Duruşmalı İnceleme
CMK Madde 299
(1) On yıl veya daha fazla hapis cezasına ilişkin hükümlerde, Yargıtay, incelemelerini uygun görmesi halinde duruşma yoluyla yapabilir. Duruşma gününden sanığa, katılana, müdafi ve vekile haber verilir. Sanık, duruşmada hazır bulunabileceği gibi, kendisini bir müdafi ile de temsil ettirebilir.
(2) Sanık, tutuklu ise duruşmaya katılmak isteminde bulunamaz.
CMK Madde 299 Gerekçesi
Temyiz incelemesi kural olarak dosya üzerinden yapılacaktır. Tasarı, onbeş yıl ve daha fazla hürriyeti bağlayıcı cezalar ile ölüm cezalarına ilişkin hükümlerin incelenmelerinin duruşmalı yapılabilmesini uygun görmüştür.
Duruşma isteme yetkisi yalnızca sanık ve avukatına tanınmıştır. Duruşma isteğinin temyiz dilekçesinde, sonradan da olsa mutlaka temyiz süresi içinde ileri sürülmesi gerekir.
Hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren birden çok suç işlenmişse, suçların toplanması (içtima) hükümlerinin uygulanmasından önce her bir eylem için verilmiş cezaya göre duruşma istenebilir; cezaların toplamı üzerinden istenemez.
Duruşma günü sanığa ve isteği üzerine avukatına bildirilir. Sanık duruşmada hazır bulunabileceği gibi kendisini bir avukatla da temsil ettirebilir. Sanık duruşmaya gelmez, avukat da göndermezse inceleme duruşmasız yapılır.
Tutuklu sanık duruşmaya katılmak isteminde bulunamaz.
Maddenin son fıkrasıyla; Yargıtayca re’sen veya sanık avukatının süresindeki istemi üzerine incelemenin duruşmalı yapılmasına karar verildiğinde, hükmü temyiz etmiş olması koşuluyla katılanın da duruşmaya çağrılmasına olanak sağlanmıştır.
CMK 299 (Duruşmalı İnceleme) Emsal Yargıtay Kararları
Sanıklar …ve …müdafilerinin temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin istemlerinin, 08/03/2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 7079 sayılı Kanun’un 94. maddesi ile 5271 sayılı CMK’nın 299/1-1. cümlesine getirilen değişiklik uyarınca; takdiren reddine karar verilerek duruşmasız inceleme yapılmıştır (Y12CD -Karar : 2021/5661).
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle başvurunun muhtevası nazara alınıp, 5271 sayılı CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren duruşmasız yapılan incelemede dosya tetkik edildi, gereği görüşüldü (Y14CD-Karar : 2021/4465).
Sanık müdafilerinin temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteklerinin, 08/03/2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile 5271 sayılı CMK’nın 299/1-1. cümlesine getirilen değişiklik uyarınca takdiren reddine karar verilerek duruşmasız inceleme yapılmıştır (Y10CD-Karar : 2021/7755)
YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas : 2018/279 Karar : 2018/2113 Tarih : 1.03.2018
-
CMK 299. Madde
-
Duruşmalı İnceleme
I-Sanık … hakkında hırsızlık, işyeri dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Sanık müdafiinin temyiz isteminin reddine dair mahkemece verilen 17/11/2017 gün ve 2017/1430 E. – 2017/1294 K. sayılı ek kararda bir isabetsizlik görülmediğinden, bu karara yönelik temyiz itirazının reddiyle, temyiz isteminin reddine dair verilen ek kararın istem gibi ONANMASINA,
II-Sanık … hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
5271 sayılı CMK’nın 288. maddesinin ‘‘Temyiz, ancak hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayanır. Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması hukuka aykırılıktır.’’ ve aynı Kanun’un 294. maddesinin ise; ‘‘Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır. Temyiz sebebi ancak hükmün hukuki yönüne ilişkin olabilir.’’ şeklinde düzenlendiği de gözetilerek sanık müdafiinin temyiz isteminin sanık hakkında koşulları oluşmadığı halde üst sınırdan hüküm kurulduğuna ve yasal indirimlerin de yapılmadığına ilişkin olduğu belirlenerek anılan sebeplere yönelik olarak ve 20/11/2017 tarihli ve 696 sayılı KHK’nın 100 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca resen duruşmalı inceleme yapılmasına yer olmadığına karar verilerek yapılan incelemede;
Sanık hakkında katılana yönelik eylemi sebebiyle hırsızlık suçundan kurulan hükümde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla istinaf isteminin esastan reddine dair karar hukuka uygun bulunduğundan, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, 5271 sayılı CMK’nın 302/1. maddesi uyarınca, usul ve yasaya uygun olan İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesi’nin kararına yönelik TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ ile HÜKMÜN ONANMASINA, 01/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 16. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/3975 Karar : 2018/483 Tarih : 27.02.2018
-
CMK 299. Madde
-
Duruşmalı İnceleme
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Hükmolunan cezaların süresine göre şartları bulunmadığından sanık müdafiinin duruşmalı inceleme isteminin CMK`nın 299. maddesi uyarınca REDDİNE,
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükmün ONANMASINA, 27.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 16. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/3630 Karar : 2018/454 Tarih : 22.02.2018
-
CMK 299. Madde
-
Duruşmalı İnceleme
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Ceza süresi yönünden yasal şartları oluşmadığından; sanık müdafiinin duruşmalı inceleme isteminin CMK`nın 299. maddesi uyarınca REDDİNE,
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onanarak kesinleşen Dairemizin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 Esas, 2017/3 Karar sayılı kararında ByLock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle;
Örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının, her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde, kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olduğunun kabul edildiği dikkate alınarak,
somut olayda, sanığın ByLock kullanıcısı olup olmadığının atılı suçun sübutu açısından belirleyici nitelikte olması karşısında; kovuşturma aşamasından sonra dosya içerisine konulduğu anlaşılan ve sanığın ByLock kullanıcısı olduğunu bildiren ayrıntılı ByLock tespit ve değerlendirme tutanağı ile sanık hakkında beyanda bulunan başka dosya sanıkları …, … ve …‘a ait ifade tutanaklarının CMK’nın 217. maddesi uyarınca duruşmada sanık ve müdafiine okunarak diyecekleri sorulduktan ve soruşturma aşamasında sanık hakkında beyanda bulunan …`nun tüm aşama beyanları Yargıtay denetimine elverişli şekilde dosya arasına alındıktan sonra yargılamaya devamla bir hüküm kurulması gerekirken, sanığın ByLock kullanıcısı olduğuna dair Emniyet Genel Müdürlüğü KOM Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen yetersiz ve eksik araştırma tutanağına dayanılarak mahkumiyet kararı verilmesi;
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan bu sebeplerden dolayı hükmün BOZULMASINA, verilen ceza miktarı ve tutuklulukta geçirilen süre dikkate alındığında sanığın tahliye talebinin reddine, 22.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar ver
YARGITAY 16. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/3523 Karar : 2018/562 Tarih : 19.02.2018
-
CMK 299. Madde
-
Duruşmalı İnceleme
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Ceza süresi yönünden yasal şartları oluşmadığından; sanık müdafiinin duruşmalı inceleme isteminin CMK’nın 299. maddesi uyarınca REDDİNE,
1-TCK’nın 62/2. maddesinde takdiri indirim nedeni olarak; failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failinin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar göz önünde bulundurulması gerektiği belirtilmiş olup; dosya kapsamına göre geçmişte suç işlediği tespit edilemeyen ve duruşma tutanaklarına olumsuz hali yansıtılmayan sanığın, soruşturma aşamasında pişman olduğunu beyan edip kısmen de olsa suçun açığa çıkmasına yardımcı olacak şekilde ifade verdiği anlaşılmakla sanık hakkında şartları oluşmadığından etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına yasal olanak yok ise de; dosya kapsamına uygun olmayan “suç işleme eğilimi, pişmanlık göstermemesi” sebepleri ile sanık lehine uygulanabilecek “cezanın failin geleceği üzerinde etkisi” gibi yasal ve yeterli olmayan gerekçelerle TCK’nın 62. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
2-Sanık hakkında kurulan hükümde TCK’nın 53. maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarının uygulanması bakımından, Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 E. 2015/85 sayılı iptal kararının gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, üye …’in 1 nolu bozma nedeni yönünden karşı oyu ve oyçokluğuyla, diğer yönlerden oybirliğiyle 19.02.2018 tarihinde karar verildi.
KARŞI OY:
Sayın Çoğunluğun (1) nolu bozma nedenine iştirak olunmamıştır.
Şöyle ki;
5237 sayılı TCK’da cezaların artırılması için genel bir neden düzenlenmemiş, ancak cezanın bireyselleştirilmesi kapsamında suç tipleri açısından herhangi bir ayırıma gidilmeden tüm suçlar için geçerli olan takdiri indirim nedenlerine yer verilmiştir.
Cezanın bireyselleştirilmesi araçlarından biri olan “takdiri indirim nedenleri” kurumunun düzenlendiği TCK’nın 62. maddesinde, fail yararına cezayı hafifletecek takdiri nedenlerin bulunması halinde cezada indirim yapılacağı öngörülmüştür. Aynı maddenin ikinci fıkrasında da, “failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri” takdiri indirim nedeni olarak sayıldıktan sonra “gibi” denilmek suretiyle takdiri indirim nedenlerinin kanunda belirtilenlerle sınırlı (numerus clausus) olmadığına, aksine örnekleme yöntemi ile sayıldığına vurgu yapılmış, bunlardan farklı hususların da takdiri indirim nedeni olarak kabul edilmesine olanak tanınmıştır.
Bunun sonucu olarak da 5237 sayılı TCK, takdiri indirim nedenlerinin kanunda gösterildiği, “sınırlayıcı sistemi” değil, bu sebeplerin takdirinin hâkime bırakıldığı, “serbest takdir sistemini” kabul etmiştir.
Erem, “… herhangi bir hadisede cezayı azaltıcı takdiri nedenlerin var olup olmadığının belirlenmesi davayı gören yargıca aittir” demektedir (Faruk Erem, “Cezayı Azaltıcı Takdiri Sebepler”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, III/2-3-4, sh. 358). Zira yargılamayı bizzat yürüten, olayı değerlendiren, faili ve eylemi değerlendiren hâkimdir. Bundan dolayı takdiri indirim nedenlerinin olup olmadığı hususunu tespit ile değerlendirecek ve tayin edecek olan da davanın hâkimidir.
Ancak takdiri indirim maddesinin uygulanması veya uygulanmaması yönünde gösterilen gerekçelerin dosya kapsamına ve hukuka uygun olması, kanunun amacı ve diğer uygulama gerekçeleri ile çelişki yaratmaması gerekir.
Maddenin gerekçesinde, mükerrer değerlendirme yasağı dolayısıyla, ikinci fıkrada sayılan nedenlerin temel cezanın belirlenmesinde dikkate alınmaması, sadece takdiri indirim nedenleri olarak göz önünde bulundurulması gerektiği belirtilmiştir.
Keza, hâkimin belirlediği nedenler kanunda suçun unsuru veya nitelikli hali veya kanuni indirim hali ise, bu takdirde takdiri indirim nedeni olarak kabul edilemez.
Hâkim, birden fazla takdiri indirim nedeninin olduğunu tespit etmiş ise, bu nedenleri bir bütün olarak değerlendirecek ve ancak bir kez takdiri indirim uygulayabilecektir.
Sanığın, önceki ifadelerinde suçlamayı kabul etmeyip kovuşturma aşamasında aleyhindeki deliller nedeniyle suçu işlediğini beyan etmesi samimi ikrar olarak kabul edilmemelidir (CGK, 17.06.2014, E. 2013/6-301, K. 2014/329).
Susma hakkını kullanan sanık hakkında olumsuz bir kanaate ulaşılması gibi, sırf suçunu ikrar etmiş olan sanığın cezasında yargılama sürecindeki olumlu davranışları sebebiyle indirim yapılması da doğru olmaz. Zira bu durum tek başına faildeki suç işleme eğilimi konusunda fikir vermeye yeterli değildir (Nur Centel, “Cezanın Amacı ve Belirlenmesi”, Prof. Dr. Turhan Tufan Yüce’ye Armağan, Dokuz Eylül Üniversitesi Yayını, İzmir 2001, sh. 367; Nur Centel – Hamide Zafer – Özlem Çakmut, Türk Ceza Hukukuna Giriş, 4. Baskı, Beta Yayınevi, İstanbul 2006, sh. 589).
Maddede öngörülen ceza indirimi sanık açısından mutlak bir hak oluşturmadığı gibi cezanın bütünüyle ortadan kaldırılması sonucuna da kesinlikle yol açmaz.
Takdiri indirim nedenleri arasında örnekseme yoluyla sayılanlardan;
Failin eylemden sonraki davranışı; mağdurun suç sebebiyle uğradığı zararı gidermesi veya artmasını engellemesi, eylemin olası diğer zararlarının önlenmesi, suçtan sonra teslim olması, yargılamanın düzenli, kolay ve çabuk yürütülmesine hizmet etmesi, başka şekilde suçtan dolayı pişmanlığını gösteren aktif davranışlarda bulunması, yargılama sürecindeki davranışları da; suçun ortaya çıkarılmasında ya da suç ortaklarına ilişkin verdiği bilgiler gibi suçtan aktif pişmanlığını gösteren tutum ve davranışları ile adaletin tesisine katkı sağlaması, yargılama düzenine uyumu yönündeki davranışları şeklinde ortaya çıkabilir. Ortaya çıkan durum etkin pişmanlık kapsamında değerlendirilemiyorsa takdiri indirim nedeni olarak kabul edilebilir. Ancak bu durumların kanunda özel olarak düzenlenmesi halinde bir kez de takdiri indirim nedenleri olarak değerlendirilemeyecektir.
Cezanın failin geleceğine etkisi de; cezanın özel önleme amacı çerçevesinde değerlendirilmektedir. Hâkim, hükmedilecek cezanın infaz süresinin failin yaşamına olabilecek doğrudan ve dolaylı etkilerini dikkate alarak yapılacak indirim ile kısalacak ceza süresinin yeniden suç işlemekten alıkoymaya yeteceğini tespit ve takdir ederse bundan dolayı cezasında indirim yapabilir. Eğer kısalacak ceza süresi önceki ortama dönmesiyle birlikte faili suç işlemekten alıkoymayacaksa cezasından indirim yapmayabilecektir.
07.06.1976 gün ve 3–4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve Ceza Genel Kurulu’nun 24/01/2017 tarih ve 2014/3-508 – 2017/22 kararı ve bu doğrultudaki bir çok Ceza Genel Kurulu ve Özel Daire kararlarında tartışılarak vurgulandığı üzere;
Hâkim, takdiri indirim hükmünün uygulanması konusunda takdir yetkisine sahiptir. Ancak, bütün mahkeme kararlarında olduğu gibi takdiri indirimin uygulanmasına veya uygulanmamasına ilişkin kararlar da Anayasamızın 141 ve 5271 sayılı CMK’nın 34. maddeleri uyarınca gerekçeli olacak ve tabi olduğu kanun yolu normuna göre de gerekçenin hak, adalet ve nesafet kuralları ile dosya içeriğine uygunluğu denetlenebilecektir.
Sanık müdafiinin dilekçesinde takdiri indirim hükmünün uygulanmamasını temyiz nedenleri arasında gösterdiği dikkate alınarak, yukarıda anlatılanlara ve Yargıtay’ın Dairemizce de benimsenen yerleşik uygulamalarına göre somut olay değerlendirildiğinde;
Kararın hüküm fıkrasında; “sanığın geçmiş hali, suç işleme hususundaki eğilimi, suçtan pişmanlık duyduğu halinin gözlemlenmemesi ve cezanın geleceği üzerindeki olası etkileri gözetilerek TCK’nun 62. maddesinin hakkında uygulanmasına takdiren yer olmadığına”, kararın gerekçe bölümünde ise; “sanığın geçmiş hali, suçtan sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, suçtan pişmanlık duyduğu halin gözlenmemesi nedeni ile hakkında takdiri indirim nedeni uygulanmamıştır” şeklindeki takdiri indirimin uygulanmamasına ilişkin birbiri ile çelişmeyen gerekçenin dosya kapsamı ile uyumlu, yerleşik uygulamalara uygun, denetime elverişli, yasal ve yeterli ve ayrıca sanığın savunmasını tespit ederek, tutum ve davranışlarını bizzat gözlemleyen yerel mahkemenin takdiri de bu yönde olup, sanık hakkında TCK’nın 62. maddesinin uygulanmamasında bir isabetsizlik bulunmadığı düşüncesiyle sayın çoğunluğun (1) nolu bozma nedenine katılmamaktayım.
(2) nolu bozma nedeni yönünden de hükmün düzeltilerek onanması görüşündeyim.
YARGITAY 16. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/2783 Karar : 2018/218 Tarih : 6.02.2018
-
CMK 299. Madde
-
Duruşmalı İnceleme
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre silahlı terör örgütüne üye olma suçundan duruşmalı, tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme suçundan duruşmasız olarak yapılan inceleme sonunda gereği düşünüldü;
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme ve silahlı terör örgütüne üye olma suçları yönünden işin esasına geçildi;
Hükmolunan cezanın süresine göre şartları bulunmadığından sanık müdafiinin tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi suçundan duruşmalı inceleme isteminin CMK’nın 299. maddesi uyarınca REDDİNE,
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Sanığın kollukta müdafii bulunmaksızın alman ifadesinin, duruşmada kabul edilmedikçe CMK 148/4 maddesi kapsamında hükme esas alınamayacağından bu beyanın delil olarak kabul edilmediği, ayrıca sanığın üzerinde bulunan ve dış bakıştan kolaylıkla görülebilen patlayıcı maddelerin bulunduğu pakete arama sonucu el koyma işleminin, 2559 sayılı Yasanın 4/A ve CMK’nın 90/2-4 maddeleri gereğince kanuna
uygun olduğundan, arama sonucu elde edilen delillerin hukuka aykırı olarak elde edildiğine dair savunmanın yerinde görülmediği, belirlenerek yapılan incelemede;
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alman tüm delillerin yukarıda açıklandığı üzere hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık müdafiinin duruşmada ve temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden silahlı terör örgütüne üye olma suçundan duruşmalı, tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme suçundan duruşmasız olarak yapılan incelemede CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükmün ONANMASINA, 06.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
TEFHİM ŞERHİ:
06.02.2018 tarihinde verilen iş bu karar, Yargıtay Cumhuriyet savcısı …‘nun huzurunda, duruşmada sanık …‘ın savunmasını yapmış bulunan Av. …‘in yokluğunda, 21.02.2018 tarihinde usulen ve açık olarak tefhim olundu.
YARGITAY 16. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/3236 Karar : 2018/99 Tarih : 23.01.2018
-
CMK 299. Madde
-
Duruşmalı İnceleme
Ceza süresi yönünden yasal şartları oluşmadığından; suça sürüklenen çocuk müdafiinin duruşmalı inceleme isteminin CMK’nın 299. maddesi uyarınca REDDİNE,
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin “23.08.2015” yerine “18.08.2015” olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir yazım hatası kabul edilmiştir.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Suça sürüklenen çocuk müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine ancak;
Yapılan UYAP sorgulamasında, suça sürüklenen çocuk hakkında Devletin Birliğini ve Ülke Bütünlüğünü Bozma suçundan Silvan Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/2128 nolu dosyasında soruşturma yapıldığının anlaşılmış olması karşısında, suça sürüklenen çocuk hakkında yürütülen soruşturma dosyasının akıbeti araştırılarak, TCK’nın 302/1. maddesinde düzenlenen devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçunun, terör örgütüne yardım suçunun özel şekli olan silah sağlama suçu bakımından geçitli bir suç olması dikkate alınarak, mükerrer yargılamanın ve cezalandırmanın önlenmesi ve delillerin bir bütün halinde değerlendirilmesi, olaylar arasında hukuki veya fiili kesinti bulunup bulunmadığının tespiti bakımından, anılan
dosyanın … veya onaylı sureti getirtilip dava açılmış olması halinde mezkur dosyanın iş bu dosya ile birleştirilmesi ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı olup, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten BOZULMASINA, suça sürüklenen çocuğun tutuklulukta geçirdiği süre, atılı suç için kanun maddelerinde ön görülen ceza miktarı gözetilerek tutukluluk halinin devamına, 23.01.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 14. CEZA DAİRESİ Esas: 2017/7713 Karar: 2018/245 Tarih: 15.01.2018
-
CMK 299. Madde
-
Duruşmalı İnceleme
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelendi.
Hükmedilen ceza miktarı nazara alındığında sanık müdafiin duruşmalı inceleme talebinin 5271 sayılı CMK’nın 299. maddesi gereğince reddiyle, incelemenin duruşmasız yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Mağdurenin aşamalarda değişen ve birbiriyle çelişen beyanları, maruz kaldığını iddia ettiği cinsel istismar eyleminden sonra dahi sabaha kadar aynı otomobil içinde sanıkla kalmaya devam etmesi, eylemden sonra uğradıkları benzinlikte tek başına lavaboya gitmesine ve birlikte market kısmından alışveriş yapmalarına rağmen yardım talebinde bulunmaması, 24.04.2016 günü sabahı sanık tarafından bırakıldıktan sonra evi ya da karakol yerine bir arkadaşına gidip aynı gün öğle saatlerinde annesi tarafından bu evden teslim alındıktan sonra gece saat 22.30 sıralarında karakola giderek müracaatta bulunması, sanığın aşamalarda istikrar arz eden inkar içeren savunmaları, Küçükçekmece Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 27.04.2016 tarihli raporu ile İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 29.04.2016 günlü uzmanlık raporu içerikleri ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında, ilk derece mahkemesinin sübuta yönelik delillerin değerlendirilmesine ilişkin olarak 5271 sayılı CMK’nın 230/1-b. maddesine uygun düşmeyen gerekçeyle kurduğu mahkûmiyet hükmünün bozulması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde anılan hükme yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi suretiyle aynı Kanunun 289/1-g. maddesine muhalefet edilmesi,
Kanuna aykırı, sanık ile müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin 14.03.2017 gün ve 2017/653 Esas, 2017/583 Karar sayılı istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik hükmünün 5271 sayılı CMK’nın 302/2-4. madde ve fıkrası gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre tutuklu sanık …‘in TAHLİYESİNE, başka suçtan tutuklu veya hükümlü olmadığı takdirde derhal salıverilmesi hususunun mahalline en seri biçimde bildirilmesi için ilgili yerlere müzekkere yazılmasına, 15.01.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.