0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Sanığın Yararına Olan Kurallara Aykırılık

CMK Madde 290

(1) Sanığın yararına olan hukuk kurallarına aykırılık, sanık aleyhine hükmün bozdurulması için Cumhuriyet savcısına bir hak vermez.



CMK Madde 290 Gerekçesi

Madde uyarınca, Cumhuriyet savcısı gerçeğin araştırılması amacına yönelik veya kamu yararına ilişkin olmayan, yalnızca sanık yararına kabul edilmiş bir hukuk kuralının uygulanmaması, eksik veya yanlış uygulanmış bulunması nedeniyle hükmün sanık aleyhine bozulması için temyiz yoluna başvuramaz.


CMK 290 (Sanığın Yararına Olan Kurallara Aykırılık) Emsal Yargıtay Kararları


Yargıtay Ceza Genel Kurulu
2012/1402 E. , 2014/112 K.

  • CMK 290. Madde

  • Sanığın Yararına Olan Kurallara Aykırılık

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 290. maddesinde de; “Sanığın yararına olan hukuk kurallarına aykırılık sanık aleyhine hükmün bozdurulması için Cumhuriyet savcısına bir hak vermez” şeklinde hüküm altına alınmıştır. CMK’nun 290. maddesinin gerekçesinde ise; “Cumhuriyet savcısı gerçeğin araştırılması amacına yönelik veya kamu yararına ilişkin olmayan, yalnızca sanık yararına kabul edilmiş hukuk kuralının uygulanmaması, eksik veya yanlış uygulanmış olması nedeniyle hükmün sanık aleyhine bozulması için temyiz yoluna başvuramaz” denilmiştir. Bu düzenlemeler uyarınca Cumhuriyet savcısı, amacı yalnızca sanığın hak ve menfaatlerini korumak olan bir hukuk kuralının ihlal edilmiş bulunması durumunda sanığın lehine olan bu ihlali ileri sürerek, temyiz kanun yoluna müracaat edip hükmün sanık aleyhine bozulmasını isteyemeyecektir.

Her iki hüküm de sanıkların haklarını korumak ve lehlerine doğmuş olan bir durumun, aleyhlerine olacak şekilde ortadan kaldırılmasını önlemek amacıyla kabul edilmiş olup, maddedeki “sanık yararına” sözcüğünün; “sadece sanık yararına konulmuş olan” örneğin; sanığa ek savunma hakkı verilmemesi, önceden kendisine tebliğ olunan iddianamenin sorgudan önce okunmaması gibi, “hukuki kaideler” ibaresinin “usul hükümleri” olarak anlaşılması gerektiği öğreti ve uygulamada kabul edilmektedir. Sadece sanık yararına değil, aynı zamanda kamu düzenine veya yargılamanın işleyişine ilişkin usul kurallarının ihlali halinde bu hüküm uygulanmayacaktır. Yalnız sanık yararına kabul edilmiş usul kurallarına aykırılık halinde sanık aleyhine bir netice meydana gelmişse Cumhuriyet savcısının hükmü sanık lehine temyiz etmesinin önünde ise herhangi bir hukuki engel bulunmamaktadır. Nitekim Ceza Genel Kurulunun 25.09.2007 gün ve 189-188 ile; 06.11.2007 gün ve 212-229 sayılı kararlarında; “Ceza muhakemesinin temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasına doğrudan veya dolaylı olarak hizmet eden, yargılamanın diğer süjelerinin hukukunu ilgilendiren ve ceza yargılamasının sair temel ilkeleriyle irtibatlı olan usul kuralları, maddede tanımlanan ‘salt sanık yararına vazedilmiş kurallar’ kapsamında sayılmamaktadır” sonucuna ulaşılmıştır.

Öğretide; “Ceza muhakemesi normları iki çeşittir. Çoğunluğu oluşturan normların amacı hakikatin araştırılmasıdır. Azınlıkta olanlar, şüpheden yararlanması gereken sanığın lehine kabul edilmişlerdir. Hakikatin araştırılması için ve dolayısı ile sanık dâhil herkesin yani toplumun lehine kabul edilmiş norma aykırılık elbet bozma nedeni olacaktır. Fakat sadece sanık yararlansın diye konulmuş norma aykırı hareket edildi diye sanık aleyhine bozmanın amaca ters düşeceği açıktır. Bu konuda bütün güçlük, normun hakikatin araştırılması için mi, yoksa yalnızca sanık lehine mi konulmuş olduğunun tayininde ortaya çıkmaktadır. Suçun mahiyeti değişince sanığın müdafaasını yapabilecek halde bulundurulması, sanık lehine temyizde cezanın ağırlaştırılmaması normlarının sanık lehine konuldukları şüphe götürmez. Buna karşılık kısmen de olsa hakikatin araştırılması için kabul edilmiş normlar sadece sanık lehine kabul edilmiş sayılmaz.” (Nurullah Kunter-Feridun Yenisey-Ayşe Nuhoğlu, Ceza Muhakemesi Hukuku, Onaltıncı Bası, Beta Yayınevi, İstanbul 2007, s. 1427) “Madde, sırf maznun lehine bir hüküm tesis etmiştir. Yalnız maznunun menfaati değil, umumi menfaat düşüncesi ile konulmuş olan hükümler buraya dâhil değildir.” (Muhtar Çağlayan, Ceza Muhakemesi Usulü, 1980, s. 105) “Sanık lehine olan kaidelere aykırılık, son kararın sanık aleyhine bozulması için hak vermez. Örneğin; sanık beraat etmişse karar sanığa son söz verilmedi diye bozulamaz. Son sözün sanığa verilmesinin sebebi, kendi lehine bulup çıkaracağı bir delil ile lehinde karar verebilmektir. Burada en lehe karar verildiğine göre, son söz verilmemiş olması daha lehe bir durum doğuracak değildir.” (Öztekin Tosun, Suç Muhakemesi Hukuku Dersleri, Muhakemenin Yürüyüşü, İstanbul 1973, Sulhi Garan Matbaası s. 209) “Hukuk kurallarına aykırı verilen kararın temyiz denetiminde bozulacak olması doğaldır. Bu, hukuka aykırılıkların giderilmesi için başvurulacak zorunlu bir yoldur. Ancak bazen mahkeme kararlarındaki hukuka aykırılık, kararın bozulmasını gerektirmez. Gerçekten sanığın yararına olan hukuk kurallarına aykırılık, aleyhine hükmün bozdurulması için Cumhuriyet savcısına bir hak vermez. Böyle bir kuralın getirilmesinin amacı sanık menfaatine uygun olarak ortaya çıkan bir durum veya neticenin ortadan kaldırılmasını engellemektir.” (Özbek-Kanbur- Doğan-Bacaksız, Tepe, Ceza Muhakemesi Hukuku, İkinci Bası, Seçkin Yayınevi, 2011, s. 750) “Amacı sanığın menfaatlerinin korunması olan hukuk kuralının ihlal edilmiş olması halinde Cumhuriyet savcısı, sanığın lehine olan bu ihlali öne sürerek kararın temyiz incelemesi sonunda bozulmasını isteyemeyecektir. Bu kuralın getirilmiş olmasının amacı, sanık menfaatine uygun olarak ortaya çıkmış olan halin veya neticenin ortadan kaldırılmasını engellemektir.” (Ceza Muhakemesi Kanunu İzmir Şerhi, Veli Özer Özbek, Birinci Bası, Seçkin Yayınevi, Ankara 2005, s. 1128) “Sanığın yararına konulan kurallara aykırı davranılması, ilke olarak hükmün bozulmasını gerektirir ise de, bu aykırılık hükmün sanık aleyhine bozulması için Cumhuriyet savcısına hak vermemektedir.” (Osman Yaşar, Ceza Muhakemesi Kanunu, Beşinci Bası, Seçkin Yayınevi, Ankara 2011, c. 3, s. 3987) şeklinde görüşler bulunmaktadır.

Uyuşmazlık konusu bu açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde;

Hakkında kamu davası açılan kişilerle, yargılama yapılıp hüküm kurulan faillerin aynı olup olmadığının belirlenmesi açısından önem arzeden nüfus ve sabıka kayıtlarının getirtilip duruşmada okunması ile mahkemenin kanuna ve usulüne uygun olarak teşekkül edip etmediği ve yargılama usulüne uyulup uyulmadığının ispatını sağlayan duruşma tutanağının bütün sayfalarının zabıt kâtibi tarafından imzalanmasına ilişkin kurallar, “sırf sanık yararına vazedilmiş usul kuralları” olmamakla birlikte yargılanıp haklarında hüküm kurulan kişilerin, hakkında kamu davası açılan kişilerle aynı kişiler olmadıkları yönünde bir iddianın olmaması, duruşmanın kanuna ve usulüne uygun olarak oluşturulmamış bir heyet tarafından gerçekleştirildiği ya da tutanakların gerçeğe aykırı veya sahte olarak düzenlendiğine ilişkin herhangi bir itirazın bulunulmaması ve hükmün şikayetten vazgeçme nedeniyle düşme olması hususları gözönüne alındığında, bu kuralların ihlali halinde Cumhuriyet savcısının CMK’nun 290. maddesi kapsamında hükmü temyize hakkı bulunmadığının kabulü gerekmektedir.

Bu itibarla, mağdur sanıkların lehine olacak şekilde kamu davasının şikâyetten vazgeçme nedeniyle düşmesine karar veren yerel mahkemece sanıkların nüfus ve adli sicil kayıtları getirilip duruşmada okunmadan hüküm kurulması, mağdur ile mağdur sanıkların şikâyetten vazgeçtiklerine ilişkin beyanlarının alınıp, hükmün tefhim edildiği duruşma tutanağının ilk sayfasının zabıt kâtibi tarafından imzalanmamasının hukuka aykırı olduğuna dayanan Cumhuriyet savcısının temyizinin Özel Dairece CMK’nun 290. maddesi gerekçe gösterilerek incelenmemesinde bir isabetsizlik bulunmadığından itirazın reddine karar verilmelidir.


YARGITAY 3. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/11088 Karar : 2018/5336 Tarih : 26.03.2018

  • CMK 290. Madde

  • Sanığın Yararına Olan Kurallara Aykırılık

1)Sanıklar İsmail ve… hakkında mağdur …‘a yönelik kasten yaralama suçundan kurulan kamu davasının düşürülmesine dair hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

5271 sayılı CMK’nin 290. maddesi ve 1412 sayılı CMUK’un 309. maddesi uyarınca, sanığın lehine olan usul kurallarına aykırılık hükmün sanıklar aleyhine bozdurulması için Cumhuriyet savcısına bir hak vermeyeceğinden, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz isteminin 6723 sayılı Kanunun 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 317. maddesi uyarınca istem gibi REDDİNE,

2)Sanık … hakkında müşteki…‘e yönelik kasten yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;

a) Sanığın üzerine atılı suçun 5237 sayılı TCK’nin 86/1, 86/3-e, 87/2-b-son maddeleri kapsamında olup, alt sınırı 5 yıldan fazla hapis cezası olduğundan 5271 sayılı CMK’nin 150/3. maddesinin açık hükmü karşısında, sanığın savunmasının müdafii huzurunda alınması gerektiğinin gözetilmemesi,

Kabule göre de;

b) Sanığın olay günü Çatalzeytin ilçesinde bulunan içkili bir mekanda arkadaşı … ile birlikte alkol aldıktan sonra, sanığın sevk ve idaresindeki araç ile Türkeli ilçesine doğru seyir halinde iken, aracının önünün müşteki… ve arkadaşı … tarafından kesildiği, .. ve…‘in ..’i sanığın yanından almak istedikleri, …‘in ise onlarla gitmek istememesi üzerine… ve İsmail’in zorla …‘i araçtan indirip sürükleyerek kendi araçlarına götürdükleri sırada, sanığın …‘i kurtarmak için İsmail ve… ile kavga ettiği, karşılıklı birbirlerine yumrukla

vurdukları ve sanığın…‘in sağ gözüne taş ile vurarak müşteki…‘in duyu veya organlarından birinin işlevinin sürekli yitirilmesine neden olacak şekilde yaraladığı olayda; müştekinin aşamalarda alınan beyanı, sanık savunması ve tüm dosya kapsamı uyarınca, sanığın eylemini kasten gerçekleştirdiğinin sabit olduğu ve olası kast hükümlerinin uygulanma koşulları oluşmadığı halde, sanık hakkında TCK’nin 21/2. maddesinin uygulanması suretiyle eksik ceza tayini,

c) Sanığın olayın akabinde kollukta alınan ifadesinde, müşteki ve İsmail’in arkadaşı …‘i zorla kaçırmak istemeleri üzerine, …‘i kurtarmak için müşteki ve.. ile yumruk yumruğa kavga ettiğini belirtmesi, …‘in adli raporunda belirtildiği şekilde yaralanmış olması ve …‘in aşamalardaki beyanları ile sanığın savunmasını doğrulaması karşısında, sanık hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,

d) Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas-2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesindeki bazı hükümlerin iptal edilmesi nedeniyle hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin ve o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 6723 sayılı Kanunun 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 26.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/2683 Karar : 2018/154 Tarih : 16.01.2018

  • CMK 290. Madde

  • Sanığın Yararına Olan Kurallara Aykırılık

Takibi şikayete bağlı olan hakaret suçundan dolayı sanık hakkında verilen kamu davasının düşmesine dair kararın sanığa tebliğ edildiğinin ve sanığın bu hususu temyize getirmemesi nedeniyle şikayetten vazgeçmeyi zımni olarak kabul ettiğinin, TCK’nın 73/6. maddesindeki “Kanunda aksi yazılı olmadıkça, vazgeçme onu kabul etmeyen sanığı etkilemez” şeklindeki düzenlenme ile takibi şikayete bağlı suça ilişkin yargılamada, sanık savunmasının alınmamasının, sanık lehine olduğunun anlaşılması karşısında, 1412 sayılı CMUK’nın 309. maddesi uyarınca, sanık yararına olan hukuk kurallarına aykırılığın, hükmün sanık aleyhine bozdurulması için Cumhuriyet Savcısına bir hak vermeyeceğinden, 5320 sayılı Kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddeleri uyarınca, O Yer Cumhuriyet Savcısının, tebliğnameye aykırı olarak, TEMYİZ İSTEĞİNİN REDDİNE, 16.01.2018 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

OLAY. 24/12/2012 gün ve 2012/20030 sayılı iddianame ile sanık hakkında; 19/11/2012 tarihinde işlediği iddia edilen hakaret suçu nedeniyle kamu davası açılmış, 19/01/2013 günü tensiple Ankara 9 Sulh Ceza Mahkemesi iddianamenin kabulüne ve duruşmanın 22/05/2013 tarihini bırakılmasına karar vermiş. Müşteki ve sanığa usulüne uygun davetiyeler tebliğ edilmiş, 22/05/2013 günü duruşmaya taraflar gelmeyince, Mahkeme müşteki ve sanığın zorla getirilmesine, tanık Zeynep Işık’ın davetiye ile çağırılmasına ve duruşmanın 10/09/2013 tarihine bırakılmasına karar vermiş. 10/09/2013 tarihli duruşmaya gelen müştekinin sanık hakkındaki şikayetinden vazgeçmesi nedeniyle, Mahkeme sanığın dinlenmesinden vazgeçmiş ve davanın Düşürülmesine karar vermiş.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 26/09/2013 havale tarihli temyiz dilekçesiyle; CMK 193/2 ve 73/6 maddelerine aykırı davranıldığını iddia ederek kararı temyiz etmiştir.

Yargıtay 18. Ceza Dairesi 16/01/2018 gün ve 2018/154 sayılı kararı ile Cumhuriyet Savcısının temyiz hakkı bulunmadığı gerekçesiyle temyiz isteğinin reddine oy çokluğu ile karar vermiştir.

Yüksek Dairenin temyiz ret kararına iki nedenle katılmıyorum.

KARŞI OY NEDENLER: A-5271 sayılı CMK 191 vd. maddelerine göre duruşmaya gelmeyen sanık hakkında duruşma yapılamaz ilkesine “CMK 193/1 maddesi” aykırı davranıldığı anlaşılmaktadır.

İncelenen dosyada, sanık hakkında hakaret suçundan kamu davası açıldığı ve sanık savunması alınmadan hüküm kurulmuştur.

CMK 193/1 maddesinde duzenlenen ilkenin istisnası CMK 193/2 ve 195 maddelerinde belirtilmiştir.

Yerleşik Yargıtay kararlarındanCMK 193/2 fıkrasında yazılı istisnanın “1 CD. 10/04/2013 gün 5915-3090, 1 CD. 27/05/2009 gün 40/3015 , 2 CD 17/02/2014 gün 15832-3957, 2 CD 01/04/2010 gün 8890-10371, 3. CD. 09/05/2013 gün 18056/19134, 3 CD. 31/03/2010 gün 2183-5824, 5 CD 11/06/2007 gün 3700-4661, 5 CD 10/06/2010 gün 12779-4492, 6 CD. 20/05/2013 gün 24777- 11549, 6 CD 13/10/2010 gün 16693-16798, 7 CD. 04/06/2014 gün 9093-11092, 8 CD. 20/07/2014 gün 16768- 7127 , 8 CD. 25/02/2013 gün 564-6442, 9 CD. 07/02/2013 gün 10242-1715, 9 CD. 17/04/2013 gün 2660-6109, 11 CD 11/07/2007 gün 2005/10250-2007/4936, 12 CD. 01/04/2014 gün 13439-7945 sayılı kararlarda belirtildiği üzere, İlk bakışta eylemin suç oluşturmayacağı ve derhal beraat kararı verilebilecek hallerle sınırlı olarak uygulanabileceği kabul edilmiştir.

İddiaanemede yazılı eylem suç oluşturuyorsa, delillerin takdir ve tayinin gerektiği durumlarda, sanık sorgusu ve savunması alındıktan sonra hukuksal değerlendirme yapılmalıdır.

Mahkeme sanık savunmasını ve tanığı dinledikten sonra, sanığın suçu işlemediği kanaatine varırsa beraat kararı vermeli, aksi takdirde suçu işlediği kanaatine varırsa şikayetten vazgeçmeyi kabul etmiş veya kabul etmiş sayıp düşme kararı vermelidir.

Suçu işlediğini kabul etmeyen sanığın öncelikle beraat etme hakkı vardır. Beraat kararı düşme kararından daha sanık lehine karardır. CMK 223/9 maddesine göre derhal beraat kararı verilecek hallerde durma, düşme veya ceza verilmesine yer olmadığına kararı verilemez.

CMK 193/1 maddesi kovuşturma evresinde “sözlülüğü ve tartışmalılığı ilkelerini” vurgulamıştır. Sanık hazır bulunmadan duruşma yapılacak olursa bu ilkeler uygulanmamış olur. Bu ilkelerin uygulanmadığı haller kanunda sayılmıştır. Örneğin CMK 195 maddesi.

CMK 206/1 maddesinde “ancak, sanığın tebligata rağmen mazeretsiz olarak gelmemesi sebebiyle sorgunun yapılamamış olması, delillerin ortaya konulmasını engel olmaz. Ortaya konulan deliller sonradan gelen sanığa bildirilir.” Biçiminde getirilen hükümle duruşmanın başlatılması ancak sanığın geçerli mazereti olduğunu bildirmemesi halinde olanaklıdır. Mazereti olduğunu bildirirse bu durumda deliller ortaya konulamaz.

Sanığın duruşmada hazır bulunması ve sorgusunun yapılması “yargılamanın yüz yüze olması – savunma hakkının kısıtlanamayacağı – cezanın kişiselleştirilmesi” ilkelerinin doğal bir sonucudur.

Yasa koyucu sanık gelmese bile yargılama yapılabilecek halleri açıkça belirtmiştir, bu haller;

a) Son soruşturmanın konusu olan suçun yanlız ya da birlikte adli para cezasının, müsadereyi gerektirmesi “CMK 195 md.”

b) Sanığın duruşmada bağışık tutulması “CMK 196 md.”

c) Sanığın mahkemece yapılan sorgusundan sonra gelmemesi “CMK 194 md.”

d) Sanığın duruşmadan dışarı çıkarılması “CMK 200-204 md.leri”

Yargıtay içtihatlar doğrultusunda mahkemeye gelmemiş olan sanık hakkında duruşma yapılamayacağına ilişkin temel kuralın istisnalarından biri olarak öngörülen ve 1412 sayılı CMUK 223/son maddesi paralelinde hüküm içeren 5271 sayılı CMK 193/2 maddesinin, iddianamede tarif edildiği şekil ile fiilin suç teşkil etmemesi veya fiilin suç olmaktan çıkartılması hallerini özgü olarak, eylemin ilk bakışta suç oluşturmadığı ve derhal beraat kararı verilmesi gereken hallerde uygulanabileceği, bu bağlamda belirtilen durumlar dışında, dosyadaki delillerin değerlendirelerek mahkumiyet kararı dışında bir karar verilmesi için sanığın mutlak sorgusunun yapılması gerektiği düşünülmeden ve sanık savunması alınmadan, yokluğunda yargılama yapılarak hüküm kurulması hali CMK 193 maddesine aykırı davranıştır.

B-CMK 193 md. ine aykırı davranıldığı için hüküm Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmiştir. Burada bakılması gereken 2. husus Cumhuriyet Savcısının bu kararı temyiz etme hakkının olup olmadığı hususudur.

CMUK 309 ve CMK 290 maddeleri “sanığın yararına olan hukuk kurallarına aykırılık, sanık aleyhine hükmün bozulması için Cumhuriyet Savcısına hak vermez” hükümleri içermektedir.

Sanık savunmasının alınması sanık lehine kuraldır ve mahkeme sanık savunmasını almadan hüküm verirse bu ilkeyi ihlal etmiş olur.

CMK 290 maddesinin hükümet tasarı gerekçesinde Cumhuriyet Savcısı gerçeğin araştırılması amacına yönelik veya kamu yararına ilişkin olmayan, yalnızca sanık yararına kabul edilmiş bir hukuk kuralının uygulanmaması, eksik veya yanlış uygulamış bulunması nedeniyle hükmün sanık aleyhine bozulması için temyiz yoluna başvuramaz denmiştir.

1412 sayılı CMUK 309 maddesinin dili sadeleştirilip aynen 5271 sayılı CMK 290 maddesine yazılmıştır. Bu iki hükme göre de sanık yararına konulan kurallara aykırılık ilke olarak hükmün bozulmasını gerektirse bile, bu aykırılığın hükmün sanık aleyhine bozulması için Cumhuriyet Savcısına hak vermemektedir.

Cumhuriyet Savcısı gerçeğin araştırılması amacına yönelik veya kamu yararına ilişkin olmayan, yalnızca sanık yararına kabul edilmiş bir hukuk kuralının uygulanmaması, eksik veya yanlış uygulanması nedeniyle, hükmün sanık aleyhine bozulması için temyiz yoluna başvuramaz. Örneğin son sözün sorulmaması halinde beraat kararı verilmiş ise bu aykırılık Cumhuriyet Savcısına kararı bozdurma yetkisi vermez. Kamu davası 4483 sayılı kanun uyarınca yetkili makamlardan izin alınarak açılması gerekirken, izinsiz açılan dava sonucu sanığın beraatine yada davanın düşürülmesine karar verilmesi gibi sanık yararına karar verilmiş ise bu hükümler sırf bu yasanın uygulanmaması nedeniyle kararın bozdurulması için Cumhuriyet Savcısına yetki vermez.Bu durumlarda eleştiri ile yetinilip hüküm onanmalıdır.

CMK 290 ve CMUK 309 maddeleri temyiz edemez yetkisi yoktur şeklinde değil, sanık aleyhine hükmü bozdurma hakkı olmadığını belirtmektedir.

Sanık yararına konulan hükümlere aykırılık halinde ancak sanık yararına bozmayı gerektirir ve aleyhe bozma olanağı sağlamaz. Beraat veya düşme kararı verilmesi durumlarında Cumhuriyet Savcısı sözü edilen aykırılıkları ileri sürerek, hükmü bozdurması olanaksız olup, hüküm eleştiri ile onanmalıdır.

SONUÇ. Sanık savunmasının alınmaması gerçeğin ortaya çıkarılması ve kamu yararı ilkelerine aykırılık oluşturur. Beraat önçelikli ve sanık lehine bir durumdur. Kamu yararını korumak ve gerçeğin ortaya çıkarılmasını sağlamak Cumhuriyet Savcısının görevidir, bu görevi Cumhuriyet Savcısının yerine getirmesi için sanık lehine olan beraat kararı verilmesini ve kararın denetlenmesini sağlamak kamu yararı ve gerçeğin ortaya cıkması ilkeleri açısından c.savcısının temyiz hakkı olduğu kabul edilmelidir.

Davaya konu olayda sanık 16/11/2011 tarihli karakol ifadesinde üzerine atılı suçlamayı kabul etmemiştir.

Tüm bu nedenlerle Cumhuriyet Savcısının temyiz isteminin kabulüne ve dosyadaki delil, bilgi ve belgeler doğrultusunda mahkemenin verdiği kararın eleştirilerek onanmasına kararı verilmelidir.

Gereğini arz ederim.


YARGITAY 14. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/7633 Karar : 2016/790 Tarih : 27.01.2016

  • CMK 290. Madde

  • Sanığın Yararına Olan Kurallara Aykırılık

Müştekinin 02.09.2013 tarihli duruşmada şikâyetinden vazgeçmesi karşısında mahkemece 5237 sayılı TCK’nın 73/6. maddesi gereğince sanığın beyanı alınıp vazgeçmeyi kabul etmesi durumunda takibi şikayete bağlı cinsel taciz suçundan açılan kamu davasının 5237 sayılı TCK’nın 73/4 ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca düşmesine karar verilmesi gerekirken bu hususta sanığın beyanı alınmaksızın yazılı şekilde düşme kararı verilmiş ise de, CMK’nın 290. maddesinin amir hükmü gereğince sanık lehine olan hukuk kurallarına aykırılık hükmün aleyhine bozdurulması için Cumhuriyet Savcısına hak vermeyeceğinden, O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE, 27.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 13. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/26475 Karar : 2015/11213 Tarih : 17.06.2015

  • CMK 290. Madde

  • Sanığın Yararına Olan Kurallara Aykırılık

I-Üst Cumhuriyet Savcısının sanık … hakkında yaralama suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteğinin incelenmesinde;

Üst Cumhuriyet Savcısının temyiz talebinin içeriğine göre suç vasfına ve sübuta ilişkin temyizin bulunmadığı anlaşılmakla, sanık lehine olan hukuki kurallara aykırılığın, sanık aleyhine hükmün temyizi için Cumhuriyet Savcısına hak vermeyeceğini öngören 1412 sayılı CMUK’un 309. ve 5271 sayılı CMK’nın 290. maddeleri gereğince, o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’un 317. maddesi gereğince reddine dair verilen 26.02.2014 tarihli ek kararın ONANMASINA,

II-Üst Cumhuriyet Savcısının sanık … hakkında yaralama suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Üst Cumhuriyet Savcısının temyiz talebinin sanık aleyhine ve suç vasfına yönelik olduğu anlaşılmakla; mahkemece verilen temyiz isteminin reddine dair 26.02.2014 tarihli Ek Karar kaldırılarak yapılan incelemede;

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre üst Cumhuriyet Savcısının temyiz talebi yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ve kanuna uygun bulunan hükmün tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA,

III-Sanık … hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükme yönelik sanık ve üst Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Ancak;

Dosya içeriğine göre suçun gece sayılan zaman dilimi olan 23.30 sıralarında gerçekleştiği anlaşıldığından 5237 sayılı TCK’nın 143. maddesinin uygulanmaması suretiyle eksik ceza tayini,

Bozmayı gerektirmiş, Üst Cumhuriyet Savcısı ve sanık …’nın temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle isteme uygun olarak BOZULMASINA, 17.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 15. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/22382 Karar : 2015/1482 Tarih : 28.01.2015

  • CMK 290. Madde

  • Sanığın Yararına Olan Kurallara Aykırılık

Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.

Sanıkların araçları ile seyir halindeyken, şikayetçiye ait aracın yolda kendi araçlarını sıkıştırdığı gerekçesiyle, şikayetçiyi takip edip yanına gittikleri, şikayetçinin araçtan inmemesi üzerine sanıkların sopalarla şikayetçinin aracına zarar verdiklerinin iddia edildiği olayda,

5237 sayılı TCK’nın 73/6. maddesinde vazgeçmeyi kabul etmeyen sanık hakkında hüküm ifade etmeyeceği, dolayısıyla vazgeçme üzerine sanıktan vazgeçmeyi kabul edip etmediği sorularak sonuca göre hüküm tesisi gerekmekte ise de, 1412 sayılı CMUK’nın 309 ve 5271 sayılı CMK’nın 290. maddelerindeki sanık lehine olan usul kurallarına aykırılığın Cumhuriyet savcısına, sanık aleyhine hükmün bozdurulması yetkisi vermeyeceği hükmü ile sanıkların verilen karardan haberdar olmalarına karşın bu sebeple kanun yoluna başvurmadıkları gözetilerek, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi gereğince REDDİNE, 28/01/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/51461 Karar : 2015/1993 Tarih : 22.01.2015

  • CMK 290. Madde

  • Sanığın Yararına Olan Kurallara Aykırılık

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

Belirlenen duruşma günü olan 11/09/2012 tarihinden önce ve adli tatil içerisinde resen duruşma açılmak suretiyle karar verilerek CMK’nın 175 ve 331. maddelerine aykırı davranılması,

Kanuna aykırı ve O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA,” karar verilmiştir.

I- İTİRAZ NEDENLERİ

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10/12/2014 tarih ve 2014/269147 sayılı yazısı ile;

“İtiraza konu olan uyuşmazlığın, hükmü temyiz eden cumhuriyet savcısının temyiz isteminin CMK’nın 290 maddesinde yazılı sanık yararına olan hukuk kurallarına aykırılığın, sanık aleyhine hükmü bozulmasına olanak sağlayıp sağlamadığına ilişkindir.

CMK’nın, sanığın yararına olan kurallara aykırılık başlıklı 290. maddesi “Sanığın yararına olan hukuk kurallarına aykırılık, sanık aleyhine hükmün bozdurulması için Cumhuriyet savcısına bir hak vermez.” hükmünü içermektedir.

Madde hükmüne göre, sanığın lehine konulmuş olan hukuk kurallarına aykırılık sanık aleyhine hükmün bozdurulması için Cumhuriyet Savcısına hak vermez bu maddede “ sanık yararına olan hukuk kuralları “ gerçeğin araştırılması amacına yönelik veya kamu yararına ilişkin olmayan, yalnızca sanık yararına kabul edilmiş hukuk kurallarını içermektedir. Örneğin, sanıktan bozmaya karşı diyeceklerinin sorulmaması, yargılamanın kapalı yerine açık yapılması, 4483 sayılı yasaya aykırı olarak yetkili makamlardan izin alınmaması, sanığın beraatine yada kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi gibi durumlarda, suç vasfına veya sübuta yönelik bulunmayan temyiz itirazları 1412 sayılı CMUK’nın 309 ve 5271 sayılı CMK’nın 290 maddesi kapsamında bulunmaktadır ve Cumhuriyet Savcısına temyiz hakkı vermemektedir.

Bu açıklamalar karşısında Kars 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen davada, müşteki Y.. G..’ün sanık Ş.. I.. hakkındaki 14.06.2012 tarihli oturumda, şikayetten vazgeçtiği ve sanığın aynı oturumda vazgeçmeyi kabul ettiği nedenle, açılan kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi karşısında, 1412 sayılı CMUK’nın 309. maddesi ile 5271 sayılı CMK’nın 290. maddesi uyarınca, sanık yararına olan hukuk kurallarına aykırılığın, sanık aleyhine hükmün bozdurulması için cumhuriyet savcısına hak vermeyeceğinin ve temyiz eden cumhuriyet savcısının buna hakkı olmadığı gözetilmeden temyiz isteminin reddi yerine hükmün belirlenen duruşma günü olan 11/09/2012 tarihinden önce ve adli tatil içerisinde resen duruşma açılmak suretiyle karar verilerek CMK’nın 175 ve 331. maddelerine aykırı davranılması usul ve yasaya aykırı görüldüğünden hükmün bozulmasına karar verilmesi, hukuka aykırılık oluşturmaktadır.

Bu itibarla, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 03/11/2014 gün ve 2014/6920 Esas, 2014/31557 Karar sayılı bozma kararına itiraz edilmiştir.

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya kapsamına göre,

1- İtirazımızın KABULÜNE,

2- Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 03/11/2014 gün ve 2014/6920 Esas, 2014/31557 Karar sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,

3- Kars 2.Asliye Ceza Mahkemesinin, 27/07/2012 tarih ve 2012/466 Esas 2012/445 K sayılı ilamına yönelik O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz istemiyle ilgili olarak sanık yararına olan hukuk kurallarına aykırılığın, sanık aleyhine hükmün bozdurulması için cumhuriyet savcısına hak vermeyeceğinin ve temyiz eden cumhuriyet savcısının buna hakkı olmadığı gözetilmeden temyiz isteminin REDDİNE;

4- İtirazımızın kabul edilmediği takdirde, dosyanın incelenmek üzere, Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulana gönderilmesine karar verilmesi, itirazen arz ve talep olunur.” isteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü:

II- İTİRAZIN KAPSAMI

İtiraz, hakaret suçundan, sanık Ş.. I.. hakkında verilen düşme kararının bozulmasına dair, Dairemizin 03/11/2014 tarihli kararına ilişkindir.

III- KARAR

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itiraz gerekçeleri yerinde görülmekle, 6352 sayılı Kanunun 99. maddesiyle eklenen 5271 sayılı CMK’nın 308. maddesinin 3. fıkrası uyarınca İTİRAZIN KABULÜNE,

Dairemizce verilen 03.11.2014 tarih ve 2014/6920 Esas 2014/31557 Karar sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,

Kars 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 30/07/2012 tarih ve 2012/466 Esas, 2012/445 Karar sayılı hükmün yeniden incelenmesi sonucu;

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

CMK’nın 290. maddesi uyarınca, sanık yararına olan hukuk kurallarına aykırılık, sanık aleyhine hükmün bozdurulması için Cumhuriyet Savcısına hak vermeyeceğinden, temyiz edenin buna yetkisi bulunmadığı,

Anlaşıldığından, 5320 sayılı Kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddeleri uyarınca O Yer Cumhuriyet Savcısının itiraz yazısına uygun olarak, TEMYİZ İSTEĞİNİN REDDİNE, 22/01/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS