0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Beraat veya Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı Verilmesi Hâlinde Gider

CMK Madde 327

(1) Hakkında beraat veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilen kişi, sadece kendi kusurundan ileri gelen giderleri ödemeye mahkûm edilir.

(2) Bu kişinin önceden ödemek zorunda kaldığı giderler, Devlet Hazinesince üstlenilir.



CMK Madde 327 Gerekçesi

Yargılama giderlerinin ödenmesini mahkûmiyet koşuluna bağlayan ilkenin doğal sonucu olarak hakkında kamu davası açılan kimsenin beraat etmesi, ceza veya güvenlik tedbiriyle hükümlendirilmemiş olması durumunda giderler Devlet Hazinesine aittir.

Beraat edenin yargılama evrelerinde davanın gerekli kıldığı zorunlu ödemeleri de Devlet Hazinesince üstlenilir.

Kural bu olmakla birlikte, hakkında kamu davası açılmış olan kişi savsama ve kusuruyla bilirkişi veya tanıkların dinleneceği veya yüzleştirme yapılacak duruşmaya katılmaması ve bu işlemlerin yenilenmesinin gerekmesi, kendisini suçlama gibi nedenlerden kaynaklanan giderlerden sorumludur.


CMK 327 (Beraat veya Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı Verilmesi Hâlinde Gider) Emsal Yargıtay Kararları


YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/17662 Karar : 2018/1387 Tarih : 24.01.2018

  • CMK 327. Madde

  • Beraat veya Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı Verilmesi Hâlinde Gider

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre sanıklar müdafiinin temyiz isteğinin vekalet ücretine yönelik olduğu belirlenerek dosya görüşüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Beraat eden ve kendilerini vekil ile temsil ettiren sanıklar … ve … yararına, CMK`nın 324/1, 327/2 ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/5. maddeleri uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Kanuna aykırı, sanıklar … ve … müdafiinin temyiz iddiaları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, ancak bu aykırılık, yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktasının, hüküm fıkrasının yargılama giderlerine ilişkin kısmına, karar tarihinde yürürlükte olan 2011 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi`nin 13/5. madde ve fıkrası uyarınca 1.100 TL maktu vekalet ücretinin Hazineden alınarak sanıklara verilmesine” biçiminde DÜZELTİLMESİNE, hükümlerin bu bağlamda ONANMASINA, 24/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/34203 Karar : 2017/18295 Tarih : 3.07.2017

  • CMK 327. Madde

  • Beraat veya Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı Verilmesi Hâlinde Gider

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

1-Sanık … hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karara karşı yalnızca itiraz yolu açık ve dolayısıyla yapılan başvurunun bu doğrultuda değerlendirilmesinin gerekli bulunduğu,

Anlaşıldığından, katılan … vekilinin tebliğnameye uygun olarak, temyiz davası isteği hakkında bir KARAR VERMEYE YER OLMADIĞINA,

2-Sanık … hakkında tehdit eyleminden kurulan beraat hükmüne yönelik temyize gelince,

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

Beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık yararına, CMK’nın 324/1, 327/2 ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/5. maddeleri uyarınca hükmedilecek vekalet ücretinin Hazineden alınmasının gerektiği gözetilmeden, katılandan alınmasına karar verilmesi,

Kanuna aykırı, katılan … vekilinin temyiz iddiaları bu nedenle yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, ancak bu aykırılık, yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktası tebliğnameye uygun olarak, hüküm fıkrasında yer alan “ katılandan” ibaresi “ Hazineden” biçiminde DÜZELTİLMEK ve başkaca yönleri Kanuna uygun bulunan hüküm bu bağlamda ONANMAK suretiyle 5320 sayılı Kanunun 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesi uyarınca davanın esasına, 03/07/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 19. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/14448 Karar : 2017/6321 Tarih : 4.07.2017

  • CMK 327. Madde

  • Beraat veya Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı Verilmesi Hâlinde Gider

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede,

I- Sanık … müdafiinin temyiz talebinin incelenmesinde;

Beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık yararına, CMK’nın 324/1, 327/2 ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/5. maddeleri uyarınca ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Kanuna aykırı ve sanık müdafiinin temyiz iddiaları yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle BOZULMASINA, 5320 sayılı Kanunun 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesi uyarınca bu aykırılık, yeniden yargılama yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bulunduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktasının; tebliğnameye uygun olarak, hüküm fıkrasına “beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık yararına, CMK’nın 324/1, 327/2 ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/5. maddeleri uyarınca, 1.800 TL vekalet ücretinin Hazineden alınarak sanığa verilmesine” ibaresinin eklenmesi biçiminde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

II- Diğer hükümlere yönelik temyiz incelemesinde;

Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak,

1- Sanık …’nın temyiz talebine yönelik olarak,

a) Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizin de benimsediği 08/04/2014 tarih 2013/7-591 Esas 2014/171 karar sayılı kararında açıklandığı üzere, bandrol yükümlülüğüne aykırılık suçlarında suçun mağdurunun doğrudan “eser sahipleri” olmayıp “toplum” olduğu ve suça konu eserlerle ilgili şikayet bulunmasının da durumu değiştirmeyeceği ve ayrıca 5237 aayılı TCK’nın 44. maddesinde “işlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı

gerektiren suçtan cezalandırılır” hükmüne yer verilmesi, bir fiilden kastedilenin sanığın hareket veya hareketlerinin bir sonucu elde etmeye (bir suçu işlemeye) yönelik olması, bu nedenle de fiilde birden fazla hareketin bulunabilmesi karşısında, birleştirilen 2011/345 esas sayılı dosyadaki bilirkişi raporuna göre; depoda ve araçta ele geçen kitaplardan, kopyalama yoluyla çoğaltılan 28.126 adet kitaptan 24 adedinde orjinal, 1 adedinde sahte bandrol, diğerlerinin ise bandrolsüz olduğunun ayrıca ele geçen SKB VMD seri ve birbirini takip eden toplam 923 adet bandrolün ise sahte olduğunun tespit edilmesi karşısında, sanığın eyleminin TCK’nın 44. maddesi aracılığıyla 5846 sayılı Kanun’un 81/9. maddesine uyduğu gözetilmeden, aynı Kanun’un 71/1, 81/13 maddeleri uyarınca hüküm kurulması,

b)Sanık hakkında 5846 sayılı Kanun’un 81/13. maddesi uyarınca yapılan hesap hatası neticesinde sonuç cezanın 1 yıl 6 ay 1 gün hapis cezası yerine 1 yıl 4 ay 10 gün hapis cezası şeklinde eksik ceza tayin edilmesi,

c) Dosya arasında bulunan bilirkişi raporuna göre, birleşen 2011/345 esas sayılı dosyada 1088 adet kitabın orjinal baskı olup orjinal bandrol taşıdığının bildirilmesi karşısında, orijinal bandrollü kitapların sanığa iadesi yerine yazılı şekilde müsaderesine hükmedilmesi,

d) Birleştirilen dosyalarda sanığın eylemi tek kabul edilerek zincirleme suç hükümleri uygulandığı halde her bir eylem için ayrı ayrı olmak üzere iki vekalet ücretine hükmedilmesi,

2- Sanık …’nın temyiz talebine yönelik olarak,

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizin de benimsediği 08/04/2014 tarih 2013/7-591 Esas 2014/171 karar sayılı kararında açıklandığı üzere, bandrol yükümlülüğüne aykırılık suçlarında suçun mağdurunun doğrudan eser sahipleri olmayıp toplum olduğu ve ve suça konu eserlerle ilgili olarak şikayet bulunmasının da durumu değiştirmeyeceği cihetle; UYAP ortamında yapılan araştırmada benzer eylemler nedeniyle, sanık hakkında,

-Ankara 1. Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesinin 19/12/2013 tarih ve 2012/119 esas, 2013/298 sayılı kararı ile verilip Dairemizin 2015/32896 sayılı esası ile aynı gün incelemesi yapılan ve bozulmasına karar verilen,

-Ankara 2. Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesinin 24/12/2012 tarih ve 2012/75 esas, 2012/310 sayılı kararı ile verilip Dairemizin 2015/11691 sayılı esası ile aynı gün incelemesi yapılan ve bozulmasına karar verilen dava dosyalarının da mevcut bulunduğunun anlaşılması karşısında;

Anılan dosyalar incelenip gerekmesi halinde birleştirilerek, suç ve iddianame tarihleri dikkate alınıp hukuki kesintinin iddianamenin düzenlenmesiyle gerçekleşeceği gözetilmek suretiyle, sanığın bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda aynı mağdura karşı aynı suçu birden fazla işleyip işlemediğinin ve hakkında TCK’nın 43/1. maddesinin uygulanması gerekip gerekmediğinin tartışılması zorunluluğu,

3- O Yer Cumhuriyet Savcısının ve sanık …’un temyiz talebine yönelik olarak,

Sanıklardan …‘nın kendisini Mustafa Sönmez olarak tanıtarak matbaa işi yaptığını, kitapları depolamak için yer aradığını söyleyerek sanık …‘a ait işyerini kiralamasından ibaret olayda, sanık …‘un suçlamayla ilgisinin bulunmadığına dair aşamalarda değişiklik göstermeyen savunmaları, olayın gelişimi ve dosya kapsamı dikkate alındığında sanığın kitapların bandrolsüz olduğunu bilerek suça iştirak ettiğine ilişkin yeterli ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden beraati yerine yerinde olmayan gerekçe ile mahkumiyetine kararı verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş ve sanıklar, sanıklar müdafiileri ve O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye kısmen uygun olarak, HÜKÜMLERİN 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca, BOZULMASINA, yeniden yapılacak yargılamada CMUK’nın 326/son maddesinin gözetilmesine, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 04/07/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 17. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/11134 Karar : 2017/7722 Tarih : 15.06.2017

  • CMK 327. Madde

  • Beraat veya Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı Verilmesi Hâlinde Gider

Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 13.03.2012 gün, 415-92 sayılı kararında da açıklandığı gibi, 5271 sayılı CMK’nın 327. maddesinin birinci fıkrası; “Hakkında beraat veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilen kişi, sadece kendi kusurundan ileri gelen giderleri ödemeye mahkum edilir” şeklinde düzenlemeye yer vermiş olup, maddenin gerekçesinde ise ‘‘sanığın kendi kusuruyla sebep olduğu giderler’’ kavramı ile “hakkında kamu davası açılmış olan kişi savsama ve kusuruyla bilirkişi veya tanıkların dinleneceği veya yüzleştirme yapılacak duruşmaya katılmaması ve bu işlemlerin yenilenmesinin gerekmesi, kendisini suçlama gibi nedenlerden kaynaklanan’’ giderlerin anlaşılması gerektiği açıklanmıştır.

Somut olayda ise, dosya kapsamına göre sanığın kusurundan kaynaklanan bir gider bulunmadığından, karşılıksız yararlanma suçundan açılmış kamu davasında yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, 6352 sayılı Yasa’nın geçici 2/2. ve CMK’nın 234/4-a maddeleri gereğince ceza verilmesine yer olmadığına karar verilen sanığın yargılama giderlerini ödemesine karar verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, katılan … Elektrik Dağıtım A.Ş. vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi gereğince tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, ancak bu aykırılığın aynı Kanun’un 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından yargılama giderinin sanığa yükletilmesine ilişkin bölümün çıkartılarak, ‘‘Yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılmasına’’ cümlesinin eklenmesi sureti ile hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 15.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 17. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/29027 Karar : 2017/7317 Tarih : 8.06.2017

  • CMK 327. Madde

  • Beraat veya Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı Verilmesi Hâlinde Gider

Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

1-Sanık hakkında ayrı hat çekerek sayacın devre dışı bırakılması sureti ile kaçak elektrik kullandığına dair kaçak tespit tutanağının düzenlenmesi karşısında; sanığın suça konu yerde kullanılan elektrik sayacının tüketimi eksik gösterip göstermediği veya sayaca tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde müdahale edilip edilmediğinin tespit edilebilmesi için; sanığın suça konu yerde ne kadar süredir bulunduğunun ve kaçak ya da usulsüz kullanımın ne zaman başladığının kesin olarak saptanması, sanık suça konu yerde halen faaliyette bulunmakta ise keşif yapılıp kullanılabilecek elektrik miktarı belirlenmek suretiyle; faaliyette bulunmuyor ise tespit tutanağında belirtilen tüketim değerlerine göre usulsüz kullanım bedeli konusunda teknik bilirkişiden rapor alınması, alınan bilirkişi raporu sonucunda, katılan kurumun normal tarifeye göre vergili ve cezasız gerçek zararının ne olduğunun bilirkişiye hesaplattırılarak, zararı soruşturma aşamasında tazmin eden sanık hakkında kamu davası açılamayacağından, CMK’nun 223/8. maddesi uyarınca kovuşturma şartının gerçekleşmemesi nedeniyle sanık hakkındaki kamu davasının düşürülmesi, zarar karşılanmamış ise; sanığa, bilirkişi raporunun tebliği ile kaçak elektrik kullanım bedelini hükümden önce ödemesi halinde TCK’nın 168/5. maddesi uyarınca etkin pişmanlıktan yararlanabileceği hususu hatırlatılıp, talep etmesi halinde zararı gidermesi için kendisine makul bir süre verilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken eksik kovuşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,

2-28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Yasa’nın 81. maddesi ile değişik 106/3. maddesi uyarınca adli para cezalarının ödenmemesi halinde kamuya yararlı bir işte çalışma tedbirine de karar verilebileceği gözetilerek, sanığa hükümde infaz yetkisini de kısıtlar şekilde hapisten çevrilen adli para cezasının ödenmemesi halinde hapse çevrileceğinin ihtar edilmesi,

3-5271 sayılı CMK’nın 327/1 maddesi gereğince sanığın sarfına sebebiyet verdiği posta gideri olan 18,00 TL tutarındaki yargılama giderinin, 6352 sayılı Yasa’nın 100. maddesi ile değişik CMK’nın 324. mddesi gereğince 6183 sayılı Kanun’un 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken 20,00 TL tutardan az olması nedeniyle hazineye yüklenilmesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Bozmayı gerektirmiş, sanık …’ün temyiz nedeni bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 08.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/12878 Karar : 2017/3826 Tarih : 11.05.2017

  • CMK 327. Madde

  • Beraat veya Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı Verilmesi Hâlinde Gider

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin “06/09/2013” şeklinde gösterilmesi, mahallinde düzeltilebilir yazım yanlışlığı olarak kabul edilmiş olup;

Sanığın, hakkında dava açılmadan Ürgüp Belediye Başkanlığına ibraz ettiği 14/03/2014 tarihli dilekçe ile, izinsiz uygulamaları bir ay kadar önce kaldırdığını bildirmiş olması karşısında, yargılama giderlerinin kamu üzerinde bırakılmasında 5271 sayılı CMK’nın 327. maddesine aykırılık görülmeyerek, tebliğnamedeki bozma görüşüne iştirak edilmemiştir.

Yapılan yargılama sonunda, yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmadığı, sanık tarafından izinsiz inşa edilen taş kemerlerin ortadan kaldırılması nedeniyle atılı suçun unsurlarının oluşmadığı, gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin, gerekli araştırma ve inceleme yapılmadan karar verildiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, beraate ilişkin hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA, 11/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/25187 Karar : 2017/4793 Tarih : 2.05.2017

  • CMK 327. Madde

  • Beraat veya Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı Verilmesi Hâlinde Gider

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede:

1-Sanık … müdafiine, adı geçen sanık tarafından verilen vekaletname tarihinin, hüküm tarihinden sonraki bir güne ait olduğu anlaşıldığından,

Vekalet ücretine yönelik, sanık … müdafiinin temyiz iddiaları yerinde görülmediğinden, tebliğnameye aykırı olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA,

2-Sanıklar … ve … açısından yapılan incelemede;

CMK’nın 324/1. maddesine göre, avukatlık ücreti yargılama giderlerinden olup, aynı Kanunun 327/2. maddesinde yer alan “beraat eden kişinin önceden ödemek zorunda kaldığı giderler devlet hazinesince üstenilir” hükmü de dikkate alındığında, beraat eden ve kendisini müdafii ile temsil ettiren sanıklar yararına, Avukatlık Asgari Ücreti Tarifesi’nin 13/5. maddesi uyarınca, Hazine aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemesi,

Kanuna aykırı, sanıklar … ve … müdafiinin temyiz iddiaları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükümlerin BOZULMASINA, ancak; bu aykırılık, yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğundan, 5320 sayılı Yasanın 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesi uyarınca, tebliğnameye uygun olarak, hüküm fıkrasına, “beraat eden ve kendisini müdafii ile temsil ettiren sanıklar yararına, CMK’nın 324/1, 327/2 ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/5. maddeleri uyarınca, 1320 TL vekalet ücretinin Hazine’den alınarak, sanıklara ayrı ayrı verilmesine” ibaresinin eklenmesi biçiminde HÜKÜMLERİN DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 02.05.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/21248 Karar : 2017/838 Tarih : 30.01.2017

  • CMK 327. Madde

  • Beraat veya Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı Verilmesi Hâlinde Gider

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi, kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

1-Sanık … müdafinin vekalet ücreti yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Sanıklar müdafii sıfatı ile kararı temyiz ettiği anlaşılan Av. …‘in dosyada sanık … adına düzenlenmiş vekaletname, yetki belgesi yahut görevlendirme yazısı bulunmadığı, mahkemece yapılan ihtara rağmen bu eksikliği gidermediği anlaşılmakla, sanık … adına hükmü temyize hak ve yetkisi bulunmayan avukat …‘in temyiz isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1 maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK’nun 317. maddesi gereğince REDDİNE,

2- Sanıklar …, …, …, …, … müdafinin vekalet ücreti yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

Beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanıklar …, …, …, …, … yararına, CMK’nın 324/1, 327/2 ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/5. maddeleri uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Kanuna aykırı ve sanıklar müdafiinin temyiz iddiaları yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle BOZULMASINA, 5320 sayılı Kanunun 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesi uyarınca bu aykırılık, yeniden yargılama yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bulunduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktasının; tebliğnameye uygun olarak, hüküm fıkrasına “beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanıklar …, …, …, …, … yararına, CMK’nın 324/1, 327/2 ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/5. maddeleri uyarınca, 1.100’er TL vekalet ücretinin Hazineden alınarak sanıklar …, …, …, …, …‘e verilmesine” ibaresinin eklenmesi biçiminde HÜKMÜN DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 30/01/2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 21. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/14342 Karar : 2016/747 Tarih : 3.02.2016

  • CMK 327. Madde

  • Beraat veya Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı Verilmesi Hâlinde Gider

Sanık … hakkında, 25.01.2010 tarihinde işlediği iddia olunan “mühür bozma” suçundan, ………. Cumhuriyet Başsavcılığının 16.11.2012 gün ve 2011/80269 soruşturma, 2012/20590 esas, 2012/9354 iddianame nosu ile açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonunda, ….. Asliye Ceza Mahkemesince 15.05.2013 gün ve 2012/1086 esas, 2013/373 karar numarası ile beraata hükmedilip bu hükmün 25.06.2013 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleşmesinden sonra; aynı olayla ilgili olarak “karşılıksız yararlanma” suçundan, 2013/45218 soruşturma numarası üzerinden soruşturma yürütmekte olan …….. Başsavcılığınca, (daha önce yapılmış olan yargılama ve kesinleşmiş bulunan beraat hükmü farkedilmeyerek) 06.01.2014 gün ve 2013/45218-2014/49 sayı ile ayırma kararı verilmesi ve 06.01.2014 gün ve 2013/45218 soruşturma, 2014/321 esas, 2014/167 sayılı iddianame ile yeniden dava açılması üzerine, …….. Asliye Ceza Mahkemesince 13.01.2014 tarihinde iddianamenin kabul edildiği, 13.01.2014 tarihinde tensip yapıldığı, 17.04.2014 tarihinde yapılan ve sanık müdafii …….`in de katıldığı oturumda sanığın savunmasının alındığı, aynı oturumda sanık ve müdafıinin savunması da dikkate alınmak suretiyle, “aynı suçtan dolayı sanık hakkında daha önce açılmış bir dava sonucu verilmiş kesin hüküm bulunduğu anlaşılmakla, CMK 223/7. maddesi gereğince davanın ( REDDİNE )” karar verildiği anlaşılan olayda;

Sanık müdafıinin “davanın ( REDDİNE )” ilişkin hükümle ilgili temyizinin “vekalet ücretine” yönelik olduğu görülmekle, bu hususla sınırlı olarak yapılan incelemede;

Öncelikle çözümlenmesi gereken konu; davanın reddi halinde “sanık lehine”vekalet ücretine karar verilip verilemeyeceğine ilişkindir:

Yargılama giderleri 5271 sayılı CMK`nın 324 ila 330. maddelerinde düzenlenmiş olup anılan Yasanın, 324. maddesinin birinci fıkrasında yer alan; “Harçlar ve tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri ile soruşturma ve kovuşturma evrelerinde yargılamanın yürütülmesi amacıyla Devlet Hâzinesinden yapılan her türlü harcamalar ve taraflarca yapılan ödemeler yargılama giderleridir” şeklindeki düzenleme ile yargılama giderlerinin kapsamı; 325. maddesinin birinci fıkrasında yer alan; “Cezaya veya güvenlik tedbirine mahkûm edilmesi hâlinde, bütün yargılama giderleri sanığa yüklenir” şeklindeki düzenleme ile de bu konuya ilişkin genel kural belirlenmiştir.

Buna karşılık, “beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi halinde gider” başlıklı 327. maddenin birinci fıkrasında, genel kurala ters düşmeyecek şekilde; “hakkında beraat veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilen kişi, sadece kendi kusurundan ileri gelen giderleri ödemeye mahkûm edilir” hükmüne yer verilmek suretiyle “beraat veya ceza verilmesine yer olmadığına” karar verildiğinde, yargılama giderlerine ilişkin olarak nasıl karar verilmesi gerektiği açıkça düzenlenmiştir.

327.maddenin gerekçesinde, “kendi kusuru” ibaresinden ne anlaşılması gerektiği “hakkında kamu davası açılmış olan kişi savsama ve kusuruyla bilirkişi veya tanıkların dinleneceği veya yüzleştirme yapılacak duruşmaya katılmaması ve bu işlemlerin yenilenmesinin gerekmesi, kendisini suçlama gibi nedenlerden kaynaklanan giderlerden sorumludur’’ biçiminde açıklanmıştır.

Buna göre, kural; sanık hakkında, cezaya veya güvenlik tedbirine hükmolunması halinde, bütün yargılama giderlerinin sanığa yüklenmesidir. İstisnalar ise yasada açıkça belirtilmiş değildir. Beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi halinde sanığın sadece kendi kusurundan ileri gelen giderleri ödemeye mahkum edileceği hükmüne ayrıca yer verilmiş olması, 327. maddenin “sınırlayıcı nitelikte istisnai bir hüküm olarak” kabul edilmesini gerektirmez. Zira, 325. madde, yargılama giderlerinden mutlaka sorumlu olacak kişiyi, 327. madde ise yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacak kişiyi belirtmekle yetinmiştir. 325. maddenin 3. fıkrasında da; “yargılamanın değişik evrelerinde araştırma veya işlemler nedeniyle giderler meydana gelmiş olup da, sonuç sanık lehine ortaya çıkmış ise, bu giderlerin sanığa yüklenmesinin hakkaniyete aykırı olacağı anlaşıldığında mahkeme, bunların kısmen veya tamamen Devlet Hâzinesine yüklenmesine karar verir.” denilmek suretiyle, yargılama giderlerinin sanığa yüklenip yüklenmeyeceği hususunda “hakkaniyete aykırı” davranılmaması gerektiğine işaret edilmiştir.

Bu durumda, Yasanın 325 ve 327. maddelerinden her ikisinde de sayılmayan, “düşme, davanın reddi” gibi hallerde, 325. maddenin 3. fıkrasındaki “hakkaniyet” kıstası kullanılmak suretiyle kıyas yapılması mümkün görülmüştür. Zira, ceza muhakemesi hukukunda, sınırlayıcı ve istisnai normlar ile koruma tedbirlerine ilişkin düzenlemelerin kıyasen uygulanmasının olanaklı olmadığı kabul edilmekte ise de; 327. maddedeki düzenlemenin, sınırlayıcı veya istisnai bir norm olduğu söylenemez.

Buna göre, kesinleşmiş beraat hükmü farkedilmeyerek sanık hakkında gereksiz yere yeni bir dava açılıp duruşma yapıldıktan sonra, sanık ve müdafıinin savunması üzerine, “davanın ( REDDİNE )” karar verilen somut olayda; sanığın kendi kusuru da bulunmadığı cihetle, yargılama sırasında vekaletname ile atanmış bir müdafiin yardımından faydalandığı anlaşılan sanık lehine vekalet ücretine karar verilmemesi hakkaniyete aykırı olacağından, bu zorunluluğa aykırı davranılması,

Usul ve yasaya aykırı ve sanık müdafıinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş ise de; bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyeceğinden, 1412 sayılı CMUK`nm halen yürürlükte bulunan 322. maddesindeki yetkiye istinaden, “hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesinin 5. fıkrasına göre, kendisini vekil ile temsil ettiren sanık lehine, Devlet Hazinesi aleyhine, 1500 (binbeşyüz) lira avukatlık ücretine” hükmedilmek suretiyle, sadece vekalet ücreti yönünden incelenen hükmün isteme aykırı olarak ( DÜZELTİLEREK ONANMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 13. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/4183 Karar : 2014/7037 Tarih : 3.03.2014

  • CMK 327. Madde

  • Beraat veya Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı Verilmesi Hâlinde Gider

1-Mühür bozma suçuna yönelik yapılan temyiz başvurusunun incelenmesinde;

Mühür bozma suçundan açılan kamu davası konusunda bir karar verilmediği görülmüş ise de, zamanaşımı süresi içerisinde mahkemesince bu konuda bir karar verilmesi olanaklı görüldüğünden, mühür bozma suçuna yönelik o yer Cumhuriyet Savcısı ve katılan vekilinin temyiz başvurularının istem gibi REDDİNE,

2-Karşılıksız yararlanma suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 13.03.2012 gün, 415-92 sayılı kararında da açıklandığı gibi, 5271 sayılı CMK`nın 327. maddesinin birinci fıkrası; “Hakkında beraat veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilen kişi, sadece kendi kusurundan ileri gelen giderleri ödemeye mahkum edilir” şeklinde düzenlemeye yer vermiş olup,

Maddenin gerekçesinde ise “sanığın kendi kusuruyla sebep olduğu giderler” kavramı ile “hakkında kamu davası açılmış olan kişi savsama ve kusuruyla bilirkişi veya tanıkların dinleneceği veya yüzleştirme yapılacak duruşmaya katılmaması ve bu işlemlerin yenilenmesinin gerekmesi, kendisini suçlama gibi nedenlerden kaynaklanan” giderlerin anlaşılması gerektiği açıklanmıştır.

Somut olayda ise, dosya kapsamına göre sanığın kusurundan kaynaklanan bir gider bulunmadığından, elektrik enerjisi hırsızlığı suçundan açılmış kamu davasında yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, 6352 sayılı Yasanın Geçici 2/2 ve CMK`nın 234/4-a maddeleri gereğince ceza verilmesine yer olmadığına karar verilen sanığın katılan lehine vekalet ücreti ile yargılama giderlerini ödemesine karar verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet Savcısı ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 1412 sayılı CMUK`un 321. maddesi gereğince tebliğnameye uygun olarak ( BOZULMASINA ) ancak bu aykırılığın aynı Kanunun 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından yargılama gideri ve vekalet ücretinin sanığa yükletilmesine ilişkin bölümün çıkartılarak, “Yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılmasına” cümlesinin eklenmesi sureti ile hükmün (DÜZELTİLEREK ONANMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas : 2012/27929 Karar : 2013/605 Tarih : 21.01.2013

  • CMK 327. Madde

  • Beraat veya Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı Verilmesi Hâlinde Gider

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;

Katılan vekilinin temyiz isteminin kapsamının, sanık hakkında 28.01.2006 tarihli elektrik enerjisi hırsızlığı suçundan verilen ceza verilmesine yer olmadığına dair karar ile mühür bozma suçunda verilen beraat kararı ile sınırlı olduğu belirlenerek yapılan incelemede;

I- Sanık hakkında, mühür bozma suçundan verilen hükme yönelik temyiz incelemesinde; 6352 sayılı yasanın geçici 2. maddesinin 2. fıkrası uyarınca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12/07/2012 günlü iade kararı sadece elektrik enerjisi hırsızlığı suçundan kurulan hükümle ilgili olup, daha önce mühür bozma suçundan kurulan 01/12/2010 tarihli hüküm geçerli olduğundan, bu suç yönünden yeniden verilen 19/07/2012 tarihli hükmün hukuki değerden yoksun olduğu belirlenerek yapılan incelemede; Sanık hakkında elektrik enerjisi hırsızlığı ve mühür bozma suçundan açılan kamu davası üzerine katılan vekilinin 07.03.2008 tarihli dilekçe ile sadece elektrik enerjisi hırsızlığı suçu yönünden katılma talebinde bulunduğu, bu dilekçeye istinaden katılma kararı verildiği ve mühür bozma suçundan katılma istemi ve katılma kararının olmadığı anlaşılmakla, mühür bozma suçundan verilen, kararı temyize hakkı bulunmayan katılan vekilinin temyiz isteminin 1412 sayılı CMUK`nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,

II- Sanık hakkında, elektrik enerjisi hırsızlığı suçundan verilen hükme yönelik temyiz incelemesinde ise; Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 13.03.2012 gün, 415-92 sayılı kararında da açıklandığı gibi, yargılama giderleri 5271 sayılı CYY`nın 324 ila 330. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, anılan Yasanın 324. maddesinin birinci fıkrasında yer alan; “Harçlar ve tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri ile soruşturma ve kovuşturma evrelerinde yargılamanın yürütülmesiyapılan ödemeler yargılama giderleridir” şeklindeki düzenleme ile yargılama giderlerinin kapsamı, “sanığın yükümlülüğü” başlıklı 325. maddesinin birinci fıkrasında yer alan; “Cezaya veya güvenlik tedbirine mahkûm edilmesi hâlinde, bütün yargılama giderleri sanığa yüklenir” şeklindeki düzenleme ile de kural olarak, ancak sanık hakkında cezaya veya güvenlik tedbirine hükmolunması halinde sanığın yargılama giderlerinden sorumlu olacağı belirlenmiştir.

Anılan Yasanın “beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi halinde gider” başlıklı 327. maddesinin birinci fıkrası ise; “Hakkında beraat veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilen kişi, sadece kendi kusurundan ileri gelen giderleri ödemeye mahkûm edilir” şeklinde düzenlenmiş olup, fıkranın açık düzenlemesinden de anlaşılacağı üzere, beraat veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi halinde sanık ancak, kendi kusurundan ileri gelen giderlerden sorumlu olacaktır. Madde gerekçesinde kendi kusurundan ne anlaşılması gerektiği “hakkında kamu davası açılmış olan kişi savsama ve kusuruyla bilirkişi veya tanıkların dinleneceği veya yüzleştirme yapılacak duruşmaya katılmaması ve bu işlemlerin yenilenmesinin gerekmesi, kendisini suçlama gibi nedenlerden kaynaklanan giderlerden sorumludur” şeklinde açıklandığının anlaşılması karşısında; elektrik enerjisi hırsızlığı suçundan yargılanan sanık hakkında, katılan kurumun zararını tamamen tazmin etmesi nedeniyle, 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 6352 sayılı Yasının Geçici 2/2 maddesi ile 5271 sayılı CMK` nın 223/4 maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi nedeniyle, yargılama giderlerinden sayılan vekalet ücretinden sorumlu tutulmamasına ilişkin hükümde usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir.

Yapılan duruşmaya toplanan delillere, gerekçeye, hakimin kanaat ve takdirine göre temyiz itirazları yerinde olmadığından, katılan vekilinin temyiz isteminin reddiyle hükmün istem gibi ( ONANMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ Esas : 2010/4248 Karar : 2012/3567 Tarih : 22.02.2012

  • CMK 327. Madde

  • Beraat veya Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı Verilmesi Hâlinde Gider

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi:

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede ;

Sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Sanık hakkında açılan kamu davasının 5237 sayılı TCK.nun 184/5. maddesi uyarınca düşürülmesine karar verildiği halde, Yargıtay CGK`nun 31.01.2012 tarihli ve 2011/258-8 esas/karar sayılı kararı karşısında 5271 sayılı Yasanın 327/1. maddesine aykırı biçimde katılan lehine dilekçe yazım ücretine hükmolunmaması gerekeceği lüzumu,

Bozmayı gerektirmiş, katılan Çeşme Belediye Başkanlığı vekilinin temyiz iddiaları bu nedenle yerinde ise de, bu aykırılık, yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktası tebliğnameye uygun olarak, “ katılan lehine dilekçe yazım ücretine hükmedilmesine” ilişkin kısmın hüküm fıkrasından çıkartılmak suretiyle DÜZELTİLMEK ve başkaca yönleri Yasaya uygun bulunan hüküm, bu bağlamda ONANMAK suretiyle 5320 sayılı Yasanın 8/1.madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 sayılı CYY.nın 322.maddesi uyarınca davanın esasına, oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ Esas : 2008/3755 Karar : 2008/3044 Tarih : 28.03.2008

  • CMK 327. Madde

  • Beraat veya Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı Verilmesi Hâlinde Gider

6136 sayılı kanuna aykırılıktan sanıklar Hasan Yıldız ve Yusuf Öztürk`ün 5395 sayılı Kanunun 11. maddesi delaletiyle 5/3. maddesi uyarınca velilerine teslimine, anılan kanunun 5/1-6 maddesi uyarınca iş ve meslek edinmeleri amacı ile elektrik işi ile uğraşan bir ustanın yanına yerleştirilmelerine, bu dava için bozmadan önce yapılan 74,40 YTL yargılama giderinin küçüklerden müteselsilen ve mütesaviyen tahsiline dair Eruh Asliye Ceza Mahkemesinin 27/09/2006 tarih ve 2006/37-43 sayılı kararına yapılan itirazın reddine ilişkin, ( SİİRT ) Ağır Ceza Mahkemesinin 27.11.2006 tarih ve 2006/501-501 sayılı kararını kapsayan dosya ile ilgili olarak;

1- CMK. 223/3-a maddesi gereğince yaş küçüklüğü bulunan sanıklar hakkında, kusurun bulunmamasından dolayı ceza verilmesine yer olmadığı kararı verildikten sonra TCK.nun 31/1-son cümle gereğince çocuklara özgü güvenlik tedbirlerinin uygulanması gerekirken, doğrudan tedbir kararına hükmedilmesinde,

2- 5271 sayılı Kanunun 327/1. maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi gereken hallerde yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılacağına karar verilmesi gerekirken çocuklara yükletilmesinde,

3- Sanığın ceza sorumluluğunun tayininin 5237 sayılı Kanunun 31. maddesine göre yapılırken, silahın müsaderesine ilişkin hükmün aynı kanunun 54. maddesi yerine karma uygulama yapılarak 765 sayılı TCK.nun 36. maddesine göre yapılmasında isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 31.1.2008 gün ve 6434 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C.Başsavcılığından 6.3.2008 tarih ve 2008/031276 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize tevdi edilmekle incelendi:

Gereği görüşülüp düşünüldü:

Kanun yararına bozma talebine konu karar; Eruh Asliye Ceza Mahkemesinin 27/09/2006 tarih, 2006/37-43 sayılı kararına yapılan itirazın reddine ilişkin, Siirt Ağır Ceza Mahkemesinin 27/11/2006 tarih, 2006/501-501 sayılı kararı olarak gösterilmiştir.

Oysa; Eruh Asliye Ceza Mahkemesinin 27.9.2006 tarih, 2006/37-43 sayılı kararına karşı sanıklar müdafiinin 4.10.2006 tarihli itiraz dilekçesi üzerine Eruh Asliye Ceza Mahkemesinin 12.10.2006 gün ve 2006/21-21 değişik iş sayılı kararı ile “Mahkemenin 27.9.2006 tarih ve 2006/37-43 sayılı kararının kaldırılmasına ve dosyanın yeniden esasa kaydına” karar verilmiştir. Eruh Asliye Ceza Mahkemesi bu defa 12.10.2006 tarih ve 2006/41-47 sayı ile yeniden bir hüküm tesis etmiştir.

Bu hükme karşı sanıklar müdafiinin 7.11.2006 tarihli itiraz dilekçesi ile dosya Siirt Ağır Ceza Mahkemesine intikal etmiştir.

Siirt Ağır Ceza Mahkemesi, 27.11.2006 tarih ve 2006/501-501 sayılı kararıyla; itiraza konu Eruh Asliye Ceza Mahkemesi kararında bulunmayan ve itiraz dilekçesinde de yer almayan “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” koşullarının oluşup oluşmadığı yönünde dosyayı incelediğini belirtmek suretiyle, itirazın reddine karar vermiştir.

Sonuç itibariyle, Kanun yararına bozma talebine konu edilen Siirt Ağır Ceza Mahkemesinin 27.11.2006 gün ve 2006/501-501 sayılı itirazın reddine ilişkin kararı, Eruh Asliye Ceza Mahkemesinin 27.9.2006 tarih ve 2006/37-43 sayılı kararına değil; 12.10.2006 tarih ve 2006/41-47 sayılı kararına ilişkindir. Ayrıca yukarda belirtildiği üzere, Siirt Ağır Ceza Mahkemesi kararının içeriğinde yer almamakla birlikte, incelemenin karar ve taleple ilgisi bulunmayan “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” yönünde yapıldığı ifade edilmiştir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu`nun 31. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 223. maddesinde fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmamış olan çocuklar hakkında verilecek kararın gösterilmiş olduğu; 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununda, çocuklara özgü güvenlik tedbirlerinin belirlenmiş bulunduğu, hakkında “ceza verilmesine yer olmadığı” kararı verilen kişilerin sadece kendi kusurlarından ileri gelen giderlerden sorumlu tutulabilecekleri ve uygulanan kanunun, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu olması itibariyle müsaderenin de bu kanuna göre yapılması gerekeceği cihetle;

Adalet Bakanlığının 31.1.2008 gün ve 6434 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C.Başsavcılığının 6.3.2008 tarih ve 2008/031276 sayılı ihbarname içeriği yerinde görülmekle, Siirt Ağır Ceza Mahkemesinin 27.11.2006 tarih ve 2006/501-501 sayılı kararının 5271 sayılı CMK.nun 309/4-d maddesi uyarınca ( BOZULMASINA ), ortadan kaldırılmasına,

Suç tarihi itibariyle oniki yaşını doldurmamış olan suça sürüklenen çocuklar Hasan Yıldız ve Yusuf Öztürk`e 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 31/1. maddesi delaletiyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 223/3-a ve son cümle uyarınca kusurlarının bulunmaması dolayısıyla ceza verilmesine yer olmadığına; 5395 sayılı Kanunun 11. maddesi delaletiyle aynı kanunun 5/3. maddesi uyarınca velilerine teslim edilmelerine, Eruh Adli Emanetinin 2002/23 sırasında kayıtlı, 7.65 mm. çaplı, AS 2231-1982 seri numaralı tabanca ve şarjörünün 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 54/4. maddesi uyarınca müsaderesine, yargılama giderinin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 327/1. maddesi gereğince kamu üzerinde bırakılmasına, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay C.Başsavcılığına ( TEVDİİNE ), oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ Esas: 2014/6996 Karar: 2016/10160 Tarih: 23.05.2016

  • CMK 327. Madde

  • Beraat veya Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı Verilmesi Hâlinde Gider

A- )Sanık … hakkında yaralama ve hakaret suçlarından verilen kararlarda öngörülen cezaların nitelik ve niceliğine göre, verildiği tarih itibariyle hükümlerin temyiz edilemez olduğu anlaşıldığından, 5320 Sayılı Kanun’un 8/1 ve 1412 Sayılı CMUK’nın 317. maddeleri uyarınca sanık … müdafiinin tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ İSTEĞİNİN REDDİNE,

B- )Diğer hükümlerin temyiz incelemesine gelince;

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

1- )Sanık …‘a yükletilen kişilerin huzur ve sükununu bozma eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,

Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,

Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.

Ancak;

a- )TCK’nın 53/l- ( c ) maddesindeki hak yoksunluğunun sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverme tarihine kadar, diğer kişilere karşı belirtilen yetkiler yönünden mahkum olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar geçerli olacağının gözetilmemesi,

b- )Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24.11.2015 gün ve 29542 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 08.10.2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 Sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin ( 1 ) numaralı fıkrasının ( b ) bendinde yer alan “ve diğer siyasi hakları kullanmaktan” ibaresinin iptaline karar verilmiş, ayrıca aynı bentte yer alan “seçme ve seçilme” ehliyetleri ile ilgili olarak da, hükümlünün, hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak bu hak ve ehliyetlerden yoksun bırakılması uygulamasını engelleyici nitelikte iptal kararları verilmiş olması ve doğan boşluk sebebiyle bu hususta yeni bir yasal düzenleme yapılması ihtiyacının ortaya çıkması karşısında, yerel mahkeme hükmünde bu hak ve ehliyetlerden yoksun bırakmaya dair uygulamanın dayanaksız kalması,

Bozmayı gerektirmiş ve sanık …‘ın temyiz iddiaları bu sebeple yerinde ise de, bu aykırılık, yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktası tebliğnameye uygun olarak, TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına dair kısımdan ( b ) ibaresi çıkartılmak ve “sanık hakkında TCK’nın 53/1- ( c ) maddesinde yer alan hak yoksunluğunun kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar, diğer kişiler yönünden ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar uygulanmasına” ibaresi eklenmek, biçiminde DÜZELTİLMESİNE ve başkaca yönleri Kanuna uygun bulunan hüküm, bu bağlamda ONANMASINA,

2- )Sanık … hakkında hakaret suçundan verilen beraat hükmüne yönelik incelemede;

Beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık … yararına, CMK’nın 324/1,, 327/2 ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/5. maddeleri uyarınca vekalet ücretine hükmedilmemesi,

Kanuna aykırı ve sanık … müdafiinin temyiz iddiaları yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeple BOZULMASINA, 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 Sayılı CMUK’nın 322. maddesi uyarınca bu aykırılık, yeniden yargılama yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bulunduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktasının; tebliğnameye uygun olarak, hüküm fıkrasının yargılama giderlerine dair kısmının sonuna “beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık … yararına, CMK’nın 324/1,, 327/2 ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/5. maddesi uyarınca, 600 TL maktu vekalet ücretinin Hazineden alınarak sanığa verilmesine” ibaresinin eklenmesi” biçiminde DÜZELTİLMESİNE ve başkaca yönleri Kanuna uygun bulunan hükmün bu bağlamda ONANMASINA,

3- )Sanık … hakkında tehdit suçundan kurulan hükme yönelik incelemede ise;

Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

Sanığın, katılan …‘ı tehdit etmediğine dair aşamalarda değişmeyen savunmaları ve bu hususun tanıklar …, …, … tarafından doğrulanması karşısında, sanığın savunması ile adı geçen tanıkların anlatımlarına neden itibar edilmediği ve tanık …‘ın beyanının hangi sebeple üstün tutulduğu açıklanıp tartışılmadan, yetersiz gerekçeyle karar verilmesi,

SONUÇ : Kanuna aykırı ve sanık … müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 23.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/23704 Karar: 2015/38362 Tarih: 23.11.2015

  • CMK 327. Madde

  • Beraat veya Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı Verilmesi Hâlinde Gider

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, temyiz isteğinin vekalet ücretine hasredildiği belirlenerek dosya görüşüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Beraat eden ve kendilerini vekil ile temsil ettiren suça sürüklenen çocuklar yararına, CMK’nın 324/1,, 327/2 ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/5. maddeleri uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Kanuna aykırı, suça sürüklenen çocuklar C.. B.. ve M.. B.. müdafiinin temyiz iddiaları bu nedenle yerinde ise de, bu aykırılık, yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktası tebliğnameye uygun olarak, hüküm fıkrasının yargılama giderlerine ilişkin kısmına, “beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren suça sürüklenen çocuklar yararına, CMK’nın 324/1,, 327/2 ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/5. maddeleri uyarınca, 1.100 TL vekalet ücretinin Hazineden alınarak suça sürüklenen çocuklar C.. B.. ve M.. B..’na verilmesine” biçiminde düzeltilmek ve başkaca yönleri Kanuna uygun bulunan hükümler, bu bağlamda onanmak suretiyle 5320 sayılı Kanunun 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 sayılı 322. maddesi uyarınca davanın esasına, 23.11.2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.


YARGITAY 14. CEZA DAİRESİ Esas: 2014/10394 Karar: 2014/13621 Tarih: 02.12.2014

  • CMK 327. Madde

  • Beraat veya Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı Verilmesi Hâlinde Gider

Kararın sadece sanık müdafii tarafından vekâlet ücretine ilişkin olarak temyiz edildiği anlaşılmakla gereği düşünüldü:

Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin gösterilmemesi ile yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettiren ve beraat eden sanık lehine hazine aleyhine maktu vekâlet ücretine karar verilmeyerek 5271 sayılı CMK.nın 327/2. maddesine aykırı davranılması,

Sonuç: Bozmayı gerektirdiğinden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, bu hususların yeniden yargılama yapılmaksızın 1412 sayılı CMUK.nın 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan karar başlığına “Suç Tarihi Mayıs 2010” ve hüküm fıkrasına “2013 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/5. maddesi uyarınca 2640 TL maktu vekâlet ücretinin Hazineden alınarak sanığa ödenmesine” ibareleri eklenmek suretiyle hükmün düzeltilerek ONANMASINA, 02.12.2014 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.


YARGITAY 13. CEZA DAİRESİ Esas: 2014/552 Karar: 2014/22901 Tarih: 30.06.2014

  • CMK 327. Madde

  • Beraat veya Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı Verilmesi Hâlinde Gider

1-Sanık hakkında elektrik enerjisi hırsızlığı ve mühür bozma suçlarından dava açıldığı, 5237 sayılı TCK’nın 203. maddesinde düzenlenen mühür bozma suçunun aynı Kanunun 142/1-f maddesinde düzenlenen elektrik enerjisi hırsızlığı suçundan bağımsız olarak düzenlendiği ve 02.07.2012 tarihinde kabul edilerek, 28344 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun ile 5237 sayılı TCK’nın 142/1-f maddesinde yer alan elektrik enerjisi hırsızlığı suçu ile ilgili düzenleme yapıldığı ve mühür bozma suçu ile ilgili bir düzenleme yapılmadığından her eylemin ayrı ayrı değerlendirilerekhüküm kurulması gerektiği gözetilmeden sanığın eyleminin bir bütün olarak karşılıksız yararlanma suçunu oluşturduğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesi,

Kabule göre de;

2-Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 13.03.2012 gün, 415-92 sayılı kararında da açıklandığı gibi, 5271 sayılı CMK’nın 327. maddesinin birinci fıkrası; “Hakkında beraat veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilen kişi, sadece kendi kusurundan ileri gelen giderleri ödemeye mahkum edilir” şeklinde düzenlemeye yer vermiş olup, maddenin gerekçesinde ise ‘‘sanığın kendi kusuruyla sebep olduğu giderler’’ kavramı ile “hakkında kamu davası açılmış olan kişi savsama ve kusuruyla bilirkişi veya tanıkların dinleneceği veya yüzleştirme yapılacak duruşmaya katılmaması ve bu işlemlerin yenilenmesinin gerekmesi, kendisini suçlama gibi nedenlerden kaynaklanan’’ giderlerin anlaşılması gerektiği açıklanmıştır.

Sonuç: Somut olayda ise, dosya kapsamına göre sanığın kusurundan kaynaklanan bir gider bulunmadığından, yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, yargılama giderlerini ve katılan lehine vekalet ücreti ödemesinehükmedilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet Savcısınınve sanık E. A.’nun temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 30.06.2014gününde oybirliği ile, karar verildi.


YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ Esas: 2008/3755 Karar: 2008/3044 Tarih: 28.03.2008

  • CMK 327. Madde

  • Beraat veya Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı Verilmesi Hâlinde Gider

6136 sayılı kanuna aykırılıktan sanıklar Hasan Yıldız ve Yusuf Öztürk’ün 5395 sayılı Kanunun 11. maddesi delaletiyle 5/3. maddesi uyarınca velilerine teslimine, anılan kanunun 5/1-6 maddesi uyarınca iş ve meslek edinmeleri amacı ile elektrik işi ile uğraşan bir ustanın yanına yerleştirilmelerine, bu dava için bozmadan önce yapılan 74,40 YTL yargılama giderinin küçüklerden müteselsilen ve mütesaviyen tahsiline dair Eruh Asliye Ceza Mahkemesinin 27/09/2006 tarih ve 2006/37-43 sayılı kararına yapılan itirazın reddine ilişkin, Siirt Ağır Ceza Mahkemesinin 27.11.2006 tarih ve 2006/501-501 sayılı kararını kapsayan dosya ile ilgili olarak;

1- CMK. 223/3-a maddesi gereğince yaş küçüklüğü bulunan sanıklar hakkında, kusurun bulunmamasından dolayı ceza verilmesine yer olmadığı kararı verildikten sonra TCK. nun 31/1-son cümle gereğince çocuklara özgü güvenlik tedbirlerinin uygulanması gerekirken, doğrudan tedbir kararına hükmedilmesinde,

2- 5271 sayılı Kanunun 327/1. maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi gereken hallerde yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılacağına karar verilmesi gerekirken çocuklara yükletilmesinde,

3- Sanığın ceza sorumluluğunun tayininin 5237 sayılı Kanunun 31. maddesine göre yapılırken, silahın müsaderesine ilişkin hükmün aynı kanunun 54. maddesi yerine karma uygulama yapılarak 765 sayılı TCK. nun 36. maddesine göre yapılmasında isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK. nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 31.1.2008 gün ve 6434 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C.Başsavcılığından 6.3.2008 tarih ve 2008/031276 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize tevdi edilmekle incelendi:

TÜRK MİLLETİ ADINA

Gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Kanun yararına bozma talebine konu karar; Eruh Asliye Ceza Mahkemesinin 27/09/2006 tarih, 2006/37-43 sayılı kararına yapılan itirazın reddine ilişkin, Siirt Ağır Ceza Mahkemesinin 27/11/2006 tarih, 2006/501-501 sayılı kararı olarak gösterilmiştir.

Oysa; Eruh Asliye Ceza Mahkemesinin 27.9.2006 tarih, 2006/37-43 sayılı kararına karşı sanıklar müdafiinin 4.10.2006 tarihli itiraz dilekçesi üzerine Eruh Asliye Ceza Mahkemesinin 12.10.2006 gün ve 2006/21-21 değişik iş sayılı kararı ile Mahkemenin 27.9.2006 tarih ve 2006/37-43 sayılı kararının kaldırılmasına ve dosyanın yeniden esasa kaydına karar verilmiştir. Eruh Asliye Ceza Mahkemesi bu defa 12.10.2006 tarih ve 2006/41-47 sayı ile yeniden bir hüküm tesis etmiştir.

Bu hükme karşı sanıklar müdafiinin 7.11.2006 tarihli itiraz dilekçesi ile dosya Siirt Ağır Ceza Mahkemesine intikal etmiştir.

Siirt Ağır Ceza Mahkemesi, 27.11.2006 tarih ve 2006/501-501 sayılı kararıyla; itiraza konu Eruh Asliye Ceza Mahkemesi kararında bulunmayan ve itiraz dilekçesinde de yer almayan hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşullarının oluşup oluşmadığı yönünde dosyayı incelediğini belirtmek suretiyle, itirazın reddine karar vermiştir.

Sonuç itibariyle, Kanun yararına bozma talebine konu edilen Siirt Ağır Ceza Mahkemesinin 27.11.2006 gün ve 2006/501-501 sayılı itirazın reddine ilişkin kararı, Eruh Asliye Ceza Mahkemesinin 27.9.2006 tarih ve 2006/37-43 sayılı kararına değil; 12.10.2006 tarih ve 2006/41-47 sayılı kararına ilişkindir. Ayrıca yukarda belirtildiği üzere, Siirt Ağır Ceza Mahkemesi kararının içeriğinde yer almamakla birlikte, incelemenin karar ve taleple ilgisi bulunmayan hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünde yapıldığı ifade edilmiştir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 31. maddesi5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 31. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 223. maddesinde fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmamış olan çocuklar hakkında verilecek kararın gösterilmiş olduğu; 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununda, çocuklara özgü güvenlik tedbirlerinin belirlenmiş bulunduğu, hakkında ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilen kişilerin sadece kendi kusurlarından ileri gelen giderlerden sorumlu tutulabilecekleri ve uygulanan kanunun, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu olması itibariyle müsaderenin de bu kanuna göre yapılması gerekeceği cihetle;

Adalet Bakanlığının 31.1.2008 gün ve 6434 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C.Başsavcılığının 6.3.2008 tarih ve 2008/031276 sayılı ihbarname içeriği yerinde görülmekle, Siirt Ağır Ceza Mahkemesinin 27.11.2006 tarih ve 2006/501-501 sayılı kararının 5271 sayılı CMK. nun 309/4-d maddesi uyarınca BOZULMASINA, ortadan kaldırılmasına,

Suç tarihi itibariyle oniki yaşını doldurmamış olan suça sürüklenen çocuklar Hasan Yıldız ve Yusuf Öztürk’e 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 31/1. maddesi delaletiyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 223/3-a ve son cümle uyarınca kusurlarının bulunmaması dolayısıyla ceza verilmesine yer olmadığına; 5395 sayılı Kanunun 11. maddesi delaletiyle aynı kanunun 5/3. maddesi uyarınca velilerine teslim edilmelerine, Eruh Adli Emanetinin 2002/23 sırasında kayıtlı, 7.65 mm. çaplı, AS 2231-1982 seri numaralı tabanca ve şarjörünün 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 54/4. maddesi uyarınca müsaderesine, yargılama giderinin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 327/1. maddesi gereğince kamu üzerinde bırakılmasına, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 28.03.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS