0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Mahkeme Tarafından Uzlaştırma

CMK Madde 254

-(Değişik: 6/12/2006-5560/25 md.)

(1) Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, kovuşturma dosyası, uzlaştırma işlemlerinin 253 üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilir.

(2) Uzlaşma gerçekleştiği takdirde, mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini def’aten yerine getirmesi halinde, davanın düşmesine karar verir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde; sanık hakkında, 231 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir. Geri bırakma süresince zamanaşımı işlemez. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, mahkeme tarafından, 231 inci maddenin onbirinci fıkrasındaki şartlar aranmaksızın, hüküm açıklanır.



CMK Madde 254 Gerekçesi

Uzlaşma işlemi uygulanabilecek bir suç nedeniyle Cumhuriyet savcısı 253 inci maddeye uygun olarak işlem yapmaksızın kamu davasını açtığında hâkim söz konusu maddede yer alan ve Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilmesi gereken bütün işlemleri yapar ve tazminat, madde gereğince ödendiğinde davanın ortadan kaldırılmasına karar verir.

Bu hâlde de bütün uzlaştırma giderleri suç faili tarafından ödenecek ve bunlar ödenmedikçe davanın ortadan kaldırılmasına karar verilmeyecektir.


CMK 254 (Mahkeme Tarafından Uzlaştırma) Emsal Yargıtay Kararları


Ceza Genel Kurulu 2017/4 E. , 2019/383 K.

  • CMK 254
  • Sonradan uzlaştırma kapsamına alınan suç ile ilgili uzlaştırma işlemlerinin yapılması sağlanmalıdır.

Sanığın mağdurlara yönelik eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 157/1. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçunu oluşturması ve 02.12.2016 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesinde yapılan değişiklik sonucunda 5237 sayılı TCK’nın 157. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçunun uzlaştırma kapsamına alınması karşısında, mahkemece 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesinin sekizinci fıkrasının ikinci cümlesi uyarınca durma kararı verilerek aynı Kanun’un 253 ve 254. maddelerinde belirtilen esas ve usule göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.


Ceza Genel Kurulu - Karar: 2017/137

  • CMK 254
  • Sonradan uzlaştırma kapsamına alınan suç ile ilgili uzlaştırma işlemlerinin yapılması sağlanmalıdır.

Hükümden sonra 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle CMK’nın 253. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile” ibaresinin metinden çıkarılması nedeniyle, özel bir etkin pişmanlık hükmü olan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 354. maddesinin aynı Kanun’un 345/a maddesinde düzenlenen takibi şikâyete bağlı sermaye şirketinin iflasını istememe suçu yönünden uzlaşma kurumunun uygulanmasına engel teşkil etmemesi, uzlaştırmanın soruşturma ve kovuşturmalarda mutlaka öncelikle uygulanması zorunlu bir maddi ceza ve ceza muhakemesi hukuku kurumu olması ve İcra ve İflas Kanunu’nun 354. maddesinin yerine geçip anılan maddenin uygulanmasını ortadan kaldırmaması karşısında, mahkemesince CMK’nın 223/8. maddesinin ikinci cümlesi uyarınca durma kararı verilerek Aynı Kanun’un 253 ve 254. maddelerinde belirtilen esas ve usule göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/11214 Karar : 2018/11987 Tarih : 27.09.2018

  • CMK 254. Madde

  • Mahkeme Tarafından Uzlaştırma

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü;

1-Temyiz dilekçesinin süresi içinde verilmediği anlaşıldığından, 5320 sayılı Kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddeleri uyarınca sanık …`ün tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ İSTEĞİNİN REDDİNE,

2- Suça sürüklenen çocuklar …, … ve … hakkında kurulan hükümlerin temyizine gelince;

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede:

Hükümden sonra 02/12/2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazete`de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 6763 sayılı Kanunun 34. maddesi ile değişik CMK’nın 253/1. maddesinin birinci fıkrasına eklenen (c) bendi uyarınca, üst sınırı üç yılı geçmeyen atılı suçun uzlaştırma kapsamına alınmış olması karşısında; anılan Kanunun 35. maddesiyle değişik CMK’nın 254. maddesi gereğince suça sürüklenen çocukların hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,

Bozmayı gerektirmiş ve suça sürüklenen çocuklar …, … ve … müdafilerinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmekle, tebliğnameye aykırı olarak, başka yönleri incelenmeksizin, HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 27.09.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/12001 Karar : 2018/6609 Tarih : 22.05.2018

  • CMK 254. Madde

  • Mahkeme Tarafından Uzlaştırma

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;

Dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.Ancak; Hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bentler arasında yer alan ve 5237 sayılı TCK’nın 141. maddesinde tanımı yapılan hırsızlık suçunun da uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK’nın 7/2. maddesi uyarınca; ‘‘suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.’’ hükmü de gözetilerek 6763 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile değişik CMK’nın 254. maddesi uyarınca aynı Kanun’un 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan bu sebepden dolayı hükmün BOZULMASINA, 22/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas : 2018/2232 Karar : 2018/4311 Tarih : 11.04.2018

  • CMK 254. Madde

  • Mahkeme Tarafından Uzlaştırma

Kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçundan sanık …‘ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 160/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 600,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair TEKİRDAĞ 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/01/2018 tarihli ve 2017/621 esas, 2018/92 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 06/03/2018 gün ve 94660652-105-59-2580-2018-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 13/03/2018 gün ve 2018/20691 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.

Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;

Dosya kapsamına göre sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 142/2-h uyarınca cezalandırılması amacıyla kamu davası açıldığı hâlde Mahkemece kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçundan hüküm kurulduğu, anılan suçun şikayete tabi suç olması itibariyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253/1-a maddesi uyarınca uzlaşma kapsamında kaldığı, karar tarihinde yurürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 254. maddesindeki “(1) Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, uzlaştırma işlemleri 253 üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre, mahkeme tarafından yapılır.” şeklindeki hüküm gereğince usulüne uygun olarak uzlaşma girişiminde bulunulması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbar yazısı incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmüş olduğundan kabulü ile atılı suçun şikâyete tabi olması itibariyle 5271 sayılı CMK’nın 253/1-a maddesi uyarınca uzlaşma kapsamında kaldığı, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 254. maddesindeki “(1) Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, uzlaştırma işlemleri 253 üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre, mahkeme tarafından yapılır.” şeklindeki hüküm gereğince usulüne uygun olarak uzlaşma girişiminde bulunulması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi nedeniyle kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden (TEKİRDAĞ) 2. Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 30.01.2018 gün ve 2017/621 E., 2018/92 K. sayılı hükmün belirtilen nedenle 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkra (b) bendi uyarınca sonraki işlemlerin mahkemesince yerine getirilmesine, 11.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/5433 Karar : 2018/211 Tarih : 24.01.2018

  • CMK 254. Madde

  • Mahkeme Tarafından Uzlaştırma

1- Gerekçeli kararın “iddia” kısmında başka bir iddianameden bahsedilmiş ise de; olayın kabul ve tartışmasında benzer bir hata bulunmadığından sonuca etkili görülmeyen maddi hata olarak kabul edilmiştir.

2- Sanığın kardeşi olan mağdurdan alacaklı olmasının tek başına haksız tahrik teşkil etmediğinin gözetilmeden, haksız tahrik nedeniyle TCK`nun 29. maddesi uyarınca cezada indirime gidilerek eksik ceza tayini, karşı temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

3- Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık …‘nın kardeşi olan …`na yönelik nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs ve 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçlarının sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suçların niteliği tayin, takdire ilişen cezayı azaltıcı sebeplerin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, aynı sanık hakkında hakaret suçundan şikayet bulunmaması nedeniyle düşme kararı verilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde eleştiri ve bozma sebepleri dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin sübuta, suç vasfına yönelen ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddiyle;

A) Sanık … hakkında; nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs ve 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçlarından kurulan mahkumiyet ile hakaret suçundan kurulan düşme hükümlerinin incelenmesinde;

24.11.2015 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkmesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin iptal edilen bölümleri nazara alındığında mahkemenin bu madde ile yaptığı uygulama yasaya aykırı ise de, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, CMUK.nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak hüküm fıkrasında yer alan 5237 sayılı TCK`nun 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün “Anayasa Mahkemesinin iptal kararındaki hususlar gözetilerek 5237 sayılı TCK’nun 53/1-2-3. maddelerinin tatbikine” şeklinde değiştirilmesine karar verilmek suretiyle DÜZELTİLEN mahkumiyet ve düşme hükümlerinin tebliğnamedeki düşünce gibi ONANMASINA,

B) Sanık … hakkında zincirleme şekilde tehdit suçundan kurulan hükmün incelenmesinde ise;

02.12.2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı CMK’nun 253. maddesine göre tehdit suçunun uzlaşma kapsamında kaldığı anlaşılmakla; sanık ile mağdurlar arasında 6763 sayılı Yasa ile değişik 5271 sayılı CMK`nun 253 ve 254. maddeleri gereğince uzlaştırma işlemi yapılması için dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesi, uzlaştırma girişiminin başarısızlıkla sonuçlanması halinde yargılamaya devamla hüküm kurulması lüzumu,

Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak BOZULMASINA, 24/01/2018 günü oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 16. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/1775 Karar : 2018/107 Tarih : 23.01.2018

  • CMK 254. Madde

  • Mahkeme Tarafından Uzlaştırma

Her ne kadar tebliğnamede suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçundan sanıklar … ve … yönünden görüş belirtilmiş ise de, sanıklar hakkında örgüte yardım etmek suçundan dava açıldığı ve atılı suçtan beraatlerine karar verildiği gibi Cumhuriyet savcısının temyizinde de sanık isimleri belirtilmeksizin dolandırıcılık, suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve örgüte üye olma suçlarından açılan kamu davalarında iddialarda belirtilen sevk maddelerine aykırı olarak verilen kararların temyiz edildiği nazara alındığında, sanıklar hakkında örgüte yardım etmek suçundan kurulan hükümlerin temyiz edilmediği; sanık … müdafıinin temyiz talebinin de sadece mahkumiyet hükümlerine yönelik olduğu belirlenerek yapılan incelemede;

A-Katılanlar …, … ve … vekilinin tüm sanıklar hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve örgüte üye olma suçlarından verilen beraat kararları ile vekili olmadığı diğer katılanların mağduru olduğu dolandırıcılık suçlarından verilen beraat kararlarına yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;

Sanıklara yüklenen suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve örgüte üye olma suçlarının niteliği itibariyle suçtan doğrudan doğruya zarar görmemesi nedeniyle davaya katılma hakkı bulunmadığından; vekili olmadığı katılanlara yönelik işlenen dolandırıcılık suçlarından verilen beraat kararlarına yönelik temyizinin ise bu katılanlar ile arasında dosyaya yansıyan bir vekalet ilişkisi olmadığından katılanlar …, … ve … vekilinin anılan hükümlere yönelik temyiz isteminin 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi gereğince REDDİNE,

B-Sanıklar …, … ve … hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve örgüt yöneticilerinin örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlardan sorumluluğu nedeniyle dolandırıcılık suçlarından; diğer sanıkların suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak suçundan ve sanıklar …, …, … ve … hakkında dolandırıcılık suçlarından verilen beraat kararlarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Yapılan yargılama sonunda sanıkların üzerlerine atılı suçları işlediğinin sabit olmadığı, mahkemece kanıtlar değerlendirilip gerektirici nedenleri açıklanmak suretiyle kabul ve takdir kılınmış olmakla usul ve kanuna uygun bulunduğundan Cumhuriyet savcısının ve katılanlar …, … ve … vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle beraate ilişkin hükümlerin ONANMASINA,

C-Sanıklar hakkında tamamlanan ve teşebbüs aşamasında kalan dolandırıcılık suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

1-Sanık … hakkında …‘a yönelik dolandırıcılık suçundan açılmış bir dava bulunmadığı halde mahkumiyetine karar verilmesi,

Mağdurlara ait olduğu anlaşılan, haklarında müsadere talebi olmayan ve trafik kaydına suça karışan araç şerhi ve tedbir konulan araçların hak sahiplerine iadesine dair her zaman karar verilmesi mümkün görülmüştür.

2-Diğer mahkumiyet hükümleri yönünden ise;

a-Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulunun 15.05.2012 tarih ve 2011/1-872 esas 2012/198 karar sayılı kararında da ayrıntıları belirtildiği üzere; aynı müdafii tarafından temsil edilen …’ın, … ve … aleyhine, …‘ın ise … aleyhine olacak şekilde beyanlarının bulunması karşısında, birisinin savunmasının diğerinin savunmasına zarar verebilecek nitelikte menfaat çatışması oluştuğundan ayrı müdafılerce temsil edilmelerine imkan sağlanması gerekirken CMK’nın 152/1. maddesine aykırı şekilde yargılamaya devam edilerek hüküm kurulmak suretiyle sanıkların savunma haklarının kısıtlanması,

b-Hükümden sonra 02.12.2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesiyle 5271 sayılı CMK’nın 253/1 ve 254. maddelerinde yapılan değişikliğe göre, TCK’nın 157/1. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçunun uzlaşma kapsamına alınması karşısında; adı geçen sanıkların hukuki durumlarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

c-Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile TCK’nın 53. maddesindeki bazı düzenlemelerin iptal edilmiş olması nedeniyle bu karar doğrultusunda hüküm kurulmasında zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafileri ile sanıklar …, …, …, …, …, …, …, …, … ve …’nin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca, sair hususlar incelenmeksizin BOZULMASINA, 23.01.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 3. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/2717 Karar : 2018/33 Tarih : 15.01.2018

