0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu Nedir? (TCK m.134)

Özel hayatın gizliliği, insanın sosyal hayat içerisinde sağlıklı bir birey olarak varolması için korunan bir hukuki değerdir. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu ile özel hayata müdahale girişimlerinden bireyin korunması amaçlanmıştır. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu, kişinin başkaları tarafından bilinmesini istemediği hayatının özel alanlarına girilmesini cezalandırarak bireye hukuki güvenlik sağlar.

Özel hayatın gizliğini ihlal suçu, 5237 sayılı TCK’nın 134. maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir:

TCK m.134

1) Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.

2) Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.

TCK md.134’te düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçu; hayatın özel alanına ilişkin değerleri koruyan genel norm niteliğinde bir suç olup özel norm niteliğindeki aşağıdaki benzer suçlarla karıştırılmamalıdır:

Özellikle belirtelim ki, günümüzde özel hayatın gizliliğini ihlal eylemleri internet üzerinden youtube, instagram, twitter, facebook, whatsapp, e-posta (e-mail) vb. iletişim araçları kullanılarak işlenmektedir. Bu şekilde bilgisayar, cep telefonu, tablet gibi bilişim sistemi araçları kullanılarak internet üzerinden işlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçu, aşağıda açıklayacağımız üzere TCK m.134/2 gereği suçun nitelikli hali olarak düzenlenmiştir.

Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu Şartları (TCK m.134)

Birey, kişisel ve sosyal hayatın farklı katmanlarında farklı varoluş biçimleriyle ortaya çıkar. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu ile yalnızca bireyin “özel hayat alanı” korunmakta, özel hayat alanına yapılan müdahaleler cezalandırılmaktadır.

Özel hayat, başkalarının bilmediği ve bilmesi gerekmediği, kişinin herkese açıklamadığı veya sadece belli kişilere açıkladığı hayatıdır. Örneğin, evinde duş alan veya mağazada üstünü değiştiren bir kimseyi rızası dışında izlemek/gözetlemek TCK m.134/1 gereği özel hayatın gizliliğini ihlal suçu oluşturur. Çünkü, fail özel hayatın en mahrem alanını gözetlemiştir.

Özel hayatın kişisel ve sosyal yaşamın her alanında var olduğunu özellikle vurgulamak gerekir. Birey, ister özel konutunda isterse sokak, park, iş ve alışveriş merkezleri gibi sosyal alanlarda olsun, her alanda mutlaka özel hayatı vardır. Örneğin, alışveriş merkezinde alışveriş yapan bir kadının alelade bir fotoğraf çekiminde görünmesi özel hayatın gizliliğini ihlal suçu oluşturmaz. Ancak, AVM’deki aynı kadın yürüyen merdivenleri kullanırken eteğinin altına kamera tutarak fotoğraf çekmek özel hayatın gizliliğini ihlal suçu oluşturur.

Kişinin sinema veya tiyatroya gitmesi, havuza girmesi, spor yapması gibi toplumun diğer bireyleriyle aynı alanlarda yaptığı faaliyetler belli şartlarda “özel hayatın gizliliği” kapsamında değerlendirilebilecek faaliyetlerdir. Örneğin, bikini ile havuza giren bir kimsenin resminin çekilmesi özel hayatın gizliliğini ihlal suçu oluşturur. Özel hayatın gizliliği, kişisel faaliyetlerin toplumun diğer bireyleri tarafından bilinmesinin istenilmediği noktada başlar. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu da bireyin bilinmesini istemediği bu özel alana yapılan müdahaleyi cezalandırmak için ihdas olunmuştur.

Kişinin herkese açıklamadığı, sınırlı sayıda insanın bildiği, istediğinde başkalarına açıklayacağı özel hayat olay ve bilgilerini izlemek, gözlemek, kaydetmek, başkalarına ifşa etmek vb. fiiller de özel hayatın gizliliğini ihlal suçu oluşturur. Örneğin, alelade çekilmiş bir fotoğraf içerisinde iki kişinin el ele tutuştuğunu görüp bu resmi facebook, instagram, twitter vb. sosyal platformlarda yayımlayarak bu kişilerin birlikte olduğunu ifşa etmek, “seslerin ve görüntülerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçu” (TCK m.134/2) meydana getirir.

Kamuya açık alanlarda başka insanlarla birlikte yeme, içme, gezme, eğlenme, dinlenme vb. faaliyetler sırasında kişinin sürekli denetim ve gözetim altında bulunmayı önceden kabul ettiği düşünülemez. Kamuya açık alanlarda gerçekleştirilen özel hayat olaylarını ve bilgilerini kaydetmek, izlemek, dinlemek veya ses ve görüntüleri ifşa etmek özel hayatın gizliliğini ihlal suçuna vücut verir. Örneğin, bir kimsenin restaurantta içki içerken fotoğrafının çekilmesi TCK 134/1 gereği özel hayatın gizliliğini ihlal suçu oluşturur. Kalabalık içinde olsa bile anonim kalma, tanınmazlık ve bilinmezlik prensipleri gereği kamuya açık alanlarda da kişinin bir özel hayat alanı vardır.

Özel hayat; kişinin sadece gözlerden uzakta, başkalarıyla paylaşmadığı, kapalı kapılar ardında, dört duvar arasındaki yaşantısı ve mahremiyetinden ibaret değil, herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istenildiğinde başka kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olayları ve bilgilerin tamamını içerir. Bu nedenle, kamuya açık alanda bulunulması, bu alandaki her görüntü veya sesin dinlenilmesine, izlenilmesine, kaydedilmesine, sürekli ve izinsiz olarak elde bulundurulmasına rıza gösterildiği anlamına gelmez. Kamuya açık alanda bulunulduğunda dahi, “kalabalığın içinde dikkat çekmezlik, tanınmazlık, bilinmezlik” prensibi geçerli olup, kamuya açık alandaki kişinin, gün içerisinde yaptıkları, gittiği yerler, kiminle niçin, nasıl, nerede ve ne zaman görüştüğü gibi hususları tespit etmek amacıyla sürekli denetim ve gözetim altına alınması sonucu elde edilmiş bilgileri ya da onun başkalarınca görülmesi ve bilinmesini istemeyeceği, özel yaşam alanına girdiğinde şüphe bulunmayan faaliyetleri özel hayat kapsamına dahildir; ancak, süreklilik içermeyen ve özel yaşam alanına dahil olmayan olay ve bilgiler ise bu kapsamda değerlendirilemez. Sonuç olarak, bir olay ya da bilginin, özel hayat kapsamına girip girmediği belirlenirken, kişinin toplum içindeki konumu, mesleği, görevi, kamuoyu tarafından tanınıp tanınmadığı, dışa yansıyan davranışları, rıza ve öngörüleri, sosyal ilişkileri, içinde bulunduğu fiziki çevrenin özellikleri, müdahalenin derecesi gibi ölçütler göz önüne alınmalıdır (Y12CD-K:2016/8242).

TCK’nın 134. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun oluşabilmesi için, resim çekme veya kaydetme özelliğine sahip bir alet kullanılması gerekmeyip, bir özel hayat olayının çıplak gözle seyredilmesi ya da özel hayat kapsamına giren seslerin, anlaşılmaz olsa dahi, gizlice dinlenilmesi yeterlidir.

TCK’nın 134. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde; bir özel hayat görüntüsü ya da sesinin, ilgilisinin bilgisi ve rızası dışında, resim çekme veya kaydetme özelliğine sahip aletle belli bir elektronik, dijital, manyetik yere sabitlenmesi eylemi düzenlenmiştir. Kaydedilen görüntüdeki kişinin tanınabilir ya da sesin anlaşılabilir olması gerekmez; özel hayat kapsamına giren seslerin, anlaşılmaz olsa dahi, gizlice kaydedilmesi, bu düzenlemenin uygulanması için yeterlidir. Özel hayata ilişkin görüntü veya sesin kaydedilmesiyle suç tamamlanır; başkaca bir neticenin doğması ve mağdurun zarara uğramış olması gerekmediği gibi, failin kaydedilen görüntüleri izlememiş ya da sesleri dinlememiş olmasının suçun oluşumuna bir etkisi yoktur.

TCK’nın 134. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun oluşabilmesi için, bir özel hayat görüntüsü ya da sesinin, taksirle ya da tamamen hukuka uygun elde edilmiş olsa dahi, ilgilisinin rızası dışında ifşa edilmesi, yani; yayılması, açığa vurulması, afişe edilmesi, ilan edilmesi, kamuoyuna duyurulması, aleniyet kazandırılması, özetle; içeriğini öğrenme yetkisi bulunmayan kişi veya kişilerin bilgisine sunulması gerekir. İfşanın kabulü için, ses veya görüntüyle özel hayatı ihlale uğrayan kişi anlaşılmalı, en azından anlaşılabilir olmalı ya da açıklanmalıdır. Bu suç, birinci fıkradan bağımsız ayrı bir suçtur (Yargıtay 12CD-K.2022/6714).

Özellikle vurgulayalım ki, dedektiflik bürolarının kişilerin gün içerisinde yaptıkları, gittiği yerler, kiminle niçin, nasıl, nerede ve ne zaman görüştüğü gibi hususları tespit etmek için kişileri sürekli denetim ve gözetim altına alan faaliyetleri özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturur. Dedektiflik bürolarının bu faaliyeti hangi amaç için yaptıklarının bir önemi yoktur (Y12CD-K.2022/9309). Örneğin, boşanma aşamasında olduğu eşinin kendisini aldattığını düşünerek bir dedektif vasıtasıyla izlettiren ve eşinin üçüncü kişilerle öpüştüğünü kanıtlayan fotoğraflar elde eden diğer eş özel hayatın gizliliğini ihlal suçuna azmettirmekten, fotoğrafları çeken dedektif ise TCK m.134/1-2.cümle gereği fail olarak cezalandırılacaktır.

Bir kimsenin açık alandaki alelade resimlerinin sık sık çekilmesi halinde özel hayatın gizliliğini ihlal suçu oluşmasa da, TCK md. 123’te tanımlanan “kişilerin huzur ve sükununu bozma” suçu oluşabilir (Y12CD-K:2012/5809).

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu, insanların birbirinin gizli yaşam alanlarına girerek başkalarının görmesi mümkün olmayan bir özel yaşam olayını saptaması, kaydetmesi veya ifşa etmesi fiillerini cezalandırmaktadır. Örneğin, internet üzerinden görüntülü görüştüğü bir kimsenin çıplak görüntüsünü rızası dışında kaydetmek özel hayatın gizliliğini ihlal suçu oluşturur.

Sanığın internet ortamında görüştüğü mağdurenin görüntülerini cep telefonuna kaydettiğini ikrar etmesi karşısında; eylemin TCK’nın 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturup oluşturmadığı tartışılmadan yetersiz gerekçe ile hüküm kurulması, bozma nedenidir (Y4CD-K.2019/15132).

İnternet veya sosyal medya araçları (youtube, instagram, twitter, facebook, whatsapp vb.) üzerinden görüşenlerden bir tarafın rızaya dayalı olarak cinsel içerikli sohbet, fotoğraf veya video paylaşması, diğer tarafın ise bu içerikleri kaydetmesi halinde özel hayatın gizliliğini ihlal suçu oluşmaz. Ancak, kaydedilen ses, fotoğraf veya videonun üçünçü kişilerle paylaşılması özel hayatının gizliliğini ifşa suçu (TCK m.134/2) olarak kabul edilmektedir.

Şantaj ve görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince; sanığın internet üzerinden tanışıp arkadaş olduğu mağdur ile baş başa yaptıkları cinsel içerikli sohbetleri, onun bilgisi ve rızası dahilinde kaydettikten sonra, mağdura, 2.000,00 - 2.500,00 TL parayı vermemesi halinde, bu kayıtları, yakınlarına gönderip, internette yayımlayacağı tehdidiyle şantajda bulunduğu ve istediği paranın kendisine verilmemesinin ardından mağdurun özel yaşam alanına ilişkin konuşmalarını internet ortamında başkalarına ifşa ettiği iddialarına konu olayda; sanığın kısmi ikrarı, kovuşturma evresinde düzenlenen 30.04.2015 tarihli bilirkişi raporu, mağdurun aşamalarda özde değişmeyen ve tanık anlatımlarıyla doğrulanan beyanları ile dosya kapsamına göre; sanığa yüklenen şantaj ve görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarının sübut bulduğuna dair yerel mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.(Y12CD-2019/9756 K.).

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu, genel kastla işlenen bir suçtur. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu işleyen kişinin başkasının özel hayatına müdahale ettiğini bilmesi ve istemesi suçun oluşumu için yeterlidir.

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu serbest hareketli bir suç olup suçun oluşabilmesi için özel hayatın gizlilik alanına herhangi bir fiil ile girmek yeterlidir.

Görüntü ve Seslerin “İfşa” Edilmesi Suretiyle Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu (TCK m.134/2)

Özel hayatın gizlilik alanına ilişkin ses ve görüntülerin “ifşa” edilmesi, özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun nitelikli (daha ağır cezayı gerektiren) şeklinin meydana gelmesine neden olur (TCK m.134/2).

İfşa etmek, gizli bir şeyi açığa vurmak, yaymak anlamlarına gelir. Özel hayatın gizliliği ihlal edilecek şekilde, bir ses veya görüntünün ifşa edilmesi, yani başkasına gösterilmesi veya yayımlanması özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun daha fazla cezayı gerektiren TCK m.134/2’deki şeklinin vücut bulmasına neden olacaktır. İfşa suretiyle işlenen suçun bu halinde özel hayatın gizliliğinin ihlal edilip edilmediği başkasının duymasına veya görmesine göre değerlendirilmez. Önemli olan başkasının duyabileceği veya görebileceği şekilde ifşanın gerçekleşmesidir. Örneğin, bir kimsenin eşiyle olan sorunlarını içeren gizlice kaydedilmiş sesini bir parkta dinleten failin bu fiili, parkta sesi kimse duymasa bile “görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal” (TCK m.134/2) suçu oluşturur.

İfşa edilen ses veya görüntü mağdurun rızasına uygun olarak elde edilmiş olabileceği gibi mağdurun rızasına aykırı olarak da elde edilmiş olabilir. Önemli olan mağdura ait özel hayat olaylarını veya bilgilerini içeren ses veya görüntünün rıza dışı ifşa edilmesidir. Örneğin, aralarında duygusal arkadaşlık (sevgili) ilişkisi bulunan iki kişinin rızaya dayalı çektikleri alelade fotoğraflarını, sevgililerden birinin diğer tarafın rızasını almadan, üçüncü kişilere göndermesi şeklindeki eylem görüntülerin ifşası suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçu (TCK m.134/2) oluşturur.

Özel hayata dair ses veya görüntülerin ifşa edildiğinin kabul edilebilmesi için, ses veya görüntüyle özel hayatı ihlale uğrayan kişinin anlaşılması, en azından anlaşılabilir olması ya da açıklanması gerekir; ayrıca, özel hayat görüntüsünün veya sesinin, yetkisi bulunmayan kişi veya kişiler tarafından içeriğinin öğrenilmesiyle suç tamamlanır. Suçun oluşabilmesi için ses veya görüntü kayıtlarının ifşa edilmesi yeterli olup, başkaca bir neticenin doğması ve mağdurun zarara uğramış olması gerekmediği gibi, sanığın kaydedilen görüntüleri izlememiş ya da sesleri dinlememiş olmasının suçun oluşumuna bir etkisi yoktur (Y12CD-K.2022/4593).

Özellikle belirtmek gerekir ki, görüntü ve seslerin ifşası, ifşayı sağlamaya elverişli araç ve gereçlerle yapılırsa “görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal” suçunun unsurları meydana gelir. İfşa için kullanılan araç elverişli değilse suç oluşmaz.

Fail, ses ve görüntüleri hem kayda alır hem de ifşa ederse, burda TCK m. 134/1 ve 134/2’de tanımlanan iki farklı suç oluşur. Failin her iki suçtan ayrı ayrı cezalandırılması gerekir.

Basın Özgürlüğü ve Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu

Basın özgürlüğü ve basının haber verme hakkı kapsamında gazetecilerin çektiği ve yayınladığı fotoğraf, video veya ses kayıtları özel hayatın gizliliğini ihlal suçuna vücut vermez. Ancak, gazete veya internette yayımlanan ses veya görüntülerin güncel, görünür gerçeğe ve ölçülülük ilkesine uygun olması gerekir. Haber değeri taşımayan, kamuoyunu ilgilendirmeyen tamamen özel hayata dair ses ve görüntülerin yayımlanması basın özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilemez.

Basın özgürlüğünün fotoğrafların yayımlanmasını da kapsaması, fotoğraf ile birlikte ilgili haberin basının haber verme hakkı sınırları içerisinde, güncel, görünür gerçeğe ve ölçülülük ilkesine uygun olması, yayımlanan haberin katılanın genel müdür olarak görev yaptığı şirket ve işlemler ile ilgili olup, katılanın konumu gereği haberin kamuyu ilgilendirmesi, haberde yer alan ve üzerine takım elbise giydiği anlaşılan katılana ait fotoğraf, katılanın bilgisi dahilinde bir grup kalabalık önünde çekilmiş olup, haberde kullanılan ifadelerin ve yayımlanan fotoğrafın, habere konu olayla düşünsel bağlantısının bulunması karşısında, sanığa yüklenen görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle sanık hakkında beraat kararı verilmesine ilişkin yerel mahkemenin kabulünde dosya kapsamına göre bir isabetsizlik görülmemiştir (Y12CD-K.2022/6240).

Ünlü Kişiler ve Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu

Normal insanların özel hayatın gizliliği alanı daha genişken, tanınmış şahsiyetlerin; örneğin siyasetçiler, sanatçılar, sporcular gibi ünlülerin, özel hayatı ve özel hayatın gizlilik kapsamı normal insanlara göre daha dardır. Ünlü kişiler, belli ölçülerde özel hayatlarının izlenmesine katlanmak zorundadır. Ünlüler açısından özel hayatın gizliliğini ihlal suçu unsurlarının oluşup oluşmadığı, olayın haber değeri, kamuoyunun ilgisi vb. kriterlere göz önüne alınarak değerlendirilmektedir.

Herhangi bir kişinin güneşlenirken sürekli izlenmesi, fotoğrafının çekilmesi özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluştururken, ünlü bir sanatçının plajda bikinili fotoğraflarının çekilmesi özel hayatın gizliliği ihlal suçu oluşturmaz.

Siyasetçi, sanatçı, sporcu, kamu hizmeti sunan kişi vb. gibi her grubun kendine özgü bir özel hayatın gizliliği kapsamı vardır. Kim ne şekilde ve hangi ölçüde kamuoyu önündeyse o ölçüde özel hayatının gizliliği kapsamı değişecektir. Aynı grup içerisinde farklı katmanlarda yer alan kişilerin özel hayatının gizliliği kapsamı dahi farklıdır. Örneğin, bir partinin ilçe yöneticisi olarak siyaset yapan kişi ile aynı partide milletvekili olarak siyaset yapan kişi özel hayatın gizliliğini ihlal suçu bakımından farklı değerlendirme kriterlerine tabi tutulacaktır.

İnternetten veya Sosyal Medya Yoluyla (Bilişim) Özel Hayatın Gizliliğini İhlal

Yargıtay uygulamasına göre, youtebe, instagram, twitter, facebook, whatsapp gibi sosyal medya araçları veya web siteleri ile bilgisayar, tablet, cep telefonu gibi aletler “bilişim sistemi” olarak kabul edilmektedir. Bilişim sistemi, verileri toplayıp yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir.

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun en yaygın şekilde işlendiği ortam internet ortamıdır. Sosyal medya üzerinden (youtube, instagram, twitter, facebook vs.), elektronik posta (email) veya herhangi bir internet web sitesi üzerinden rızası dışında başkasına ait resim, ses kaydı veya video paylaşılması özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun nitelikli halini oluşturur.

İnternet veya sosyal medya üzerinden özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun cezası, yani başkasına ait ses veya görüntüleri ifşa etme suretiyle suç işlenmesinin cezası 2 yıldan 5 yıla kadar hapistir (TCK m.134/2).

Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçunun Cezası

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun cezası, TCK md. 134/1 ve md.134/2’de suçun basit ve nitelikli hali olmak üzere iki ayrı fıkrada düzenlenmiştir.

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun basit şeklinin cezası TCK md. 134/1’de ilk cümlede 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası olarak düzenlenmiştir. Suçun basit şekli işlenirken ses veya görüntü kaydedilmesi halinde, ilk cümlede ifade edilen 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası, aynı maddenin ikinci cümlesi gereği bir kat arttırılarak suçu işleyen faile 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası verilir.

Suçun basit şekli için örnek vermek gerekirse, bir kimsenin yatak odasını gizlice izlemek 1 yıldan 3 yıla kadar hapis, görüntüleri kaydetmek 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezasını gerektirir.

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun nitelikli şekli, yani ses veya görüntülerin ifşa edilmesi suçunun cezası 2 yıldan 5 yıla kadar hapistir. İfşanın basın, yayın veya internet yoluyla yapılması halinde de aynı ceza uygulanır.

Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçunda Cezayı Attıran Nedenler (TCK m.137)

Aşağıdaki hallerde özel hayatın gizliliğini ihlal suçu nedeniyle hükmedilen cezalar arttırılmalıdır:

  • Suçun kamu görevlisi (memur, belediye zabıtası, avukat, hakim, savcı) tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçu işlenirse yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar 1/2 oranında arttırılarak hükmedilir. Örneğin, bir polis memurunun telefon dinleme yetkisi olan bir polis memurunun bu yetkisini kötüye kullanarak bir kişinin özel hayatına dair bilgileri ifşa etmesi halinde, hükmedilen ceza yarı oranında arttırılmalıdır.

  • Belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçu işlenirse yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar 1/2 oranında arttırılarak hükmedilir. Örneğin; bir sekreterin kendisinin teslim aldığı patronuna ait özel hayat bilgilerini içeren mektupları ifşa etmesi halinde hükmedilen ceza yarı oranında arttırılır.

Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu Şikayet ve Uzlaştırma

TCK m.139 gereği, özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun tüm şekilleri şikayete tabidir. Yani, mağdur şikayetçi olmadan savcılığın soruşturma yapması, mahkemenin kovuşturma yapması mümkün değildir. Şikayet süresi, mağdurun fiili işlendiğini ve fiili işleyen kişiyi öğrendiği tarihten başlamak üzere 6 aydır. Örneğin; Mağdur, aleyhine özel hayatın gizliliğini ihlal suçu işlendiğini 01.01.2016 tarihinde öğrenmiş, suçu işleyen kişiyi de 01.09.2016 tarihinde öğrenmiş olsun. Bu somut olayda mağdurun 6 aylık şikayet hakkı süresi, 01.09.2016 tarihinde başlar, 01.03.2017 tarihinde sona erer.

Uygulamada kolluk aşamasında şikayetten vazgeçme beyanında bulunulduğu, fakat belli bir süre sonra şikayetçi olunduğu görülmektedir. Hemen belirtelim ki kollukta şikayetten vazgeçildiği takdirde mağdurun aynı fiil ile ilgili şikayet hakkı ortadan kalkar. Çünkü hukuk sistemimizde “şikayetten feragatten vazgeçmek” mümkün değildir.

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu, taraflar arasında uzlaşma prosedürü uygulanmasını gerektiren suçlardandır. Uzlaşma kapsamında olan suçlarda, gerek soruşturma gerekse kovuşturma aşamasında öncelikle uzlaştırma prosedürünün uygulanması, uzlaşma sağlanmazsa soruşturmaya veya yargılamaya devam edilmesi gerekir.

Cezanın Ertelenmesi, Adli Para Cezasına Çevrilmesi veya HAGB

Adli para cezası, işlenen bir suça karşılık hapis cezasıyla birlikte veya tek başına uygulanabilen bir yaptırım türüdür. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun hapis cezası, belli koşullarda adli para cezasına çevrilebilir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB), sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi içerisinde belli koşullar yerine getirildiğinde ceza kararının hiçbir sonuç doğurmayacak şekilde ortadan kaldırılması davanın düşmesine neden olan bir ceza muhakemesi kurumudur. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması (hagb) kararı verilmesi mümkündür.

Cezanın ertelenmesi, hükmedilen hapis cezasının cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesi, sanığın belirlenen denetim süresini sosyal hayat içerisinde iyi halli geçirmesi halinde cezasının infaz edilmiş sayılmasını sağlayan bir bireyselleştirme kurumudur. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezasının ertelenmesi de mümkündür.

Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu Örnekleri

Yargıtay uygulamasına göre “özel hayatın gizliğini ihlal” (TCK 134/1) ve “görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal” (TCK 134/2) örnek kararları aşağıdadır:

-Sanığın, katılan ile girmiş olduğu cinsel ilişkiyi, katılanın rızası dışında kaydetmesi şeklinde sübut bulan eylemi özel hayatın gizliliğini ihlal suçu (TCK 134/1) oluşturur (Y12CD-K.2020/4525).

-Sanığın, şikayetçinin yatak odasında uyuduğu sırada yatak odasının kapısının açık olan kısmından şikayetçiyi gözetlediği iddia edilen olayda, sanığın, dosya kapsamı ile katılan ve tanık Şahin’in tutarlı anlatımlarına göre sübut bulan özel hayatın gizliliğini ihlal (TCK 134/1) suçundan mahkumiyetine karar verilmelidir (Y12CD-K.2017/7381).

-Sanığın bir dönem duygusal arkadaşlık yaptığı mağdur ile internet ortamında görüntülü olarak konuştukları sırada mağdurun soyunduğu sanığında mağdurun bilgisi ve rızası dışında mağduru kaydedip mağdurla araların bozulması üzerine mağdurun çıplak görüntülerini internette yayımlaması özel hayatın gizliliğini ihlal (TCK 134/1) ve görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal (TCK 134/2) suçlarını oluşturur (Y12CD-K.2018/1161).

-Yaşı küçük mağdurlar Nazlı ve Menekşe’yi okul çevresinde takip edip, her iki mağdurunda birden fazla kez resmini çekmesi şeklinde sübutu kabul edilen eyleminin iki mağdura karşı iki kez TCK’nın 134/1, 43/1. maddeleri gereği özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturur (Y12CD-K.2018/12388).

-Sanığın boşandığı eski eşi olan şikayetçinin çalıştığı seraya giderek, şikayetçinin resmini çekmesi şeklinde gerçekleşen olayda, sanığın sübut bulan eylemi TCK’nın 134/1. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturur (Y12CD-K.2020/6809).

-Sanığın aynı iş yerinde çalıştığı şikayetçilerin soyunma odasına yerleştirdiği tek bir gizli kamera ile görüntülerini çekip daha sonra bu görüntüleri dağıtması nedeniyle sanık hakkından zincirleme şekilde görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal (TCK 134/1) ve zincirleme şekilde görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal (TCK 134/2) suçları vücut bulmuştur (Y12CD-K.2018/12017).

-Sanığın cep telefonu kamerası ile otobüs durağında bekleyen katılanın etek altı görüntüsünü çekmesi şeklinde sübutu kabul edilen eylemi nedeniyle, özel hayatın gizliliğini ihlal ve cinsel taciz suçları oluşur, ancak TCK 44 uygulanarak sanığa sadece özel hayatın gizliliği suçundan ceza verilmelidir (Y12CD-K.2022/1924).

-16 yaşındaki şikayetçinin cinsel ve fiziksel mahremiyetine ilişkin çıplak görüntülerini, onun bilgisi dışında ifşa edilmesi eylemi TCK’nın 134/2. maddesinde tanımlanan özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu ve müstehcen görüntünün ifşa edilmesi nedeniyle TCK 226/5’teki müstehcenlik suçu oluşur. Faile cezası daha ağır olan müstehcenlik suçundan ceza verilmelidir (Y12CD-K.2019/1519).

-Şikayetçinin özel yaşam alanına ilişkin resmi, şikayetçinin rızasına aykırı olarak facebook hesabından şikayetçinin kardeşine göndermek TCK’nın 134/2 gereği özel hayatın gizliliğini ihlal suçu oluşturur (Y12CD-K.2019/5463).

-Sanığın, bir süre arkadaşlık yaparak ayrıldığı katılan ile birlikte yanyana çekilmiş fotoğraflarını sahte profil hesabı oluşturarak yayınladığı olayda, sanıkla katılanın birlikte yan yana olduğu ana ait fotoğrafların özel hayata ilişkin olduğundan sanık özel hayatın gizliliğini ihlal suçu (TCK 134/2) nedeniyle cezalandırılmalıdır (Y12CD-K.2016/5758).

-Suça sürüklenen çocukların fikir ve eylem birliği içinde matematik öğretmeni olan şikayetçinin etek altı görüntüsünü çekip, facebook üzerinden arkadaşlarına göndermeleri şeklinde sübut bulan eylemlerinden görüntüyü çekmek TCK’nın 134/1 (özel hayatın gizliliğini ihlal); görüntüyü arkadaşlara göndermek ise TCK 134/2. (görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal) maddesindeki suçları oluşturur (Y12CD-K.2018/2232).

-Aynı işyerinde birlikte çalıştığı arkadaşı olan mağdurun uyuduğu esnada açık olan ağzının içerisine kalem yerleştirip alaya alınacak nitelikteki tuhaf görüntüsünü gizlice kaydeden ve mağdurun saygınlığını rencide edici özel yaşam alanı kapsamındaki bu görüntüsünü onun bilgisi dışında facebook adlı sosyal paylaşım sitesinde yayımlayan sanık TCK 134/1 ve TCK 134/2 maddeleri gereği ayrı ayrı cezalandırılmalıdır (Y12CD-K.2018/1499).

-Sanığın cep telefonunun kamerasını tramvay içerisinde yolculuk yapan şikayetçinin erojen bölgelerine odaklayarak şikayetçinin resmini çektiğine konu eylemi, TCK’nın 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturur (Y12CD-K.2017/3324).

-Sanığın eski eşi olan şikayetçinin kendisine gönderdiği, nişanlısı ile beraber çekindikleri ve aralarındaki ilişkinin varlığını ve boyutunu gösteren, şikayetçinin özel yaşam alanına ilişkin resmi katılanın rızasına aykırı olarak kendi facebook hesabında yayınlayan sanık TCK’nın 134/2 gereği özel hayatın gizliliğini ihlal suçu nedeniyle cezalandırılmalıdır (Y12CD-K.2019/2689).

-Sanığın bir dönem arkadaşlık yapmış olduğu katılanın arkadaş oldukları dönemde kendisine göndermiş olduğu tesettürlü ve başı açık şekildeki fotoğrafı katılanın bilgisi ve rızası dışında iki fotoğrafı yan yana koyarak kendisine ait twiter hesabından paylaştığı ve resmin altına “Pakize ve Nur arasında baya fark var” şeklinde yorum yaptığı olayda, katılanın yaşam tarzını hedef alan paylaşımı ve tüm dosya kapsamına göre sanık hakkında özel hayatın gizliliğini ihlal (TCK 134/2) suçundan ceza verilmelidir (Y12CD-K.2017/3116).

Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu Yargıtay Kararları


Sokakta Başkasının Fotoğrafını Çekme Suçu

Asker olan katılanların … Devlet Hastanesinde muayene için sıra bekledikleri sırada resimlerinin çekildiğini farketmeleri sonrasında yaptıkları şikayet üzerine yapılan soruşturmanın başladığı, kolluk görevlilerince sanığa ait cep telefonu muhafaza altına alındığı ve katılanların resimlerinin mevcut olduğu anlaşılmış ve sanık hakkında özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan 5237 sayılı Kanun’un 134 üncü maddesinin birinci fıkrası, birinci fıkrasının ikinci cümlesi, 43 üncü maddesinin ikinci fıkrası ve 53 üncü maddeleri gereğince kamu davası açılmıştır. Sanık askerleri sevdiği için resimlerini çektiğini savunmuştur.

Dosya arasında bulunan resimde katılanların sivil kıyafetli olduğu, diğerine göre önde bulunan katılanın üzerinde askeri yelek olduğu ve ellerinde uzun namlulu silah bulunduğu anlaşılmıştır. Yapılan yargılama üzerine sanığın katılanlarının rızası dışında cep telefonu ile resimleri çektiği gerekçesi ile özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkûmiyetine karar verilmiştir.

Sanığın olayda herhangi bir hukuka uygunluk nedeni bulunmaması nedeniyle hukuka aykırı olarak katılanların rızası dışında resimlerini çekmesi şeklinde sübutu kabul edilen eylemi nedeniyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkûmiyetine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar: 2023/377).

Evlilik Eşlerin Özel Hayatın Gizliliği Hakkını Ortadan Kaldırmaz

Özel hayat; kişinin sadece gözlerden uzakta, başkalarıyla paylaşmadığı, kapalı kapılar ardında, dört duvar arasındaki yaşantısı ve mahremiyetinden ibaret değil, herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istenildiğinde başka kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olayları ve bilgilerin tamamını içerir. Bu nedenle, kamuya açık alanda bulunulması, bu alandaki her görüntü veya sesin dinlenilmesine, izlenilmesine, kaydedilmesine, sürekli ve izinsiz olarak elde bulundurulmasına rıza gösterildiği anlamına gelmez. Kamuya açık alanda bulunulduğunda dahi, “kalabalığın içinde dikkat çekmezlik, tanınmazlık, bilinmezlik” prensibi geçerli olup, kamuya açık alandaki kişinin, gün içerisinde yapıkları, gittiği yerler, kiminle niçin, nasıl, nerede ve ne zaman görüştüğü gibi hususları tespit etmek amacıyla sürekli denetim ve gözetim altına alınması sonucu elde edilmiş bilgileri ya da onun başkalarınca görülmesi ve bilinmesini istemeyeceği, özel yaşam alanına girdiğinde şüphe bulunmayan faaliyetleri özel hayat kavramı kapsamına dahildir; ancak, süreklilik içermeyen ve özel yaşam alanına dahil olmayan olay ve bilgiler ise bu kapsamda değerlendirilemez. Sonuç olarak, bir olay ya da bilginin, özel hayat kavramı kapsamına girip girmediği belirlenirken, kişinin toplum içindeki konumu, mesleği, görevi, kamuoyu tarafından tanınıp tanınmadığı, dışa yansıyan davranışları, rıza ve öngörüleri, içinde bulunduğu fiziki çevrenin özellikleri, sosyal ilişkileri, müdahalenin derecesi gibi ölçütler göz önüne alınmalıdır.

Kişiye bağlı ve onun kişisel gelişimiyle ilgili olan özel hayatın gizliliği hakkı, evlilikle tamamen ortadan kalkmaz. Tarafların evli olmaları ve aynı konutu paylaşmalarından dolayı birbirlerinin kişisel eşyalarına ve özel yaşam alanına giren hususlara kolayca ulaşabilme imkanına sahip bulunmaları, eşlerin hiçbir sınır olmaksızın birbirlerini sürekli gözetleyebileceği ve denetleyebileceği şeklinde yorumlanamaz. Ancak, kişinin, bir daha kanıt elde etme olanağının bulunmadığı ve yetkili makamlara başvurma imkanının olmadığı ani gelişen durumlarda, örneğin; kendisine karşı işlenmekte olan (cinsel saldırı, hakaret, tehdit, iftira veya şantaj gibi) bir suç söz konusu olduğunda ya da kendisine veya aile birliğine yönelen, onurunu zedeleyen, haksız bir saldırıyı önlemek için, kaybolma olasılığı bulunan kanıtların kaybolmasını engelleyip, yetkili makamlara sunarak güvence altına almak amacıyla, saldırıyı gerçekleştiren tarafın bilgisi ve rızası dışında, özel hayata ait bilgileri okuma, konuşma ve haberleşme içeriklerini veya özel hayata ilişkin ses ve görüntüleri dinleme, izleme ya da kaydetme, kişisel verileri kaydetme, ele geçirme ve yayma eylemlerinin hukuka aykırı olduğunu kabul etmek mümkün olmadığı gibi, esasen bu hallerde kişinin hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle davrandığından da söz edilemez.

Bu açıklamalar ışığında incelenen dosya kapsamına göre; resmi nikahlı eşi olan şüphelinin 7 aydır ayrı yaşamalarına ve boşanma aşamasında olmalarına rağmen gittiği yerlerden ve yaptığı işlerden haberdar olmasından dolayı kuşkulanan şikayetçinin, kız kardeşinin eşi adına kayıtlı olup, kredi borcunun kendisi tarafından ödenmesi nedeniyle sahibi olduğunu beyan ettiği ve kullanmakta olduğu …. plakalı aracın sağ ön yolcu kısmının torpido alt kısmına kayıt cihazı ve ayrıca GPRS yerleştirildiğini fark edip, şikayetçi olması üzerine başlatılan adli soruşturma kapsamında, şüphelinin kolluk görevlilerince alınan; “… plaka sayılı araç bana aittir, bu aracın indiriminden faydalanmak için araç ruhsatı bacanağımın üzerine yapılmıştır, benim müdürlüğünü yaptığım taşıma şirketinin benzin istasyonları ile anlaşmaları vardır, bu aracımızın da bu anlaşmalardan yaralanması için araca araç tanıma sistemi taktırdım, bu araç tanıma sistemi takılan araçlara şirket uygulaması gereği Gprs cihazı takılmaktadır, eşim ile aramızda sorun başlayıp boşanma aşamasına gelince ben eşimden parasını ödediğim bana ait olan aracı istediysem de eşim getirmedi. Araç içerisinde bulunan ses ve görüntü cihazı ile bir alakam yoktur, kimin tarafından ne amaçla takıldığından da haberim yoktur.” biçimindeki ifadesini müteakip, Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığınca, “Resmi nikahla evli oldukları anlaşılan müşteki ile şüphelinin arasındaki ihtilafa konu olan …. plakalı aracın mülkiyeti konusunda anlaşmazlık bulunduğu gibi halen evliliklerinin de devam ettiği, dolayısıyla bu süreç içerisinde müştekinin eşinin yanında özel hayatın söz konusu olamayacağı” gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de; şüpheli ile şikayetçi arasında İzmir 14. Aile Mahkemesi’nin 2018/257 esasına kayden görülmekte olan boşanma davası bulunduğu gibi, iddia olunan suç tarihinde tarafların fiilen ayrı yaşadıkları da anlaşılmakla, özel hayatın gizliliği hakkının evlilikle tamamen ortadan kalkmadığı nazara alınarak, anılan boşanma dosyası soruşturma dosyası arasına alınıp incelenerek, 14.06.2018 tarihli tutanağa göre üzerinde takip cihazı ile kayıt cihazı bulunduğu tespit edilen …. plakalı aracın tescil kaydının temini ile aracın kime ait olduğu, iddia olunan suç tarihinden önce ve sonra fiilen kimin kullanımında olduğu, kayıt cihazının kim ve kimler tarafından hangi tarihte araca yerleştirildiği araştırılıp, gerektiğinde tescil kaydına göre araç sahibi görünen kişi de dinlenilmek suretiyle toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek, iddia ve savunmanın doğruluk derecesi açıklığa kavuşturulduktan sonra şüphelinin hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik soruşturmaya ve yasal olmayan gerekçeye dayalı olarak verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın belirtilen gerekçelerle kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar NO: 2019/5170).

Çocukların Özel Hayatının Gizliliğini İhlal Suçu

Çocuklara karşı işlenen özel hayatın gizliliğinin ihlali suçunun da iki kategoride ele alınması gerekmektedir:

Birinci kategoride yer alan “onbeş yaşını tamamlamamış” çocukların özel hayatlarının gizliliği ve korunması hakkı niteliği itibarıyle üzerinde mutlak surette tasarruf edebilecekleri bir hak olmadığından, özel hayatlarının gizliliği ve korunması hakkının ihlaline yönelik olarak gerçekleştirilen eylemlerle ilgili gösterdikleri rıza, bir hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edilemeyecektir.

Buna karşın ikinci kategoride yer alan “onbeş yaşını bitirmiş olup da onsekiz yaşını tamamlamamış” çocuklara karşı işlenen suçlarda ise, mümeyyiz olmaları halinde rızaları hukuka uygunluk nedeni olabilecektir.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Sanığın suç tarihinde cinsel ilişkiye girdiği 15 yaşından küçük mağdurenin çıplak bedenini kendi rızası dahilinde cep telefonu kamerasıyla çekip kaydetmesi eyleminde, mağdurenin rızası hukuken üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakka ilişkin olmadığından hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edilemeyecektir. Dolayısıyla 15 yaşından küçük mağdurenin rızasıyla bile gerçekleştirilmiş olsa bu eylem TCK’nun 134/1. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturmakta olup sanığın cinsel ilişki sırasında mağdurenin bedenini görüyor olması da, ulaşılan bu sonucu değiştirmeyecektir.

Bu nedenle, yerel mahkeme hükmünün, sanığın cinsel ilişkiye girdiği mağdurenin çıplak bedenini görmesinin özel hayatın gizliliğini ihlal olarak nitelendirilemeyeceğinden bunun kayda alınmasının da suç oluşturmayacağı gerekçesiyle bozulmasına ilişkin Özel Daire kararında isabet bulunmamaktadır (Yargıtay Ceza Genel Kurulu - Karar : 2014/311).

İzinsiz Fotoğraf Çekilmesi ve Kullanılması Suç mudur?

Bu açıklamalar ışığında incelenen dosya kapsamına göre; … Valiliğinde basın ve halkla ilişkiler müdürü olarak görev yapan sanık …‘ın, kapısı açık olan Vali Yardımcılığı sekretarya kısmında, vali yardımcısı katılan …‘ın eşi ve aynı zamanda defterdarlık muhasebe memuru olan katılan …, vali yardımcıları sekreteri olan katılan …, vali yardımcılarının koruması olan polis memuru katılan … ile defterdarlık muhasebe uzman yardımcısı olan katılan …‘nın, mesai saatleri içerisinde kahvaltı yaptıklarını görmesini müteakip, kahvaltı masası etrafında oturan katılanlar A.., T…, K… ve E…. bilgisi dahilinde; ancak, rızalarına aykırı olarak, fotoğraflarını çektiği olayda,

Kişilik haklarından olan kişinin fotoğrafının rızaya aykırı olarak çekilmesi ve kullanılmasının kişilik hakkının ihlali olabileceği ve sanığın söz konusu eyleminin özel hukuk yaptırımlarını gerektirebileceği; ancak, söz konusu kişilik hakkının ihlalinin, özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturmaya yetmeyeceği; zira, sanık …‘ın, tesadüfen ve özel bir çaba göstermeksizin elde ettiği fotoğraf, katılanlar …, …, … ve …, başkalarının görmesini ve bilmesini istemeyeceği özel yaşam alanlarına ilişkin bir görüntü niteliğinde olmadığı gibi, katılanların kapısı açık olan Vali Yardımcılığı sekretarya kısmında kahvaltı yapmaları, onların sürekli denetim ve gözetim altına alınması sonucu elde edilmiş özel hayatlarının gizliliğini ihlale yol açan bir bilgi niteliğinde de olmadığından, beraate ilişkin yerel mahkeme kararı onanmalıdır (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar : 2014/7905).

Özel Hayatın Gizliliği Suçunda Şikayetten vazgeçmenin Etkisi

Yaşı küçük mağdur çocuğun kavga görüntülerinin kaydedilmesi TCK md.134/1 ikinci cümlesi, bu görüntülerin internet ortamında yayılması da TCK md. 134/2 maddesi ihlal edilmiş olur. Her iki sanık açısından da özel hayatın gizliliğini ihlal suçu oluşmuştur. Ancak, mağdurun annesi polis ifadesinde şikayetten vazgeçmiştir, şikayetten vazgeçtikten sonra tekrar şikayetçi olunamaz, bu nedenle dava hakkında düşme kararı verilmesi gerekir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi – Esas No: 2014/16728, Karar No: 2015/1677).

Eski Sevgilisinin Fotoğraflarını İfşa Etme

Sanık ile katılanın bir dönem duygusal arkadaşlık yaptıkları dönemde katılan ile beraber çekilmiş oldukları sanıkla aralarındaki ilişkinin varlığını ve boyutunu kendisinde saklı tutan mağdurun özel hayatına ilişkin görüntülerini onun rızası dışında ifşa eden sanık hakkında özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun sübut bulduğuna ilişkin yerel mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar : 2017/5926).

Fotoğraf, Video ve Çıplak Görüntüleri İnternetten Başkalarına Gönderme

Sanığın, katılan ile internette tanıştığı ve bir süre telefonda ve msn üzerinden görüntülü görüşerek arkadaşlık yürüttüğü, sanığın teklifi üzerine katılanın, kendisi, kızı ve sanık ile birlikte bir otelde yaklaşık 1 hafta süreyle tatil yaptıkları, bilahare arkadaşlıklarının bitmesi üzerine, sanığın, katılanın arkadaşlarına, değişik zamanlarda başka elektronik posta adresleri üzerinden, katılanın tatilde deniz kenarında bikini ile güneşlenirken çekilen fotoğrafları, otelde bar ortamında çekilen fotoğrafları, eski erkek arkadaşları ile olan fotoğrafları ve msn üzerinden görüntülü görüşme sırasında çekilen çıplak ve yarıçıplak görüntüleri ile web kamera karşısında soyunurken çekilen video görüntüleri gibi özel yaşam alanına dair fotoğraf ve video görüntülerini rızası dışında göndermek suretiyle ifşa ettiği, ayrıca yine katılana yönelik hakaret içeren o…, namussuzluğu ve şerefsizliği sende gördüm, herkesle birlikte oluyorsun vb ifadeleri fotomontajlı çıplak fotoğraflarla birlikte katılanın arkadaşlarına gönderdiği olayda; tüm dosya kapsamı ile katılan ve tanık beyanları ile sanığın eylemleri sabit olduğundan mahkemece sanık hakkında özel hayatın gizliliğini ihlal ve hakaret suçlarından mahkumiyet kararı verilmesi hukuka uygundur (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar: 2016/277).

Rızayla Kaydedilen Çıplak Görüntü ve Fotoğrafların Rıza Dışı İfşa Edilmesi

Mağdurenin çıplak vaziyetteki görüntü ve fotoğrafları sanık tarafından kaydedilmiştir. Görüntülerin kaydedilmesi fiili, “Kişisel verilerin kaydedilmesi” suçunu oluşturmaz. Görüntü çekiminin, mağdurenin bilgisi ve rızası kapsamında gerçekleşmesi nedeniyle, özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun md. 134/1’deki şekli de oluşmaz. Ancak mağdurenin rızasıyla çekilen görüntülerin rızası dışında farklı zamanlarda birçok kuruma göndermesi fiili özel hayatın gizliliğini ifşa suçunu, yani TCK md. 134/2’deki suçu oluşturur (Yargıtay 12. Ceza Dairesi – Karar No: 2012/18222).

Komşusunun Yatak Odasını Gözetleme

Sanık, ortak kullanılan çatı katının bir bölümünde gizli bir delik açarak alt kattaki komşusunun yatak odasını gözetlemiştir. Şikayetçilerin bilinmesini istemedikleri konutları içerisindeki özel yaşamlarına müdahale eden sanığın fiili özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturur. Fiil defalarca işlendiğinden zincirleme suç hükümleri gereği alt sınırdan ayrılarak daha yüksek ceza verilmesi gerekir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi – Karar No: 2013/20214).

Cep Telefonu ile Mağdurenin Bacaklarını Kaydetme

Mağdure vitrini izlerken sanık mağdurenin arkasından yaklaşarak elindeki cep telefonu kamerasıyla mağdurenin bacaklarını kaydetmiştir. Sanığın bu davranışı cinsel taciz suçunu değil, TCK md. 134/1 ikinci cümlesi gereği özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturur (Yargıtay 14. Ceza Dairesi –Karar No: 2013/8902).

Fotoğrafçının Evlilik Resimlerini Vitrine ve İnternet Sitesine Koyması

Fotoğrafcılık yapan sanık, şikayetçilerin evlilik resimlerini çekmiştir. Sanık çektiği evlilik resimlerinin bir kısmını, şikayetçilerin bilgisi ve rızası dışında, iş yerinin vitrininde ve internet sitesinde, reklam amacı ile bulundurmuştur. Kişinin fotoğrafının rızaya aykırı olarak vitrinde bulundurulması kişilik hakkını ihlal eder, fakat sanığın söz konusu eylemi ancak özel hukuk yaptırımlarını gerektirebilir, söz konusu kişilik hakkının ihlali, özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturmaz (Yargıtay 12. Ceza Dairesi – Karar No: 2012/9834).

Ünlü Olmayan Kişilerin Mayolu Fotoğrafının Dergide Yayımlanması

Müşteki şezlongda uzanırken mayolu fotoğrafı sanık tarafından çekilerek derginin ön kapağına haber olarak konulmuştur. Olayda kamu yararı olduğuna dair bir bilgi yoktur. Yerel mahkemenin, “plajın kamuya açık alan olup, gizli alan olmadığı” şeklindeki, özel hayatı salt mekana indirgeyen yaklaşımı doğru değildir. Sanık özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan cezalandırılmalıdır (Yargıtay 12. Ceza Dairesi – Karar No: 2012/8936).

Özel Hayatın Gizliliği Suçu ve Gazetecilik/Habercilik İlişkisi

Gazetecilik/habercilik, kişilerin özel hayatına sınırsız bir şekilde müdahale etme hakkı vermez. Gazeteci haber yaparken haber içeriğinin görünür gerçekle uyumlu, güncel ve kişilik haklarına müdahale içermemesine özen göstermelidir. Haberin konusu ünlü bir kişi olsa bile özel hayatın gizliliğine ölçüsüz bir şekilde müdahale edilmemelidir. (Karar, gazetecilik ve haber yapma hakkı açısından emsal niteliğinde ve oldukça ayrıntılıdır. Yargıtay Kararının ayrıntıları için bakınız: Yargıtay 12. Ceza Dairesi - 2015/18747 Karar ).

Cinsel İlişkiye İlişkin Görüntülerin Gizlice Kaydedilmesi ve Bilirkişi İncelemesi

Sanık …‘ın, mağdur … ile farklı tarihlerde cinsel ilişkiye girdiği esnada mağdurun görüntülerini gizlice kaydedip zincirleme şekilde TCK’nın 134/1. maddesinde tanımlanan özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda,

Soruşturma evresinde İzmir Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Adli Bilişim Büro Amirliğince düzenlenen 07.12.2013 tarihli ve kovuşturma evresinde bilirkişi tarafından hazırlanan 25.02.2014 tarihli raporlara göre; “2-Dilekve Ben”, “Dilek-ben”, “Dilek- ben1”, “Dilek- Ben2”, “Dilek-ben3”, “Dilek- Ben4” isimli klasörler içerisinde yer alan mağdurun cinsel içerikli görüntülerinin tamamı, bilişim uzmanı üç kişilik bilirkişi heyetine inceletilip, mağdurun, çalışır vaziyetteki kameranın varlığından haberdar olup olmadığı, kamerayı fark ettiği izlenimini uyandıracak bir sözü ve davranışının bulunup bulunmadığı, çekim yapan cihaza ısrarla bakıp bakmadığı ve odaklanıp odaklanmadığı, özetle görüntülerinin bilgisi dahilinde kaydedilip kaydedilmediği hususlarını denetime olanak verecek şekilde açıklayan rapor düzenlettirilmesi, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek, iddia ve savunmanın doğruluk derecesi açıklığa kavuşturulduktan sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, salt “Dilek-ben3” adlı klasör içerisinde yer alan görüntülerden hareketle ve bu klasördeki videoda da, yaklaşık 22 dakika mağdurun görüntülerini gizlice kaydeden sanığın, kamerayı fark edip, eline alan ve “O niye orada?” sorusunu soran mağdura söylediği, “Ne o hayatım, o ne, vallahi bilmiyordum.”, “Çalışmıyor ki, istediğin yere koy, öyle bir şeyi sana yapacağımı, çarşaf getireyim sana (Anlaşılmıyor), sana söylemiştim, bana inanmıyor musun?” şeklindeki sözlerle mağduru kameranın çalışmadığına ikna edip, onu kandırarak çekime devam ettiği ve mağdurun görüntülerini yaklaşık 22 dakika gizlice kaydeden sanığın bu durumu açıklamaksızın sonradan alacağı çekim izninin mağdurun sanığın önceki eylemine rıza gösterdiği sonucunu doğurmayacağı da gözetilmeksizin, kamerayı görmesine rağmen 43 dakika daha cinsel ilişkiye devam eden mağdurun görüntülerinin kayda alındığını bilebilecek durumda olduğuna dair 25.02.2014 tarihli yetersiz bilirkişi raporuna ve eksik incelemeye dayalı olarak sanık hakkında CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince beraat kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar: 2017/636).

Özel Hayatın Gizliliğini “İhlal” Suçu ile “İfşa” Suçu İki Ayrı Suçtur

Sanığın mağdure ile arasındaki cinsel içerikli konuşmaları ve mağdurenin görüntülerini rızası dışında kaydetmesinin ve bunları müşteki …‘ya vermesinin, mağdurenin özel yaşam alanına dair ve özel hayatının gizliliğini ihlal edecek nitelikte bulunduğunun anlaşılması karşısında, sanığın eyleminin hem TCK’nın 134/1. maddesinde düzenlenen görüntü veya seslerin kaydedilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal hem de aynı maddenin 2. fıkrasında düzenlenen görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğu ve sanığın hukuki durumunun buna göre tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2016/1763).

Doktor Muayenesinin Ses Kaydına Alınması

Suça sürüklenen çocuğun, hastanede doktor olarak görev yapan katılanın, kendisine karşı, muayene sırasında ve sonrasında cinsel istismar oluşturabilecek eylemleri nedeniyle, olay esnasında katılanla aralarında geçen aleni olmayan konuşmaları rıza olmaksızın cep telefonuyla kayda alarak katılan hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayetçi olması şeklindeki olayda; taraflara ait sesler kişisel veri kapsamında değerlendirilemeyeceğinden ve suça sürüklenen çocuğun, katılanla aralarında geçen aleni olmayan konuşmaya ilişkin sesleri kayda aldığının, katılanın özel yaşam alanının gizliliğinin seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edildiğinin anlaşılması karşısında; eylemin sübutu halinde TCK’nın 135. maddesindeki kişisel verilerin kaydedilmesi suçu yerine, TCK’nın 134/1-2. cümlesi ile 134/2. maddesine uyan özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarını oluşturacağı, ancak; suça sürüklenen çocuğun, aksi kanıtlanamayan, katılanın, kendisine yönelik cinsel istismar oluşturabilecek eylemleri nedeniyle delil olması açısından kayıt yaptığı şeklindeki savunması ile CD ortamına aktarılan ses kaydının elverişsizliği nedeniyle çözümünün yapılamadığına ilişkin tutanağa göre, suça sürüklenen çocuğun, kendisine karşı bir suç işlendiği kanaatiyle, başkaca şekilde ispatlanması mümkün olmayan bir hal içerisinde iken, katılanla aralarındaki konuşmaları kayda aldığı, eyleminin hukuka aykırı olduğunu kabul etmek mümkün olmadığı gibi, kayıtları bir başkasına verdiği veya yaydığına ilişkin hakkında bir iddia ileri sürülmeyen suça sürüklenen çocuğun, şikayetçisi olduğu soruşturmadaki iddiasını ispatlama amacını taşıyan eyleminde, hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle de hareket etmediği, atılı suçun yasal unsurlarının oluşmayacağı anlaşıldığından; beraatine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar : 2014/18281).

Çekimi Yapan Kişinin Video Kaydındaki Kişilerle Konuşması ve Rızanın İspatlnması

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Sanığın, evinde, uzun yıllardır arkadaşı olan katılan ile alkol alarak eve kız çağırdığı ve katılanın, kızla evin yatak odasındaki ilişkisine ait ses ve görüntülerini rıza olmaksızın kamera ile kayda alarak, ses ve görüntü kayıtlarını bilgisayarına ve flash diske aktarıp, flash diski katılanın eşi tanık İvana’ya vermek suretiyle ifşa ettiğinin iddia edildiği olayda;

Sanığın atılı suçu inkar ederek katılanın çok eski arkadaşı olup eşi ile ortak iş yaptığını, olay günü, evinde katılanın kapılar açık halde sabaha kadar bir bayanla birlikte olduğunu, bir ara kendisinden görüntülerini çekmesini istediğini, isteği üzerine cep telefonu gibi bir aletle görüntüleri çektiğini, ertesi gün katılan, evden ayrılırken telefonu bilgisayara bağlayıp görüntüleri bilgisayara ve oradan da flash diske aktardığını, flash diski de katılana verdiğini, görüntüler yedeklendiği için bilgisayarda da kaldığını, görüntüleri katılan dışında kimseye vermediğini, katılanın eşine de vermediğini, eşine vermiş olsaydı boşanma davasının 1 yıl önce açılmış olacağını, olayın eski bir olay olduğunu, kayıt yaptığı telefonun kocaman olduğunu, gizli yapmış olmasının imkansız olduğunu, sabah yaptığı çekimde daha çok kızı çektiğini, katılanın eşi ile arasındaki boşanma davasına alet olduğunu düşündüğünü savunması; tanık İvana’nın duruşmadaki, katılanın eşi olduğunu, aralarında boşanma davasının devam ettiğini, sanığı da iş ortağı ve arkadaşı olması nedeniyle tanıdığını, bahse konu görüntüleri ilk kez 2011 yılı ağustos ayında basında haber olması ile öğrendiğini, görüntüleri izlemediğini, görüntülerin yer aldığı bir materyalin eline geçmediğini, sanık tarafından kendisine verilmiş bir görüntü olmadığını, verilmiş olsaydı daha önce boşanma davası açacağını beyan etmesi; Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü uzmanlık raporunda, görüntülerin rızaya dayalı çekilip çekilmediğine yönelik yapılan incelemede,

tetkike konu kayıtların mobil bir aygıt (cep telefonu, akıllı telefon veya elde rahatlıkla taşınabilen bir el kamerası) ile elde edilmiş olduğu, kayıtların bir kısmının, kaydı gerçekleştiren şahıs tarafından, diğer şahıslar uyur vaziyette iken kayıt edilmiş olduğu, kayıtların bir kısmının kameranın görüş alanı içerisindeki şahısların görebileceği şekilde kayıt edilmiş olduğu, kayıtların bir kısmında kamera çekimi yapan kişi ile kameranın görüş alanı içerisinde yer alan şahıs/şahısların konuşmakta olduğu, kayıtların görüş alanının herhangi bir şekilde kapanmıyor olması nedeniyle, kullanılan kameranın düğme kamera veya benzeri gizli bir kamera olma olasılığının düşük olduğu, bu itibarla, kayıtlar içerisinde uyur vaziyette görülen şahısların bulunduğu kamera çekimlerinin, uyuyan şahısların rızası alınmaksızın gizli şekilde çekilmiş olduğu, kayıtlar içerisindeki cinsel ilişki halini gösterir görüntüler ile şahısların karşılıklı konuşmalarını içeren görüntülerin gizli çekim yapılmak suretiyle elde edildiğini gösterir herhangi bir bulguya rastlanılmadığının belirtilmesine göre, sanığın, katılanın, bir bayanla özel ses ve görüntülerini rıza olmadan çekerek kaydettiği ve ifşa ettiğine dair savunmanın aksine, mahkumiyete yeterli, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı, uyurken çekilerek kaydedilen ses ve görüntülerin, verilen rıza dahilinde çekilip kaydedilen ses ve görüntülerin devamı niteliğinde olduğu anlaşılmakla, sanığın atılı suçtan beraatine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiş; tebliğnamede bozma öneren düşünceye iştirak edilmemiştir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar : 2014/25533).

Özel Fotoğrafların Üçüncü Kişilere Gönderilmesi Suç mudur?

Sanıklar hakkında özel hayata ilişkin görüntüleri ifşa suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz istemlerinin incelenmesine gelince;

Sanık … Baziki ile katılan …’nin evli oldukları, sanık …’in de tarafların müşterek çocukları olduğu ve annesi Solmaz ile birlikte yaşadığı, ancak katılan …’nin müşterek evlerini terketmesi nedeniyle ayrı yaşadıkları ve aralarında boşanma davası bulunduğu, anne oğul olan sanıkların, bir şekilde temin ettikleri katılanların özel fotoğraflarını katılan …’nin yakınlarına ve diğer katılan …’in kocası müşteki …’ye göndererek ifşa ettikleri anlaşılmakla, sanıkların eylemlerinin TCK’nın 134/2-1. maddesinde tanımlanan özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğunun kabülünde bir isabetsizlik yoktur (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar : 2016/4186).

Boşanma Davasına İbraz Edilmeyen Ses Kaydı

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;

Sanığın ve katılanın resmi nikahlı evli iken, aralarındaki anlaşmazlıklar nedeniyle boşanma davalarının bulunduğu, sanığın boşanma davasına avukatı aracılığıyla vermiş olduğu cevaba cevap dilekçesinde, eşinin kendisine yalan söylediğine ilişkin olarak ses kaydının mevcut olduğunu belirtip eşinden habersiz olarak eşinin konuşmasını kaydettiğinin iddia edildiği olayda;

Taraflar arasında ………. Aile Mahkemesi’nde görülen dava dosyasına, sanık tarafından, katılan eşinden habersiz kaydettiğine dair ses kaydını içeren herhangi bir kaydın ibraz olunmadığı, mahkemece görülen boşanma davasında tarafların ayrılmalarına karar verildiği ancak gerekçeli kararda ses kaydına dair kabulün de bulunmadığı anlaşıldığından, sanığın beraatine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar : 2015/1).

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu, bir hukuki değer olan kişilerin özel hayatını ve onurunu koruduğundan soruşturma aşamasının titiz bir şekilde yapılması suç faillerinin yakalanması açısından önemlidir. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu, günümüzde bazı teknik araçlar kullanılarak işlendiğinden iddia ve savunmanın bir Ceza avukatı aracılığıyla yapılması maddi gerçeğin ortaya çıkmasına yardımcı olacaktır.

Ünlü Sanatçının Özel Hayatının Gizliliğini İhlal

Sanığa isnat edilen özel hayatın gizliliğini ihlal suçu, TCK’nın dokuzuncu bölümündeki özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlardan olup, salt gazetecilik mesleğini icra etmek, meslek mensubuna, kişilerin özel hayatlarına koşulsuz ve sınırsız şekilde müdahalede bulunma hakkı vermez. Bilinmesinde kamu yararı olan bir bilgiye ulaşmak saikiyle hareket edilmesi ya da tesadüfen böyle bir bilginin öğrenilmiş olması halinde dahi bu sonuç değişmez. Aynı şekilde; Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, milletvekilleri, politikacılar, bürokratlar, diplomatlar, bilim adamları, sanatçılar, sporcular gibi içinde bulundukları konum, mesleki faaliyetleri veya görevleri nedeniyle kamuoyu tarafından tanınan kişilerin, özel hayatlarının dokunulmaz ve gizli alanlarının, toplumda yer alan diğer kişilere oranla, daha sınırlı olması, bu kişilerin özel hayatlarına, ağır, ölçüsüz ve haksız müdahalede bulunulabileceği anlamına gelmez. Aksinin kabulü, kişilerin özel hayatlarını, Anayasal ve yasal korumadan yoksun bırakır. Basın ve yayın organları; bilgi edinme, bilgiyi yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını kullanırken ve habere ulaşmada, kamu yararını gözetmek zorunda oldukları gibi, haber içeriğinin görünür gerçeğe uygun ve güncel olup olmadığını özenle irdelemek, haberin verilişinde tahkir edici bir dil kullanmayıp, ölçülülük ilkesine de uygun davranmak mecburiyetindedirler.

Bu açıklamalar ışığında incelenen dosyada, ses sanatçısı olup, kamuoyu tarafından tanınan katılanın, yayın esnasında ismi açıklanıp, günlük kıyafetleriyle çektirdiği bir başka fotoğrafına da yer verilerek kimliği belirgin hale getirildikten sonra, cinsel ilişki anını gösteren ve kısmen flulaştırılan çıplak fotoğraflarının okuyucunun görgüsüne sunulmasında, ölçülülük ilkesine uygun davranılarak, haber verme hakkı sınırları içerisinde hareket edildiği ve hukuka uygun çerçevenin dışına çıkılmadığının kabul edilemeyeceği gibi, haberin başlığı ve içeriği bir bütün halinde değerlendirildiğinde, katılanın cinsel yaşantısı ve tercihleri hakkında topluma bilgi verilmesinde kamu yararı da bulunmadığı anlaşılmakla,

Katılanın bilgisi ve rızası dışında ele geçirdiği cinsel mahremiyetine ilişkin görüntülerini, hukuka aykırı olarak yayınlayan sanığın eyleminin TCK’nın 134/2. maddesinde tanımlanan özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğunun kabulünde bir isabetsizlik yoktur (Yargıtay 12.Ceza Dairesi - Karar : 2014/10228).

Boşanma Davasına Sunulan Deliller ve Özel Hayatın Gizliğini İhlal Suçu

Haberleşmenin gizliliğini ihlal ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;

Katılan ve eşi olan sanık arasında devam eden boşanma davası bulunduğu, katılanın sadakatsizliğini ileri süren sanığın, katılanın kendisiyle ve üçüncü kişilerle yaptığı mesajlaşma içerikleri ile, katılanın kullandığı sosyal paylaşım sitesi facebook sayfasında üçüncü kişilerle yapmış olduğu yazılı görüşmelerin ve internet ortamında indirmiş olduğu kendi sayfasına kaydettiği fotoğrafların çıktılarını delil olarak boşanma davasına ibraz etmesi şeklinde gerçekleşen olayda,

Sanığın, katılanın üçüncü kişilerle yaptığı yazışma ve mesajlaşma içerikleri ile bilgisayarda bulundurduğu üçüncü kişilere ait fotoğraflarını kaydedip, bu kayıtları, görülmekte olan dava dosyasına delil olarak vermesi biçimindeki eylemleri, TCK’nın 134/1. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal ve TCK’nın 132/1-3. maddesindeki haberleşmenin gizliliğini ihlal suçları kapsamında değerlendirilebilir ise de, görüşme ayrıntıları dökümünü üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığı veya çoğaltarak dağıttığına ilişkin hakkında bir iddia ileri sürülmeyen sanığın, boşanma davasındaki iddiasını ispatlama amacını taşıyan eyleminde, hukuka aykırılık bilinciyle hareket etmediği anlaşılmakla, sanığın beraatine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar : 2015/588).

Haberleşmenin gizliliğini ihlal, özel hayatın gizliliğini ihlal ve bilişim sistemine girme suçlarından sanığın beraatine ilişkin hükümler, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;

Dosya kapsamına göre; resmi nikahlı eşi olan mağdurun sadakatinden kuşkulanan ve aldatıldığını düşünen sanığın, henüz boşanma davası açılmadığı ve mağdurla fiilen birlikte yaşadıkları dönemde, mağdurun rızası dışında cep telefonunu alıp, şifresini kırarak elde ettiği mağdura ait MSN, GSM görüşmelerini ve elektronik iletileri, daha sonra açtığı boşanma davasına delil olarak sunmak suretiyle haberleşmenin gizliliğini ihlal, özel hayatın gizliliğini ihlal ve bilişim sistemine girme suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda,

Kişinin, bir daha kanıt elde etme olanağının bulunmadığı ve yetkili makamlara başvurma imkanının olmadığı ani gelişen durumlarda, örneğin; kendisine karşı işlenmekte olan (cinsel saldırı, hakaret, tehdit, iftira veya şantaj gibi) bir suç söz konusu olduğunda ya da kendisine veya aile birliğine yönelen, onurunu zedeleyen, haksız bir saldırıyı önlemek için, kaybolma olasılığı bulunan kanıtların kaybolmasını engelleyip, yetkili makamlara sunarak güvence altına almak amacıyla, saldırıyı gerçekleştiren tarafın bilgisi ve rızası dışında, özel hayata ait bilgileri okuma, konuşma ve haberleşme içeriklerini veya özel hayata ilişkin ses ve görüntüleri dinleme, izleme ya da kaydetme, kişisel verileri kaydetme, ele geçirme ve yayma eylemlerinin hukuka aykırı olduğunu kabul etmek mümkün olmadığı gibi, esasen bu hallerde, kişinin hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle davrandığından da söz edilemeyeceği nazara alındığında,

Şikayete konu belge örneklerini, üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığı ve/veya çoğaltarak dağıttığına ilişkin hakkında bir iddia ileri sürülmeyen sanığın, boşanma davasındaki iddiasını ispatlama amacını taşıyan eylemlerinde, hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle davranmadığı anlaşılmakla, sanık hakkında atılı suçlardan beraat kararı verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar : 2015/10716).

Özel hayatın Gizliliği Şikayet Süresi

Sanığa isnat edilen ve sübutu kabul edilen TCK’nın 134/2. madde ve fıkrasındaki özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun, aynı Kanunun 139/1. madde ve fıkrası uyarınca soruşturulmasının ve kovuşturulmasının şikayete tabi olduğu, şikayet konusu fiili ve failini en geç kendi beyanına ve iddianamedeki anlatıma göre 07.09.2010, tanık Murat’ın anlatımına göre ise 17.01.2011 tarihinde öğrenen mağdurun, TCK’nın 73/1. madde ve fıkrasında öngörülen 6 aylık süre geçtikten sonra 17.01.2012 tarihinde sanık hakkında şikayette bulunduğu, dosya içeriği itibariyle de CMK’nın 223/9. madde ve fıkrasındaki derhal beraat kararı verilmesini gerektirir şartlar bulunmadığı nazara alınarak, kovuşturmada şikayet koşulunun gerçekleşmemesi nedeniyle sanık hakkındaki davanın düşmesine karar verilmesi gerekirken, yargılamaya devamla yazılı şekilde sanığın mahkumiyetine karar verilmesi bozma nedenidir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - 2019/9053 K.).

Müstehcenlik Mahkumiyet, Özel Hayatın Gizliliği Beraat

Somut olayda; sanığın yaşı küçük katılan … ile cinsel ilişkiye girdiği sırada görüntüleri kayda aldığı, bu görüntüleri yaşı küçük katılanla aralarının bozulması üzerine 11/03/2013 günü katılanın annesi …‘e vererek katılanın rızası ve bilgisi dışında ifşa ettiği, bu şekilde özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu işlediği kabul olunarak sanığın mahkumiyetine karar verilmiş ise de, sanığın bahsi geçen cinsel içerikli görüntüleri internet yoluyla yayınlaması biçiminde ayrıca eylemi kabul olunarak TCK’nın 226/5. maddesinde tanımlanan müstehcenlik suçundan mahkumiyetine karar verilmesi karşısında, sanığın bundan ayrı şekilde görüntüleri yaşı küçük katılanın annesi …‘e vermesi şeklinde eyleminin bir bütün halinde müstehcenlik suçunun unsuru olarak kabul olunması gerektiği gözetilmeyerek, sanık hakkında suçun nitelemesinde yanılgı sonucu, ayrıca TCK’nın 134. maddesinde yazılı olan özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi, bozma nedenidir (18. Ceza Dairesi - 2019/14173 K.).

Facebook Üzerinden Özel Hayatın Gizliliğini İhlal ve Delillerin Araştırılması

Sanık …‘nin tüm aşamalarda internet kullanmadığını söyleyerek suçlamaları kabul etmemesi ve 21.11.2013 tarihli duruşmada katılan … ‘ın sanığa kim olduğunu sorduğunda kendisine isminin … olduğunu söylediğini ifade etmesi karşısında, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması açısından, suç tarihinde sanığın kullandığı bilgisayar, telefon, tablet vb. cihazların neler olduğunun ve halen kullanımda olup olmadığının araştırılması, kullanıldığı tespit edildiği takdirde hangi tarihler arasında facebook hesaplarına girildiği, internet servis sağlayıcısı ve IP adresinin tespit edilip edilemeyeceği hususunda, bilişim alanında uzman bilirkişilerden rapor aldırılmadan; eksik inceleme ve yerinde görülmeyen gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi -K.2019/14374).

Facebook, Twitter, İnstagram, Whatsapp, Youtube Gibi Sosyal Medya Araçlarında Araştırma

Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından meçhul şüpheli hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 21.02.2018 tarihli ve 2018/19227 soruşturma, 2018/10251 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararına yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Bakırköy 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin 25.04.2018 tarihli ve 2018/3003 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.

Somut olayda müşteki vekilinin şikâyet dilekçesi üzerine herhangi bir soruşturma yapılmadan, facebook, twitter, ınstagram isimli sosyal paylaşım siteleri ile ilgili olarak yapılan istinabe taleplerini Amerika Birleşik Devletleri adlî makamlarının cevaplamadığı gerekçesiyle iddiaların soyut nitelikte kaldığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, şüphelinin instagram adlı sosyal paylaşım sitesindeki profil bilgilerinin ve diğer hususların araştırılarak, şüphelinin kimlik bilgilerinin tespit edilmeye çalışılması, Amerika Birleşik Devletleri adlî makamları ile istinabe yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması gerekmiştir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar:2018/11367).

Özel Hayatın Gizliliğini İhlal ve Müstehcenlik Suçunun Birlikte İşlenmesi

Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 24.03.2015 tarihli, 2014/14-603-2015/66 sayılı kararında da vurgulandığı üzere; katılanın cinsel ve fiziksel mahremiyetine ilişkin çıplak görüntülerini, onun bilgisi dışında, facebooktan yayımlayan sanığın eyleminde TCK’nın 134/2. maddesinde tanımlanan özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun yanı sıra toplumun sahip olduğu ortak ar ve haya duygularını, yerleşik edep kurallarını incitici ve genel ahlâka aykırı nitelikteki 17 yaşındaki katılana ait müstehcen görüntünün yayımlanması nedeniyle 226/5. maddesinde düzenlenen müstehcenlik suçunun da oluştuğu, bir fiili ile birden fazla farklı suçun oluşmasına neden olan sanığın, TCK’nın 44. maddesi gereğince, daha ağır cezayı gerektiren müstehcenlik suçundan cezalandırılması, özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan ise hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, yasal ve yeterli olmayan gerekçelere dayalı olarak, sanık hakkında, TCK’nın 134/2. maddesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyet hükmü kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi-K.2018/12020).

Cinci Hocanın Kaydettiği Ses ve Görüntüleri Yayınlaması Suçtur

Şikayetçi …’in, psikolojik rahatsızlığının manevi tedavisi için tavsiye olarak, annesi ve annesinin dayısıyla beraber “cinci hoca” olarak bilinen sanık …’in evine gittikleri 2013 yılında, sanığın, sözde tedavi işlemleri esnasındaki mağdurun onur, şeref ve saygınlığını rencide edecek nitelikte konuşmalarının ve davranışlarının da yer aldığı özel yaşam alanına ilişkin görüntüsünü, 08.03 ve 17.53 dakika uzunluğunda 2 adet video olarak kaydettikten yaklaşık bir yıl sonra, söz konusu videoları, “Musallat olan …’in Kadına Söylettikleri” başlığıyla reklam malzemesi olarak … isimli video paylaşım sitesinde yayımladığı iddiasıyla TCK’nın 134/2. madde ve fıkrası gereğince cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmasına rağmen TCK’nın 134. maddesinde iki fıkra halinde birbirinden bağımsız birden fazla suç düzenlendiği dikkate alınmadan, mağdura ait görüntülerin gizlice kayda alınmaması nedeniyle sanığa yüklenen suçun yasal unsurlarının oluşmadığına dair yetersiz gerekçelerle sanık hakkında görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan beraat kararı verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2022/6823 E. , 2022/6714 K.).

Mağdurenin Bacaklarının Fotoğraflanması Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçudur

Sanığın metro içerisinde katılanın etek altı bacak görüntülerini kendi telefonu ile çekmesinden ibaret eylemde, tanık tarafından sanığın eyleminin fark edilmesi üzerine katılanın durumdan haberdar olması ve şikayeti ile güvenlikçiler tarafından sanığın yakalandığı kabul edilen olayda,

Sanığın cep telefonu kamerası ile toplu taşıma aracı olan metro içerisinde karşısındaki koltukta oturan katılanın bacaklarının görüntüsünü çekmesi şeklinde sübutu kabul edilen eylem nedeniyle katılana karşı özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu işlediği anlaşılmakla, özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde cinsel taciz suçundan mahkumiyet hükmü kurulması hukuka aykırı bulunmuştur (Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2021/14519 E. , 2023/2200 K.).


Avukat Baran Doğan

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS