göre de;

Keşifte zabıt mümzii tanıkların ayrı ayrı yerine birlikte dinlenilmeleri suretiyle 5271 Sayılı C.M.K.nın 62., 52. maddelerine muhalefet edilmesi,

Müsaderesine karar verilen ağaçların değerleri üzerinden katılan idare lehine nispi vekalet ücreti tayin edilmemesi,

Keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporundan, sanığın davaya konu yerdeki işgal ve faydalanma eyleminin devam ettiğinin anlaşılmasına göre hakkında suç duyurusunda bulunulmaması,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş katılan idare vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 Sayılı Kanunun 8/1. maddesiyle yürürlükte bulunan 1412 Sayılı 321. maddesi uyanınca istem gibi BOZULMASINA, temyiz harcının istenmesi halinde iadesine, 06.06.2013 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 7. CEZA DAİRESİ Esas: 2007/8266 Karar: 2009/5974 Tarih: 13.05.2009

  • CMK 62. Madde

  • Bilirkişilere Uygulanacak Hükümler

5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa aykırılıktan şüpheliler Sıddık, Yasin, Abdullah, Mehmet, Necat, Oğuz, Oğuz, Özkan ve Recep haklarındaki soruşturma evresi sonucunda Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 23/02/2007 tarihli ve 2007/1077-517-241 sayılı iddianamenin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170. maddesine uygun bulunmadığından bahisle aynı Kanunun 174. maddesi gereğince iadesine dair, Kırıkkale 1.Asliye Ceza Mahkemesinin 27/02/2007 tarihli ve 2007/125 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin, KIRIKKALE Ağır Ceza Mahkemesinin 05/03/2007 tarihli ve 2007/111 müteferrik sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığından verilen 19.04.2007 gün ve 20754 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren dava dosyası Cumhuriyet Başsavcılığının 02.05.2007 gün ve KYB. 2007-85432 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.

Mezkur ihbarnamede;

1- Suça konu eylemin şikayete tabi olduğu, eser sahiplerinin belirlenmediğinden şikayetlerinin olup olmadığının sorulmadığı ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesi uyarınca uzlaşma hükümlerinin uygulanmadığından bahisle iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de;

İddianamede sevk maddesi olarak belirtilen 5846 sayılı Kanunun 81/9.f.1.b maddesindeki suçun şikayete tabi olmayıp re’sen takibi gereken suçlardan olduğu,

2- Ele geçen CD’lerin bilirkişi incelemesi yapılmadığından 5846 sayılı Kanun kapsamında eserlerden olup olmadığının tespitinin yapılmadığı gerekçesiyle iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de,

Somut olayda CD’lerin bandrolsüz olduğunun bilirkişi incelemesi yapılmadan anlaşılacak şekilde açık olduğu gibi, soruşturma aşamasında delillerin toplanmış bulunduğu, uzman bilirkişilerden rapor aldırılması hususunun ise hakimin yargılama sonucunda vereceği karara yardımcı olması amacıyla, onun takdirinde yapılan delil toplama işlemi olduğu, keza 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 62 ve devam maddelerinde de bu hususa işaret edilerek bilirkişilerden rapor aldırılması, hakim veya mahkemeye ait olup soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı tarafından da bu yetkilerin kullanılabileceğinin öngörüldüğü, kural olarak bilirkişi görüşünün alınmasının hakim tarafından yapılacağının belirtildiği. hangi olayda rapor alınmasına ihtiyaç duyulacağının hakim veya Cumhuriyet savcısınca farklı değerlendirilebileceği, söz konusu olayda hakim tarafından bilirkişi raporu aldırılmasının gerekli olacağı,

Gözetilmeden itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiş ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozmaya atfen ihbar olunmuş bulunmakla gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR VE SONUÇ : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesinin 05.03.2007 gün ve 2007/111 Müt. sayılı kararının 309/4-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yapılmasına, 13.05.2009 günü oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 9. CEZA DAİRESİ Esas: 2008/14031 Karar: 2009/2592 Tarih: 04.03.2009

  • CMK 62. Madde

  • Bilirkişilere Uygulanacak Hükümler

Taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olmak suçundan şüpheli C. B. hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 14.05.2008 günlü ve 2008/86975-25070-7131 sayılı iddianamenin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170. maddesine uygun bulunmadığından bahisle aynı Kanun’un 174. maddesi gereğince iadesine dair, Ankara 12.Sulh Ceza Mahkemesinin 20.05.2008 günlü ve 2008/748 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin, Ankara 28. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/05/2008 günlü ve 2008/151 değişik iş sayılı kararı ile ilgili olarak;

Dosya kapsamına göre, tarafların ihlal ettikleri trafik kuralları ve kusurlarını gösterir uzman bilirkişi raporu alınmadığından bahisle iddianamenin iadesine, keza itirazında reddine karar verilmiş ise de,

Somut olayda soruşturma aşamasında delillerin toplanmış bulunduğu, bilirkişi raporunun alınması hususunun ise hakimin yargılama sonucunda vereceği karara yardımcı olması amacıyla, onun takdirinde yapılan delil toplama işlemi olduğu, keza 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 62 ve devam maddelerinde de bu hususa işaret edilerek bilirkişilerden rapor aldırılması, hakim veya mahkemeye ilişkin olup soruşturma evresinde Cumhuriyet Savcısı tarafından da bu maddede gösterilen yetkilerin kullanılabileceğinin öngörüldüğü, kural olarak bilirkişi görüşünün alınmasının hakim tarafından yapılacağının belirtildiği, hangi olayda rapor alınmasına ihtiyaç duyulacağının hakim veya Cumhuriyet Savcısınca farklı değerlendirilebileceği, derhal hakim tarafından rapor aldırılma olanağı bulunmuyorsa, Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılması gerektiği, söz konusu olayda iadeye konu hususların hakim tarafından tamamlanabileceği dikkate alınmaksızın, itirazın kabulü yerine yazılı biçimde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığının 30.06.2008 tarih ve 37219 sayılı yasa yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24.07.2008 tarih ve 2008/148336 sayılı tebliğnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla;

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Sonuç: Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, Ankara 28. Asliye Ceza Mahkemesinin 22.5.2008 gün ve 2008/151 değişik iş sayılı kararının CMK’nun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.03.2009 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ Esas: 2008/8505 Karar: 2008/7595 Tarih: 16.06.2008

  • CMK 62. Madde

  • Bilirkişilere Uygulanacak Hükümler

Mahkemesince suça konu bıçağın 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun kapsamında olup olmadığı hususunda Adana Kriminal Polis Laboratuarından teknik bilirkişi raporu aldırılmadığından bahisle iddianamenin iadesine karar verilmişse ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170/3. maddesinde iddianamede nelerin gösterileceği, aynı Kanun’un 174/1. maddesinde ise iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, 5271 sayılı Kanun’un 170/2. maddesinde yer alan soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler hükmü uyarınca Cumhuriyet Savcısının dava açmasının zorunlu olduğu ve bu durumda mahkemece, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek diğer deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verileceği, mahkemece bilirkişi raporuna ihtiyaç duyulduğu takdirde de 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 62 ve devamı maddeleri uyarınca keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırabileceği, kaldı ki dosya kapsamında bulunan 7.2.2008 tarihli polis memuru bilirkişiden alınan rapora göre bıçağın 6136 sayılı Kanun kapsamında olduğunun belirtilmiş olması karşısında, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet bulunmadığından bahisle 5271 Sayılı CMK. nun 309.maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 14.04.2008 tarih ve 2008/21853 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C.Başsavcılığının 2.5.2008 gün ve KYB/2008-095360 sayılı ihbarnamesi ile dairemize tevdi kılınmakla incelendi;

Gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Şüpheli hakkında 6136 sayılı Kanunun 15/1-1 maddesine muhalefet suçundan Osmaniye C.Başsavcılığının 25.02.2008 tarih ve 2008/156 sayılı iddianamesi ile açılan kamu davasında … Adana Kriminal Laboratuarının sadece C.Başsavcılıkları tarafından yazılara cevap vermesi nedeniyle iddianamenin iadesine karar verildiği,

Vaki karara yapılan itirazın da … değişik iş sayılı kararla reddedildiği görülmekle,

Soruşturma aşamasında 7.2.2008 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığınca bilirkişi raporu alındığı ve iddianameye konu bıçağın 6136 sayılı Yasa kapsamında olduğunun belirtilmiş olmasına, rapor içeriğinin CMK. nun 170/2. madde-fıkrasına göre yeterli şüphe kapsamında kalmasına, bilirkişi incelemesi yaptırılması ve rapor alınmasının gerekmesi halinde yargılama aşamasında C. Başsavcılığına yazılacak yazı ile aynı Polis Laboratuarından rapor alınabilmesinin olanaklı olmasına, kaldı ki bu konuda Adli Tıp Kurumunda da rapor alınabilmesinin olanaklı bulunmasına nazaran,

Sonuç: İtirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsiz ve bu nedenle … BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın Yüksek Adalet Bakanlığına gönderilmesi için Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 16.06.2008 gününde o ybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 9. CEZA DAİRESİ Esas: 2007/6750 Karar: 2007/7116 Tarih: 06.10.2007

  • CMK 62. Madde

  • Bilirkişilere Uygulanacak Hükümler

Terör örgütünün propagandasını yapmak suçundan şüpheliler S. E., P. U., S. T., A. T., H. A., A. A., E. A., S. Y., A. G., M. T., E. O., H. A., A. Ç. ve M. Y. haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 27.2.2007 tarihli ve 2006/1 888 soruşturma, 2007/197-86 sayılı iddianamenin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 170. maddesine uygun bulunmadığından bahisle aynı Kanunun 174. maddesi gereğince iadesine dair, Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 9.3.2007 tarihli ve 2007/34 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin, Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.3.2007 tarihli ve 2007/80 müteferrik sayılı kararı ile ilgili olarak;

Dosya kapsamına göre, şüphelilerin teşhise elverişli fotoğrafları temin edildikten sonra dosya içerisinde yer alan CD çözüm tutanağı ve CD’nin tarafsız bir bilirkişiye tevdi edilerek ayrıntılı rapor aldırmadığından bahisle iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de,

Somut olayda terör örgütünün propagandasını yapmak suçundan dolayı kamu davası açıldığı, soruşturma aşamasında delillerin toplanmış bulunduğu, teşhise elverişli fotoğraf ile bilirkişi raporunun alınması hususunun ise hakimin yargılama sonucunda vereceği karara yardımcı olması amacıyla, onun takdirinde yapılan delil toplama işlemi olduğu, keza 5271 sayılı Kanunun 62 ve devam maddelerinde de bu hususa işaret edilerek bilirkişilerden rapor aldırılması, hakim veya mahkemeye ait olup soruşturma evresinde Cumhuriyet Savcısı tarafından da bu maddede gösterilen yetkilerin kullanılabileceğinin öngörüldüğü, kural olarak bilirkişi görüşünün alınmasının hakim tarafından yapılacağının belirtildiği, hangi olayda rapor alınmasına ihtiyaç duyulacağının hakim veya Cumhuriyet Savcısınca farklı değerlendirilebileceği, derhal hakim tarafından rapor aldırılma olanağı bulunmuyorsa, Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılması gerektiği, somut olayda iadeye konu hususların hakim tarafından tamamlanabileceği dikkate alınmaksızın, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığının 26.4.2007 gün ve 22144 sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay C.Başsavcılığının 7.6.2007 gün ve 2007/96817 sayılı tebliğnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Karar: Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden,

Sonuç: Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.3.2007 tarih ve 2007/80 müteferrik sayılı kararının 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, 08.10.2007 gününde oy birliği ile karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS