Oyların Toplanması
CMK Madde 229
(1) Mahkeme başkanı, kıdemsiz üyeden başlayarak oyları ayrı ayrı toplar ve en sonra kendi oyunu verir.
(2) Mahkeme başkan ve üyelerinden hiçbiri herhangi bir konu veya sorun üzerinde azınlıkta kaldığını ileri sürerek oylamaya katılmaktan çekinemez.
(3) Oylar dağılırsa sanığın en çok aleyhine olan oy, çoğunluk meydana gelinceye kadar kendisine daha yakın olan oya eklenir.
CMK Madde 229 Gerekçesi
Toplu mahkemelerde müzakere tamamlandıktan sonra oy verme işlemine girişilecektir.
Kıdemsiz üyenin, kıdemlinin ve tüm üyelerin de mahkeme başkanın etkisinde kalabileceği olasılığına yer bırakmamak için mahkeme başkanı en kıdemsiz üyeden başlamak suretiyle ayrı ayrı oy toplar ve sonunda kendi oyunu açıklar. Müzakereye katılan hâkimler karar ve hükümle ilgili olarak oy kullanmaktan kaçınamazlar. Mahkeme başkanı ve üyeler bir konu veya sorun hakkında azınlıkta kaldıklarını öne sürerek oylamaya katılmaktan çekinemezler.
Oylama sonunda oybirliği veya oy çokluğu sağlanamaz yani oylar dağılırsa, sanığın en aleyhine olan oy kendisine en yakın oya eklenir. Böylece çoğunluk sağlanmış sayılır.
CMK 229 (Oyların Toplanması) Emsal Yargıtay Kararları
Ceza Genel Kurulu 2022/190 E. , 2022/300 K.
- CMK 229
- Oy verme usulü, ön sorunda azınlıkta kalan görüşün hükme katılma zorunluluğu ve oylamanın neticeleri
Gerek Yargıtay uygulamalarında ve gerekse öğretide açıkça belirtildiği üzere bu düzenlemeler toplu mahkemelerde müzakere ve oy vermelerde mutlaka uyulması gereken emredici usul kurallarıdır. Yargılamada kanıtların toplanmasından sonra hâkimlerin olay hakkında birbirlerini aydınlatmaları için müzakere yapılır. Karar verilmeden önce böyle bir müzakerenin yapılmaması emredici usul kuralına aykırılık oluşturur. Karardan önceki tartışmada, meselenin varlığı, yokluğu, gerekliliği veya gerekmezliği öncelikle oylanarak, çözümlenmelidir. Zira, her hâkim CMK’nın 229. maddesinin 2. fıkrası uyarınca sorun hakkında oy vermek zorundadır.
Hâkimlerin oyları ile ön sorunlar çözüme kavuşturulduktan sonra, esas hakkında kararın verilmesine geçilebilir. Müzakere sırasında, suç, suçlu ve cezalandırma hususunda oy verme aşamasına gelinmediği anlaşılırsa ön sorunlar aşamalı olarak çözümlenmelidir. Aksi hâlde, nihai aşamaya ulaşmamış hâkimlere ait düşüncelerin sonuca aktarılması gibi Ceza Muhakemesi Kanunu’na aykırı bir işlem yapılmış olur. Kanun’da oylama sırası düzenlenmemiş olmakla beraber öncelikle; şekli usul sorunları, soruşturmanın yeterli olup olmadığı, suç, kusur ve bunu etkileyen durumlar, suçluluk bağı, ceza sorunu ile ceza dışı sorunlar gözetilmelidir.
İlk aşamalarda birinde çoğunluk dışında kalan oy, bunda direnerek sonraki oylamanın dışında kalamaz. Bu hâkimin sorumluluğu ve sonuç belirleme görevinin gereğidir. Zira, hâkim açılmış olan bir davayı nihai kararla bitirmek zorundadır.
Hüküm; “son karar” yargı makamlarınca gerekli ve yeterli araştırma, inceleme, kovuşturma ve soruşturma yapılıp, tamamlandıktan sonra, somut olayın pozitif hukuk kuralları karşısındaki durumunun saptanması yoluyla uyuşmazlığı ve davayı sonuçlandıran bir kurumdur. Hükmün en önemli niteliği, var olan meseleyi çözüşü, yani sonuç unsurudur. Böylece bir hükümde, sorun, gerekçe ve sonuç olmak üzere üç unsurun bulunması gerekmektedir. İşin niteliğine göre, bunların aşama aşama çözümü ile sonuca ulaşılması gerekmektedir.
Hüküm kurulması sırasında, ortaya çıkan bazı yan sorunların asıl sorundan önce çözülmesi gerekiyorsa, bunlar öncelikle çözümlenmeli, sonraki aşamaya bunun ardından geçilmelidir. Zira, bir sorunu yargılayan veya inceleyen hâkim sonuç belirtmek zorundadır. Çoğunluk sağlayamayan, ara kararına, sorunu çözümleyici bir son karar niteliği verilmesi olanaklı değildir. Esas sorunun kurulca görüşülmesi sırasında ortaya atılan her görüşü oy niteliğinde saymak mümkün olamaz. Sonuca gidebilmek için çözümü gereken noktalar hakkında oylama yapıldıktan sonra son karara geçilmelidir. Görüşme “müzakere” sona erince, yani başkan ve üyeler son kararı verebilecek duruma gelince, sıra esas hakkında oy kullanmaya gelir. Asıl kararı kurul vereceği için, başkan ve üyelerin sonuç belirleyici karar niteliğindeki görüşlerine oy denilir. Kurulu oluşturan başkan ve üyeler esas hakkında oy kullanmaktan kaçınamazlar. Oylama sonucunda “Oylar dağılırsa sanığın en çok aleyhine olan oy, çoğunluk meydana gelinceye kadar kendisine daha yakın olan oya eklenir.” şeklinde CMK’nın 229. maddesinin 3. fıkrasındaki düzenlemede yer alan “kadar” sözcüğü oylamada sürekliliği ifade ettiği için, yargı makamları bakımından karar vermenin zorunluluğunu da göstermektedir.
Soruşturmanın genişletilmesi yolunda, başkan veya üyelerden herhangi biri veya birkaçı tarafından ileri sürülen görüş; CMK’nın 229. maddesinin 2. fıkrası çerçevesinde çözülmesi gereken bir meseledir. Toplanan kanıtların esas hakkında karar vermeye yeterli olup olmadığı bir başka anlatımla soruşturmanın genişletilmesine gerek bulunup bulunmadığı hususu oylanıp da, kuruldaki hâkimlerden birisinin olayın yeterince aydınlanmadığını ileri sürerek, başkaca kanıtların toplanmasını istemesi ve o doğrultuda oy kullanması hâlinde, çoğunluğu oluşturan diğer hâkimlerin toplanan kanıtlarla olayın aydınlığa çıktığını benimseyerek bu nedenle de CMK’nın 223. maddesinde gösterilen biçimde karar verilmesi yönünde oy kullanmaları durumunda, soruşturmanın genişletilmesi yönünde oy kullanan hâkim esas hakkında oy vermeye zorunlu hâle gelir, ön sorun konusunda azınlıkta kaldığını ileri sürerek oy kullanmaktan kaçınamaz. Ancak, çoğunluğun kullandığı doğrultuda oy kullanmak zorunluluğu yoktur. Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
… 7. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 10.04.2015 tarihli ve 141-113 sayılı kararda iki grup oy kullanıldığı görülmektedir. Başkan ve bir üye hâkimin oyları, toplanan kanıtların yeterli olduğuna ve bu kanıtlara göre sanıklar hakkında mahkûmiyet hükümleri kurulmasına ilişkin iken, diğer üye hâkimin oyu ise soruşturmanın genişletilmesi gerektiği yönündedir. Ceza Genel Kurulunun süreklilik gösteren kararlarında da açıklandığı üzere, soruşturmanın genişletilmesi CMK’nın 229/2. maddesinde yazılı sorunlardan olup bu yöndeki oylar, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca kendisine yakın olan oya ilâve edilebilecek, davayı sonuçlandırıcı oylardan değildir. Bu nedenle soruşturmanın genişletilmesine ilişkin görüş, “ön sorun” olarak öncelikle oylanmalı, oylama sonucunda bu konudaki oylar azınlıkta kalmış ise, azınlık oyunu oluşturan üyelerin de katılımı ile davanın esası hakkında sonuçlandırıcı oylama yapılmalıdır.
Yerel Mahkemece öncelikle eksik araştırma olup olmadığı tartışılarak bu konuda oylama yapılması, azınlıkta kalan oy varsa bu husus da dikkate alınarak davanın esası hakkında sonuçlandırıcı hükmün ayrıca oylanması gerekirken, üye hâkimin işin esası hakkında görüşünü açıklayacak şekilde oy kullanmadığı, bu suretle CMK’nın 229/2. maddesine aykırı davranılmak suretiyle usulüne uygun oylama yapılmadan yazılı şekilde hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Ceza Genel Kurulu - Karar: 2019/204
- CMK 229
- Oyların toplanması
Sanık hakkında yağma suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucu aynı suçtan mahkûmiyet hükmü kurulduğu, bu hükmün, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay
- Ceza Dairesince 05.11.2015 tarih ve 10213-44610 sayı ile eksik araştırmayla hüküm kurulduğundan bahisle bozulduğu,
Yerel Mahkemece 24.02.2016 tarih ve … sayı ile; mahkeme üyesi M.’nin “Suça sürüklenen çocuğun soruşturma aşamasındaki beyanında ‘suça konu bisikleti F. ile mağdura geri gönderdiğini’ yargılama aşamasında ise ‘bisikleti mağdurdan isterken F.’nin de yanlarında olduğunu’ savunması karşısında F.’nin kimlik ve adres bilgilerinin tespit edilip olay hakkındaki bilgisine başvurulmak üzere mahkememizce tanık olarak dinlenildikten sonra delillerin tartışılarak sonucuna göre hüküm verilmesi ve Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin bozma ilamına uyulması düşüncesindeyim, çoğunluğun direnme görüşüne katılmıyorum.” şeklindeki karşı oyu ve oy çokluğuyla önceki hükmünde direndiği,
Anlaşılmaktadır.
5271 sayılı CMK’nın 188, 224 ve 229. maddelerinde karar ve hükümlerin verilmesini sağlamaya yönelik “duruşmada hazır bulunacaklar”, “karar ve hükümlerde gerekli oy sayısı” ve “oyların toplanması” ile ilgili kurallara yer verilmiş olup 229. maddenin 2. fıkrası uyarınca toplu mahkemelerde hüküm kurulması sırasında ortaya çıkan herhangi bir konu veya sorunun öncelikle çözülmesi ve sonraki aşamada son (nihai) kararın verilmesi gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik gösteren kararlarında da açıklandığı üzere, soruşturmanın genişletilmesi CMK’nın 229/2. maddesinde yazılı sorunlardan olup bu yöndeki oylar, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca kendisine yakın olan oya ilâve edilebilecek, davayı sonuçlandırıcı oylardan değildir. Bu nedenle soruşturmanın genişletilmesine ilişkin görüş, “ön sorun” olarak öncelikle oylanmalı, oylama sonucunda bu konudaki oylar azınlıkta kalmış ise, azınlık oyunu oluşturan üyelerin de katılımı ile davanın esası hakkında nihai (sonuçlandırıcı) oylama yapılmalıdır.
İncelenen dosyada, Özel Dairenin bozma kararı eksik araştırmaya yönelik olup bozma sonrası yapılan oturumda öncelikle eksik araştırma olup olmadığı ve bu bağlamda bozmaya uyulup uyulmayacağı tartışılarak bu konuda oylama yapılması, azınlıkta kalan oy varsa bu husus da dikkate alınarak davanın esası hakkında sonuçlandırıcı hükmün ayrıca oylanması gerekirken, adı geçen hakimin işin esası hakkında görüşünü açıklayacak şekilde oy kullanmadığı, bu suretle CMK’nın 229/2. maddesine aykırı davranılmak suretiyle usulüne uygun oylama yapılmadan yazılı şekilde hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Ceza Genel Kurulu - Karar: 2016/399
- CMK 329
- Oyların toplanması
Özel Daire ile Yerel Mahkeme çoğunluğu arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; yağma suçundan sanık hakkında eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle Yerel Mahkemece direnme kararı verilirken usulüne uygun şekilde oylama yapılıp yapılmadığı hususunun değerlendirilmesi gerekmektedir.
5271 sayılı CMK’nın 188, 224 ve 229. maddelerinde karar ve hükümlerin verilmesini sağlamaya yönelik “duruşmada hazır bulunacaklar”,”karar ve hükümlerde gerekli oy sayısı” ve “oyların toplanması” ile ilgili kurallara yer verilmiş olup 229. maddenin 2. fıkrası uyarınca toplu mahkemelerde hüküm kurulması sırasında ortaya çıkan herhangi bir konu veya sorunun öncelikle çözülmesi ve sonraki aşamada son (nihai) kararın verilmesi gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik gösteren kararlarında da açıklandığı üzere, soruşturmanın genişletilmesi CMK’nın 229/2. maddesinde yazılı sorunlardan olup bu yöndeki oylar, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca kendisine yakın olan oya ilâve edilebilecek, davayı sonuçlandırıcı oylardan değildir. Bu nedenle soruşturmanın genişletilmesine ilişkin görüş, “ön sorun” olarak öncelikle oylanmalı, oylama sonucunda bu konudaki oylar azınlıkta kalmış ise, azınlık oyunu oluşturan üyelerin de katılımı ile davanın esası hakkında nihai (sonuçlandırıcı) oylama yapılmalıdır.
İncelenen dosyada, Özel Dairenin bozma kararı eksik araştırmaya yönelik olup, bozma sonrası yapılan oturumda öncelikle eksik araştırma olup olmadığı ve bu bağlamda bozmaya uyulup uyulmayacağı tartışılarak bu konuda oylama yapılması, azınlıkta kalan oy varsa bu husus da dikkate alınarak davanın esası hakkında sonuçlandırıcı hükmün ayrıca oylanması gerekirken, adı geçen hakimin işin esası hakkında görüşünü açıklayacak şekilde oy kullanmadığı, bu suretle CMK’nın 229/2. maddesine aykırı davranılmak suretiyle usulüne uygun oylama yapılmadan yazılı şekilde hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
YARGITAY CEZA GENEL KURULU Esas : 2014/9-766 Karar : 2015/372 Tarih : 3.11.2015
-
CMK 229. Madde
-
Oyların Toplanması
İnfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokma suçundan sanık M.. Ö..`nün beraatine ilişkin, Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 04.06.2010 gün ve 57-155 sayılı hükmün Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 18.03.2013 gün ve 1190-4024 sayı ile;
“Sanığın, suça konu sim kartın uzun süre kullanılmayıp iptal edildiğine ilişkin savunmasının doğruluğu araştırılıp, sim kartın suç tarihinde iptal edilip edilmediği, iptal edilmiş ise sonradan aktif hale getirilip getirilemeyeceği saptanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma ve yazılı gerekçe ile beraatine karar verilmesi” isabetsizliğinden ( BOZULMASINA ) karar verilmiştir.
Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesi ise 01.07.2013 gün ve 186-239 sayı ile; mahkeme üyesi….`in “bozma ilamında belirtilen hususların dosya kapsamı ile uyum içerisinde olduğu gözetilerek uyulmasına karar verilmesi gerekirken, direnme kararı verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı” yönündeki karşı oyuyla ve oyçokluğuyla önceki hükmünde direnmiştir.
Bu hükmün de Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25.11.2014 gün ve 289965 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; infaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokma suçundan sanık hakkında eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; öncelikle yerel mahkemece direnme kararı verilirken usulüne uygun şekilde oylama yapılıp yapılmadığı hususunun Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir.
5271 sayılı CMK’nun 188, 224 ve 229. maddelerinde karar ve hükümlerin verilmesini sağlamaya yönelik “duruşmada hazır bulunacaklar”, “karar ve hükümlerde gerekli oy sayısı” ve “oyların toplanması” ile ilgili kurallara yer verilmiş olup 229. maddenin 2. fıkrası uyarınca toplu mahkemelerde hüküm kurulması sırasında ortaya çıkan herhangi bir konu veya sorunun öncelikle çözülmesi ve sonraki aşamada son (nihai) kararın verilmesi gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik gösteren kararlarında da açıklandığı üzere, soruşturmanın genişletilmesi CMK’nun 229/2. maddesinde yazılı sorunlardan olup bu yöndeki oylar, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca kendisine yakın olan oya ilâve edilebilecek, davayı sonuçlandırıcı oylardan değildir.
Bu nedenle soruşturmanın genişletilmesine ilişkin görüş, “ön sorun” olarak öncelikle oylanmalı, oylama sonucunda bu konudaki oylar azınlıkta kalmış ise, azınlık oyunu oluşturan üyelerin de katılımı ile davanın esası hakkında nihai (sonuçlandırıcı) oylama yapılmalıdır.
İncelenen dosyada, hükmün esasını oluşturan ve sanık ile müdafiinin yüzüne karşı tefhim edilen kısa kararda kullanılan karşı oy, niteliği itibariyle soruşturmanın genişletilmesine yönelik olup, adı geçen hâkimin işin esası hakkında görüşünü açıklayacak şekilde oy kullanmadığı, bu suretle CMK’nun 229/2. maddesine aykırı davranılmak suretiyle usulüne uygun bir karar verilmediği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün öncelikle saptanan bu usuli nedenden dolayı ( BOZULMASINA ) karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 01.07.2013 gün ve 186-239 sayılı direnme hükmünün, CMK’nun 229/2. maddesine aykırı davranılarak usulüne uygun oylama yapılmadan hüküm kurulması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin ( BOZULMASINA ),
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına ( TEVDİİNE ), yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY CEZA GENEL KURULU Esas : 2015/1-409 Karar : 2015/308 Tarih : 6.10.2015
-
CMK 229. Madde
-
Oyların Toplanması
Direnme ve temyizin kapsamına göre inceleme; sanıklar …, …, …, …, … ve .. hakkında kasten öldürme ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, sanıklar …, …, …, … ve … hakkında 6136 sayılı Kanuna muhalefet, sanık … hakkında resmi belgede sahtecilik ve sanık … hakkında tehdit suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar; sanıklar arasında menfaat çatışması bulunup bulunmadığının, buna bağlı olarak da aynı müdafiinin hukuki yardımından yararlanmalarının, savunma hakkının sınırlanması niteliğinde olup olmadığı ve yerel mahkeme hükmünün eksik araştırmaya dayalı olarak verilip verilmediği noktalarında toplanmakta ise de, öncelikle yerel mahkemece direnme kararı verilirken usulüne uygun şekilde oylama yapılıp yapılmadığı hususunun Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir.
5271 sayılı CMK’nun 188, 224 ve 229. maddelerinde karar ve hükümlerin verilmesini sağlamaya yönelik “duruşmada hazır bulunacaklar”, “karar ve hükümlerde gerekli oy sayısı” ve “oyların toplanması” ile ilgili kurallara yer verilmiş olup 229. maddenin 2. fıkrası uyarınca toplu mahkemelerde hüküm kurulması sırasında ortaya çıkan herhangi bir konu veya sorunun öncelikle çözülmesi ve sonraki aşamada son (nihai) kararın verilmesi gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik gösteren kararlarında da açıklandığı üzere, Soruşturmanın genişletilmesi veya aralarında menfaat çatışması olan sanıklara ayrı müdafii tayini hususu CMK’nun 229/2. maddesinde yazılı sorunlardan olup bu yöndeki oylar, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca kendisine yakın olan oya ilâve edilebilecek, davayı sonuçlandırıcı oylardan değildir. Bu nedenle soruşturmanın genişletilmesine veya ayrı müdafii tayinine ilişkin görüş, “ön sorun” olarak öncelikle oylanmalı, oylama sonucunda bu konudaki oylar azınlıkta kalmış ise, azınlık oyunu oluşturan üyelerin de katılımı ile davanın esası hakkında nihai (sonuçlandırıcı) oylama yapılmalıdır.
İncelenen dosyada, hükmün esasını oluşturan ve sanıklar ile müdafilerinin yüzüne karşı tefhim edilen kısa kararda kullanılan karşı oy, niteliği itibariyle soruşturmanın genişletilmesine ve aralarında menfaat çatışması olan sanıklara ayrı müdafii tayinine yönelik olup, adı geçen mahkeme başkanının işin esası hakkında görüşünü açıklayacak şekilde oy kullanmadığı, bu suretle CMK’nun 229/2. maddesine aykırı davranılmak suretiyle usulüne uygun bir karar verilmediği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün öncelikle saptanan bu usuli nedenden dolayı ( BOZULMASINA ) karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- ..Ağır Ceza Mahkemesinin … gün ve … sayılı direnme hükmünün, CMK’nun 229/2. maddesine aykırı davranılarak usulüne uygun oylama yapılmadan hüküm kurulması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin ( BOZULMASINA ),
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına ( TEVDİİNE ), yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY CEZA GENEL KURULU Esas : 2014/9-805 Karar : 2015/148 Tarih : 5.05.2015
-
CMK 229. Madde
-
Oyların Toplanması
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; infaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokma suçundan sanık hakkında eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; öncelikle yerel mahkemece direnme kararı verilirken usulüne uygun şekilde oylama yapılıp yapılmadığı hususunun Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir.
5271 sayılı CMK’nun 188, 224 ve 229. maddelerinde karar ve hükümlerin verilmesini sağlamaya yönelik “duruşmada hazır bulunacaklar”, “karar ve hükümlerde gerekli oy sayısı” ve “oyların toplanması” ile ilgili kurallara yer verilmiş olup 229. maddenin 2. fıkrası uyarınca toplu mahkemelerde hüküm kurulması sırasında ortaya çıkan herhangi bir konu veya sorunun öncelikle çözülmesi ve sonraki aşamada son (nihai) kararın verilmesi gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik gösteren kararlarında da açıklandığı üzere, soruşturmanın genişletilmesi CMK’nun 229/2. maddesinde yazılı sorunlardan olup bu yöndeki oylar, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca kendisine yakın olan oya ilâve edilebilecek, davayı sonuçlandırıcı oylardan değildir. Bu nedenle soruşturmanın genişletilmesine ilişkin görüş, “ön sorun” olarak öncelikle oylanmalı, oylama sonucunda bu konudaki oylar azınlıkta kalmış ise, azınlık oyunu oluşturan üyelerin de katılımı ile davanın esası hakkında nihai (sonuçlandırıcı) oylama yapılmalıdır.
İncelenen dosyada, hükmün esasını oluşturan kısa kararda kullanılan karşı oy, niteliği itibariyle soruşturmanın genişletilmesine yönelik olup, adı geçen hâkimin işin esası hakkında görüşünü açıklayacak şekilde oy kullanmadığı, bu suretle CMK’nun 229/2. maddesine aykırı davranılmak suretiyle usulüne uygun bir karar verilmediği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün öncelikle saptanan bu usuli nedenden dolayı ( BOZULMASINA) karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 02.07.2013 gün ve 39-241 sayılı direnme hükmünün, CMK’nun 229/2. maddesine aykırı davranılarak usulüne uygun oylama yapılmadan hüküm kurulması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin ( BOZULMASINA),
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına ( TEVDİİNE ), yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY CEZA GENEL KURULU Esas : 2005/6-60 Karar : 2005/81 Tarih : 21.06.2005
-
CMK 229. Madde
-
Oyların Toplanması
Sanık S. ve ve A’nın, dolandırıcılık suçlarından beraatlerine, sahtecilik suçlarından, TCY’nın 342/1 ve 31. maddeleri uyarınca 4’er yıl ağır hapis ve 3 yıl süre ile kamu hizmetlerinden yasaklanmalarına, hakkında 40. maddenin uygulanmasına, tutukluluk hallerinin devamına, senedin dosyada delil olarak saklanmasına, vekalet ücreti ve yargılama giderinin müteselsilen sanıklardan tahsiline ilişkin Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce verilen 09.04.2004 gün ve 251-116 sayılı hüküm, katılan vekili tarafından sanıklardan S. aleyhine ve sanık müdafileri tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesi`nce 28.12.2004 gün ve 8318-15305 sayı ile;
( … Katılan F. vekilinin 12.04.2004 tarihli dilekçesinde sanık olarak yalnızca S’yi yazmış olması karşısında; 21.05.2004 tarihli dilekçesinde sanık A. hakkındaki hükme yönelen temyiz isteğinin yasal sürede olmadığı anlaşıldığından, bu isteminin CYUY`nun 317. maddesi uyarınca reddine,
Sanıklar ile katılan vekilinin sanık S. hakkındaki hükme yönelen temyiz isteğinin incelenmesinde;
Suça konu senedin ön ve arka yüzünde bulunan yazı, rakam ve imzaların sanıklar ile katılan eli ürünü olup olmadığı, senedin ön yüzündeki rakamla alacak miktarım gösteren bölümde ekleme ve değişiklik yapılıp yapılmadığı, dosyaya sunulan 05.03.2000 tarihli taşınmaz satışı ile ilgili fotokopi belgedeki yazı, rakam ve imzaların da aynı şekilde adı geçenlere ait olup olmadığı konusunda bilirkişi raporu alındıktan ve katılan tarafından açılan olumsuz tespit davasının sonunda verilen Gaziantep 3. Asliye Hukuk Mahkemesi`nin 522-67 sayılı kararının kesinleşip kesinleşmediği de saptanıp ilgili dosya delil olarak bu dosyaya eklendikten sonra sanıkların hukuki durumlarının belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırmayla yazılı biçimde hüküm kurulması… ) isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel mahkemece 04.03.2005 gün ve 77-59 sayı ile mahkeme üyelerinden M’nin, katılanın imza ve yazı örnekleri alınıp, senetteki imza ve yazı örnekleri ile karşılaştırıldıktan ve 3. Asliye Hukuk Mahkemesi`nin menfi tespit davasında verilen karar kesinleştikten sonra sanıkların hukuki durumunun tayin ve tespitinin gerektiği yönündeki karşı oyuyla ve oyçokluğuyla direnilmiştir.
Bu hükmün de sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının “bozma” istekli 17.05.2005 gün ve 91025 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığı’na gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulu`nda okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Sanıkların dolandırıcılık suçundan beraatlerine, sahtecilik suçundan ise TCY`nın342/1. maddesi uyarınca cezalandırılmalarına ilişkin hüküm, sanıklar müdafileri ve katılan vekilinin temyizi üzerine, özel dairece, suça konu senedin ön ve arka yüzünde bulunan yazı, rakam ve imzaların sanıklar ile katılan eli ürünü olup olmadığı, senedin ön yüzündeki rakamla alacak miktarım gösteren bölümde ekleme ve değişiklik yapılıp yapılmadığı, 05.03.2000 tarihli taşınmaz satışı ile ilgili fotokopi belgedeki yazı, rakam ve imzaların da aynı şekilde adı geçenlere ait olup olmadığı saptanıp, katılan tarafından açılan olumsuz tespit davasının sonunda Gaziantep 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 522-67 sayılı kararın kesinleşip kesinleşmediği de araştırıldıktan sonra, sanıkların hukuki durumlarının belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş,
Yerel mahkemece; mahkeme üyesi hakim M’nin katılanın imza ve yazı örnekleri alınıp senetteki imza ve yazı örneklerinin karşılaştırıldıktan sonra ve 3. Asliye Hukuk Mahkemesi`nin menfi tespit davasının sonucu kesinleştikten sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve tespiti gerektiği yönündeki karşı oyuyla ilk hükümde direnilmiştir.
CYUY’nın 256, 381, 384 ve 385. ve 17.12.2004 gün ve 25673 sayılı R.G.’de yayımlanarak, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren CYY’nın 224, 188 ve 229. maddelerinde karar ve hükümlerin verilmesini sağlamaya yönelik “duruşmada hazır bulunacaklar, karar ve hükümlerde gerekli oy sayısı ve oyların toplanması” ile ilgili kurallara yer verilmiştir. CYY`nın 229/2. maddesi uyarınca hüküm kurulması sırasında ortaya çıkan herhangi bir konu veya sorunun öncelikle çözülmesi ve sonraki aşamada son ( nihai ) kararın verilmesi gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulu’nun süreklilik gösteren kararlarında da açıklandığı üzere, soruşturmanın genişletilmesi CYUY’nın384 ve bu maddeye paralel hükümler içeren 5271 sayılı CYY’nın 229/2. maddesinde yazılı sorunlardan olup bu yöndeki oylar, CYUY’nın 385 ve 5271 sayılı CYY’nın 229/3. maddelerine göre kendisine yakın olan oya ilave edilebilecek, davayı sonuçlandırıcı oylardan değildir. Bu nedenle soruşturmanın genişletilmesine ilişkin görüş, “ön sorun” olarak CYUY’nın 384 ve yeni 5271 sayılı CYY`nın 229/2. maddesi uyarınca öncelikle oylanmalı, oylama sonucunda bu konudaki oylar azınlıkta kalrnış ise, azınlık oyunu oluşturan üyelerin de katılımı ile davanın esası hakkında nihai ( sonuçlandırıcı ) oylama yapılmalıdır.
İncelenen dosyada, hükmün esasını oluşturan ve katılan vekili, sanıklar ve müdafilerinin yüzlerine karşı tefhim edilen kısa kararda kullanılan karşı oy, niteliği itibariyle soruşturmanın genişletilmesine yönelik olup, adı geçen hakimin işin esası hakkında görüşünü açıklayacak şekilde oy kullanmadığı, bu suretle CYUY`nın 384. maddesi hükmüne aykırı davranılmak suretiyle usulüne uygun bir karar verilmediği ve hukuka aykırılığın 5271 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca da aynen devam ettiği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, yerel mahkemece CYUY’nın 384. ve CYY’nın 22912. maddesi uyarınca bu husus öncelikle oylanıp, hakim M`nin sonuç doğurucu oy kullanması sağlanmadığından, hukuken yok hükmünde bulunan direnme kararının ortadan kaldırılmasına, dosyanın usulüne uygun oylama yapılarak karar verilmek üzere mahkemesine iadesine karar verilmelidir.
Açıklanan nedenlerle;Hukuken yok hükmünde bulunan Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin direnme kararının ( KALDIRILMASINA ),İşin esası hakkında usulüne uygun bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi için Yargıtay C.Başsavcılığı`na tevdiine oybirliğiyle karar verildi.
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.