0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00
## Avukatların Soruşturulmasına İlişkin Adalet Bakanlığı'nın 13 Nolu Genelgesi **Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü 01.01.2006 tarihli 13 Nolu Genelgesi Metni:** I– Avukatların; avukatlık veya Türkiye Barolar Birliği ya da baroların organlarındaki görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlarından dolayı yapılacak olan inceleme ve soruşturmaların kolluk makam ve memurlarına bırakılmayarak bizzat Cumhuriyet başsavcısı ya da bu konuda görevlendireceği bir Cumhuriyet savcısı tarafından yapılması, II- Avukat büroları (yazıhaneleri) ve konutlarında mahkeme kararı ile ve kararda belirtilen olayla ilgili olarak yapılabilen aramaların, Cumhuriyet savcısı denetiminde ve baro başkanı veya vekili sıfatıyla görevlendireceği bir avukatın katılımının sağlanması suretiyle gerçekleştirilmesi, III– **İhzarî nitelikteki incelemelerde**; 1) Hakkında ihzarî inceleme yapılan avukatın adı, soyadı, kullanılıyorsa kızlık soyadı, kayıtlı bulunduğu baro ve sicil numarası, tebligata yarar açık adresi ile müştekilerin açık adreslerinin fezlekede belirtilmesi, 2) Avukatın şikâyet konusu olayla ilgili vekâletnamesinin onaylı örneğinin soruşturma evrakına eklenmesi, 3) Hakkında inceleme yapılanın; avukat, stajyer, dava takipçisi veya dava vekili olup olmadığının ilgili barodan sorulmak suretiyle açıklığa kavuşturulması ile ilgili avukatın isnat edilen eylemin yapıldığı tarihte hangi baroya kayıtlı olduğu ve sicil numarasının tespit edilmesi, 4) Kamu kurumlarında görev yapan avukatların 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uyarınca haklarında yapılmış herhangi bir kanunî işlem bulunup bulunmadığı ile ilgili kurumdan alınacak cevabın inceleme evrakına eklenmesi, 5) 1136 sayılı Kanun’un 58’inci maddesi uyarınca, Bakanlık tarafından soruşturma izni verilmeden önce avukatın savunmasının alınmaması, ancak kendi isteğiyle açıklama yapmak veya dosyaya yazılı belge sunmak istediği takdirde, ihzâri mahiyetteki incelemeye esas olmak üzere “beyanda bulunan” sıfatıyla açıklamalarının tutanağa kaydedilmesi ve ibraz ettiği belgelerin alınması, 6) İhbar veya şikâyetin Cumhuriyet başsavcılığına yapılması durumunda doğrudan inceleme yapılması, bu konuda Bakanlıktan izin talep edilmemesi, inceleme sonunda düzenlenecek fezlekeli evrakın Bakanlığımız Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’ne gönderilmesi, 7) Ağır Ceza Cumhuriyet başsavcılarınca, merkez ve mülhakat Cumhuriyet savcıları tarafından hazırlanan fezlekelerin usul ve kanuna uygun bir şekilde hazırlanıp hazırlanmadığının kontrol edilmesinden sonra, bir üst yazı ile Bakanlığımız Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne aynı konuda yeniden fezleke düzenlemeden intikal ettirilmesi, 8) Şikâyet konusu işlemlere ilişkin evrakın, iddialar açıklığa kavuşturulacak şekilde incelenip gerekli görülen belgelerin onaylı bir suretinin evrakına eklenmesi, 9) Avukatla birlikte şikâyet olunan kişiler hakkındaki evrakın ayrılarak, tâbi olduğu usule göre soruşturmanın yürütülmesi, 10) Yapılan inceleme sonunda düzenlenen fezlekenin sonuç kısmında, Cumhuriyet savcısının soruşturma izni verilip verilmeme konusundaki düşüncesini açıkça belirtmesi, 11) Şikâyet dilekçesinde gösterilen ya da müştekinin ifadesinde belirtmiş olduğu tanıkların dinlenmesi, delil olarak ibraz edilen belgelerin Suç Eşyası Yönetmeliği hükümlerine göre emanete alınması, bu belgelerin postada kaybolmasının önlenebilmesi için onaylı bir suretinin inceleme evrakına eklenmesi, 12) İnceleme evrakının dizi pusulası düzenlenip, fezlekeye bağlı olarak Bakanlığımız Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne gönderilmesi, **IV- Bakanlık tarafından verilen izin üzerine yapılan soruşturma sırasında**; 1) Soruşturma izni hangi Cumhuriyet başsavcılığına verilmişse, soruşturmanın o yer Cumhuriyet başsavcılığınca yürütülmesi, 2) Soruşturma iznini havi düşünce örneğinin, hakkında soruşturma yapılan avukatla ilgili bölümünün 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca, “yasal süre içinde gelmediği ya da savunma yapmadığı takdirde bu hakkından vazgeçmiş sayılacağı” meşruhatını içeren davetiye ile ilgili avukata tebliğ edilmesi, başvurduğu takdirde savunmasının, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 147 ve devamı maddelerine uygun olarak alınması, Usulüne uygun tebligata rağmen yasal süre içinde savunma yapılmaması veya delillerin sunulmaması hâlinde evrakının bekletilmeyerek Bakanlığımız Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne gönderilmesi, 3) Soruşturmanın tamamlanmasından sonra fezlekeli evrakın dizi pusulasıyla birlikte ağır ceza Cumhuriyet başsavcılığı aracı kılınarak Bakanlığımız Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne gönderilmesi, 4) Yapılan soruşturma sonunda düzenlenen fezlekenin sonuç kısmında, Cumhuriyet savcısının kovuşturma izni verilip verilmeme konusundaki düşüncesini açıkça belirtmesi, 5) Bakanlıkça ilgili avukat hakkında genel hükümler uyarınca işlem yapılması gerektiği yönünde düşünce bildirilerek soruşturma dosyasının gönderilmiş olması hâlinde, sadece evrakın teslim alındığının bildirilmesi, buna ilişkin soruşturma ve kovuşturmanın aşama sonuçları hakkında ayrıca bilgi verilmesi yoluna gidilmemesi, 6) Kovuşturma izni üzerine, suçun işlendiği yere en yakın ağır ceza mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığı tarafından beş gün içinde düzenlenen iddianame üzerine, ilgili mahkeme tarafından verilecek olan son soruşturmanın açılmasına ya da açılmamasına ilişkin kararın bir suretinin Bakanlığımız Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne gönderilmesi, V- Avukatların, Avukatlık Kanunu’nun 58’inci maddesinin birinci fıkrası dışında kalan eylemleri hakkındaki soruşturmalarının, isnat edilen suçun tâbi olduğu soruşturma usulüne göre yapılması, bu kapsamda avukatların 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250’inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen eylemleri sebebiyle aynı Kanun’un 251’inci maddesinin birinci fıkrası hükmü gereğince Bakanlıktan izin talep edilmeksizin Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından doğrudan soruşturma yapılması, Konularında gereken dikkat ve özenin gösterilmesini rica ederim. ## Adalet Bakanlığı Avukat ve Noter Şikayet Bürosunun Usule Dair Açıklaması [Adalet Bakanlığı Avukat ve Noter Şikayet Bürosu](https://cigm.adalet.gov.tr/Home/BirimDetay/24), avukatlarla ilgili soruşturma veya kovuşturma izni verilmesi prosedürünü şu şekilde açıklamıştır: Avukatlar hakkındaki şikâyet işlemleri, 01/01/2006 tarihli ve (13) No’lu “Avukatlar hakkında yapılan inceleme ve soruşturma işlemleri” konulu genelgemizde açıklanan prosedüre uygun olarak yürütülmektedir. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 58’inci maddesi, avukatların görev suçları nedeniyle soruşturma, 59’uncu maddesi ise kovuşturma usulünü düzenlemiştir. Bu düzenlemelere göre avukatların görev suçlarından ötürü Adalet Bakanlığından izin alınmadan doğrudan doğruya soruşturma ve kovuşturma yapılamaz. Şahsî suçları bakımından avukatlar genel hükümlere tâbidir. Soruşturma usulünün düzenlendiği 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 58’inci maddesinin birinci fıkrasına göre; avukatların, avukatlık veya Türkiye Barolar Birliği ya da baroların organlarındaki görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlardan dolayı haklarındaki soruşturma Adalet Bakanlığının vereceği izin üzerine, suçun işlendiği yer Cumhuriyet savcısı tarafından yapılır. Suçun işlendiği yer Cumhuriyet savcısı, Adalet Bakanlığından izin almadan doğrudan soruşturma yapamaz, avukatın savunmasını alamaz ve kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veremez. Ancak, ön incelemeyi bizzat yapıp delilleri topladıktan sonra, soruşturma izni verilmesi ya da verilmemesi yönündeki kanaatini de bildirmek suretiyle Adalet Bakanlığından izin ister. Soruşturma izni verilmezse dosya işlemden kaldırılır. Cumhuriyet savcısı, soruşturma izni verilmesi üzerine, avukatın savunmasını almak için Bakanlığın soruşturma iznini içeren düşünce yazısı örneğini avukata 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca usulüne uygun olarak tebliğ edip, savunma vermek üzere davetiye ile çağırır. Savunmasını yapması için avukatı ihzaren (zorla) getirtemez, mahkemeden yakalama kararı talep edemez. Soruşturma aşamasını, avukatın savunmasını alıp gösterdiği deliller ile gerekli gördüğü diğer delilleri de topladıktan sonra tamamlayan suç yeri Cumhuriyet savcısı, bu defa “kovuşturma izni verilmesi” ya da “kovuşturma izni verilmemesi” yönündeki görüşünü içeren fezlekeli evrakı Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne gönderir. Kovuşturma usulü ise, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 59’uncu maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünce, soruşturmayı yapan suç yeri Cumhuriyet başsavcılığı tarafından gönderilen dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, yeterli delil bulunmaması hâlinde “kovuşturma izni verilmesine yer olmadığı”, şikâyet konusunu doğrulayan nitelikte yeterli ve ciddi kanıtlar bulunması hâlinde ise “kovuşturma izni verilmesi” şeklinde düşünce yazısı hazırlanır ve Bakanlık Makamının Olur’u alınır. Kovuşturma izni verilmezse dosya işlemden kaldırılır. Kovuşturma izni verilmesi durumunda ise, dosya suçun işlendiği yer ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir. Bu aşamadan itibaren ceza kovuşturması başlamaktadır. Ceza kovuşturmasının başlaması, avukat hakkındaki şüphenin kamu davası açılmasını gerektirecek derecede yoğunlaştığı anlamına gelmektedir. Kovuşturma izni verilmesi üzerine şüpheli avukat “sanık” sıfatı kazanmaktadır. Dosya kendisine gönderilen Cumhuriyet savcısı beş gün içinde iddianame düzenleyerek, son soruşturmanın açılmasına ya da açılmamasına karar verilmek üzere dosyayı o yer ağır ceza mahkemesine vermek zorundadır. Mahkemece, son soruşturmanın açılması yönündeki inceleme sonunda, son soruşturmanın açılmasına karar verilirse, dosya suç yeri ağır ceza mahkemesine gönderilir, artık yargılama suç yeri ağır ceza mahkemesince yapılır. Bu karara karşı sanık avukatın, son soruşturmanın açılmamasına dair karara karşı ise Cumhuriyet savcısının itiraz hakkı vardır. Adalet Bakanlığının 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 58’inci ve 59’uncu maddeleri uyarınca soruşturmaya ve kovuşturmaya izin verme ya da vermeme işlemleri, idarî işlem niteliğinde olduğundan, bu kararlara karşı müşteki ile şikayet edilen avukatın idarî dava (iptal davası) açma hakları da bulunmaktadır. ## Avukatlara Soruşturma ve Kovuşturma İzni Verilmesi İle ilgili Yargıtay Kararları --- ### Avukatlık Bürosunun Mesaj Atmak Suretiyle Görev Suçu İşlemesi Dosya kapsamına göre, müştekinin şüpheli hukuk bürosu tarafından "... Dosyanıza işlem ve masraf yapılmaması için lütfen kısmi ödemenizi acilen yapınız" şeklinde altmıştan fazla mesaj atılmak suretiyle huzur ve sükunu bozma suçunun işlendiği iddiasıyla yapılan şikâyet üzerine yapılan soruşturma neticesinde herhangi bir soruşturma işlemi yapılmaksızın kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. İncelenen dosyada; ... Hukuk Bürosunda çalışan avukatlar hakkında kişilerin huzur ve sükununu bozma suçuna ilişkin iddianın, şüpheli ya da şüphelilerin avukatlık görevi sırasında olduğu, avukatların görevlerinden doğan veya görevleri sırasında işledikleri suçlarından dolayı soruşturma ve kovuşturmanın, Adalet Bakanlığı’nın vereceği izin üzerine yürütülmesi gerektiği, şüpheli avukat yada avukatlar hakkında genel hükümler çerçevesinde soruşturma yapılarak, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ve bu karara ilişkin itirazın merciince reddedilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2022/1095 E. , 2022/9332 K.). ...Hukuk Bürosu tarafından "Sn. T. Tılıç Akbank T.A.Ş'ye olan dosya borcunuza istinaden vermiş olduğunuz taahhüt planına uymadığınızdan ötürü mernis adresinize muhafazalı haciz işlemi yapılacaktır. Bilginize. B.HUKUK" şeklinde gönderilen mesaj nedeniyle şüpheliler hakkında şikayette bulunulması üzerine kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Hukuk Bürosunda çalışan avukatlar hakkında kişilerin huzur ve sükununu bozma suçuna ilişkin iddianın, şüpheli yada şüphelilerin avukatlık görevi sırasında olduğu, avukatların görevlerinden doğan veya görevleri sırasında işledikleri suçlarından dolayı soruşturma ve kovuşturmanın, Adalet Bakanlığı’nın vereceği izin üzerine yürütülmesi gerektiği, şüpheli avukat yada avukatlar hakkında genel hükümler çerçevesinde soruşturma yapılarak, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2019/24167 E. , 2020/8017 K.). ### Avukatlar Hakkında Hem Soruşturma Hem Kovuşturma İzni Alınmalıdır Müştekinin eşi ile arasında devam eden Büyükçekmece 1. Aile Mahkemesinin 2013/1203 esas sayılı boşanma davasında eşinin avukatı olan sanık ...'ün duruşma çıkışında koridorda müştekiye "ben seni vücut engelli bilirdim, maalesef sen kafadan da engelliymişsin, dengesiz, pislik" şeklindeki sözlerle hakaret ettiğine ilişkin iddianın, sanığın avukatlık görevi sırasında olduğu, avukatların görevlerinden doğan veya görevleri sırasında işledikleri suçlarından dolayı soruşturma ve kovuşturmanın, Adalet Bakanlığı’nın vereceği izin üzerine yürütülmesi gerektiği, sanık avukat hakkında soruşturma izni alınmış olmasına karşın kovuşturma izni alınmamış olması nedeniyle, mahkemece CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca durma kararı verilmesi gerekirken, genel hükümler çerçevesinde kovuşturma yapılarak, sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2018/3598 E. , 2019/1302 K.). ### Görev Suçlarında Soruşturma İzni Zorunludur Avukat olan sanığın aynı yerde memur yönelik hakaret ettiğine ilişkin iddianın, sanığın avukatlık görevi sırasında olduğu, avukatların görevlerinden doğan veya görevleri sırasında işledikleri suçlarından dolayı soruşturma ve kovuşturmanın, Adalet Bakanlığı’nın vereceği izin üzerine yürütülmesi gerektiği, sanık avukat hakkında soruşturma ve kovuşturma izni alınmamış olması nedeniyle, mahkemece CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca durma kararı verilmesi gerekirken, genel hükümler çerçevesinde kovuşturma yapılarak, yazılı şekilde karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/9420 E. , 2015/570 K.). Sanık avukatın vekilliğini yaptığı İçişleri Bakanlığının müşteki olduğu bir ceza davasının sanığına duruşma bitiminde adliye koridorunda "sen hırsızlık yapmışsın, aslında hırsızlıkla suçlanman gerekiyordu, çok şanslısın, iyi hakime denk geldin " diyerek hakaret ettiğine ilişkin iddianın, sanığın avukatlık görevi sırasında olduğu, avukatların görevlerinden doğan veya görevleri sırasında işledikleri suçlarından dolayı soruşturma ve kovuşturmanın, Adalet Bakanlığı’nın vereceği izin üzerine yürütülmesi gerektiği, sanık avukat hakkında soruşturma ve kovuşturma izni alınmamış olması nedeniyle, mahkemece CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca durma kararı verilmesi gerekirken, genel hükümler çerçevesinde kovuşturma yapılarak, sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2016/18993 E. , 2017/1258 K.). ### Avukatın Savcıya Hakaret Etmesi ve Soruşturma İzni Avukat olan sanığın müdafii olduğu şüphelilerin ifadelerinin alınmalarına ilişkin olarak görevli müşteki Cumhuriyet Savcısı ile yaptığı görüşme sırasında, müştekiye yönelik hakaret ve tehdit ettiğine ilişkin iddianın, sanığın avukatlık görevi sırasında olduğu, avukatların görevlerinden doğan veya görevleri sırasında işledikleri suçlarından dolayı soruşturma ve kovuşturmanın, Adalet Bakanlığı’nın vereceği izin üzerine yürütülmesi gerektiği, sanık avukat hakkında 1136 sayılı Kanunun 58/1 ve 59. maddelerine aykırı olarak, soruşturma ve kovuşturma izni alınmamış olması nedeniyle, mahkemece CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca durma kararı verilmesi gerekirken, genel hükümler çerçevesinde kovuşturma yapılarak, yazılı şekilde karar verilmesi bozma nedenidir (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2016/13035 E. , 2018/13151 K.). ### Savcılık Kendiliğinden Avukat Hakkında Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı Veremez İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, İstanbul Barosunda kayıtlı avukat olan şüphelinin, müştekinin ve eşinin kullanmakta olduğu cep telefonunu 10/09/2018 ila 05/10/2018 tarihleri arasında birden fazla kez arayarak borcun ödenmesi, aksi takdirde haciz ve muhafaza işlemleri uygulatılacağına dair sözler söylemek ve benzeri mahiyette birden fazla mesaj göndermek suretiyle rahatsız ettiği isnadıyla Ceyhan Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyette bulunduğu iddiasına ilişkin olarak, şüphelinin eylemi görevinden doğan veya görev sırasında işlenmiş bir suç niteliğinde görülerek, hakkında 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 58/1. maddesi uyarınca 10/02/2020 tarihli Olur’la soruşturma izni verildiği, aynı Kanun’un 59. maddesine göre Ceyhan Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturmaya ait dosya ile ilgili olarak uzlaştırma kapsamındaki suç bakımından uzlaştırma işlemleri tamamlandıktan sonra düzenlenecek kovuşturma fezlekesinin Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne gönderilmesi gerekirken, atılı suçun manevi unsurunu oluşturacak rahatsız etme kastının bulunmadığından bahisle genel hükümler uyarınca kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir. İncelenen somut olayda; şüpheli avukatın, müvekkilinin alacağı olduğundan bahisle müşteki aleyhine İcra İflas Kanunu'nun ilgili hükümleri çerçevesinde Küçükçekmece 2. İcra Müdürlüğü nezdinde genel haciz yolu ile takip talebinde bulunduğu, buna istinaden müştekiye muhtelif tarihlerde borcun ödenmesi aksi takdirde haciz ve muhafaza işlemleri uygulanacağına dair mesajlar atarak ve arayarak müştekinin huzur ve sükununu bozduğu iddiasına ilişkin olarak şüphelinin eylemleri görevinden doğan veya görev sırasında işlenmiş bir suç niteliğinde görülerek, hakkında 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 58/1. maddesi uyarınca 10/02/2020 tarihli Olur’la soruşturma izni verildiğinin anlaşılması karşısında; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 59. maddesine göre Ceyhan Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma dosyasında, CMK’nın 254. maddesi uyarınca usulünce uzlaştırma işlemleri yerine getirilerek kovuşturma yapılmasına gerek görülüp görülmeyeceğine dair karar verilmek üzere, dosyanın Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne gönderilmesi gerekirken, yapılan eylemlerin icra takibi ile ilgili bilgi verilmek amacını güttüğü ve bahse konu suçun manevi unsurlarını oluşturacak rahatsız etme kastının bulunmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi ve bu karara yapılan itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/30499 E. , 2021/3405 K.).

**TCK m.226/3**

(3) Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukları, temsili çocuk görüntülerini veya çocuk gibi görünen kişileri kullanan kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu ürünleri ülkeye sokan, çoğaltan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, ihraç eden, bulunduran ya da başkalarının kullanımına sunan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

**TCK m.226/3**

(5) Üç ve dördüncü fıkralardaki ürünlerin içeriğini basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden ya da çocukların görmesini, dinlemesini veya okumasını sağlayan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

src="https://barandogan.av.tr/images/cocuga-karsi-mustehcenlik-pornografi-sucu.webp" alt="Çocuk Pornografisi (Çocuğa Karşı Müstehcenlik) Suçu" width="1280" height="720" layout="responsive"> ## Çocuk Pornografisi (Çocuğa Karşı Müstehcenlik) Suçu Yargıtay Kararları --- ### Rızayla da Olsa Çocuğun Cinsel İçerikli Müstehcen Görüntüsünü Çekmek Suçtur (TCK 226/3-1.Cümle) Sanığın, 15 yaşını bitirmiş olup da 18 yaşını tamamlamamış olan katılanın rızası ile kaydettiği müstehcen görüntülerini, rızasına aykırı olarak silmeyerek telefonunun hafızasında saklamaya devam etmesi nedeniyle eyleminin 5237 sayılı Kanun'un 134. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğu konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, sanığın bu eyleminin müstehcen görüntü üretimi niteliğinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Görüldüğü üzere, uluslar arası sözleşmelere ve yükümlülüklere paralel bir düzenleme içeren 5237 sayılı Kanun'un 226. maddesinin üçüncü fıkrasında müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukların kullanılması yaptırım altına alınmıştır. Kanun koyucu bu suçun oluşumu için müstehcen ürünlerin profesyonel olarak hazırlanmasını aramamıştır. Yine müstehcen ürünlerin şekli şartları ya da bu ürünlerin üretiliş şekil ve amaçları konusunda bir sınırlama getirmemiştir. Buradaki müstehcen ürün içeriğinde müstehcenlik unsuru olarak çocuğun kullanıldığı resim, film, video, fotoğraf, grafik, imge, heykel, çizgi film, animasyon gibi görsel veya sesli ürünler ile şarkı sözü, roman, hikaye gibi yazılı ürünleri ifade etmektedir. Bu konuda bir sınırlama söz konusu değildir. 5237 sayılı Kanun'un 226. maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenen suçla müstehcenliğe karşı çocuğun korunması amaçlanmaktadır. Kanun koyucu 5237 sayılı Kanun'un 226. maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesindeki suçun oluşumu için müstehcen görüntülerin profesyonel olarak hazırlanmasını aramamış, müstehcen ürünlerin şekli şartları ya da bu ürünlerin üretiliş biçimi ve amaçları konusunda bir sınırlama getirmemiştir. Bunun yanında suçun unsurlarının oluşması bakımından müstehcen ürünlerin izlenmesi, izlettirilmesi, satılması ve dağıtılması gibi bir zorunluluk da söz konusu değildir. Bu müstehcen ürünlerin hiç izlenmemiş olması ya da bireysel amaç için üretilmiş olması da sonucu değiştirmeyecektir. Önemli olan bir çocuğun müstehcen ürün üretiminde kullanılmasıdır. Bu nedenlerle 15 yaşından büyük, 18 yaşından küçük katılan ile girdiği cinsel ilişkiyi kayda alan, katılanın çıplak fotoğraflarını çeken ve katılanın rızası olmaksızın bu kayıtları cep telefonu hafızasında saklayan sanığın eyleminin 5237 sayılı Kanun'un 226. maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesindeki müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukların kullanılması suçunu oluşturduğu ve hukuki anlamda tek olan fiili ile birden fazla suç oluştuğundan sanık hakkında 5237 sayılı Kanun'un 44. maddesi uygulanmak suretiyle oluşan suçlardan en ağır cezayı gerektiren aynı Kanun'un 226. maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesi uyarınca ceza tayin edilmesi gerektiği kabul edilmelidir (Ceza Genel Kurulu 2019/216 E. , 2023/591 K.). Sanığın onsekiz yaşından küçük mağdureyle cinsel ilişkiye girerken bu ilişkilere dair ve mağdureye ait müstehcen içerikli müstakil görüntüleri kaydederek bilgisayarında ve hafıza kartında bulundurduğunun anlaşılması karşısında, söz konusu fotoğraf ile videoları üreten ve bilgisayar ile hafıza kartında bulunduran sanığın eylemlerinin TCK'nın 226/3-c.1. maddesinde düzenlenen müstehcenlik suçunu oluşturduğu gözetilerek mahkumiyetine karar verilmesi yerine suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan beraatine hükmedilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2017/291 E. , 2017/1378 K.). ### Cep Telefonuyla Cinsel İlişki Görüntülerini Kaydetme Suçu Suça sürüklenen çocuğun olay tarihinde on dört yaşındaki mağdurenin cinsel ilişki esnasındaki görüntülerinin cep telefonuyla çekmesi şeklinde gerçekleşen eyleminin 5237 sayılı TCK'nın 226/3-c.1. maddesinde düzenlenen müstehcenlik suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek aynı Kanunun 134/1. maddesi uyarınca şikayetten vazgeçme nedeniyle kamu davasının düşmesine kararı verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2021/2903 E. , 2022/7502 K.). Suça sürüklenen çocuk ...'in, mağdurenin çıplak görüntülerini telefonuna kaydedip ifşa etmek şeklinde gerçekleşen eyleminin 5237 sayılı TCK'nın 226/3-c.1. maddesinde düzenlenen müstehcenlik ve 134/1. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarını oluşturduğu; tek eylemle birden fazla suçun oluşması nedeniyle suça sürüklenen çocuk hakkında aynı Kanunun 44. maddesinde yer alan fikri içtima hükmüne göre bu suçlara ilişkin en ağır cezayı öngören TCK'nın 226/3-c.1. maddesinin uygulanması gerektiği gözetilmeden, suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde aynı Kanunun 134/2. maddesi ile mahkumiyetine karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2016/13170 E. , 2018/439 K.). sanığın, onaltı yaşı içersinde bulunan mağdurenin çıplak ve cinsel ilişki halindeki görüntülerini cep telefonuyla çekip kaydetme şeklinde gerçekleşen eyleminin 5237 sayılı TCK'nın 226/3-birinci cümlesinde düzenlenen müstehcenlik suçunu oluşturduğu gözetilerek mahkumiyeti yerine oluşa uygun düşmeyen yazılı gerekçeyle beraatine karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2014/10412 E. , 2017/4964 K.). Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 24.03.2015 tarihli, 2014/14-603-2015/66 sayılı kararında da vurgulandığı üzere; mağdurun cinsel ve fiziksel mahremiyetine ilişkin çıplak görüntülerini, onun bilgisi dışında, cep telefonu ile kaydeden sanığın eyleminde TCK'nın 134/1. maddesinde tanımlanan özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun yanı sıra toplumun sahip olduğu ortak ar ve haya duygularını, yerleşik edep kurallarını incitici ve genel ahlâka aykırı nitelikteki müstehcen görüntüyü içeren ürünün üretiminde 16 yaşındaki mağdur çocuğun yer almasından dolayı TCK'nın 226/3-1. maddesinde tanımlanan müstehcenlik suçunun da oluştuğu, bir fiili ile birden fazla farklı suçun oluşmasına neden olan sanığın, TCK'nın 44. maddesi gereğince, daha ağır cezayı gerektiren müstehcenlik suçundan cezalandırılması, özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan ise hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, yasal ve yeterli olmayan gerekçelere dayalı olarak, sanık hakkında, TCK'nın 134/1. maddesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyet hükmü kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2015/15237 E. , 2017/3123 K.). ### Çocukla Girdiği Cinsel İlişkiyi Kaydetme Suçu Sanığın, olay tarihinde on yedi yaşındaki mağdureyle girdiği cinsel ilişki sırasındaki görüntülerini kaydetmesi eyleminin TCK'nın 226/3-c.1. maddesinde düzenlenen müstehcenlik suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkûmiyet hükmü kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2021/10057 E. , 2022/6812 K.). ### Çocuğun Çıplak Ekran Görüntülerinin Alınması Sanık ile mağdurun messenger üzerinden görüntülü konuşma sırasında , mağdurun çıplak halde bulunduğuna yönelik kalıntı dosyalarının bulunduğu, mağdurun çıplak fotoğraflarını birden çok kez sanığa gönderdiği ve görüntülü konuşmaları esnasında mağdurun çıplak vaziyete olduğu, ve sanığın çıplak haldeki mağduru izlediği" şeklindeki eylemin; dosyadaki sanığın telefon inceleme raporunda da belirtildiği üzere sabit olduğu, görüntülerde sanığın çıplak vaziyetteki mağduru izlediği ve telefona ekran görüntüsü aldığının, cache kalıntı dosyalarının bulunduğunun anlaşıldığı sabit olup sanığın sabit olan eyleminin TCK 226/3-1. Cümlesindeki müstehcen görüntü içeren ürünün ekran görütüsü alarak üretiminde çocuğun kullanılması suçunu oluşturduğu anlaşılmış ve 5237 sayılı TCK.nun 226/3-1.cümle maddesi gereğince cezalandırılması yoluna gidilmiş, sanığın eylemini bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda mağdur ...'a karşı zincirleme şekilde gerçekleştirdiği anlaşılmakla TCK 43/1 maddesi uyarınca sanığa verilen cezanın takdiren 1/4 oranında arttırım yapılmıştır." şeklindeki gerekçeyle hüküm kurulmuştur. Mağdurenin çıplak fotoğraflarını ve görüntülerini sanıkla paylaştığı olayda müstehcenlik suçunun tek suç oluşturacağı gözetilmeden 5237 sayılı Kanun'un 226 ncı maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesi uyarınca hüküm kurulurken aynı Kanunun 43 üncü maddesi gereği cezada arttırım yapılması hukuka aykırı bulunmuştur (Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2022/15305 E. , 2023/2502 K.). ### Çocuk Pornografisi Suçunda Teknik Delil Oluşa göre, “sanığın internet kafede müstehcen çocuk fotoğraflarını indirip kendi elektronik posta hesabına nakletmesi” biçiminde gerçekleştiği kabul edilen olayda, sanığın yükletilen suçu işleyip işlemediği konusunda zorunlu olarak yerine getirilmesi gereken ve objektif delil niteliğinde olan teknik incelemede suça konu görüntülere rastlanmadığı gibi, görüntülerin çocuklara ait olup olmadığı hususunda da tarafsız bilirkişi incelemesi yapılamadığı ve bu durumuyla sanığın “müstehcen çocuk görüntülerini depolama” eylemini gerçekleştirdiğini gösteren delil bulunmadığı gözetilmeden, sanık hakkında soyut tanık beyanlarına dayanılarak TCK'nın 226/3. maddesinden hüküm kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/24576 E. , 2016/7300 K.). ### Çocuktan Çıplak Görüntülerini Çekip Göndermesini İsteme Sanığın çocuk katılandan çıplak fotoğraflarını çekip göndermesini istemesi, gelen fotoğrafları da bilgisayarına kaydetmesi biçiminde gerçekleştiği kabul edilen eylemin, fotoğrafların müstehcen içerikli olması, müstehcen içerikli bu ürünün üretiminde çocuk olan katılanın kullanılması karşısında, eylemin TCK'nın 134. maddesine göre özel hüküm niteliğinde olan TCK'nın 226/3. maddesinin birinci cümlesinde düzenlenen ve iddianamede de yer verilen “müstehcen görüntüleri içeren ürünlerin üretiminde çocukları kullanma” suçunu oluşturduğu ve sanığın bu madde uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesinin gerektiği gözetilmeden, sanık hakkında suçun nitelemesinde yanılgıya düşülerek, TCK'nın 134. maddesinde yazılı olan özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkûmiyet kararı verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/35846 E. , 2016/3732 K.). Sanığın facebook isimli sosyal paylaşım sitesinde yaşı küçük katılan ... ile arkadaşlık kurması, ve katılanın üst kısmı çıplak haldeyken çekilmiş fotoğrafını kendisine göndermesini sağlaması şeklinde gerçekleşen olayda, görüntülerdeki katılanın on sekiz yaşından küçük bir çocuk olduğu ve sanık tarafından kaydedilmiş görüntülerin tespiti karşısında, eylemin TCK’nın 226/3- ilk cümlesindeki müstehcen görüntülerin üretilmesinde çocukların kullanılması suçunu oluşturduğu ve bu eylem için anılan Kanun maddesinde öngörülen cezanın, 5 yıldan 10 yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası olarak düzenlendiği gözetilmeden, hükümdeki temel ceza 2 yıl hapis ve 5 gün adli para cezası olarak takdir edilip aynı Kanunun 62. maddesi gereğince de indirim yapılmak suretiyle eksik ceza tayin edilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2021/32664 E. , 2021/29357 K.). ### Rızası Geçersiz 12-15 Yaş Grubu Çocuğun Çıplak Resmini İsteme (TCK 226/3-1) Sanığın sübut bulan eyleminin suç tarihinde 13 yaşında olan ve hukuken rızası geçersiz olan mağdurun cinsel organlarının gözüktüğü çıplak resmini sanığın istemesi üzerine çekip sanığa göndermesi nedeniyle 5237 sayılı TCK'nın 134/1-2. cümlesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal ve aynı Kanun'un 226/3-1. cümlesindeki müstehcen görüntünün üretiminde çocukların kullanılması suretiyle müstehcenlik suçunu oluşturduğu, TCK'nın 44/1. maddesi gereğince daha ağır cezayı gerektiren TCK'nın 226/3-1. cümlesindeki müstehcenlik suçundan ek savunma hakkı tanınarak sanık hakkında mahkûmiyet kararı verilmesi gerekirken suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde TCK'nın 136/1. maddesinde düzenlenen verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan mahkûmiyet kararı verilmesi, bozma nedenidir (12. Ceza Dairesi 2021/2328 E. , 2024/2116 K.). ### Çocuğun Gönderdiği Çıplak Fotoğrafı Başkasına Gönderme (TCK 226/3-c.2) Mağdurenin suç tarihinde on sekiz yaşından küçük olduğunun kabul edilmesi karşısında sanık ...'ın bir gün mağdurenin kendisine cep telefonundan gönderdiği çıplak resmini tanık ...a telefonla yollaması şeklindeki eyleminin 5237 sayılı TCK'nın 226/3-c.2. maddesinde düzenlenen müstehcenlik suçunu oluşturduğu gözetilerek karar verilmesi yerine suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek aynı Kanunun 136 maddesi ile hüküm kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2016/5003 E., 2021/352 K.). ### Mağdur Çocukların Etek Altı Görüntülerini Kaydetme Suçu Sanığın, yaşı küçük mağdurların haberleri olmadan etek altı görüntülerini cep telefonuna kaydetmesi şeklindeki eylemlerinin, mağduru sayısınca TCK’nın 226/3. maddesinin ilk cümlesindeki müstehcen görüntülerin üretilmesinde çocukların kullanılması suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşerek TCK’nın 134. maddesindeki özel hayatın gizliliğini ihlâl suçundan açılan davada, şikayet yokluğu gerekçesiyle düşme kararı verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2021/31435 E. , 2021/29897 K.). ### İnternet Üzerinden Çocuk Pornografisi Suçu Cezası Sanığa ait dijital materyaller içeriğinde çocukların kullanıldığı, 74389 adet resim ve 146 adet çocuk pornografisi içerikli video dosyasının klasörlere ayrı ayrı tasniflenerek depolandığı, içeriğinde de büyük erkek şahıslar ile küçük kız çocuklarının pornografik içerikli fotoğrafları ile video görüntülerinin bulunduğu, video ve resim dosyalarındaki kız çocuklarının 3-15 yaş grubu aralığında olduğu, bahse konu depolanan görüntülerin, veri paylaşımını sağlayan “skype” isimli internet programı aracılığıyla tespiti yapılamayan diğer kullanıcılara gönderildiğinin ve alındığının, aynı programda bulunan mesajlaşma içeriği ve transfer kayıtlarında çocuk pornografisi içerikli kayıtların olduğunun tespit edildiği olayda, her ne kadar sanığın eylemi TCK'nın 226/3. maddesinin son cümlesi ve 226/5. maddesindeki iki ayrı suçu oluştursa da, TCK'nın 44. maddesinde tanımlanan fikri içtima kuralı gereğince en ağır cezayı öngören ve sanığın bu görüntüleri internet ortamında yayınlaması nedeniyle TCK'nın 226/5. fıkrasıyla uygulama yapılması gerektiği gözetilmeyerek, TCK'nın 226/3. maddesinin son cümlesi uyarınca yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/18011 E. , 2021/4929 K.). ### Twitter (X) Üzerinden Çocuğa Ait Çıplak Görüntü Paylaşılması Sanığın, çocukların kullanıldığı müstehcen içerikli görüntüleri twitter adlı sosyal paylaşım sitesinde paylaştığının anlaşılması karşısında, eyleminin TCK’nın 226/5. maddesine uyduğu gözetilmeyerek, aynı Kanun’un 226/3. maddesinin son cümlesi uyarınca mahkûmiyetine karar verilerek eksik ceza tayin edilmiş ve TCK'nın 226/3. maddesinde öngörülen temel adli para cezasına hükmedilmemiş ise de, aleyhe temyiz olmadığından bozma yapılamayacaktır (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/12758 E. , 2020/14419 K.). ### Zincirleme Çocuğa Karşı Müstehcenlik Suçu Sanığın bir suç işleme kararının icrası kapsamında birden fazla kez 10 yaşında olan mağdureye kendisinin çıplak fotoğraflarını çektirmesi ve bu fotoğrafları mesaj yoluyla göndermesini sağladıktan sonra cep telefonunda bulundurması şeklindeki eylemlerinin 5237 sayılı TCK'nın 226/3-c.1, 43/1. maddelerinde düzenlenen müstehcenlik suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde cinsel taciz suçundan hüküm kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2021/6168 E. , 2022/7381 K.). ### Çocuğun Çocuğa Karşı Müstehcenlik Suçu Suç tarihinden önce arkadaşlık kurduğu on beş yaşından küçük mağdureyi ikna suretiyle cinsel bölgelerine ait çektiği müstehcen resimleri cep telefonundan kendisine göndermesini sağlayan suça sürüklenen çocuk hakkında müstehcenlik suçundan (5237 sayılı TCK'nın 226/3-c.1. maddesi) dolayı dava zamanaşımı süresi içerisinde dava açılması mümkün görülmüştür (Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2016/11941 E. , 2021/1149 K.). ### Müstehcen Görüntülerin Üretiminde Çocuğu Kullanma Suçu (TCK 226/3-c.1) Oluşa uygun kabule, Başbakanlık Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulundan alınan raporda sanığa ait cep telefonu hafıza kartında bulunan bir fotoğraf ile beş adet filmde on dört yaşından küçük kız çocuğu bulunup, müstehcen görüntülerde kullanıldığının belirtilmesi ve tüm dosya içeriğine göre sanığın sübuta eren çocuk mağdureye cinsel istismarda bulunduğu anları cep telefonuyla kaydedip, hafıza kartında kayıtlı tutarak depolaması eylemlerinin 5237 sayılı TCK'nın 44. maddesinde düzenlenen fikri içtima kuralı gereğince aynı Kanunun 226/3-c.1 maddesinde yer alıp, daha ağır cezai yaptırım öngören müstehcen görüntülerin üretiminde çocuğu kullanma suçunu oluşturduğu gözetilerek mahkumiyeti yerine suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek TCK'nın 226/3-c.2. maddesi uyarınca hüküm kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2021/8428 E. , 2022/77 K.). Sanığın, olay tarihinde on dört yaşındaki mağdurun banyoda çıplak görüntülerini cep telefonuyla çekerek CD'ye kaydetmesi şeklinde gerçekleşen eyleminin 5237 sayılı TCK'nın 226/3-c.1. maddesinde düzenlenen müstehcenlik suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek aynı Kanunun 134/1. maddesi ile mahkumiyet kararı verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2016/4160 E. , 2020/6274 K.). Sanığın 14 yaşında olan kızının banyo yaptığı sırada fiziksel ve cinsel mahremiyetine ilişkin özel hayat kapsamındaki görüntüsünü rızası dışında dışında kaydetmesi nedeniyle 5237 sayılı TCK'nın 134/1-2.cümlesinde düzenlenen ses veya görüntülerin kaydedilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlali suçunun yanı sıra toplumun sahip olduğu ortak ar ve haya duygularını, yerleşik edep kurallarını incitici ve genel ahlâka aykırı nitelikteki 14 yaşındaki mağdura ait müstehcen görüntünün kaydedilmesi nedeniyle aynı Kanun'un 226/3-1.cümlesinde düzenlenen müstehcen görüntünün üretiminde çocuklarının kullanılması suçununda da oluştuğu, sanığın mağdura ait müstehcen görüntüyü bilgisayara aktararak depolaması eyleminin TCK'nın 226/3-2.cümlesinde düzenlenen çocuklarının kullanıldığı müstehcen görüntülerin depolanması suçu oluşturduğu ve sanığın mağdurun yüz bölgesinin cinsel organları gözüken iki kadının yan yana olduğu resimdeki kadınlardan birinin yüzüne yapıştırması eyleminin ise TCK'nın 125/1. maddesinde düzenlenen hakaret suçunu oluşturması nedeniyle TCK'nın 44/1. maddesinin yollaması ile aynı Kanun'un 226/3-1. cümlesi ve TCK'nın 226/3-2.cümlesi gereğince ayrı ayrı mahkûmiyete karar verilmelidir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2021/2136 E. , 2024/2115 K.). ### Müstehcen Çocuk Görüntülerini Depolama Suçu (TCK 226/3-c.2) Sanık hakkında bilgisayarında müstehcen çocuk görüntülerini depolama eyleminden dolayı TCK'nın 226/3-c.2. maddesi uyarınca cezalandırılması talebiyle açılan kamu davası ile ilgili hüküm kurulmamış ise de dava zamanaşımı süresi içerisinde mahkemece bu hususta karar verilmesi mümkün görülmüştür (Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2016/7603 E. , 2021/160 K.). Sanığın on beş yaşındaki mağdurenin kendisine cep telefonundan gönderdiği çıplak resimleri telefonunda depolaması şekilde sübuta eren eyleminden dolayı 5237 sayılı TCK'nın 226/3-c.2 maddesi gereğince mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek aynı Kanunun 226/3-c.1 maddesiyle hüküm kurulması karşısında anılan karara yönelik istinaf başvurusunun kabulü yerine esastan reddedilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2021/20108 E. , 2022/6668 K.). Dosya kapsamına göre; sanığın internet üzerinden tanıştığı yaşı küçük katılan ile görüntülü olarak yaptığı görüşmelerde katılana kendi cinsel organını göstermesi ve katılanın da kendi cinsel organına dokunmasını sağlaması ile elde ettiği katılana ait müstehcen görüntüleri bilgisayarına depolaması şeklinde gerçekleşen eyleminin hem TCK'nın 226/3. maddesinde düzenlenen müstehcenlik, hem de aynı Kanunun 105. maddesinde düzenlenen cinsel taciz suçlarını oluşturduğu ve TCK'nın 44. maddesinde düzenlenen fikri içtima kuralı gereğince sanığın daha ağır olan müstehcenlik suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden ayrıca cinsel taciz suçundan da hüküm kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2019/16876 E. , 2020/5568 K.). ### Öğretmeninin Çocuğun Müstehcen Görüntülerini Başkasına Göndermesi Mağdurenin aşamalardaki ifadeleri, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, İnece Beldesi Ortaokulunda müdür vekili ve fen bilgisi öğretmeni olarak görev yapan sanığın, ayrıca mağdureye matematik özel dersi de verdiği ve öğrencisi olduğunu bildiği mağdure ile gerçek kimliğini saklayarak sanal ortamda arkadaşlık kurduğu, kendisini ...olarak tanıtmasından sonra 2013 yılı Eylül ayından itibaren on dört yaşı içerisindeki mağdure ile sevgili olarak konuşmaya devam ettiği, cinsel içerikli konuşmalar yaptıkları, mağdurenin müstehcen nitelikteki fotoğraflarını sanığa gönderdiği, çocuk yaşta bulunan mağdurenin kendisine gönderdiği müstehcen görüntülerden birini internet ortamında yine çocuk yaştaki tanık Simge'ye göndererek onun da görmesini sağladığı anlaşılan sanığın eylemlerinin kül halinde TCK'nın 226/3-c.1 maddesinde yer alan müstehcenlik suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin, sanık hakkında kişisel verilerin kaydedilmesi ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları verilmesi suretiyle ve dosya kapsamına uygun düşmeyen yazılı gerekçeyle beraatine karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2021/12163 E. , 2022/10877 K.). ### Çocuğun Müstehcen (Pornografik) Görüntülerini Bulundurma Suçu Sanığın kullanımındaki cep telefonunda; 16 yaşındaki mağdurun cinsel organlarını gösteren, toplumun sahip olduğu ortak ar ve haya duygularını, yerleşik edep kurallarını incitici ve genel ahlâka aykırı nitelikteki birden fazla müstehcen görüntünün bulunduğunun tespit edilmesi, sanığın da cep telefonunda sakladığı bir kadının vajina, anüs ve göğüs bölgelerini gösteren çıplak resimlerin mağdur tarafından kendisine gönderildiğini beyan etmesi karşısında, sanığın sübut bulan eyleminin TCK'nın 226/3-2. maddesindeki müstehcenlik suçunu oluşturacağı gözetilmeden, eylem salt özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilip, yasal ve yeterli olmayan yazılı gerekçelerle sanık hakkında beraat kararı verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2015/328 E. , 2015/11331 K.). Sanığın bilgisayarının ana hafızasında tespit edilen ve üretiminde çocukların da kullanıldığı müstehcen içerikli fotoğrafların TCK'nın 226/3. maddesinin ikinci cümlesini ihlal niteliğinde olduğu gözetilmeden, bilirkişinin, “fotoğrafların içeriğinin muhtemelen yanlışlıkla ya da reklam nedeniyle bulunduğu” şeklindeki soyut raporuna dayanılarak, dosya kapsamıyla uyuşmayan gerekçelerle sanığın beraatına karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/29059 E. , 2016/9201 K.) ### Mağduru Korkutarak Çıplak Görüntülerini Almak ve Bilgisayara Depolamak Sanığın özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan dolayı TCK'nın 134/1. maddesi gereğince cezalandırılmasının talep edildiği 13.09.2011 tarihli iddianamede; sanığın, facebook adlı sosyal paylaşım sitesinde, kendisini 22 yaşında bir bayan olarak tanıtıp, 15 yaşından küçük mağdurla, doğrudan internet adresleri üzerinden iletişime geçtikten sonra, MSN tabir edilen ve direk görüşme imkanı sağlayan program aracılığıyla kameralı sohbet yapmaya başladığı mağduru korkutarak, onun üzerindeki elbiseleri çıkartmasını sağlayıp, ondan cinsel davranışlarda bulunmasını istediği ve bu yolla aralarında mağdurun da bulunduğu birçok kız çocuğuna ait cinsel içerikli görüntüleri bilgisayarına depoladığının iddia edilmiş olması karşısında, iddianamedeki anlatımın içeriğinden sanık hakkında TCK'nın 226/3. maddesinde tanımlanan müstehcenlik suçundan da dava açıldığı anlaşılmakla, ### Tehdit ve Şantajla Mağdur Çocuğun Müstehcen Görüntülerini Kaydetme Sanığın olay tarihinde onaltı yaşı içerisinde bulunan mağdureyi tehdit edip şantajda bulunarak cep telefonu ile çektirdiği çıplak haldeki görüntü ve fotoğraflarını kendisinin cep telefonuna göndermesini sağlayıp, bunları cep telefonuna kaydederek depoladığının anlaşılması karşısında, sanığın telefonuna kaydederek depoladığı mağdureye ait müstehcenlik içeren görüntü ve fotoğraflar hem TCK'nın 226/3. maddesinde düzenlenen müstehcenlik, hem de özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarını oluşturacağından, tek eylemle birden fazla suçun oluşması nedeniyle sanık hakkında TCK.nın 44. maddesinde düzenlenen fikri içtima kuralı uyarınca bu suçlara ilişkin en ağır cezayı öngören TCK'nın 226/3. maddesi uyarınca mahkûmiyet hükmü kurulması gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2016/4257 E. , 2016/6196 K.). ### Başkasına Gönderme Fiili ile Yayınlama Arasındaki Fark Aksi ispat edilemeyen sanık savunması ve 14.12.2021 tarihli bilirkişi raporuna göre; sanığın kendisine gönderilen resimleri kendisinde bulunan çocuğu ait müstehcen görüntü ile montajlayıp tekrar mesaj yolu ile montaj yapılmasını isteyen kişiye göndermesine konu olayda, sanığın söz konusu müstehcen görüntüyü basın yayın yolu ile sayısız kişinin görmesini sağlayacak şekilde paylaşmayıp, ilgili kişiye direkt mesaj yolu ile göndermesi nedeniyle sübut bulan eyleminin 5237 sayılı TCK'nın 226/3-2. cümlesinde düzenlenen müstehcenlik suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek aynı maddenin 5. fıkrasında düzenlenen müstehcenlik suçundan yazılı şekilde mahkûmiyet hükmü kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2023/2987 E. , 2024/404 K.). ### Şantaj Suçu ile Çocuğa Karşı Müstehcenlik Suçunun Birlikte İşlenmesi Sanık ...’in, mağdur çocuk Seda’ya şantajda bulunarak, korkuya kapılan mağdur çocuğun çıplak fotoğraflarını çekip, kendisine göndermesini sağlaması biçiminde sanığa yüklenen eylemlerin sübut bulduğu gözetilerek, sanık hakkında TCK’nın 107/2. madde ve fıkrasındaki şantaj ile müstehcen görüntüyü içeren ürünlerin üretiminde 16 yaşındaki mağdur çocuğun yer almasından dolayı TCK'nın 226/3-1. madde, fıkra ve cümlesindeki müstehcenlik suçlarından ayrı ayrı mahkumiyet kararı verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülüp, dosya kapsamına uygun düşmeyen yetersiz gerekçelerle yazılı şekilde beraat kararı verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2019/11649 E. , 2022/2670 K.). ### Çocuğa Karşı Müstehcenlik (Çocuk Pornografisi) Suçunda İçtima Sanığın, mağdurenin çıplak görüntülerini cep telefonuna kaydetmesi şeklinde gerçekleşen eyleminin 5237 sayılı TCK'nın 226/3-c.1. maddesinde düzenlenen müstehcenlik ve 134/1. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarını oluşturduğu; tek eylemle birden fazla suçun oluşması nedeniyle sanık hakkında aynı Kanunun 44. maddesinde yer alan fikri içtima hükmüne göre bu suçlara ilişkin en ağır cezayı öngören TCK'nın 226/3-c.1. maddesinin uygulanması gerektiği gözetilmeden, suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde aynı Kanunun 134/1. maddesi ile mahkumiyetine karar verilmesi, bozma nedenidir (14. Ceza Dairesi 2018/8071 E. , 2018/6663 K.). Çocukların kullanıldığı ve doğal olmayan yoldan yapılan cinsel ilişki görüntülerinin yer aldığı CD'leri bulundurmak şeklindeki sanığın eylemi TCK'nın 226/3. maddesinin ikinci cümlesindeki ve 226/4. maddesindeki iki ayrı suçu oluştursa da, aynı Kanunun 44. maddesinde tanımlanan fikri içtima kuralı gereğince en ağır cezayı öngören TCK'nın 226/3. maddesinin ikinci cümlesinden hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde her iki suçtan ayrı ayrı mahkûmiyet kararı verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2016/12649 E. , 2017/1957 K.). Sanığın yaşı küçük katılan ...’a ait çıplak fotoğrafları, katılanın kullanımında olan “facebook” isimli sosyal paylaşım sitesinde bulunan hesap içeriğine girerek alması şeklinde gerçekleşen eylemde, sanığın aşamalardaki ikrarı da dikkate alınarak, sanığın yaşı küçük katılana ait müstehcen içerikli görüntüleri depoladığı, eylemin hem TCK'nın 226/3. maddesinin son cümlesinde tanımlanan müstehcenlik, hem de özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarını oluşturacağından, tek eylemle birden fazla suçun oluşması nedeniyle sanık hakkında TCK'nın 44. maddesinde düzenlenen fikri içtima kuralı uyarınca, bu suçlara ilişkin en ağır cezayı öngören TCK'nın 226/3. maddesi uyarınca mahkûmiyet hükmü kurulması gerekirken, özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan yazılı şekilde hüküm kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/15349 E. , 2021/5904 K.). Sanığın yaşı küçük katılan ...’a ait çıplak fotoğrafları katılanın akrabaları olan Hasan Arslan, Emine Kul, Yılmaz Kul ve yaşı küçük katılanın arkadaşları Salih Elmas ve ...'e facebook üzerinden gönderdiği bu suretle mağdurenin müstehcen görüntülerini depolamak ve yayınlamak suçlarını ayrı ayrı işlediğinin iddia olunduğu olayda, sanığın savunmasında “…akrabalarını uyarmak amacıyla Hasan Arslan, Yılmaz Kul ve ...'e bu fotoğrafları gönderdim, …, ben facebook adresinde herhnagi birşeyi silmedim, sadece oradan elde ettiğim fotoğrafları başka yere gönderdim” şeklinde ikrar içeren beyanı karşısında, her ne kadar sanığın eylemi TCK'nın 226/3. maddesinin son cümlesi ve 226/5. maddesindeki iki ayrı suçu oluştursa da, TCK'nın 44. maddesinde tanımlanan fikri içtima kuralı gereğince en ağır cezayı öngören ve sanığın bu görüntüleri internet ortamında yayınlaması nedeniyle TCK'nın 226/5. fıkrasıyla uygulama yapılması gerektiği gözetilmeden, suçun vasfında hataya düşülerek, yasal ve yerinde olmayan gerekçeyle, sanığa atılı eylemin TCK'nın 134. maddesinde tanımlanan özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında kaldığı, sanık hakkında bu suçtan verilmiş bir mahkumiyet bulunduğundan, bu eylem nedeniyle özel hayatın gizliliğinin ihlali suçundan ayrıca hüküm kurulmasına yer olmadığı şeklinde karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/15349 E. , 2021/5904 K.).