  • CMK 254. Madde

  • Mahkeme Tarafından Uzlaştırma

Gereği görüşülüp düşünüldü;

Soruşturma aşamasında yapılan uzlaştırma teklifini katılan … ve sanık …‘ün kabul etmedikleri, 02.12.2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nin 254. maddesi “..uzlaştırma işlemlerinin yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilir” şeklinde değiştirilmiş ise de, 5237 Sayılı TCK’nin 86/2. maddesinde düzenlenen kasten basit yaralama suçunun değişiklikten önce de uzlaştırma kapsamında olduğu, CMK’nin 253/18. maddesinin “uzlaştırmanın sonuçsuz kalması halinde tekrar uzlaştırma yoluna gidilmez” hükmü karşısında tekrar uzlaştırma yoluna gidilemeyeceğinden, tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.

Sanıkların cezalarından “olayları kimin başlattığı tespit edilemediğinden” şeklinde kabul edilen gerekçe ile haksız tahrik hükümlerini düzenleyen TCK’nin 29. maddesi uyarınca TCK’nin 3. maddesinde belirtilen orantılılık ilkesi gereğince (1/4) oranında indirim yapılması gerekirken, (1/2) oranında indirim yapılmak suretiyle sanıklar hakkında eksik ceza tayini, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

Yapılan yargılamaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre sanıkların temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin isteme aykırı olarak ONANMASINA, 15.01.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/22772 Karar : 2018/466 Tarih : 11.01.2018

  • CMK 254. Madde

  • Mahkeme Tarafından Uzlaştırma

I-Olay:

Basit yaralama, tehdit ve hakaret suçlarından şüpheli … hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 23/03/2017 tarihli ve 2017/5640 soruşturma, 2017/8562 esas, 2017/6419 sayılı iddianamenin iadesine dair İstanbul 63. Asliye Ceza Mahkemesinin 29/03/2017 tarihli ve 2017/89 sayılı kararına yönelik itirazın kabulü ile anılan kararın kaldırılmasına ilişkin merci İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesinin 12/04/2017 tarihli ve 2017/306 Değişik İş sayılı kararının, dosya kapsamına göre sanığın üzerine atılı tehdit suçunun, 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda

Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile 5271 sayılı Kanun’un 253/1-b-3. bendine göre uzlaştırma kapsamına alındığı, söz konusu suçun uzlaşma hükümlerine bağlı bulunması karşısında, 5271 sayılı Kanun’un 253. maddesine göre öncelikle uzlaştırma bürosuna gönderilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.

II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:

Uzlaştırma işlemlerinin gerçekleştirilmediği gerekçesiyle verilen iddianamenin iadesine ilişkin kararın yerinde olup olmadığının ve bu bağlamda anılan karara yönelik itirazın kabulüne dair mercii kararında isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.

III- Hukuksal Değerlendirme:

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun iddianamenin iadesine ilişkin 174. maddesi;

“(1) Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle;

a) 170 inci maddeye aykırı olarak düzenlenen,

b) Suçun sübûtuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen,

c) Önödemeye veya uzlaşmaya tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde önödeme veya uzlaşma usulü uygulanmaksızın düzenlenen, İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir.

(2) Suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez.

(3) En geç birinci fıkrada belirtilen süre sonunda iade edilmeyen iddianame kabul edilmiş sayılır.

(4) Cumhuriyet savcısı, iddianamenin iadesi üzerine, kararda gösterilen eksiklikleri tamamladıktan ve hatalı noktaları düzelttikten sonra, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesini gerektiren bir durumun bulunmaması halinde, yeniden iddianame düzenleyerek dosyayı mahkemeye gönderir. İlk kararda belirtilmeyen sebeplere dayanılarak yeniden iddianamenin iadesi yoluna gidilemez.

(5) İade kararına karşı Cumhuriyet savcısı itiraz edebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 30/10/2007 tarihli ve 2007/4-200 esas, 2007/219 sayılı ilâmında belirtildiği üzere, uzlaştırma kurumu her ne kadar 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 253 ve 254. maddelerinde hüküm altına alınarak usul hukuku kurumu olarak düzenlenmiş ise de, fail ile devlet arasındaki ceza ilişkisini sona erdirmesi bakımından maddi hukuka da ilişkin bulunması nedeniyle yürürlüğünden önceki olaylara uygulanabileceği, bu uygulamanın sadece görülmekte olan davalar bakımından geçerli olmayacağı, 5237 sayılı Kanun’un 7/2. maddesindeki “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.”şeklinde düzenleme karşısında, kesinleşen hükümlerde de uzlaşma hükümlerinin uygulanması gerektiği anlaşılmıştır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 06/12/2016 tarihli, 2014/13-194 esas ve 2016/466 karar sayılı ilamında açıklandığı üzere, 5237 sayılı TCK’nın ‘‘zaman bakımından uygulama’’ başlığını taşıyan 7. maddesinin 2. fıkrasındaki ‘‘suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanunun uygulanıp, infaz olunacağına’‘na dair düzenleme ile 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunun ‘‘Mahkûmiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında duraksama başlığını’’ taşıyan 98/1. maddesinde ‘‘Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.’’ amir hükmü uyarınca, bu hususun infaz aşamasında gözetilmesi olanaklı kabul edilmiştir.

02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaştırma hükümleri yeniden düzenlenmiş, aynı maddenin birinci fıkrasının (b) bendine mevcut (2) ve (3) numaralı alt bentlerden sonra gelmek üzere (3), (5) ve (6) numaralı alt bentler eklenmiştir.Bu bentlere göre, tehdit (madde 106, birinci fıkra), hırsızlık(madde 141), dolandırıcılık (madde 157) suçları uzlaşma kapsamına alınmıştır.

Aynı maddenin üçüncü fıkrasında yer alan “etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile “ibaresi madde metninden çıkarılmış, 09/07/2009 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5918 sayılı Kanunun 8. maddesiyle fıkraya eklenen ikinci cümlesinde yer alan “Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması halinde uzlaştırma hükümleri uygulanmaz”şeklindeki düzenlemede bir değişiklik yapılmamıştır.

Soruşturma aşamasında uzlaştırma CMK’nın 253. maddesinde, kovuşturma aşamasında uzlaştırma ise anılan Kanunun 254. maddesinde ayrıntılarıyla düzenlenmiştir.

Uzlaştırmanın asıl olarak soruşturma evresinde yapılması gereken bir işlem olduğu, kovuşturma aşamasında uzlaştırma hükümlerinin uygulanmasının ise istisnai olarak Cumhuriyet savcısı tarafından uzlaştırma usulü uygulanmaksızın dava açılması veya suçun uzlaştırma kapsamında olduğunun ilk defa duruşmada anlaşılması halinde mümkün olduğu kabul edilmelidir.

İncelenen dosyada;

Şüpheli … hakkında, 19/09/2016 tarihinde şikayetçi Nidanur Bulduk’a karşı gerçekleştirdiği iddia olunan tehdit, hakaret ve kasten yaralama eylemleri nedeniyle soruşturma başlatıldığı, 23/09/2016 tarihinde düzenlenen uzlaşma formlarından şüphelinin uzlaşmak istediği, yaşı küçük şikayetçi Nidanur Bulduk’un babası olan Yunis Bulduk’un ise uzlaşmak istemediği, Cumhuriyet savcısı tarafından 07/02/2017 tarihinde dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesine, uzlaştırma bürosu tarafından da 13/03/2017 tarihinde “Usul hukuku kuralları ve bu kurallarda yapılan değişiklikler yürürlüğe girdikleri tarihten itibaren uygulanabildiklerinden ve geçmişe yönelik olarak uygulanmaları mümkün olmadığından ve daha önceki usul hukuku kurallarına göre yapılmış bulunan bütün işlemler ve kararlar geçerliliklerini koruyacağından ve 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren ve

uzlaşma kapsamındaki suçları genişleten ve uzlaşma teklifinin yapılış şeklinde değişiklik yapan 6763 sayılı kanunun yürürlüğe girmesinden öncede uzlaşma kapsamında bulunan suçlarla ilgili olarak yürüklükte bulunan usul kurallarına uygun olarak yaşı küçük mağdur ve velisi müştekiye uzlaşma teklifinde bulunulduğu ve bu teklifi kabul etmedikleri anlaşıldığından ve bu durum karşısında yeniden uzlaşma teklifinde bulunulamayacağından ve Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü Alternatif Çözümler Daire Başkanlığının 13/12/2016 tarih ve 24340503-659-0005-216-E.4/80000848 sayılı genelgesinde de bu tür soruşturma dosyalarının uhdesinde bulunan Cumhuriyet Savcısı tarafından muktezaya bağlanması gerektiğinden” biçimindeki gerekçeyle dosyasının soruşturma bürosuna gönderilmesine karar verildiği, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 23/03/2017 tarihli ve 2017/5640 soruşturma, 2017/8562 esas, 2017/6419 sayılı iddianame ile şüphelinin “Olay tarihinde müşteki ile şüpheli arasında Gültepe Endüstri Meslek Lisesi yanında tartışma çıktığı, tartışma esnasında şüpheli …‘ın “sen patlaksın kız değilsin elaleme ver sen ancak sikeceğim okullar açılınca seni okulun önünde dövmessem orospu çocuğum eğer benden özür dilemezsen feriştahı gelse elimden alamaz sana özür diletme amacım sana gıcık oluyorum sevdiğim çocuğa çok yakınsın elini bile tutuyorsun” diyerek hakaret ve tehdit ettiği, daha sonra şüpheli …‘ın tekme ve yumrukla vurmak suretiyle mağduru kasten yaraladığı…” biçiminde tanımlanan eylemleri nedeniyle TCK’nın 86/2, 53, 106/1-1 cümle, 53 ve 125/1-4, 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması talebiyle kamu davası açıldığı, düzenlenen iddianamenin İstanbul 63. Asliye Ceza Mahkemesinin 29/03/2017 tarihli ve 2017/89 sayılı kararıyla uzlaştırma işlemlerinin yerine getirilmediği gerekçesiyle iadesine karar verildiği, bu karara Cumhuriyet savcısı tarafından süresinde itiraz edildiği, merci İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesinin 12/04/2017 tarihli ve 2017/306 Değişik İş sayılı kararıyla iddianamenin iadesine dair İstanbul 63. Asliye Ceza Mahkemesinin 29/03/2017 tarihli ve 2017/89 sayılı kararının kaldırılmasına kesin olarak karar verildiği anlaşılmıştır.

Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;

Suç tarihi itibariyle şüpheli …‘a isnat olunan ve TCK’nın 106/1-1. cümlesinde düzenlenen tehdit suçunun uzlaştırma kapsamında bulunmadığı, yine şüpheliye isnat olunan TCK’nın 86/2 ve 125/1. maddelerinde düzenlenip müstakilen uzlaştırma kapsamında olan hakaret ve kasten yaralama suçlarının, suç tarihi itibariyle 5271 sayılı CMK’nın 253/3-son cümlesi uyarınca tehditle birlikte işlenmesi nedeniyle uzlaştırma kapsamında bulunmadığı, her ne kadar 23/09/2016 tarihinde uzlaştırma formları düzenlenmiş ise de, suç tarihi itibariyle anılan suçların uzlaştırma kapsamında bulunmamaları nedeniyle yapılan uzlaştırma işlemlerinin hukuki değerden yoksun olduğu, 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34 ve 35. maddeleriyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanun’un 253 ve 254. maddelerinde yapılan değişiklik çerçevesinde şüpheliye …‘a isnat olunan tehdit suçunun uzlaştırma kapsamına alındığı, yeni düzenlemeyle tehdit suçunun uzlaştırma kapsamına alınması nedeniyle şüpheliye isnat olunan hakaret ve kasten yaralama suçlarının da uzlaştırma kapsamına girdiği, bu nedenlerle de her üç suç yönünden uzlaştırma işlemlerinin yerine getirilmesinin gerektiği anlaşılmıştır.

Bu nedenlerle de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 23/03/2017 tarihli ve 2017/5640 soruşturma, 2017/8562 esas, 2017/6419 sayılı iddianamenin iadesine dair İstanbul 63. Asliye Ceza Mahkemesinin 29/03/2017 tarihli ve 2017/89 sayılı kararına yönelik itirazın reddine karar verilmesi gerekirken, anılan kararın kaldırılmasına ilişkin merci İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesinin 12/04/2017 tarihli ve 2017/306 Değişik İş sayılı kararında isabet bulunmamaktadır.

IV-Sonuç ve Karar:

Yukarıda açıklanan nedenlerle,

Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, merci İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesinin 12/04/2017 tarihli ve 2017/306 Değişik İş sayı ile verilip kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre, sonraki işlemlerin, CMK’nın 309/4-a maddesi gereğince mahallinde merci mahkemesince yerine getirilmesine, 11/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 19. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/32045 Karar : 2017/7139 Tarih : 21.09.2017

  • CMK 254. Madde

  • Mahkeme Tarafından Uzlaştırma

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

1- Yargılama aşamasında uzlaştırma girişiminde bulunulmuş ve taraflar uzlaşmayı kabul etmemişlerse de; o tarihte yüklenen suç nedeniyle uzlaşma hükümlerinin uygulanmasına yasal olanak bulunmadığından ve bir hakkın doğmadan önce kullanılması söz konusu olamayacağından, uzlaşma teklifinin hukuken geçerli olmadığı anlaşılmakla, 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde değişiklik yapılarak madde içeriğinden “etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile” ibaresinin çıkarılması nedeniyle özel bir etkin pişmanlık hükmü olan 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61/7 maddesinin aynı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61/A maddesinde düzenlenen satışa arz etme veya satma suçu yönünden de uzlaşma kurumunun uygulanmasına engel teşkil etmemesi, uzlaşmanın soruşturma ve kovuşturmalarda mutlaka öncelikle uygulanması zorunlu bir maddi ceza hukuku ve ceza muhakemesi hukuku kurumu olması karşısında, sanık hakkında 6763 sayılı Kanun`un 34. maddesiyle değişik CMK’nın 253 ve 254. maddelerinin uygulanması zorunluluğu,

Kabule göre de;

2- Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmiş ise de, 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete`de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı ile anılan maddenin bazı hükümlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,

Bozmayı gerektirmiş ve sanık müdafiinin, temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK`nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 19. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/24502 Karar : 2017/7061 Tarih : 20.09.2017

  • CMK 254. Madde

  • Mahkeme Tarafından Uzlaştırma

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede,

İİK’nın 333/a maddesindeki suçun oluşması için, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin ödeme gücüne sahip olmasına rağmen hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olan yetkilisinin alacaklıyı zarara uğratmak kastiyle borcu ödememesi, ayrıca bu eylemin başka bir suçu oluşturmaması gerektiği cihetle, öncelikle borçlu şirkete ait ticari defterler, kayıtlar ve banka hesapları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılıp, sonucuna göre hukuki durumunun takdiri gerekirken, takibin kesinleştiği 07.08.2012 tarihi itibariyle borçlunun ödeme gücünü tespit etmeyen bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,

Kabule göre de;

02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde değişiklik yapılarak madde içeriğinden “etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile” ibaresinin çıkarılması nedeniyle özel bir etkin pişmanlık hükmü olan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 354. maddesinin aynı Kanun`un 333/a maddesinde düzenlenen suç yönünden uzlaşma kurumunun uygulanmasına engel teşkil etmemesi,

Suçun işlenmesinden sonra fail ile mağdur arasındaki çekişmeyi bir uzlaştırmacının girişimiyle kısa zamanda tarafların özgür iradeleriyle ve adli merciler daha fazla meşgul edilmeden sonuçlandırmayı amaçlayan uzlaşmanın soruşturma ve kovuşturmalarda mutlaka öncelikle uygulanması zorunlu bir maddi ceza ve ceza muhakemesi hukuku kurumu olması ve İcra ve İflas Kanunu’nun 354. maddesinin yerine geçip anılan maddenin uygulanmasını ortadan kaldırmaması karşısında, sanık hakkında 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle değişik CMK`nın 253, 254. maddelerinin uygulanması zorunluluğu,

Bozmayı gerektirmiş ve sanıklar müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK`nın 321. maddesi uyarınca tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/38811 Karar : 2017/8922 Tarih : 13.09.2017

  • CMK 254. Madde

  • Mahkeme Tarafından Uzlaştırma

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede,

Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun suç tarihinde, CMK’nın 253. ve 254. maddeleri uyarınca uzlaşmaya tabi olduğu, Yargıtay 13. Ceza Dairesi’nin 06/05/2013 tarih, 2012/16875 Esas, 2013/13074 Sayılı kararıyla, taraflara uzlaşma teklif edilerek sanığın hukuki durumunun tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi gerekçesiyle, Şanlıurfa 2. Asliye Ceza Mahkemesi`nin 13/04/2010 tarih, 2009/535 esas, 2010/239 Sayılı kararında sanığın, müştekiye yönelik konut dokunulmazlığının ihlali eylemine dair verilen hükmün bozulmasına karar verildiği, bozma ilamı üzerine yapılan yargılamada sanığın, uzlaşmayı kabul ettiği, müştekiye çıkarılan duruşma davetiyelerinde ise uzlaşmaya dair şerhe yer verilmediği gibi mernis adresine çıkarılan tebliğ evrakında sanığın mernis adresinin ilçe ve il kısmında Marmaris/Muğla yazılması gerekirken, Merkez/Şanlıurfa yazıldığı ve tebliğ evrakının böyle bir adres olmadığınından bahisle iade edildiği, dolayısıyla tebliğ işleminin usulüne uygun olmadığının anlaşılması karşısında, sanığın mernis adresine uzlaşma şerhli davetiye çıkarılması için talimat yazılması, sonucuna göre de gerekirse müşteki hakkında adres araştırması yapılarak uzlaşma hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağının belirlenmesinden sonra sanığın hukuki durumun tespit edilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,

SONUÇ : Kanuna aykırı, sanığın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki isteme aykırı olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 13.09.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 17. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/2914 Karar : 2017/9478 Tarih : 17.07.2017

  • CMK 254. Madde

  • Mahkeme Tarafından Uzlaştırma

Hırsızlık suçundan sanıklar … ve….’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 141/1. maddesi gereğince ayrı ayrı 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına dair Düzce 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/02/2012 tarihli ve 2011/177 esas, 2012/94 sayılı kararının infazı sırasında, 02/12/2016 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde yapılan değişiklik neticesinde infaza konu ilamdaki suçun uzlaştırma kapsamına alındığından bahisle infazının durdurulmasına ve dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesine dair anılan Mahkemenin 27/01/2017 tarihli ve 2011/177 esas, 2012/94 sayılı ek kararına karşı Düzce Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan itirazın kabulüne ve söz konusu kararın kaldırılmasına ilişkin mercii Düzce 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 09/02/2017 tarihli ve 2017/106 değişik iş sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 13/04/2017 gün ve 94660652-105-81-3252-2017-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 26/04/2017 gün ve 2017/26043 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.

Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 30/10/2007 tarihli ve 2007/4-200 esas, 2007/219 sayılı ilâmında belirtildiği üzere, uzlaştırma kurumu her ne kadar 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 253 ve 254. maddelerinde hüküm altına alınarak usul hukuku kurumu olarak düzenlenmiş ise de, fail ile devlet arasındaki ceza ilişkisini sona erdirmesi bakımından maddi hukuka da ilişkin bulunması nedeniyle yürürlüğünden önceki olaylara uygulanabileceği, bu uygulamanın sadece görülmekte olan davalar bakımından geçerli olmayacağı, 5237 sayılı Kanun’un 7/2. maddesindeki “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” şeklindeki hüküm uyarınca kesinleşmiş kararlar bakımından da uzlaştırma hükümlerinin uygulanması gerektiği cihetle; hükmün infazının durdurularak, 5271 sayılı Kanunu’nun 253. maddesindeki esas ve usullere göre uzlaştırma işlemlerinin yerine getirilmesi için yargılama dosyasının uzlaştırma bürosuna gönderilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle anılan kararın bozulması gerektiğinin ihbar olunduğu anlaşılmıştır.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 30/10/2007 tarihli ve 2007/4-200 esas, 2007/219 sayılı ilâmında belirtildiği üzere, uzlaştırma kurumu her ne kadar 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanun’unun 253 ve 254. maddelerinde hüküm altına alınarak usul hukuku kurumu olarak düzenlenmiş ise de, fail ile devlet arasındaki ceza ilişkisini sona erdirmesi bakımından maddi hukuka da ilişkin bulunması nedeniyle yürürlüğünden önceki olaylara uygulanabileceği, bu uygulamanın sadece görülmekte olan davalar bakımından geçerli olmayacağı, 5237 sayılı Kanun’un 7/2. maddesindeki “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” şeklindeki hüküm uyarınca kesinleşmiş kararlar bakımından da uzlaştırma hükümlerinin uygulanması gerektiği cihetle; hükmün infazının durdurularak, 5271 sayılı Kanunu’nun 253. maddesindeki esas ve usullere göre uzlaştırma işlemlerinin yerine getirilmesi için yargılama dosyasının uzlaştırma bürosuna gönderilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi nedeniyle kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, mercii Düzce 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 09/02/2017 tarihli ve 2017/106 değişik iş sayılı kararın, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA,

Aynı maddenin 4. fıkra (a) bendi uyarınca sonraki işlemlerin itiraz merciince yerine getirilmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 17/07/2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/3318 Karar : 2017/7654 Tarih : 13.07.2017

  • CMK 254. Madde

  • Mahkeme Tarafından Uzlaştırma

Dosya incelenerek gereği düşünüldü :

Sanık hakkında tekerrüre esas alınan karardaki mahkumiyetin, 765 sayılı TCK’nın 491/ilk maddesinde düzenlenen hırsızlık suçuna ilişkin olması ve hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanun’u ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve 765 sayılı TCK`nın 491/ilk maddesinde tanımı yapılan hırsızlık suçunun da uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında;

5237 sayılı TCKnın 7/2. maddesi uyarınca; Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.` hükmü de gözetilerek

6763 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 254. maddesi uyarınca aynı Kanun`un 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 13/07/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/8524 Karar : 2017/5970 Tarih : 6.07.2017

  • CMK 254. Madde

  • Mahkeme Tarafından Uzlaştırma

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanığın mahkûmiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin, sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

Sanık hakkında tekerrüre esas alınan ilam hüküm fıkrasında gösterilmemiş ise de, sanığa ait sabıka kaydında gözüken ilamlardan sadece Alaplı Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/19 Esas, 2013/155 Karar sayılı ve 07/03/2015 tarihinde infaz edilen, TCK’nın 106/1-1.cümlesi maddesi uyarınca hükmedilmiş olan 6 ay 7 gün hapis cezasına ilişkin ilamın tekerrüre esas olması ve hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bentler arasında yer alan TCK’nın 106/1-1. cümle maddesinde tanımı yapılan tehdit suçunun da uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK’ nın 7/2. maddesi uyarınca “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur” hükmü de gözetilerek 6763 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile değişik CMK’nın 254. maddesi uyarınca aynı Kanun’un 253. maddesinde belirtilen esas ve usulü göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilip hakkında bahsedilen ilamın esas alınarak TCK’nın 58. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususunda değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 06/07/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/2966 Karar : 2017/5930 Tarih : 5.07.2017

  • CMK 254. Madde

  • Mahkeme Tarafından Uzlaştırma

31.11.2013 tarihli vekaletname içeriğine göre, feragata yetkili olan sanık müdafiinin, karardan sonra, süresi içerisinde bulunduğu temyiz başvurusundan, 14.06.2015 havale tarihli dilekçesi ile sanık adına temyizden feragat ettiğini belirtmiş olması karşısında, katılan vekilinin temyiz istemiyle sınırlı yapılan incelemede;

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katlan vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

Dosya kapsamına göre; sanığın katılanın taraf olduğı konuşma içeriklerini aralarında devam eden boşanma davasına sunduğu iddia edilen olayda;

Katılanın tarafı olduğu konuşma içeriklerini üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığı ve/veya çoğaltarak dağıttığına ilişkin hakkında bir iddia ileri sürülmeyen sanığın,katılanın kendisine karşı olan davranışlarını ispatlama amacını taşıyan eyleminde, hukuka aykırı hareket etme bilinciyle davranmaması karşısında sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi,

Kabul ve uygulamaya göre de;

1- Sanığa isnat edilen kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunun 5271 sayılı CMK’nın 253/1. maddesi gereğince uzlaşmaya tabi olduğu, soruşturma aşamasında usulüne uygun uzlaştırma işlemi yapılmadan kamu davasının açıldığı, mahkemenin de belirtilen eksikliği gidermediği anlaşılmakla, 5271 sayılı CMK’nın uzlaşma başlıklı 253 ve 254. maddelerinde düzenlenen uzlaşma hükümleri uygulanıp, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yargılamaya devamla yazılı şekilde karar verilmesi,

2- Sanık hakkında TCK’nın 53. maddesi tatbik edilirken, Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının gözetilmesinde zorunluluk bulunması,

Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 05.07.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 19. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/32369 Karar : 2017/6421 Tarih : 5.07.2017

  • CMK 254. Madde

  • Mahkeme Tarafından Uzlaştırma

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1- Sanık o tarihte uzlaşma hükümlerinin uygulanmasında yasal olanak bulunmadığı halde, kollukta düzenlenen matbu form üzerinde “uzlaşmayı kabul etmiyorum” seçeneğini imzalanmışsa da, o tarihte yüklenen suç nedeniyle uzlaşma hükümlerinin uygulanmasına yasal olanak bulunmaması nedeniyle bir hakkın doğmadan önce kullanılması söz konusu olmayacağından, uzlaşma teklifinin hukuken geçerli olmadığı anlaşılmakla, 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde değişiklik yapılarak madde içeriğinden “etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile” ibaresinin çıkarılması nedeniyle özel bir etkin pişmanlık hükmü olan 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61/7. maddesinin aynı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61/A maddesinde düzenlenen satışa arz etme veya satma suçu yönünden de uzlaşma kurumunun uygulanmasına engel teşkil etmemesi, uzlaşmanın soruşturma ve kovuşturmalarda mutlaka öncelikle uygulanması zorunlu bir maddi ceza hukuku ve ceza muhakemesi hukuku kurumu olması karşısında, sanık hakkında 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle değişik CMK’nın 253 ve 254. maddelerinin uygulanması zorunluluğu,

2- Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin 05.08.2011 yerine 03.08.2011 olarak yazılması,

Bozmayı gerektirmiş ve sanık müdafiinin, temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 05.07.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 17. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/2538 Karar : 2017/8391 Tarih : 21.06.2017

  • CMK 254. Madde

  • Mahkeme Tarafından Uzlaştırma

Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

Hükümden sonra 02.12.2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğü giren 6373 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesinin 1. fıkrasının b bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve 5237 sayılı TCK nın 141. maddesinde tanımı yapılan hırsızlık suçunun da uzlaşma kapsamına alındığını anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK’nın 7/2. maddesi uyarınca, “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğü giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” hükmü de gözetilerek 6373 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile değişik CMK’nın 254. maddesi uyarınca aynı Kanun’un 253 maddesinde belirtilen esas ve usullere göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra, sonucuna göre suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk … müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan diğer yönleri incelenmeyen hükmün bu sebeple isteme uygun olarak BOZULMASINA, 21.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/1147 Karar : 2017/5135 Tarih : 14.06.2017

  • CMK 254. Madde

  • Mahkeme Tarafından Uzlaştırma

A) Hakaret, şantaj ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;

Hakaret, şantaj ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından dolayı temel cezalar belirlenirken, TCK’’nın 61/1. madde ve fıkrasında yer alan ölçütler nazara alınarak, dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlar birlikte ve isabetle değerlendirilip, denetime olanak verecek ve somut gerekçeler de gösterilmek suretiyle aynı Kanun’un 3/1. madde ve fıkrası uyarınca işlenen fiillerin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddelerde öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmolunması gerekirken, temel cezaların asgari hadden tayin edilmesi; ayrıca, sanık hakkında, 08.08.2012 tarihinde düzenlenen ve 13.08.2012 tarihinde kabul edilen iddianame ile 2011 yılı Ocak ayından itibaren başlayıp 19.05.2012 tarihine kadar devam eden tehdit, hakaret, şantaj ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından dava açıldığı, anılan iddianameden sonra 14.12.2012 tarihine kadar devam eden özel hayatın gizliliğini ihlal eyleminden dolayı birleşen 2013/562 esas sayılı dosyaya ilişkin 07.05.2013 tarihli iddianamenin düzenlendiği, sanığın, mağdur …‘ye ait özel görüntüleri, facebook adlı sosyal paylaşım sitesinde açtığı iki ayrı hesap üzerinden yayımladığı ve Yargtay Ceza Genel Kurulunun 08.04.2014 tarihli, 2013/591-2014/171 sayılı kararında da vurgulandığı üzere kabul edilmiş iddianamenin düzenlenme tarihinde hukuki kesintinin oluşması nedeniyle bu tarihten sonra işlenen eylemin ayrı bir suç oluşturacağı gözetilerek, sanık hakkında özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan dolayı iki ayrı mahkumiyet hükmü kurulması, 08.08.2012 tarihli iddianameye konu özel hayatın gizliliğini ihlal eylemi açısından da, TCK’nın 134/2. madde ve fıkrasının 1. cümlesinde, kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya seslerinin ifşası halinde bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüş, aynı madde ve fıkranın 2. cümlesinde, fiilin basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde cezanın yarı oranında artırılacağı düzenlenmiş iken, 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun’un 81. maddesi ile TCK’nın 134/2. madde ve fıkrasında yapılan değişiklikle temel ceza miktarı iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiş ve ifşanın basın ve yayın yoluyla gerçekleşmesi halinde de aynı cezaya hükmolunacağının belirtilmiş olması karşısında, TCK’nın 7/2. madde ve fıkrası gereğince, suçun işlendiği zamandaki kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunun ilgili tüm hükümlerinin somut olaya ayrı ayrı uygulanması ve her iki kanuna göre hükmedilecek sonuç cezalar belirlendikten sonra sanığın lehine olan kanunun tespiti ile lehe kanunun bir bütün halinde uygulanması ve bu durumun kararın gerekçesine yansıtılması suretiyle hüküm kurulması gerekirken, her iki eylemin tek bir suç oluşturduğuna dair yasal olmayan ve dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçelere dayalı olarak sanığın TCK’nın 134/2. madde ve fıkrası gereğince asgari hadden 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin tek bir mahkumiyet hükmü kurulması, temyiz edenin sıfatına göre bozma sebebi sayılmamış; Anayasa Mahkemesinin TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarına ilişkin 24.11.2015 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilebileceği değerlendirilmiştir.

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın adil yargılanmadığına, savunma hakkının kısıtlandığına, sübuta, eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiğine, haksız tahrik koşullarının oluştuğuna, ceza miktarlarına, takdiri indirim maddesinin uygulanmamasına, hükmedilen hapis cezalarının seçenek yaptırıma çevrilmemesine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, eleştiri dışında, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin isteme uygun olarak ONANMASINA,

B) Tehdit suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince;

Hükümlerden sonra 02.12.2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile değişik CMK’nın 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve TCK’nın 106/1-1. madde ve fıkrasında tanımı yapılan tehdit suçunun uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; TCK’nın 7/2. madde ve fıkrası uyarınca; “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” hükmü de gözetilerek, 6763 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile değişik CMK’nın 254. maddesi uyarınca aynı Kanun’un 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirilip, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, sair yönleri incelenmeksizin hükümlerin bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 14.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/1230 Karar : 2017/2263 Tarih : 12.06.2017

  • CMK 254. Madde

  • Mahkeme Tarafından Uzlaştırma

Dolandırıcılık suçundan sanık …’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 157/1, 62 ve 52. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis ve 400.00.- Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına dair Düzce 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/02/2012 tarihli ve 2010/319 esas, 2012/188 sayılı kararının infazı sırasında, 02/12/2016 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 253. maddesinde yapılan değişiklik neticesinde infaza konu ilamdaki suçun uzlaştırma kapsamına alındığından bahisle hükümlünün hukuki durumunun yeniden değerlendirilerek, infazın durdurulup durdurulmayacağına dair bir karar verilmesi yönündeki talebinin kabulüne ilişkin anılan Mahkemenin 26/12/2016 tarihli ve 2010/319 esas, 2012/188 sayılı ek kararına karşı Cumhuriyet savcısı tarafından yapılan itirazın kabulüne, anılan ek kararın kaldırılmasına ilişkin mercii Düzce 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 06/01/2017 tarihli ve 2017/38 değişik iş sayılı kararı ile ilgili olarak;

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30/10/2007 tarihli ve 2007/4-200 esas, 2007/219 sayılı ilamında belirtildiği üzere, uzlaştırma kurumu her ne kadar 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 253 ve 254. maddelerinde hüküm altına alınarak usul hukuku kurumu olarak düzenlenmiş ise de, fail ile devlet arasındaki ceza ilişkisini sona erdirmesi bakımından maddi hukuka da ilişkin bulunması nedeniyle yürürlüğünden önceki olaylara uygulanabileceği, bu uygulamanın sadece görülmekte olan davalar bakımından geçerli olmayacağı, 5237 sayılı Kanunun 7/2. maddesindeki “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” şeklindeki hüküm uyarınca kesinleşmiş kararlar bakımından da uzlaştırma hükümlerinin uygulanması gerektiği cihetle; hükmün infazının durdurularak, 5271 sayılı Kanununun 253. maddesindeki esas ve usullere göre uzlaştırma işlemlerinin yerine getirilmesi için yargılama dosyasının uzlaştırma bürosuna gönderilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 09/04/2017 gün ve 94660652-105-81-2266-2017-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesi ile Dairemize ihbar ve dava evrakı gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü;

TÜRK MİLLETİ ADINA

Kanun yararına bozma talebine dayanılarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden, Düzce 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 06/01/2017 tarihli ve 2017/38 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZULMASINA, diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 12/06/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/32870 Karar : 2017/7446 Tarih : 8.06.2017

  • CMK 254. Madde

  • Mahkeme Tarafından Uzlaştırma

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, 19.02.2013 tarihli duruşmada Av. …‘ın kendisinin müdafii olduğunu ve davaya katılmak istediğini bildiren müşteki …‘in katılma talebi hakkında karar verilmemesi suretiyle CMK’nın 238/3. maddesine aykırı davranıldığından, CMK’nın 237/2. maddesi gereğince suçtan zarar gören müştekinin katılan, Av. …‘ın ise, katılan vekili sıfatıyla davaya kabulüne karar verilerek, dosya görüşüldü:

1-) Sanık … hakkında mala zarar verme suçuna ilişkin kararda öngörülen cezanın nitelik ve niceliğine göre, verildiği tarih itibariyle hükmün temyiz edilemez olduğu anlaşıldığından, 5320 sayılı Kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddeleri uyarınca, sanık … müdafiinin, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ İSTEĞİNİN REDDİNE,

2-) Sanık … hakkında yaralama ve işyeri dokunulmazlığının ihlali ve sanık … Meteöz hakkında hakaret suçlarından kurulan hükümlerin temyizinde ise;

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

a) TCK’nın 116. maddesinin işyeri dokunulmazlığının ihlalini düzenleyen ikinci fıkrasında, birinci fıkrada tanımlanan fiillerin açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyeri ve eklentileri hakkında işlenmesi ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Bu fıkranın uygulanmasında, birinci fıkrada söz konusu olan koşullar aranacaktır. Niteliği itibarıyla açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi alışılmış, mutat olan yerler dışında kalan yerlere rıza olmaksızın girilmesi bu suçu oluşturacaktır. Yargılamaya konu somut olayda suça konu işyerinin olayın gerçekleştiği saat itibariyle açık ve faaliyette bulunup bulunmadığı araştırılıp sonucuna göre sanığın hukuksal durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi,

b) Sanık …‘in yaralama suçunu inkar etmesi, dosya içerisindeki Pınar Meteöz hakkındaki geçici ve kati adli muayene raporlarının ve tanık beyanlarının sanığın savunmasını desteklemesi karşısında; Pınar Meteöz’ün soyut beyanı dışında şüpheden uzak, kesin ve somut delil elde bulunmadığının anlaşılması karşısında, sanık …‘in yaralama suçundan beraati yerine, yetersiz gerekçeyle işlenen fiilin haksızlık içeriğinin azlığından söz edilerek CMK 223/4-d maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve sanık … Meteöz hakkında hakaret suçundan ise, sanık …‘in mala zarar verme suçunu işlediğinin kabul edilmesine göre TCK’nın 129/1. maddesinin koşullarının değerlendirilmesi gerekirken TCK’nın 129/2 . maddesinin uygulanması,

c) Hükümden sonra 02/12/2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 6763 sayılı Kanunun 34. maddesi ile değişik CMK’nın 253/3 maddesi uyarınca, mala zarar verme suçunun uzlaştırma kapsamına alınmış olması karşısında; yaralama, hakaret ve TCK’nın 116/2-4. maddesinde düzenlenen geceleyin işyeri dokunulmazlığının ihlali suçunun uzlaşmaya tabi hale geldiği anlaşılmakla aynı Kanunun 253 ve 254. maddeleri uyarınca uzlaşma hükümlerinin uygulanması ve sonucuna göre sanıkların hukuksal durumunun yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,

Kanuna aykırı, katılan sanık … müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 08/06/2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/13072 Karar : 2017/4905 Tarih : 8.06.2017

  • CMK 254. Madde

  • Mahkeme Tarafından Uzlaştırma

Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin “2012” şeklinde gösterilmesinin, mahallinde düzeltilebilir yazım yanlışlığı olarak kabul edilmiştir.

Anayasa Mahkemesinin, TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarına ilişkin 24.11.2015 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilebileceği değerlendirilerek yapılan incelemede:

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre katılan vekilinin ve sanığın sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

1)Her ne kadar sanık hakkında tekerrüre esas alınan mahkumiyetin hangisi olduğu hükümde gösterilmemiş ise de, adli sicil kaydının incelenmesinden, Isparta 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 27/03/2007 kesinleşme tarihli, 2006/822 Esas, 2007/238 Karar sayılı tehdit suçuna ilişkin 3.600 TL adli para cezasını içeren mahkumiyet hükmü tekerrüre esas olmakla birlikte, hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve 5237 sayılı TCK’nın 106/1-1. cümle maddesinde tanımı yapılan tehdit suçunun da uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK’nın 7/2. maddesi uyarınca “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur” hükmü de gözetilerek 6763 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile değişik CMK’nın 254. maddesi uyarınca aynı Kanun’un 253. maddesinde belirtilen esas ve usule göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra bahse konu ilamın tekerrüre esas alınıp alınamayacağı hususunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması bozmayı gerektirmiş,

2)Kendisini vekil ile temsil ettiren katılan kurum lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Kanuna aykırı olup sanığın ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 08/06/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS