Duruşmada Okunmayacak Belgeler
CMK Madde 210
(1) Olayın delili, bir tanığın açıklamalarından ibaret ise, bu tanık duruşmada mutlaka dinlenir. Daha önce yapılan dinleme sırasında düzenlenmiş tutanağın veya yazılı bir açıklamanın okunması dinleme yerine geçemez.
(2) Tanıklıktan çekinebilecek olan kişi, duruşmada tanıklıktan çekindiğinde, önceki ifadesine ilişkin tutanak okunamaz.
CMK Madde 210 Gerekçesi
217 nci maddenin gerekçesinde de açıklandığı üzere, delillerin hükmü verecek mahkeme huzurunda ortaya konulması, tartışılması ve irdelenmesi adil yargılama ilkesinin temel gereklerindendir. Bu itibarla, duruşmada sanık ve tanığın ifadesine ait tutanakların okunması ile yetinilmesi, ancak zorunlu hâllerde kabul olunabilir, 219 uncu maddede söz konusu hâllerde olduğu gibi. Madde, iki fıkra hâlinde tutanakların okunamayacağı hâlleri göstermektedir:
1.Olayın delili bir tanığın bilgi veya görgüsünden ibaret ise bu tanığın duruşmada dinlenmesi zorunludur.
2.Tanıklıktan çekinebilecek olan kişi duruşmada çekinecek olursa, önceki ifadesini içeren tutanak okunamaz.
CMK 210 (Duruşmada Okunmayacak Belgeler) Emsal Yargıtay Kararları
Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2020/7706 E. , 2021/5788 K.
- CMK 210
- Müşteki tek tanık ise, mutlaka duruşmada dinlenmelidir.
Sanığın olay günü müştekiye ait olan cep telefonunu çaldığı iddiası ile açılan davada, cep telefonunun suç sonrasında kullanılıp kullanılmadığının araştırılmaması ve olayın tek tanığı olan müştekinin dinlenmeden, hazırlık aşamasındaki beyanları ile yetinilerek CMK 210/1. maddesine aykırı davranılarak eksik inceleme ile hüküm kurulması; bozma nedenidir.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2020/3776 E. , 2020/4142 K.
- CMK 210
- Tek tanık beyanının duruşmada okunmak suretiyle tanığı dinlenmeden hüküm kurulması bozma nedenidir.
22.11.2018 tarihli bozma ilamımızda ByLock tespit ve değerlendirme tutanağının getirtilmesi, mümkün olmaması halinde tek tanığın duruşmada dinlenmesi istenilmiş olmasına ve bozma ilanımına uyulmuş olmasına karşın, bozma ilamının gereği yerine getirilmeden; ByLock tespit değerlendirme tutanağı beklenmeden ve tek tanığın CMK 210. maddesine muhalefetle duruşmada usulüne uygun bir şekilde dinlenmeden soruşturma aşamasındaki beyanının okunması ile yetinilerek eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozma nedenidir.
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2014/46876 E. , 2019/2309 K.
- CMK 210
- Olayın tek görgü tanığının beyanına itibar edilmiyorsa gerekçesi gösterilmelidir.
CMK 210/1 maddesinde belirttiği şekilde, olayın tek görgü tanığı olan …‘ın soruşturma aşamasındaki sanığın katılana “seni öldürürüm” dediğine dair beyanına hangi gerekçelerle itibar edilmediği açıklanmadan ve kovuşturma aşamasında usulünce dinlenilmeden, eksik kovuşturma ve yetersiz gerekçe ile beraat kararı verilmesi, bozma nedenidir.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2022/5166 E. , 2022/2365 K.
- CMK 210
- Sanığın belirleyici bir delil olan tanığı sorgulama hakkını kullanmasına imkan vermeden tanığın yokluğunda dinlenmesi hukuka aykırıdır.
Sanığın ByLock kullandığına ilişkin tespit ve değerlendirme tutanağının getirilmemesi karşısında, mahkumiyete esas alınan, suçun sübutu, vasfının tayini ve cezanın kişiselleştirilmesi bakımından belirleyici delil olan tanık …‘ın doğrudan aleni duruşmada sanığın huzurunda veya 5271 sayılı CMK’nın 180/1-2-5 maddesi gereğince SEGBİS kullanılmak ya da anılan Kanunun 181/1 maddesinde öngörülen usule riayet edilmek suretiyle istinabe yoluyla dinlenip AİHS’in 6/3-d ve Anayasanın 36. maddeleri ile teminat altına alınan “iddia/kamu tanıklarını sorguya çekmek veya çektirmek” hakkı tanınması gerektiği gözetilmeden; tanığın dinlenilmesi için belirlenen günün sanık ve müdafine bildirilmeden, sanığın tanığı sorgulama hakkının engellenmesi suretiyle CMK 180/1 ve 181/1 maddelerindeki emredici hükümlere riayet edilmeyerek savunma hakkının kısıtlanmasına yol açacak şekilde CMK’nın 181/1 ve 210. maddelerine muhalefet edilmesi, bozma nedenidir.
Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/8028 E. , 2015/9418 K.
- CMK 210/2
- Duruşmada tanıklıktan çekinen kişinin eski beyanı duruşmada okunarak hükme esas alınamaz.
Ceza Genel Kurulu’nun 15/04/2014 tarih, 2013/255 - 2014/180 E-K sayılı kararında da belirtildiği üzere; “5271 sayılı Kanunun 210. maddesi uyarınca tanıklıktan çekinme hakkı olmasına karşın daha önce bu hakkını kullanmayan bir tanık duruşmada tanıklıktan çekindiğinde önceki ifadesine ilişkin tutanaklar da okunamayacak, 217. maddenin birinci fıkrasındaki hüküm uyarınca, hakim kararını duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabileceği için tanığın daha önceki aşamada tanıklıktan çekinme hakkını kullanmayarak verdiği beyanların hükme esas alınamayacaktır.”
Yargılamaya konu somut olayda, sanığın kardeşinin eşi olan tanık İ.. G..’a 15/05/2015 tarihli celsede tanıklıktan çekinme hakkının hatırlatıldığı ve tanığın, tanıklık yapmayacağını beyan etmesine karşın, mahkemece aynı celsede tanık İ.. G..’ın 28/02/2012 tarihli soruşturma aşamasındaki beyanının okunduğu ve bu beyanın hükümlere esas alındığı anlaşılmakla CMK’nın 210 ve 217. maddelerine aykırı davranılması, bozma nedenidir.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2021/8101 E. , 2022/6377 K.
- CMK 210/1 maddesi
- İki tanık olmasına rağmen beyanları belirleyici ise tanıkların duruşmada dinlenmesi zorunluluktur.
Dosya kapsamına göre tanıklar … ve…. beyanlarının belirleyici delil niteliğinde olması karşısında, tanıkların hazırlık beyanlarının okunulmasıyla yetinilerek CMK’nın 210/1 maddesine muhalefet edilmesi dikkate alındığında, tanıkların duruşmaya getirilerek taraflara da soru sorma hakkı tanınmak suretiyle beyanlarının tespit edilmesinden sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2021/11116 E. , 2024/1859 K.
- CMK 210/1 maddesi
- tek tanığın beyanı belirleyici delil niteliğindeyse mutlaka duruşmada dinlenmesi gerekir.
Genel kural, tanıkların mahkeme huzurunda bizzat dinlenilmesi olup bunun gerçekleşememesi halinde SEGBİS yolu ile dinlenebileceği, bu teknik imkanın bulunmaması halinde de hastalık veya malullük veya giderilmesi olanağı bulunmayan başka bir nedenle bir tanık veya bilirkişinin uzun ve önceden bilinmeyen bir zaman için duruşmada hazır bulunmasının olanaklı bulunmayacağı anlaşılırsa, mahkemece istinabe yolu ile dinlenilmesine karar verilmesi mümkündür (CMK 180/1) ancak; tanık veya bilirkişilerin dinlenmesi için belirlenen …, Cumhuriyet savcısına, suçtan zarar görene, vekiline, sanığa ve müdafiine bildirilmelidir (CMK 181/1).
Dosya kapsamına göre, bir kısım tanık beyanlarının suçun sübutu açısından belirleyici delil niteliğinde olup ehemmiyet arz eder nitelikte olması karşısında, bu tanıkların duruşmaya getirilerek taraflara da soru sorma hakkı tanınmak suretiyle beyanlarının tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi suretiyle CMK’nın 210/1 inci maddesine muhalefet edilmesi, bozma nedenidir.
YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/993 Karar : 2018/7100 Tarih : 30.05.2018
-
CMK 210. Madde
-
Duruşmada Okunmayacak Belgeler
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Suça sürüklenen çocuğun suçlamayı kabul etmemesi karşısında, 5271 sayılı CMK’nın 210/1. maddesinde yer alan “olayın delili, bir tanığın açıklamalarından ibaret ise, bu tanık duruşmada mutlaka dinlenir. Daha önce yapılan dinleme sırasında düzenlenmiş tutanağın veya yazılı bir açıklamanın okunması dinleme yerine geçemez” şeklindeki düzenleme uyarınca tanık…‘in ifadesi alınarak sonucuna göre suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden eksik kovuşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 30/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/18909 Karar : 2018/1181 Tarih : 22.01.2018
-
CMK 210. Madde
-
Duruşmada Okunmayacak Belgeler
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, yapılan incelemede;
1-Olayın tek tanığı olan Münür Kök kovuşturma aşamasında dinlenmeden eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile hüküm kurularak CMK’nın 210. maddesine aykırı davranılması,
2-Tehdit ve hakaret suçlarının dinlenen tanıkla birlikte kanıtlar değerlendirildikten sonra oluştuğunun kabul edilmesi halinde ise,
02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK’nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamında bulunduğu, hakaret suçu yönünden ise uzlaşma önerisinin yapıldığı tarihte CMK’nın 253/3. maddesinde engel bulunduğu gözetilerek, yeni düzenleme karşısında bu suç yönünden de uzlaşma önerisinde bulunulması gerektiği anlaşılmış olmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Kanuna aykırı ve O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 22/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/29334 Karar : 2017/5618 Tarih : 10.05.2017
-
CMK 210. Madde
-
Duruşmada Okunmayacak Belgeler
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
1-) Yaralama suçuna ilişkin kararda öngörülen cezanın nitelik ve niceliğine göre, verildiği tarih itibariyle hükmün temyiz edilemez olduğu anlaşıldığından, 5320 sayılı Kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddeleri uyarınca, sanık …‘ün, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ İSTEĞİNİN REDDİNE,
2-) Konut dokunulmazlığının ihlali suçundan kurulan hükmün temyizinde ise;
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
a) Konut dokunulmazlığının ihlali suçunun sanık tarafından ne şekilde işlendiği açıklanmadan ve görgü tanığı bulunmayan olayda, CMK’nın 236/1, 210. maddeleri uyarınca müşteki dinlenip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, yetersiz gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi,
b) Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı konut dokunulmazlığının ihlâli suçunun, CMK’nın 253 ve 254. maddeleri uyarınca uzlaşmaya tabi olması karşısında, anılan maddelerde öngörüldüğü biçimde yöntemine uygun olarak uzlaşma önerisinde bulunulması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanık …‘ün temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 10/05/2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/11101 Karar : 2017/13855 Tarih : 3.05.2017
-
CMK 210. Madde
-
Duruşmada Okunmayacak Belgeler
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, bağlantı nedeniyle Dairemizde temyiz incelemesi için bulunan 2016/11240 esas sayılı dosya ile birlikte incelenerek dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede,
1-Soruşturma aşamasında bilgisine başvurulan ve olayın tek tanığı olan…. dinlenilmeden hüküm kurularak, CMK’nın 210/1. maddesine aykırı davranılması,
2-Sanık hakkında aynı müşteki ile ilgili Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığının 12.03.2014 tarih 2014/7986 Soruşturma, 2014/2980 Esas sayılı iddianame ile 18.02.2014 suç tarihli kamu davasının açıldığının anlaşılması karşısında, dava dosyasının getirtilerek incelendikten sonra gerekli görüldüğü taktirde dosyaların birleştirilmesi suretiyle tüm kanıtlar birlikte değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun tespiti gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle hüküm kurulması,
3-Kabule göre de;
02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaştırma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK’nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamında bulunduğu anlaşılmış olmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması;
Bozmayı gerektirmiş, sanık …’in temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin HÜKMÜN 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 03/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ Esas : 2012/21799 Karar : 2016/2085 Tarih : 30.06.2016
-
CMK 210. Madde
-
Duruşmada Okunmayacak Belgeler
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Sanığın, N.. Ç..’a uyuşturucu madde vermediğine ilişkin savunması dikkate alınarak, olayın tek tanığı olan ve beyanı hükme esas alınan N.. Ç..’ın sanık ve müdafiine soru sorma olanağı da tanınmak suretiyle CMK`nın 210. maddesinin 1. fıkrası uyarınca tanık olarak dinlenmesi, daha sonra tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin CMUK`nın 321. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas : 2008/22254 Karar : 2009/20945 Tarih : 29.04.2009
-
CMK 210. Madde
-
Duruşmada Okunmayacak Belgeler
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1- Sanık hakkında tehdit suçundan hükmolunan cezanın miktar ve türüne göre hükmün 21.7.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5219 sayılı Kanun’un 3-B maddesi ile değişik 1412 sayılı CMUK.’nın 305/1. maddesi gereğince hüküm tarihine göre temyizi mümkün olmadığından, sanığın temyiz isteğinin aynı Kanun`un 317. maddesi gereğince istem gibi REDDİNE,
2- Sanık hakkında hakaret suçundan kurulan hükme yönelik temyiz incelemesinde;
Başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.
Ancak;
5271 sayılı Ceza Yargılama Yasası’nın 217/1. maddesine göre; yargıç (hakim) kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve mahkeme/yargıç huzurunda tartışılmış kanıtlara (delillere) dayandırabilir. Aynı Yasa`nın 210/2. maddesine göre ise; tanıklıktan çekinebilecek olan kişi, duruşmada tanıklıktan çekindiğinde, önceki ifadesine ilişkin tutanak okunamaz.
Olayda, yasal olarak tanıklıktan çekinme hakkı olan sanığın kızı tanık Ayşe, soruşturma evresinde çekinme hakkını kullanmadığı için, tanık olarak dinlenmiştir. Kovuşturma evresinde ise, duruşmada tanıklıktan çekindiğinden tanık olarak dinlenmemiş ve önceki ifadesi de okunmamıştır.
Duruşmada tanıklıktan çekindiği için, önceki ifadesine ilişkin tutanak 5271 sayılı CYY.’nin 210/2. maddesinin emredici kuralı uyarınca okunamadığı ve böylece bu tanığın önceki ifadesi kanıt (delil) olarak duruşmaya getirilip mahkeme/yargıç önünde tartışılmadığı halde, tanık Ayşe’nin ifadesine dayanılarak sanığın hükümlülüğüne karar verilmesi suretiyle 5271 sayılı CYY.`nin 217/1. maddesine aykırı davranılması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı istem gibi (BOZULMASINA), oybirliği ile karar verildi.
YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ Esas : 2007/7848 Karar : 2009/4917 Tarih : 16.03.2009
-
CMK 210. Madde
-
Duruşmada Okunmayacak Belgeler
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Hazır bulunan sanığa son söz verilmemek suretiyle 5271 sayılı CYY.nın 216/son maddesine aykırı davranılması,
2-Olayın tek tanığı olan F.. .. K.. CMK.nın 210. maddesi uyarınca dinlenmeden eksik yargılama ile hüküm kurulması,
Yasaya aykırı ve katılan İpek Hisoğlu`nun temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden ( HÜKMÜN BOZULMASINA ), yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine ( GÖNDERİLMESİNE ), oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas : 2008/4781 Karar : 2008/11911 Tarih : 26.06.2008
-
CMK 210. Madde
-
Duruşmada Okunmayacak Belgeler
Silahla müessir fiille eksik teşebbüs suçundan sanık Okan’ın yapılan yargılaması sonucunda; MAHKUMİYETİNE dair Bakırköy 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nden verilen 26.05.2006 tarihli hükmün Yargıtayca incelenmesi sanık tarafından istenmekle ve dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı`nın 25.02.2008 tarihli tebliğnamesiyle Dairemize gelmekle yapılan inceleme sonunda gereği düşünüldü:
Sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Olayın tek görgü tanığı olan ve olayla ilgili doğrudan bilgisi bulunan Murat’ın duruşmada dinlenmeden hazırlık soruşturması aşamasındaki beyanının okunması ile yetinilerek 5271 sayılı CMK`nın 210. maddesine muhalefet edilmesi,
2- Hükümden sonra 08.02.2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5728 Sayılı Yasa’nın 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMY`nin 231. maddesi uyarınca; hükmolunan cezanın tür ve süresine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, bozmayı gerektirmiş;
Sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi
YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ Esas : 2006/10156 Karar : 2008/14600 Tarih : 25.06.2008
-
CMK 210. Madde
-
Duruşmada Okunmayacak Belgeler
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- Suç tarihinde 15 yaşını tamamlayıp 18 yaşını bitirmeyen sanığın işlediği iddia edilen suçun alt sınırının 2 yılı aşmaması nedeniyle 15.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 24. maddesi gereğince uzlaşma kapsamında kaldığı ve 5271 sayılı CYY.nın 253 ve 254. maddelerine göre uzlaştırma işlemi yapılması gerektiğinin düşünülmemesi,
2- Olayın tek görgü tanığı durumunda olan İrfan`ın dinlenilmemesi suretiyle 5271 sayılı CMK.nun 210/1. madde ve fıkrasına aykırı davranılması,
Yasaya aykırı ve sanık Serkan müdafiinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN ( BOZULMASINA ), yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine ( GÖNDERİLMESİNE ), oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY CEZA GENEL KURULU Esas : 2013/4-242 Karar : 2014/79 Tarih : 18.02.2014
-
CMK 210. Madde
-
Duruşmada Okunmayacak Belgeler
Görevli memura direnme ve hakaret suçlarından sanık C…U..’nun 5271 sayılı CMK`nun 233/2-e maddesi uyarınca beraatine ilişkin,
İstanbul 8. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 17.12.2007 gün ve 793-960 sayılı hükmün katılan O.E. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen
Yargıtay 4. Ceza Dairesince 30.01.2012 gün ve 19494-1359 sayı ile;
“… Sanığın, katılanlara karşı direnme ve hakaret eylemlerini gerçekleştirdiği, görgüye dayalı bilgisi bulunan ve soruşturma aşamasında dinlenen bağımsız tanık O.M’nin beyanları, doktor raporu ve dosya kapsamıyla sabit olmasına karşın, deliller yeterince tartışılmadan sanığın annesi ile arkadaşlarının beyanına itibar edilerek mahkûmiyeti yerine beraatine karar verilmesi…”,
İsabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 11.10.2012 gün ve 1099-1272 sayı ile;
“… Bozma ilamında soruşturma aşamasında dinlenilen tanık O.M’nin beyanlarına göre mahkûmiyet kararı verilmesi gerektiği belirtilmiştir. CMK`nun 210. maddesine göre duruşmada dinlenmeyen bir tanığın beyanına dayanarak mahkumiyet kararı verilmesi mümkün değildir.
Bozma ilamında mahkememizce zımnen vazgeçilen tanığın dinlenmesi ve duruma göre karar verilmesi istenilmemiş, bunun yerine soruşturmada dinlenilen tanık beyanına göre mahkûmiyet kararı verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu durum CMKnun 210. maddesine uygun değildir. Bozma ilamı ceza hukukunun temel ilkelerinden olan
`Yüz Yüzelik” ilkesine uygun değildir. Sanık, katılanlar ve altı adet tanık yargılamayı yapan hakim tarafından dinlenmiş oluşan vicdani kanaate göre sanığın beraatine karar verilmiştir.
Tüm aramalara rağmen bulunamayan tanık O…M’..nin beyanının alınmasından zımnen vazgeçilmiş ve toplanan deliller yeterli görünerek karar verilmiştir. Duruşmada dinlenmeyen tanığın beyanının, duruşmada dinlenilen tanıkların beyanlarından üstün tutulması yüz yüzelik ilkesine uygun değildir. Kaldı ki bozma ilamında, tanık O…M…‘nin tarafsız tanık olduğu belirtilmiş ise de, O… M..`nin konsoloslukta çalışan güvenlik görevlisi olduğu ve polis memuru O…E… ile birlikte çalıştığı ve olayın da bu esnada meydana gelmiş olduğu düşünüldüğünde, bu tanığın tarafsız bir tanık olarak nitelendirilmesi doğru değildir…”,
Gerekçesi ile ilk hükümde direnilmesine karar vermiştir.
Bu hükmün de katılan O…E… vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “bozma” istekli 26.02.2013 gün ve 34107 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır:
Katılanlar M…B…, O…T… ve şikâyetçi U…B…‘ye yönelik hakaret suçundan kurulan hükümler temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup inceleme katılan O.E`ye yönelik hakaret ve görevli memura direnme suçlarından kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; katılan O…E..`ye yönelik hakaret ve görevli memura direnme suçlarının sübutuna ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
19.10.2007 tarihli olay tutanağında, “Romanya Konsolosluğu ikametinde görevli polis memuruna mukavemet olduğunun ihbar edilmesi üzerine mahalle gidildiğinde, görevli memur O.E’nin ismini bilmediği bir şahsın otomobilini konsolosluk önüne park etmek istediğini, yasak olduğu için park edemeyeceğini söylemesi üzerine aracından inerek sinkaflı küfürler etmek suretiyle kendisini darp ettiğini bildirdiği, konsolosluk binasının karşısında olan ikametten adının C.U. olduğu öğrenilen sanığın yakalandığı, karakola davet edildiğinde hepinizin ağzına sı…, hepinizin a… k… sürdüreceğim buradan` demek suretiyle küfürler etmeye devam ettiği” tespitlerine yer verildiği,
Beşiktaş İlçe Emniyet Müdürlüğü yazısına göre suç tarihinde Romanya Konsolosluğunda görevli polis memuru olan katılan O…E… hakkında düzenlenen adli rapora göre; boyun ön kısmında ekimozlar olduğunun belirlendiği,
Amerika Birleşik Devletlerinde üniversite öğrencisi olan sanık C…U… hakkında düzenlenen adli raporda ise; “darp cebir izine rastlanmadı, sağ göz kapakta ekimotik tarzda cilt döküntüsü, sağ gözde hemoroji mevcut” şeklinde tespitlerde bulunulduğu,
Romanya Konsolosluğunda çalışan polis memuru olmayıp, yan apartmanda çalışan özel güvenlik görevlisi olan ve soruşturma aşamasında tanık olarak dinlenen O…M…`nin yerel mahkemece kovuşturma aşamasında da dinlenmesine karar verildiği, ancak bir yıl dört ayı aşkın bir süre yapılan araştırmalar sonucunda adı geçenin adresinden ayrıldığı ve yeni adresi de tespit edilemediğinden dinlenmesinin mümkün olmadığı,
Katılan O…E..’nin; Beşiktaş İlçe Emniyet Müdürlüğünün görev alanında bulunan Romanya İstanbul Konsolosluğu ikametini korumakla görevli polis memuru olduğunu, olay günü yandaki binanın güvenlik görevlisi olan O.M. ile birlikte ayak üstü sohbet ettikleri sırada sanığın Romanya Konsolosunun ikamet girişine aracı park ettiğini görünce; “Beyefendi buraya araç park etmek yasak, ikamet girişi” dediğini, sanık kendisine; “sen benim kim olduğumu biliyor musun? Ben Amerika`da boksörlük yapıyorum dua et üzerindeki elbisene, gelirsem parçalarım seni” deyince, “kardeşim ne olursan ol, buraya araç parkı yasak, biraz ileride boş yer var” diye karşılık verdiğini, sanığın bu defa “sen kapıda nöbetini tut, bana karışma” demesi üzerine aracı çekmezse durumu merkeze bildireceğini ve aracı çektireceğini söylediğini, sanığın birden üzerine saldırdığını ve boğazından tutarak “vursam şimdi yarısı boşa gidecek, şerefsiz o… ç…” gibi ağza alınmayacak ağır hakaretlerde bulunduğunu, apartmanının güvenlik görevlisinin araya girerek sanığa engel olduğunu, sanığın hakaret ve aşağılayıcı sözleri ile küfür etmeye devam etmesi üzerine merkezi arayarak asayiş ekibini çağırdığını, bunu duyunca yeniden küfür ederek üzerine saldıran sanıktan kendini korumak için üzerinde bulunan biber gazı ile onu durdurabildiğini, olay yerine gelen asayiş ekiplerinin yanında da bu tavırla ağır hakaret ve saldırısına devam eden sanığın, boynunun muhtelif yerlerinde zedelenmelere neden olduğunu, resmi üniformasının gömleğini yırttığını ve düğmelerini kopardığını farkettiğini beyan ettiği,
Önleyici hizmetlerde görevli polis memurları olan katılanlar M…B… ve O…T… ile şikâyetçi U…B..’nin; Romanya Konsolosluğunun ikametini korumakla görevli polis memuruna mukavemet olduğunun bildirilmesi üzerine mahalle gittiklerinde, görevli O…E..`nin konsolosluk girişine aracını park eden bir şahsın aracı çekmesini istediğinde saldırdığını ve hakaret ettiğini beyan edince sanığın merkeze davet edildiğini, ekip otosuna binerken kendilerine hitaben de “hepinizin ağzına sı…, hepinizin a… k… sürdüreceğim buradan” diyerek hakarette bulunduğunu, merkeze intikal edene kadar aynı tehdit ve hakaretlere maruz kaldıklarını ifade ettikleri,
Tanık O…M…‘nin soruşturma aşamasında; “Ben halen TR VİP Özel güvenlik şirketine bağlı olarak Ç… Sokak D… apartmanında güvenlik görevlisi olarak çalışmaktayım, çalışmış olduğum binanın yan cephesi Romanya Konsolosu ikameti ile aynı cephede olduğundan zaman zaman buradaki polis memurları ile bir arada görev yapmaktayız. 19.10.2005 günü saat: 21.30 sıralarında konsoloslukta görevli polis memuru O…E… ile birlikte görev yaptığımız esnada adını polis merkezinde öğrendiğim C…U… isimli şahıs plakasını hatırlamadığım bir araçla gelerek Romanya Konsolosunun ikamet girişine aracı park etti, polis memuru da kendisine hitaben beyfendi buraya araç park etmek yasak ikamet girişi dedi, bu şahıs kaba bir tavırla polis memuruna hitaben sen benim kim olduğumu biliyor musun? Ben Amerika’da boksörlük yapıyorum dua et üzerindeki elbisene gelirsem parçalarım seni deyince, polis memuru kendisine kardeşim ne olursan ol buraya araç parkı yasak biraz ileride boş yer var dedi. Bu şahıs bu defa polise hitaben sen kapıda nöbetini tut, bana karışma deyince polis memuru kendisine aracı çekmezse durumu merkeze bildireceğini ve aracı çektireceğini söyledi. Bu şahıs bunun üzerine birden polisin üzerine saldırdı ve polis memurunun boğazından tutarak vursam şimdi yarısı boşa gidecek, şerefsiz o… ç…` demeye ve ağza alınmayacak ağır hakaretlerde bulunmaya başlayınca ben dayanamadım, araya girerek ayırdım ve şahıs yine hakaret ve aşağılayıcı sözlerine devam edince polis memuru merkezi arayarak asayiş ekibini çağırdı. Bunu duyan C.U. isimli şahıs bu defa yine polisin üzerine saldırdı, küfür ve hakaretlerine devam edince polis memuru şahıstan kendini korumak için üzerinde bulunan biber gazı ile şahsı sakinleştirdi ve gelen asayiş ekiplerine durumu anlattı. Şahıs gelen ekiplerin yanında da bu tavır ve hakaretlerine devam etti. Bu olay esnasında polis memurunun üniforması yırtıldı ve yaralandı. Şahsıma karşı da bir müessir fiil söz konusu değildir” şeklinde beyanda bulunduğu,
Katılan tarafından sanığa biber gazı sıkılmasından sonra olay yerine gelen savunma tanıkları A…U…, M…A…, A…O…, Y…G…, S…P…İ., İ…G…‘nin sanığın görevli memur O…E..`ye hakaret ettiğini ve mukavemette bulunduğunu görmediklerini söyledikleri,
Sanığın aşamalardaki savunmalarında özetle; olay günü Romanya Konsolosluğunun önünde arabasını park ettiği sırada bekçi kulübesindeki görevliye; “ben M…A..’ya geldim, arabamı nereye bırakayım” diye sorduğunu, o sırada gelen polis memuru Okan’ın kötü bir üslupla “arabanı nereye koyarsan koy, gözümün önüne koyma” dediğini, daha nazik olmasını söyleyince görevlinin kendisinden camı açmasını isteyerek hakaretlerde bulunduğunu, “insan mısın sen” diyerek, aşağı inmesini söylediğini, arabadan aşağı iner inmez gözüne sprey sıktığını, telefon ile yukarıda bulunan annesini çağırıp kendisine yardım etmesini istediğini, kesinlikle memurlara hakaret etmediğini, mukavemette de bulunmadığını, iddianamede belirtildiği şekilde polis memurunun boğazından sıkmadığını, “Sen benim kim olduğumu biliyor musun, ben Amerika Birleşik Devletleri’nde boksörüm, elbisene dua et yoksa seni parçalardım” şeklinde sözler söylemediğini, gerçekten Amerika Birleşik Devletleri`nde öğrenci olduğunu beyan ettiği, Anlaşılmaktadır.
Ceza muhakemesi hukukumuzda duruşmanın doğrudan doğruyalığı ( yüz yüzelik ) ve sözlülük ilkeleri esas alınmış olup, hüküm verecek olan mahkeme hakimi sanık, tanık ve olayın tüm delilleri ile birebir karşı karşıya gelecek, herhangi bir vasıta olmadan örneğin beyan delilini dinleyecek ve belge delilini okuyacaktır. Böylece, belirtilen ilkeler ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde yer alan “adil yargılama” hakkının temel gerekleri ve CMK`nun 217. maddesi uyarınca hâkim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilecektir. Bu nedenle kural olarak sanık, tanık ya da bilirkişiler mahkeme huzurunda dinlenecek ve daha önce yapılan dinleme sırasında düzenlenmiş tutanağın veya yazılı bir açıklamanın okunması dinleme yerine geçmeyecektir.
Nitekim 5271 sayılı CMK`nun “Duruşmada okunmayacak belgeler” başlıklı 210. maddesinin 1. fıkrası da; “Olayın delili, bir tanığın açıklamalarından ibaret ise, bu tanık duruşmada mutlaka dinlenir. Daha önce yapılan dinleme sırasında düzenlenmiş tutanağın veya yazılı bir açıklamanın okunması dinleme yerine geçemez” şeklinde düzenlenmiş olup,
yargılama konusu olayla ilgili sadece bir tanığın beyanından başka bir delilin bulunmadığı hallerde bu tanığın duruşmada mutlaka dinlenmesi gerektiği ifade edilerek doğrudan doğruyalık ilkesi açık bir şekilde ortaya konmuştur.
Bununla birlikte, bazı istisnai durumlarda naip veya istinabe yoluyla dinleme ya da eski ifadelerin bulunduğu tutanakların okunması ile yetinilmesinin mümkün olduğu da kabul edilmiş, tanık beyanı olmadan da adli raporlar, belge delilleri, bilişim ya da kamera kayıtları gibi delillerle sübuta ulaşılabiliyorsa olayın tek tanığı bile bulunsa aranmasına rağmen hazır edilemiyorsa dinlenmesinden vazgeçilebileceği öngörülmüştür.
Bu bağlamda CMK`nun “Duruşmada okunmasıyla yetinilebilecek belgeler” başlıklı 211. maddesinde; “ ( 1 ) a ) Tanık veya sanığın suç ortağı ölmüş veya akıl hastalığına tutulmuş olur veya bulunduğu yer öğrenilemezse,
b ) Tanık veya sanığın suç ortağının duruşmada hazır bulunması, hastalık, malûllük veya giderilmesi olanağı bulunmayan başka bir nedenle belli olmayan bir süre için olanaklı değilse,
c ) İfadesinin önem derecesi itibarıyla tanığın duruşmada hazır bulunması gerekli sayılmıyorsa,
Bu kişilerin dinlenmesi yerine, daha önce yapılan dinleme sırasında düzenlenmiş tutanaklar ile kendilerinin yazmış olduğu belgeler okunabilir.
( 2 ) Cumhuriyet savcısı, katılan veya vekili, sanık veya müdafii birinci fıkrada belirtilenlerin dışında kalan tutanakların okunmasına birlikte rıza gösterebilirler” şeklindeki hükme yer verilerek,
duruşmada dinlenilmesi mümkün olmayan ya da dinlenmelerine gerek bulunmayan tanık, bilirkişi ya da suç ortağının daha önce dinlenmeleri sırasında düzenlenmiş olan tutanakların okunması ile yetinilebileceği haller gösterilmiş ve doğrudan doğruyalık ilkesinin istisnalarından birine işaret edilmiştir. Buna göre, zorunlu hallerde tanığın veya sanığın suç ortağının soruşturma aşamasındaki beyanlarını içeren tutanakların duruşmada okunması ile yetinilebilecektir. Bunun için, tanığın ya da suç ortağının, yapılan araştırma sonucu bulunduğu yerin belirlenememesi yeterlidir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Katılan Okan`a Yönelik görevli memura direnme ve hakaret suçunu oluşturduğu iddia olunan eylemler olayın başlangıcında meydana gelmiş olup o sırada mahalde yalnızca sanık, katılan Okan ve özel güvenlik görevlisi olan tanık Oğuz bulunmaktadır. Sanığın annesi ve yakın arkadaşları oldukları anlaşılan savunma tanıklarının katılan tarafından sanığa biber gazı sıkılmasından sonra olay mahalline geldikleri ve olayın sonraki bölümlerine tanık oldukları anlaşıldığından, bu tanıkların sanığın katılana hakaret etmediğine ve mukavemette bulunmadığına ilişkin beyanlarına itibar edilerek, tanıkların olay yerine gelmelerinden önce gerçekleşen fiille ilgili beraat kararı verilmesi isabetli değildir.
Yargılama aşamasında adresinden ayrıldığı belirlenip yeni adresi de tespit edilemeyen tanık Oğuz’un soruşturma aşamasındaki anlatımında, katılanın aşamalardaki beyanı ve olay tutanağı ile uyumlu olacak şekilde, olay sırasında sanığın, aracın park yeri konusunda tartıştığı ve uyarılarına karşı geldiği görevli polis memuru katılanın boğazını sıktığını belirttiği ve bu hususun adli rapor ile de sabit olduğu görülmektedir. Ayrıca tanık Oğuz, sanığın katılana yönelik olarak, “Sen benim kim olduğumu biliyor musun? Ben Amerika’da boksörlük yapıyorum, dua et üzerindeki elbisene, gelirsem parçalarım seni… Vursam şimdi yarısı boşa gidecek, şerefsiz o… ç…” şeklinde sözler söylediğini de belirtmiş olup, sanığı tanımayan ve Amerika’da öğrenim gördüğüne ilişkin bir bilgileri de olmayan katılan Okan ile tanık Oğuz’un sanığın, “ben Amerika’da boksörlük yapıyorum…” şeklinde sözler söylediğini birbiriyle örtüşecek şekilde iddia etmeleri hayatın olağan akışına aykırı olacaktır. Nitekim sanık aşamalardaki savunmalarında, Amerika`da öğrenci olduğunu doğrulamıştır.
Suçun sübutuna ilişkin olarak, katılanın beyanı, olay tutanağı, adli raporlar, sanığın Amerika Birleşik Devletlerinde öğrenim gördüğüne ilişkin açık beyanı ve öğrenim belgesi gibi başka deliller de mevcut olduğundan, olayın uyuşmazlıkla ilgili kısmının tek tanığı olan ve kovuşturma aşamasında tüm aramalara rağmen hazır edilemeyen O…M’..nin soruşturma aşamasında alınan ifadesinin CMK’nun 211. maddesi uyarınca okunması ile yetinilerek, sanığın görevli memura direnme ve hakaret suçlarından mahkûmiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yerel mahkemece soruşturmada dinlenilen tanık beyanına göre mahkûmiyet kararı verilmesinin CMK`nun 210. maddesine uygun olmayacağının kabulü ile beraatine hükmolunması isabetsizdir.
Bu itibarla, sanığa atılı katılan Okan`a yönelik hakaret ve görevli memura direnme suçları sabit olup mahkumiyetine hükmolunması gerektiğinden, yerel mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Yerel mahkeme direnme hükmünün bozulması yönünde oy kullanan bir Genel Kurul Üyesi; “soruşturma aşamasında dinlenen tanığın kovuşturma aşamasında da beyanı tespit edilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği, yargılama aşamasında dinlenmeyen tanığın önceki beyanının sanık aleyhine değerlendirilemeyeceği” düşüncesiyle hükmün değişik gerekçe ile bozulması gerektiğini belirtmiştir.
Açıklanan nedenlerle;
1- İstanbul 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 11.10.2012 gün ve 1099-1272 sayılı direnme hükmünün, katılan O…E..`ye yönelik hakaret ve görevli memura direnme suçları yönünden (BOZULMASINA ),
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 14. CEZA DAİRESİ Esas: 2017/7873 Karar: 2018/101 Tarih: 09.01.2018
-
CMK 210. Madde
-
Duruşmada Okunmayacak Belgeler
Ceza Mahkemesinden verilen 30.11.2016 gün ve 2016/384 Esas, 2016/371 Karar sayılı hükme yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılarak müsnet suçtan mahkumiyetine
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hükmün sanık müdafileri tarafından duruşmalı temyiz edilmesi üzerine, dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle, belirlenen tarihte sanık müdafilerinin yerinde görülen talebine istinaden duruşmalı yapılan incelemede evrak tetkik edildi.
Katılan Bakanlık vekili tarafından dosyaya sunulan 04.05.2017 havale tarihli dilekçenin temyize cevap dilekçesi niteliğinde olduğu kabul edilerek incelemenin sanık müdafilerinin temyizlerine istinaden yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Mahkemece olayın tek tanığı konumunda bulunan mağdurenin madde gerçeğin ortaya çıkartılması açısından, 5271 sayılı CMK’nın 210/1, 236/2. maddeleri gereğince duruşmada dinlenerek, yaşı konusunda hata iddiasında bulunulduğu da dikkate alınıp buna ilişkin gözlemde bulunulması ve sanıktan ele geçirilen materyallerin incelenmesi sonuçlandıktan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Uygulamaya göre de;
Sanık hakkında kasıtlı suçtan hapis cezası verildiği halde hakkında TCK’nın 53. maddesinin uygulanmaması,
Kanuna aykırı, sanık müdafilerinin temyiz itirazları ile müdafiin duruşmalı inceleme sırasındaki sözlü savunması bu itibarla yerinde görüldüğünden, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesinin 02.03.2017 gün ve 2016/448 Esas, 2017/459 Karar sayılı istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılarak sanığın çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan mahkumiyetine dair hükmünün 5271 sayılı CMK’nın 302/2-4. madde ve fıkrası gereğince BOZULMASINA, 09.01.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ Esas: 2014/9569 Karar: 2017/622 Tarih: 17.02.2017
-
CMK 210. Madde
-
Duruşmada Okunmayacak Belgeler
Gereği Görüşülüp Düşünüldü:
KARAR : A-) Sanık hakkında “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün incelenmesi:
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile aşağıda belirtilenin dışında yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine;
Ancak;
5237 Sayılı TCK’nın 58. maddesiyle5237 Sayılı TCK’nın 58. maddesiyle 5275 Sayılı Kanun’un 108. maddesinin 2. fıkras 2. fıkrasına göre, birden fazla tekerrüre esas alınabilecek hükümlülüğün bulunması durumunda bunlardan en ağırının esas alınması gerektiği gözetilmeden, sanığın adli sicil kaydında yer alan mahkûmiyetlerden en ağır cezayı içeren İstanbul 24. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2001/367 esas ve 2002/184 karar sayılı 4 yıl hapis cezasına dair ilamı yerine, İstanbul 30. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2001/383 esas ve 2002/3446 karar sayılı 1 yıl 11 ay 10 gün hapis cezasına dair ilamının tekerrüre esas alınması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu sebeple yerinde olduğundan, CMUK’nın 321. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA; ancak bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun’un 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasından tekerrürle ilgili bölümün çıkarılması ve yerine “ İstanbul 24. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2001/367 esas ve 2002/184 karar sayılı 4 yıl hapis cezası nedeniyle, hükmolunan cezanın TCK’nın 58. maddesinin 6, 7. fıkralar 6 ve 7. fıkraları uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve cezasının infazından sonra sanık hakkında denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına; ancak sanığın kazanılmış hakkı sebebiyle infaz sırasında
tekerrüre esas alınan hapis cezası miktarının 1 yıl 11 ay 10 gün olarak dikkate alınmasına” ibaresinin yazılması suretiyle, hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
B-) Sanık hakkında “kenevir ekme” suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün incelenmesi:
Sanığın evinin önündeki bahçede ekili vaziyette bulunan dişi hint kenevirlerinden haberinin olmadığını ve bahçenin mahalleli tarafından ortak kullanıldığını beyan etmesi ve dosya içerisinde yer alan görüntü kaydındaki fotoğraflar incelendiğinde suça konu hint kenevirlerinin boylarının küçük ve bakımsız oldukları izlenimini vermesi; ayrıca duruşmada tanıklıktan çekinen …‘ın CMK’nın 210. maddesinin 2. fıkrası gereğince soruşturma aşamasındaki beyanlarının hükme esas alınamayacağı dikkate alınarak olay yerinde bulunan ve hazırlık aşamasında beyanı alınan …‘in dinlendikten sonra mevcut diğer deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
SONUÇ : Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu sebeple yerinde olduğundan hükmün BOZULMASINA, 17.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 13. CEZA DAİRESİ Esas: 2014/38199 Karar: 2016/2864 Tarih: 23.02.2016
-
CMK 210. Madde
-
Duruşmada Okunmayacak Belgeler
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Müştekinin soruşturma aşamasında; 11.02.2009 tarihinde saat 07.00 sıralarında kimliğini vermediği komşusunun stepneyi çalanların 34 … 01 plakalı gri V… T… bir minibüsle gittiklerini ve kovuşturma aşamasında ise, sabah işe gitmek üzere aracın yanına geldiğinde stepnenin çalındığını fark ettiğini, aradan zaman geçtiği için olayı gören komşuların adreslerini ve olayı kimlerin gördüğünü hatırlamadığını söylediğinin anlaşılması karşısında; Dairemizin 02.12.2013 tarih ve 2013/725-37351 sayılı kararında vurgulandığı üzere, 5271 sayılı CMK’nın 210/1. maddesinde olayın delilinin, bir tanığın açıklamalarından ibaret ise, bu tanığın duruşmada mutlaka dinlenmesi gerektiği, daha önce yapılan dinleme sırasında düzenlenmiş tutanağın veya yazılı bir açıklamanın okunması dinleme yerine geçemeyeceği; aynı Kanun’un 217/1. maddesinde hâkimin, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabileceğinin belirtildiği; Ceza muhakemesinde duruşmanın yürütülmesinde doğrudan doğruyalık ve sözlülük ilkeleri esas alınmış olup, hüküm verecek olan mahkeme hâkiminin sanık, tanık ve olayın tüm delilleri ile birebir karşı karşıya geleceği, herhangi bir vasıta olmadan beyan delilini dinleyeceği ve belge delilini okuyacağı, tanığın maddi hakikate ulaşmak için yargılamaya konu eylemle ilgili bildiğini, gördüğünü ve duyduğunu tarafsız ve yorumsuz bir şekilde olduğu gibi anlatmakla yükümlü olduğu, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin 6/3-d bendine göre; bir suçla itham edilen kişinin, tanıkların davet ve dinlenmelerinin istemek ve iddia edenin tanıklarına soru sormak hakkının bulunduğu, belirtilen ilkelerin adil yargılama hakkının bir gereği olduğu ve buna göre, her aşamada suçlamayı reddeden sanığın beyanına karşılık, tek delil statüsünde bulunan ve müştekinin beyanında geçen tanığın kim olduğu tespit edilmeden ve duruşmada mutlaka dinlenilmesi gerektiğinin zorunlu olduğu gözetilmeden hükümlülük kararı verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık Ercan’ın temyiz istemi bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle isteme aykırı olarak (BOZULMASINA), 23.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 6. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/6838 Karar: 2016/765 Tarih: 11.02.2016
-
CMK 210. Madde
-
Duruşmada Okunmayacak Belgeler
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
KARAR : A-) Sanık … … hakkında kurulan hükmün incelenmesinde;
Dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
24.11.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 gün, 2014/140-2015/85 Esas ve Karar sayılı kararı ile TCK’nın 53/1-b maddesinde yazılı, “seçme, seçilme ve diğer siyasi hakları kullanmaktan” ibaresinin iptal edilmiş olması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık … … savunmanının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan sebeple isteme aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 Sayılı CMUK’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından TCK’nın 53. maddenin uygulanmasına dair bölüm çıkarılarak yerine, “Sanığın kasten işlemiş olduğu suç için hapis cezasıyla mahkumiyetinin yasal sonucu olarak, TCK’nın 53/1. maddesinin uygulanması yönünden, (a, c, d ve e) bentleri ile (b) bendinde yazılı seçme, seçilme ve diğer siyasi hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına, aynı Kanunun 53/2. maddesinin uygulanması açısından, 53/1. maddesinin (a, c, d ve e) bentleri ile (b) bendinde yazılı seçme ve diğer siyasi hakları ve aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca, (c) bendinde yazılı kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkilerini mahkum olduğu hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar kullanamamasına” cümlesinin yazılması suretiyle diger yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
B-) Sanık … … hakkında kurulan hükmün incelenmesinde;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara ve Hakimler Kurulu’nun takdirine göre; diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-) Sanık … …‘in 01.04.2015 tarihli, “Benim daha önce mahallede bir olayım olmuştu. …‘ın arkadaşlarından iki kişiyi yaralamıştım. Bu olaydan sonra ‘ya gittim. Olay günü olan 13 Ocak 2015 tarihinde ben ‘da çalışıyordum …” şeklindeki savunmasına göre diğer sanık … ile arasında husumet bulunup bulunmadığı, böyle bir olayın adli makamlara yansıyıp yansımadığı, dosyadaki belgelerden sanık …‘un suç tarihinde kullandığı anlaşılan numaralı hattın suç tarihi itibarıyla olay yerinde sinyal verip vermediği hususları araştırılarak sonucuna göre hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm oluşturulması,
2-) 5271 Sayılı CMK’nın 210. maddesinde, “Olayın delili, bir tanığın açıklamalarından ibaret ise, bu tanık duruşmada mutlaka dinlenir. Daha önce yapılan dinleme sırasında düzenlenmiş tutanağın veya yazılı bir açıklamanın okunması dinleme yerine geçmez.” hükmü yer almaktadır. Bu açıklama ışığında somut olayda izlenen güvenlik kamera görüntülerine göre tanık … …‘nun, müştekinin işyerine girdiğinde, yağma olayını gerçekleştiren kişinin dışarıya doğru çıktığı sırada karşılaşması ve olayın tek tanığı konumunda olması nedeniyle, olayla ilgili görgüsü, bilgisi ve hazırlıkta anlatımı bulunan adı geçenin mahkemeye çağrılarak dinlenilmesi; tutuklu sanığın da cezaevinden getirtilerek fiziki yapısı ve ses tonu itibarıyla teşhisi amacıyla tanık ile yüzleştirilmesi ve kamera kayıtları ile karşılaştırılarak sanık …‘un eyleminin duraksamaya yer bırakmayacak şekilde tespit edilmesinden sonra hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği düşünülmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanık … … savunmanının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan hükmün açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, 11.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas: 2014/17099 Karar: 2015/21291 Tarih: 19.11.2015
-
CMK 210. Madde
-
Duruşmada Okunmayacak Belgeler
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Katılana ait aracın mazot deposundan soruşturma aşamasında beyanı alınan tanık …‘ün beyanına göre olay yerine plaka sayılı araçla gelen kişilerce yakıt deposunun kapağı kırılarak mazot hırsızlığı yapılması şeklinde gerçekleşen olayda; sanığın kovuşturma aşamasındaki beyanında, bahse konu araç da dahil olmak üzere İstanbul’dan hiç araç kiralamadığını, bahse konu aracın kiralanmasına ilişkin sözleşmedeki imza ve yazıların kendi el ürünü olmadığını beyanla üzerine atılı suçlamayı kabul etmemesi karşısında; CMK’nın 210. maddesi uyarınca olayın tek görgü tanığı konumunda olan ve soruşturma aşamasında kollukça beyanı alınan .’ün tanık olarak duruşmada dinlenerek, araç kiralama firmasının sahibi olan ve kollukça hakkında 09.02.2012 tarihli tutanak tutulan isimli kişinin tanık olarak beyanının alınarak ve ile sanığın duruşmaya getirilerek veya vasıtasıyla yüzleştirilmelerinin sağlanması, mümkün olmadığı takdirde sanığın teşhise elverişli güncel fotoğraflarının temin edilerek tanığın işyerine gelen ve suça konu aracı kiralayan kişinin sanık olup olmadığının kesin olarak belirlenerek; araç kiralanmasına ilişkin 02.02.2012 tarihli sözleşmenin aslının getirtilerek sözleşmedeki yazı ve imzaların kimin el ürünü olduğu yönünde bir tespitin yaptırılmaması karşısında; maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenebilmesi için sanığın huzurda alınacak imza ve yazı örnekleriyle, resmi kurumlardan suç tarihinden önceki imza, yazı ve rakam örnekleri getirtilip söz konusu belge üzerindeki yazı ve imzanın kimin eli ürünü olduğu hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre, sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken eksik kovuşturma ile yazılı şekilde karar verilmesi,
Sonuç: Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenlerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 19.11.2015 gününde oybirliği ile, karar verildi.
YARGITAY 15. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/6469 Karar: 2015/30622 Tarih: 02.11.2015
-
CMK 210. Madde
-
Duruşmada Okunmayacak Belgeler
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Suça sürüklenen çocuğun, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı …. İl Müdürlüğüne bağlı Erkek Bakım ve Rehabilitasyon Merkezinde kaldığı, suç tarihinde yatakhane bölümünde sigara içtiği sırada kat görevlisini fark ettiği, sigarayı camdan atmaya çalışırken sigaradan düşen ateşin yatakhane bölümünde bulunan PVC pencere camının yanmasına sebebiyet verdiği, bu suretle suça sürüklenen çocuğun genel güvenliğin taksirle tehlikeye sokulması suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;
Olayın tek tanığı olan ve beyanı hükme esas alınan tanık M.. T… Ö…‘in 5271 sayılı CMK’nın 210/1. maddesine aykırı olarak duruşmada dinlenilmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi,
Kabule göre de;
28.06.2014 tarih ve 29044 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 65. maddesiyle 5237 sayılı TCK’nın 152/2-son maddesinde yapılan değişikliğe göre, mala zarar verme suçunun yakarak, yakıcı veya patlayıcı madde kullanılarak işlenmiş olması halinde arttırım miktarının öngörüldüğü bölümde yer alan, “verilecek ceza iki katına kadar artırılır” cümlesindeki “iki katına” ibaresinin çıkartılarak yerine “bir katına” ibaresinin eklenmiş olması karşısında ve mahkumiyet kararındaki arttırım oranı da dikkate alınarak, söz konusu yasa değişikliğine göre suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Sonuç: Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin ve suça sürüklenen çocuk müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.11.2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.
YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ Esas: 2014/1285 Karar: 2014/2556 Tarih: 11.04.2014
-
CMK 210. Madde
-
Duruşmada Okunmayacak Belgeler
Gereği görüşülüp düşünüldü:
5271 sayılı CMK’nın 217. maddesinin5271 sayılı CMK’nın 217. maddesinin 1. fıkrasında, “hâkim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir.” hükmüne yer verilmiş; aynı Kanun’un 210. maddesinin 1. fıkrasında ise, “olayın delili, bir tanığın açıklamalarından ibaret ise, bu tanık duruşmada mutlaka dinlenir.” hükmü öngörülmüştür.
Sanığın, suça konu uyuşturucunun ele geçirildiği yolcu otobüsü muavininin beyanı üzerine kolluk görevlilerince düzenlenen tutanak içeriğini ve atılı suçu kabul etmemesi karşısında, yukarıda belirtilen hükümler dikkate alınarak; olayın tek görgü tanığı olan otobüs muavini tanık U. G.’in tanık olarak dinlenmesi, daha sonra tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün bozulmasına, 11.04.2014 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.
YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas: 2009/46389 Karar: 2011/15222 Tarih: 04.07.2011
-
CMK 210. Madde
-
Duruşmada Okunmayacak Belgeler
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
O yer Cumhuriyet Savcısının temyiz isteminin hakaret suçundan kurulan hükme yönelik olduğu belirlenerek yapılan incelemede:
Dosya içeriğine göre, sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
Sanığın oğlu olan ve kovuşturma aşamasında tanıklıktan çekinen tanık Kemal’in soruşturma aşamasında alınan beyanının duruşmada okunamayacağı ve hükme esas alınamayacağının gözetilmemesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 210/2. maddesine aykırı davranılması,
Kabule göre de:
5237 sayılı TCK’nın 53/1-c maddesinde belirtilen kendi alt soyu üzerindeki velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca koşullu salıverme tarihine kadar uygulanabileceğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı (BOZULMASINA), 04.07.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.