0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Yabancı Ülkede İşlenen Suçlarda Yetki

CMK Madde 14

(1) Yabancı ülkede işlenen ve kanun hükümleri uyarınca Türkiye’de soruşturulması ve kovuşturulması gereken suçlarda yetki, 13 üncü maddenin birinci ve ikincifıkralarına göre belirlenir.

(2) Bununla birlikte Cumhuriyet savcısının, şüphelinin veya sanığın istemi üzerine Yargıtay, suçun işlendiği yere daha yakın olan yer mahkemesine yetki verebilir.

(3) Bu gibi suçlarda şüpheli veya sanık Türkiye’de yakalanmamış, yerleşmemiş veya adresi yoksa; yetkili mahkeme, Adalet Bakanının istemi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının başvurusu üzerine Yargıtay tarafından belirlenir.

(4) Yabancı ülkelerde bulunup da diplomatik bağışıklıktan yararlanan Türk kamu görevlilerinin işledikleri suçlardan dolayı yetkili mahkeme Ankara mahkemesidir.



CMK Madde 14 Gerekçesi

Maddede yabancı ülkede işlenen suçtan söz edildiğine göre bundan icra hareketi veya doğrudan neticesi Türkiye’de meydana gelmeyen fiiller anlaşılacaktır. Yurt dışında işlenen ve Türk Ceza Kanununun 4, 5, 6, 7 ve 8 inci madde hükümleri gereğince, sanığa veya mağdura göre kişisellik veya adalet, gerçeklik ilkelerine göre Türkiye’de soruşturulması ve kovuşturulması gereken bu suçlarda sanığın Türkiye’de yakalandığı ve yakalanmamışsa Türkiye’deki yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir. Sanığın Türkiye’de yerleşim yeri yoksa, Türkiye’de en son oturduğu yer mahkemesi yetkilidir.

Ancak yargılama hukuku gerekleri açısından yukarıdaki kurallara göre belirlenen mahkeme yerine, suçun işlendiği yabancı ülkeye coğrafi bakımdan daha yakın yer mahkemesinin yetkili kılınmasına Cumhuriyet başsavcısının veya sanığın istemi üzerine, Yargıtay tarafından karar verilebilir. Maddenin üçüncü fıkrasına göre sanığın yabancı olması veya yurt dışında doğup yaşamış bir Türk olması gibi nedenlerle Türkiye’de yakalanamaması veya Türkiye’de yerleşim yeri veya en son oturduğu yer bulunmaması hâlinde yetkili mahkeme Adalet Bakanının istemi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının başvurusu üzerine Yargıtay tarafından belirlenir.

Maddenin son fıkrasına göre ise, yabancı ülkelerde bulunup da 1961 tarihli Viyana Diplomatik İlişkiler Sözleşmesi gibi çok taraflı veya ikili sözleşmelere veya uluslararası hukukun karşılıklılık, örf ve adet hukuku kurallarına göre bulundukları yerde diplomatik bağışıklıklardan yararlanmaları nedeniyle haklarında soruşturma yapılamayan Türk memurlarının kişisel suçları ile görev suçları Ankara mahkemesince kovuşturulur.

Yabancı ülkede bulunup da diplomatik bağışıklıktan yararlanan Türk memurlarının görevleri sebebiyle işledikleri suçlarından dolayı soruşturma ve kovuşturma; 2/12/1999 tarihli ve 4483 sayılı “Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun”a göre yapılacaktır. Yetkili soruşturma ve kovuşturma makamları da buna göre belirlenecektir. Örneğin, büyükelçiler hakkında ilgili bakan tarafından izin verildikten sonra, soruşturma yapma yetkisi, 4483 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin (a) bendi uyarınca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı veya Başsavcıvekiline ait olup, davaya bakmaya yetkili ve görevli mahkeme ise, aynı Kanunun 13 üncü maddesi uyarınca Yargıtayın ilgili ceza dairesidir. Ancak, görevleri ve sıfatları sebebiyle özel soruşturma ve kovuşturma usullerine tâbi olanlara ilişkin kanun hükümleri ile suçun niteliği yönünden kanunlarda gösterilen soruşturma ve kovuşturma usullerine ilişkin hükümler saklıdır. Örneğin, suçun niteliği bakımından, 2845 sayılı Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun, 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu, 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu ve 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar bakımından, yetkili mahkeme, bu kanunlarda gösterilen soruşturma ve kovuşturma usullerine göre belirlenir.


CMK 14 (Yabancı Ülkede İşlenen Suçlarda Yetki) Emsal Yargıtay Kararları


YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ Esas: 2014/4078 Karar: 2014/5200 Tarih: 08.05.2014

  • CMK 14. Madde

  • Yabancı Ülkede İşlenen Suçlarda Yetki

Suriye uyruklu A.. C.. isimli şahsın kendi ülkesinde ateşli silahla yaralanması sonrası yaralı olarak Türkiye’ye giriş yapmasını müteakip, ambulansla nakledildiği Adana ilindeki bir özel hastanede ölmesi şeklinde gelişen olayda suç yeri itibarıyla evrakın Reyhanlı Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine dair Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 05/06/2013 tarihli ve 2013/33407 soruşturma, 2013/1834 sayılı yetkisizlik kararını müteakip, bu kez suç yeri bakımından dosyanın Adana Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine ilişkin Reyhanlı Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 19/06/2013 tarihli ve 2013/2379 soruşturma, 2013/133 sayılı karşı yetkisizlik kararı üzerine, yetki konusunun çözümü için dosyanın gönderildiği İskenderun 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen bir karar verilmesine yer olmadığına dair 15/07/2013 tarihli ve 2013/571 Değişik İş sayılı kararının;

İskenderun 2. Ağır Ceza Mahkemesince, CMK’nın 14. maddesinin 2, 3. fıkralar 2 ve 3. fıkraları gereğince ilgili Cumhuriyet Savcısının istemi üzerine Yargıtay’ın suçun işlendiği yere daha yakın Cumhuriyet Başsavcılığına yetki verebileceği veya şüphelinin Türkiye’de yakalanmaması, yerleşmiş olmaması ve adresinin bulunmaması nedeniyle yetkili Cumhuriyet Başsavcılığının, Adalet Bakanının istemi ve Yargıtay Başsavcısının başvurusu üzerine Yargıtay tarafından belirleneceği gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş ise de,

Olayla ilgili olarak çözümlenmesi gereken meselenin yetkili Cumhuriyet başsavcılığın belirlenmesi olduğu hususunda bir tereddüt bulunmamakta ise de, bundan evvel çözümlenmesi gereken hususun, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 14. maddesinin somut olayda uygulama alanı olup olmadığının tespiti bakımından öncelikle soruşturma aşamasında yetkili savcılığın belirlenmesi yönteminin ne olduğu, diğer bir ifadeyle yetkili savcılığın 5271 sayılı Kanunun 12, 13. maddeleri hükümleri dikkate alınarak aynı Kanunun 161/7. maddesi gereğince Ağır Ceza Mahkemesince mi, yoksa anılan Kanunun 14/3. maddesi uyarınca Adalet Bakanının istemi üzerine Yargıtay ilgili ceza dairesince mi belirleneceği noktasında toplandığı,

Bu tespitten önce de somut olayda suçun işlendiği yerin tespitinin Türk Kanunları çerçevesinde ele alınması ve daha sonra yabancı kişinin, yabancıya karşı, yabancı bir ülkede işlemiş olduğu suç hakkında nasıl bir yöntem izleneceğinin belirlenmesi gerektiği, zira CMK’nın 14/1. maddesinde yer alan, “Yabancı ülkede işlenen ve kanun hükümleri uyarınca Türkiye’de soruşturulması ve kovuşturulması gereken suçlarda yetki, 13 üncü maddenin birinci ve ikinci fıkralarına göre belirlenir.” şeklindeki düzenleme uyarınca, öncelikle kanun hükümleri uyarınca Türkiye’de soruşturulması ve kovuşturulması gereken bir suç olup olmadığının belirlenmesi gerektiği,

Olayımızda kendi ülkesinde ateşli silahla yaralanan Suriye uyruklu maktulün, dosya içeriğine göre nasıl olduğu anlaşılamasa da Reyhanlı ilçesi sınırlarından 30/05/2013 tarihinde Türkiye’ye giriş yaptığı, aynı gün 112 acil servis ambulansı ile Mustafa Kemal Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesinde tedavisine başlandığı, ancak yoğun bakım ünitesinde yer olmaması sebebiyle ambulansla Adana ilinde bulunan özel bir hastaneye sevk edildiği, fakat sevk edildiği hastanede aynı gün öldüğü, yapılan otopsi sonucunda maruz kaldığı ateşli silah yaralanması sonrası gelişen kafa travması, beyin kanaması, büyük damar yaralanması ve bunlara bağlı komplikasyonlar sonucu ölümün meydana geldiğinin tespit edildiği, bilahare maktulün Türkiye’ye Reyhanlı ilçesinden giriş yaptığı gerekçesiyle evrakın bu yer ilçe Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,

Reyhanlı Cumhuriyet Başsavcılığınca bu kez, maktulün yaralı olarak Türkiye’ye giriş yapmasını müteakip, tedavi gördüğü Adana ilinde ölmesi sebebiyle, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 8. maddesi uyarınca neticenin gerçekleştiği yerin suçun işlendiği yer olduğu kabulüyle, suç yeri bakımından yetkisizlik kararı ile dosyanın Adana Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verildiği,

Olumsuz yetki uyuşmazlığının çözümü için dosyanın İskenderun 2. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesi sonrasında ise, anılan Mahkemece, tartışma yaratan konunun olaya Türk Kanunlarının uygulanıp uygulanmayacağı hususu olmayıp, bu konuda zaten Türk Kanunlarının uygulanması gerektiğinin kesin olarak kabul edildiği, sorunun Türk Kanunlarını hangi mercilerin uygulayacağı olduğu ve CMK’nın 14. maddesinin 2, 3. fıkralar 2 ve 3. fıkraları gereğince Adalet Bakanının istemi ve Yargıtay Başsavcısının başvurusu üzerine Yargıtay tarafından belirleneceği gerekçesiyle dosyanın Reyhanlı Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verildiği,

Dosya içeriğine göre, maktulün Suriye topraklarında ateşli silahla yaralandığı hususunda bir tereddüt bulunmadığı, icrai hareketlerin bu ülke sınırları içerisinde tamamlandığı, ölüm olayının Türkiye’de gerçekleşmiş olmasının suçun Türkiye’de işlenmiş olduğu anlamına gelmeyeceği, önemli olan aradaki nedensellik bağının kopmamış olması veya failin yaptığı hareketin dışında kalan etkenlerin ölümün oluşmasında etkili olmaması olduğu, dosyaya bu yönde yansıyan bir bilgi ve belge bulunmadığı nazara alındığında suç yerinin Türkiye olmadığı, eylemin icrai hareketlerin tamamlandığı Suriye topraklarında gerçekleştiğinin kabul edilmesi gerekeceği, kaldı ki eylemin Türkiye’de gerçekleştiğinin kabul edilmesi halinde dahi, aşağıda açıklanacağı üzere CMK’nın 14. maddesinin olayda uygulama yerinin yine bulunmadığı,

Bu tespitten sonra, yabancı kişinin, yabancıya karşı, yabancı bir ülkede işlemiş olduğu suçtan dolayı Türkiye’de soruşturma ve kovuşturma yapılıp yapılamayacağı hususunun irdelenmesi gerektiği,

5237 sayılı Türk Ceza Kanununun “yer bakımından uygulama” başlıklı 8. maddesinde yer alan, “Türkiye’de işlenen suçlar hakkında Türk kanunları uygulanır. a) Türk kara ve hava sahaları ile Türk karasularında,

b) Açık denizde ve bunun üzerindeki hava sahasında, Türk deniz ve hava araçlarında veya bu araçlarla,

c) Türk deniz ve hava savaş araçlarında veya bu araçlarla,

d) Türkiye’nin kıt’a sahanlığında veya münhasır ekonomik bölgesinde tesis edilmiş sabit platformlarda veya bunlara karşı,

İşlendiğinde Türkiye’de işlenmiş sayılır.”

Aynı Kanunun Aynı Kanunun “yabancı tarafından işlenen suç” başlıklı 12. maddesinde yer alan, “(1) Bir yabancı, 13 üncü maddede yazılı suçlar dışında, Türk kanunlarına göre aşağı sınırı en az bir yıl hapis cezasını gerektiren bir suçu yabancı ülkede Türkiye’nin zararına işlediği ve kendisi Türkiye’de bulunduğu takdirde, Türk kanunlarına göre cezalandırılır.

Yargılama yapılması Adalet Bakanının istemine bağlıdır.

(2) Yukarıdaki fıkrada belirtilen suçun bir Türk vatandaşının veya Türk kanunlarına göre kurulmuş özel hukuk tüzel kişisinin zararına işlenmesi ve failin Türkiye’de bulunması hâlinde, bu suçtan dolayı yabancı ülkede hüküm verilmemiş olması koşulu ile suçtan zarar görenin şikâyeti üzerine fail, Türk kanunlarına göre cezalandırılır.

(3) Mağdur yabancı ise, aşağıdaki koşulların varlığı hâlinde fail, Adalet Bakanının istemi ile yargılanır:

a) Suçun, Türk Kanunlarına göre aşağı sınırı üç yıldan az olmayan hapis cezasını gerektirmesi,

b) Suçluların geri verilmesi anlaşmasının bulunmaması veya geri verilme isteminin suçun işlendiği ülkenin veya failin uyruğunda bulunduğu devletin hükümeti tarafından kabul edilmemiş olması,

(4) Birinci fıkra kapsamına giren suçtan dolayı yabancı mahkemece mahkûm edilen veya herhangi bir nedenle davası veya cezası düşen veya beraat eden yahut suçu kovuşturulabilir olmaktan çıkan yabancı hakkında Adalet Bakanının istemi üzerine Türkiye’de yeniden yargılama yapılır.”

Anılan Kanunun Anılan Kanunun “diğer suçlar” başlıklı 13. maddesinde yer alan, “(1) Aşağıdaki suçların, vatandaş veya yabancı tarafından, yabancı ülkede işlenmesi hâlinde, Türk kanunları uygulanır;

a) İkinci Kitap, Birinci Kısım altında yer alan suçlar,

b) İkinci Kitap, Dördüncü Kısım altındaki Üçüncü, Dördüncü, Beşinci, Altıncı, Yedinci ve Sekizinci Bölümlerde yer alan suçlar,

c) İşkence (madde 94,, 95),

d) Çevrenin kasten kirletilmesi (madde 181),

e) Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188), uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma (madde 190),

f) Parada sahtecilik (madde 197), para ve kıymetli damgaları imale yarayan araçların üretimi ve ticareti (madde 200), mühürde sahtecilik (madde 202),

g) Fuhuş (madde 227),

h) (Mülga bent: 26/06/2009-5918 S.K./1.mad),

i) Deniz, demiryolu veya havayolu ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması (madde 223, fıkra 2, 2, 3) ya da bu araçlara karşı işlenen zarar verme (madde 152) suçları,

(2) (Ek fıkra: 29/06/2005-5377 S.K./3.mad) İkinci Kitap, Dördüncü Kısım altındaki Üçüncü, Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümlerde yer alanlar hariç; birinci fıkra kapsamına giren suçlardan dolayı Türkiye’de yargılama yapılması, Adalet Bakanının talebine bağlıdır.

(3) Birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerinde yazılı suçlar dolayısıyla yabancı bir ülkede mahkûmiyet veya beraat kararı verilmiş olsa bile, Adalet Bakanının talebi üzerine Türkiye’de yargılama yapılır.”

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun “yetkili mahkeme” başlıklı 12. maddesinde yer alan,

(1) Suçun işlendiği yer belli değilse, şüpheli veya sanığın yakalandığı yer, yakalanmamışsa yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.

(2) Şüpheli veya sanığın Türkiye’de yerleşim yeri yoksa Türkiye’de en son adresinin bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir.

(3) Mahkemenin bu suretle de belirlenmesi olanağı yoksa, ilk usul işleminin yapıldığı yer mahkemesi yetkilidir.”

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun “yabancı ülkede işlenen suçlarda yetki” başlıklı 14. maddesinde yer alan,

“(1) Yabancı ülkede işlenen ve kanun hükümleri uyarınca Türkiye’de soruşturulması ve kovuşturulması gereken suçlarda yetki, 13 üncü maddenin birinci ve ikinci fıkralarına göre belirlenir.

(2) Bununla birlikte Cumhuriyet savcısının, şüphelinin veya sanığın istemi üzerine Yargıtay, suçun işlendiği yere daha yakın olan yer mahkemesine yetki verebilir.

(3) Bu gibi suçlarda şüpheli veya sanık Türkiye’de yakalanmamış, yerleşmemiş veya adresi yoksa; yetkili mahkeme, Adalet Bakanının istemi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının başvurusu üzerine Yargıtay tarafından belirlenir.

(4) Yabancı ülkelerde bulunup da diplomatik bağışıklıktan yararlanan Türk kamu görevlilerinin işledikleri suçlardan dolayı yetkili mahkeme Ankara mahkemesidir.”

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun “Cumhuriyet savcısının görev ve yetkileri” başlıklı 161/7. maddesinde yer alan, “Yetkisizlik kararı ile gelen bir soruşturmada Cumhuriyet savcısı, kendisinin de yetkisiz olduğu kanaatine varırsa yetkisizlik kararı verir ve yetkili savcılığın belirlenmesi için soruşturma dosyasını, yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesine gönderir. Mahkemece bu konuda verilen karar kesindir.”

Biçimindeki düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde;

5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 8. maddesine5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 8. maddesine göre, Türk Kanunlarının uygulanabilmesi için ana kuralın suçun Türkiye’de işlenmiş olması veya işlenmiş sayılmasının gerektiği (mülkilik-ülkesellik sistemi),

TCK. 12. maddesinin uygulanabilmesi için;

a) Suçun yurt dışında, yani Türkiye Cumhuriyeti Devletinin egemenlik sahası dışında işlenmiş olması,

b) Suçun Yabancı bir kimse tarafından işlenmiş olması,

c) Suçun Türk Kanunlarına göre aşağı sınırının en az bir yıl hapis cezasını gerektirmesi,

d) Suçun Türkiye’nin zararına suç işlenmesi gerekir. Ancak, bu suçun TCK’nın 13. maddesinde sayılan suçlardan olmaması gerekir.

e) Failin Türkiye’de bulunması,

Gerektiği,

İkinci fıkrada ise, suçun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına veya özel hukuk tüzel kişisinin zararına işlenmesi halinde, ilk fıkradan farklı olarak bu suçtan dolayı yabancı ülkede hüküm verilmemiş olması koşulu ile suçtan zarar görenin şikayeti üzerine failin Türk kanunlarına göre cezalandırılacağı,

Üçüncü fıkrasına göre, eğer Mağdur yabancı ise, bu kez suçun alt sınırının üç yıldan az olmayan hapis cezasını gerektirmesi ve suçun işlendiği Devlet ile Türkiye arasında suçluların geri verilmesi anlaşmasının bulunmaması veya geri verilme isteğinin kabul edilmemesi şartının gerçekleşmesi gerekeceği,

TCK’nın 13. maddesininTCK’nın 13. maddesinin uygulanabilmesi için;

Maddede tahdidi olarak sayılan suçların yabancı ülkede işlenmesi durumunda failin Türk vatandaşı veya yabancı olmasına bakılmaksızın Türkiye’de Türk Kanunlarına göre yargılama yapılabileceğinin hüküm altına alındığı,

Buna göre, ister Türk vatandaşı, ister yabancı olsun evrensellik ilkesi gereği yabancı bir ülkede insanlığa, çevreye veya toplumun güvenliğine yönelik işlenmiş bu katalog suçlar hakkında Türk Kanunlarının uygulanacağının hüküm altına alındığı, maddede belirtilen suçların tahdidi olduğu ve yorum yolu ile başka suçların eklenmesinin mümkün bulunmadığı,

CMK’nın14. maddesininCMK’nın14. maddesinin uygulanma koşulu bakımından ise,

Kanun hükümleri uyarınca Türkiye’de soruşturulması ve kovuşturulması gereken bir suç olup olmadığının tespit edilmesinin önem arz ettiği,

Aksi durumda yabancı bir ülkede işlenen ve Türk Kanunlarının uygulanma imkanı bulunmayan bir olay hakkında yapılması gereken işlemin, işlenen suçun cezasız kalmamasını temin etmek bakımından, evrakın Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü aracılığıyla ilgili ülkesine gönderilerek suçun ihbar edilmesinde ibaret olacağı, bu aşamada bu işlemlerin hangi Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yerine getirileceğine ilişkin sorunun ise, 5271 saydı Ceza Muhakemesi Kanununun 12, 13. maddeleri hükümleri nazara alınarak, 161/7. maddesi uyarınca Ağır Ceza Mahkemesince çözümlenmesi gerekeceği, zira 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 14. maddesi gereğince yetkili mahkemenin Yargıtay tarafından belirlenebilmesi için kovuşturma aşamasına gelmiş bir işlem bulunması ve bu maddenin uygulanabilmesi için gereken ön koşul olan kanun hükümleri uyarınca Türkiye’de soruşturulması ve kovuşturulması gereken bir suçun bulunması gerektiği,

Somut olayda dikkat edilmesi gereken en önemli noktanın şüphelinin Türkiye’de bulunmaması olduğu, şayet şüphelinin Türkiye’de bulunması halinde TCK’nın 12/3. maddesinin devreye gireceği, ancak bu durumda soruşturma yapılabilmesi için anılan maddenin (b) bendi gereğince “Suçluların geri verilmesi anlaşmasının bulunmaması veya geri verilme isteminin suçun işlendiği ülkenin veya failin uyruğunda bulunduğu devletin hükümeti tarafından kabul edilmemiş olması” şartının gerçekleşmesi gerektiği,

Yine suçun Türkiye’de işlendiğinin kabulü halinde dahi, yabancı bir kişinin, yabancı bir kişiye karşı Türkiye’de işlemiş olduğu bir suçtan bahsedileceği ve bu durumda da CMK’nın 14. maddesine göre değil, 12, 13. maddeleri uyarınca yetki sorununun aynı Kanunun 161/7. maddesi gereğince ağır ceza mahkemesince çözümlenmesi gerekeceği,

Sonuç itibarıyla tüm bu anlatımlar karşısında, somut olayda yabancı bir kişinin, yabancı bir kişiye karşı, yabancı bir ülkede işlemiş olduğu, 13 üncü maddede yazılı suçlar dışında kalan kasten adam öldürme suçundan dolayı Türk mahkemelerinin görev ve yetkisi bulunmadığından, olayla ilgili olarak kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra, evrakın Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü aracılığıyla ilgili ülkesine gönderilerek suçun ihbar edilmesini temin bakımından, gerekli adli işlemlerin yapılabilmesi için yetkili Cumhuriyet Başsavcılığının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 12, 13. maddeleri nazara alınmak suretiyle aynı Kanunun 161/7. maddesi uyarınca İskenderun 2. Ağır Ceza Mahkemesince belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 04/02/2014 gün ve 94660652-105-31-0500-2014-2754/8329 sayılı kanun yararına bozmaya atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ve Yüksek Birinci Ceza Dairesinin görevsizlik kararı ile Daireye ihbar ve dava evrakı ile birlikte tevdii kılınmakla gereği düşünüldü:

Kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname münderecatı yerinde görüldüğünden talebin kabulü ile İskenderun 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 15/07/2013 gün ve 2013/571 Değişik İş sayılı kararın CMK’nın 309. maddesi uyarınca bozulmasına, bozma sebebine nazaran müteakip işlemlerin merciince yapılmasına, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 08.05.2014 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.


YARGITAY 6. CEZA DAİRESİ Esas: 2012/18759 Karar: 2012/19401 Tarih: 07.11.2012

  • CMK 14. Madde

  • Yabancı Ülkede İşlenen Suçlarda Yetki

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:

Adli sicil kaydına göre kasıtlı suçtan hükümlülüğü bulunan sanık hakkında, hükümden önce 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 562 nci maddesi ve 25.07.2010 tarih ve 27652 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6008 sayılı Kanunun 7 nci maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nın 231/5-14 üncü maddesinin uygulama olanağı bulunmadığı anlaşılmakla yapılan incelemede:

Hırsızlık suçunun, suç tarihi itibariyle 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 24 üncü maddesinin 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Yasayla yapılan değişiklikten önceki haliyle uzlaşma hükümlerine bağlı olduğu anlaşılması karşısında; uzlaşma hükümlerinin yöntemine uygun olarak yerinde değerlendirilmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi,

Sonuç: Bozmayı gerektirmiş, sanık Recep Kazak ve savunmanının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 07.11.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 3. CEZA DAİRESİ Esas: 2010/7260 Karar: 2011/15571 Tarih: 01.11.2011

  • CMK 14. Madde

  • Yabancı Ülkede İşlenen Suçlarda Yetki

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; gereği düşünüldü:

KARAR : 1- ) Katılan sanık Mustafa’nın katılan sanık Emrah’a karşı yaralama eyleminden kurulan mahkumiyet hükmü ile, katılan sanık Seyitali hakkında hakaret suçundan kurulan beraat hükümlerinin incelenmesinde;

Yapılan yargılamaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre katılan sanık Mustafa müdafiinin temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin onanmasına,

2- ) Katılan sanık Mustafa’nın katılan sanık Seyitali’ye karşı yaralama eyleminden kurulan mahkumiyet hükmüyle katılan sanık Seyitali hakkında Mustafa’ya karşı yaralama suçundan verilen mahkumiyet hükmü ve katılan sanık Emrah hakkındaki hakaret ve yaralama suçundan kurulan hükümlerin incelenmesinde;

a- ) Sanık Emrah hakkında hakaret suçundan iddianameyle açılmış bir kamu davasının mevcut olmadığı gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi suretiyle 225/1 inci maddesine aykırı davranılması,

b- ) Sanıklar hakkında hüküm tarihinden önce 8.2.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 Sayılı Kanunun 562 nci maddesinin 1 inci fıkras 1 inci fıkrası uyarınca, C.M.K.nın 231/5,14 üncü madde ve fıkralarında öngörülen, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasında ceza sınırının 2 yıla çıkartılmasıyla soruşturma ve kovuşturması şikayete bağlı suç olma şartının kaldırılması kuralları gereğince bu hususların mahalli mahkemece birlikte değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, katılan sanıklar Emrah ve Seyitali’yle katılan sanık Mustafa müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair hususlar incelenmeksizin hükmün bu sebepten dolayı 5320 Sayılı Kanunun 8/1 inci maddesiyle yürürlükte bulunan 1412 Sayılı C.M.U.K.nun 321 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA, 01.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS